Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Ü.Y

Sivil
  • Content Count

    198
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    1

Posts posted by Ü.Y


  1. Mumcu Güzeli

     

     

    Şair Fıtnat Hanım, Kapalıçarşı'nın mumcu dükkanlarından birinde çalışan çok güzel bir gence aşık olmuş. Mum almak bahanesiyle sık sık dükkana girer, gençle konuşurmuş. Fıtnat Hanımın ikide bir bu dükkana girip gençle sohbete daldığını gözden kaçırmayanlar, işin farkına vardığını bir bükte ile Fıknat Hanım'a bildirmek istemişler. Çocuğa aşağıdaki mısraı öğretip, ertesi gün o hanım gelince okumasını tembihlemişler:

     

    Şem-i ruhuma dikkat ile bakma yanarsın

     

    Fıtnat Hanım ertesi gün dükkana gelip mumcu güzeliyle konuşmaya başlayınca çocuk bir aralık onun kulağına ezberlediği mısraı okumuş. Fıtnat Hanım, işin farkına varıldığını anlamakla birlikte o anda şu mısra ile çocuğa cevap vermiş:

    Hattın gelecek sen de beni mumla ararsın

     

    :) :) :(


  2. Serbest kürsüye yeni kural şeyedesim geldi, bu forumda fenerbohça ile ilgili konu şeyetmek şeydir demiyeyim en iyisi

     

    kardeşim istersen dene bi bakayım :) :)

     

    arkadaşlar size milli marşımızdan sonra gelen şanlı marşımızı ve yüreğinizi coşturan bir kaç marş daha gönderiyorum.. bunları dinleyin ve dinletin abilerim ablalarım :( el birliği ile bize yapılanların acısını çıkartabiliriz.. :(

     

    FB MARŞI

     

    FenerBahçe Marşı 2 (dj Selçuk mix)

     

    ÇÜNKÜ FENERBAHÇELİYİZ !

     

    kıraç - 100. YıL MaRŞı

     

    athena - KaNıM SaRı LaCiVeRT AkıYo

     

    Athena - Hücum marşı


  3. skarakoc.jpg

     

     

    RÜZGÂR

     

     

    Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım!

     

    Gelin duvağından kopan bir rüzgâr...

     

    Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım;

     

    Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...

     

     

     

    O ceviz dalları, o asma, o dut,

     

    Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...

     

    Yangından yangına arda kalmış tut.

     

    Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.

     

    Sezai KaraKoç


  4. cydd.jpg

     

    Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), ilköğretim öğrencilerine dağıttığı hikaye kitaplarının 'pornografik' öğeler içerdiğini itiraf etti. ÇYDD'den kitapların dağıtıldığı okullara "ivedi düzeltme" başlığı ile gönderilen yazıda kitapların bazılarının 'yetişkinler' için olduğu belirtildi.

    Söz konusu kitapların çocuk hikâyelerinin arasına yanlışlıkla girdiği iddia edildi. Derneğin kitap projeleri sorumlusu Gülsüm Kaya, pornografik ifadeler içeren kitapların hangi okullara gittiğini tespit edemediklerini anlattı. Kaya, "Kitaplar 23 Nisan'a yetişsin diye acele ettik. Çıkan haberlerden sonra durumun ciddiyetinin farkına vardık. Okullardan da bize çok sayıda yazı geldi." dedi.

    ÇYDD'nin ilköğretim öğrencilerine dağıttığı kitapları Şebnem İşigüzel kaleme aldı. Şebnem İşigüzel'in yazdığı "Öykümü Kim Anlatacak?" adlı kitapta 8 tane hikaye yer alıyor. Hikayelerden biri 'Işık Hızındaki Spermler' adını taşıyor. 'Geri Kalan Yaşamının Tüm Perşembeleri' adlı hikayede ise bir fahişenin yaşamı anlatılıyor. Hikayede geçen ifadeler en ağır porno sözcükleri bile hafif bırakıyor: "Evet, dedim Bıyığa. Çellocu kızı d... isterim." "Keşke karılar ölmemiş olsa, bir de biz g...", "Giyinirken Çellocu Kız, 'İlk kez sünnetli bir p... görüyorum' diyor. Hikaye kitabında Müslümanlar, Hıristiyan kentini ele geçirip Hıristiyanları kireç kuyularına atan insanlar olarak gösterilirken, diğer bir hikayede de küçük bir çocuğun annesiyle enseste varan ilişkisi anlatılıyor.

    iğrenç! ! !..

