Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
kosem

Mahmud Esad Coşan

Recommended Posts

mec1cu5.jpg

 

Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Rh.A

 

14 Nisan 1938 yılında, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin Ahmetçe köyünde doğdu. Babası Halil Necâti Efendi, annesi Şâdiye Hanım'dır. Anne ve baba tarafından soyu, Buhàra'dan Çanakkale'ye göç etmiş seyyidlere dayanır.

 

Küçük yaşta iken ailesi İstanbul'a taşındı. 1950'de İstanbul Vezneciler İlkokulu'nu, 1956'da Vefa Lisesi'ni bitirdi. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi Bölümü'ne girdi. Arap Dili ve Edebiyatı, İran Dili ve Edebiyatı, Ortaçağ Tarihi ile Türk-İslâm Sanatı sertifikalarını alarak, 1960 yılında Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu.

 

Aynı yıl, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde açılan asistanlık imtihanını kazanarak, Klasik-Dinî Türkçe Metinler Kürsüsü'ne asistan olarak girdi. Fakülte yayın komisyonunda iki yıl sekreterlik yaptı. 1965 yılında, XV. Yüzyıl şairlerinden olan Hatiboğlu Muhammed ve Eserleri konusunda doktora tezi vererek ilâhiyat doktoru ünvanını aldı. 1967-1968 yıllarında Ankara Yükseliş Mühendislik ve Mimarlık Özel Yüksek Okulu'nda Türkçe ve Hümaniter Bilgiler derslerini verdi.

 

Askerlik görevine Tuzla Piyade Okulunda başladı (15 Ekim 1971). Ağrı Patnos'ta yedeksubay olarak tamamladı (31 Aralık 1972).

 

1973 yılında, Hacı Bektâş-ı Velî, Makàlât adlı doçentlik tezi ile doçent ünvanını aldı ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Türk-İslâm Edebiyatı Kürsüsü'ne öğretim üyesi olarak tayin edildi. 1977-1980 yıllarında Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Yurtdışında çeşitli üniversitelerde misafir öğretim üyeliklerinde bulundu.

 

1982 yılında, "İbrâhim-i Müteferrika ve Risâle-i İslâmiyye" isimli takdim teziyle ilâhiyat profesörü oldu. Sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla zaman ayırabilmek düşüncesiyle, 1987 yılında emekliliğini isteyerek üniversiteden ayrıldı.

 

* * *

 

İlk dînî eğitimini ailesinde gördü. Dedesi İstanbul'da medreselerde ilim tahsil etmiş ve Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Hazretleri'ne intisab etmiş bir kimseydi. Çanakkale Savaşı'nda şehid olmuştur.

 

Babası Halil Necâti Efendi, küçük yaşta köyünde hafızlığını tamamladı. Gençliğinde Gümüşhaneli dergâhına mensub Çırpılarlı Hacı Ali Efendi'nin medresesine devam etti. İlk tasavvuf dersini de ondan aldı. Medreseler kapandıktan sonra tekrar köyüne döndü. Şadiye Hanım'la evlendi (1928). Şâdiye Hanım da aynı sülâleden zikir ehli, bilgili bir hanımdı. Bu evlilikten beşi erkek, ikisi kız, yedi çocukları oldu. Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi, ailenin dördüncü çocuğudur.

 

Halil Necâti Efendi, çocuklarını okutmak amacıyla 1942 yılında İstanbul'a taşındı. Bir süre ticaretle meşgul oldu. O sırada, Şehzâdebaşı Damat İbrahim Paşa Camii'nde Serezli Hasîb Efendi'nin sohbetlerine devam etti. Onun vefatından sonra, Kazanlı Abdül'aziz Efendi'ye intisab etti. Onun Ümmügülsüm Camii'ndeki sohbetlerine katıldı. Abdül'aziz Efendi'nin tavsiyesi ile girdiği müezzinlik imtihanını kazanarak, Fatih Müftülüğü'nde göreve başladı. Abdül'aziz Efendi'nin vefatından sonra (1952), irşad görevini sürdüren Mehmed Zâhid Kotku Hazretleri'nin sohbetlerine devam etti. Onun yakın dostlarından oldu.

 

Bu münasebetle, Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi, küçük yaşta hocaefendilerin meclislerinde bulundu, onların maddî ve manevî ilgilerine mazhar oldu.

 

* * *

 

Edebiyat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, 1960 yazında Mehmed Zâhid Kotku Hazretleri'nin kızı Muhterem Hanım'la evlendi. Aynı yılın sonbaharında, Ankara İlâhiyat Fakültesi'ndeki asistanlık görevi dolayısıyla Ankara'ya taşındılar.

 

İlâhiyat Fakültesi'ndeki öğretim üyeliği yıllarında, Hocaefendi'nin kapısı herkese açıktı. Öğrencilerin çok sevdiği ve saygı gösterdiği bir kimseydi. Talebe gelir, kapıyı çalar, derdini anlatır, cevabını alır, müsterih bir çehre ile ayrılırdı. Olaylı ve kavgalı zamanlarda öğrencilerin arasına girer, onları akl-ı selime davet eder, kavgaları önlemeye çalışırdı.

