Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
müznib

Sİz Grebene'yİ Bİlİrmİsİnİz?

Recommended Posts

SİZ GREBENE'Yİ BİLİRMİSİNİZ?

OZAN ARİF BODUR

Nedir Grebene?

 

Bir masal kahramanı mı?

 

Hayır!

 

Batı dünyasında yayın yapan bir mecmuanın adı mı?

 

Hayır!

 

Peki, İsmini hiç duymadığımız bir ülkede yetişen tropikal bir bitki mi?

 

Hayır!

 

Nedir öyleyse?

 

Türk İnsanın kalbi ile teni arasına ilahi bir rutujla yerleştirilen, bir direniş bir mukavemet ruhudur Grebene…

 

Kuttul Ammare’nin, kaynağı, Çanakkale’nin cevheri, Dua tepenin madeni, membaadır Grebene…

 

Örgütlenmiş, eğitilmiş, öğütlenmiş bir Türk milletinin düşman karşısında sayısı ve niteliği ne olursa olsun, neler yapabileceğini en kısa şekilde anlatan, karşılıksız bir aşkın, vatan millet sevdasının öyküsüdür Grebene…

 

Zafere giden yolun hiçbir zaman çokluğa, asayişe, silahlara, cephaneye veya büyük ikmal maddelerine sahip olmak değil, niteliğe, maneviyata, azim ve bilgiye sahip olmak olduğunu anlatan, bir destandır Grebene…

 

Mareşal Fevzi Çakmak son anlarına kadar, Grebene destanını okur, not alır tashih eder, soranlara ise manalı manalı bakarak;’’ Grebene, vatandır ‘’derdi…

 

Evet, Grebene; vatandır!

 

Şimdi…

 

Hep birlikte Arnavutluk’un güneydoğusuna, Yunanistan’ın kuzey bölgesinde bulunan Grebene’ye ve O’nun eşsiz ama unutulmuş kahramanının huzuruna gidiyoruz…

 

BİR ATEŞ PARÇASI: BEKİR FİKRİ BEY!

 

1903 yılında Harbiye’den mezun olan Bekir Bey, tayin olduğu kıtasıyla birlikte Yemen’e giderek, üstün hizmetler sergilemiş ve 3 sene gibi kısa bir süre de Yüzbaşılığa terfi etmişti…

 

1907 yılı Makedonya da ki Türkler için gerçekten zor geçiyordu. Çeşitli Balkan hükümetleri ve Avrupalı güçlerden destek alan bazı eşkıya çeteleri burada yaşayan Türklerin köylerini basarak akıl almaz yöntemlerle onları katlediyor, zulüm ve baskılarının dozunu da her geçen gün artırıyorlardı…

 

Bekir Bey, bu yörede ki halkın gelenek ve görenekleri ile dillerini çok iyi bilmesinden dolayı kendi memleketi olan Grebene kazasında ki Nizamiye Taburuna tayin olunmuş, ivedi bir biçimde maksatlı olarak Türk köylerini yakıp yıkan ve Türkleri öldürmekten zevk alan eşkıya çetelerini ele geçirmek ve etkisiz hale getirmekle memur edilmişti. Bu isabetli bir karardı. Çünkü Bekir Bey, aynı zamanda bu yöre de yaşayan seçkin ve kalabalık bir Türk ailesinin tanınmış bir ferdiydi. Bu bağlamda aldığı tedbir ve kararlar kısa süre de sonuç verecek şekilde etkili olmuştu. Tam da Türk halkı rahat bir nefes almaya başlamıştı ki Balkan hükümetleri ve ajanları Osmanlı Hükümeti nezdinde etkili olarak Bekir Bey’i Alasonya’ya tayin ettirmişlerdi.

 

Bu sırada Resneli Niyazi Bey, dağa çıkmıştı. Yönetimde etkin olmaya başlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti Alasonya’ya gönderilen Bekir Yüzbaşı’nın Grebene’ye dönerek teşkilat kurmasını istemişti.

