Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
trradomir

İzansızlıktır!.. Ahlâksızlıktır!

Recommended Posts

İçindeki videoları takip etmenin daha kolay olacağını düşündüğümden, Haberin linkini vermeyi tercih ediyorum. Bu utanmazlık ve korkunç seviyesizlik karşısındaki yorum ve tahlilimi sonra, sıkışık olmayan bir vaktimde yapacağım inşallah ama içim öyle nefret kaynıyor ki, öyle feci iki rezaletle karşı karşıyayız ki bu linki bu başlıkta paylaşmadan edemedim. Bel altına vurmaya çalışırken sağlam bir terbiyesizliğin altına imza atmak, kıvırmaya çalışırken tüy üstüne tüy dikmek ve siyaseti samimiyetsizlik zemini olarak gördüğünü hal ile itiraf etmek fiillerine buyurunuz canlı misal:

 

Genel Kurulda Yumruklu Görüşme

 

Bunlar da Bahçeli'nin Eşkiyaları

 

Bu rezalet olayda dahi utanmadan Tayyip Erdoğan'ı haksız çıkarmaya çalışacak kurmalı muhalefet robotlarını sahneye davet ediyorum. Buyurun erenler, dökün çirkefliklerinizi, sonra hesaplaşırız!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Doğrusu ben politika ve siyaset ehli ile ilgili pek konuşmak istemem çoğu yerde de konuşmam. Uzun zamandır -elhamdülillah- Bosna'da olduğum ve 4 aydır televizyon izlemediğim için birçok adilikten uzak kalmak suretiyle sinirlerimi korudum. Buraya gelir gelmez de bu ülkenin her müminin sinirlerini bozan pis havasını her hücremde hissettim. İşte bu pis hava trradomir Gönüldaşımın başlığına malzeme olanlar yüzündendir. Neresinden tutup başlasak... O kadar mide bulandırıcı ve utandırıcı ki bu manzaralar insan ne yapacağını bilemiyor. Nasıl oldu da bu hale düştük, pes! Bir millet nasıl daha fazla alçalabilir ki? Bu soruyu soruyorum çünkü Kainatın Efendisi ''siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz'' diyor; sallallahu aleyhi vesellem.

 

Şunları masaya oturtup, islami kişiliklerini, islam ahlaklarını, dava ahlaklarını, politika zihniyetlerini, yönetim kabiliyetlerini, fikir tamlıklarını vs tahlil etmek gerekir. Tahlile girmek gibi bir zahmete kalkışmayacağım bile. Peşinen hükmümü belirteyim: Bu kılçıklar saydığım ve saymadığım her türlü sahalarda kalkılmaz bir iflastalar!

 

Burnuma kadar gelen şu MHP... Aman ya Rabbi! Mecliste bir tane bile şöyle 'mümine bak, helal olsun be' diyeceğimiz adamları olmaz! O Devlet Bahçeli... Üstad Hazretlerinin politika yazılarını okurken bu dipsiz, sonsuz bayağı adamlara bakıyorum da hayret ediyorum. Ben bir ülkücü olsam bunlara nasıl tahammül ederim? Bunlar siyasetten, -bütün- davadan, edebden, dürüstlükten anlamadıkları gibi İslam Ahlakıyla da yakından uzaktan alakaları yoktur! Nasıl olur da ülkücüler davalarını bu vasıfsız yoğurttan adamlara emanet ederler. Ülkücülük tarafını geçelim. İslam da edeb vardır! Sen önce kürsüdeki adamı bir dinle, sonra ne diyeceksen kalk kürsüde de! Orası meclis ve güya beni yönetecek vasıflarda adamlarsınız. Öbür taraftan, bu parti Davos gecesi 'bu yapılan diplomatik bir felakettir' diyen bir partidir. Böylesine mi dönek, ruhsuz, münafık olunur! Tayyip Efendi güzel bir yere değinmiş; bu MHP hem müslümanlardan oy alacak hem de kafir orduyla saf alacak!.. Yerler onların münafıklıklarını. Utanmaz boş kafalılar, size oy verip sizi milletvekili yapan müslümanlara sormak lazım bu hallerinizi.

 

Aslında yorulduğuma değmez, söze de gerek yok!.. Buyrun sevgili Büyük Doğu Gençliği, eğer İdeolocya Örgüsü okumuşsanız, Çerçeve ve Raporlardan da az çok geçmişseniz yorum sizin!

 

***

 

Bıçak soksan gölgeme

Sıcacık kanım damlar

Girde bak bir ülkeme

Başsız başsız adamlar

 

Ağlayın su yükselsin

Belki kurtulur gemi

Anne seccaden gelsin

Bize dua et emi

 

Ah Üstadım Aaaah!.. Bana seni gerek seni...

Share this post


Link to post
Share on other sites

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tetikçiliğine soyunduğunu, kendisini, demokrasinin değil, iktidarın muhafızı gibi gördüğünü iddia etti. 

Okay, TBMM Genel Kurulu'nda dün yaşanan olaylara ilişkin CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, AK Parti'yi eleştirdi.

Okay, ''işgalci, hak gasp eden'' anlayışını hep birlikte yaşadıklarını ileri sürerken, "Çok kaba, hoyrat, siyasetin nezaketiyle bağdaşmayan, parlamentoda örneği çok görülmeyen bir süreç yaşandı.

Dün parlamentoya adeta eşkıya inmiştir. Ağızlarından demokrasi lafını düşürmeyenlerin; gece gündüz 'egemenlik halkın' diyenlerin; durmadan TBMM'nin üzerinde hiçbir güç görmediklerini söyleyenlerin, yüce Meclis'e nasıl baktıklarını gördük. Türkiye'de erkler ayrılığının olmadığını gördük.'' diye konuştu.

Okay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Güldal Mumcu'ya hakaretlerde bulunarak, muhalefet milletvekillerinin konuşturulmaması konusunda baskı yaptı. Ardından AKP Grup Başkanvekili ağza alınmayacak sözlerle Sayın Mumcu'ya saldırmıştır. Sayın Mumcu'ya yapılan saldırı, aslında milli iradeye, TBMM'nin iradesinin özgürce ortaya çıkmasına karşı yapılmış bir saldırıdır.

TBMM Başkanı'na, Sayın Başbakan, 'Siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım?' deme cesaretini bulan bir genel başkana, yaranmak için başbakan yardımcıları, grup başkanvekilleri, milletvekilleri adeta yarıştı. Demokrasi ayaklar altına alındı. Bülent Arınç, siyasi hayatında bir tek eser bırakmamış, toplumu birbirine düşman ederek siyasi çıkar peşinde koşan biri olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

Boş işlerin boş Bakanı Bülent Arınç, Tayyip Erdoğan'ın tetikçiliğine soyunmuştur. Arınç kendisini, demokrasinin değil, AKP iktidarının muhafızı gibi görmektedir." 

Okay'ın ardından konuşan CHP'li Anadol da benzer iddialarda bulundu.

 

Cehape suçluyu da bulmuş,tebrik etmek lazım.Nereye ve kime hırlayacaklarını kestirmiş ona göre ortaklaşa yürütüyorlar işlerini.

 

Halk; böylesine çürümüş,bütün düşünce,idrak,siyaset gibi politikacılarda olması gereken temel özelliklerin hepsinden mahrum, dimağlarında kalıplaşmış doktrinlerden başka hiçbir işe yarar ve yaramaz akıllık emaresi gösterecek küçücük bir kaynak bile bulunmayan bu zihniyetlerden, kimlerin propagandasını yaptığı gayet net olan popüler medyanın yönlendirmesi ile hala medet umması ve kendilerine çobanlık yapmaları için prim vermesi ülkenin acınacak hallerinden en büyüğüdür.

Oy dağılımında cehape hala ikinci sırada, akp açık ara fark ile önde ama; ne yazık ki hala bunların yüzdelik dilimlerinde akp den fazla geride kalmaması şaşırtıcı.

Adamcağız daha ne yapsın.Son iki senedir başbakanımızın yüzünde ki belirgin çökmeyi ve yaşlanmayı fark etmeyen yoktur.

