Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Ü.Y

Sivil
  • Content Count

    198
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    1

Posts posted by Ü.Y


  1. turkan-saylan.jpg

     

    'Dondan iğne vuruyor' dedi, isim veremedi

    Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Türkan Saylan, çağdaşlaşmak için Türk sanat müziği yerine Batı müziği dinlenmesi gerektiğini iddia etti.

     

     

    Saylan, "Türk sanat müziği yerine, çok sesli müzik getirmek çok önemli. Bizim müziğimiz tek sesli. Batı müziğinin özelliği çok sesli olmasıdır. Batı müziğinde orkestrasyon vardır, farklı şeyleri söylemek uzlaşmadır, demokrasidir. Batı müziği dinleyen, demokrasi anlayışına sahip olur." dedi.

     

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı Başkanı Şakir Eczacıbaşı ile ÇYDD Başkanı Türkan Saylan, öğrencilerin bedava konserlere götürülmesi için ortak bir proje başlattı. Projenin tanıtım toplantısında konuşan Şakir Eczacıbaşı, siyasi konulardaki görüşlerini açıkladı. Eczacıbaşı, "Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin başarılı olduğunu İstanbul ve Ankara mitinglerinde gördük. Siyaseti zorladılar. Bakınız, istediğimiz sonuçlara doğru gitmekte." dedi. Tanıtım konuşmasından sonra basın mensuplarının sorularını cevaplayan Eczacıbaşı ve Saylan ikilisine, "erken seçim ve halkın cumhurbaşkanını seçmesi konusundaki görüşleri" soruldu. Toplantının girişinde mitinglerden söz eden Eczacıbaşı bu soruya "Bu bir tam bir öğrenci' basın toplantısıdır. Bizim en çekindiğimiz konulardan biri siyasete bulaşmaktır. Bizim düşüncelerimiz kişiseldir, kurumsal değildir. Burada iki kurumu temsil ediyoruz. Onun için kesinlikle bu tür şeylere, bildirilere, beyanatlara, sözlere girmeyeceğiz. Bunlar kişiseldir bizim için. O kadar dikkatli olunması gereken bir şeydir ki 35 yıldır hiçbir politikacı, darbe dönemlerinde bile bize kimse karışamamıştır. Her şeye biz karar veririz, siz karar veremezsiniz dediğimiz için. Onun için kusura bakmayın bu tür soruların cevabını vermiyoruz." diye cevap verdi.

     

    Türkan Saylan ise öğrencilerin bedava konserlere götürülmesi projesini anlatırken, Türk halkının çağdaşlaşması için Türk sanat müziği yerine, Batı müziği dinlemesi gerektiğini savundu. Çok sesli olduğu için Batı müziğini demokrasiyle özdeşleştiren Saylan, "Türk sanat müziği yerine, alaturka yerine çok sesli müzik getirmek çok önemli. Bizim müziğimiz tek sesli. Batı müziğinin özelliği çok sesli olmasıdır. Batı müziği dinleyen, demokrasi anlayışına sahip olur." şeklinde konuştu.

     

    ÇYDD Başkanı Saylan, Çağlayan mitingindeki konuşmasında "Dondan iğne vuran profesör" dediği kişinin ismini veremedi. Saylan, gazetecilerin, "Mitingde don üzerinden iğne yapan profesörden bahsetmiştiniz. İsim verebilir misiniz?" sorusunu, "Hayır vermiyorum. Kusura bakmayın." diyerek cevapsız bıraktı. Söz konusu kişinin mevkisi yükseltilen biri olduğunu da iddia eden Saylan'ın, isim açıklamaması 'gerçekte böyle bir profesör var mı?' şüphesini akıllara getirdi.


  2. anayasa da olan 367 dile getirildi, bundan önce 367 kuralına kaç kere uyuldu ki.. anayasaya uygunluktan bahsedenler, daha önce neden bunları görmedi.. şu çıkarlar yok mu... ? genelkurmayın gece yarısı yaptığı açıklama bilmem kaç milyon dolar bizi zarara uğrattı.. değermiydi yani. zarardan başka bir şey değil..