 

1960'lı yıllarda fakültede resmî ders olarak Kur'an-ı Kerim dersi yoktu. Öğrenciler kendi gayretleriyle, Arapçadan, Farsçadan faydalanarak Kur'an-ı Kerim öğrenmeğe çalışıyordu. Bunu gören Hocaefendi, müsait zamanlarında hasbî olarak, isteyenlere Kur'an-ı Kerim ve Osmanlıca dersleri veriyordu. Öğrencilerini bilimsel araştırmalara, master ve doktora yapmaya teşvik ederdi.

 

Öğretim üyeleri arasında saygınlığı vardı. Sahasında söz sahibi idi. Özellikle Türk-İslâm edebiyatında, ilk müracaat edilen kimseydi. Kendisinden önce profesör olmuş hocalar bile, ağır bir parça, çetin bir şiir oldu mu, "Es'ad Bey, şuna beraber bakabilir miyiz?" diye kendisine gelirlerdi. Herkese yardımcı olmaya çalışırdı.

 

İlk yıllar Kurtuluş'ta oturuyorlardı. Daha sonra Kalaba'ya taşındılar (1963). Evlerinin yakınında cami yoktu. Bir mescid açılması için önderlik etti. Daha sonra onun gayretleriyle bir dernek kurulup, cami yeri alındı. Üstte Kur'an Kur'an Kursu, altta cami olmak üzere cami inşaatının yapılmasına gayret etti. Buralarda zaman zaman hadis ve tefsir sohbetleri yaptı.

 

Komşuluk ilişkileri çok mükemmeldi. Bütün yorgunluklarına ve yoğunluklarına rağmen, komşularına da vakit ayırırdı. Karşılıklı ziyaretleşmeler olurdu. Ziyaretlerde tebessümü eksik etmezdi. Ziyaret sırasında, kütüphaneden uygun bir kitap alır, orada bulunanlardan birisine bir yer açtırırdı. Sonra oradan bir miktar okuyarak sohbet ederdi.

 

Mehmed Zâhid Kotku Hazretleri, hemen her yıl Ankara'ya gelir, evlerinde bir süre misafir kalırdı. Ankara'nın çeşitli semtlerinde, çevre ilçelerde sohbetler, ziyaretler olurdu. Bazen da M. Es'ad Hocaefendi'yi de yanına alır, Anadolu'nun muhtelif şehirlerine beraber seyahat ederlerdi.

 

* * *

 

Mehmed Zâhid Kotku Efendi'nin bizzat elinden tutarak kürsüye oturtması ile, İskenderpaşa Camii'nde hadis derslerine başladı (1977). Hafta sonlarında İstanbul'a gidiyor, hadis dersini yapıp Ankara'ya dönüyordu.

 

Mehmed Zâhid Efendi'nin hastalığında, ameliyatında hep yakın hizmetinde bulundu. Son demlerinde de yanıbaşındaydı. Onun arzusu üzerine, 13 Kasım 1980 günü vefatından sonra, cemaatin eğitimiyle ve her türlü meselesiyle ilgilenme, tebliğ ve irşad görevini üstlendi. (5 Muharrem 1401)

 

Tasavvufî nisbeti; hocası Mehmed Zâhid Efendi vasıtasıyla Nakşibendî Tarikatı'nın, Hàlidiyye kolunun, Gümüşhâneviyye şubesidir. Ayrıca Kàdiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye, Çeştiyye, Mevleviyye, Halvetiyye ve Bayrâmiyye tarikatlarından da irşada me'zundu.

 

Onun döneminde hadis derslerine ilgi daha da arttı. Cemaat yer bulamadığı için camiye ilâveler yapıldı, ders dinlenilecek yerler beş-altı kat genişletildi. Caminin yanındaki eski binalar alınarak camiye katıldı. Ayrıca Ankara, İzmir, Bursa, Sapanca, İzmit ve Eskişehir'de mutad hadis dersleri başlatıldı.

 

Mehmed Zahid Kotku Efendi'nin emri üzerine kurduğu "Hakyol Vakfı"nın çalışmalarıyla bizzat ilgilendi, muhtelif yerlerde şubeler açtırdı. Eğitim ve yardımlaşma faaliyetini yaygınlaştırmak için çalışmalar yaptı. Sanat ve kültürle ilgili çalışmalar yapmak üzere "İlim, Kültür ve Sanat Vakfı"nı, sağlık hizmetleri için "Sağlık Vakfı"nı kurdurdu. Hanımların eğitimiyle ilgili olarak "Hanım Dernekleri"nin; çevre ile ilgili çalışmalar yapmak üzere "İlim, Ahlâk, Kültür ve Çevre Dernekleri"nin kurulmasını ve yaygınlaştırılmasını teşvik etti. Bu çalışmalarla toplu-mun güzel amaçlar için bir araya gelmesini, organize olmasını sağlamaya çalıştı.

