Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Azizim Hüdayim

Örtülü Ödenek, Türkeş, 1960 Darbesi, Menderes, Necip Fazıl...

Recommended Posts

''Örtülü Ödenek kasasının eski mutemedi (tam da itimat edilecek adam ya) Salih Korur, Harp Okulundan palas pandıras alınıp Başbakanlıkdaki odasına getiriliyor ve şifreli kasayı açmaya davet ediliyor.

Odada, Türkeş'den başka ya bir yahut iki kişi vardır. M.B.K'den...

Kasa açılıyor ve muhtevası ortaya dökülüyor. Kasada muhtelif Türk ve ecnebi paralarından başka, bir kaç milyon Türk lirası tutarında (efektif) dolar çıkıyor.

Bir köşede mazlum mazlum boynunu büküp manzaraya bakan eski sinsi ve zalim Salih Koru, hafifçe mırıldanıyor:

-Affedersiniz! Kasadaki paraları sayıp bir zabıt tutacaksanız onlar da evvel benim mesuliyetim altında olduğu için, sayıma beni de katmanızı ve zaptı bana da imza ettirmenizi rica ederim!

Sabık müsteşar hemen tekmeyi yiyor ve şu hitaba hedef oluyor:

-Vay, sen kim oluyorsun da bizimle beraber zabıt imzalamaktab bahsediyorun!

Seni biz, yalnız kasayı açman için getirttik. Otur, oturduğun yerde ve sus!

Gerisi malum!.. Kasadaki ecnebi dövizler, başta dolarlar bulumak üzere yok olmuştur.

Bu hadisenin hesabını, son meteliğine kadar ve bir banka bilançosu emniyetiyle vermek, Türkeş beye düşer.''

Necip Fazıl Kısakürek'in ''Vesikalar Konuşuyor'' eserinden bir alantı...

 

Şimdi de Zaman Gazetesinde Mayıs 2010'da verilen bir haber, mevzuu ile alakalı:

''-'Örtülü Ödenek Davası'nın sanıkları eski Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur idi. Menderes, örtülü ödeneği amacına uygun olarak kullanmamakla suçlanıyordu. Oysa örtülü ödenek harcamalarının kanunla belirlenmiş bir tanımı o gün de bugün de yok(tu) ve harcamalar tamamen başbakanın tasarrufunda(ydı). Örtülü ödeneğin nerelere harcandığına dair bir belge tutma zorunluluğu bulunmadığı gibi, bu harcamalardan başbakanlar da mesul tutulamaz ve yargılanamazdı.

 

Ancak Menderes, Müsteşarı Korur'dan yapılan bütün harcamaları kaydetmesini istemiş, şahsi harcamalarının kendi banka hesabından karşılanmasını emretmiş, kayıtları da 'bir gün lazım olur' diye Başvekalet Konutu'nun çatısında bir valizde saklamıştı. Hatta eşi Berin Menderes'e "Bunlar çok önemli belgeler. Bunları muhafazada özel önem gösterelim. Eğer belgeler arasında şahsi nitelikli harcamalar varsa tespit eder, geri öderiz." talimatı vermişti. Yaptığı harcamalardan korkan biri, mecburi olmadığı halde bu belgeleri saklamazdı. Oysa Menderes'in emriyle tutulan bu kayıtlar, Yassıada'da önüne konuldu ve aleyhinde delil olarak kullanıldı.

 

Bu davayı ilginç hale getiren unsurlardan biri de Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Orhan Seyfi Orhon, Burhan Belge, Mithat Perin gibi dönemin ünlü yazar ve gazetecilerinin de şahit olarak dinlenmesiydi. Hatta Necip Fazıl'ın eşi Neslihan Kısakürek de şahitler arasındaydı.

 

Diğer davalarda olduğu gibi Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol ile Başsavcı Altay Ömer Egesel, bu davada da Menderes'i küçük düşürmek için aşağılayıcı ithamlarda bulunuyordu. Hatta Başbakanlık Konutu'nun mutfağına tavuk tüylerini temizlemek için alınan 'cımbız' bile dava konusu edildi. Birkaç kuruşluk bu cımbız, örtülü ödenek belgelerinin saklandığı bavula nasıl girdi bilinmez ancak bu olay o kadar çok abartıldı ki davanın adı kamuoyunda 'Cımbız Davası' olarak anılmaya başlandı.

 

Kasadan paraları Türkeş mi aldı?

 

Örtülü Ödenek Davası'nı başlatan Hakim Başol, daha ilk celsede niyetini açık ediyordu. Ona göre Başbakanlık Konutu olarak kullanılan Camlı Köşk'teki yabancı devlet adamları ve büyükelçilere verilen yemekler israftı ve bunlar örtülü ödenekten karşılanamazdı. Hatta bir adım daha ileri giderek Menderes'e şu aklı veriyordu: "Bir başbakan illa köşkte mi oturmalı? Barakada oturun! Cımbız, köşkte oturmanın icabı mıdır?"

 

Menderes, savunmasında örtülü ödeneğin şahsi harcamalarda kullanılmadığını, kendisinden önceki CHP'li başbakanların da köşkte oturduğunu ve Başvekalet Konutu'nun temsil masrafları için örtülü ödenekten harcama yaptıklarını söylüyordu. Eğer bu konutların masrafı amme masrafı olarak telakki edilmeyecekse CHP dönemi için de emsal mahkemelerin kurulması gerektiğini savunuyordu.

