Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Hâcegân

Editor
  • Content Count

    989
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    42

Posts posted by Hâcegân


  1. Birisi kadın için mahremiyetten bahsederken, bunu erkek için de düşünmüyorsa, o kişi bizim mevzumuzun dışındadır zaten... Düşünsenize, kadın erkek ilişkisinde, kadın bir haram işlediğinde, erkek de onun suç ortağı olmuyor mu? Neticede bu haltı beraber işliyorlarsa, bizim fikrimiz ne olur? Tutup da erkeği savunmayız, kadını da haram işledi diye kıyasıya eleştirmeyiz elbet... İkisini de eleştiririz, olur biter...

     

    Aslında aynı şeyleri yazıyoruz...


  2. Fatma Topçu!

     

    Sana lafın tamamını anlatmamız gerekiyor galiba... Bundan sonra senin için onu da yaparız... Yazdığımı bir oku bakayım, ne anlama geliyor, o yazıdaki fikir nereyi işaret ediyor... O senin dediğin yeri, biz yazımızda işaret diliyle gösterdik zaten ama senin için bir de yazmak gerekmiş, ete kemiğe bürümek gerekmiş...

     

    Leb... Yani leblebi :)


  3. Mabed sen yoksa paralelci misin? Olabilir de...

     

    Erdoğan ''dindar gençlik'' derken, ''kindar gençlik'' diyenler kimlerdi???

     

    Sen ülkenin gündemini sosyal platformlardan mı takip ediyorsun yoksa? Ama kardeşim, bu yanıltıcı olabilir, değil mi? Biliyorsun ki, hayasız akın/gezi isyanı olduğu zaman, sosyal platformlarda patlama olmuştu. Şu işe bak ki, gezi isyanından sonra Ak Parti, tam iki seçim kazandı... Yani o platformlar bu ülkenin gündemini göstermez, bu ülkenin derinliklerinde o platformların bir karşılığı yok. Güya çok ünlü siyasi gazete yazarları, işte bu yüzden her seçim tahminlerinde çuvalladılar.

     

    Kindar gençlik kavramı, dindar gençlik söylemine karşı üretildi... Peki söyler misin, kindar gençlik söylemini üretenlerin gayesi neydi? İslam olmasın!!! Yani gayen dindar gençlik ise o zaman seni kindar gençlik yetiştirmek ile suçluyorlar. Ama aslında ortada kindar gençlik filan yok. Sadece güçlü bir algı operasyonu var... Bu algı operasyonu da seni yakaladı kardeşim...

     

    Adnan Menderes, siyaset dünyasının en nazik adamıydı... Başına ne geldiyse bu nezaketi yüzünden geldi... Peki sonra ne oldu? Asıldı!!! Böylesine nazik adamı nelerle suçladılar, nelerle... Gençleri kıyma makinesinden geçirmiş... Yine gençlerin cesetlerini Konya yoluna asfalt malzemesi olarak kullanmış... Türkiyeyi parsel parsel satmış, Kıbrıs'ı satmış... Ve daha neler,neler... Muhtemelen sen o zamanlarda yaşasaydın fikrin şöyle olurdu herhalde: Dünyanın en cani adamı! Halbuki dünyanın en nazik adamı. Algı operasyonu böyle yapılıyor işte, bombardıman halinde... Nefes almana zaman bırakmıyorlar...

     

    Biz Necip Fazıl adına açılmış bir yerdeyiz, değil mi? Peki Necip Fazıl'ın üslubunu ne yapacaksın? Hatta Benim Gözümde Menderes eserinde Necip Fazıl, Adnan Menderes'e neyi tavsiye ediyor, 60 darbesinin hemen öncesinde? Oku da gör!!! O vakit cevabın ne olacak? Ha burada da dersen ki, Necip Fazıl yanlış yapmıştır. Ben de derim ki, o malum konuşmadan kısa süre sonra darbe oldu ve Menderes asıldı. Anlıyor musun meseleyi???

     

    Kindar gençlik yetiştirmekle suçlanan Erdoğan için diktatör yakıştırmalarını da yapıyorlar. Ama bak şimdi şu algı operasyonuna... Erdoğan bir karar alacağı zaman partisinin bütün kurullarını harekete geçiriyor, bütün kurullarının fikrini alıyor... Gençlik ve kadın kollarına kadar bütün kurulların... Oradan çıkan sonucu da dikkate alıyor... Yani Erdoğan işlerinin büyük çoğunluğunu istişare ile yapıyor... Ya muhalefet ne yapıyor? Ekmel'i aday gösterdikleri süreci takip etmek yeterli bir karar varmak için, değil mi?

