Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
nfk321

Türkçe Ezan Ve Menderes

Recommended Posts

İntihar bombacısı Nico'nun görevi, Sultanahmet Camii'ni bombalamaktır. Cepleri patlayıcılarla dolu parkası sırtında, camiye yaklaşır.

 

Sağ cebindeki düğmeyi 5 saniye basılı tuttuğunda patlayıcılar ateşlenecek ve cami, kendisiyle birlikte havaya uçacaktır. Tam o sırada minarelerden "Allahu ekber, Allahu ekber" diye bir ses yükselir. Hayatında hiç duymadığı bu sesi bir yerlerden hatırlıyor gibidir. Kaldırıma oturur, başını elleri arasına alır ve hatırlamaya çalışır. Ezan "Eşhedü enla ilahe illallah"a el verdiğinde yıllar önce babasının yumuşak sesinin de aynı şeyleri tekrarladığını hatırlar ve ağlamaya başlar. Kendine gelir, bombayı patlatmadan kaçar gider.

 

Turgay Güler'in "Mehdix" adlı romanında (Popüler Kitaplar, 2006) geçen bu ilginç sahne, bana ezan yasağından dönüş anını hatırlatır. 18 yıl süren bütün baskılara, yasaklara ve unutturma çabalarına rağmen, Ezan-ı Muhammedî, 16 Haziran 1950'den itibaren halkın bilinçaltından bir su gibi fışkırmış ve çoraklaşmaya yüz tutan gönüllere ışık serpmiştir.

 

Onun için 16 Haziran tarihi, Ezanın Kurtuluşu bayramı olarak kutlansa sezadır.

 

Bugün ezanın kurtulduğu gün Türkiye sathında yaşananlardan bir demet sunacağım. (Geniş bilgi için Timaş'tan çıkan "Türkçe Ezan ve Menderes" adlı kitabımıza bakılabilir.)

 

Trabzon'daki havayı Kutuz Hoca'nın hatıralarından okuyoruz:

 

"Yeni karardan haberim olmadığı için ezanı Türkçe okumaya başladım. Caminin önünde oturan cemaattan haberi duyanlar vardı; bana bağırmaya başladılar. İlk anda ne olduğunu anlayamadım, anlayınca da şaka zannettim. Ciddi olduğuna kanaat getirince Arapça okumaya başladım. Minaredeyim; bir de ne göreyim, kadın erkek herkes camiye doğru koşarak gelmeye başladı, uzak evlerde ise insanlar avluya çıktılar. Bir bayram havası, bir basü bade'l-mevt [yeniden diriliş] yaşandı o gün."

 

Ahmet Lütfi Kazancı ise Çorum'daki o günü şöyle hatırlıyor:

 

"Ulu Cami'nin batıya bakan kapısı önünde gördüğüm ak sakallı bir ihtiyar, müezzinin yolunu kesti, "Ezan Arapça'ya çevrilirse, Ulu Cami'de ilk Cuma Ezanını ben okuyayım diye nezrettim [adakta bulundum]. Kurbanların olayım, beni mahrum etme!" diye yalvarıyordu. İhtiyarın isteği kabul edildi. İç ezanını o okudu. Camiyi dolduran binlerce insanın sel gibi gözyaşı döktüğüne şahit oldum. Hayatım boyunca bu kadar kalabalık bir topluluğun birlikte gözyaşı döktüğünü bir daha hiç görmedim."

 

Bursa'da neler yaşandığını ise imam Bayram Sarıcan'dan öğreniyoruz:

 

"Öylesine bir atmosfer vardı ki, sanki İslamiyet eskiden varmış, bir ara yok olmuş, daha sonra da yeniden doğuyormuş gibi manevi bir hal... Herkes ağlıyor, sevinç gözyaşları döküyor ve birbirini tebrik ediyordu. Camiler cemaatla dolup taşmaya başlamıştı. (...)Türk Milleti Ezan'ın tekrar aslına uygun olarak okunmaya başladığı gün, yıllar sonra Bilal-i Habeşî'yi dinleyen ve heyecanlanan Medine halkının sevinç ve heyecanını duymuş ve o manevi havayı yaşamıştır. Ben de bu hali doya doya yaşayan ve teneffüs edenlerden biriyim."