 

Vakıflara ait, harabe haline gelmiş birtakım ecdad yadigârı eserlerin tamir ve tecdidiyle ilgilendi. Onların gayesine uygun olarak tekrar faaliyete geçmesini temin etti. (Ahmed Kâmil Tekkesi, Selâmi Mustafa Efendi Tekkesi, Şeyh Murad Efendi Dergâhı, Şadiye Hatun Şifâ Külliyesi... )

 

Eğitimin yaygınlaştırılması için basın ve yayın çalışmalarıyla ilgilendi. 1983 Eylülünde İslâm dergisi, 1985 Nisanında Kadın ve Aile ve İlim ve Sanat dergisi yayınlanmaya başladı. Daha sonra Gülçocuk dergisi çıkartıldı. Sağlık ve bilimle ilgili konularda ise Panzehir dergisi yayınlandı. Vefa Yayıncılık adına yayınlanan bu dergilerle yakından ilgilendi ve makaleler yazdı.

 

Bu dergiler ilgilendikleri sahalarda kamuoyuna önderlik ettiler. Yayınladıkları yazılarla, araştırma dosyalarıyla ve İslâm dünyasından haberlerle halkımızın bilgilenmesine ve bilinçlenmesine katkıda bulundular. İyimser, ümit verici, yol gösterici yazılarla pek çok hayırlı gelişmelere sebep oldular. Haklarında sempozyumlar, doktora tezleri yapıldı. Bir ara İslâm dergisinin tirajı yüzbini aştı. İslâm ve Kadın ve Aile dergileri, 1998 Haziranına kadar aksamadan yayınlarını sürdürdüler.

 

Kitap yayıncılığı için Sehâ Neşriyat'ı kurdu; çeşitli dinî, edebî, tarihî, kültürel eserler neşredildi. Yayıncılığın geliştirilmesi, haftalık ve günlük yayınlara geçilebilmesi için çalışmalar başlattı. Onun gayretleriyle bir matbaa tesis edildi (Ahsen), dizgi tesisleri kuruldu (Dehâ).

 

Sesli ve görüntülü yayıncılık alanında hizmet etmek, millî ve mânevî değerlerimize uygun yayınlar yapmak üzere, Ak-Radyo (AKRA) adı altında bir müessesenin kurulmasına öncülük etti (1992). Halen İstanbul'dan radyo yayınları yapılmakta; bu yayınlar uydu vasıtasıyla Türkiye'nin her yerinden, Orta Asya'dan ve Avrupa'dan dinlenebilmektedir.

 

Onun teşviki ile Ak-Televizyon adı altında Marmara Bölgesine yönelik bölgesel televizyon yayını başlatıldı (1997). Basın-yayın alanında Sağduyu isimli günlük bir gazete yayınlandı (3 Mayıs 1998 - 11 Temmuz 1999).

 

Kaliteli bir eğitimi temin etmek amacıyla, özel eğitim kurumlarının kurulmasını teşvik etti. Çeşitli illerde ilkokul öncesi, ilkokul ve orta öğrenime yönelik eğitim tesisleri, okullar ve dersaneler kurdurdu. (Asfa)

 

Halka güvenilir bir sağlık hizmeti verilmesi için poliklinikler ve hastaneler açılmasını teşvik etti. Buna bağlı olarak başta İstanbul olmak üzere bir çok ilde sağlık kuruluşları hizmete açıldı. (Hayrunnisâ Hastanesi, Esmâ Hatun Hastanesi, Afiyet Hastanesi...)

 

Yurtdışındaki müslümanlarla diyaloğu sağlamak, ziyaretleri kolaylaştırmak amacıyla İskenderpaşa Turizm (İSPA) adı altında bir seyahat acentası kurulmasına öncülük etti. Bu şirket vasıtasıyla hac ve umre programları, çeşitli yurt içi ve yurt dışı geziler; aile ve eğitim toplantıları düzenlendi.

 

İlmî seviyesi yüksek hocalar yetiştirmek amacıyla İstanbul'da, Ankara'da, Konya'da ve Bursa'da hadis ve fıkıh enstitüleri açtırdı. Buralarda ilâhiyat fakültelerinde okuyan veya mezun olan kimselere, özel hocalardan Arapça, hadis, tefsir ve fıkıh dersleri verdirilmesini temin etti.

 

Sohbet ve vaazlarına yurt içinde ve yurt dışında büyük ilgi gösterilmesi ve çeşitli yerlere davet edilmesi, onun çok seyahat etmesine neden oldu. Avrupa'da, Kuzey Amerika'da, Afrika'da, Orta Asya'da ve Avustralya'da pek çok ziyaretler, vaazlar, sohbetler yaptı; eğitim programlarına katıldı.

 

Her yıl hac ve umre dolayısıyla değişik ülkelerden gelen müslümanlarla görüştü, diyalog kurdu. Hakkı ve hayrı, iyiyi ve güzeli tebliğ etme yönünde şumüllü ve verimli çalışmalar yapmaktan bir an bile geri kalmadı. Çevresini de daima bu tür çalışmalara teşvik etti.