Yazık at gözlüklü, kokuşmuş beyinlerinde sineklerle dolaşan zihniyetlere ki yazık.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hadiseyi efendimizin ismini alarak fitne çıkartan....... ve o yaşanan kepazeliğin içersinde seçebildiğim tek güzel şey o... durmuşun yüzüne inen yumruk darbesinin alelen fotoğraflara yansıması ve ekrana taşınması olmuştur

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şimdi şu linkteki ses kaydını bir dinlemek lazım. Burda yapılan merkepliği Durmuş'un dile getirmesinden daha doğal bir şey olamaz. Yani bunu bildiği halde susması daha mı iyiydi sorarım sizlere?

 

Osman Drumuş'un konuşmasını şu linkten izleyebilirsiniz, burada ne tek bir iftira var ne de yalan yanlış bir şey. Oradaki kadın vekillerin çoğu dışarda başörtülüler, bakın zaruri bir şey değil bu milletvekilliği. Eğer samimiyseniz buna neden izin verirsiniz? Kadınları aday göstemeyiverin kardeşim, çok mu zor?

 

Osman Drumuş "Siz fotoğraflarla basının önüne bakanlarınızın eşlerini çıkaracak kadar" dedi ki konuşması kesildi, Osman Durmuş'un yaptığının neresi yanlış? Bunun eleştirilmesi gerekmez mi? Burada samimiyetlerinin sorgulanması gerekmez mi? Yani sen Müslüman kimliğin ile tanın sonra da eşini medya önüne çıkar hiç gereği yokken. Kaç kişi Unakıtan'a eşiniz kim, nasıl biri diye sordu da kendisi Ahsen hanımı meşhur etti? Erbakan hocanın, rahmetli Türkeş'in eşini kaç kez görmüştünüz medyada? Emine Erdoğan'dan Hayrünnisa Gül'den hiç bahsetmiyorum bakın. Eşlerin medya önüne çıkmaları bunların zamanında icad oldu.

 

Şu Emine Erdoğan'ın Karamanlis ile sarılmış şekilde çekilmiş fotoğrafını buraya eklemeye lüzum var mı arkadaşlar? Karamanlis ile yanak yanağa öpüşmek nedir yahu? Nasıl bir samimiyettir bu(Karamanlis ile samimiyeti değil elbette bahsettiğim, işin orası bizi pek ilgilendirmiyor)? Böyle bir iki yüzlülüğü savunan bizler olmamalıyız. Neymiş Emine Erdoğan başörtüsü mağduruymuş, o fotoğrafı görünce insan mağdur olduğuna pek inanmıyor. Durmuş'un sözü şöyleydi: "Peygamber olarak kabul edilen birinin eşini nasıl Gata'ya almazsınız?" gibi alaycı bir söz sarfetti. Bu sözünde yalan var mı? İftira var mı?

 

Şimdi birileri çıkar da 'o haltı yiyeni partiden ihraç ettiler' der. Yahu bu haltı yedikten sonra bir de belediye meclis üyesi olmuş birinin bir buçuk yıla yakın bir süredir bu partiden ihraç edilmeyişi rezalet değil midir? İşin burasını neden kimse görmüyor?

 

Gelelim mecliste yaşanan kavgaya, Prof bakanımız Recep Akdağ'ın küçük enişte gibi ortaya atılması ayrı bir rezaletti. Yahu sen bakansın, öyle mahalle çocukları gibi kavgaya atılmakta nedir? İşin insanı üzen diğer bir yanı lafta beğenmediğimiz şu pkk şakşakçısı Sırrı Sakık'ın bunları ayırmak durumunda kalmış olmasıdır. Bunu irdelemeyi pek istemiyorum zira bir rezalette budur.

 

Hay Durmuş nittin sen oğlum, bıraksaydın da peygamber deseydiler hazret'e.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eveeet, mikrofonu kapan bir robot viyu viyu viyu diye yürüyüp gelecek demiştim. İzansız dediklerimizden sadece bir tane yok nitekim. Al sana rezaleti savunmak için zihinsel error vermeyi göze alan biri daha.

 

İlk soru şudur:

 

Diyelim ki Emine Erdoğan samimiyetsiz, ahlaksız, yalancı, iki yüzlü bir insan. Sizin ve sizin gibilerin yüksek insan tanıyabilme kabiliyetiniz bunu ortaya çıkarabilecek hassasiyette. Siz ne de olsa, -peygamber tabiriyle- insanların kalbini yarıp içini okuyabilecek bir teknolojiyle donatılmış, niyet çözme opsiyonuyla beraber gelen mükemmel birer robotsunuz. Siz, değil insanların yaptığı bütün hataların samimiyetsizlik tezahürü olduğunu şıppadak anlayıvermek; donandığınız antenler sayesinde kazandığınız bu görülmemiş dedektörlük yeteneğinizle, uzayın derinliklerinden Peygamberimizin bizzat kendi sesini ve insanların kafasında bir kez beliren düşünceleri dahi bulup çıkarabilecek yapıdasınız. Emine Erdoğan onyıllardır hep bizi kandırmak için başörtüsü takıyormuş, öğrendik sayenizde. Evet, bunları varsayalım.

 

Peki ama, bu ne alçakça bir belden aşağı vurma girişimidir? GATA'ya Emine Erdoğan, kötü başbakanın iki yüzlü karısı olduğu için mi sokulmamıştır, yoksa sadece bu ülkenin en büyük iman göstergelerinden biri olan başörtüsü mü orada içeriye sokulmayandır? Bu sorunun ilk şıkkını seçebilen birisine cevap vermeyi deli ile hemhal olmak sayarım (deliler milletvekili olabiliyor bu ülkede, haberiniz olsun). Üçüncü bir ihtimal de olmadığına göre madem ikinci kısım geçerlidir, o halde olayı iğrenç bir sataşma vesilesi haline getirip, işi sadece 'kötü başbakanın iki yüzlü karısı'nın hastahaneye sokulmamasıyla, şahsen baytarlık biri değilseniz ne hakla, hangi utanmazlıkla tefsir edebilirsiniz? Tayyip Erdoğan konuşmasının birinde 'Allah bir' dese de karşısındaki bu sözüne hakaretle mukabelede bulunsa, muarızı haklı mı kabul edeceksiniz siz bu kafasız muhalefet anlayışıyla? O konuşmada kendince komiklik yapan adam 'Padişahımız emrediyor da tevhidi kabul etmiyorsun demek, seni terbiyesiz' diye kıro kıro alay etse, siz de gelip burada bu hareketi mi savunacaksınız? 99 seçimlerinde başörtüsü problemini çözeceği ve Apo'yu asacağı vaadi ile oy toplayan bir parti, başörtülülerin GATA'ya girememesinden mutluluk duyuyor, görünen o ki bu böyle. MHP demek ki başörtüsünü Tayyip Erdoğan'ın şahsi mevzuu olarak görecek kadar vizyonsuz, güdük bir oluşum halinde. Madem ki Tayyip Erdoğan'ın eşi başörtülüdür, onun başörtüsü sebebiyle GATA'ya girememesi sözkonusu edilmesin! Madem onun karısı başörtülüdür, bu mesele Tayyip'in meselesi olduğu için hiçbir başörtülü bu ülkede insan muamelesi görmeyi hak etmiyor! Başörtülülerin GATA'ya veya meclise girememesi asla mesele edilmemelidir, onlar kamilen böcektir! Hepsi hastahane kapılarından kovulsun, ikna odalarına hapsedilsin, sokaklarda kokoş hakaretlerine maruz bırakılsın, ödüllerinden mahrum edilsin, hatta kısa yoldan hepsini gebertelim de kurtulalım isterseniz. Madem bu ülkede başbakanın eşinin yaşadığı bir sıkıntı bizzat başbakanın sorunu gibi gösteriliyor, Sütçü İmam'ı da 'AKP' yandaşları arasında göstermenin vakti gelmiştir. Bu ne alçak bir muhalefet anlayışıdır ki, meseleleri olduğu gibi, geneli ve temeliyle göremiyor ve ele alamıyor da; sırf sataşmak amacıyla, lafının esasında ne kadar korkunç bir manaya tekabül ettiğini de görmezden gelerek pis bir hareketi yapmaya imkan veriyor? Yahu bunu söyleyen söylüyor da, utanmadan, evet siz, utanmadan nasıl savunabiliyorsunuz? Diyelim ki Allah korkunuz yok, insan kuldan ve beyinlerin işleyişinden de utanmaz mı? MHP'li zaviyesi insan zihninin ayarlarını bozup onu uzaktan kumandaya mecbur mu kılıyor acaba? Gözlem yetersiz kalır, vasiyeti yazıp bir denemek lazım. Başbakan karısının burada başbakan karısı kimliğiyle değil, başörtülü kimliğiyle mağdur olduğunu ve bu mağduriyetin zikredilmesinin de konumunun getirdiği bir sembol kıymetinden ileri geldiğini anlamamak; MHP bakış açısının embesilleştirdiği bir kafanın becerisi olabilir ancak. Ondan sonra da 'Hükümet başörtüsü sorununu çözemiyor' diye bağırıyorsunuz. Bırakın da gündeme gelsin önce. Siz sembol değeriyle kamuoyunu hazır hale getirmede pay sahibi olacak en basit bir mağduriyetin dile getirilmesinde bile çirkefleşirken; bu sorun nasıl çözülebilir?