 

İşte o tarihte 13 yaşında bir çocuk olan tanığın gözüyle Konya'da ilk Arapça ezan okunduğu günden bir kesit:

 

"Gittik, Kağnıcı Hafız'ı aldık, getirdik. Konya'da Kapu Camii var, minaresine çıkarmışlar, okumuş bir kere. Aşağıda cemaat hüngür hüngür ağlıyor. "Ulen bir daha oku" diyorlar Konya tabiriyle, "bir daha oku". Üç defa okuttular ezanı, ondan sonra millet gözyaşlarıyla camiye girdi."

 

Vehbi Vakkasoğlu, merhum babasından Kahramanmaraş'taki atmosferi şöyle nakletmiş:

 

"Aşağıdan tekbirler bir daha coştu. Ezan da dalga dalga yükseldi. Ben, bir daha öyle bir ezan dinlemedim. Ezanın tadını öyle alamadım bir daha... Kalabalığın derin sükûtunun üstüne Ezan nuru yağmaya başlayınca, artık gözyaşları sel oldu, hıçkırıklar birbirine karıştı. Bir kalabalığın, bütün fertleriyle böylesine sevinç gözyaşı döktüğüne de, o günden sonra bir daha hiç şahit olmadım."

 

Erzurum'u anlatmayı ise ehline, Mehmet Kırkıncı hocaya bırakalım:

 

"İkindi vaktinden itibaren ezanın aslıyla okunacağını haber alan Erzurum halkı, sokaklara döküldü. Caddelerde ve sokaklarda adeta bir bayram havası yaşanıyordu. Kadınlar ehram ve çarşaflarıyla toprak evlerin üstüne çıkmış, ezanın okunmasını bekliyorlardı. Kurban Bayramı'nda her köşede bir hayvan kesildiği gibi, o gün de insanların ekserisi Tebriz Kapı mevkiinden Lala Paşa Camii'ne kadar dizilmiş, kurban edeceği hayvanları dışarı çıkarmış, ezanın okunmasını bekliyorlardı. Kiminin elinde bir koyun, kiminin elinde bir koç, bazılarının yanında tosun ve bir kısım insanların yanlarında da deve olduğu halde büyük bir iştiyak ve hasretle ezanın okunmasını bekliyorlardı. Minarelerden Ezan-ı Muhammedî okunmaya başlayınca herkes sonsuz bir sürur içerisinde bıçağını kurbanının boğazına çalmıştı. İnsanlar tekbirlerle kurbanlarını kesiyor, kadınlar ve yaşlı insanlar da gözyaşı döküyorlardı. Bütün bunlar sevinç ve şükür gözyaşları idi. Zira tam 18 yıl devam eden bir zulüm bitmiş ve o büyük hasret sona ermişti."

 

Uzun yıllar Nuruosmaniye Camii'nde görev yapan Enver Baytan hoca zamanın din adamlarının Menderes'in bu büyük hizmetine nasıl baktıklarını şöyle aktarıyor:

 

"Ali Haydar Hoca Efendi vardı, Allah rahmet etsin. İsmailağa'da bulunan Mahmut Efendi'nin hocasıdır. 1950'li yıllarda hayattaydı, ilmî gayreti yüksekti, dinin olduğu gibi yaşanmasından taraftı. Ezan aslına çevrildiğinde Hoca Efendi; "On Ali Haydar, bir Menderes bile etmez" demiştir. Bu ve benzeri hayırlı hizmetlerinden dolayı onu idam ettiler."

 

O gün herkes sevinirken bazı hikmet sahipleri "Acaba bu nimetin şükrünü eda edemezsek Allah onu bir daha elimizden alır mı?" kaygısındaydılar. Haksız sayılırlar mı?