 

İş başına koyulan Bekir Bey,5 Temmuz 1908 de tüm Grebene halkını toplayarak bir miting tertip etmişti.Gayelerini ve yapacakları harekâtı kasaba halkına tek tek anlatan Bekir Bey,gerilla savaşı konusunda eğitebileceği 400 kişilik gönüllü bir kuvvet kurmuş,Türk köyleri arasında hızlı ve net muhabere sağlama adına telefon haberleşme hatları döşemişti.Halkı eğitmenin şart olduğunu çok iyi bilen genç subay, bölgede görev yapan, memur ve asker ailelerinden destek alarak halk mektepleri açmış ve Türk toplumunu her konuda bilinçlendirmişti..

 

Tehlikeyi önceden sezen Bekir Bey ve arkadaşları Türk köylerinin bazı noktalarına daha şimdiden silah gömmeye başlamıştı…

 

1911 yılında Grebene Jandarma Komutanlığına atanan Bekir Bey, bu çalışmalarını daha da hızlandırmıştı. Balkan topraklarında ki tüm Türk toplulukları arasında bir gevşeklik hali mevcutken Grebene de meydana gelen bu dayanışma ve birlik havasından rahatsız olan Balkan devletleri, Bekir Yüzbaşı’nın peşini yine bırakmamıştı. O’nu görevinden ve bölgeden ayırmak için her türlü filmi çeviren bu devletler, sonunda yine bu vefakâr subayı başka bir yere sürgün etmek için tayin emri çıkartmayı başarmışlardı.

 

Bekir Bey’in bu tayin emrine cevabı net ve kesin olmuştu.Başkente çektiği telgrafta ‘’hükümetinizin beni bu görevden almaya gücü ve kudreti yoktur’’diyen Bekir Bey’e en büyük destek yine arkasında ki Türk kitlesinden gelmişti. Aynı doğrultuda ki mesajlar başkent İstanbul’a akıyordu. Büyük Kabine bütün önemli işlerini bırakıp Bekir Bey’i sürmeye çalışa dursun O’nun verdiği direktifler ile örgütlenen Türk halkı, gevşememiş, tedbiri elden bırakmamış en önemlisi çözülmemişti…

 

GREBENE DESTANI

 

26 Eylül 1912 de Balkan Harbi diye tarih sayfalarımıza geçen, facianın başında Karadağ savaş ilan edince, Kozana’da ki 13.Kolordu Kumandanın uyarıları ile kendine gelen hükümet yetkilileri, Bekir Bey’i derhal Grebene ve Havalisi Jandarma ve Gönüllü Taburu Komutanlığına atamıştı.

 

Daha önce yaptığı hazırlıklar ile asker sivil herkesin gönlünde taht kuran Bekir Yüzbaşı, Balkan Savaşına belki de en hazır şekilde giren askeri kitlenin başında bulunuyordu. Bu günleri çok öncesinden gören Bekir Bey, daha önce köylerin bazı noktalarında ki gizli depolara sakladığı silahların, özel mesajları çıkarılmasını sağlayarak, Türklere dağıttırmış, hemen akabinde de sıkı bir eğitim programı ve küçük çaplı askeri tatbikatlar yaptırmıştı.

 

İşte bu moral gücünden dolayı, düşman kuvvetleri Grebene’ye girmek istediğinde adeta duvara toslamış gibi olmuştu. Koca bir düşman tümeninin bir avuç Türk’ün karşısında suya atılan şeker gibi eriğini görenler şaşkına dönüyorlardı…

 

Siyasi, çalkantılar ve siyasi bölünmüşlük içinde Balkan harbine hazırlıksız bir şekilde yakalan koskoca Batı Ordumuz, gaflet ve akılsızlık yüzünden çöküp, Yanya bile düşerken, Bekir Bey’in Kuvve-i Seyyare diye adlandırdığı, bu bir avuç Türk, Bırakın sadece kasabaları olan Grebene’yi korumayı Atina’ya sekiz saat mesafe de bulunan Miçova’ya kadar bile inerek, düşmanı şaşkına çevirmişlerdi…

 

17 Aralık 1912 de Binbaşı olan Bekir Bey, zamanla 600 kişiyi bulan kuvveti ile düşman tümen ve alaylarını adeta perişan ediyordu. Bu başarıların etkisi öyle güçlü olmuştu ki bir süre sonra Bekir Bey, hakkında dedikodu ve efsanelerle dolu anlatımlar bölgenin en ücra köşelerinde dilden dile dolaşmaya başlamıştı. Düşman ordusu tarafından Cani, hunhar, kurşun işlemeyen, efsunlu bir ihtiyar gibi gösterilen ve dünya gazetelerinin sayfalarına bu tiplemelerle taşınan Bekir Bey, bölge de konuşulan dillerin haricinde üç önemli Batı dilini çok iyi konuşan ve yazan, bilgili, aydın, cesur, ateşli bir Türk genci idi…

 

MİLLETVEKİLLERİNİN İHANETİ!

