Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
kurşunkalem

Engin Ardıç

Recommended Posts

Referandum yaklaşıyor ya, hazretlerde bir telaş...

"Her şey de halka sorulamazmış"... Çok korkuyorlar, halkın Anayasa'yı değiştirmesinden. Öyle ya, Anayasa dediğin, ancak darbelerden sonra darbeciler tarafından değiştirilir.

Korktukları, "askerlerin de sivil mahkemelerde yargılanabilir" kılınması.

Kendileri asker değiller, bunda ne sakınca görüyorlar, anlaşılamadı.

Anayasa'nın hangi maddelerinin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin bile teklif edilemeyeceği, Anayasa'nın kendisinde, başlangıç bölümünde yazılıdır.

Anayasa, bunların dışında kendi hiçbir maddesine ambargo koymamıştır.

Demek ki, bunlar dışında Anayasa'nın her maddesi değiştirilebilir.

Anayasa'nın "tamamını" onaylayıp onaylamadığı halka sorulmuştur da, bazı maddelerinin değiştirilmesi niçin sorulamayacakmış?

Çünkü "Tayyip'in istediği gibi bir sonuç" çıkabilir de, ondan korkuyorlar!

Oysa mesele yalnız mahkeme meselesi değil.

Öngörülen değişiklikler arasında, "memura grev hakkı" da var. Yaa...

Babıali'nin memur ruhlu yazarları, memurcu yazarları, memura grev hakkı verilmesini de istemiyorlar! Bu ne yaman çelişki anne?

Üstelik ezberleri bozuluyor. Bu hükümet "sağcı" değil miydi yahu?

Memura grev hakkı verilecekse, onu da Nevzat Tandoğan, pardon, Deniz Baykal verir!

Çünkü, bir "devlet çalışanı" olan memuru hem işçiden daha üstün görüyorlar, hem de işçinin haklarından yararlanmasını istemiyorlar.

Bu kafa, memura seksen senedir "sen arslansın, sen kaplansın, sen bu ülkenin yönetici sınıfısın" diye gaz verdi. Memur bu şekilde üç otuz paraya talim ettirildi. Bu şekilde yetiştirilen memur işçiyi hep küçümsedi, işçi kendisinden üç kuruş fazla kazanınca huysuzlandı...

Eh, birileri çalışan sınıfı "bölerek yönetmeyi" başarmışlardı işte!

Kendini "solcu" sayan herkes, bu solculuk isterse Deniz Baykal tarzı bir "sahte solculuk" olsun, memurların sendikal haklarına, özellikle grev hakkına sahip çıkmak, destek vermekle yükümlüdür. "İşçi-memur" ayırımının ortadan kalkması için çalışmak zorundadır.

Ama, memurcu gibi görünenlerin önümüzdeki günlerde ortaya atacakları "argümanı" da ben şimdiden size söyleyeyim:

"Asıl amaçları orduyu sıkıştırmak, bunu demokratik haklar şekerine buluyorlar, paketin tümünü şirin göstermek istiyorlar" diyeceklerdir.

Onların bağırış ve çağırışları arasında da halk gereken değişikliği yapacaktır... Cahil halk... Hani şu kime oy vereceğini bilemeyen halk...

Bu arkadaşlar, yüzde 70 gibi ezici bir oranla gerçekleşen "cumhurbaşkanını halkın seçmesi" kararına da kızdılar.

Çünkü cahil halkın "Tayyip'i" seçmesi "tehlikesi" belirmişti!

Ortada, ülkenin güçlü bir cumhurbaşkanı ve güçlü bir başbakan tarafından yönetilmesi "tehlikesi" varmış... Öyle diyorlar. Halk nasıl bir sistem seçtiğini biliyor muymuş acaba?

Sakın otuzlu yıllardaki gibi olmasın o rejim? Güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan...

Canım o zaman da "sivil dikta" diye şarlarlar...

Çünkü "onların" diktası iyidir, ötekiler kötü.

Ama sizin diktayı halk seçmemişti ki birader...

Halka sorulsaydı, İnönü'yü başbakan olarak başında ister miydi acaba? Cumhurbaşkanı olarak ister miydi?

İstemeyeceğini ilk fırsatta, 1950 yılında kanıtlamadı mı?

Demek ki halka bırakılamazmış bu iş. Haklısınız.

Bir yandan Kenan Paşa'ya küfür edip bir yandan onun Anayasa'sını korumaya devam edin.

Size bu ikiyüzlülük yakışır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İkinci Dünya Savaşı'na girmeliydik

 

 

Aramıza yeni katılan değerli bilim adamı ve yazar Süleyman Yaşar'ın zikrettiği şu cümle kulağınıza küpe olsun: "Eğer yeni dünya düzeninin kurucularından biri olmak istiyorsanız, dünyanın sorunlarıyla uğraşacaksınız."

Yok öyle hem kabuğuna çekilip hem de "yurtta şu, dünyada bu" diye politika üretmek...