 

Mustafa Armağan

Share this post


Link to post
Share on other sites

evet o zamanın cuntacılarının Menderesten korktukları ilk olay... eznanın arapçaya tekrar çevrilmesi... Merhum Menderes bu konuda o kadar hassastı ki ezanın tekrar arapça olmasını istediğinde o zamanın cumhurreisi Celal Bayar bunun için daha erken olduğunu söyleyince çiçeği burnunda Başbakan Menderes eğer bu gerçekleşmese istifa edeceğini duyurmuş ve hatta istifa dilekçesi göndermişti... Gerçekten bu zamanda, Üstadın tabiriyle;şehadet parmağıdır dediği minarelerden yükselen o sesin kıymetini bilmek lazım... paylaşım için teşekkürler...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Zaman zaman nükseder, ve ehli sünneti doğal olarak çok rahatsız eder bu mesele. Ama mahiyete doğru sıhhatli bir tetkikten sonra malum olur ki, şüphesiz ki ehli sünnetin rahatsızlığı esasta sıhhattin ta kendisidir, ezanın türkçeleşmesini istemek de sıhhat makyajı yapılmış rahatsızlığın ta kendisidir. Kuru akıl cephesinden bakılırsa, ezanın arapça olarak okunduğunda, manasının net olarak idrak edilmediği doğru, nitekim herkesten arapça bilmesini, inceliklere ve mana derinliğini kavrayacak tetkik kabiliyetine sahip olmasını bekleyemeyiz. O yüzden buna bir şey demiyoruz. Ama ezanın yerine getirdiği vazife, kelime kelime anlaşılmasını gerektirmez ki. Çünkü ezan bir idrak ettiriş olmaktaz ziyade, bir çağırış, bir uyarıştır. Nitekim ezanın şekli, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile ashabı kiram arasındaki bir müşavere neticesinde oluşmuş, (çan) çalınması bile teklif edilmiş. Yani ezan, namazı telkin ve idrak ettirmekten çok, namaz vaktinin geldiğini, müslümanların bu amaçla toplanmasını gerektiğini fark ettirmek amacıyla oluşmuştur. Bu, kapının çalınmasına benzer, misafirin geldiğini sözlü olarak ilan etmeye değil. Aynı şekilde, evleneceği bilinen bir çiftin, nikah davetiyesini almaya benzer. Hiç kimse böyle bir davetiye aldığında, içerisindeki çağırışı idrak etmek maksadıyla okumaz, o mahiyeti zaten bilir, davetiyenin vazifesinin de, sadece zamanı tayin etmek olduğun bilir, çoğu kişi davetiyenin sadece tarih kısmına bakar zaten. Nitekim namazın kılınması gerektiği, Kur'ani naslarla ve hadis-i şeriflerle zaten malumdur, bunun için ezanın tam olarak anlaşılmasına ihtiyaç yoktur. Onun taşıdığı Peygamberi soluk, dinin esaslarını cem edici mahiyeti, zaten malumdur...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ezan camide dini vazifesini ifa edecek olan müminlere hitap eder. Ezana hakiki manada saygısı olan insanlar, bu ezanı asliyle duymak istiyor. Ezanın davetine uyan müminler bunu asliyle duyup, Peygamberimizin emrettiği şekilde okunmasını istiyor. Ezanla alakası olmayıp bunu dünyevi bir ses olarak görenlere hitap etmiyor.

 

''Ezan-ı Muhammedi'' diyoruz. Yani Allah'ın, Peygamberimizin, ümmetinin ezanı...

 

Ezanın okunmasından evvel müminler namaz vakitlerinde camilere koşsalar da namaza çağıran husisi bir vasıtadan mahrumlardı. Efendimiz'e (s.a.v) boru ve çan çalma gibi şeyler önerilse de içine sinmeyip, reddetmiştir. Abdullah bin Zeyd ve Hz.Ömer (r.a) ezanı rüyalarında görmüş ve Efendimiz'e (s.a.v) bunu müjdelemişlerdir. Efendimiz (s.a.v) in bunun İlahi kaynaklı olduğuna hükmetmiş ve ezanın böyle okunmasını uygun görmüşlerdir.

