Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
gardenya

Necip Fazıl'ı Çok Severim

Recommended Posts

BEKİR FUAT [email protected]

 

 

 

 

Pop müziğin ünlü sesi Kıraç:

Kendimize gelmezsek, kötü bir ABD eyaletine dönüşürüz.

Müzik dünyası deyince şimdilerde pop star yarışmaları akla geliyor. Genç yaşta şöhret olmak isteyenler televizyonlarda boy gösteriyor. Garip davranışlı jüriler önünde ter döküp maharetlerini sergile-meye çalışıyorlar. Şöhret olmak kolay değil. Biz de şöhreti yakalamış, bunun zorluğunu en iyi bilenlerden birine, Kıraç’a mikrofonu uzattık. Müzik dışında her şeyi konuştuk.

 

Kıraç’ı bu kadar popüler yapan şey ne? Bu kadar insan nasıl oluyor da “Kıraç Kıraç” deyip duruyor?Gerçekleri konuşmak gerekirse, insan böyle sorular karşısında utanıyor. Ne demem lazım bilmiyorum ki! Ama realite olarak şunu söylemem lazım: Türkiye’nin her yaşantı kesimini ilgilendiren müzik yapıyorum. Öyle bir hayat duruşu gösteriyorum. Keza bunun tarihte örnekleri de var; bir tek ben değilim. Herhalde ondandır. Bir kesimin sanatçısı, şarkıcısı ya da sözcüsü de değilim. Doğru bildiğim şeyleri yapıyorum, sevdiğim şeyleri yapıyorum. Türkiye’nin ortak değerlerini savunuyorum.

 

Seni kimler dinliyor, bir fikrin var mı?

Benim dinleyicim, bir kere benim müziğimi gerçekten seviyor. Bunu çok iyi biliyorum. Yaptığım müziğe değer veriyor. Gözündeki ışıltıdan anlıyorum bunu. Kalite ve samimiyet dikkatini çekiyor. Bir anlamda herkes bazen kardeşi, bazen abisi, bazen evladı gibi görebiliyor beni.

 

Müziğin nerden besleniyor?

Yurdumuzun, üzerinde yaşadığımız toprakların sesini dinliyorum. Milletin geçmişini önemsiyorum. Kendi türkülerimizi dinliyorum. Bunun çok büyük etkisi var diye düşünüyorum.

 

Diğer sanatçılardan farkın?

Ben ozanım diyorum. Ben ve diğerleri... Dünyanın en karmaşık sorularından biri. Ben ozanım; öyle yaşıyorum, günün adamı değilim, popülist değilim. Gördüklerimi, yaşadıklarımı hissederek yaşıyorum ve bunları notaya döküyorum. Yaptığım işte samimi olmaya çalışıyorum, bu da beni diğerlerinden ayırıyor olabilir. Yine de bunları söylerken çok da fazla ukala olmak istemem.

 

Ama bir taraftan da çok popülersin, bu seni popülizme zorlamıyor mu?

Popüler olan güzeldir diye bir şey yok, onu söylemek istiyorum. Tabii ki ben popüler olduğum için burada konser veriyorum. O başka bir şey. Popüler olmak için her şeyi mubah gören bir mantığın benim hayatımda yeri yok.

 

Türk insanı için ne düşünüyorsun?

Türk insanı büyük bir kültürel boşluğun içerisinde. Daha da açmak gerekirse, Türk insanı garip bir riyakarlığın içerisinde. Bazen saf ve temiz kalma çabası mümkün olmuyor. Yani çok beyaz olduğu için birdenbire ufak kirli bir şey çok fazla kirli gözüküyor. En büyük hatası ise her şeyi alkışlama gayreti içerisinde olması. Bu onu en büyük yanılgıya düşüren şey. Bundan bir türlü kurtulamadığı için kendini gerçekte aydınlığa, refaha, güzelliğe ulaştıracak yolu bir türlü bulamıyor. Ama her şeye rağmen kendi yağıyla kavrulabilen enteresan toplumlardan bir tanesiyiz. O da Türk insanının dayanışma ruhundan kaynaklanıyor. Ben kendimden biliyorum, yaşım 30’u geçti. Birçok ekonomik sıkıntıya rağmen -bunların siyasi nedenleri olabilir- dayanışmayı kaybetmiyoruz. En güzel tarafımız bu. Yaşayabilmemiz de buna bağlı zaten. Fakat yine de toplumun son on yılda yaşadığı kirlenmeyi hiçbir dönemde yaşadığını sanmıyorum. Çok çabuk kirlenebiliyoruz, çok çabuk unutuyoruz ve inanın iki yüzlü ve riyakar bir hayat yaşıyoruz.