 

1997 Mayıs'ından itibaren hizmetlerini yurtdışında sürdürdü. 1998 yılında Avustralya'nın Brisbane şehrine yerleşti. Tebliğ ve irşad çalışmalarını Avustralya'nın her tarafına yaygınlaştırdı. Pek çok yerde camiler, kültür merkezleri açıldı. Brisban'daki camide, her gün sabah ve yatsı namazlarından sonra, hadis sohbeti yapıyordu.

 

Radyo sohbetleri yine devam etti. Cuma günleri Ak-Radyo'da yapmakta olduğu hadis sohbetlerine ilâve olarak, salı günleri tefsir sohbetleri yapmaya başladı (29 Eylül 1998). Fâtiha Sûresi'nden başladı. Her sohbette birkaç ayet-i kerime okuyup, izah ediyordu. Vefat etmeden önce yaptıkları son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi 224. ayetine kadar gelmişlerdi.

 

4 Şubat 2001 (10 Zilkade 1421) Pazar günü, bir cami açılışı yapmak için Grifit şehrine giderlerken, Avustralya yerel saatiyle 12'de (Türkiye saatiyle 04'te) Sydney civarında, Dubbo kasabası yakınlarında geçirdikleri elim bir trafik kazası sonucu, yanında bulunan damadı Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel'le birlikte ahirete irtihal eylediler. Ani ölümleri ailesi, yakınları, sevenleri ve bütün müslümanlar tarafından derin bir üzüntüyle karşılandı.

 

Mübarek naaşları, Sydney'de Auburn Gelibolu Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra Türkiye'ye getirildi (8 Şubat Perşembe). 9 Şubat Cuma günü, Fatih Camii'nde yüzbinlerin iştirak ettiği muhteşem bir cenaze namazından sonra, tekbirlerle, salevatlarla, dualarla, gözyaşlarıyla, Ebû Eyyûb el-Ensàrî Hazretleri'nin kabri civarında, Eyüp Mezarlığında toprağa verildi.

 

 

 

Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Rh.A, doğu dillerinden Arapça ve Farsça'yı, batı dillerinden Almanca ve İngilizce'yi bilmekteydi. Yurt içinde ve yurt dışında çok yönlü sosyal faaliyetlerini, tebliğ ve irşad çalışmalarını vefat edinceye kadar devam ettirdi. Kendisinden sonra bu hizmetleri, emir ve işaretleri üzere oğlu Muharrem Nureddin Coşan üstlendi.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Rahmetullahi aleyhim vasia...

***

TAVSİYELERİ

Cehalet felakettir, amelsiz ilim ise vebal! Silkinelim, atalet ve cehaleti yenelim.

Hakkı istemeli, gerçeği aramalı, onu sevmeli ve saymalı.

Gülün dikenine değil, kokusuna ve rengine bakın.

Az uyuyup çok çalışın, ilmi çalışmalara önem, bilgin ve uzmanlara kulak verin.

Gevşemeyiniz, ahireti, hesabı unutmayınız, hiç olmazsa düşmanların çalışmalarına bakıp gayrete geliniz.

İlerleme, kalkınma ve yükselmenin sonsuz değerli, vazgeçilmez şartı, her yönü ve çeşidi ile, gerçek ilimdir.

Evlerimizde sadece akla uyan, işe yarayan lüzumlu, faydalı eşya bulunsun.

Çocuklarını millî kültüre bağlı ve uygun yetiştirmeğe var gücüyle çalışmalıdır.

Çok ve devamlı okumalı, meslekî literatürü, ilmî gelişmeleri yakından, -ilmî mecmualar, yeni etüd ve makaleler seviyesinde- takip etmeliyiz.

Kur'ân'ı Kerîm'i ve hadis-i şerifleri sağlam kaynaklardan öğrenin ve sahih hadisleri ezberleyin.

Kur'ân-ı Kerîm'in en güzel izahı Rasulullah'ın hayatıdır. Sahabe-i Kirâm'ın hayatıdır. Onların hayatı çok önemlidir. Sahabe-i Kirâm'ı iyi öğrenin.

İlme sarılacağız, gerçek âlim olacağız, müslümanları kaliteli, meziyetli, bilgili, görgülü, ahlâklı yetiştireceğiz.

Üç kuruşluk maaş için çalışan basit insanlar olmayın. İdealleri unutmayın.

Büyükşehirlerde yığılmak yerine, rahat yaşayabileceğiniz kenarları bahçeli yerleri tercih edin. Dünyanın her yerinde İslâm'ı yayma, tebliğ, irşad, talim ve terbiye çalışmalarına yeni bir hız ve güç vermeliyiz.

Müslüman olarak giyimine dikkat etmen gerekli; pabucunun çamursuz olması, pantolonunun temiz olması önemli! Hatta, giyiminin renklerinin uyumlu olması önemli.

İlim öğrenin, hadis öğrenin, Kur'an öğrenin, büyüklerimizin hallerini öğrenin; söylenecek yerde onları söyleyin!..

Kur'an-ı Kerim ne dediyse, "Amennâ ve saddaknâ, sadakallàhul-azîm. Cenâb-ı Hak doğru buyurmuştur, elbet öyledir." deyip onu tasdik etmemiz lâzım!