     

    Paralel tayfaya gelince... Paralelin üslubuna da bir bak derim... Sadece o beddualar yeter...

     

    Erdoğan'ın üslubu gerektiği gibi... Nasıl ki Necip Fazıl ile üzerimizden ezikliği, ürkekliği attık, Erdoğan ile de gerektiğinde sertleşiyoruz...

    • Like 2

  4. Ataerkil toplum olarak biz, kadınlarımıza da çalışma sahasında yer açtık. Hem de yarı yarıya... Aslında kadınlar bir adım önde de olabilir yani... İnanmıyorsan say da bak!!!

     

    E öyle tabi, eşitlik var... Bazen bu eşitlik, kadının zarif yapısını zorlasa da, e öyle tabi... Bu eşitlik bahsinde kadınları daha yüksek bir basamağa mı çıkarsak ne? Belki böylelikle kadının zarif yapısını, duygusallığını eşitleriz hem... Tabi kadın erkek fark etmez, arada ölçüsüz bir eşitlik olunca, o zaman ortada nezaket de kalmaz, kalmıyor yani...

     

    Şimdi insanlar otobüse binebilmek için hücum ediyorlar kapıya... Kadın seslenir:

    - Hey kaba adam! Biz bayanız, biraz nezaket, saygı!..

    O kaba adam, kendinden emin cevap verir:

    - Bayan eşitlik var, biz eşitiz... Sırası geldi mi ''eşitlik'' laflarıyla başımızın etini yiyorsunuz ama işinize gelmediği yerlerde kadına ayrıcalık istiyorsunuz!

     

    Aslında eşitliği İslam sağlamış. Çünkü kadınıyla erkeğiyle insanı Allah yarattı, bu mevzuda hükmü veren de O. Mutlak eşitlik... Allah'ın merhamet eli de bu eşitliğin üzerinde...

     

    Kadının yargı makamlarında yeri yok da bunu modern insanlara nasıl anlatacaksın? Hadi bakalım... Eşitlik desen, hani nerede eşitlik??? Eşitlik kavramını Peygamber kucağının dışında ararsan, o zaman burada bir eşitsizlik görürsün. Ama bu eşitsizlik fikri, kadının fıtri yapısını devre dışı bırakır. Eğer kadın yargı makamlarından uzak durursa, işte o zaman mutlak eşitlik sağlanır. Bu işin kuralı bu, çünkü mutlak hüküm sahibi O.

     

    Biz eşitiz... Erkekler doğurur, kadınlar sakal bırakır...

    • Like 1

  5. Biraz dağınık gideceğim...

     

    Ehli Sünnet dışında olan mezhepleri bilmek gerekir... Çünkü bunlar hiç ummadığınız yerlerde karşınıza çıkabilir... Hatta bir tarikata mensupsanız, orada bile karşınıza çıkabilir... Birazdan misallerini vereceğim...

     

    Şia inancı içimize kadar sokulabiliyor, evimizin içinde kendisine yer bulabiliyor, çocuklarımız, gençlerimiz bunlara kapılabiliyor...

     

    Bakın şimdi...

     

    Kadiri Tarikatına bağlı biri var... Sevdiğim biri... Muaviye'yi kötüler... Sebep malum... Bir gün mevzu açıldı... O ana kadar tartışma çıkmasın diye bu mevzulara hiç girmemiştim... Neyse, mevzu açıldı demiştim... Kitaplığımdan Abdulkadir Geylani'nin ''Gunyetü't Talibin'' adlı kitabını aldım ve sayfaları çevirdim... Sayfayı buldum ve başladım okumaya: '' Muaviye'nin (r.a) hilafeti sabittir; sahihtir.''

     

    Geylani kim? Kadiri Tarikatı ismini ondan almadı mı? Nasıl oluyor da, tarikatın kurucusu ''sahihtir'' derken, bu tarikata mensup olan bir derviş ''sahih değildir'' der? Aslında Şia uzantısı olan bu fikir, Geylani'nin kitabında yazdıklarına rağmen nasıl oluyor da bu kadar içerilere kadar süzülebiliyor, değil mi?

     

    O kişinin cevabı enteresandı... O başka muaviye'dir, dedi... Mevzu kapandı...

