Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Çilekeş

Alevi-sünni çekişmesi Sövüşmesi, Dövüşmesi...

Recommended Posts

Alevi-Sünni çekişmesi sövüşmesi, dövüşmesi...

 

BANA göre, dünyanın en yanlış, en hazin, en dehşet verici ve zaman zaman en vahşi çekişmesi, dövüşmesi, sövüşmesi, vuruşması... Alevi-Sünni toplumu arasında. Peki bu iki Müslüman camia arasındaki gerginlik niçin? Benim çok yakın Alevi dostlarım var. Bu sorumun cevabını şöyle veriyorlar:

- “Hazret-i Peygamberin vefatından sonra, halifelik, yani devlet başkanlığı, Hz. Ali’nin hakkı idi. Hz. Ali, Peygamberin cenaze işleriyle uğraşırken birtakım kimseler, işi bir oldu bittiye getirdiler. Tutup Halifelik makamına Ebubekir’i oturttular. Alevi, Hz. Ali’nin tarafını tutanlara verilen isim. Şia da taraf demektir. Şia-i Ali, Ali’nin taraftarları demek. Biz, o seçimde, Hz. Ali’ye haksızlık yapıldığına inanıyoruz!”

Alevi dostlarıma anlatmaya çalışıyorum ki, bu iddianın hiçbir akli, mantıki tarafı yoktur. Bir kere, böyle bir inanış, önce Hz. Ali’ye çok büyük bir hakarettir. Hatta zulümdür. Cesaretiyle, yiğitliğiyle, bilinen Hz. Ali, kendisine bir haksızlık yapıldığına inansa idi, kılıcını çeker, Hz. Ebubekir’in karşısına dikilirdi. “Ya Ebubekir! derdi, ben varken halifelik makamına sen nasıl oturabilirsin? Çekil bakalım ordan!”

Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki: “Haksızlık karşısında susan dil şeytandır.” Hz. Ali, hâşa, haksızlık karşısında susacak adam değildi. Okunduğu zaman görülecektir ki, Hz. Ali’nin ilk üç halifeye karşı hiç bir kırgınlığı yoktur. Bırakın kırgınlığı, Hz. Ali’nin çocuklarından birinin adı Ebubekir, birinin adı Ömer, birinin adı Osman’dır. Hatta Hz. Ömer, aynı zamanda, Hz. Ali’nin damadıdır. Peki Hz. Ali, korkusundan mı çocuklarına o isimleri koydu? Korkusundan mı kızını Hz. Ömer’e verdi? Şimdi bizim Alevi kardeşlerimiz, ilk üç halifeye buğz ediyorlar. Yani onlara düşmanlık duyuyorlar. İsimlerini öfkeyle anıyorlar.

Cafer-i Sadık’ın babası Muhammet Bakır diyor ki: Birtakım kimseler, bize bağlı olduklarını söyleyerek ilk üç halifeye buğz ediyorlarmış. Allah’a yemin ederim ki, o kişiler elimize geçse onları katlederim.

Alevi dostlarıma diyorum ki:

- Ben, halifelik konusunda, kat’iyyen sizin gibi düşünmüyorum. Ama 1400 yıldan beri devam edegelen bu çekişmeden, sövüşmeden, döğüşmeden de çok üzgünüm. Şimdi siz gidin Hz. Ali’yi alıp getirin; biz de Hz. Ebubekir’i, Hz. Ömer’i ve Hz. Osman’ı bulalım. Halifelik makamını onlardan alıp Hz. Ali’ye verelim ve Allah aşkına bitirelim bu yersiz kavgayı!

Bana diyorlar ki: “Bu mümkün değil. Çünkü hepsi ölüp gitmişlerdir!”

- Peki mümkün değilse neyin kavgasını yapıyoruz? Yani biz bu Alevi-Sünni çekişmeleriyle neyi halledeceğiz? Suya, delik açmaya çalışıyoruz. Veya havaya yazı yazıyoruz. Faydası ne?

