Ü.Y

amin.. Allah razı olsun Reyhan.. ben de takip etmeye çalışacağım...

- Ayağını sıcak tut başını serin; hayatını yaşa, düşünme derin!

Fakat unutmamak gerek ki, hayatını düşünmeden tüketenlerin duydukları pişmanlık, sonunda çok derin

oluyor, hesabını yapmadan yaşadıkları hayatın hesabını çok zor veriyorlar.

Allahım ben nasıl vereceğim hesabımı.. o defter bir açılacak bir daha da kapanmayacak herhalde :angry: o kadar dünyalık işlerle meşgulümki... Allahım yolundan ayırma beni... :)

yazdığınız her satırı öpüp başıma koyuyorum.

bence de çok güzel yazıyorsunuz.. Allah razı olsun.. Allah bize de o kabiliyeti,o içtenliği verir inşallah..

gereksiz bir durum söz konusu değil bence.. tabi uygun görülen şey başım üstüne.. ama bence güzel şeyler çıkıyordu.. ve bu gece şunu öğrendim "her zaman aynı konuda birleşmek iyi değildir :angry: " iyi geceler..

aslında ben koşunun necip fazıl kısakürek ile adlandırılmasında menfi bir düşüncenin yatmadığını düşünüyorum.. güzel de olmuş diyebilirim..fakat şu da olabilir.. bazen insanlar vicdanlarını rahatlatmak için bir takım şeylere başvurabiliyorlar.... örneğin magazin programlarında Zekeriya beyaz efendiye sorulan sorular.. yani bir şekilde ondan cevap alıyorlar ve insanlara "bakın biz dinle bağlarımızı koparmadık, onları da önemsiyoruz, sorup öğreniyoruz" şeklinnde hem kendilerini hem de halkın vicdanını rahatlatmaya çalışıyorlar.. sonuçta niyet önemli, yarışmayı düzenleyenler bu şekilde harket ediyorsa kaba bir tabirle işleri yaş ve

üzücü durum..

başka bir pencereden baktığım zamanda diyorum ki ya arkadaş, hangimiz hayırlı bir şey yaptığımızda onu tam anlamıyla yapabiliyoruz ki.?? muhakkak bir yerlerde eksiğimiz olmuyor mu?

yardım konusunda sorun olacağını sanmıyorum.. burda herkes kapılarını birbirine açık bırakıyor.. :) amerikalılar dediğin gibi korkak bir millet.. biraz cesur olsalardı Irak'a gönderdikleri askerler kendilerinin olurdu...tabi filmlerde öyle değil...yenildiği bir savaşın filmini bi izleyin bakalım :angry: Tarihi bilmesek adam yutturcak...

ya ben çok dertliyim.. şunu diyebilirim ki 2 ay öncesine kadar sınava çalışmayı bırakacaktım.. hocalarla konuştum ama o zamandan beri çalışıyorum.. şimdi tamamen bırakmış durumdayım.. benim tek kaygım, denemelerde Türkçe sorularının çok basit gelmesi.. ama milli eğitimin sınavları inanılmazdı.. 23 doğrum var ve yanlışlarımı söylemek istemiyorum :angry: (mesela bugünkü denemede 29'a 1 di..) ve Türkçe soruları söylenene göre milli eğitimle paralelmiş.. bunu düşündükçe bana fenalık geliyor.... ve sos 2 nin tarihinden problememim var.. herkes 13'e 0 yapıyor:( offf yaaaa

değişik...

Amerikan filmlerini izlerken hiç olmaz ise insanı sürükleyebiliyor. Gerçekliğine inanabiliyorsun bir an için olsa da. Bunu sağlayanda teknolojidir. Türk filmlerinde teknolojiden tam manasıyla faydalanamadığı için dalga geçmemek elde değil türk filmleri ile. Karamurat bi tokat atıyor elli adam gidiyor gelde inan.

yani kısmen dervişe katılıyorum...

bizim kara muratları Amerikada komedi diye izletiyorlarmış... bir yerde okumuştum.. e şimdi izlediğin zaman geçekten de gülüyoruz.. "oha bu da olur mu" diyoruz.tabi her ne kadar gülsek de bunları reddedemeyiz. tarihimizi yarım yamalak da olsa anlatan tek bu filmler var.. ve biz bunlarla büyüdük..

asıl hata nerde biliyor musunuz? bu kadar dalga geçen insan ve yönetmen var neden daha iyisi çekilmiyor? hadi eskiden çekilmiyordu, olanaklar kısıtlıydı.. peki ya şimdi?

