Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
cihat

Çağa Tanıklık, Peygamberî Soluk Ve öncü Varoluş Kuşağı

Recommended Posts

Takip edenler için malumdur, Yusuf Kaplan üstad. Yenişafak gazetesinde yıllardır çizgisi eğrilmeyen, keyfiyeti her geçen gün artan yazılara imza atıyor. Yıllar yılı memleketin başına musallat olmuş (laik, çağdaş) söylemli kuru fikir taslaklarının ipliğini pazara çıkarma hususunda ustadır kendisi. Çilekeş bir adamdır, samimi bir müslümandır, Külliyat yayınlarıyla birlikte çok değerli çevirilere, çalışmalara imza atıyor, velhasıl düşünüyor, çalışıyor, didiniyor samimi bir şekilde, takip edilmesinde, okunmasında büyük fayda var.

 

Çağa tanıklık, peygamberî soluk ve öncü varoluş kuşağı (1)

 

İnsan, bu dünyaya "fırlatılmış" bir varlıktır. O yüzden her türlü saldırıya açık bir varlıktır insan.

 

İnsan, bu dünyaya unutuş ve hatırlayış kabiliyetleriyle, varoluş ve yok oluş kaderiyle ve varediş ve yok ediş özellikleriyle donatılarak "fırlatılmıştır": Aklı ve sezgi gücü, algılama ve hissetme hususiyetleri, insanın her türlü saldırıya açık bir şekilde bu dünyaya fırlatılırken bu saldırıları göğüsleyebilmesi için bahşedilmiştir insana.

 

İnsanın aklı ve iradesi, hafızası varolduğu için varolur. İnsanın varediciliği de, yok ediciliği de, aklının, iradesinin ve hafızasının ürünü olarak tezahür eder.

 

Heidegger, Batı düşüncesinin temel sorununun varlığı unutmak olduğunu söylemişti; Wittgeinstein ise, hayat üzerinde düşünmeyi ıskalamak olduğuna dikkat çekmişti.

 

Heidegger'in varlık tasavvuru, tıpkı Hıristiyanlığın Tanrı tasavvuru kadar obskürantistir; yani muğlak, anlaşılmaz ve kafa karıştırıcıdır.

 

Antik Grek düşüncesi, Socrates'ten itibaren insanı hayatın merkezine yerleştirmiş ve insan, Tanrı ve kâinât'tan oluşan büyük varlık zincirini yıkmıştır. Böylelikle, insanı varlığın ve hayatın merkezine yerleştirmekle, Protagoras'ın ve ondan 2400 yıl sonra Heidegger'in deyişiyle, "her şeyin ölçüsü ve ölçütü" katına yükseltmekle, Grek düşüncesi, hayatı da, düşünceyi de, insanı da, kâinâtı da, Tanrı'yı da bitiren süreci başlatmıştır.

 

İnsanın tanrısallaştırılması, insanın hiçleştirilmesi sonucunu doğuracaktır. Modernlikle birlikte insanın ve özellikle de insan aklının tanrısallaştırılması süreci, Nietzsche'nin deyişiyle tam bir dekadans, yani bir çürüme, bir yozlaşma, dolayısıyla bir hercümerç, bir iç (implosive) ve dış (explosive) kaos, anlamsızlık ve patlama üretmiştir. Nietzsche, Socrates'e saldırırken de, Hıristiyanlığın obskürantist Tanrı tasavvuruna saldırıken de, nihilist biri olarak değil, bir hakîkat arayıcısı olarak hareket etmiştir ve bu saldırılarında sonuna kadar haklıdır: Aklın mutlaklaştırılması insana, insanın Tanrılaştırılması Tanrı'ya bir saldırıdır çünkü.

 

Sonuçta (seküler) insan, kozmik düzeni tersyüz etmiş, yıkmış; insanları, kâinâtı, tabiatı, toplumları kontrol ve kolonize etme işine soyunarak dünyayı çatışmaların, güçlü olanın hâkim olduğu çarpık ve sapkınca hâkimiyet biçimlerinin eşiğine fırlatmıştır.

 

Modernlik tam bir unutuştur. Hakîkati, varlığı, Tanrı'yı, diğer varlıkları unutuştur ve bunun kaçınılmaz sonucu insanın saldırganlaşmasıdır.