Şimdi bir sorum daha var: Sevgili Peygamberimiz 632 yılında vefat etti. Aleviler’e göre de, Hz. Ali’ye 632 yılında haksızlık yapıldı. Bir an için kabul edelim ki bu iddialar doğru. Peki kim yaptı bu haksızlığı Hz. Ali Efendimize? Bu haksızlıkta, bizim milletimizin milyarda değil, trilyonda bir bile kusuru yoktur. Çünkü biz, Peygamberin vefatından 318 yıl sonra Müslüman olduk. İslam’da da, diğer dinlerde de, modern hukukta da kan dâvâsı kat’iyyen yoktur. Yani 632 yılında, Medine’de bir kısım Arap, Hz. Ali’ye bir haksızlık yapacak ve sanki biz, o haksızlık yapanların soyundan geliyormuşuz gibi Alevi kardeşlerimiz 1400 yıl sonra, kalkıp Yezid diye bizim yakamıza yapışacaklar. Bu, taşları bile çatlatacak bir insafsızlıktır. Hz. Ali’nin kemiklerini sızlatacak bir dehşetli zulümdür. Yezid’in Allah milyon kere belâsını versin. Bizim Yezid’le, Yezidiler’le ne alâkamız var? Diyorlar ki: “Alevilik hoşgörü demektir! Alevi, eline, beline, diline sahib olan kişidir” Elbette doğru. Bunlar Kur’an’ın, yani İslam’ın ortaya koyduğu güzel hükümlerdir. Ama ne olur, Allah aşkına, Hz. Ali aşkına Aleviler, yalnız bir gün, sadece bir gün bu güzel kurallara uyarak etraflarını, Sünni camiayı bir araştırsınlar; bir öğrenmek zahmetine katlansınlar, Türkler, Müslüman olduktan sonra Hz. Ali’ye ve onun Ehl-i Beyt’ine yapılan zulmü benimsemişler mi, benimsememişler mi? Yani Sünni camia içerisinde adı Yezid olan bir tek kişi var mı? Yok mu? Muaviye olan bir tek kişi var mı? Sünni Türkler, Yezid kelimesini hakaret olarak kullanıyorlar, kızdıklarına köpek, eşek, hayvan dercesine Yezid diyorlar. Ama beri yanda milyonlarca Sünni Türk Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer, Ali Rıza, Mehdi, Zeynel Abidin, İmam... isimlerini gururla taşıyorlar. Hal böyle iken ne Aleviler Sünniler’e, ne de Sünniler Aleviler’e karşı hoşgörülüdürler. Çünkü mes’elenin kökünde, Kur’an’ın oku emrine rağmen, dehşetli bir cehalet var. Cehalet olmasaydı, Pir Sultan Abdal, bütün Türk Sünnileri kast ederek:

“Kalkın dostlar bir olalım / Münkir’e kılıç salalım

Hüsey’nin kanın alalım / Tevekkeltü tealallah” der miydi?

Sünni Türkler de, hem kan kardeşleri, hem de din kardeşleri olan Aleviler’in üzerine yürürler miydi? Cehalet, en büyük düşmanımızdır.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

ALEVİLİĞİ BİLMEYEN ALEVİLER

 

BEN, Hukuk Fakültesi'nin birinci sınıfına kayıt oluncaya kadar, Aleviliğin ne demek olduğunu bilmiyordum. Aleviler'i, ayrı bir dinden, ayrı bir soydan gelen insanlar sanıyordum. Bir gün, Fakülteli arkadaşlarımdan biri, Sivaslı olduğumu dikkate alarak bana "Sen de Alevi misin?" diye sordu. Hışımla üzerine yürüdüm. kapışmamıza ramak kalmıştı ki, araya girdiler. Risale-i Nur okuyan arkadaşlarımdan biri, beni yatıştırmaya çalıştı.

- Ne kızıyorsun? dedi. Aleviler de senin gibi, benim gibi Müslüman'dırlar.

- Haydi be sende! Beni mi kandırıyorsun şimdi.

- Vallahi, billahi öyle! Bunu Bediüzzaman Hz. Risalelerinde yazdı. Okumadın mı?

- Okumadım!

- Oku öğren öyleyse. Böyle bağırıp çağırmakla olmaz ki!

İçime bir kurt düştü. O yıllarda, Aleviliği Aleviler'den değil, kitaplardan okuyup öğrenmeye çalıştım. Belirli bir zaman içinde, Necip Fazıl'ın Hz. Ali kitabını okudum. Sonra Ahmet Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya'sını, Muhammet Ebu Zehra'nın dört ciltlik Mezhepler Tarihi'ni, Abdülbaki Gölpınarlı'nın 12 İmam'ını, Enver Behnan Şopolyo'nun Mezhepler Tarihi'ni okudum. Sonra, sevgili Peygamberimizin ve Kur'an-ı Kerim'in, Ehl-i Beyt üzerine söylediklerini öğrendim. O, 1956 yılından 2006 yılına kadar, Alevilik ve Aleviler üzerine yazılanları inceledim ve sonra şu kanaate vardım:

Utandıran cehalet

Ben, soy bakımından Türk'üm. Oğuzlar'ın Karapapak kolundanım. Elhamdülillah Müslüman'ım! Hanefi mezhebindenim. Şimdi ben ne kadar Türk'sem, ne kadar Müslüman'sam, aynı ölçüler içinde Alevi'yim de! Yani ben, Hz. Ali'yi ve onun Ehl-i Beytini, Kur'an'la birlikte bana bırakılmış, (Peygamberimin işaretiyle bana bırakılmış) mukaddes emanetler olarak biliyorum. Hz. Ali'yi, onun Ehl-i Beytini ve Kur'an'ı seven her Alevi'yi noksansız duygularla seviyor, eski cehaletimden utanıyorum. Ve diyorum ki:

Eğer ben, Hz. Ali devrinde yaşasaydım, Sıffın Savaşı'nda Hz. Ali'nin yanında yer alır, Muaviye'ye karşı savaşırdım. Yani Alevi olurdum. Ama Müslüman inancımdan kıl kadar kaybetmezdim. Eğer ben Hz. Hüseyin zamanında yaşasaydım "Yezid'e, şu alçak Yezid'e milyon kere lânet olsun!" diyerek Hz. Hüseyin'in emrinde Kerbelâ'da Yezidiler'e ok atardım. Ama Müslüman olarak çarpışır, Müslüman olarak yaşardım.

Okuduklarımdan biliyorum ki, Alevilik, İslamiyet içerisinde meydana gelen siyasi bir harekettir. Araplar arasındaki hilafet, yani devlet başkanlığını ele geçirme kavgasıdır. Bu kavga esnasında, hiçkimse Hz. Ali'nin veya onun soyundan gelen imamlardan birinin, Kur'an veya sünnet aleyhinde bir cümle söylediğini ileri süremez. Hz. Ali de, Ehl-i Beyti de yaşadıkları müddetçe İslam'ın şartının beş, imanın şartının altı, namazın şartının oniki, guslün farzının üç... olduğunu kabul etmişler, bu şartları kabul etmeyenlere karşı savaşmışlardır.

Ben, Hanefi mezhebinden olduğumu söyledim. Biliyorum ki benim imamım, Ehl-i Beyt'ten, dolayısiyle Aleviler'in altıncı imamı olan Cafer-i Sadık'tan ikibuçuk yıl, Kur'an ve sünnet üzerine ders almıştır. Ve Ebu Hanife Hz. babası vefat ettiğinde, onun dul kalan annesiyle Cafer-i Sadık Hz. evlenmiştir. Ebu Hanife fıkhında, dinde birinci kaynak Kur'an, ikinci kaynak sünnettir. Sünnet, sevgili Peygamberimizin sözleri ve davranışlarıdır. Cafer-i Sadık fıkhında da dinde birinci kaynak Kur'an, ikinci kaynak sünnettir. Peki şimdi bir kimse, hem Hz. Ali'ye, hem onun Ehl-i Beytine aşk derecesinde bağlı olduğunu söylediği halde, Hz. Ali'nin ve onun Ehl-i Beyti’nin yolundan katiyyen ayrılmadıkları Sevgili Peygamberimizin sözlerine, davranışlarına nasıl karşı çıkabilir? Ve böyle bir kimse Alevi olduğunu nasıl iddia edebilir? Aleviliği bilen bir kimse, böyle bir inanış içinde yaşayamaz.

Türk ve Müslüman’dırlar

Ben, Alevilik üzerine belki kırk yazı yazdım. Belki kırk yerde konuştum. Her zaman, her yerde dedim ki: "Aleviler soy bakımından Türk’türler. Türkmen boylarındandırlar. Din bakımından Müslümandırlar!"

İstanbul'da komünizme kayan bazı Aleviler, KAVGA dergisinde, beni "Alevi düşmanı" diye ilan ettiler. Aleyhimde kampanya başlattılar. Bu nasıl bir iştir? Çorum'da bazı alevi vatandaşlarımız, çok tabii olarak kendileri için bir cami yaptırıyorlar. Bir kısım başka Alevilerimiz de gidip o camiyi taşlıyorlar. Bu işin zerre kadar mantığı var mıdır? Cami taşlayanların veya "Alevi'nin camisi olmaz!" diyenlerin Alevilikle hiçbir ilgileri, bilgileri yoktur!

Ben, herhangi bir kimsenin dinsiz, imansız, Allah’sız olmasını Kur'an'ın açık hükümlerine dayanarak çok tabii karşılarım. Ama Komünizm'e veya Ateizm'e kayan insanların, kendilerini alevi olarak göstermelerini hiçbir şekilde anlayamam ve kabul edemem. Bu konuda, herkes Nâzım Hikmet gibi, Aziz Nesin gibi dürüst olmalıdır. Biz, kendi mes'elelerimize Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kafasıyla bakamayız. Bir insan hem Alevi, hem de din kültürü derslerine karşı çıkamaz. Herkes: "Ben Müslüman değilim. Çocuğumun da din dersi almasını istemiyorum" deme hakkına sahiptir. Ama hiçkimse bu müracaatini Alevilik örtüsü altında yapmak yanlışlığına düşmemelidir. Böyle bir davranış, Hz. Ali'ye, Alevilerimize de büyük zulümdür.

 

Yavuz Bülent Bakiler

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...