  3. Benim Şiirim

     

    Bakmayın çevremi kuşatanlara

    Hüznün,yalnızlığın şairiyim ben

    Issız ovaların nehiriyim ben

    İçimde işliyor derin bir yara

    Aşkın öldürmeyen zehiriyim ben

    Bakmayın çevremi kuşatanlara

    Hüznün,yalnızlığın şairiyim ben

     

    Kapattım kalbimin son kapısını

    Dokunun;boşlukta bir taş gibiyim

    Hafızası ölü nakkaş gibiyim

    Çekiyorum mutsuzluğun yasını

    Ayaklara mahkum bir baş gibiyim

    Kapattım kalbimin son kapısını

    Dokunun;boşlukta bir taş gibiyim

     

    Ölümü yaşadım ölmeden önce

    Bana sonsuzluğu beklemek düştü

    Mazide benim de yüzüm gülmüştü

    Uyandım,mutsuzluk geri dönünce

    Ölümü yaşadım ölmeden önce

    Bana sonsuzluğu beklemek düştü

     

    Gelsene,nerdesin,ey sessiz ölüm

    Adını yazsana dudaklarıma

    Zaman kan süzüyor kulaklarıma

    Hıçkırığa mahkum biçare gönlüm

    Haydi takılıver ayaklarıma

    Gelsene,nerdesin,ey sessiz ölüm

    Adını yazsana dudaklarıma

     

    Bulsam Kafdağı'nın eteklerini

    Başımı çevirip gitsem mi bilmem

    Ben ki yaranamam,şakaya gelmem

     

    Kuruttum bengisu peteklerini

    Karanlık dolu bir dünyada gülmem

    Bulsam Kafdağı'nın eteklerini

    Başımı çevirip gitsem mi bilmem

     

    Umutlar sultanı anlayamadı

    Sizler beni asla anlamazsınız

    Biraz sevdasınız,biraz nazsınız

    Kimse benim gibi ağlayamadı

    Belki gülersiniz,inanmazsınız

    Umutlar sultanı anlayamadı

    Sizler beni asla anlamazsınız

    • Like 1

  4. Bu seferki İngiltere seyahatimde, İrlanda'ya uğramak da nasip oldu. Önce Belfast'a uğradım. Yollarda ve şehir içinde bir canlılık göze çarpıyor.

    Hızlı bir inşaat hareketi var. Sıkıntılı dönemde Amerika'ya giden ve şu anda orada 25 milyonluk bir nüfusa sahip olan İrlandalıların bu gelişmede payları büyük. Ama benim kafamda Osmanlı-İrlanda münasebetleri var. Mustafa Köker Bey'in bu husustaki bir yazısı bana yardımcı oluyor.

     

    Geçtiğimiz mayıs ayında Dublin'e yetmiş mil uzaklıktaki Drogheda şehrinde bir tören yapılarak, bir buçuk asır önce İrlanda'yı kasıp kavuran kıtlık döneminde, Osmanlı Devleti'nin yaptığı nakdî ve aynî yardımın hatırasına, tarihî bir binaya, hazırlanmış şükran plaketi asılıyor.

     

    Tarihî bilgilere ve belgelere göre iki milyon İrlandalının göç etmesine ve ölümüne sebep olan açlık ve kıtlık felâketi sırasında Sultan Abdülmecid, İrlanda halkına on bin sterlin yardımda bulunmak istediğini bildirir. Fakat, kendi topraklarına dahil bulunan bu bölgeye sadece iki bin sterlin vermeyi kararlaştıran İngiltere Kraliçesi Victoria, İstanbul'daki büyükelçisi vasıtasıyla Sultan'ın teklifine karşı çıkar ve neticede Osmanlı bağışı bin sterline iner.. Sultan Abdülmecid bu defa, tahıl yüklü beş gemi gönderir. Fakat, İngilizlerin Dublin Limanı'na sokmadıkları erzak dolu yardım gemileri, yüklerini Drogheda Limanı'na boşaltırlar. (1847)

     

    İşte, bu insanî yardımın hatırasına Drogheda Belediyesi'nce yaptırılan şükran plaketi, 150 yıl önce Türk gemicilerin misafir edildiği eski belediye sarayının duvarına (şimdi burası Westcourt Oteli) çakıldı. Düzenlenen törende ve verilen resepsiyonda konuşan İrlanda Büyükelçimiz Taner Baytok, olayı The Theresthold dergisinde, Thomas P. O'Neill imzasıyla 1957 yılında yayınlanmış yazıdan öğrendiğini söyledi.

