Muvazene 190 Report post Posted November 24, 2010 Zamanımızda yaşanan olayları, darbe planlarını, andıçları, fişlemeleri görünce Necip Fazıl'ı daha çok okumak ve anlamaya çalışmak hepimiz için en önemli bir görev olsa gerek… Ülkemizin yetiştirdiği ender zekalardan ve eşine az rastlanır kabiliyetlerden biri olan Necip Fazıl, sadece şiirde değil birçok alanda eserler vermiş ve hemen her konuda verdiği bilgilerle yaşadığı dönemin adeta fotografını çekmiştir. Bu bakımdan Necip Fazıl'ın yazıları ve kitapları dönemin siyasi havasını anlamamız açısından da bizlere önemli ipuçları verir. Üstad'ın CHP ile ilgili görüş ve düşünceleri az çok herkesin malumudur fakat DP ile ilgili görüş ve düşünceleri çok fazla bilinmez ya da bu bilgiler genelde dededen kalma kahvehane bilgileridir. Bu cümleden olarak Üstad, DP İktidarını nasıl değerlendirdi? Eleştirdi mi? Menderes'le herhangi bir görüşmesi oldu mu? Darbeyle ilgili görüşleri nelerdi gibi açıklanması çok uzun sorulara siz değerli Haber Kültür okuyucuları için çok kısa ve özet bir dosya hazırladık. Umarız faydalı olur... Necip Fazıl, Menderes'le iki kez görüşmüş ve bu iki görüşmeden hayli umutlu ve mutlu ayrılmıştır. Özellikle birinci görüşmesinde "Milletin beklediği kahramanın" Menderes olduğuna kanaat getirmiş ve Adnan Menderes'i "ender zeka ve ruhlardan biri" olarak tarif etmiştir. 1952'de Menderes'e üç kez mektup yazmış ve bu mektupların hepsinde de Menderes'e ve DP'ye övgüler dizmiş, milletin kurtuluşunun bu partide olduğunu savunmuştur. Fakat zamanla iktidardaki DP'den beklediği ve istediği performansı göremeyen Necip Fazıl, DP İktidarını eleştirmeye başlamış hatta kimi zaman DP ile CHP arasında bir fark olmadığını ifade etmekten bile geri durmamıştır. O'na göre DP, "sadece müshil rolünü oynamış asla gıda rolünü alamamaştır." DP'nin iktidara gelişini "milletin şahlanışı" olarak değerlendiren Necip Fazıl, DP'nin milletin altın tepsiyle sunduğu fırsatları iyi değerlendiremediğini, partinin Bayar'ın etkisinden kurtulamadığını, Menderesin Bayar'a karşı politikalar geliştiremediğini bu yönüyle DP'nin CHP'den bir farkının olmadığını savunmuş, bu olumsuzlukların yanısıra "teze karşı antitez"le cevap verilemediğinden parti asıl yapması gerekenleri yapamamıştı. 10 yıllık DP iktidarını üç ana başlıkta ele alan N.Fazıl, 1950-54 arasını "Hedefsiz gayret devresi", 1954-57 yılları arasını " Boşuna zahmet devresi", 1957 ve sonrasını ise " Boyuna gaflet devresi" olarak değerlendirmiş ve eleştirmişti. DP İktidarının köklü değişiklikler yapmak yerine milletin gözünü boyayacak birkaç icraatla yetinmesini hoş karşılamamıştı. Darbenin ayak seslerini adeta duyan N.Fazıl, Menderes ve arkadaşlarını sayısız defa uyarmış hatta 1958 yılında Büyük Doğu Dergisi'nde "Ya Ol, Ya da Öl!" başlıklı bir yazı kaleme alarak, Başvekil Menderes'e açık çağrıda bulunmuş, "öldürmesini" ya da "öldürülmeyi beklemesi gerektiğini" söyleyerek (benzetme yapıyor) tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekmiştir. Darbeden sonra da haklı çıkmanın pişmanlığını yaşamıştır. O'na göre darbenin asıl sorumlusu CHP ve ona fırsat veren DP'dir. Darbe, ordu ile milletin arasını açmış ve Türkiye'yi yıllarca geriye savurmuştur. Zamanımızda yaşanan olayları, darbe planlarını, andıçları, fişlemeleri görünce Necip Fazıl'ı daha çok okumak ve anlamaya çalışmak hepimiz için en önemli bir görev olsa gerek. Hastalıklarımızın reçetesi hala o kitapların sayfalarında gizli… Sabah akşam şifa niyetine... Ercan Yılmaz HaberKültür.Net http://www.haberkultur.net/haberoku-2037-Necip_Fazili_yeniden_okumak.html Quote Share this post Link to post Share on other sites
Eşref Bey 58 Report post Posted November 24, 2010 Yazarımız ne kadar haklı... Üstad yıllar geçse de hala açılmayı bekleyen bir hazine gibi. Şimdi Üstad'ı eleştirenler acaba onun Menderes'e ders vermek için yerdiğinden haberleri var mı? Ezberden konuşmak ne kadar kolay diye düşünüyor insan. Ayrıca Üstad yaşadığı her dönemde siyasetin merkezinde bulunan bir muharrir. Şimdi okunsa yine en anlamlı dersler çıkartılıp geçmişte yapılan hataların tekrarlanmayacağı kesin. Üstad asla yaşadığı dönemin yazarı değildi. Yazdığı yazılar hala geçerliliğini korumakta. Şu an olan biteni anlamak ve seyirci kalmamak için yine o kitapların sayfalarını karıştırmak gerektiği ne kadar anlamlı bir düşünce. 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
aözbek 2 Report post Posted January 1, 2011 Öncelikle "halis" duygularla yazılmış bir yazı olduğunu tespit etmek ve bu tespitten hareketle yazara hakkını iade etmek gerek... Bu husus bir yana... Asıl itibari ile söylenilmesi gerekenlere gelince... Özellikle mukaddesatçı cenah, her dara düştüğünde, çıkmaz bir yola girdiğinde Üstadı aramak ve onun dünya çapında kuşatıcı fikirlerine sarılmak ihtiyacını hissediyor... İçinde bulunduğu çıkmaz tünelinin sonunda Büyük Doğu ışığını gördüğü anda herşey yine eski haline dönüveriyor... Üstad "yazar", ender zeka" vs. kelimelerle anılıyor... Başta Site yöneticileri olmak üzere üstada ve fikriyatına gönül veren herkese sesleniyorum... ÜSTAD HERŞEYDEN EVVEL MÜTEFEKKİRDİR... ÜSTAD FİKİR MEKTEBİ KURUCUSUDUR... BÜYÜK DOĞU İDEOLACYA MANZUMESİDİR... BÜYÜK DOĞU NİSBETTİR.. TEK ÖLÇÜ... GERİSİ "ANGARYA"... Quote Share this post Link to post Share on other sites