 

Nasıl arınırız?

Çok basit. İki soru soracağız: Bir, nerden geldik nereye gidiyoruz? İki; bu ülkeyi, bu milleti ve Türkiye’yi Türkiye yapan değerler ne? Arınmak için bu iki soruya cevap vermek zorundayız. Nerden gelip nereye gittiğimizi düşünürsek, orada göreceğiz ki çok önemli alimler, ilim adamları var, bu ülkenin yetiştirdiği. Onların yolundan gidip, kendi değerlerimizi tekrar günümüzde yaşama isteğini ortaya koyabilirsek arınabiliriz. Onun dışında arınamayız. Amerika’nın bir tane eyaleti gibi kalırız. Kötü bir eyaleti oluruz.

 

Peki Amerika’nın alarına sanat “dur” diyebilir mi?

Diyemez, şu anlamda diyemez. Çünkü sanatın o kadar gücü yok Türkiye’de. Sanat o kadar değerli değil. Halk gerçek sanatın, sanatçının peşinde değil. Bazen gerçek sanatçılar bu anlamda sorumluluk üstlenmek istiyorlar. Fakat onlar da bence çok anlaşılamıyor. Sonra diyoruz ki öldükten sora “vah vah adamı kaybettik,” “tüh” diyoruz ama iş işten geçmiş oluyor. Dünyada neler olduğunun farkına varmak zorundayız.

 

Amerika’nın ne yaptığı ortada, zulümler ortada, sadece sanatçının sorumluluğunda değil bu. Tüm insanlık bunu düşünmek zorunda. Ama biz Türkler önce kimiz? Dünyadaki yerimiz ne? Bu sorulara cevap vermek zorundayız. Bunu algılarsak, onurlu bir şekilde ayakta durursak, Amerika dahil, pek çok şeyin üstesinden gelebiliriz. Biz tarihte onurumuzla yaşadık. Türk halkı kusura bakmasın, ama bence bugün onurunu kaybetmiştir. Bu 15- 20 yıldır falan böyle.

 

Dini-milli bir derinlik içinde konuşuyorsun…

Gerçek görüşlerimi söylersem herhalde pek iyi algılanamayabilirim. Çünkü o kadar kültürlü değilim. Tehlikeli olur. Benim adıma da üzüntülü olur. Anlaşılamayacağımı çok iyi biliyorum çünkü. Din, hem insan hayatını düzenleyici, hem toplumsal hayatı düzenleyici bir sistem. “İnsan, dinini kendi içinde yaşar” diye bir şey mantıklı değil. Çünkü zaten din, toplumsal hayatı düzenlemek için varolan kutsal bir sistem. En yegane, en doğru sistem olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Fikirler ve ideolojiler günü birliktir, geçicidir. Bunu şöyle değerlendirmememiz gerekiyor. “O günün şartları, bugünün şartları” diye bir şey söz konusu olamaz. Din, milyonlarca yıl sonra bile aynı geçerliliğini koruyacaktır. Onun için Allah’ın dinidir zaten. Bizden çok daha sonrasını, bizim anlayamadığımızı bildiği için o emirler, o düzenleyici yasalar onun için gönderilmiştir. Yoksa “o zaman şöyleydi, bu zaman da böyle” olması gerekir dersek…

 

Züppelik yapmış oluruz…

Ben o kadar ağır konuşmayım da, derin cahillik etmiş oluruz. Ve bu cahillik bize çok ağır bir fatura çıkarır.

 

Yoksullar, garipler ve yolda kalmışlar için ne düşünüyorsun?

Valla Yunus Emre ne düşünüyorsa ben de onu düşünüyorum. Ama ne yapabilirim, bilmiyorum. Kendimde de büyük sorumluluklar görüyorum, ama yeterli bir şeyler yapamadığım için kendimi çirkinleşmiş gibi görüyorum. Hepsi sonuçta, dünyada yaşayan bütün insanların dünyaya neden geldiklerini anlamasıyla ilgili bir şey. O zaman sevgiyle yaşamasını öğreneceğiz. Başkası mutsuzken bizim de mutsuz olmamız gerektiğini anladığımız zaman yoksulluk ve gariplik ortadan kalkacak diye düşünüyorum.

 

Bir tarafta yolda kalmışlar, garipler bir tarafta da şöhret ve para var… Bu ikilem içinde sen nerde duruyorsun?