SONBAHAR

Durgun havuzları işlesin bırak

Yaprakların güneş ve ölüm rengi,

Sen kalbini dinle,ufkuna bak.

Düşünme mevsimi inleten rengi

Elemdir mest etsin ruhunu

Eser rüzgarların durgun ahengi.

Yan yana sessizce mevsimle keder

Hicrana aldanmış kalbimde gezin

Esen rüzgarlara sen kendini ver.

Ahmet Hamdi Tanpınar

bunlar harika... aynen herkese tavsiye ediyorum..

çok teşekkürler.. :angry:

Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım. (Necip Fazıl Kısakürek)

Kötü bir cemiyetin bozamadığı insanı, Kötü bir arkadaş bozar (La Edri)

Mal kaybeden, bir şey kaybetmistir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmistir. (Goethe)

BURSADA ZAMAN

Bursa'da eski bir cami avlusu,

Küçük şadırvanda şakırdayan su.

Orhan zamanından kalma bir duvar...

Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Eliyor dört yana sakin bir günü.

Bir rüyadan arta kalmanın hüznü

İçinden gülüyor bana derinden.

Yüzlerce çeşmenin serinliğinden

Ovanın yeşili göğün mavisi

Ve mimarilerin en ilahisi.

Bir zafer müjdesi burda her isim:

Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim

Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın

Hala bu taşlarda gülen rüyanın

Güvercin bakışlı sessizlik bile

Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.

Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,

Muradiye, sabrın acı meyvası,

Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,

Türbeler, camileri eski bahçeler,

Şanlı hikayesi binlerce erin

Sesi nabzım olmuş hengamelerin

Nakleder yadını gelen geçene.

Bu hayalde uyur Bursa her gece,

Her şafak onunla uyanır, güler

Gümüş aydınlıkta serviler, güller

Serin hülyasıyla çeşmelerinin.

Başındayım sanki bir mucizenin,

Su sesi ve kanat şakırtısından

Billur bir avize Bursa'da zaman,

Yeşil Türbesini gezdik dün akşam,

Duyduk Bir musikî gibi zamandan

Çinilere sinmiş Kur'an sesini.

Fetih günlerinin saf neşesini

Aydınlanmış buldum tebessümünle.

İsterdim bu eski yerde seninle

Başbaşa uyumak son uykumuzu,

Bu hayal içinde... ve ufkumuzu

Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,

Havayı dolduran uhrevi ahenk.

Bir ilah uykusu olur elbette

Ölüm bu tılsımlı ebediyette

Belki de rüyası büyük cetlerin,

Beyaz bahçesinde su seslerinin.

Ahmet Hamdi Tanpınar.

ben 2 sene önce psikolojik tedavi görüyordum..o yaz günlerini ve doktorumla konuşurken ağladığım anları hiç unutamam.. doktorumun verdiği ilaç yatıştırıcıydı ve sanırım coşturucuydu:) onu aldığım günden itibaren kontrolümü kaybetmiş bir şekilde gülmeye başlıyordum.. okul başladığında çok daha zorlandım.. bigün arkadaşım nasıl desem insan kendine gelmek için ohh falan çeker ya onun gibi bir ses işittim ve başladım gülmeye.. kıkır kıkır hiç duramıyorum.. yanımdaki arkadaşımda bana gülmeye başladı.karşılıklı gülüşüyoruz.. hoca ders anlatıyor ve hocaya bakmam imkansız.. gülüşmelerim bi süre sonra kahkahaya dönüştü.. sonra hoca

-ümran çık dışarı dedi..

kalktım moralim bozuk bi şekilde kapıyı açtım.. tam çıkarken bi kahkaha daha palattım.. :angry: hiç unutamam bunu..

DOSTLAR BENİ HATIRLASIN

Ben giderim adım kalır,

Dostlar beni hatırlasın.

Düğün olur, bayram gelir,

Dostlar beni hatırlasın.

Can bedenden ayrılacak,

Tütmez baca, yanmaz ocak,

Selam olsun kucak kucak,

Dostlar beni hatırlasın.