 

Dünyaya "fırlatılan" insan, hakîkatle ilişkisini kopardığı andan itibaren negatif özellikleriyle dünyada varolma biçimleri geliştiriyor: Unutuyor, yok ediyor ve yok oluyor.

 

Postmodernlikle birlikte insanın unutuş serüveni yeni bir boyut kazanmıştır: İnsan bu kez, unutmayı da unutmuştur. Bu durum, insanın izafileşmenin, nihilizmin; dolayısıyla her türlü saldırıya açık hâle gelmenin eşiğine fırlatılmasıyla sonuçlanmıştır. İzafileşme, nihilizm, beraberinde kayıtsızlığı, duyarsızlaşmayı, ayartıcı ve baştan çıkarıcı pornografik hâkimiyet ve varoluş biçimlerinin tam bir patlama yaşaması ve insanı teslim alması, köleleştirmesi, ruhsuzlaştırması sonucunu doğurmaktadır.

 

Artık seküler dünyada insan, yolunu şaşırmıştır. İnsanın, gezegenizmin, başka insanların, başka toplumların, başka kültürlerin varlığına, yaşamasına kasteden insan, yolunu şaşırmış bir insandır. Yolunu şaşıran insanın özgürlüğünden, özgürlüğünü sürdürebilmesinden sözetmek abesle iştigaldir.

 

Hayat bir yolculuktur: Çok katmanlı, çok boyutlu bir yolculuktur. Ama artık hayat durmuştur: Buraya ve şimdiye hapsedilmiştir: "Anything goes" / her şey mübah mottosu, hayatın donduğunun ve durduğunun apaşikâr bir göstergesidir.

 

İnsanın varoluş yolculuğu sürecektir. Ya da insan yok olup gidecektir. Yolculuğa rehbersiz çıkılmaz. İnsanın hayatı, varoluş yolculuğudur. Varoluş yolculuğu, insanın önce insan olduğunu, varlıklardan bir varlık olduğunu, her şey olmadığını, dünyanın kralı olmadığını; kendisinden başka varlıkların da varolduğunu hatırlamasıyla, hatırlayabilmesiyle başlayabilir.

 

İşte insana bu varoluş yolculuğunda rehberlik edecek, insana ne olduğunu hatırlatacak "aktör", peygamberî söz ve soluktur.

 

Pazartesi günkü yazıda, çağı anlamadan İslâm'ı, Hz. Peygamberi (sav) anlamadan da çağı da, İslâm'ı da anlayamayız, tesbiti doğrultusunda peygamberî sözün ve soluğun nasıl diriltilebileceğini ve insanlığın önüne nasıl yepyeni ufuklar açabileceğini göstermeye çalışacağım.

 

 

Çağa tanıklık, peygamberî soluk ve öncü varoluş kuşağı (2)

 

Önceki yazımda, çağı anlamadan İslâm'ı, Hz. Peygamber'i anlamadansa çağı da, İslâm'ı da anlayamayacağımız tespitinden yola çıkarak, bu dünyaya her tür "saldırı"ya açık olarak "fırlatılmış" bir varlık olarak insanın karşı karşıya kaldığı varoluş saldırılarına göğüs gerebilmesinin ancak peygamberî soluğun ve söz'ün yeniden-hayat ve hayatiyet kazandırılmasıyla mümkün olabileceğini söylemiştim.

 

Antik Greklerce sistemleştirilen pagan uygarlığın dölyatağı olan sekülerliğin yeni şekillerde yeniden icat edilmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan ve "nevzuhûr" bir durum olan modernlik ya da (Peter Gay'in deyişiyle) "modern paganizm", (Husserl'den Nietszche'ye, Heidegger'den Baudrillard'a kadar) bizzat Batılı birinci sınıf düşünürlerin 150 yıldır haykırdıkları gibi, varoluşa saldırı'nın bir başka adıdır.

 

Modern paganizm'in varoluşa bir saldırı olduğunu söylerken, modernlerin (modernliğin kurucu filozofu Descartes'ın ve "sentezci" filozofu Kant'ın vs.) planlı, programlı, bilinçli bir saldırı gerçekleştirdikleri gibi bir şey söylüyor değilim; bu, saçma bir şey olur.

 

Sorun, modern paganizmin, insanı, Tanrı'yı, kâinâtı yanlış tanımlamasından, konumlandırmasından ve büyük varlık zincirinden oluşan kozmik ve kuşatıcı düzeni yerle bir etmesinden kaynaklanan yakıcı ve yıkıcı bir sorundur.

