Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

HİÇ

Editor
  • Content Count

    948
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    92

Posts posted by HİÇ


  1. elhamdulillah,

     

    ne berzahlardan geçe geçe yolumuza devam ediyoruz. Osmanlı yıkılırken yapılan hesaplar tutsaydı şu an ülkemizde "Allah" diyen kimsenin bile kalmaması gerekirdi. Alimlerimiz asıldı, ezanımız yasaklandı, camilerimiz yıkıldı, satıldı, ortadan kaldırıldı. Ancak kudret sahibi Cenabı Hakk'ın lütfu ile 1000 yıllık İslam coğrafyası olan Anadolumuzda Müslümanları bitiremediler. İlayı kelimetullah uğruna nice şehitler vermiş, 3 kıta 7 iklimde İslam sancağını dalgalandıran bu milletin evlatlarını tüketemediler. Allahu Teala'ya ne kadar şükretsek azdır.

     

    Osmanlı'dan sonra devlet politikası olarak benimsenen "Osmanlı'nın her bakımdan kötülenmesi, padişahların türlü iftiralarla anlatılması" politikasının her sahada uygulanması neticesinde bütün dünyanın hayran olduğu Osmanlı'ya karşı, Osmanlı'nın kendi öz evlatları düşman oldular. Hakimiyeti altında bulunan topraklara hizmet eden Osmanlı'yı, bu coğrafyanın asıl sahiplerine gerçek manasıyla anlatmadılar. Bu durum ne yazık ki eğitim müfredatımızda halen de büyük bir eksikliktir. Savaşların sebep ve sonuçlarına endeksli bir tarih anlatımı doğru değildir. Osmanlı'nın sahip olduğu ruhu, manayı, ideali anlatmak lazımdır.

     

    Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil Hoca'yı bir kaç senedir takip etmekteyim. Hoca'nın ilk konferansını videodan izlediğimde karşımda sanki eski devirlerin alimlerinden bir alim konuşmaktaydı. Malumunuz olduğu üzere eski ilim adamları pek çok farklı konuya hakim insanlardı. O devirlerin eğitimi onları o şekilde yetiştiriyordu. Tarihçi sadece tarihten anlamıyordu. Coğrafyacı sadece coğrafyayı bilmiyordu. Belli konularda uzmanlaşıyor ancak diğer hususlar hakkında da belli bir seviyede ilim sahibi oluyorlardı.

     

    Ahmet Şimşirgil Hoca'nın uzmanlık alanı malumunuz olduğu üzere Osmanlı tarihi. Ancak Hoca divan edebiyatına da müthiş hakim. Bununla birlikte ehli sünnet itikadını bilen birisi. Güncel mevzuları da doğru bir şekilde değerlendirme basiretine, melekesine sahip. Bu haliyle günümüz Müslüman gençliği için bulunmaz bir nimettir.

     

    Her şey bir yana özellikle günümüz fitne döneminde, İslam adına konuşanın çok olduğu ancak bunların pek çoğunun farklı yerlerden kumandalı olarak konuştuğu ve farklı alanlarda Müslümanların iman ve ibadetlerini zedeleyici zehirli fikirleri süslü püslü cümleler arasında, Müslüman dimağlara zerketme işine memur olmaları neticesinde, ehli sünnet çizgisinde konuşan bir tarihçi son derece kıymet arzetmektedir.

     

    Lafı çok da uzatmadan, naçizane Ahmet Şimşirgil Hoca'nın eserlerini, konuşmalarını genç kardeşlerimize tavsiye ederiz. Ehli sünnet çizgisinde böyle kıymetli zatları bulunca kıymetlerini bilelim, sahip çıkalım...


  2. "Sultan, Güç ve Hassasiyet/Ahmet Uçar/Çamlıca Yayınları"

     

    Ulu Hakan 2. Abdülhamid Han döneminde diplomatik yollarla diğer devletlere yapılan müdahalelerden bahsedilmekte, özellikle dini konulardaki müdahaleler önemli, ancak kitabın sunumu sıkıcı olmuş, derleme gibi birbirinden bağımsız yazılar derlenmiş bu da akıcılığı bozmuş. Osmanlı tarihine ilgi duyanlar için temin edilip okunabilir.

     

    "Osmanlı Tarihinden İlginç Hikaye ve Anekdotlar/Avni Arslan-Ziya Demirel/Akçağ Yayınları"

     

    Osmanlı ile ilgili kitap karıştıranların karşısına çıkan farklı olayların derlendiği bir çalışma. İçinde katılmadığım bazı hususlar olsa da okunmasında bir beis yoktur.