     

    HABERİN DEVAMI


  5. Hakiki aşk odur ki sevdiği uğruna kalbi dursun..

     

    Yavuz Sultan Selim.

     

     

    Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

     

    (Mevlana Celaleddin-i Rumi)

    • Like 1

  6. Öss'ye giriyorsun ne oluyor ben sana anlatayım bak; ama şevkin kırılmasın (:

     

    bu yazıyı görünce devamını okumadım zaten.. bugün anca gaza geldim şimdi söndürmeyeyim dedim :)

    ben de sözel öğrencisiyim.. şimdilik her şey iyi gibi.. ama istediğim gibi değil :) Hakkımızda hayırlısı..

    çok çok dua edelim..

     

    hoşçakalın..


  7. bir İstanbul şiiri de Aşık Veyselden :)

     

    veysel11.gif

     

    İstanbul

     

    Sevgisi içimde yaşayıp duran

    Nazlı güzellerin şirin İstanbul

    Hayali kafamda hükümdar süren

    Görmez gözlerime görün İstanbul

     

    Ortasında deniz kenarlar kara

    Bu dünyada cennet olmuş kullara

    Mehtapta sandallar ne hoş manzara

    Sahildir yayladır yerin İstanbul

     

    Gemilerin gelir peşi peşine

    Şöhretin yayılmış hudut dışına

    Ayrı bir güzellik başlı başına

    Sevgi muhabbetin derin İstanbul

     

    Fatih Mehmet Sultan temeli kurdu

    Ondan sonra oldu Türklerin yurdu

    Edirne'den gelen o büyük ordu

    Ayyıldız bayrak nurun İstanbul

     

    Denizler kilidi boğazların var

    Dünyaya haykıran avazların var

    Yılmaz Türk Ordusu şahbazların var

    Ferah tut gönlünün serin İstanbul

     

    Dünya güzelliği sendedir mevcut

    Hususi özenmiş yaratmış Mabut

    Herkesin gönlünde vardır bir maksut

    Halis Türk maksadın varın İstanbul

     

    Edipler şairler yetişmiş sende

    Ehl-i aşklar yanmış tutuşmuş sende

    Bir aciz kimseyim Veysel'im ben de

    Seversen olayım yarin İstanbul

     

    Aşık Veysel


  8. Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı

    Garazım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı

     

    Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver

    Oda yanmış kuru cisminde hevâdan gayrı

     

    Perde çek çehreme hicran günü ey kanlu sirişk

    Ki gözüm görmeye ol mâhlikadan gayrı

     

    Yetti bi-kesliğim ol gayete kim çevremde

    Kimse yok çizgine gird-âb-ı belâdan gayrı

     

    Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl

    Komadı hiç imâret bu binadan gayrı

     

    Bezm-i aşk içre Fuzûli nice âh eylemeyem

    Ne temettu' bulunur neyde sadâdab gayrı

     

    Fuzuli..


  9. işte Tevfik fikretin sis adlı şiiri.. İstanbul hiçbir şiirde böylesine kötülenmemiştir.. bunu üzerine Sis'e karşı Yahya Kemal "Siste söyleniş" adlı şiirini yazıyor..Tevfik Fikretle toprak altına sokulan İsTanBul,Yahya Kemalle bir daha diriliyor..

    buyrun..

     

    Sis

     

    Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,

    beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan

    ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,

    bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;

    tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar

    onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!

    Ama bu derin karanlık örtü sana çok lâyık;

    lâyık bu örtünüş sana, ey zulümlér sâhası!

    Ey zulümler sâhası... Evet, ey parlak alan,

    ey fâcialarla donanan ışıklı ve ihtişamlı sâha!