Şöhret tatlı bir şeydir, sevilmek çok güzel bir şeydir. İnsani bir şeydir. Fakat bir yerde de şöhret insanlara verilebilecek en büyük ceza da olabilir. Gözünüzü kör eder çünkü. Şunu söyleyim, dışardan baktığın vakit çok da şey algılamayın şöhret olmuş insanları. Hakikaten siz de bir iki yıl içerisinde -afedersiniz, sizi çok iyi tanımadığım için söylüyorum- çok ünlü bir yazar olsanız, romanlarınız 1 milyon satsa ne kadar değişeceğinizi fark edemezsiniz. Onun için o kadar da kolay değil şöhreti taşımak.

 

En şöhretli yazarımız Orhan Pamuk, en çok onun kitabı satıyor. Ama inşallah sonum benzemez…

İnşallah benim de sonum benzemez. Orhan Pamuk gibiler zaten Türkiye’nin en büyük acılarını oluşturuyorlar. Hiç bir kitabını okumadım ve okumak istemiyorum.

 

Dışardan bakıyor çünkü bu ülkeye…

Hem dışardan bakıyorsun, bu başlı başına bir utanç. Bu ülkeyi eleştiriyorsun, bu ülkedeki düzenden memnun değilsin. Hem solcuyum’ diyorsun, hem ‘bu düzenden memnun değilim’ diyorsun, ‘bu ülkeyi azgelişmiş bırakan Batılılar diyorsun.’ Ardından gidip George Bush’la birlikte aynı ülkede olmaktan hiç gocunmuyorsun. Gidip onlardan oy bile alabiliyorsun, teşvik alıyorsun. Sözde düşmanınızdan ödül alıyorsun. Ve bu hoşunuza gidiyor. Bu anlamda şunu söylemek isterim, ister beğenin ister beğenmeyin, Nazım da solcuydu ve sizden farklıydı. Ya bir şeyi yaparsınız, ya yapmazsınız. Bir davanın adamı olmak önemlidir. Bu adamların bir davası yok, bir kutsalı yok. O davaya inanmak önemlidir, o davayı kullanmak değil.

 

Erovizyon?

O kadar önemli bir iş mi, Allah aşkına? Avrupalı olabilme uğruna nerdeyse 150 seneden beri aşağılık kompleksinden geberiyoruz. Aşağılık kompleksimiz gitsin diye erovizyonlara gidiyoruz, sadece orada değil, her yerde adamlar “bizden değilsiniz” deyip duruyor. Bunu ne zaman anlayacağız Allah aşkına?

 

Hacca gitmeyi düşünüyor musun?

Tabii. Mutlaka gitmeyi düşünüyorum. Hatta çok yakın zamanda olabilir. Ama kimsenin haberinin olmamasını tercih ederim.

 

İmam hatip mezunu musun?

Hayır. Ama Müslüman’ım. Eğitim sistemine de inanmıyorum. Ezberden başka bir şey yok. Ben müzik bölümü öğrencisiyim. Bitiremedim, 16 yıl oldu. Piyano ve şan dersleri sorun oldu. Yani şarkı söyleme dersinden sınıfta kaldım. Bütün Türkiye beni sanatçı kabul etmiş, ama konservatuar hocalarım beni sınıfta bırakmışlar.

 

 

 

NECİP FAZIL’I ÇOK SEVERİM

 

Senin de hemşerin olan Necip Fazıl Kısakürek var…

 

Onu çok severim. Bu ülkenin yetiştirdiği en büyük şairlerden bir tanesi. Onu sevmemek demek, yani önünüze gelmiş bir ziyafet sofrasından geri kalkmak demektir. Önünüze konan yemeği yememek gibi bir şey olur. Her şiirinde ayrı bir anlam, her şiirinde ayrı bir derinlik var. Funda Arar kaldırımlar şiirini yapmıştı. Ben cüret edemiyorum böyle bir şeye.

 

(GERÇEK HAYAT)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Din, hem insan hayatını düzenleyici, hem toplumsal hayatı düzenleyici bir sistem. “İnsan, dinini kendi içinde yaşar” diye bir şey mantıklı değil. Çünkü zaten din, toplumsal hayatı düzenlemek için varolan kutsal bir sistem.

 

Kıraç'ın düşüncelerini az çok biliyordum ama bu kadarı şoka uğrattı beni :lol: Kıraç gibi "sanatçılar" maalesef çok az..Kıraç'ı seviyorum, sebeplerinden bir tanesi de Fenerbahçeli olması.. :lol:

 

gerdanya teşekkür ederiz..

