Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Dervish

Editor
  • Content Count

    524
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    11

Everything posted by Dervish

  1. Geldikleri gibi giderler B)
  2. Anketimiz açık ve nettir. Oylamadan evvel şu yazacaklarımı okumanızı istiyorum. öncelikle şunu söyleyeyim klavyem çok kötü. Muhtemelen yapacağım imla hatalarından dolayı şimdiden özür dilerim. Daha iyi bir klavyeye sahip olursam harf hatalarımı düzeltirim :rolleyes: Ben oyumu "Hayır" olarak işaretledim. Peki neden ? Hz. Muhammed(s.a.v.)'in vefat dönemlerine dönelim isterseniz. Hz. Muhammed vefat etmeden evvel, yerine geçmesini istediği kişi Hz. Ebu Bekir'dir. Direk olarak bunu söylemesede, gerek İmam'lık vazifesini O'na vererek, gerekse çeşitli söylemlerinle bunu belli ettirmiştir. Hz. Ebu Bekir yerine, Hz. Ali'nin devletin başına geçmesini savunan kesim ile Hz. Ebu Bekir'i destekleyen kesim karşı karşıya gelmişlerdir. Şia veya şii olarak adlandırabileceğimiz Hz. Ali taraftarları, Peygamber soyundan olan birisinin devletin başına geçmesini istemişlerdir. (Seçim yerine saltanat yanlısı da diyebiliriz onlara.) Sonuç olarak Hz. Ebu Bekir, devletin başına geçmiştir. Hz. Muhammed’in vefatından yaklaşık 30 sene sonra ilk defa iç savaş oldu. Bu savaş sonrasında, Şiiler ve Suniler kesin bir şekilde bir birilerinden ayrılmış oldular. Şii’ler Hz. Alinin ilk ve hak imam olarak kabul etmektedirler ve Diğer 3 halifeyi red etmektedirler. Halife olacak kişinin Hz. Muhammed soyundan gelmesi gerektiğini savunmaktadırlar. 3 büyük Halife’yi red ederlerken 12 İmam’a tabiidirler. Şii ve sunni ayrımı sünnetlerden ziyade, siyasi içeriklidir. Şii ve Sunni ayrımında meydana gelen çeşitli ibadet farklılıklarını yargılamak, değerlendirmek haddime değildir. Büyük alimler kendilerine göre olayları yorumlayıp faaliyete geçmişlerdir. Bunu dediğim gibi irdeleyemem. Bu olaylar yaşanırken "Hariciler" denilen, ve kimi kesim tarafından "Terörist grup" olarak adlandırılan -ki bencede öyledir- bir grup daha ortaya çıkmıştır. Bunlar, zaten ayrılmış durumda olan iki grubun arasına daha fazla fitne ve fesat sokarak daha da fazla ayrılmalarına sebep olmuşlardır. Şii’ler Hz. Alinin ilk ve hak imam olarak kabul etmektedirler ve Diğer 3 halifeyi red etmektedirler. Halife olacak kişinin Hz. Muhammed soyundan gelmesi gerektiğini savunmaktadırlar. 3 büyük Halife’yi red ederlerken 12 İmam’a tabiidirler. Şimdi şunu sormak istiyorum; Hz. Muhammed’in vefatından sonra devletin başına geçen 3 büyük halifeyi kim ne şekilde red edebilir ? Bu, kimin haddine düşmüştür ? sanırım 1550 li yıllarda Osmanlı-İran arasında yapılan bir anlaşmanın bir maddesi; İran, bundan böyle Cum'a hutbelerinde üç büyük halifeye karşı ağır sözler kullanmayacaklardır. Sünni’lere göre Hz. Muhammed’in ve Hz. Ali’nin resimleri kesinlikle çizilemez. Hz. Muhammed konusunda bir