 

Örtülü ödenek harcamalarının önemli bir kısmı Milli Emniyet Teşkilatı'na verilmişti. Menderes, teşkilata Amerikalıların hakim olduğunu ve personel maaşlarının da bazı yabancı ülkeler tarafından karşılandığını belirtiyor, bu duruma son vermek için örtülü ödenekten para aktarıldığını belirtiyordu.

 

Örtülü Ödenek Davası'nın en önemli ayrıntılarından biri de, Alparslan Türkeş ile ilgili olan bölümdü. O gün de bugün de bu olay pek tartışılmamış, mahkemede birçok kez gündeme gelmesine rağmen olayın üzerine gidilmemişti. 27 Mayıs ihtilalinin üst kadrosunda bulunan Albay Alparslan Türkeş, ihtilalden hemen sonra Harp Okulu'nda tutuklu bulunan Müsteşar Ahmet Salih Korur'un yanına giderek ondan kasanın şifresini öğrenmişti. Şifreleri vermek istemeyen ve 'birlikte gidip açalım' diyen Korur'u Türkeş'in dövdüğü de iddialar arasında. Korur'a göre kasada 270 bin dolar ve 250 bin TL vardı. Ancak bu para, kasanın heyet tarafından kırılarak açıldığı 2 Haziran tarihinde kasada bulunamadı. Birkaç gün içinde olan olmuştu. Ya Korur yanılıyordu ya da kasa önceden açılmış ve içerisinden paralar alınmıştı. Örtülü Ödenek Davası'nın yazarı, aynı zamanda Celal Bayar'ın torunu Emine Gürsoy Naskali, darbenin ilk gününden itibaren Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenen Türkeş'in 1997'de vefatından sonra İngiltere'de bir bankada ortaya çıkan yüklü miktarda paranın kaynaklarının açıklanamamasını manalı buluyor.

 

HÂKİM BAŞOL'DAN MENDERES'E: YETER!

 

Mahkeme Başkanı Başol ile Menderes arasındaki diyaloglar, Menderes'e kendisini savunma imkanı verilmediğini ortaya koyuyor:

 

Hakim Başol: Okunan vesikalara göre sırf şahsi masraflar yapılmıştır... Şahsi masraflar yapılabilir mi söyleyiniz?

 

Menderes: Reis beyefendi... buyurdunuz ki fasıl okunacak cevabı verilecektir. (Menderes, savunmasında iddiaları cevaplandırıyor. Ancak Başol, sözünü kesiyor.)

 

Hakim Başol: Kısa ama...

 

Menderes: Kısa... ...Kanunun 77. maddesi diyor ki örtülü mahiyette olan istihbarat...

 

Hakim Başol: Kendinizi zorluyorsunuz, zorlaya zorlaya netice çıkaracaksınız... ...Şimdiye kadar okuduğumuz listedeki masraflar yapılabilir mi?

 

Menderes: 70 bin liralık masrafın içinde bir cımbız var. Onu da cımbızla bulmuşlar, çıkarmışlar.

 

Hakim Başol: Okuduğumuz listedeki..

 

Menderes: Arz edeyim..

 

Hakim Başol: Uzatırsanız sözünüzü keseceğim..

 

Menderes: Kısa söyleyeceğim.

 

Hakim Başol: Hayır yeter!

 

Başol'dan Menderes'e: Necip Fazıl mı vatansever!

 

Örtülü Ödenek Davası'nın önemli duruşmalarından biri de Necip Fazıl'ın şahit olarak dinlendiği oturumlardı. İddiaya göre Necip Fazıl'a Büyük Doğu dergisi için 10 yılda 147 bin lira verilmişti. Hakim Başol, 'gerici ve Atatürk düşmanı birine' bu paranın neden verildiğini soruyor, Adnan Menderes de Necip Fazıl'ın bir vatansever olduğunu, o ve onun gibi farklı görüşlerden yazar ve gazetecilere ödenekten para yardımı yapıldığını söylüyordu.

 

Hakim Başol ise hayret uyandıracak hatta ihsas-ı rey olarak tarihe geçecek şu cümleyi kuruyordu: "Necip Fazıl mı vatansever!" Sıra şahit olarak Necip Fazıl'ın dinlenmesine gelmişti. Aralarında şöyle bir diyalog yaşandı:

 

Başkan Başol: Örtülü ödenekten para almışsınız...

 

Necip Fazıl: Evet aldım. Ne aldığımdan ziyade niçin aldığım mühimdir. Ben örtülü ödenekten methiyeci, kasideci, eski Roma cenazelerinde sahte ağlayıcıları olarak para almadım ve bunlardan hiçbirini yapmadım. 1943'ten 1960'a kadar taştan taşa vurulan, zindandan zindana sürülen mukaddesatçı, milliyetçi, Anadolucu, ahlakçı bir idealin himayesi yolunda para aldım...

 

Başkan Başol: Bu notları yazmışsınız okuyorsunuz, burada not olarak kelime kelime okuyamazsınız...

 

Necip Fazıl: İlk gazete olan Takvimi Vakai'den bu yana fikre müstenit bir tek gazete mevcut değildir ki, şu veya bu şekilde hükümetten yardım görmesin.

 

Başkan Başol: Üniversite gençliği ki süt gibi tertemizdir. Onlar sizi gerici buluyorlar...

 

Necip Fazıl: Bana gerici diyenler, sesini duyuranlar... Bir de on binlerce genç var ki benim idealime bağlı. Fakat sesini yükseltemiyorlar...

 

Başkan Başol: Memleket yararına yayın yapan gazetelerin büyük kanaati de memlekete zararlı olduğunuz...

 

Necip Fazıl: Büyük gazete tiraj ifade eder... ''

 

Eyvah benim ülkeme...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...