     

    Yine bir gün bir başka büyüğümle konuşuyoruz... Yine Kadiri Tarikatına mensup biri... Aslında Şia'nın o kadar da kötü olmadığını, onun da bir mezhep olduğunu ve hatta çoğu noktalarda bizden iyi olduğunu söylemeye başladı... Yine Geyalni'nin aynı kitabını aldım, bize lazım olan sayfayı açtım ve başladım okumaya... Geylani bu kitabında Şiayı bütün şubeleri ile ele almış ama Şianın gerçek yüzünü de ortaya dökmüş... İşte bunları okudum...

     

    Bunları dinleyen kişi, şöyle bir durdu... Olamaz, dedi... İşte kitap, dedim... Ama dedi, Geylani'nin böyle bir şey demesi imkansız. ''E ama bu Geylani'nin kitabı değil mi?'' dedim. Ne malum dedi, o yazının oraya sonradan uydurulmadığı!!! Peki dedim, o zaman İmam Rabbani'den bir yer okuyayım dedim ve okudum... Geylani ne diyorsa, Rabbani de aynısını diyor... Ona da aynı gerekçeyi sundu... Bu sefer İmam Gazali'den okudum ve ekledim: İşte üç kaynak... Bunların hepsine de o yazıyı uyduramazlar herhalde... Tarikatın kurucusu Geylani bile Şia mezhebini hak ettiği yere koyarken, sizin bu fikriniz de ne oluyor?'' Bu sefer '' O zaman Geylani diye biri yok!'' dedi... Çünkü Geylani'nin böyle bir şey demeye imkanı yokmuş...

     

    Evet... Niye Geylani'nin böyle bir şey diyemeyeceğine inanıyor, hiç düşündünüz mü? Ben söyleyeyim, bu kişi, şeyhi ne derse ona inanıyor da ondan...

     

    Görüyorsunuz değil mi? Nerelere kadar sokuluyor bu yanlış fikirler...

     

    Yine bir gün, 16/17 yaşlarında bir kardeşim geldi yanıma... Kabir azabının olmadığını söylüyor... Dedim, sen ne diyorsun??? Bu nereden çıktı??? İşte filan kişiler öyle dedi... Tabi meseleyi anladım... Kurancıları dinlemiş... Neyse... Çocuğu düzelttik ama önlemimizi de aldık, çocuğa gerekli olanları anlattık...

     

    İşte ruh yok... Miraç yok... Şefaat yok... Mucize yok, keramet yok... Allah gaybi bilmez... Kabir azabı yok... Mevlit filan zaten hep şirk... Daha neler, neler... Böyle büyük tehlike dolaşıyor etrafımızda...

     

    1932 ile 1941 yılları arasında liselerde okutulan tarih kitabında, Peygamber Efendimiz (SAV) hakkın rahmetini kavuştuğunda, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer cenazeyi ortada bırakmış ve halifelik kavgasına tutuşmuşlar, diye bir yer geçiyor... Bu saçmalık aynı zamanda Şia saçmalığı değil mi?

     

    Yaaaa...

    • Like 1

  6. Ah mümin ah...

     

    Biz dertli değil miyiz? Hani imkanımız olsa da bir şeyler yapsak.

     

    Ama kafasının üstünde bir sepet yumurta taşıyan adam, hamlelerini yaparken kırk kere düşünmeli... İŞİD'in elinde insanımız var mesela... Gördüğümüz noktalarda bir şeyler olurken, bir de görmediğimiz noktalarda bir şeyler oluyor... Hamleler çoğu zaman o görünmeyen noktalara göre olur...

     

    Bak kardeşim... Bizim tırlar durduruluyor... Niye? Eset rejimi ile savaşanlara silah yardımı gidiyormuş o tırlarla... Hatta İŞİD'e bile yardım gidiyormuş... Peki bu tırların durdurulması kimin işine yarar? Asıl vahim alan şu ki, bu tırları durduran kim? Bak görüyor musun, ahtapotun kolları nerelerde!!! Bak şimdi... Erdoğan Türkmenlere yardım göndereyim derken, teröristlere yardımdan hakkında işlem yapacaklardı ve hatta Türkiye'yi teröre yardım suçlamasıyla mahkum edeceklerdi... Bir şey anlatmaya çalışıyorum...

     

    Niğde'de bir saldırı olayı yaşanmıştı, hatırlıyorsan... İŞİD ile nasıl bir bağlantısı var acaba? Bak neler yaşanıyor...

     

    Bir ''selam'' örgütü oluşturdular ve bu örgüt üzerinden 17 ve 25 Aralık operasyonlarını yaptılar... Yahu bu ''selam'' nereden çıktı dersin??? İsrail'in ihbarı üzerine ''selam'' senaryosu yapıldı... Yani çıkış noktası orası... Zaten Hakan Fidan müsteşar olmadan, İsrail hem de bakanlar düzeyinde bu adama karşıydı...