Zikir ehli; yâni ilim ehli, o meseleyi bilen kimseler demek. Bilene sormak çok önemli. Bir sorun çıktı karşınıza... Arayıp, bulup bilene sormak lâzım!

O halde müslümanlar ilmi, hakyolda ve hayra ve Allah için öğrenmeli, kullanmalı, ilmi ile âmil olmalı, takvâyı şiâr edinmeli.

Bir insan her şeyi tam bilemez, bilmediği konularda "burası benim saham dışındadır" diyebilmeli, konuşmak kadar edebi, sukût etmeyi de öğrenmelidir.

Cahil cahilliğiyle öyle kenarda yıllarca kalmamalı, cahil gelip cahil gitmemeli! Cahil yaşayıp cahil göçmemeli!..

esadcosan_kabrtas.jpg

Kabir Taşı / Eba Eyyube'l Ensarî Kabristanı - İstanbul

TASAVVUF ANLAYIŞI

esadcosan1.jpg

Tasavvuf geleneğinin içerisinde yetkin bir şahsiyet olarak Es’ad Coşan Hocaefendi’ye göre, tasavvuf dinin özge, farklı bir şeklidir. Bir dînî hayat vardır bir de dindarâne hayat vardır. Dindar insanların içinde de bir meşrep, tarz, özge bir düşünce ve hayat tarzı vardır ki o tasavvuftur…

Tasavvufun iştigal sahası, Allah’ı sevme ve O’nun sevgisini kazanmadır. Bu ölçülerle düşünüldüğünde, İslâm tasavvufu İslâm’ın özü ve ruhudur. Menşei, Kur’ân-ı Kerîm, hadîs-i şerîfler ve Hz. Peygamber ile ashabının hayat tarzlarıdır.

Tasavvufun bir çok tarifinin yapıldığını, her sûfînin kendi kavrayış ve meşrebine göre bir tanımlamaya gittiğini belirttikten sonra Hocaefendi, efrâdını câmî ağyârını mânî şu tarifi yapar: “Tasavvuf Hâlık’a itaat, mahlûka şefkattir.”…

Tasavvuf sayesinde insan ahlâkî, sosyal ve estetik olgunluğa ulaşır. Ulvî ideallerle yoğrularak hayatı anlamlı yaşar. Birlik, beraberlik ve sevgi duygusuyla kucaklaşır. O’na göre tasavvuf dünyadan uzak, insanlardan kopuk, münzeviyâne bir yaşantıyı asla kabul etmez. İnsanların içerisinde olup verdikleri sıkıntılara tahammülle onlara hizmet etmek ferdî ibadetlerin erdiriciliğinden çok daha etkilidir.

Tasavvufun, iki kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet ölçülerine uymayan taraflarının her zaman tenkid gördüğünü, reddedildiğini, böyle bir anlayışı reddedenlerin başında da kendisinin geldiğini her fırsatta vurgulamaktadır. Bir aksiyon insanı olarak bizzat kendisinin tasavvufu Allah’ın rızasına uygun hayat tarzı olarak algıladığını, ille mutasavvıf olacağım diye yola çıkmadığını, yola Allah’ın rızasını kazanmak için çıktığını, o yolun nereye götürürse kendisinin o olduğunu belirtmekte ve bu ana ölçüye göre; “Mutasavvıfsam mutasavvıfım; fakihsem fakihim; softaysam softayım; yobazsam yobazım kim ne derse desin. Evet, isterse ‘softa’ desinler; isterse ‘yobaz’ desinler; isterse ‘gerici’ desinler, bana ne! Ben Allah’ın rızâsının nerede olduğunu anlayabilirsem, sezebilirsem ona uymaya çalışırım. Gerisi vız gelir! Benim çıktığım hedef, vardığım nokta, görüntüm ne? Bilmem, eğer tasavvufsa tasavvuf o işte...

 

Tasavvuf içe önem veriyor, için güzel olmasına önem veriyor.” Dinin özüne, kalbe bakıyor. “Dış şekil itibariyle, formel olarak bir şey güzel görünebilir. Ama içinden güzel olmayabilir… İnanca dayanmayan, pozitivist ve Sokrates’in ahlâkı gibi değildir. “İnanca dayalı, Allah’a inanmaya ve Allah’a hesap vermeye yönelik bir samimiyet içindeki bir güzel ahlâk”tır. Dinî olduğu için de tasavvufun ilk meselesi Allah’a inanmak, Allah’ı bulmaktır. Buna tasavvufun verdiği tabir de ma’rifetullah ve irfandır… __________________

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben de bu sayfayı arıyordum uzun zamandır bulamasam ben açıcaktım Büşracım bu sayfayı senin açmanı beklerdim zaten...

 

Mahmut Esad Coşan.(K.S)..Hayatımın kilometre taşlarından bir zat...Kötü bir tevafuktur ki O mübarek zatı ölümüyle tanıdım..Ölümü hayatımda iz bırakan ilk insan desem yalan olmaz...Onu yaşarken tanımak isterdim ama bana böylesi nasipmiş..