Share this post


Link to post
Share on other sites

kıraçı ilk çıkan kasetinden beri dinliyorum...

 

onda bu derece bir derinlik ve sivrilik olduğunu seziyordum..

 

ama üstte alıntı yaptığın cümleye ithafen bu kadarda beklemiyorumdum...

 

ne diyeyim zaten dinliyordum, yine dinliyorum ve dinliyeceğim...

 

ama son cümlesine takıldım...

 

yani nfk nın eserlerini kullanma bakımından, eğer ki bir şekilde bu yazıyı okursan kıraç..

 

bence üstadın eserlerini kullanmalısın...

 

yakışır yani :lol: :lol:

Share this post


Link to post
Share on other sites

fikirlerini beğenmediğim sanatçıyı genelde dinlemem kıraç gerek yaşantısı gerek fikirleri olsun iyi bir sanatçı.ayrıca türkçe konusunda da çok hassas bir konserinde love you diye bağıranlara burası abd mi demişti.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kendisi müzik işinin eğitimini en iyi şekilde alanlardan.. herzaman kendisini belli etmiştir. hep dinlediklerimdendir kendisi.

bu kadar güzel fikirlerin olması ise kendisine biraz daha bağladı beni

Share this post


Link to post
Share on other sites

Televizyon ekranlarında böyle insanlar var mı yahu? Gerçekten şaşırdım. Afferin adama, helal olsun valla. Bir de fenerbahçeli olmasa daha güzel olacak ama ee insan işte dört dörtlük olmuyor. :D

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bir de fenerbahçeli olmasa daha güzel olacak ama ee insan işte dört dörtlük olmuyor.

Kim demiş 4 4lük değil die.. çok ayıp etmiş :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

selam aleykum,

 

 

buraya katılalı baya oldu ama hiç yazmadım denecek kadar az yazdım.nedeni ise siteyi baştan aşağı okumak.hergün bunu yapıyom hiç bıkmadan burdakı yazıları okuyorum.bir konuda ortak bi nokta gözlemledim.birçoğumuz aynı şeyleri seviyor aynı şeylerden nefret ediyoruz.ortak bir paydada buluşuyoruz. bunu ''aklın yolu bir ''sözü en güzel ifade eder.bence bu takdir-i ilahiden başka bişey değil.bize üstadı sevdiren onu okumaya zorlayan,onu aramaya yönlendiren ve ararken farklı kollardan akan ırmakların denizde buluşması gibi bizi burada buluşturan ALLAH'a şükürler olsun.gördümki benimle aynı gazeteyi okuyan, aynı insanı seven, aynı kitabı sevdiklerine hediye eden ve bunu benım yaptığım gibi başkasına tavsiye eden insanlar var.işte buna ''bir''lik diyorum ben hepimiz ''bir''iz sadece bir.kimbilir belki kıraçıda hepimiz bu yüzden seviyorduk.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun olsun Kıraç'tan...

 

Bundan sanırım 3-4 yıl önce, Sabah Şekerleri, Sabah Zıkkımları, Sabah Ukalaları gibilerinden bir sabah programına katılmıştı Kıraç... Zübbelikten ne yapacağını şaşırmış, oraya buraya saldıran gayriciddi bir erkek sunucu ile onun bu spastike davranışlarından çok çok memnun kalan ve bu memnuniyetinden dolayı önce dikdörtgen sonra kare biçimini alan bir bayan sunucu sunuyordu, bu, "sabah sabah ne bu?" dedirten programı... Tabi haliyle Kıraç bir abondone durumunda, "erkek böyle mi olur, bayanın bayanlığı mı kalmış, ne işim var bilmem ki burada?" der gibilerinden şaşkın ve üzgün bakıyordu... Az sonra, erkek sunucu, Kıraç'a bir sürpriz yapmak için kolları sıvadı ve stüdyonun arkasından, üstü bez ile örtülü bir portre getirdi (portre olduğu aşikardı). Erkek sunucu, Kıraç'a, "gözlerini kapat, sana bir sürprizim var" dedi. Kıraç, gözlerini kapattı. Erkek sunucu, Kıraç'a, "gözlerini açabilirsin" dedi ve bayan sunucu ile birlikte gözlerinden yaş akacak kadar kahkaha atmaya başladılar. Portre de nü resimler vardı ve erkek sunucu, Kıraç'a "hangisini beğendin "gibilerinden bir soru yöneltti. Kıraç, çok sinirli ve sert bir ifade ile "Bizim, bunlarla uğraşacak kadar değersiz vaktimiz yok, bunlarla uğraşacak yaşı çoktan gerilerde bıraktık" dedi. Bu cevaptan sonra, iki sunucu da patlıcan tarlasından yeni toplanmış bir halde, kızım kızım kızardılar.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ahaha. İyi çizmiş :D