ihtilafa düşülmezken, Hz. Ali konusunda İhtilaf’a düşülmüş durumdayız. İşte size Şia’ların düşündükleri Hz. Ali; Başka bir şey söyleyeyim sizlere; Sünniler’de Ali ismi yaygındır. Neden Şiiler çocuklarına Ebu Bekir, Ömer gibi isimleri bırakmaktan bu kadar çok çekiniyorlar ? Şiilere mensup olan bir kesim, tavuklarını “ayşe ayşe” diye neden çağırır ? İran, kısa bir süre evvel TC ye şunu dedi; "Bizim başımıza geçin ve sizin bütün dış borçlarınızı temizleyelim" Ey İran, sen önce kendi halkının refah seviyesini yükselt. Bu sözlere karnımız toktur bizim. Tarihimizi iyi biliriz. Şii-Sunni ayrımını şimdilik bir kenara bırakalım isterseniz. Geçelim diğer bir ayrıma; Burnumuzun dibinde yaşanan bir İsrail davası var. Orada yaşayan Müslümanlar, asıl düşmanlarını unutup neden kendi içlerinde bir savaş veriyorlar ? El-Fetih ile Hamas’ın anlaşmazlığının kaynağı nedir ? Kendilerini yer yüzünden silmek isteyen vahşi bir İsrail devleti varken, bu ayrımın sebebi ne ? Tamamen duygusal bir olay mı yoksa ? Orada insanlar canlarından olurken, bu iki grup ceplerinin derdine düşmüş durumdadırlar. Orada hayatlarını kaybedenler umurlarında olsaydı, ayrıma hiç girmezlerdi. Gelelim Irak’a Orada yine Müslümanlar ayrık durumdalar. Üstte, Şii’liği ve Sünnili’ği bir kenara bırakalım demiştim ama olmuyor. Yine bu ayrım. Abd gelmiş, canınızı, malınızı, namusunuzu alıyor ve sizler yine birleşemiyorsunuz kafirlere karşı. Gelelim yaşadığımız devlete. İnsanlarımızın bilmem yüzde kaçı Müslüman diyoruz değil mi ? Evet, öyle demek zorundayız. Çünkü her 100 kişiden 95 i ben müslümanım diyor ve bizde bunu kabul etmek zorundayız. Tamam müslümanız ama nasıl müslümanız ? İçeriz müslümanız, zina ederiz müslümanız, laikliği savunuruz ama müslümanız, faiz yeriz Müslüman olmaya devam ederiz. Kabul, bunları ve buna benzer şeyleri yaparak dinden elbet çıkmayız ama günahkar bir Müslüman olarak yaşamaya devam ederiz. Hal böyleyken devletin kötü gidişatını hep başka sebeplere bağlarız. Dürüst değiliz, rüşvet yeriz… Milliyetçiyiz, ırkçıyız. Ümmetimiz bizi ilgilendirmez. Aslında ümmetin bizi ilgilendirmemesinin sebebi yine şii suni ayrımı. Nereye baksak bu ayrım. Hadi, tc de yaşayanların çoğu Sünni. Bu ayrımın dışındayız kendi içimizde kısmen. Fransız milliyetçiliğinin etkisi ile Müslümanlıktan önce Türklük kimliğimizi öne çıkartmaktan hiç çekinmiyoruz. Bizim için önemli olan bir şey varsa, o da türk olup olmamamızdır. Gerisi hikayedir. 600 yıllık bir devletimiz vardı. 20 millet ve 31 devletin kurulduğu bir devleti yıktık da afedersiniz kıç kadar yeri mi yıkamayacağız ? 20 millet varken neden 31 devlet var ? Bu devletlerin çoğunluğuda arabistanda tek halkın yaşadığı yerde. Şii-Sunni-Milli ayrımlar olduğu müddetçe (ki her zaman olacağı kanısındayım), Hz. Ömer’in adaletinin yarısına sahip olamadığımız müddetçe asla ama asla Müslüman birliğinden söz edemeyiz.
×
×
  • Create New...