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

eyvallah sağol ablacım malesef bende aynı şekilde tanıdım ama bişey kaybettiğimi sanmıyorum evet Esad hocamızın ruhu bedeninden ayrılmıştır ama kınından ayrılan kılıç daha keskin ve etkili değil midir ?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet canım kesinlikle öyle etkili olmasa şimdi onların açtığı yolda bunca insan yürüyemezdi...Onların düsturları ölümsüzdür...O!nu tanıyamasam da elhamdülillah önderliği yaptığı yolu tanıdım...Allah ayırmasın..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Maşallah maşallah! Allah bizleri böylemübarek insanlardan eksik etmesin. İnşallah istifade etmek lazımdır böyle kullardan. Konuyu açan kardeşten de Allah razı olsun. Bende pek yok ancak kitaplarından seçmeler de yayınlamak lazım sitede. İskenderpaşa Cemaatinden kardeşlerimiz varsa, bu işin üstüne düşmeleri iyi olur.

Allah'a emanet olunuz...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Maşallah maşallah! Allah bizleri böylemübarek insanlardan eksik etmesin. İnşallah istifade etmek lazımdır böyle kullardan. Konuyu açan kardeşten de Allah razı olsun. Bende pek yok ancak kitaplarından seçmeler de yayınlamak lazım sitede. İskenderpaşa Cemaatinden kardeşlerimiz varsa, bu işin üstüne düşmeleri iyi olur.

Allah'a emanet olunuz...

 

Evet üzerine düşmek iyi olur bence de Mahmut Esad Coşan hocaefendi şu zamanda fazlaca istifade edilecek bir zattır..Müridleri onun bilgilerinden gelecek nesillerin de faydalanabilmeleri için oldukça güzel çalışmalar yapmışlar..Bunlardan diğer insanları haberdar etmek de bizlere düşer..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Evet üzerine düşmek iyi olur bence de Mahmut Esad Coşan hocaefendi şu zamanda fazlaca istifade edilecek bir zattır..Müridleri onun bilgilerinden gelecek nesillerin de faydalanabilmeleri için oldukça güzel çalışmalar yapmışlar..Bunlardan diğer insanları haberdar etmek de bizlere düşer..

 

 

ELDEVARHÜZÜN KARDEŞİM (NE UZUN RUMUZUN VAR BU ARADA :) BUGÜN MEAL OKURKEN BİR ŞU AYET DİMAĞIMDA SENİ CANLANDIRDI -ENFAL SURESİ 63- OKURSUN İNŞ ...

BU ARADA SELMAN BEY ABİMİZEDE KATILIYORUM EZBERCİ KALIPLARI YAZMAKTANSA HOCAMIZIN KİTAPLARINDAN OKUDUĞUMUZ BÖLÜMLERİ AKTARMAMIZ DAHA KALICI OLUR BEN BAŞLAYIM :

BENİM FELSEFEME GÖRE DEME,"KUR'ANA KERİME GÖRE, HADİSİ ŞERİFE GÖRE ŞÖYLE YAPMAM LAZIM! DE,KENDİNİ DÜZELT .

MEC(TASAVVUF YOLU NEDİR ESERİNDEN )

KURU BİLGİ HER YERDE VE HER ZAMAN SADECE GURURA,BİLGİÇLİK TASLAMAYA VEYA SUİSTİMALE YÖNELTİR.

MEC(İDEAL YOL)

ALETİMİZ İLİMDİR AMA İLİM BAŞLI BAŞINA FAZİLET DEĞİLDİR,İLİMİ KULLANIŞ TARZI FAZİLET GETİRİYOR İNSANA.. İLİM ÖĞRENECEĞİZ,KENDİMİZ YAŞAYACAĞIZ,SONUCUNU ALACAĞIZ .

MEC(TASAVVUF NEDİR?İLİM KÜLTÜR SANAT)

 

SEVAP İÇİN ÇALIŞ YORUL Kİ GÜNAH İŞLEMEYE DERMANIN KALMASIN.

MEC

Share this post


Link to post
Share on other sites

SEVAP İÇİN ÇALIŞ YORUL Kİ GÜNAH İŞLEMEYE DERMANIN KALMASIN.

 

Fevkalade!.. Müthiş bir kelam!.. Var ya şu söz fırtınalar koparttı içimde de gel de yaz.

Mecalimle yalnız şunu diyebilirim ki hep düşün, hep muhasebe et, hem murakabe et, hep çalış... Ama...

Üstad Hazretlerinin dediği gibi hey gidi 'kafir nefs' heeey!

Share this post


Link to post
Share on other sites
ELDEVARHÜZÜN KARDEŞİM (NE UZUN RUMUZUN VAR BU ARADA :) BUGÜN MEAL OKURKEN BİR ŞU AYET DİMAĞIMDA SENİ CANLANDIRDI -ENFAL SURESİ 63- OKURSUN İNŞ ...