 

Durmuş'un nasıl bir siyaset namussuzu olduğuna bir delil daha. Burada çıkıp Ak Parti'li kadın milletvekillerini samimiyetsizlikle suçlayan bu çukur adam ve MHP kumpanyası, Merve Kavakçı hadisesinde tam da şu an kastettiği samimiyetle davranan bir kişinin yanında olabilmiş midir? Partisinin yüzlerce milletvekili, 'Bu kadına haddini bildiriniz' diye sesler çıkaran hilkat garibesine karşı -sözümona!- ülkücü delikanlılığıyla davranabilmiş midir? Bu tarihi fırsat kaçarken Merve Kavakçı'nın yanında vakur bir şekilde durmayan MHP ne hakla kalkıp mecliste temsil edilmek için başka çaresi kalmayan insanları bugün samimiyetsizlikle itham edebilir? Ahlaksızlığın bu kadarı karşısında insan sözlüklerin acizliğini hissediyor. MHP, madem ki genel anlamda tüm kadınların meclise girmesinin karşısında değildir; bizzat MHP'nin pısırıklığı sayesinde artık meclise başörtüyle girmesi pratikte mümkün olmayan kadın milletvekillerine laf söylemek bu adamların haddine düşmez! Zira şu an pratikte başörtüsüyle içeri girilemediğine (girilmediğine değil) göre, bunun aksini istemek başörtülüleri meclisten bizzat dışlamaktır ve genelde kadın milletvekillerinin seçilmesine karşı olmayan MHP'nin bu şekilde başörtülülerin önünü tıkaması, başörtülü kadın ayrımcılığının nişanelerinden olur. Gözün yiyorsa yasa teklifini kendin verirsin yahut hani delikanlısın ya, hani namuslusun ya, hani samimisin ya, başörtülü milletvekilini içeriye sen sokarsın pabucumun delikanlısı! Bıçak sırtındaki plan manyağı hükümet şu anki çekinceleri dolayısıyla destek vermeyecek olursa da tokatı patlatırsın. Başörtüsü yasasında hükümeti harekete geçiren MHP olmuş, fakat kapatma davasını nedense (?) Ak Parti yemişti mesela. Bu samimiyetsizlikler, bu oturduğu yerden öküz gibi bağırmalar, bu Tayyip Erdoğan'ın sinirlerine oynamalar ancak izansız aptalları tavlar!

 

Durmuş'un konuşmasında ne olduğunu sormuşsunuz. Bakmaya göz, görmeye akıl gerek. En basitinden, 'Peygamberlik hakaret değildir' ne demektir? Müslüman hassasiyetine sahip olan bir insan nasıl olur da kendisine peygamber denmesini hakaretlikten de öte korkunç bir rezalet kabul etmez? Bu itham, o güne kadar gelmiş onbinleri aşan peygambere hakarettir, dolayısıyla da her Müslümana en büyük hakarettir. Buna vesile edilmek de bambaşka bir hakarettir evet, fakat Osman Durmuş bugüne kadar neyi anlayabilmiştir ki bu hassasiyeti anlayabilsin. Dalaletinde mazurdur, delidir! Osman Durmuş'a yeniden akil insan muamelesi yapmaya dönüyorum: Kayıttaki Aydınlı adamın kullandığı 'Âdeta' kelimesi onu aklamaya yetmeyeceği gibi, Durmuş'un 'Anılan' kelimesi de onu bu iğrenç bel altı siyasetinden ve çingenece sataşma gayretinden aklamaya yetemez. Üstad'a Peyami Safa 'adeta' bile demeden düpedüz 'peygamber' dedi diye, Üstad'ın garnizonda dayak yediğini eleştirdiğimiz bir başlıkta birisi kalkıp da 'Peygamberimizi nasıl döversiniz siz bire şımarık askerler' diye bir mesaj yazsa, haklı olarak hep beraber onu bir güzel linç etmez miyiz? Densizin birinin Peygambere benzetmesiyle sözkonusu GATA mağduriyeti arasındaki alaka nedir, bu alçak adam bunu nasıl göremiyor da böyle bir bağlantı kurabiliyor? Siz nasıl göremiyorsunuz? Gerçi, 'Görmeye akıl gerek' demiştik. Bu verdiğim örnek tamamıyla meseleye uyuyor. Peyami'nin yediği nane ne Üstad'ı bağlar, ne de örnek verilen çıkışı yapacak adama en ufak bir haklılık payı biçilebilir. Sırf gündelik iğrenç siyasete meze çıkarmak için, Müslüman bir insana sataşmak amacıyla 'Peygamber olarak anılan şahıs' denmesi ahlaksızlıktır, art niyetliliğin ve Peygamberi ucuz hislere malzeme zannetmenin süper bir ispatıdır. 'Senin partindeki bir adam şöyle söylüyor, acaba bu arkadaşınızın görüşünü paylaşıyor musunuz' gibi hem nazik, hem ağır, hem de akıllıca bir hamle yerine bu işi ahlaksızca davranarak GATA hadisesiyle ilintilendirmeye kalkmak fiilinin eşdeğerini ben burada söylemeyeyim.

 

Başörtülü insanların halkın karşısına çıkması bilakis normalleşmenin yolunu açacağından pozitif bir iş de olabilir. Bu insanların asıl derdi zaten evinde, komşularıyla otururken başını kapatan kadın değildir, bunu olsun biliyorsunuzdur. Ayrıca sallıyorsunuz azizim, Mustafa Kemal olsun, Demirel olsun, Özal olsun kadınlarla görüntü verirdi, bunu bu durumun yeni bir şey olmadığını söylemek için yazıyorum. Hem bu şartlarda gereklidir (daha doğrusu en azından tartışılabilir), hem de bunların icadı değildir. Durmuş'un sözü şöyleydi dedikten sonra 'gibi bi şeydi' yamasının dayanması da iyi durmamış ayrıca! İnsanların çıldıracak noktaya getirilmesine binaen ayağa kalkan bir bakan gözünüze batana kadar, bu insanları bu noktaya getiren siyaset eşkiyalarının tavırları nasıl gözünüze çarpamaz o da ayrı mevzuu. İnsanların ailesine sataşacak kadar siyaset mefhumunu aşağıya düşüren ve rakibinin sinirlerini tahrip etmeye yönelik yapmadık çirkeflik bırakmayan bu namussuzlar değil midir en ufak bir tartışmada dahi kürsüye yürüyen, kapakları yumruklayan, öküz gibi bağıran? Adam spazm geçirmiş, sen ne diyorsun? Kolay mı, birinin senin veya arkadaşının bacına, eşine sataşması veya ona yapılan haksızlığı savunması? Eminim değildir, eminim seni de delirtir! Türk siyasetinin ırzına geçtiler, siz fermuarın açık kalmasından bahsediyorsunuz!

 

Şimdi de bu adamın neden bu hadisenin ortaya çıkışından sonra atıldığını dilinize dolamışsınız! Peki size bir soru efendiler, insan gibi mertçe cevap verin. Bu adamın bu densiz benzetmeyi yapmasından sizin o güne kadar haberiniz var mıydı Allah aşkına? Ak Parti'yi çamurlamak için burada gelip yazan tonla adamdan hangisi tutup bunu gösterdi? Kaçınız biliyordunuz, bilseniz kullanmaz mıydınız? Diyelim ki biliyordunuz da kullanmadınız. Bu hal, bu lafı bizzat sizin gibilerin ehemmiyetli görmediğini ispatlamaz mı? Bekir Bozdağ bile 'böyle diyen biri yoktur' diyordu, olay bilinse ve bu adamın bundan haberi olsa böyle mi derdi? Kim ne derse desin, Ak Parti bu ülkede gerek sepetlediği kabadayı milletvekiliyle, gerek Fırat ve Dişli hadiseleriyle, gerekse de bu densizliği yapan elemanın sözü ortaya çıktığında onun istifasını sağlamakla en temiz siyaseti yapan kuruluş olmuştur. Tertemiz demek asla mümkün değil, çünkü bizim siyaset geleneğimiz henüz bu derinliğe ulaşamadığından kötü niyetlerle bu işlere dahil olan çok fazla kimse var malesef; ama, bunlar içinde en temiz ve namuslusu kesinlikle Ak Parti'dir ve son olayda da, benzeri bir durum gerçekleştiğinde yüzsüzce kıvırtan diğer partilerin aksine yapması gerekeni yapmıştır.

