-
Content Count
198 -
Joined
-
Last visited
-
Days Won
1
Posts posted by Ü.Y
-
-
Mumcu Güzeli
Şair Fıtnat Hanım, Kapalıçarşı'nın mumcu dükkanlarından birinde çalışan çok güzel bir gence aşık olmuş. Mum almak bahanesiyle sık sık dükkana girer, gençle konuşurmuş. Fıtnat Hanımın ikide bir bu dükkana girip gençle sohbete daldığını gözden kaçırmayanlar, işin farkına vardığını bir bükte ile Fıknat Hanım'a bildirmek istemişler. Çocuğa aşağıdaki mısraı öğretip, ertesi gün o hanım gelince okumasını tembihlemişler:
Şem-i ruhuma dikkat ile bakma yanarsın
Fıtnat Hanım ertesi gün dükkana gelip mumcu güzeliyle konuşmaya başlayınca çocuk bir aralık onun kulağına ezberlediği mısraı okumuş. Fıtnat Hanım, işin farkına varıldığını anlamakla birlikte o anda şu mısra ile çocuğa cevap vermiş:
Hattın gelecek sen de beni mumla ararsın
:) :) :(
-
Allah razı olsun inşirah.. Rabbim bizi yolundan ayırmasın..
-
Serbest kürsüye yeni kural şeyedesim geldi, bu forumda fenerbohça ile ilgili konu şeyetmek şeydir demiyeyim en iyisikardeşim istersen dene bi bakayım :) :)
arkadaşlar size milli marşımızdan sonra gelen şanlı marşımızı ve yüreğinizi coşturan bir kaç marş daha gönderiyorum.. bunları dinleyin ve dinletin abilerim ablalarım :( el birliği ile bize yapılanların acısını çıkartabiliriz.. :(
FenerBahçe Marşı 2 (dj Selçuk mix)
athena - KaNıM SaRı LaCiVeRT AkıYo
-
ESTAĞFRULLAH .. bu ne iş ya ? ?
-
RÜZGÂR
Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım!
Gelin duvağından kopan bir rüzgâr...
Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım;
Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...
O ceviz dalları, o asma, o dut,
Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...
Yangından yangına arda kalmış tut.
Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.
Sezai KaraKoç
-
Onlara anladıkları kadar söyleyin.
Hz Muhammed (S.A.V)
- 1
-
-
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), ilköğretim öğrencilerine dağıttığı hikaye kitaplarının 'pornografik' öğeler içerdiğini itiraf etti. ÇYDD'den kitapların dağıtıldığı okullara "ivedi düzeltme" başlığı ile gönderilen yazıda kitapların bazılarının 'yetişkinler' için olduğu belirtildi.
Söz konusu kitapların çocuk hikâyelerinin arasına yanlışlıkla girdiği iddia edildi. Derneğin kitap projeleri sorumlusu Gülsüm Kaya, pornografik ifadeler içeren kitapların hangi okullara gittiğini tespit edemediklerini anlattı. Kaya, "Kitaplar 23 Nisan'a yetişsin diye acele ettik. Çıkan haberlerden sonra durumun ciddiyetinin farkına vardık. Okullardan da bize çok sayıda yazı geldi." dedi.
ÇYDD'nin ilköğretim öğrencilerine dağıttığı kitapları Şebnem İşigüzel kaleme aldı. Şebnem İşigüzel'in yazdığı "Öykümü Kim Anlatacak?" adlı kitapta 8 tane hikaye yer alıyor. Hikayelerden biri 'Işık Hızındaki Spermler' adını taşıyor. 'Geri Kalan Yaşamının Tüm Perşembeleri' adlı hikayede ise bir fahişenin yaşamı anlatılıyor. Hikayede geçen ifadeler en ağır porno sözcükleri bile hafif bırakıyor: "Evet, dedim Bıyığa. Çellocu kızı d... isterim." "Keşke karılar ölmemiş olsa, bir de biz g...", "Giyinirken Çellocu Kız, 'İlk kez sünnetli bir p... görüyorum' diyor. Hikaye kitabında Müslümanlar, Hıristiyan kentini ele geçirip Hıristiyanları kireç kuyularına atan insanlar olarak gösterilirken, diğer bir hikayede de küçük bir çocuğun annesiyle enseste varan ilişkisi anlatılıyor.
iğrenç! ! !..
-
annelerimize ne alacağız şimdi?? bu konuda fikir alışverişine ihtiyacım var:)
-
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun??
-
Allah razı olsun serdengeçti... bu paylaşımlar çok güzel..
-
Hakiki aşk odur ki sevdiği uğruna kalbi dursun..
Yavuz Sultan Selim.
Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
(Mevlana Celaleddin-i Rumi)
- 1
-
Öss'ye giriyorsun ne oluyor ben sana anlatayım bak; ama şevkin kırılmasın (:bu yazıyı görünce devamını okumadım zaten.. bugün anca gaza geldim şimdi söndürmeyeyim dedim :)
ben de sözel öğrencisiyim.. şimdilik her şey iyi gibi.. ama istediğim gibi değil :) Hakkımızda hayırlısı..