TV alemi cidden maymunluk, talipleri de çok. Kıraç'ı bu insanlar arasında aldığı pozisyondan dolayı da seviyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İçinde bulunduğu muhite nispeten, gayet gelişmiş bir fikir ve ruh dünyasına sahip. Fakat keşke Üstadın sadece şiirlerini değil, edebi dallardaki diğer eserlerini de okumuş olsaydı. O şiirlerdeki derinliği görebilen biri, diğer eserlerdeki derinlikleri de kavrayacaktır.O zaman anlardı ki, bu yozlaşma ve onur kaybetme 15-20 yıldır baş gösteren bir hadise değil, kökü en derin kuyunun ki kadar derin olan bir geçmişe saplanıyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

aynı dil,aynı din,fikir,düşünce,inanış,yaşam tarzı,dua,ümit,hayal...

bunların hepsi sitedeki bütün kardeşlerimizde aynı sevdiğimiz insanlar,dinlediğimiz,okuduğumuz..

bunda da vardır bir hayır,her şeyde ve her şerde olduğu gibi..

emeğinize sağlık,kıraç ın da ağzına sağlık..

Share this post


Link to post
Share on other sites

s.a

 

geçenlerde biryerde 3 haziran tarihli aydınlık dergisine rastladım..orada kıraç ın seçimlerde işçi partisi ne oy vereceğini söylediğini yazıyordu..ne kadar doğrudur bilemiyorum ama paylaşayım dedim

 

selam ve dua ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

http://ulusalkanal.com.tr/index.php?option...26&Itemid=4 linkindeki habere bakılırsa olay bir televizyon programında cereyan etmiş. Bu durumda en azından bu sözlerin söylenmiş olduğunu doğru kabul etmemiz gerekiyor. Herşeye rağmen bunu komünistliğinden yaptığına inanmak istemiyorum. Murat Kekilli ekolünden birisi olabilir kendisi. Yine de hoş değil, ve yine hayal kırıklığına uğratıcı elbet.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
NECİP FAZIL’I ÇOK SEVERİM

 

Senin de hemşerin olan Necip Fazıl Kısakürek var…

 

Onu çok severim. Bu ülkenin yetiştirdiği en büyük şairlerden bir tanesi. Onu sevmemek demek, yani önünüze gelmiş bir ziyafet sofrasından geri kalkmak demektir. Önünüze konan yemeği yememek gibi bir şey olur. Her şiirinde ayrı bir anlam, her şiirinde ayrı bir derinlik var. Funda Arar kaldırımlar şiirini yapmıştı. Ben cüret edemiyorum böyle bir şeye.

 

Aslında işe hangi açıdan baktığımız önemlidir.Hükmümüz baktığıımız mevzuya göre şekillenir.Kendi bakış açıma göre Kıraç hakkında diyebileceğim şudur: Üstadı sevmesi pek de ayrıcalık değildir.Üstad zaten her kesimce sevilen şahsiyettir.O'nu sevmek benim gözümde ayrıcalık sahibi yapmaz.(Ancak benim için onu üstad diye gören ayrıdır...)Ve bu yüzden Kıraç üstadı seviyor diye pek de kayda değer tutamayız.Ama hakkını verip üstadı sevmesini dile getirmesini ise unutacak değiliz. Lakin ne kadar severse sevsin, inanç merkezine yüklenen inançsızlar yumağına oy vereceğim diyen birisi silik bir şahsiyettir.Onun sevgisi de kendisi gibibir ancak...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Ropörtajın geneline baktığımızda onun müsbet yanlarının yalnızca üstada olan sevgisini ifade etmesinden ibaret olmadığını görüyoruz aslında. Dolayısıyla üstadın sadece sanatına saygı duyan ve onu bu yönüyle seven alelade bir solcu muamelesi yapamayız kendisine. Fakat, siliklik tespitinize katılmak durumundayım. Nedense bu tarz kaypaklıklar malesef sanat çevresindeki insanların çoğunda oluyor. Keşke şu saçmalığı yapmasa ve gözümüzdeki değerini olduğundan daha aşağıya çekmeseydi. Gözümde inanışları yönüyle Murat Kekilli'yle eşitlenir gibi oldu şu anda. Malum kendisi de "sosyalist Müslüman" takılır. :D

 

Herşeye rağmen şu sanat dünyasında, özellikle de popüler şarkıcılar arasında bir adım öndedir benim gözümde Kıraç, her ne kadar şu yaptığı artistliği kesinlikle tasvip etmesem de, bu durum beni ziyadesiyle üzse de... Fakat aradığımız mükemmeliyet, entellektüel zeka ve siyasi yorum kabiliyeti kendisinde yokmuş demek ki...