     

    Aslında devamlı bir mücadele var... Bu mücadele keskin bir şekilde devam ediyor... Nasıl ki ölüm sancısı çektik, bir de doğum sancısı var...

     

    Ergenekon, Balyoz... BOP... Arap Baharı... Cemaat... Gezi... Mısır darbesi... Suriye, Irak, İran... İŞİD... Amerika, İsrail, İngiltere, Almanya, Rusya... Gazze... 17 ve 25 Aralık... İşte bütün bunlar birbirinden ayrı şeyler değil... Bir bütünün parçası...


  7. Şiilerin böyle uydurduğu çok hadis var... Hatta bir tanıdığımla sohbet sırasında, en çok hadisi Şiilerin yaptığını ve yine en güvenilir hadislerin de onlardan geldiğini söylemişti bana... Üstelik bu kişi bir tarikat mensubu...

     

    Tarikat içinde olup da, işte şu sebeplerden dolayı yanlış düşüncede olan insanlarımız çok maalesef...


  8. İŞİD ile ilgili neler biliyoruz, mümin? Mesela bu adamların kafa kesmekten başka, insanları öldürmekten başka ne gibi gayeleri var? Oradaki misyonları nedir bunların? İŞİD kimlerden oluşuyor mesela? Aslında İŞİD ismi ile bildiğimiz bu yapılanma içinde kimler var? Bu yapılanmanın arkasında kimler var? Mesela şöyle esaslı bir soru da sorulabilir? Bu İŞİD hangi boşluğu dolduruyor?

     

    Maliki ve Esat bu işin neresinde? PKK neresinde? Barzani var mesela... Kürtler, Türkmenler, Araplar... Mesela İŞİD'in içindeki Sünniler kimler?

    Bunları kafanda bir yerli yerine koymaya çalıştın mı?

     

    Kartlar yeniden karılıyor... Bakalım burada Türkiye'nin tavrı ne olacak?

     

    Bu arada parti içi yanlışlar var... Evet...


  9. Aslında aynı şeyleri savunuyorsunuz... Mesela hafakan küfür derken, mümin de küfre karşı çıkarken yine aynı cümlelerle bu sapık mezhebe karşı çıkıyorsunuz... Şöyle ki; hafakan küfür derken, affedersiniz ana avrat bir küfürden bahsettiğini düşünmüyorum... mümin Şia'ya nasıl karşılık verirse, hafakan da öyle verecektir...

     

    Mesela...

     

    İmam Rabbani 54. mektubunda bu sapıklardan bahseder: ''Bidatçı biriyle dost olmak kafirle dost olmaktan daha zararlıdır.''

     

    İmam Rabbani şöyle devam ediyor:'' Şeriatı ve Kuranı ilk tebliğ edenler Sahabeyi kiramdır. Eğer onlar kötülenirse Kuranı Kerim ve şeriatın da kötülenmesi gerekir.'' İmam Rabbani böyle dedikten sonra, Kuranı Hz. Osman'ın topladığını, Hz. Osman'ın kötülenmesi demek, Kuranın kötülenmesi demek olduğunu belirtir, aynı mektubunda...

     

    Necip Fazıl da Şia kollarını basit bir şekilde saydıktan sonra sapıt sapıtabildiğin kadar demiştir.

     

    Bakın Şia hakkındaki hükümler en sert bir şekilde verilmiş zaten... O yüzden ikinizde aslında bu sözlerin altına imzanızı atarsınız, değil mi?

    • Like 1

  10. Esasında bu konu ile alakalı bir kaç kaynak belirtmek istiyorum... Şimdilik bununla yetineceğim...

     

    Necip Fazıl ''Doğru Yolun Sapık Kolları kitabında'' bu konuya değiniyor... İlgilenenler için çok faydalı olur...

     

    Abdulkadir Geylani Hazretleri ''Günyetüt Talibin'' kitabında bu konuyu ayrıntılı bir şekilde işliyor... Şia meselesini tüm kolları ile kuşatıcı bir şekilde ele alıyor...

     

    İmam Rabbani ''Mektubat'' eserinde Şia ile ilgili net bilgiler veriyor...

     

    Kaynaklar çok güvenilir, gördüğünüz gibi... Bu kitaplara kolay bir şekilde de ulaşılabilir...

×
×
  • Create New...