 

MHP teşkilatından hiçbir aykırı ses çıkmadığı ve hatta Şandır, Vural gibi tipler her zamanki tavırları üzere oturdukları yerden naaralar atarak arkadaşlarına destek verdikleri için; Osman'ın hareketini parti temsilcilerinin görüşü olarak kabul etmemizde hiçbir beis yok. şu olayı gördükten sonra da kendisini tam manasıyla muhalefet mezesi haline getiren bu partiye başörtülüler oy atabiliyorsa kapılardan kovulmak da, okutulmamak da, insan muamelesi görmemek de müstehaktır, daha ne diyeyim. 'Yeter ki başbakan mağdur olsun' düşüncesiyle onların bir topluluk olarak insaniyetlerine en büyük şamarlar patlatılırken; tutup da samimiyetin köküne kibrit suyu sıkan, muhalefetin namussuzlaştırdığı bu partiye oy atabilecek akil bir başörtülü bulunabileceğine ihtimal dahi verilemez. Yeter ki oylarını ezbere atan, kurulu robotlardan olmasınlar...

 

'Hay Durmuş nittin sen oğlum, bıraksaydın da peygamber deseydiler hazret'e.'

 

İroni yapmaya çalışmadan önce haber verin de orayı okumayalım.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Eveeet, mikrofonu kapan bir robot viyu viyu viyu diye yürüyüp gelecek demiştim. İzansız dediklerimizden sadece bir tane yok nitekim. Al sana rezaleti savunmak için zihinsel error vermeyi göze alan biri daha.

 

İlk soru şudur:

 

Diyelim ki Emine Erdoğan samimiyetsiz, ahlaksız, yalancı, iki yüzlü bir insan. Sizin ve sizin gibilerin yüksek insan tanıyabilme kabiliyetiniz bunu ortaya çıkarabilecek hassasiyette. Siz ne de olsa, -peygamber tabiriyle- insanların kalbini yarıp içini okuyabilecek bir teknolojiyle donatılmış, niyet çözme opsiyonuyla beraber gelen mükemmel birer robotsunuz. Siz, değil insanların yaptığı bütün hataların samimiyetsizlik tezahürü olduğunu şıppadak anlayıvermek; donandığınız antenler sayesinde kazandığınız bu görülmemiş dedektörlük yeteneğinizle, uzayın derinliklerinden Peygamberimizin bizzat kendi sesini ve insanların kafasında bir kez beliren düşünceleri dahi bulup çıkarabilecek yapıdasınız. Emine Erdoğan onyıllardır hep bizi kandırmak için başörtüsü takıyormuş, öğrendik sayenizde. Evet, bunları varsayalım.

 

Peki ama, bu ne alçakça bir belden aşağı vurma girişimidir? GATA'ya Emine Erdoğan, kötü başbakanın iki yüzlü karısı olduğu için mi sokulmamıştır, yoksa sadece bu ülkenin en büyük iman göstergelerinden biri olan başörtüsü mü orada içeriye sokulmayandır? Bu sorunun ilk şıkkını seçebilen birisine cevap vermeyi deli ile hemhal olmak sayarım (deliler milletvekili olabiliyor bu ülkede, haberiniz olsun). Üçüncü bir ihtimal de olmadığına göre madem ikinci kısım geçerlidir, o halde olayı iğrenç bir sataşma vesilesi haline getirip, işi sadece 'kötü başbakanın iki yüzlü karısı'nın hastahaneye sokulmamasıyla, şahsen baytarlık bir büyükbaş değilseniz ne hakla, hangi utanmazlıkla tefsir edebilirsiniz? Tayyip Erdoğan konuşmasının birinde 'Allah bir' dese de karşısındaki bu sözüne hakaretle mukabelede bulunsa, muarızı haklı mı kabul edeceksiniz siz bu kafasız muhalefet anlayışıyla? O konuşmada kendince komiklik yapan adam 'Padişahımız emrediyor da tevhidi kabul etmiyorsun demek, seni terbiyesiz' diye kıro kıro alay etse, siz de gelip burada bu hareketi mi savunacaksınız? Haa, 99 seçimlerinde başörtüsü problemini çözeceği ve Apo'yu asacağı vaadi ile oy toplayan bir parti, başörtülülerin GATA'ya girememesinden mutluluk duyuyor, görünen o ki bu böyle. MHP demek ki başörtüsünü Tayyip Erdoğan'ın şahsi mevzuu olarak görecek kadar vizyonsuz, güdük bir oluşum halinde. Madem ki Tayyip Erdoğan'ın eşi başörtülüdür, onun başörtüsü sebebiyle GATA'ya girememesi sözkonusu edilmesin! Başörtülüler ne meclise girsin, ne GATA'ya! Madem onun karısı başörtülüdür, bu mesele Tayyip'in meselesi olduğu için hiçbir başörtülü bu ülkede insan muamelesi görmeyi hak etmiyor! Başörtülülerin GATA'ya girememesi asla mesele edilmemelidir, onlar kamilen böcektir! Hepsi hastahane kapılarından kovulsun, ikna odalarına hapsedilsin, sokaklarda kokoş hakaretlerine maruz bırakılsın, ödüllerinden mahrum edilsin, hatta kısa yoldan hepsini gebertelim de kurtulalım isterseniz. Madem bu ülkede başbakanın eşinin yaşadığı bir sıkıntı bizzat başbakanın sorunu gibi gösteriliyor, Sütçü İmam'ı da 'AKP' yandaşları arasında göstermenin vakti gelmiştir. Bu ne alçak bir muhalefet anlayışıdır ki, meseleleri olduğu gibi, geneli ve temeliyle göremiyor ve ele alamıyor da; sırf sataşmak amacıyla, lafının esasında ne kadar korkunç bir manaya tekabül ettiğini de görmezden gelerek pis bir hareketi yapmaya imkan veriyor? Yahu bunu söyleyen söylüyor da, utanmadan, evet siz, utanmadan nasıl savunabiliyorsunuz? Diyelim ki Allah korkunuz yok, insan kuldan ve beyinlerin işleyişinden de utanmaz mı? MHP'li zaviyesi insan zihninin ayarlarını bozup onu uzaktan kumandaya mecbur mu kılıyor acaba? Gözlem yetersiz kalır, vasiyeti yazıp bir denemek lazım. Başbakan karısının burada başbakan karısı kimliğiyle değil, başörtülü kimliğiyle mağdur olduğunu ve bu mağduriyetin zikredilmesinin de konumunun getirdiği bir sembol kıymetinden ileri geldiğini anlamamak; MHP bakış açısının embesilleştirdiği bir kafanın becerisi olabilir ancak. Ondan sonra da 'Hükümet başörtüsü sorununu çözemiyor' diye bağırıyorsunuz. Bırakın da gündeme gelsin önce. Siz sembol değeriyle kamuoyunu hazır hale getirmede pay sahibi olacak en basit bir mağduriyetin dile getirilmesinde bile çirkefleşirken; bu sorun nasıl çözülebilir?