BU ARADA SELMAN BEY ABİMİZEDE KATILIYORUM EZBERCİ KALIPLARI YAZMAKTANSA HOCAMIZIN KİTAPLARINDAN OKUDUĞUMUZ BÖLÜMLERİ AKTARMAMIZ DAHA KALICI OLUR BEN BAŞLAYIM :

BENİM FELSEFEME GÖRE DEME,"KUR'ANA KERİME GÖRE, HADİSİ ŞERİFE GÖRE ŞÖYLE YAPMAM LAZIM! DE,KENDİNİ DÜZELT .

MEC(TASAVVUF YOLU NEDİR ESERİNDEN )

KURU BİLGİ HER YERDE VE HER ZAMAN SADECE GURURA,BİLGİÇLİK TASLAMAYA VEYA SUİSTİMALE YÖNELTİR.

MEC(İDEAL YOL)

ALETİMİZ İLİMDİR AMA İLİM BAŞLI BAŞINA FAZİLET DEĞİLDİR,İLİMİ KULLANIŞ TARZI FAZİLET GETİRİYOR İNSANA.. İLİM ÖĞRENECEĞİZ,KENDİMİZ YAŞAYACAĞIZ,SONUCUNU ALACAĞIZ .

MEC(TASAVVUF NEDİR?İLİM KÜLTÜR SANAT)

 

SEVAP İÇİN ÇALIŞ YORUL Kİ GÜNAH İŞLEMEYE DERMANIN KALMASIN.

MEC

 

"Ve onların kalplerini birbirine ısındıran da (O'dur).Eğer yeryüzünde bulunan herşeyi sarf etseydin de,yine onların kalplerini birbirine ısındıramazdın.Fakat Allah, onların aralarını (İslâm sayesinde sevgiyle) kaynaştırdı.Çünkü O,mutlak galip,hüküm ve hikmet sahibidir."(Enfal 63)

Feyz'ül Furkan Kur'an-ı Kerim Meali Hasan Tahsin Feyizli(Allah ondan razı olsun)

 

 

Baktım ve senin düşündüklerini ben de düşündüm Büşracım.İnsanlar her konuda her alanda her düşüncede ortak noktada olabilirler ama eğer ortak nokta mukaddes bir yol ise işte o zaman kalpler de ortak bir yol bulurlar...

 

Ben de Mahmut Esad Coşan Hocaefendinin(Allah'ın rahmeti üzerine olsun) sohbetlerinden tuttuğum notlardan yazayım bir kaçtane söz:

 

Kim Allah'a tam anlamaıyla güvenir tam tevekkül ederk dar bir zamanında Allah'a sığınırsa,Allah da onun sıkıntısını giderir.Sabr-u sebat ve takva güzel başarının vazgeçilmez şartlarından biridir.

 

Halkı hor görmek büyük bir hastalıktır.

 

İnsanın iyi huyu kötü huyu sofrda a bile belli olur.

 

Mücahid Allah u Teala yolunda nefsi ile cihad edendir.....

 

 

Ve daha nice not.İnşallah zamanla bunları paylaşırız..Allah gücümüzü ve şevkimizi artırsın..

 

Rumuzuma gelince Büşracım :) insanın yaşadıkları çok olunca içinden dökülenler de çok oluyo malesef...Çok yaşayınca demedim sakın yanlış anlama o kadar yaşlı değilim :) Üstad gibi az sözle çok şey anlatma kabiliyetimiz de olmayınca işte böyle rumuzlar uzuyo :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
SEVAP İÇİN ÇALIŞ YORUL Kİ GÜNAH İŞLEMEYE DERMANIN KALMASIN.

 

Fevkalade!.. Müthiş bir kelam!.. Var ya şu söz fırtınalar koparttı içimde de gel de yaz.

Mecalimle yalnız şunu diyebilirim ki hep düşün, hep muhasebe et, hem murakabe et, hep çalış... Ama...

Üstad Hazretlerinin dediği gibi hey gidi 'kafir nefs' heeey!

 

Mahmut Esad Coşan..Tabiri caizse tek kişilik dev kadro.. :) Çok naif..Çok yumuşak..Ama sözleri de hedefi tam onikiden...Seyid olmasının verdiği şerefle mi bilmiyorum ama Rabb'im ona Peygamber Efendimiz (sav) gibi tane tane konuşmayı sıkmadan konuyu biraz da insanların ilgisini cezbedecek düzeyde sürdürmeyi nasip etmiş..Konuşmalarında bu tür tespit ve sonuç cümleleri çok fazladır...İnsanın kalbini öyle bir ısıtır ki ne diyeyim tekrar tekrar Allah ona rahmet etsin..:)

Share this post


Link to post
Share on other sites

ALLAHIN GÖZÜNDE NE OLDUĞUNU MERAK EDİYORSAN"ALLAH SENİN GÖZÜNDE NE ONA BAK"

M.NURETTİN COŞAN

HÜSNÜ NİYET SAHİBİ NE ZARARA UĞRAR NE DE UĞRATIR.

MEHMET ZAHİD KOTKU

BİZ İNSANLARIN KÜLTÜRÜ DOĞU BATI KÜLTÜRÜ DEĞİL İSLAM KÜLTÜRÜDÜR.