    Ey parlaklığın ve ihtişâmın beşiği ve mezarı olan,

    Doğu’nun öteden beri imrenilen eski kıralıçesi!

    Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden

    sefahate susamış bağrında yaşatan.

    Ey Marmara’nın mavi kucaklayışı içinde

    sanki ölmüş gibi dalgın uyuyan canlı yığın.

    Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak,

    ey bin kocadan artakalan dul kız;

    güzelliğindeki tâzelik büyüsü henüz besbelli,

    sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor.

    Dışarıdan, uzaktan açılan gözlere, süzgün

    iki lâcivert gözünle nekadar canayakın görünüyorsun!

    Canayakın, hem de en kirli kadınlar gibi;

    içerinde coşan ağıtların hiç birine aldırış etmeden.

    Sanki bir hâin el, daha sen şehir olarak kuruluyorken,

    lânetin zehirli suyunu yapına katmış gibi!

    Zerrelerinde hep riyakârlığın pislikleri dalgalanır,

    İçerinde temiz bir zerre aslâ bulamazsın.

    Hep riyânın çirkefi; hasedin, kârgüdmenin çirkeflikleri;

    Yalnız işte bu... Ve sanki hep bunlarla yükselinecek.

    Milyonla barındırdığın insan kılıklarından

    Parlak ve temiz alınlı kaç adam çıkar?

     

    Örtün, evet ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;

    örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahbesi!

    Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar;

    Kaatil kuleler, kal’ali ve zindanlı saraylar.

    Ey hâtıraların kurşun kaplı kümbetlerini andıran, câmîler;

    ey bağlanmış birer dev gibi duran mağrur sütunlar ki,

    geçmişleri geleceklere anlatmıya memurdur;

    ey dişleri düşmüş, sırıtan sur kafilesi.

    Ey kubbeler, ey şanlı dilek evleri;

    ey doğruluğun sözlerini taşıyan minâreler.

    Ey basık tavanlı medreseler, mahkemecikler;

    ey servilerin kara gölgelerinde birer yer

    edinen nice bin sabırlı dilenci gürûhu;

    “Geçmişlere Rahmet! ” diye yazılı kabir taşları.

    Ey türbeler, ey herbiri velvele koparan bir hâtıra

    canlandırdığı halde sessiz ve sadâsız yatan dedeler!

    Ey tozla çamurun çarpıştığı eski sokaklar;

    ey her açılan gediği bir vak’a sayıklıyan

    vîrâneler, ey azılıların uykuya girdikleri yer.

    Ey kapkara damlariyle ayağa kalkmış birer mâtemi

    sembole eden harap ve sessiz evler;

    ey herbiri bir leyleğe yahut bir çaylağa yuva olan

    kederli ocaklar ki, bütün acılıklariyle somutmuş,

    ve yıllardır tütmek ne... çoktan unutulmuş!

    Ey mîdelerin zorlaması zehirinden ötürü

    her aşâlığı yiyip yutan köhne ağızlar!

    Ey tabi’atin gürlükleri ve nimetleriyle dolu

    bir hayata sâhip iken, aç, işsiz ve verimsiz kalıp

    her nâmeti, bütün gürlükleri, hep kurtuluş sebeplerini

    gökten dilenen tevekkül zilleti ki.. sahtadir!

    Ey köpek havlamaları, ey konuşma şerefiyle yükselmiş

    olan insanda şu nankörlüğe lânet yağdıran feryât!

    Ey faydasız ağlayışlar, ey zehirli gülüşler;

    ey eksinlik ve kaderin açık ifadesi, nefretli bakışlar!

    Ey ancak masalların tanıdığı bir hâtıra: Nâmus;

    ey adamı ikbâl kıblesine götüren yol: Ayak öpme yolu.

    Ey silahlı korku ki, öksüz ve dulların ağzındaki

    her tâlih şikayeti yapageldiğin yıkımlardan ötürüdür!

    Ey bir adamı korumak ve hürriyete kavuşturmak için

    yalnız teneffüs hakkı veren kanun masalı!

    Ey tutulmıyan vaitler, ey sonsuz muhakkak yalan,

    ey mahkemelerden biteviye kovulan “hak”!