 

Durmuş'un nasıl bir siyaset namussuzu olduğuna bir delil daha. Burada çıkıp Ak Parti'li kadın milletvekillerini samimiyetsizlikle suçlayan bu çukur adam ve MHP kumpanyası, Merve Kavakçı hadisesinde tam da şu an kastettiği samimiyetle davranan bir kişinin yanında olabilmiş midir? Partisinin yüzlerce milletvekili, 'Bu kadına haddini bildiriniz' diye sesler çıkaran hilkat garibesine karşı -sözümona!- ülkücü delikanlılığıyla davranabilmiş midir? Bu tarihi fırsat kaçarken Merve Kavakçı'nın yanında vakur bir şekilde durmayan MHP ne hakla kalkıp mecliste temsil edilmek için başka çaresi kalmayan insanları bugün samimiyetsizlikle itham edebilir? Ahlaksızlığın bu kadarı karşısında insan sözlüklerin acizliğini hissediyor. MHP, madem ki genel anlamda tüm kadınların meclise girmesinin karşısında değildir; bizzat MHP'nin pısırıklığı sayesinde artık meclise başörtüyle girmesi pratikte mümkün olmayan kadın milletvekillerine laf söylemek bu adamların haddine düşmez! Zira şu an pratikte başörtüsüyle içeri girilemediğine (girilmediğine değil) göre, bunun aksini istemek başörtülüleri meclisten bizzat dışlamaktır ve genelde kadın milletvekillerinin seçilmesine karşı olmayan MHP'nin bu şekilde başörtülülerin önünü tıkaması, başörtülü kadın ayrımcılığının nişanelerinden olur. Gözün yiyorsa yasa teklifini kendin verirsin yahut hani delikanlısın ya, hani namuslusun ya, hani samimisin ya, başörtülü milletvekilini içeriye sen sokarsın pabucumun delikanlısı! Bıçak sırtındaki plan manyağı hükümet şu anki çekinceleri dolayısıyla destek vermeyecek olursa da tokatı patlatırsın. Başörtüsü yasasında hükümeti harekete geçiren MHP olmuş, fakat kapatma davasını nedense (?) Ak Parti yemişti mesela. Bu samimiyetsizlikler, bu oturduğu yerden öküz gibi bağırmalar, bu Tayyip Erdoğan'ın sinirlerine oynamalar ancak izansız aptalları tavlar!

 

Durmuş'un konuşmasında ne olduğunu sormuşsunuz. Bakmaya göz, görmeye akıl gerek. En basitinden, 'Peygamberlik hakaret değildir' ne demektir? Müslüman hassasiyetine sahip olan bir insan nasıl olur da kendisine peygamber denmesini hakaretlikten de öte korkunç bir rezalet kabul etmez? Bu itham, o güne kadar gelmiş onbinleri aşan peygambere hakarettir, dolayısıyla da her Müslümana en büyük hakarettir. Buna vesile edilmek de bambaşka bir hakarettir evet, fakat Osman Durmuş bugüne kadar neyi anlayabilmiştir ki bu hassasiyeti anlayabilsin. Dalaletinde mazurdur, delidir! Osman Durmuş'a yeniden akil insan muamelesi yapmaya dönüyorum: Kayıttaki Aydınlı adamın kullandığı 'Âdeta' kelimesi onu aklamaya yetmeyeceği gibi, Durmuş'un 'Anılan' kelimesi de onu bu iğrenç bel altı siyasetinden ve çingenece sataşma gayretinden aklamaya yetemez. Üstad'a Peyami Safa 'adeta' bile demeden düpedüz 'peygamber' dedi diye, Üstad'ın garnizonda dayak yediğini eleştirdiğimiz bir başlıkta birisi kalkıp da 'Peygamberimizi nasıl döversiniz siz bire şımarık askerler' diye bir mesaj yazsa, haklı olarak hep beraber onu bir güzel linç etmez miyiz? Densizin birinin Peygambere benzetmesiyle sözkonusu GATA mağduriyeti arasındaki alaka nedir, bu alçak adam bunu nasıl göremiyor da böyle bir bağlantı kurabiliyor? Siz nasıl göremiyorsunuz? Gerçi, 'Görmeye akıl gerek' demiştik. Bu verdiğim örnek tamamıyla meseleye uyuyor. Peyami'nin yediği nane ne Üstad'ı bağlar, ne de örnek verilen çıkışı yapacak adama en ufak bir haklılık payı biçilebilir. Sırf gündelik iğrenç siyasete meze çıkarmak için, Müslüman bir insana sataşmak amacıyla 'Peygamber olarak anılan şahıs' denmesi ahlaksızlıktır, art niyetliliğin ve Peygamberi ucuz hislere malzeme zannetmenin süper bir ispatıdır. 'Senin partindeki bir adam şöyle söylüyor, acaba bu arkadaşınızın görüşünü paylaşıyor musunuz' gibi hem nazik, hem ağır, hem de akıllıca bir hamle yerine bu işi ahlaksızca davranarak GATA hadisesiyle ilintilendirmeye kalkmak fiilinin eşdeğerini ben burada söylemeyeyim.

 

Başörtülü insanların halkın karşısına çıkması bilakis normalleşmenin yolunu açacağından pozitif bir iş de olabilir. Bu insanların asıl derdi zaten evinde, komşularıyla otururken başını kapatan kadın değildir, bunu olsun biliyorsunuzdur. Ayrıca sallıyorsunuz azizim, Mustafa Kemal olsun, Demirel olsun, Özal olsun kadınlarla görüntü verirdi, bunu bu durumun yeni bir şey olmadığını söylemek için yazıyorum. Hem bu şartlarda gereklidir (daha doğrusu en azından tartışılabilir), hem de bunların icadı değildir. Durmuş'un sözü şöyleydi dedikten sonra 'gibi bi şeydi' yamasının dayanması da iyi durmamış ayrıca! İnsanların çıldıracak noktaya getirilmesine binaen ayağa kalkan bir bakan gözünüze batana kadar, bu insanları bu noktaya getiren siyaset eşkiyalarının tavırları nasıl gözünüze çarpamaz o da ayrı mevzuu. İnsanların ailesine sataşacak kadar siyaset mefhumunu aşağıya düşüren ve rakibinin sinirlerini tahrip etmeye yönelik yapmadık çirkeflik bırakmayan bu namussuzlar değil midir en ufak bir tartışmada dahi kürsüye yürüyen, kapakları yumruklayan, öküz gibi bağıran? Adam spazm geçirmiş, sen ne diyorsun? Kolay mı, birinin senin veya arkadaşının bacına, eşine sataşması veya ona yapılan haksızlığı savunması? Eminim değildir, eminim seni de delirtir! Türk siyasetinin ırzına geçtiler, siz fermuarın açık kalmasından bahsediyorsunuz!

 

Şimdi de bu adamın neden bu hadisenin ortaya çıkışından sonra atıldığını dilinize dolamışsınız! Peki size bir soru efendiler, insan gibi mertçe cevap verin. Bu adamın bu densiz benzetmeyi yapmasından sizin o güne kadar haberiniz var mıydı Allah aşkına? Ak Parti'yi çamurlamak için burada gelip yazan tonla adamdan hangisi tutup bunu gösterdi? Kaçınız biliyordunuz, bilseniz kullanmaz mıydınız? Diyelim ki biliyordunuz da kullanmadınız. Bu hal, bu lafı bizzat sizin gibilerin ehemmiyetli görmediğini ispatlamaz mı? Bekir Bozdağ bile 'böyle diyen biri yoktur' diyordu, olay bilinse ve bu adamın bundan haberi olsa böyle mi derdi? Kim ne derse desin, Ak Parti bu ülkede gerek sepetlediği kabadayı milletvekiliyle, gerek Fırat ve Dişli hadiseleriyle, gerekse de bu densizliği yapan elemanın sözü ortaya çıktığında onun istifasını sağlamakla en temiz siyaseti yapan kuruluş olmuştur. Tertemiz demek asla mümkün değil, çünkü bizim siyaset geleneğimiz henüz bu derinliğe ulaşamadığından kötü niyetlerle bu işlere dahil olan çok fazla kimse var malesef; ama, bunlar içinde en temiz ve namuslusu kesinlikle Ak Parti'dir ve son olayda da, benzeri bir durum gerçekleştiğinde yüzsüzce kıvırtan diğer partilerin aksine yapması gerekeni yapmıştır.

 

MHP teşkilatından hiçbir aykırı ses çıkmadığı ve hatta Şandır, Vural gibi tipler her zamanki tavırları üzere oturdukları yerden naaralar atarak arkadaşlarına destek verdikleri için; Osman'ın hareketini parti temsilcilerinin görüşü olarak kabul etmemizde hiçbir beis yok. şu olayı gördükten sonra da kendisini tam manasıyla muhalefet mezesi haline getiren bu partiye başörtülüler oy atabiliyorsa kapılardan kovulmak da, okutulmamak da, insan muamelesi görmemek de müstehaktır, daha ne diyeyim. 'Yeter ki başbakan mağdur olsun' düşüncesiyle onların bir topluluk olarak insaniyetlerine en büyük şamarlar patlatılırken; tutup da samimiyetin köküne kibrit suyu sıkan, muhalefetin namussuzlaştırdığı bu partiye oy atabilecek akil bir başörtülü bulunabileceğine ihtimal dahi verilemez. Yeter ki oylarını ezbere atan, kurulu robotlardan olmasınlar...