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben "Müslüman, milliyetçi ve komünistim" diyen Kıraç, 'Eurovision'a İngilizce ile katılmaya karşı çıkıyor ve "Maymuna döndük" diyerek yabancı dille katılımı bakın nasıl eleştiriyor.

 

 

 

Eurovision'a 'Eşeği Saldım Çayıra' türküsüyle gidelim!

 

Eurovision'da Sertab Erener'in birinci olduğu dönem eleştirileriniz vardı. Bu yıl nasıldık? Eurovision başlı başına bir facia! Bana teklif etmeyi düşünseler bile son anda vazgeçerler. Bu adam orada çıkar, bir şey der diye...

 

* Yapar mıydınız? Bu mantık değişmediği müddetçe olmaz. Ben Müslüman, milliyetçi ve komünistim. Oraya Kıraç değil, kasedi olmayan biri çıkmalı. Ayrıca İngilizce konuşalım maymunluğuyla oraya katılmayalım! Madem müzik evrensel, o zaman Arapça katılalım! Niye Arapça, Farsça konuşmuyoruz. Maymuna döndük. Bizden tiksiniyorlar. Gittikçe komik oluyoruz. Adam bir şarkı yapıyor, Türkler anlamıyor. Hepimiz İngilizce öğrenmek zorunda değiliz. Bu zorunluluğumuz yok!

 

* Peki nasıl katılmalıyız?

 

Yeni bir beste gerekmiyorsa, bir türkü seçelim gönderelim. Mesela; 'Eşeği Saldım Çayıra' gayet güzel bir türkü. Onunla katılalım. Tamam serttir ama kötü değildir. Tuhaf tuhaf bakarlar. Bakın onu İngilizce de söyleyebilirim. (gülüyor) Anlasınlar diye... Sen Necip Fazıl, Nazım Hikmet'in yaşadığı bir ülkede küstahlık yapamazsın, kusura bakma! Kafatasçı milliyetçilik değil benimkisi...

 

* 'Shake It Up Shekerim'i nasıl buldunuz?

 

Kenan iyi müzisyen. Müziği bilir ama İngilizce anlayışını o getirmedi. İlerici mi, gerici miyim şimdi ben?

....................

 

Röportajın tamamını okumak için tıklayın...

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben "Müslüman, milliyetçi ve komünistim" diyen Kıraç, 'Eurovision'a İngilizce ile katılmaya karşı çıkıyor ve "Maymuna döndük" diyerek yabancı dille katılımı bakın nasıl eleştiriyor.

O da iyiymiş valla, bi de kemalizm deseymiş piyasadaki bütün idolojileri söylemiş oluyormuş. Onu da söyleseydin be Kıraç'ım, salatanın tuzu eksik kalmış şimdi.

 

Şaka bi tarafa, yine iyidir Kıraç, severiz... Yapmamalıydı ama... Bi de aynı anda hem komünist, hem Müslüman nasıl olabiliyormuş, o da ayrı bi merak konusu oldu şimdi bende.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vay vay Kıraç abimize bakın hele. Hem müslüman, hem milliyetçi, hem kominist, hem kel, hem fodul... :D

 

Kıraç ın sosyalist olduğunu duymuştum amma müslüman ve milliyetçi olduğunu bilmezdim. 3'ü birarada neffis ağzınıza layık. Kokusunda davet var. :P Dam üstünde saksağan vur kafasına odunu.

 

Hoca bir gün mollalarla birlikte camiye giderken eşşeğe ters binmiş demişler hocam hocam hayrola nedendür eşşeğe ters binmenizin hikmetü. Hoca şöyle der;

- Düz binsem siz benim arkamda kalacaksınız siz önden gitseniz ben sizin arkanızda kalacağım iyisimi ters binerim yüz yüze bakarak gideriz deyü buyurur... :P

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...