     

    ve yeni başladığım ve 30 lu sayfalarda okumayı bıraktığım bir kitap...

     

    "Kültür ve Medeniyet/Nurettin Topçu/Dergah Yayınevi"

     

    büyük heveslerle almıştım, Nurettin Topçu'nun okuyacağım ilk kitabıydı ancak büyük bir fiyasko ile neticelendi. İşin koptuğu sayfaya gelene kadar güzel tespitler de vardı ancak şu ifade benim nazarımda Nurettin Topçu'yu bitirmiştir...

     

    "Hristiyanlık Orta Çağ'da İsa'nın ruh kuvveti olmaktan çıkıp da, kilisenin otorite ve tedip kuvveti olduğu zaman yıkıldı. İslamiyet Hira Dağı'nda Peygamberin mistik feryadı iken, en büyük ruhun ideali olmuştu. İlk defa Halife Ali'nin mevki-i iktidar ihtirasiyla (tövbe estağfirullah) birleştiği anda yıkıldı"

     

    Bu sözleri oku ardından da kitaba devam et, ne yazık ki mümkün değil...

     

    İşte arkadaşlar bir fikir adamı olarak neden Üstad diyoruz işte bu sebepten. Üstadın hiçbir eserinde ne peygamber efendimize sav karşı, ne de ashabı kirama karşı rae, ne de İslam büyüklerine karşı en ufak bir edepsizlik göremezsiniz. Boşverin Nurettin Topçu vs. yi fikir isteyene Üstad yeter...

    • Like 1

  3. Kuranı Kerimde ismi geçen 25 peygamber ve 3 ihtilaflı(peygamber ya da veli) kişiye ilaveten bildiğim peygamber isimleri şunlardır.

     

    Cercis as, Hezkıl as, Danyal as, Yuşa as, İşmoil as (bu isimlerden bazılar da Envarul Aşıkın adlı eserde geçmektedir, Yuşa as ın da kabri malumunuzdur ki İstanbulda Beykozda bulunmaktadır)

     

    Cenabı Hak 124 bin peygamberin şefaatlerine bizleri nail eylesin inşallah.


  4. Ahmet Şimşirgil Hocadan Allah razı olsun, Kayı serisi ile çok büyük bir hizmet görüyor, Allah eserini tamamına erdirsin inşallah, bildiğim kadarıyla 10 ciltlik bir seri olacak.

     

    Böyle güzel insanları görünce insan mutlu oluyor, hakikatleri haykırmasının yanında sahip olduğu ehli sünnet itikadı hocayı, mevkidaşları yanında kibriti ahmer mesabesine çıkarıyor. Ne mutlu...

     

    Ertuğrul Gazi Han oğlu Osman Gazi Han oğlu Orhan Gazi Han oğlu Murad Han oğlu Bayezid Han'a gelince...

     

    Böyle bir kahramanı tarih kaç kere görmüştür?

     

    Bir adama "Yıldırım" lakabı neden verilir?

     

    Niğbolu Zaferini 1396'da kazandığında halife kendisine "Sultanı İklimi Rum" ünvanını vermiştir. Hele Niğbolu Savaşı'ndan önce Niğbolu Kalesi'nin halini öğrenmek için haçlı ordusunun arasından tek başına bir gece yarısı geçip kale komutanı "Doğan Bey" den kalenin halini öğrenmiş olması ne büyük bir cengaverlik örneğidir.

     

    Ankara Savaşı'ndan önce Timur'un Yıldırım Beyazıt'a hayran olan çocukları, babaları Timur'u Yıldırım'a karşı savaşmaktan vazgeçirmek için büyük gayretleri olmuş, küffara karşı savaşan Osmalıyla savaşmamalarını telkin etmişler ancak Timura dinletememişlerdir.

     

    Yıldırım yine de o Timuru çok rahat yenerdi ancak ordusu içerisindeki satılmış adamlar ihanet etmeseydi!

     

    İntihara gelince külliyen yalan külliyen iftira...

     

    Bu Osmanlı düşmanlarının diğer Osmanlı padişahlarına yaptıkları gibi Yıldırıma attıkları bir iftiradır. Onlara göre 2. Selim ayyaş, sultan İbrahim deli, yıldırım intihar etmiş, o şunu yapmış, bu bunu yapmış...

     

    600 sene kılıçlarıyla ve kurdukları medeniyetle İslama hizmet etmiş ulu ceddimize attıkları bu iftiraların hesabı mahşer gününde çok çetin görülecektir.

     

    Öyle bir ordu düşünün ki objektif Avrupalı yazarlar, o ordu için "merhamet ordusu" tabirini kullansınlar, işte o Osmanlı ordusudur.