 

'Hay Durmuş nittin sen oğlum, bıraksaydın da peygamber deseydiler hazret'e.'

 

İroni yapmaya çalışmadan önce haber verin de orayı okumayalım.

 

Şimdilik sadece bir dipnot... Bundan bir sene önce Vural açıklamadı mı bu "peygamber gibidir" hadisesini... Ama "tarafsız basın" üç maymunu oynamayı tercih etti... Elbette akp nin de haberi vardı, ama takke düşüp kel görününce "siyasi etiğe" yattı... Tabi yerseniz...

Diğer suçlamalara yoğunluğum nedeniye şu an cevap veremiyorum, ama cevaplar gelecek... Sen her ne kadar ta ilk mesajında "siz ne derseniz boşa, ben MHP hakkımda hükmüm budur" desen de, alıntıladığım bu mesajında olduğun gibi "hakaretle" cevaba başlayacak olsan da ben söyleyeceğim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kanımız aksada zafer İslam'ın diyen bir teşkilatın/cemiyetin/camianın geldiği ve durduğu noktaya bak sen ! Bazen laik söylemleri ve dini s/açılımları CHP'yi bile geride bırakıyor.

 

Konuşacak, tartışacak, bağıracak, vuracak, ortaya dökecek başka meseleler kalmamış gibi, bu ülkenin en sıkıntılı ve hassas konusu olan başörtüsü üzerinden Meclis'te gündem oluşturuyorlar.

 

Bu nasıl iştir, nasıl davranıştır, nasıl dava anlayışıdır bilemiyorum? Dede Korkut otağından, Yesevi dergahından, Yunus ocağından beslendiklerini/esinlendiklerini söyleyen bir hareketin, bu hale nasıl geldiğine ve getirildiğine şaşıyor insan.

...

 

ALİ

Share this post


Link to post
Share on other sites

MHP'de haklı.Ne yapsın garipler açılımdan oy beklerken ters tepti.Yıllardır Ak Parti ve CHP'nin gölgesinde kaldılar.Eziklik psikolojisi içinde çırpınıp dururlarken Oktay Vural'ın fikri gelir.Kraldan Kralcı olalım der.Boşverin bu Müslüman Milliyetçi dalgalarını der.Ne Başörtüsü laikiz biz der.Ve sağ gösterip sol vururlar,sağ parti sandığımız MHP,CHP'yle izdivaç yaşamış,kaynaşmıştır bile.Ak Parti'ye yüklenip açıkta kalan oylardan nasiplenmek,en azından ana muhalefet koltuğuna çöreklenmek hülyasındadırlar.

Osman Durmuş ki,Sağlık Bakanıyken,şuan yanaştığı kesimden çekmediği kalmamıştır.Geçmişine bakmayı düşünmez amma meclisin kalifiye mikseri olmaya da adaydır.

Yazık be,size değil sizi sağ zannedip,sizi milliyetçi mukaddesatçı zannedip,sizi kendine yakın zannedip oy verenlere.Siyasi sömürü de buymuş.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Şimdilik sadece bir dipnot... Bundan bir sene önce Vural açıklamadı mı bu "peygamber gibidir" hadisesini... Ama "tarafsız basın" üç maymunu oynamayı tercih etti... Elbette akp nin de haberi vardı, ama takke düşüp kel görününce "siyasi etiğe" yattı... Tabi yerseniz...

Diğer suçlamalara yoğunluğum nedeniye şu an cevap veremiyorum, ama cevaplar gelecek... Sen her ne kadar ta ilk mesajında "siz ne derseniz boşa, ben MHP hakkımda hükmüm budur" desen de, alıntıladığım bu mesajında olduğun gibi "hakaretle" cevaba başlayacak olsan da ben söyleyeceğim...

Madem ki size göre Vural bunu vaktinde ispatladı (sadece iddia ettiyse onca palavranın arasında kaynaması normaldir), siz her fırsatta hükümete sallayan delikanlılar, pardon ama, hangi cehennemin dibindeydiniz bugüne kadar, koordinatları tarif eder misiniz? Olanca gerçek dışı iftirayı yayanlar, yani siz, bunu yüksek sesle dile getirecek kadar olsun önemsemediniz mi? Ben bunu bu forumdaki tonla sataşma içinde okumadığım gibi, yakın bir takipçisi olduğum haber7 ve internethaber sitelerinin yorumlarında da görmedim. Ama pek çok sataşma mesajı okumuşluğum var elbette. Nice yalanın da, nasıl yayıldığını çok iyi görüyorum. 'Ak Parti vatanı sattı' safsatasının altının ne kadar boş olduğu apaçıkken bunu belki de milyonlarca tabula rasa'ya kazıyan dedikodu akışı, burada neden sessiz kaldı, aile üzerinden siyaset yapacak kadar alçaklaşan siyasetiniz mezelik değerde olsun bulmadı mı bu sözleri? Bahçeli, ikiyüzelli beygir kudretindeki haşmetlu gırtlağıyla her fırsatta saçmalayana kadar, hatta kendini kaybedip 'Çin'e niye van minüt demiyosuuun' diyecek kadar uçana kadar bunu bir kere üslubunca söyleyemedi mi? Gerek Bekir Bozdağ'ın, gerekse Tayyip Erdoğan'ın meclisteki tavırları bir adamı kurtarmak için bahane aramaktan çok, 'böyle birisi yoktur, varsa da barınamaz kardeşim' tavrıydı. MHP'nin Kılıçdaroğlu'luğuna soyunan Vural'ın bunu duyuramamasındaki hikmet, olsa olsa bu hadiseyi yeterince mühim görmüyor oluşuyla izah edilebilir. Yandaş medya diktası yumacınızın ne olduğu herkese zaten malum. MHP hakkında ağzımı açarsam benim de dökeceğim çok fazla şey var var olmaya da, bu konuyu fazla dağıtmak istemiyorum.

 

Yahu hem mesele bu da değil, off-topic olmaya gerek yok. Adamın birisi 'adeta' kıyaslamasını yapmış, olması gereken de oldu. Bu hadise olaydan haberdar olmadığı her hallerinden ve bu ana kadar konu hakkında demeç vermeyişinden belli olan Ak Parti başkanını bağlar mı, diyelim ki bağlar, bunu bu şekilde ikinci bir çamı da devirerek birleştirmek kimin haddinedir? Başörtülüler hayattan tecrit edilirken, kına yakmaya devam edin ve mücadelelerinin samimiyetini sorgulayın siz dava adamları(!). Herkes kendine yakışanı yapsın...

 

Eyvallah delikanlı, bekliyorum, bakalım seni nasıl kumanda etmişler?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Trradomir Gönüldaşım epey gergin... Gönüldaşım, şunları izle de rahatla biraz:

 

Bahçeli'den Analitik Siyaset Dersleri Hahahaha :D Alkışlayan denyolara dikkat edin nasıl gaza geldiler hahaha :D

 

Hortumcular Aahaahaha :D Yorum yooook!.. Yalnız mimiklere dikkat! Haha :D

 

Haldaşlık başka tabi ;)

 

Bir de ülkücü kardeşlere bir hediyem olacak:

Ozan Arif - Adam Değilmiş Şu videoyu bulana kadar neler çektim :D

 

Hadi selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

:S Basmacı Gönüldaş, gözünüzü seveyim Büyük Doğu yolu bunları kusmasın de ''netsin?'' Biraz sinir biraz alay... Olacak o kadar. Siz gocunmayın lütfen farkettiyseniz Ozan Ariften pırıltılar da naklettim. Bir de ülkücü gözüyle bakalım diye :D Neyse mesele ben değilim en tepedeki mesaj... Ona odaklanalım. Hadi selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Özellikle Bahçeli'nin eşkıylarına canım çok sıkıldı.

 

Eee ortalıkta Kurtlar Vadisi türevinde diziler dolaştıkça, o dizilerde devletin kolluk kuvvetlerinin yerine üç-beş zibidi ortalığı kendi üsluplarıyla düzenlemeye çalıştıkça bu Bahçeli'nin trolleride daha fazla türeyecektir.

 

Edepten, üsluptan bahsetmek şu anda hiç bir siyasinin işi değil. Hoş, siyasiler çok edepli olmak zorunda da değiller.