Açar solar türlü çiçek

Kimler gülmüş, kim gülecek

Murat yalan, ölüm gerçek,

Dostlar beni hatırlasın.

Gün ikindi akşam olur,

Gör ki başa neler gelir,

Veysel gider, adı kalır

Dostlar beni hatırlasın

EŞİN YOKTUR BULAMADIM

Senin aşkın beni mecnun

Edem dedi olamadım

Ben bu aşka hiç bir derman

Çok aradım bulamadım

Aşkın beni etti deli

Kah boşaldım gahi dolu

Candan sevdiğim güzeli

Alam dedim alamadım

Ben o yare olsam köle

Sevdası var başa bela

İsyan ettim bile bile

Kusurumu bilemedim

Ben bir ceset sen bir cansın

Hem dinimsin hem imansın

Bana benden yakın sensin

Dost yolunda ölemedim

Varım yoğum bir Veysel'in

Peşinden tutuşmuş elim

Ey benim nazlı güzelim

Eşin yoktur bulamadım

AŞIK VEYSEL

evet biz de "Sadece biraz gırgır olsun deyü şeettim" düşüncesiyle o şifreyi yazıları kullandık.. kendisi arkadaşımdır.. her ne kadar farklı kutuplarda olsak da çok ii arkadaşımdır., örneğin ;

arkadaşım pop müzik dinlerken ben rock dinlerim.. o galatasaraylıdır ben fenerbahçeliyimdir. o şiir yazmayı okumayı sevmez, ben çok severim..ve ben ona onu ne kadar çok sevdiğimi söylesem de o bana bunu yazmaya bile çekinir.. ve şimdi;

arkadaşım, o şiir okumayı sevmeyen arkadaşım bu foruma yani şiir dünyası olan bu foruma üye olmuş, bir kaç şiir okumuş,buradan faydalanmış..ve ona zorla dinlettiğim fener marşını yarım yamalak hoşuma gidecek bir şekilde yazmış.. sonuna seni seviyorum diyememiş onu kısaltarak yazmış..

onun bay olduğunu düşünüyorsunuz ama bay falan da değil.. işin gırgırıda burda bence..bay kimliğine bürünerek haberim olmadan üye olmuş beni şaşırtmak istemiş..

kendisine neşe kaynağıma teşekkür ediyorum beni çok mutlu etti.. :angry:

ve arkadaşımın içine doğmuştu..ertesi gün sınıfta "bi problem çıkmaz değil mi?" sorusunu yöneltmişti..

AcHaRTavE arkadaşımdan konuyu kilitlemesini rica ediyorum. teşekkürler

hoşçkln

bana mı dediniz acaba? :angry: sanırım anladım amma emin olsam iyi olacak ..

evet davut.. Allah rızası için seviyoruz ve inşallah seviliyoruz..

Sandım ki çözeceğim ben bu aşk-ı kudreti.

Uzun bir yol imiş ben faniyim yol ebedi.

çok güzel gülistan,yüreğine sağlık, -her ikisi de kalbi ama- Taner sanırım "ilahi aşk", "beşeri aşk" ayrımını sordu..

Siz hiç Galatasaray'ın kadıköye geldiği zamanki maçları izlemediniz herhalde.

evet bütün derbi maçlarını izledim.. maraton programında o terbiyesizlerin tuvaletlere ve koltuklara verdiği zararı göstermişlerdi..

yine yenilmişler ve yine ortalığı dökmüşlerdi.. ben dün akşam maça giden arkadaşıma aynı şeyleri yazdığımda biz barbarlığı seviyoruz diye yanıt verdi.. kendisi de bir çok sandalye kırmış ve pet şişe yağdırmış.utanmadan söylüyordu.en çok neye üzüldüm biliyor musun, aldığı oyuncuların parasını ödeyemeyen bu klüp,yeni sezonda bütün parasını koltuklara ödeyecek.. dünden görüntüler sunuyorum..yorumlar sizin..he ayrıca alt tarafa koyduğunuz resmi yapanların kendileri de maçtaydı:) her neyse..uzatmaya gerek yok.

