Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
kurşunkalem

Ahmet Selim

Recommended Posts

Bir insan kendini ifade edebilmeli, deriz. Nasıl yani? "Kendini" deyince neyi kastediyoruz?

Kendini ifade edebilmek aslında, düşünebilmek ve düşüncelerini, düşünceli hallerini ifade edebilmek değil midir? Kendini ifade edebilme ihtiyacı için, önce kendini bilmen, düşünmen, bulman gerekmiyor mu?

 

Bomboş bir adam "ben kendimi ifade edemiyorum" diyor.

 

Neyini ifade edeceksin? İçgüdülerini, maddî ve bedenî ihtiyaç meyillerini, tutkulu saplantılarını; sorumsuzluğunu, gayretsizliğini, darlığını, gafletini mi?

 

Teorik planda bir bireysel dalkavukluğumuz var. "Birey eleştirilmez, sadece tebcil edilir" diye tuhaf bir kural koyacağız neredeyse. Hele o "birey" yakınlarımızda bir yerdeyse!

 

Yakınım olan bazı gençleri, bazı yönleriyle beğenmiyorum. İlle de beğeniyormuş gibi görünme ihtiyacını da anlamıyorum. "Bak yavrum" diyorum. "Çok iyisin, seni bilemeyeceğin kadar çok seviyorum. Ama hataların var... Sevemediğin konulara, işlere, görevlere hiç katlanamıyorsun. Kimse matematiğe de namaza da aşkla şevkle başlamaz. Kimse okulda saatlerce durmayı çok eğlenceli bularak okula gitmez, insanı bu gibi görevlere yönelişlere razı eden sebepler vardır. "Hayat böyle gerektiriyor ; bu mücadele mutlu olmayı sağlayacak görevlerim arasında ise, ben bu zorlukları aşarım, bu sıkıntılara katlanırım" diyeceksin. Sonraları o sıkıcı görünen okullar, dersler, disiplinler, özel bir boşluk ve dolgunluk kazanır. Buna konsantrasyon gücü derler ki bunu kazanamazsan, hiçbir meslekte ve dalda başarılı olamazsın..."

 

... Anlatıyorsun ama, olmuyor. Ve bu ters hali için hoşgörü bekliyor. Ben de "yok" diyorum. Baskı yapmam; ama onay da vermem, "olsun canım, senin dediğini ben de benimsemiş olayım, ben seni çok seviyorum" demem. Hiçbir çocuğa hiçbir gence demem. Annelere babalara da en çok bu konuda yükleniyorum: "Düzeltemeyebilirsiniz; ama onaylamayın" Hep doğru sinyaller verin. Bir gün gelir; onları algılar, alır.

 

Düşünmeyen bir insanın, kendini ifade ihtiyacını duyması da aslen mümkün değildir. Düşünmeyen sevemez, kişiliğini bulamaz, sorumluluk bilincine sahip olamaz; peki böyle birinin yaşaması ne ifade eder? Düşünerek yaşamayan yaşayarak düşünmeyen bir insanın yâd edilecek hatırası, ibret alınacak tecrübesi, gönlünü aydınlatacak ışıklı ve yol gösterici bir zenginliği söz konusu olabilir mi?

 

O sadece serbestlik, keyfîlik, sorumsuzluk ister, sonra da üretmeden tüketmenin neredeyse kutsal bir hakmış gibi savunusunu yapar. Bu tutarsızlığın ve bu öfke uyandıran gülünçlüğün ifade edilmesi, "kişinin kendini ifade etmesi" kavramının sempatik alanına dahil edilebilir mi? Buraya uygun düşen fiil, "ifade" etmek değil, "itiraf" etmektir. Birçokları için kendini ifade etmek "Ne için yaşadığımı bilemiyorum. İçimde bir boşluk var. Hayatı anlamlandırma konusunda son derece acizim ve şimdiye kadar bunları düşünmeyi akıl edemediğim için çok pişmanım" gibi bir itiraf niteliği taşımak durumundadır. Onun kendini ifade etmeye falan değil; kendini anlamaya, kendine gelmeye; ifadesizliğine, kişiliksizliğine, içinin boşluğuna açılan yardımların ve ışıkların gösterilmesine ihtiyacı var.

 

"Nasıl anlatacağımı bilemiyorum" "Kimse beni anlamıyor" diyenlerin önemli bir kısmı, "ne anlatacağımı bilemiyorum" dese daha yerinde olur. Zorlanıyor, anlamlı cümleler kuramıyor, dönüp dönüp aynı şeyleri tekrarlıyor... Sıkıntılarının sebebi olan zaaflarından ve takıntılarından vazgeçmek istemiyor; tam tersine, onları eksene oturtan bir çelişkiler yumağında anlam arıyor, onu anlamlı görmeye herkes tarafından da öyle görülmesini sağlamaya çalışıyor. Umutsuzca ama öfkeyle...

 

Çocukların gençlerin eğitiminde, "düşünce yardımına uyarıya, disipline, eleştiriye" hiç yer vermeyen, "serbest bırakalım, onlar her şeyi kendi kendine çözer" varsayımına dayanan bir önemli hatayı, topluca paylaşıyoruz kanaatindeyim. Kelime öğretmeyi ve doğru telaffuz uyarısını bile, adeta "baskı ve müdahale" sayıyoruz! Aslında onları çok yalnız bıraktığımızı hiç fark edemiyoruz... Sadece onlar değil, biz de kendimizi pek ifade edemiyoruz! Onun için gözlerimiz hep yaşlı, bağrımız düğümlü, yüreğimiz hasretlerle hüzünlerle dopdolu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...