 

Herkesi bir edep, üslup gerginliği sarmış gidiyor.

 

Greetings!

Share this post


Link to post
Share on other sites

MHP=(EDIT: Bu kelimeyi bu şekilde kullanmak uygun değil) hareket partisi.....vesselam.içerısındekı üyeleri olmasada partinin başından olanlarının yaptıklarına bu ad çok yakışıyor:) işin bu tarafı bır tarafa,arkadaşlar ben bunlar kadar rezil,işleri güçleri vurup kırmak,icraatsız,milliyetçilik adı altında türlü rezillikler yapan bır anlayış görmedim.nerede pislik,orada bunlar.nerede dürüst bır adım bunlar ortada yok.şimdiden bana haykıracak arkadaşlarım kusura bakmayın.söylemeden duramayacağım bu vıdeolardan sonra...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Osman Durmuş, 2000 yılında Sağlık Bakanı iken ziyaret ettiği Trabzon Numune Hastanesi'nde kendisini kapıda karşılamayan, hadi açık söyleyelim "peygamber gelmiş gibi" saygı ve tazim göstermeyen başhekimi koltuğundan kaldırıp dışarı kovmuştu oysa. Bol bol da hakaret ederek... Ne komik değil mi?

 

 

Memleketin milli manevi değerlerine sahip çıkma iddiasındaki MHP'nin vekilinin CHP'li Atilla Kart kadar bir anlayışa sahip olmaması ne komik. Osman Durmuş, MHP'nin Onur Öymen'i oldu. MHP "demokratik açılımdan" hoşnut olmayan bir milliyetçi-muhafazakâr kitleden oy beklentisi içindeydi. Bence artık beklemesin. Kimse, "Ama MHP, üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldıracak girişimi başlatmış partidir" demesin. O filmin devamında AK Parti kapatılma tehlikesi yaşadı ve MHP'nin kurmaylarından biri olan Deniz Bölükbaşı'nın türban girişiminin bir tuzak olarak hazırlandığını övünçle ifade eden beyanları yansıdı gazetelere; MHP'nin girişimi bir pusuya dönüştü ve öylece kodlandı zihinlerde.

 

 

Ne güzel demiş değıl mı Nıhal Bengisu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

osman durmuş bir insan bukatar kin ve nefret dolu olabilir ancak bir okadar da seviyesiz

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her ne kadar parti ve partici zihniyetleri sevmesem de AKP'nin kendini bir halt zannetmesinden ötürü onlara ayrı bir gıcığım. Zaten kendi müridleri baştaki adamı peygamber görürken, bu lafı dinleyen peynir kafalı gerzekler de alkışlayarak desteklerini gösteriyorlar. Tuh sizin kalıbınıza. Dinin çirkef yobazı, kuş beyinli, at kafalılar. Ordaki tartışma ve kavgada ise başbakanın iki milletvekili eşliğinden ortalığı terk etmesi ise bir lidere TBMM çatısı altında asla yakışmadı. Koskoca başbakan zoru görünce arkasına bile bakmadan kaçıyorsa yuh ona da. Zaten MHP'liler de fırsat kolluyorken AKP'nin böyle tosba zihniyetiyle hareketi tam gülmelik. Allah'tan feraset sahibi olduğunu sandığımız ama ne feraset, ne basiret ne de ahlaki hal sahibi olamayan halk bunların arkasında. Yoksa ikinci gün tepetaklak olmuşlardı. Neyse Allah'tan çok kalmadı bunların zamanı. Kısa bir süre sonra defolup gidecekler. Sonra AKP'li bazı gerilerin tabir ettiği(haşa) peygamberlik anlayışından kurtulacağız ve kul sistemi olan cumhuriyete geçeceğiz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kimin haklı kimin haksız olduğu, partilerden hangisinin tepkisinde haklı olduğu, "milletin meclisinde" böyle kavgaların olmaması gerektiği... v.s. çok söylendi, yazıldı, çizildi. Ben daha önceden ve herkes tarafından binlerce kez söylenmiş olan bu tarz şeyleri söylemeyeceğim. Bence konu partilerin görüş açısı ile değilde genel bir bakış açısı ile ele alınmalı ( çünkü herkes kendi partisini haklı bulacaktır.) Dava islam davası ve islami bir simge olan örtünmenin böyle çirkin bir şekilde ele alınması, dillerde alay edilircesine kullanılması bir müslüman olarak beni çok üzdü. Arkadaşlar bence herkes silkelenip kendine gelmeli, hangi yolda olduğuna, ana gayemizin neler olduğuna, yolunda gitmeye çalıştığımız üstada layık olmaya çalışmalıyız. Ve susulmaması gereken yerlerde susmayı tercih etmemeliyiz. Bir yanlışlık karşısında elimizle, dilimizle engellemeli olmadı kalbimizle buğuz etmeliyiz. Bizim gibi bir şeyler yapmaya çalışan, bir şeylerin farkında olup diğer insanlarında farkında olmasına yardım etmeye çalışan insanlara da bunun yakışacağını düşünüyorum.

Türklüğe ve Müslümanlığa yaraşır bir şekilde kalabilmek duası ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sevgili Cumhurıyet sevdalısı yazanel...Neler yazmışsın öyle(:

Bahçeliden okumayı senden de yazmayı öğrendık maşallah.

Kimsenın defolup gittiği yok,kapı orada istersen sen gıdebılırsın haydeee.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest pehlivan

" İzansızlıktır!.. Ahlâksızlıktır! " Bu fillere "Ne" sorusu sorulduğunda, tabi ki ;" münafıkça, başbakana yapılan peygamber benzetmesi " cevabı en doğru olandır. Fail İnşaAllah tövbe etmiştir...

Bu münafıkça hareketin, muhalefet tarafından haber vermesinde bir tuhaflık , yanlışlık göremiyorum. Zaten muhalefetin işi bu değil mi? Sayın Başbakanımızın düşünmeden karşı saldırısı geri tepmekte. Yazık ediyorlar ,hem kendilerine hem umutlara... Tabi şunu kabul etmemiz gerekir ki şartlar çok ağır. Böyle basit hatalar yapılmamalı. Eğer hata değilse işte o zaman buyurun cenaze namazına...

Acizane benim gördüklerim bunlar...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Oy oy ilhami, ne alemsin. Sen beni takip et, daha öğreceneceğin neler çıkar neler. Adın ilhami ama hiçbir fikrin ilhamını yansıtmyan, ya da yazdıklarıyla kimseye ilham veremeyen sahte sevdalı ilhami. Valla siteyi gezerken senin yüzünden yazma ilhamım bile kaçtı. Uğursuzluk böceği seni. :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yazmıştım fakat gerginlik uzamasın diye bekletiyordum, ama madem konu güncellendi, iki ufak editle gönderelim.

 

Şahsi uyuzluklarımızı yazmaya başlamamız gerekiyorsa, ben de hadiseleri tahlil etme kabiliyetlerinin eksikliğine rağmen, art niyetli muhalefet robotlarının internet köşelerinde atıp tutması sebebiyle kendilerine pek bir sinir olduğumu yazayım o halde. Hala nasıl bir fabrika ayarıyla 'kendi müridleri baştakini peygamber görüyor' diye sataşılabiliyor, bilmiyorum. O zaman lütfen şu siteye girerken de biraz düşünün, çünkü Peyami Safa şaşkalozu Üstad'a, hem de 'adeta' kelimesini de kullanmaksızın düpedüz peygamber demişti. 20 milyon adamın arasında bir denyonun yaptığı çirkin benzetme bu cümleyi kurmayı ve koca bir cemiyeti töhmet altında bırakmayı meşrulaştırıyorsa, bu sözü söyledikten yıllar sonra BD'lere yazı veren bir adamın söylediği de Üstad'ı ve bütün bir Üstadseverler camiasını töhmet altında tutmaya yeter. Saplantılarınız insafı ve namusu hüngür hüngür ağlatıyor. Bu lafınız, tamamen sataşmak niyetiyle gelip burada birşeyler karaladığınızı ispatlamaktan başka hiç ama hiçbir mana ifade etmiyor. Bu adamlar olayın hak ettiği ehemmiyetle gündeme gelişinden sonra sahiplenilmemişken, üçüncüye ancak susmak, en azından bir cemiyete toptan sataşmama namusuyla davranabilmek düşerdi. Beceremediniz, çünkü partileri sevmem cart curt makamından geyik bestelemenize rağmen işin arkaplanında neler olduğu malum.