     

    Baytok, İrlanda asilzâdelerinin padişaha gönderdikleri ve halen Topkapı Sarayı Müzesi arşivinde muhazafa edilen teşekkür mektubunun da bu Osmanlı yardımını doğruladığını belirtti. Mektupta şöyle diyorlardı: "Aşağıda imzaları bulunan biz İrlanda asilzâdeleri, beyefendileri ve sâkinleri, Majesteleri tarafından, acı çeken kederli İrlanda halkına gösterilen cömert hayırseverliğe ve ilgiye en derin minnetlerimizi saygıyla takdim eder ve onlar adına Majesteleri tarafından İrlanda halkının ihtiyaçlarını karşılamak ve acısını dindirmek üzere cömertçe yapılan bin paundluk bağış için teşekkürlerimizi sunarız."

     

    Kraliçe Victoria'nın, hem de kendi topraklarına dâhil bir bölgedeki, çok âcil yardım ihtiyacına karşı yapılmak istenen nakdi yardımı engellemesi ve onu onda bire düşürmesi ibret verici bir olaydı. (Maalesef dünyanın başka yerlerinde günümüzde de benzer olaylara rastlamaktayız.) Ama buna karşılık Osmanlı Sultan'ının, siyasî sürtüşmeleri ve ulaşım güçlüklerini de göze alarak, dört bin kilometre uzağa tahıl yüklü gemiler göndermesi, büyük bir âlicenaplık örneğiydi. Büyükelçimiz Baytok, Avrupa'da demokratikleşme ve insan hakları konusunda haksız tenkitlere maruz kaldığımız bir sırada gerçekleşen bu şükran plaketi törenini, Türklerin insan sevgisinin, muhtaçlara ve acı çekenlere nasıl yardıma koştuğunun delili olarak değerlendiriyordu. İrlanda halkının kadirşinas jesti Türk kamuoyunda bir moral tesir sağlayacaktı.

     

    Drogheda'nın Belediye Başkanı Alderman Frank Goddfrey de, şehir ambleminin Osmanlı hilal ve yıldızı olduğunu hatırlatarak "Şükran plaketimiz, iki ülke insanlarının dostluk sembolü olacaktır ümidindeyim. Dostumuz Türkiye'yi en kısa sürede Avrupa Birliği içinde görmek istiyoruz." dedi.

     

    Kıtlık ve Açlık Müzesi müdürü de, Türk halkına ve Osmanlı Devleti'ne minnettar olduklarını vurguladı.

     

    Herhalde dünyanın her tarafına giden adanmış ruhlar eğitim gönüllüleri buna benzer daha birçok güzel hatıraya şâhit olacak, onları tarihin derinliklerinde kaybolup gitmekten kurtaracaklardır

     

    Abdullah Aymaz


  5. felsefe dersinde varlık yokluk konuşmaları oluyordu.. izlediğimiz belgeselde adam "bir şeyin var olup olmadığını nasıl ispatlarsınız,beş duyu organınız olmadan..." üstadın yaptığı açıklamalar gibi başladı anlatmaya..önce herkes afallamaya başladı.. :) bunlardan biri de bendim.. anlattıkları aklıma her ne kadar yattıysa da eksiklik hissettim. sorgulamaya başlayınca da allah bullak oldum.hikaye eksikliği doldurdu.. Allah razı olsun..


  6. Türkiyenin bütün imajı zedelendi..soykırım iddiaları varken, tam isabet oldu yani (!) o insan özellikle seçildi..her şey başından hesplandı.. ve amaçlarına da ulaştılar.durumlar vahim..Allah yardımcımız olsun. . ..


  7. KIŞ DÜŞÜNCELERİ

     

    Geçti yaz günlerinin güzelliği

    Açık pencereler, damlar, bahçeler.

    Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi

    Hatta o karanlık, aysız geceler.

     

    Hani o gezmeler kırda denizde?

    Hani o cümbüşler, sazlar temmuzda?

    Ağustos mehtabı tam üstümüzde

    Plajlarda neydi o eğlenceler?

     

    Yaşamak diyordum, yaşamak ne hoş!

    Hele bir gelmesin n'olurdu bu kış.

    Nerde o kahkaha, o ses, o alkış

    Şimdi yerini aldı düşünceler...

×
×
  • Create New...