 

Modern paganizm, dolayısıyla sekülerlik, ilk bakışta pozitif idealler sunar; ama bu pozitif ideallerin negatif sonuçlar doğurmasını önleyemez. Sözgelişi, pozitif ideal, insanın, insan aklının ve insan iradesinin Kilise'nin tasallutundan kurtarılarak özgürleştirilmesidir. Ama ortaya çıkan sonuç, pozitif değil, negatiftir: Evet, insan, dünyanın kralı olmuştur; ama dünyayı da yaşanılamaz bir arenaya dönüştürmüştür.

 

Sekülerliğin / modern paganizmin dünya tasavvuru, her şeyden önce, düalisttir, dolayısıyla bölücü, parça'layıcıdır: O yüzden, insanın ruhunu bedeninden ayırarak rûhî özelliklerini yok etmiş, böylelikle Batılı insanı saldırganlaştırmıştır.

 

İkincisi, modern sekülerlik, yıkıcı ve yok edicidir: İnsanlık tarihindeki 26 medeniyetten 16'sını fiilen yok etmesi ve 9'unu fosilleştirmesi; bütün denizleri ve karaları sömürgeleştirmesi ve nihayet seküler paradigma dışındaki medeniyetlere hayat hakkı tanımaması, bu yok ediciliğin ve yıkıcılığın ürkütücü sonuçlarıdır.

 

En önemlisi de, modern paganizm / sekülerlik, insanı, Tanrı'dan ve kâinât'tan kopararak, Tanrı'yı ve kâinât'ı "yok edecek" varoluşsal bir saldırının kapılarını sonuna kadar açmış; Tanrı'yı, kâinâtı, bütün inançları izafileştirmiş; derûnî ve kutsî anlamlarından arındırmış ve böylelikle her tür saldırıya açık hâle getirmiştir.

 

Seküler insan, Tanrı'dan ve kâinât'tan organik bağlarını kopardığı andan itibaren insanı, makinaların, araçların (teknolojinin, bilimin) hâkim olduğu bir anaforun ortasına fırlatmıştır: Modern bilim ve teknoloji, sekülerdir: Niteliğe değil, niceliğe dayanır. Dolayısıyla değerlerden, ahlâktan, vicdandan yoksun bir mantıkla üretilir. O yüzden, sonuçları da değer, ahlâk ve vicdan-tanımazdır.

 

İşte bu durum, bilimin ve teknolojinin, ruhsuzlaşmasına yol açmış, bütün gezegenimizi ve varlıkları tek bir düğmeye basarak yok edebilecek (sadece hâkimiyet biçimleri üretecek) kadar barbar, ruhsuz, yıkıcı ve yok edici bir araca dönüştürülerek kullanılmasıyla sonuçlanmıştır.

 

Modern paganizm, insanı bu dünyaya, fizik gerçekliğe, yalnızca aklına kapatmakla, insana varlığı unutturdu. Postmodern paganizm ise, insanı buraya ve şimdiye, dolayısıyla ertelenemez hazlarına, dizginlenemez arzularına ve vazgeçilemez fetişlerine kapatmakla, insana bu kez unutmayı unutturdu.

 

O yüzden, Batılı düşünürlerin bile çok net bir şekilde gördüğü (örneğin Heidegger'in ölmeden önce, "bizi ancak bir Tanrı kurtarabilir"; örneğin Baudrillard'ın ölmeden önce, özetle, "insanlığın önündeki tek seçenek olan İslâm'ı terörle özdeşleştirerek yok etmeye kalkışmakla, insanlığın geleceğini yok ediyoruz" dediği) gibi, insanın Tanrı ile, kâinât ile kopan bağlarını yeniden tesis edecek, insana halife (yaratılmışların en şereflisi olma) imkânı sunabilen, bu yüzden de insanın en mükemmel prototipi Hz. Peygamber'in "âlemlere rahmet olarak gönderildiği" şaşmaz hakîkatinin şuuruyla bütün varlıklara, dinlere, medeniyetlere (dün olduğu gibi yarın da) gerçek anlamda kendileri olarak yaşama ve varolma imkânı bahşedebilecek peygamberî sözü ve soluğu yeniden hayata geçirmekle mükellefiz.

 

Bunun nasılını Cuma günkü yazıda tartışalım...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...