çok çok dua edelim..
hoşçakalın..
-
bir İstanbul şiiri de Aşık Veyselden :)
İstanbul
Sevgisi içimde yaşayıp duran
Nazlı güzellerin şirin İstanbul
Hayali kafamda hükümdar süren
Görmez gözlerime görün İstanbul
Ortasında deniz kenarlar kara
Bu dünyada cennet olmuş kullara
Mehtapta sandallar ne hoş manzara
Sahildir yayladır yerin İstanbul
Gemilerin gelir peşi peşine
Şöhretin yayılmış hudut dışına
Ayrı bir güzellik başlı başına
Sevgi muhabbetin derin İstanbul
Fatih Mehmet Sultan temeli kurdu
Ondan sonra oldu Türklerin yurdu
Edirne'den gelen o büyük ordu
Ayyıldız bayrak nurun İstanbul
Denizler kilidi boğazların var
Dünyaya haykıran avazların var
Yılmaz Türk Ordusu şahbazların var
Ferah tut gönlünün serin İstanbul
Dünya güzelliği sendedir mevcut
Hususi özenmiş yaratmış Mabut
Herkesin gönlünde vardır bir maksut
Halis Türk maksadın varın İstanbul
Edipler şairler yetişmiş sende
Ehl-i aşklar yanmış tutuşmuş sende
Bir aciz kimseyim Veysel'im ben de
Seversen olayım yarin İstanbul
Aşık Veysel
-
Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı
Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cisminde hevâdan gayrı
Perde çek çehreme hicran günü ey kanlu sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâhlikadan gayrı
Yetti bi-kesliğim ol gayete kim çevremde
Kimse yok çizgine gird-âb-ı belâdan gayrı
Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl
Komadı hiç imâret bu binadan gayrı
Bezm-i aşk içre Fuzûli nice âh eylemeyem
Ne temettu' bulunur neyde sadâdab gayrı
Fuzuli..
-
ee yakışanı yapmış... :) (!)
-
işte Tevfik fikretin sis adlı şiiri.. İstanbul hiçbir şiirde böylesine kötülenmemiştir.. bunu üzerine Sis'e karşı Yahya Kemal "Siste söyleniş" adlı şiirini yazıyor..Tevfik Fikretle toprak altına sokulan İsTanBul,Yahya Kemalle bir daha diriliyor..
buyrun..
Sis
Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,
beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan
ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,
bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;
tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar
onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!
Ama bu derin karanlık örtü sana çok lâyık;
lâyık bu örtünüş sana, ey zulümlér sâhası!
Ey zulümler sâhası... Evet, ey parlak alan,
ey fâcialarla donanan ışıklı ve ihtişamlı sâha!
Ey parlaklığın ve ihtişâmın beşiği ve mezarı olan,
Doğu’nun öteden beri imrenilen eski kıralıçesi!
Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden
sefahate susamış bağrında yaşatan.
Ey Marmara’nın mavi kucaklayışı içinde
sanki ölmüş gibi dalgın uyuyan canlı yığın.
Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak,
ey bin kocadan artakalan dul kız;
güzelliğindeki tâzelik büyüsü henüz besbelli,
sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor.
Dışarıdan, uzaktan açılan gözlere, süzgün
iki lâcivert gözünle nekadar canayakın görünüyorsun!
Canayakın, hem de en kirli kadınlar gibi;
içerinde coşan ağıtların hiç birine aldırış etmeden.
Sanki bir hâin el, daha sen şehir olarak kuruluyorken,
lânetin zehirli suyunu yapına katmış gibi!
Zerrelerinde hep riyakârlığın pislikleri dalgalanır,
İçerinde temiz bir zerre aslâ bulamazsın.
Hep riyânın çirkefi; hasedin, kârgüdmenin çirkeflikleri;
Yalnız işte bu... Ve sanki hep bunlarla yükselinecek.
Milyonla barındırdığın insan kılıklarından
Parlak ve temiz alınlı kaç adam çıkar?
Örtün, evet ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;
örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahbesi!
Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar;
Kaatil kuleler, kal’ali ve zindanlı saraylar.
Ey hâtıraların kurşun kaplı kümbetlerini andıran, câmîler;
ey bağlanmış birer dev gibi duran mağrur sütunlar ki,
geçmişleri geleceklere anlatmıya memurdur;
ey dişleri düşmüş, sırıtan sur kafilesi.
Ey kubbeler, ey şanlı dilek evleri;
ey doğruluğun sözlerini taşıyan minâreler.
Ey basık tavanlı medreseler, mahkemecikler;
ey servilerin kara gölgelerinde birer yer
edinen nice bin sabırlı dilenci gürûhu;
“Geçmişlere Rahmet! ” diye yazılı kabir taşları.
Ey türbeler, ey herbiri velvele koparan bir hâtıra
canlandırdığı halde sessiz ve sadâsız yatan dedeler!