     

    36 Osmanlı padişahının 36'sından da Allah razı olsun, Allahu Teala bizleri ceddimize layık olabilmeyi nasip eylesin.

    • Like 1

  5. Hafakan ve Hâcegân, 1000 ler kulübüne hoşgeldiniz. Aramıza katılışınızdan dolayı düzenlenecek olan resepsiyona, katılımınızı bekler, saygılar sunarız.

     

    (mühim not:resepsiyona smokinsiz gelenler içeriye alınmayacaktır)

    • Like 1

  6. "-Dünkü kadın, mahfaza içinde mahfaza, perde ardında perde, binbir
    mefkureleştirme vasıtasının sakladığı sonsuz bir kıymet gibi, erkek
    ruhuna nakşedilmiş, çözülmesi gereken bir şifre, bir bilmece, bir
    sırdı. Bugün ise 50-60 kilo, derisi yüzülmüş cılk et ve bütün tılsım
    nahiyeleri galiz birer maddecilik halinde, sadece gaseyen ettirmeye
    memur bir cifedir.

    -Bugün, devrim Türkiyesinde, büyük bir gençlik yığınının yalnız
    hazmi ve tenasuli cihazlarıyla yaşamasındaki hiçbir şeyle kıyas
    kabul etmez müthiş felaket, çekilmiş bir su dibinden çıkan pislikler
    ve leşler gibi, iman denizinin neleri örttüğüne ve başını alıp
    gidince meydanı nelere bıraktığına en canhıraş şahittir.

    -Bugün güya gasbedilmiş haklarını kendisine verdiği için
    herkesten fazla devrimci geçinen Türk kadını bilmelidir ki aynı
    devrim kendisine kadınlığını kaybettirmiştir.

    -Plakalarında "İslam" yazılı itfaiye otomobilleri ve onların
    gökdelenleri deviren hortumlarıyla bu yangının üzerine varmadan,
    Türkiye'de insan ormanlarındaki yangını söndüremezsiniz!"


    Necip Fazıl Kısakürek-Türkiye'nin Manzarası(Kadın)

    • Like 2

  7. Kadı Iyaz Hazretleri'nin Şifa-i Şerif adlı eserinde şöyle geçer;

     

    "Allah (c.c.) bütün peygamberlere kendi isimler ile hitap etti: "Ey Adem, ey Nuh, ey İbrahim, ey Musa, ey Davud, ey İsa, ey Zekeriyya, ey Yahya!" diye çağırdı. Lakin peygamberimize ismi ile çağırmadı ona şu şekilde hitap etti: Ey Peygamber, ey Nebi, ey Müzzemmil, ey Müddessir."

     

    (Bedir Yayınevi,sayfa 39)


    1. Son asırda Şiâ denince akla ilk gelen isim olan Humeyni’nin Peygamber (s.a.v.) ve Kur’ân-ı Kerîm hakkındaki görüşleri nelerdir?

    Kitabın İsmi: el İslam ve Meşru ed Devleh ve Nizamul Hükm – el Hukumeh el İslamiye

    Yazarı: el İmam el Humeyni (İkinci Basım)

    “Peygamber görevini hakkıyla yerine getirmemiştir”,

    “Elimizdeki mevcut Kur’an tahrif edilmiştir” diyen Ayetullah Humeyni bu kitabının 93. sayfasında ise şunlarısöylüyor:

    Mezhebimizin zaruriyatlarından biri de imamların manevi mertebesine kimsenin ulaşamayacağıdır. Hatta ne yakın bir melik ne de gönderilen bir Peygamber! Esasında Resulü kiramlar ve imamlar – rivayetlerimize göre – arşın gölgesi altında bu dünyadan önce nur idiler…”

    Humeyni “Keşfu’l-Esrâr” isimli kitabının 114. Sayfasında ise şöyle söylüyor

    “Onlar için (Sahabe-i Kiram’ı kastediyor), bu ayetleri Kur’an’dan çıkarmak kolay olmuştur. Aynı şekilde semavi Kitabı tahrif etmek ve Kur’an’ı dünya ehlinin gözünden tamamen uzaklaştırmak onlar için kolay olmuştur. Müslümanların Yahudilere ve Hıristiyanlara yönelttikleri tahrif suçlaması, şüphesiz sahabe üzerine sabittir.