Mesela Süleymancılara göre farklı, Işıkçılara göre farklı, Nurculara göre farklı birisi müceddiddir. Bunlardan hangisi gerçekten müceddiddir, yoksa müceddid bunlardan hiçbiri değil de başka bir şahsiyet midir, bunu bilmek bizler için bence pek de mümkün değil. Elbet herkesin kendine göre bir iddiası olacak, bizim de; lakin emin olmak namümkün.

evet ben de bediüzzaman hazretleri diye biliyorum...ki öyledir.yukarıdaki görüşe katılmıyorum.bediüzzamanın geleceğini ve müceddit olarak geleceğini bir çok Zat-ı muhterem haber vermiştir..somut birkaç örnek vermek istiyorum..

Hacı Hasan Feyzi Efendi Denizli'de yaşamış meşhur bir velidir. Üstad hazretleri dünyaya geldiğinde ona da bildirilmiş, o da bu haberi:

- bugün Şark-i Anadolu'da büyük bir veli dünyaya geldi. Bu Zat zamanın sahibi,asrın vekilidir. diyerek bildirmiştir

bir diğer örnek bunu daha iyi açıklayacaktır zannediyorum.

Osman-ı Halidi Hzretleri

Ispartada yaşayan, Mevlana Halid-i Bağdadiye intisap etmişti. Ispartanın Sidre mevkiine çıkar,orada riyazete çekili, bir iki gün yemek yer daha sonra 40gün yemezdi.1876yılında vefat etmiş vefatı yaklaştığında talebelerine ve evlatlarına:

- İmanı kurtaran bir müceddit çıkacak.bu sene dünyaya geldi. Benim 4oğlumdan birisi o gelecek müceddit zatla gürüşüp elini öpecek. demişti

Osman-ı Halidi Hazretlerinin en küçük oğlu Mustafa, Üstad hazretleri Ispartaya teşrif ettiğinde onunla görüşmüş ve ona talebe olmuştur.

Said Nursi o kerametli Zattan Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de " osman-ı Halidinin sarih ihbarı ve evlatlarına vasiyeti" şeklinde bahsetmektedir..

..

evet her yüzyılda bir müceddit dediğimiz Zatlar geliyor.. geçen servisi beklerken düşünüyorum.. ya bi insan hiçbir şey bilmese bile Üstadın sözlerine baksa yine Allaha ulaşır.. her şeyi geç zaten kainat ayaklarının altında.. bak düşün anla ..

eyvallah.

ben hayatımda böyle barbar bi taraftar görmedim arkadaşlar... yani böyle bir rezillik olmaz.. insan kendini bu kadar mı küçük düşürür hiç anlamıyorum.. galatasaraylıları kınıyorum...söylenecek bir şey yok herhalde... kendilerini tebrik etsinler..

ya duvuttt sen galatasaraylıydın canım hayırdır ? :) hidayete erdin herhalde :) ( bende S.S dvd)

Mason Din Adamları

Şeyhülislam Musa Kazım Efendi,

Şeyhülislam İzzettin Efendi,

Şeyhülislam Hayri Efendi,

Berlin Sefareti Baş İmamı Mustafa Hafız Şükrü,

Sefaret İmamı Haşim Veli,

Müderris Mahmut Esad Efendi

bunlar mason mu yani (!) inanmak istemiyorum..evet inanmıyorum :)

Amacımız; mümkün olduğunca çok sayıda ihtiyaç sahibi öğrenciye ulaşıp, destek olabilmek.

Bursiyer öğrencilerimiz titiz incelemeler ve mülakatların ardından belirleniyor.

2004 yılında 353 öğrenciye burs sağlandı. Ayrıca Localar’ın kendi bünyelerinde 156 öğrenci okutuldu.

2005 yılı için 1200 öğrenci değerlendirmeye tabii tutuldu ve 200 öğrenci ile mülakat yapıldı.

Ankara Vadisi’nde Burs Komisyonu ve Hemşireler’in katkısıyla okutulan öğrenci sayısı 44.

İzmir’de ise sayı 71’i buldu.

Böylelikle her üç Vadi’de faaliyette bulunan Komisyonlar’ın katkısıyla toplam bursiyer sayımız 624 oldu. Hedefimiz bu rakamı in kısa sürede yukarı çekmek.

adamlara bakar mısınız ya?!

ya tabiiki herşey boş.. ölüp gitcez bunların bir faydasını göremeyeceğiz tabii ki.. ve burda herkes bunun farkında ... ama ben biraz daha kendimi kaptırmış olabilirm bunu da kabul ediyorum :) .. ya sonuçta, fenerbahçe şampiyon ve biz de mutluyuz :)