    Ey en şiddetlikuşkularla duygusu kö¨rleşerek

    vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;

    ey işitilmek korkusuyle kilitlenmiş ağızlar.

    Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!

    Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;

    ey fazilet ve nezâketin payı, ey çoktan unutulan bu çehre!

    Ey korku ağırlığından iki büklüm gemeye alışmış

    zengin – fakir herkes, meşhur koca bir millet!

    Ey eğilmiş esir baş, ki ak-pak, fakat iğrenç;

    ey tâze kadın, ey onu tâkîbe koşan genç!

    Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karı-koca;

    ey kimsesiz; âvâre çocuklar... Hele sizler,

    hele sizler...

     

    Örtün, evet, ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;

    Örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi!

     

    Tevfik Fikret...

     

     

    SİSTE SÖYLENİŞ

     

     

    Birden kapandı birbiri ardınca perdeler...

    Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

     

    Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden

    Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

     

    Benzetmek olmasın sana dünyâda bir yeri;

    Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.

     

    Bir devri lânetiyle boğan şairin Sis'i.

    Vicdan ve rûh elemlerinin en zehirlisi.

     

    Hulyâma bir eza gibi aksetti bir daha;

    -Örtün! Müebbeden uyu! Ey şehr! -O beddua...

     

    Hayır bu hâl uzun süremez, sen yakındasın;

    Hâlâ dağılmayan bu sisin arkasındasın.

     

    Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl

    Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl.

     

    Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,

    Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın.

     

     

    Yahya Kemal Beyatlı


  10. evet görüş meselesi konusunda haklısın :) sevgi , aşk zaten ortak konu, ayrıldığı nokta ise onun kalbinde beşeri aşk olması bizim de ilahi aşk olması.. :) ama sanatçı kimliği adını güzel yerlere getirdi.. gayet hoş.. teşekkürler

  11. Umre


    :) lütfen çok çok dua edin... bizim de dualarımız sizinle.. ne mutlu size ki mukaddes topraklara ulaşacaksınız, Allahın inayetiyle.. hoşçaklın


  12. Bir Kez Gönül Yıktın İse

     

    Bir kez gönül yıktın ise

    Bu kıldığın namaz değil

    Yetmiş iki millet dahi

    Elin yüzün yumaz değil

     

    Bir gönülü yaptın ise

    Er eteğin tuttun ise

    Bir kez hayır ettin ise

    Binde bir ise az değil

     

    Yol odur ki doğru vara

    Göz odur ki Hak'kı göre

    Er odur alçakta dura

    Yüceden bakan göz değil

     

    Erden sana nazar ola

    İçin dışın pür nur ola

    Beli kurtulmuştan ola

    Şol kişi kim gammaz değil

     

    Yunus bu sözleri çatar

    Sanki balı yağa katar

    Halka matahların satar

    Yükü gevherdir tuz değil

     

    Yunus Emre


  13. evet kısacası içmiyoruz bu kadar basit.. :) tabii ben şuna inanıyorum, bu colanın yapılmasında etkili olan meyan kökünün afedersinz ama farelerden tamamen ayrılmadığını bilmesine rağmen, asitti şekerdi her şeyiyle zararlı olduğunu bilmesine rağmen içen sayısı çok fazla.. artı bu cola gelirlerinin israile gitmesi falan filan onu saymadım bile.. asıl önemli olan o ama ona gelene kadar bilinen daha neler var..bilmek yeterli değil, icraat lazım ki burada da irade devreye giriyor.. Allah iradeli olmayı nasip etsin..


  14. çalıntı gözler :) salihbey bu videoyu buraya koyduysa mutlaka izlemeliyim dedim..izledim ve çok çok çok...sinir oldum.. asimilasyonun bu kadarı ! bu yapılanlar insanlık değil.. mezar taşlarına kadar geçmişin söküp alınıyor..bi düşünün, adını, baba adını değiştiriyor.. :) gerçekten izlemeye değer..

    paylaşımın için çok teşekkür ederiz salihbey.. benden de bir al yazmalım gelsin.. :(

     

    Cahit Berkay - alyazmalım

×
×
  • Create New...