    Humeyni, “Keşfu’l-Esrar” isimli kitabında, Ebû Bekr Es-Sıddık radıyallahu anh’ın Kur’an-ı Kerim‘e muhalefet ettiğini ileri sürerken “Biz peygamberler topluluğu miras bırakmayız. Bıraktıklarımız sadakadır” hadisini Hz. Ebû Bekir’in –haşa- “uydurması” olduğunu söyler. “El-Hukumetu’l-İslamiyye” kitabında da, yine yüce sahabi Semura bin Cundub’un hadis uydurduğunu öne sürer. (Keşfu’l-Esrâr; sf: 112)

    Humeyni, (El-Hukumetu’l-İslamiyye; sf: 71) isimli kitabının bir başka yerinde şöyle der: “İmamların öğretileri hiç şüphesiz Kur’an’ın öğretileri gibidir. Belirli bir nesle özel değildir. Bilakis Kıyamet’e kadar her çağda ve her yerde herkes için geçerli, uygulanması ve uyulması farz olan öğretilerdir.”

     

     

    (Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar/Ömer faruk Mesci/Misvak Neşriyat/sayfa 195-196)


  8. bildiğim kadarıyla ismailiyyeden ziyade zeydiyye mezhebi ehli sünnete daha yakındır çünkü ilk 3 halifenin halifeliğini kabul ederler ancak mezhebin kurucusu mutezile mezhebinin kurucusu Vasıl bin Ata'nın öğrencisi olduğundan itikadi olarak Mutezileden çok etkilenmişlerdir.

     

    şu anda okumakta olduğum "Sultan,Güç ve Hassasiyet" adlı eserden bu bölümü konuyla alakalı olduğundan dolayı paylaşmak istiyorum;

     

    "Osmanlı sultanları, Emirü'l Müminin olarak bütün islam ümmetinin halifesi idiler. Bu açıdan kamil bir halifelik icra edilmiş, bu konuda da ehli sünnet hassasiyeti dikkate alınmıştır. Özellikle; İranla olan münasebetlerde, yapılan antlaşmalarda İranlıların "hazreti Ebubekir ra ve Hazreti Ömere ra hakaret etmemeleri" sürekli özel bir şart olarak muhafaza edilmiştir. Ayrıca;İranlı Şii erkeklerle; Sünni Osmanlı hanımlarının evlenmelerine de bu hassasiyet sebebi ile izin verilmemiştir"


  9. sayın mümin şafii mezhebi ile şia nasıl olur da aynı kefede değerlendirilir?

     

    ehli sünnet Müslümanları olarak bizim için Numan bin Sabit İmamı Azam Ebu Hanife ra de, İmam Malik bin Enes ra de, Muhammed bin İdris bin Şafii ra de, Ahmed bin Muhammed bin Hanbel bin Hilal ra de baştacıdır. Hepsinin mezhebi haktır, doğrudur, hepsi de mutlak müçtehittir. Allah hepsinden razı olsun.

     

    Bu 4 hak mezhebin haricinde; Süfyanı Sevri ra, Evzai ra, Leys bin Saad ra, Davud ez-Zahiri ra ve Hasan Basri ra gibi büyükler de mezhep imamıydı ancak mezheplerini devam ettiren kimse kalmadığından 4 hak mezhep içerisinde anılmazlar.

     

    bunun harici kurtulmuş fırka olan (fırka-i naciye) ehli sünnetin dışındadır. Neden o zaman İslam büyükleri ehli sünnete fırka-i naciye demişlerdir?

     

    Ehli sünnet akidesinin olmazsa olmazları vardır ve bu olmazsa olmazlardan bir kısmını ya da bir çoğunu ehli sünnet dışındaki fırkalar reddetmektedirler. birini ya da tamamını reddeden ehli sünnetin dışındadır. onları zorla Mustafa İslamoğlu'nun yaptığı gibi "ehli beyt ekolü" tarzında yumuşatılmış söylemlerle ehli sünnetin 5. mezhebiymiş gibi göstermek ehli sünnete zarar verir ki adamların zaten ehli sünnetle uzaktan yakından alakaları yok ve böyle bir iddiaları da yoktur.

     

    İmamı Şafii hazretlerinin güzel sözlerinden bazılarını paylaşmak istiyorum;

     

    "İlim ezber edilen şey değil; ilim, kendisinden faydalanılan şeydir"

     

    "Arsız kimse ile dünyada dost olmak, kıyamet günü insanı utandırır"

     

    "Dünya ile Allah muhabbetini bir yerde bulundururum demek demek yalanın ta kendisidir"

     

    "Öğrenmenin acısını bir müddet tatmayan, hayatı boyunca cehaletin zılletini yudumlar"

     

    Cenabı Hak cümlesinin şefaatlerine nail eylesin bizleri inşallah...

×
×
  • Create New...