MEC

HER TEHTİDE BİR TEDBİR VARDIR.

MEC

TEFEKKÜR;ÇİÇEĞE BÖCEĞE BAKMAKTANSA İÇİNİZE BAKALIM.:)))))

MEC

AMACIMIZ BENLİĞİMİZDEN RUHUMUZU SATIN ALMAK.

M.NURETTİN COŞAN

LÜTFEN HER TÜRLÜ ÖN YARGIDAN UZAK DİNGİN BİR KALP İLE OKUYUNUZ KURANI KERİMİ.

MEC

KİŞİSEL MENFAAT VE HEVESLERİMİZDEN ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ SATIN ALALIM.

M.NURETTİN COŞAN

YOKSA EĞER KURUN.

MEC

Share this post


Link to post
Share on other sites

TEFEKKÜR;ÇİÇEĞE BÖCEĞE BAKMAKTANSA İÇİNİZE BAKALIM.))))

MEC

 

 

:) Bayılıyorum sohbetlerine yaa :)

Share this post


Link to post
Share on other sites
TEFEKKÜR;ÇİÇEĞE BÖCEĞE BAKMAKTANSA İÇİNİZE BAKALIM.))))

MEC

 

 

:) Bayılıyorum sohbetlerine yaa :)

 

 

Bayılma öl, sonra da diril :) bu da manevi doğumdur :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Güç ve kuvvet Allah’ındır; O’na dayanan bir imanla bağlanmalı, yardımı O’ndan dilemeli, O’nun sevdiği kul olmaya itina göstermeliyiz. İki cihanda aziz ve galip, muzaffer ve muvaffak olmanın mânevî sırrı budur. Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan (Rh.A)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Süfyan b. Hüseyin der ki:

"Bir gün İyâs hazretlerinin meclisinde bir adamı çekiştirerek bazı kötü fiillerini beyan ettim. İyâs hazretleri bana:

 

' Sen cihad ve gaza kastıyla Rum (yani Anadolu) cihetine gittin mi?' dedi.

'Gitmedim' diye cevap verdim.

'Sind yahut Hint taraflarında cihada azimet ettin mi?'

'Oralara da gitmedim' diye mukabele ettim.

'Senin elinden Rum, Sind ve Hint ahalisi olan kâfirler selamet bulmuşlar iken mü'min kardeşin niçin selamet bulmuyor? Bundan sonra bir daha bu şekilde sözler söyleme.' diyerek bana hayatım boyunca unutamayacağım bir ders verdi."

 

Merhum Hocaefendi'nin "Başmakaleler 1" adlı kitabından ufak bir kısım. Bir kimseye "gıybet etme" demenin son derece zarif ve nezih hali (:

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah'ın mahkemesinde yanılma yoktur..

Mahmut Esad Coşan(k.s)

 

Özellikle Büşra kardeşimden ricam,arkadaşlar lütfen bu başlığı güncelleyelim sürekli,kaybolmasın...Çelebi17 kardeşim senden de aynı performansı bekliyorum :tek_dis:

Share this post


Link to post
Share on other sites
Allah'ın mahkemesinde yanılma yoktur..

Mahmut Esad Coşan(k.s)

 

Özellikle Büşra kardeşimden ricam,arkadaşlar lütfen bu başlığı güncelleyelim sürekli,kaybolmasın...Çelebi17 kardeşim senden de aynı performansı bekliyorum :tek_dis:

 

 

bencede hüzün kardeşim celebi mehmet herşeyi devletten bekliyo :shiny:

Share this post


Link to post
Share on other sites

''Sen ALLAH 'a kul ol , ALLAH dünya işlerini senin arkandan burnu sürte sürte getirir'' M.ESAD COŞAN (Rh.A)

İslâm, dünya tarihinde, kadınların huzuru, rahatı, himayesi, istismarlardan ve hakaretlerden kurtarılması, büyük medenî haklara kavuşması bakımından, “altın bir çağ” açmıştır. Prof.Dr. Mahmud Es'ad Coşan (Rh.a)

*** "Ne dervişlikte, Ne şeyhlikte, Ne imamlıkta İŞ yok; İŞ Allah'ın rızâsını kazanabilmekte, İŞ Allah'a kul olabilmekte!.." *** (M. Zahid KOTKU (Rh.A)

"Namazı sevmeyen İslam'dan bir şey anlamamıştır. Halini düzeltsin, Kırmızı ışıklar yanıyor demektir." Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan(rah) ...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Niye başka öğütçü arıyoruz; her an ve her yerde, çevremizde dönüp duran ölüm bize nasihatçi ve vâiz olarak kâfi gelmiyor mu? Prof.Dr. Mahmud Es'ad Coşan (Rh.a)

Share this post


Link to post
Share on other sites
İnsan Kur-an'ı Kerim'i kekeleyerek okur ama kulluğu tökezleyerek yapamaz...(M.E.C)(k.s)

 

 

ÇOK SÜPER SÖZ ALLAH RAZI OLSUN..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...