 

Balkanlarda ki genel durum O’nun da hassas konumunu etkilemişti. Arnavutluk’a çekildikten sonra can yoldaşı Hacı Şükrü Bey ile birlikte Avlonya,Brindizi hattını kullanarak,Romanya’ya gitmişti.Çok özel bir düşüncesi vardı;Romanya da yaşayan Türk dostu Ulahları tahrik ederek Romanya hükümetinin Osmanlı’ya yardımcı olmasını sağlayacaktı.Bükreş’te çok güzel bir muamele görmüştü.Ancak bir biri ardına konferanslar düzenleyen ve konuşmalar yapan Bekir Bey,kibar bir şekilde Romen Hükümeti tarafından ülkeyi terk etmeye davet edilmişti.İstanbul’a gelen Bekir Bey,Edirne’nin tehlikeli durumunu görerek derhal muhasaraya katılmıştı.

 

Bekir Bey’in aklı fikri baba ocağı, Balkan topraklarındaydı. Bir aralık özel yetiştirdiği fedaileri ile birlikte, Arnavutluk’a giderek, oradan düşman gerilerine sızıp Osmanlı ordusuna bir çıkış yolu açmayı düşünmüştü. Fikri hükümetçe, uygun görülmüştü. Yine, Çaprak fişek kuşanan Bekir Bey, sıcak bölgeye inmiş, işi adresinde çözmeyi düşünmüştü ki Osmanlı Meclisinde vekillik yapan Arnavut asıllı birkaç milletvekilinin ihanetine uğramıştı. Yakalanan Bekir Bey, idama mahkûm edilmişti. Osmanlı Hükümetinin müdahalesi ile serbest bırakılan Bekir Bey, İstanbul’a dönmüş ve İttihat Terakki Cemiyeti içinde çalışmalarına devam etmişti.

O BİR SARIKAMIŞ ŞEHİDİ!

 

Bekir Bey’in siyaseti pek kavrayacak bir yapısı yoktu, durağan ve girift işler O’nun temiz ve askeri mizacına çok tersti.İşte bunun için 1914 Senesinde 1.Dünya Savaşı patlak verince, derhal cephe hizmeti istemişti. Kafkas Cephesinin açılması üzerine 34.Tümene kumandan olarak tayin edilmişti. Yaptıkları dilden dile dolaşan Grebene efsanesi mesleğe yine hızlı dönmüştü. Öyle ki 16 Ekim 1914 de yaptığı hizmetlere karşılık, Yarbaylığa terfi etmişti.

 

Bulunduğu cephe, dünya savaşının en zor yerlerinden biri, Türkün beyaz cehennemi Sarakamıştı. Erleri ile birlikte tüfek-kılıç kuşanarak arslan yelesi giymiş gibi kükreyen, en ileri hatlara korkusuzca atılan Bekir Bey, Aralık 1914 de Yerköy de bir çatışma anında yaralanarak vefakâr arkadaşı, Dr.Fevzi Eget’in kollarında şehit düşmüştü. Bugün Erzurum da ki şehitlikte 6 numaralı ebedi istirahat yerinde metfun bulunan bu kahraman 32 yaşında iken vatana daha nice hizmetlerde bulunabileceği bir çağda çok sevdiği vatan toprağına gark olmuştu…

 

 

 

ÖNEMLİ NOT: Yarbay Bekir Fikri Bey’e ve Grebene’ye ait olan bu bilgiler, Tarihi Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı tarafından yayınlanan Balkanlarda Tedhiş ve Gerilla ‘’Grebene’’adlı eserden ve Bekir Bey’in evlatları olan Su İşleri Müdürü Kemal Grebene ve E.Amiral Muzaffer Grebene’nin bu eser için yazdıkları kısa biyografiden derlenerek hazırlanmıştır.

kaynak:haberiniz.com

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...