 

Hz. Peygamber (s.a.v.) , içlerinde müslümanların bulunup bulunmadığı bilinmeyen bir bölgeye (dâru'l-harbe) sefer ettiğinde uygun bir yerde konaklar ve sabah namazının vaktini beklerdi, vakit gelince ezan sesi duyulursa oraya baskın yapılmazdı, duyulmaz ise orada oturanların müslüman olmadıklarına hükmedilir ve buna göre davranılırdı. (Buhari, Ezan, 6) Bu tarihi vakıa ezanın dini bir sembol olduğunun remzidir, ispatıdır.

 

Ezanda ki, ''hayyelassalah'' tabirinin 'Haydi Salah'a' diye çevrilmesi, malum zevatın ''Salah''ın manasını ekseriyetinin bilmeyeceği millete duyurmuş gibi yapması asıl maksatlarını ve yüzlerini ortaya koyuyor.

 

''Ezan-ı Muhammedî'nin'' yüzyıllardır asliyle okunması malum zevatı neden rahatsız ediyor? Irkçılığın, taassubun, yobazlığın, insan haklarına saygısızlığın böyle şenaatlisini tarih kaydetmemiştir. Asırlarca İslam'ın sancaktarlığını yapan milletimiz, ezanı asırlarca aslıyla okumadı mı? Ezanı türkçe okutmak; dini, milleti, vatanı için şehid olanların hatırasına hakaret değil midir? Onlar bu ezanlar dinmesin diye şehid olmadılar mı?

 

18 yıl necip milletimize kendi diliyle kendi dinine, maneviyatına, inancına, mukaddesatına, ejdadına hakaret edilmiştir.

 

Ezan kanun çıkartılmadan, mahut zihniyetin temsilcileri tarafından 1932'den itibaren türkçe olarak okutulmuştur. Yine bu zihniyetin temsilcileri Kur'anı ve namazı türkçeleştirmeye kalkışmışlarsa da muvaffak olamamıştır. Bu tarihi bir hakikattir. Demokratikleşme olarak anılan zülm devrine rıza gösterip, İslam düşmanlarını saygıyla, sevgiyle ananlar bu kafirlerle haşrolacaktır. Rabbinin huzuruna bu zilletle çıkacaktır.

 

Ezanın türkçe okunmasını emreden Mustafa Kemal, Kur'an'ın türkçeye çevrilmesine dair Kazım Karabekir'e şunları söylüyor:

 

"Evet Karabekir; Arapoğlunun yavelerini (saçmalıklarını) Türk oğullarına öğretmek için Kur'an'ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım! Tâ ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler!"

 

Kaynak: Paşaların Kavgası, Kazım Karabekir

 

Kur'an daha evvelde türkçeye çevrilmiştir ve her mümin Kur'an'ın mealinin okunması gerektiği şuurundadır. Burada malum zihniyetin başarısız gayesi, yine o zihniyetin temsilcisi tarafından açıkça ifade edilmiştir.

 

Asırlardır mücadele ettiğimiz Avrupalı devletlerin emellerinden biri de şudur ki; ezanı, namazı, Kur'anı her milletin kendi diline inkilap ettirmek... Böylelikle ümmeti Muhammed'i için ayrılık kapısı açılacak ve Müslüman kavimleri birbirine düşürmek için uygun zemin oluşması sağlanacaktır. Türk olsun yahut başka milletten olsun; İslam düşmanları aynı noktada birleşiyor; Ezan Türkçe okunsun.

 

Kur'ân'ın mealine elbette bakacağız. Dilimizde ki mânasını elbette öğreneceğiz. Mutlak müçtehitler böyle içtihat etmişlerdir. Yalnız meselenin ince noktası şurda kendini ifşa ediyor; ''türkçesi aslının yerini tutamaz.'' Çünkü Kur'an Allah'ın kelamıdır. Ben basit bir şiir yazsam bunu başka bir dile çevirseniz yazdığım şiirin tercümesinde hakiki manasını ifade edemezsiniz. Peki Allah'ın kelamı başka bir dile çevrildiğinde bu aslının yerini alabilir mi?

 

Buyrun, ezanın türkçesini dinleyelim de, asli ezanın kıymetini idrak edelim:

 

http://video.google.com/videoplay?docid=92879495116796308#

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...