Ey tozla çamurun çarpıştığı eski sokaklar;
ey her açılan gediği bir vak’a sayıklıyan
vîrâneler, ey azılıların uykuya girdikleri yer.
Ey kapkara damlariyle ayağa kalkmış birer mâtemi
sembole eden harap ve sessiz evler;
ey herbiri bir leyleğe yahut bir çaylağa yuva olan
kederli ocaklar ki, bütün acılıklariyle somutmuş,
ve yıllardır tütmek ne... çoktan unutulmuş!
Ey mîdelerin zorlaması zehirinden ötürü
her aşâlığı yiyip yutan köhne ağızlar!
Ey tabi’atin gürlükleri ve nimetleriyle dolu
bir hayata sâhip iken, aç, işsiz ve verimsiz kalıp
her nâmeti, bütün gürlükleri, hep kurtuluş sebeplerini
gökten dilenen tevekkül zilleti ki.. sahtadir!
Ey köpek havlamaları, ey konuşma şerefiyle yükselmiş
olan insanda şu nankörlüğe lânet yağdıran feryât!
Ey faydasız ağlayışlar, ey zehirli gülüşler;
ey eksinlik ve kaderin açık ifadesi, nefretli bakışlar!
Ey ancak masalların tanıdığı bir hâtıra: Nâmus;
ey adamı ikbâl kıblesine götüren yol: Ayak öpme yolu.
Ey silahlı korku ki, öksüz ve dulların ağzındaki
her tâlih şikayeti yapageldiğin yıkımlardan ötürüdür!
Ey bir adamı korumak ve hürriyete kavuşturmak için
yalnız teneffüs hakkı veren kanun masalı!
Ey tutulmıyan vaitler, ey sonsuz muhakkak yalan,
ey mahkemelerden biteviye kovulan “hak”!
Ey en şiddetlikuşkularla duygusu kö¨rleşerek
vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;
ey işitilmek korkusuyle kilitlenmiş ağızlar.
Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!
Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;
ey fazilet ve nezâketin payı, ey çoktan unutulan bu çehre!
Ey korku ağırlığından iki büklüm gemeye alışmış
zengin – fakir herkes, meşhur koca bir millet!
Ey eğilmiş esir baş, ki ak-pak, fakat iğrenç;
ey tâze kadın, ey onu tâkîbe koşan genç!
Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karı-koca;
ey kimsesiz; âvâre çocuklar... Hele sizler,
hele sizler...
Örtün, evet, ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;
Örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi!
Tevfik Fikret...
SİSTE SÖYLENİŞ
Birden kapandı birbiri ardınca perdeler...
Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?
Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden
Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?
Benzetmek olmasın sana dünyâda bir yeri;
Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.
Bir devri lânetiyle boğan şairin Sis'i.
Vicdan ve rûh elemlerinin en zehirlisi.
Hulyâma bir eza gibi aksetti bir daha;
-Örtün! Müebbeden uyu! Ey şehr! -O beddua...
Hayır bu hâl uzun süremez, sen yakındasın;
Hâlâ dağılmayan bu sisin arkasındasın.
Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl
Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl.
Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,
Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın.
Yahya Kemal Beyatlı
-
evet görüş meselesi konusunda haklısın :) sevgi , aşk zaten ortak konu, ayrıldığı nokta ise onun kalbinde beşeri aşk olması bizim de ilahi aşk olması.. :) ama sanatçı kimliği adını güzel yerlere getirdi.. gayet hoş.. teşekkürler
-
ooo ben çekiliyorum o zaman.. rezil olmaya niyetim yok :) :) :(
-
-
Bir Kez Gönül Yıktın İse
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil
Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hak'kı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil
Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil
Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka matahların satar
Yükü gevherdir tuz değil
Yunus Emre
-
bu forumu çok seviyorummm... :)
-
evet kısacası içmiyoruz bu kadar basit.. :) tabii ben şuna inanıyorum, bu colanın yapılmasında etkili olan meyan kökünün afedersinz ama farelerden tamamen ayrılmadığını bilmesine rağmen, asitti şekerdi her şeyiyle zararlı olduğunu bilmesine rağmen içen sayısı çok fazla.. artı bu cola gelirlerinin israile gitmesi falan filan onu saymadım bile.. asıl önemli olan o ama ona gelene kadar bilinen daha neler var..bilmek yeterli değil, icraat lazım ki burada da irade devreye giriyor.. Allah iradeli olmayı nasip etsin..
-
çalıntı gözler :) salihbey bu videoyu buraya koyduysa mutlaka izlemeliyim dedim..izledim ve çok çok çok...sinir oldum.. asimilasyonun bu kadarı ! bu yapılanlar insanlık değil.. mezar taşlarına kadar geçmişin söküp alınıyor..bi düşünün, adını, baba adını değiştiriyor.. :) gerçekten izlemeye değer..
paylaşımın için çok teşekkür ederiz salihbey.. benden de bir al yazmalım gelsin.. :(
Beni Afallatan Bir Yazı
in Üstad Hakkında Haberler
Posted · Report reply
başlık da bi acayip..
..