 

Olayın vahameti hususunda MHP'yi sütten çıkmış ak kaşık gibi görüşünüzden midir bilmiyorum (parti fanatizmi böyle bir şey olsa gerektir), bu ahlaksız adamlar hakkında tek kelime yazmaya parmaklarınız varmazken ve siyaset namusu ve başörtüsü meselesi gibi konuşulacak tonla şey varken bula bula başbakanın salonu terkedişini bulabilmişsiniz, aferin aradan geçen 10 gün içinde pek çalışmışa benziyorsunuz. Zoru görünce kaçan adam başbakansa gerisi nedir bilmek imkansız. Biz onu tarihe attığı o Davos çentiğinde ve ciddi meselelere karşı takındığı, bazen haddinden fazla cesur olduğundan eleştirdiğimiz tavırlarıyla çok gördük zaten. Ailevi meseleleri sataşma vesilesi haline getiren ve siyaseti insanların ailevi hassasiyetlerine çimdik atmak olarak gören bir ahlaksızlar kumpanyasına karşı, gerginliği daha da fazla büyütmeden meseleyi olması gerektiği gibi kapatabilmek bizzat kendisinin basiretidir. Recep Akdağ küçük enişte olur, onun gibi zıvanadan çıkmamak için salonu terk eden başbakan tosbaa olur. Bre teresler, siz nesiniz acaba, sizi tasfir edecek sıfat var mı? Tüm bunların baş sebebi olan meclisin ahlaksız eşkiyalarından bahseden hiç yok! 'İnşallah senin eşine de böyle bir terbiyesizlik yaparlar da o zaman görürüm ben senin ağzının köpüklerini, suratının kırmızısını, titreyen dizlerini ve sinirinden cümle dahi kuramaz hale gelişini' gibi bir duayı etmeye yine de dilimiz varmıyor; çünkü biz bu hadisede bir kısım MHP'li ve onları haklı görenler kadar basiretsiz olamadık, elhamdülillah!!!

 

'Neyse Allah'tan çok kalmadı bunların zamanı. Kısa bir süre sonra defolup gidecekler. Sonra AKP'li bazı gerilerin tabir ettiği(haşa) peygamberlik anlayışından kurtulacağız ve kul sistemi olan cumhuriyete geçeceğiz.'

 

Uyandığında bi sesleniver de seninle cumhuriyetin ne olduğunu konuşalım, şerefsiz, namussuz, geri zekalı, manda, bidon kafalı, ayı Türk halkında Basiret konusu üzerine sosyolojik tahliller hazırlayalım. Ama önceden bir anlaşmaya varmamız gerek. Nickimle dalga geçecek kadar küçülmeyeceksin, tamam mı? Beni böyle bir hareket bizzat mutlu eder, fakire eğlence çıkar da senin nickin sonra Karaköy'ün hangi sokağına düşer, onu bilmiyorum.

 

Elemanın biri de bunca şeyi okuduktan sonra vara vara 'Hmm, bu adamlar Peygamber benzetmesinin gündeme getirilmesine karşı çıkıyorlar!' neticesine varmış. Size ne demeli, hakikaten aciz kalıyorum. Söylenebilecek şeyler üç harften başlayıp fizana kadar gidiyor ama bunları söylemek doğru değil. Beyinleriniz sizlerden, söylenenleri anlamak amacıyla dahi onları kullanmadığınız için öbür tarafta davacı olacak, sürüm sürüm sürüneceksiniz. Ben şimdi baştan hangi tavrın eleştirildiğini tekrar mı yazayım ilk sayfada uzun uzun tüm derdimizi anlatmışken. Biz burada oturduk da 'neden bunları söylüyorsunuz, söylemeyin ey muhalefet' mi diyoruz yani. Kafanızı ambalajında mı unuttunuz. Adam böyle sanmış ya, yuh ya! Sonra arkadaşın kullanmadığı beyninin düğmesine basınca da suçlu, sert, kaba, sataşan biz oluyoruz. İsyan ettirdiniz beni, bıktırdınız. Pindaros tevekkeli dememiş 'Bunca yıl katırlara orkide sunmuşum' diye. Bravo size, böyle düşünemeden, hayvan gibi devam edin.

 

'Allah bana beyni kısa devre yapmış adamların arasında sabırlar ihsan eylesin.' Kemal Atatürk

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

''(...)seninle cumhuriyetin ne olduğunu konuşalım, şerefsiz, namussuz, geri zekalı, manda, bidon kafalı, ayı Türk halkında Basiret konusu üzerine sosyolojik tahliller hazırlayalım.(...) tamam mı?''

Tamam...

Aman ne iyi olur, ne iyi olur!

Esasında bu konuları da keskin bir şekilde karşılıklı tahliller hazırlayacağımız sayfalar olsa var ya, ne fikirler çıkar orataya, ne fikirler... Ezber bozulur yahu...

 

Bak şimdi şu Ergenekon iddianemesinde neler yazıyor, neler...

Mesela oradaki bazı zanlılar kendi aralarında konuşurken, Akpartiyi merkez sağ konumuna çekmeye çalışacaklarmış, eğer bu olmaz ise, evet o zaman yeni bir parti oluşturup o partiyi de merkeze yerleştireceklermiş... Merkez tabirine dikkat...

 

O zaman ben şöyle bir tahlil yaparım: Efendim, elit ve atanmış bir merkez tarafından oluşturulmak istenen merkez sağ varsa, aynı mahfilden merkez sol da vardır... Yine aynı merkez tarafından oluşturuan bir merkez milliyetçilikte var mıdır?.. E durum olduğunu gösteriyor ve bence vardır da... Tekrar bir hülasa edelim yazdıklarımızı... Merkez sağ, merkez sol, merkez milliyetçilik... Aslında varya, Sivas Madımak olayı ile Erzincan Başbağlar olaylarının arkasında olduğu iddia edilen tek eli daha iyi görüyorum... Farklı merkezleri bir arada toplayan tek merkez...

 

Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?.. Bunlar uzun tahliller isteyen konular...

Hiç düşünmediniz mi, bu merkeze bağlı sağ, sol ve milliyetçi partiler hiç bir zaman ülkenin geri kalmasını sağlayan anayasa için kafa yormazlar... Ülkenin evrensel hukuk kurallarına bağlı oluşturulan bir anayasa yerine, belli bir ideolojiye bağlı bir anyasaya bağlı kalırlar da, tek merkezin konforunu bozmazlar... Yargıdaki dili bunlarda da dinlersiniz... İşte aynı dili konuşmalarının nedeni de merkez sağ, merkez sol ve merkez milliyetçi olmaları... Bu anlamde Türkeşi çok iyi tanımıyoruz... Bahçeli'yide aslında... Ama burada merkezlerin tabanlarına bir sözüm yok... İşte tan burada taban tavan meselesinde Üstad'ın müthiş üstü enfes bir benzetmesi geldi aklıma:

''Bu vatanda maddi ve manevi felaketin, hem de vatanı yoktan var ettiği iddiasıyla, mümessili sabit ve tek; ona karaşı teşekküller ise adeta yine ondan izinli ve müsamahalı olarak birbirine nazaran küçük ton farkları ile belirlidir.''

Eyvah... Bu şimdi öyle bir cümleki, beynimizden dumanlar çıkana kadar tahlillere muhtaç...

Ha birde daha eskilerde ama bir o kadar yakın tarihimizde, Kurtuluş savaşında hoca, Mecliste Kemalizm yanlısı, daha sonra da bu yanlılığının ona verdiği bir görev olacak ki, Komünist parti kurucusu şahsiyetlerimiz var... Buradaki merkezi görebiliyor musunuz? Komünist parti kurucuları arasında din adamları da vardı o zamanlar... mesela Demokrat partiden önce ve Cumhuriyet döneminde iki muhalefet denemesi vardı... Buradaki merkezi de görebilmek lazım...

 

Aslında Necip Fazıl yine müthiş bir benzetme yapmış, Malum partiden doğma malum partiler hakkında: ''...etekleri zirvesine, zirvesi de eteklerine düşman bir tereddüt ve tezat topluluğu kabul edebilir misiniz?'' (MHP'ye çok benziyor bu ifade)Taban ve tavan tezadı... Etekler benim ama, zirveyi kabul edemiyorum işte...

 

Hadi, beyin kanatmaya...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...