İspanya ile, Brezilya ile, Rusya ile ortak adımlar atacaksınız. Oradan oraya koşacaksınız, seğirteceksiniz. Dışişleri Bakanı Türkiye'yi özleyecek, bir süredir ayak basamadığı için...

"Başbakan'ın taa Washington'da ne işi var" diye akılları sıra muhalefet yapan zavallı küçük insanlar da çatlaya çatlaya seyredecekler.

Türkiye, Özal'la başlayan "kabuğunu kırma" döneminde yepyeni bir aşamaya geçti.

Karşı çıkan, "memleketin dövizleri çarçur oluyor" zihniyetiyle bizi gene Kapıkule'nin bu tarafına hapsetmek isteyen zavallı küçük memur kafasıdır. Bu kafa Türkiye'nin hep elini kolunu bağlamıştır.

Fakat artık "otarşi" politikası, yani kendi kendine yetme, kendi yağıyla kavrulma politikası tarihe karışmıştır.

Bize cevap vereceği yerde satır arasında hakaret etmekten başka çare bulamayan sevgili dostumuz Zülfü Livaneli'nin deyimiyle "Ankara rejimi" bitmiştir.

Örneğin yeni rejim artık vatandaşlarına "kolay pasaport veren" ve onların yurt dışına çıkışlarını kısıtlamayan bir rejimdir. Dış politikayla ne ilgisi var mı diyorsunuz? O kadar çok ilgisi var ki, bir paranın arka yüzü gibi...

Dünyada söz sahibi olmak istiyorsanız, dünyaya "bulaşacaksınız"... Dünya meselelerine "fiilen müdahale" edeceksiniz.

Kalkıp Gazze'ye yardım götürmek ve İsrail ordusu tarafından öldürülmeyi göze almak da bunun bir yoludur, hem de onurlu bir yoludur.

İspanya İç Savaşı, 1936'dan 1939'a kadar iki yıl sekiz ay sürdü. Dünyanın dört bir yanından hem aydınlar, yazarlar, çizerler hem de sıradan insanlar, kendi ordusu tarafından saldırıya uğrayan genç İspanyol Cumhuriyeti'ne yardıma koştular. Dövüştüler, öldürdüler ve öldüler.

Öte yandan Alman ve İtalyan birlikleri de karşı cephede, faşistlerin safında çarpıştılar.

Onlar da öldüler ve öldürdüler.

Türkiye ne yaptı? Hiçbir şey.

Önce şaşırdı, İspanya'da "cumhuriyetçilerle milliyetçiler" çatışıyorlardı, nasıl işti bu? Biz hem cumhuriyetçi hem de milliyetçi değil miydik canım?

Sonra da ilgilenmedi. Dönüp bakmadı. Ankara böyle istiyordu. Bir tek Türk, Allah için, ilaç için bir tek Türk, İspanya'ya gitmedi.

Oysa taa 1871 yılında, Paris Komünü ayaklanmasında bile üç Türk vardı, o sıralarda Paris'te öğrenci olarak bulunan Reşat, Mehmet ve Nuri Beyler!

İkinci Dünya Savaşı'nda da çok ustalıklı bir denge politikası izledik, savaşa girmedik, değil mi? Oysa girdik, ama iş işten geçtikten, savaşın sonu belli olduktan sonra ve yalnızca "kâğıt üzerinde"...

Çünkü Almanya'ya savaş ilan etmemiş olan devleti yeni kurulacak Birleşmiş Milletler'e almıyorlardı. (BM, "global" bir topluluk değil, "Almanya'ya karşı çıkmış ülkeler" topluluğudur.)

Niçin, göstermelik de olsa, bir tümen düzeyinde de olsa, hiçbir Türk birliği çarpışmamıştı, örneğin İtalya'da, Polonya ve Çek birliklerinin yanında? Niçin hiçbir Türk kuvveti Batı Trakya'ya yürüyüp Yunan halkının yardımına koşmamıştı?

Yunan halkının elinden o zaman tutsaydık, sonradan Kıbrıs sorunu çıkar mıydı? ("Oraları alsaydık" gibi bir yaklaşım içinde değilim, yanlış anlaşılmasın.)

Çok değil beş sene sonra Kore'ye asker göndermek için yırtınacak Türkiye, niçin "vakitlice" demokrasinin ve özgürlüğün safında, ezilen halkların yanında yerini almamıştı? O zaman Stalin bizden o kadar kolaylıkla toprak ve üs isteyebilir miydi, kendi müttefikinden?

Kokmayacaksın, bulaşmayacaksın, sonra da sana bulaştıkları zaman ağlamaya koyulacak ve gidip Amerika'nın kucağına oturacaksın...

Şimdi de "Araba çoraba" iğrenerek bakacak ve sonra da "Ortadoğu'yla ne ilgimiz var yahu" diye şaşacak mısın?

Unutma, Türkiye artık Somali'ye, Bosna'ya, Afganistan'a "asker gönderen" bir ülkedir.

Bitti sizin rejim, bitti... Baksana, artık sakallıları ve başörtülüleri bile Orduevi'ne sokuyorlar.

Her şey değişti, sen uyu..

 

 

 

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/201...ina_girmeliydik

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...