Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sark

Tarık Tufan

Recommended Posts

***

_Bu nedir?

 

_Mektup doktor bey.

 

_Kim gönderdi bunu?

 

_Geçen gün gelen hasta var ya o!

 

_Hangisi radyocu olan mı?

 

_Evet o.

 

_Tamam sağol..

 

Sevgili doktor

 

Beni rencide ettiniz. Ve ben açıkçası bunu sizden beklemiyordum, insanlara hasta olduğumu söylüyorsunuz. Onlarla konuşmaya çalıştım fakat hiçbiri dinlemedi. Tam konuşmaya başlarken acele laflar edip gitmeleri gerektiğini söylüyorlar. Sanırım size daha çok inanıyorlar. Önemsiyorlar da üstelik. Bir defasında şizofren dediğinizi duydum. Sonra anlayamadığım bir sürü şey. Siz anlattıkça, onlar kafalarını sallıyorlar. Sınıfta ön sıralardaki çocuklar gibi.

 

Kahretsin!..

 

Haklı olamazlar. Onlara nasıl zarar verebilirim? Onlar yaşamıyor doktor! Türkü söylediklerini duymadım inanabiliyor musun? Âşık olmuyorlar, uykusuz geçirdikleri bir tek gece yok.

 

Tanrı'yı bu şehirde istemiyorlar!

 

Bu arada iş için gönderdiğim başvuru formlarına referans olarak, IRA, ETA, HAMAS yazmamı garip karşıladınız. Ben akşam çayımı bazen Bask'ta, bazen Şili'de, Somali'de, İskoçya'da içiyorum. Bunun adı dostluktur doktor.

 

Sınırlar yürümesini bilmeyenler içindir.

 

Kabul, bunlar gibi iyi bir vatandaş olamadım. Ama siz bürokrasi kuyruklarının mutsuz kölelerisiniz.

 

Zavallılar! Şimdi yerlerinizi değiştirin, yeni oyunlara hazırlanın.

 

Geveze tanrılarınız yeni bir perde istiyor.

 

Sizi elimde simitle izleyeceğim. Gazoz içeceğim koşuşturmalarınıza. Seçmeme hakkınız aklınızdan bile geçmeyecek.

 

Evet bayım bazı şeyleri anlayamadığım doğru...

 

Haftanın üç günü, iş dönüşü uğrayıp kuaförden aldığınız karınızın yanında duran, avlanmayı, sürü beklemeyi şu küçük tüylü yaratığı niçin yanınızda tuttuğunuzu anlamıyorum örneğin. Bir gecelik aşkun, kirli şehvetin, sarhoş sevişmelerin genç kızların rahimlerinde bıraktığı ceninlerin, yaşlı bir kokananın kırışık cidine sürülmesini anlamıyorum. Tayland'lısekiz yaşındaki yoksul köylü kızların kasıklarındaki Batılı sancıyı anlamıyorum. Ağızlarında Tanrı sözleri, emek sömürücüsü, ucuz işgücü avcısı insanların Tanrı'yı mali danışman olarak görmelerini de anlamıyorum. Ve bunları anlamadığım her gün büyük şölene biraz daha yaklaşıyoruz. Apaçiler'in, Güney Afrikalılar'ın Harlemli zencilerin, Lübnan ve Peru'lu gerillaların katılacağı devrim şölenine.

 

O gün orada olacaksınız doktor. Avuçlarınız terleyecek, saygıyla titreyeceksiniz. Ezilmiş halkların ağırbaşlı düğün çoşkusunu göreceksiniz.

 

Sizi reddediyorum doktor!

 

Hakkımda hiçbir yargıda bulunma hakkına sahip değilsiniz. Akademik kariyeriniz değil, yürreğiniz yetmiyor. Kıçınızı serdiğiniz o deri koltuğunuzu ve bağıl değerlerini reddediyorum! Hayatı tanımlamaya ilişkin ortaya koyduğunuz ekonomik temelli yaklaşımların tümünü reddediyorum!

 

Kapital ahlâk kahrolsun!

 

Geride kalanları beklemeliyiz doktor, düşenleri kaldırmak zorundayız.Banka mevduatlarına hapsedilmiş umutlar ancak ihanettir.

 

Biz varlığımızı armağan paketlerine koyanlarız. Düşünsenize, küçükken anlamadığımız yeminler savurup, varlığımızı varlığınıza, Türk varlğına armağan ettik. Ağabeylerimize, efendilerimize, vakıflara, derneklere, sonra bütün kente.

 

Tüketildik bayım, çarçur edildik. Film izlerken yenilen patlamış mısırlar gibi.

 

Şimdi reddediyoruz.

 

Sahte kutsalları, kudurgan şehvetleri.

 

Ben bir iç tehditim doktor, dış ülke parmağıyım, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacınız olduğu dönemde ortaya çıkan belayım, fitneyim. Artık kâbusunuzum doktor. Arabaniza üşüşen selpakçı çocuğum, büronuza gelen, leş gibi kokan işçiyim, mahallenize nereden dadandığı belli olmayan deliyim.

 

Bir gün buradan çıkacağım. Yüz yüze geleceğiz. Bakışlarınızı kaçıracaksınız. ben size alaylı gülümsemeyle bakacağım. Sizi umursamayacağım, denildiğinizi fark edeceksiniz.

 

Şimdilik bu kadar, yine yazacağım. Meryem'in oğlu İsa geldi. Sanırım şoktan yeni çıkmış, çok sessiz.

 

Hoşçakalın bayım.

 

Beni unutmayın.

 

Tarık Tufan/ Kekeme Çocuklar Korosu

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve "Ey kavmim!" dedi, "bu elçilere uyun! Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun!"

Kur'an-Yasin Suresi, 20-21

 

Benim kahramanım o adam. Şehrin öte ucundan kan ter içinde koşturup gelen adam. Kavmi elçileri yalanladığında, uğursuzlukla itham ettiğinde, zarar vermeye hazırlandığında koşarak gelen adam benim kahramanım.

 

Can havliyle koşturmasını hayal ediyorum. Elçilere zarar gelmesin diye, hakikate omuz vermek için koşturduğunu hayal ediyorum.

 

O adam bizim şehrimize de koşarak gelse diyorum bazen. Gelse ve yanımıza otursa. Bİze hayatı anlatsa. İyilikten söz etse, gökyüzünden gelen kutlu sözleri hatırlatsa sabırla.

 

Bir çay ocağına otursak. Hani o oyunsuz olandan, hani o tabureleri olandan, hani o Fatih'te Malta'dakine benzer birinde. Otursak ve onu dinlesek. Terini silse, demli bir çay söylesek ve anlatmaya başlasa.

 

O adam bizim şehrimize de gelse.

 

Bütün kirlerimizden arındırsa bizi. Rahman'ı anlatsa. Bizden hiçbir karşılık beklemeyen mübarek Elçi'yi ve dostlarını. Haydar'ı Kerrar'ın cenklerini, Sıddık'ın geniş yüreğini, Hattab'ın oğlunun adaletini ve Zinnureyn'in utanma duygusunu.

 

Koşarak gelse. Biz tükenmeden, ruhumuzu tüketmeden önce gelse.

 

 

Tarık Tufan-Bir Adam Girdi Şehre Koşarak

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

2vntu.jpg

Ve Allah kendi Hira'sını bulan herkesle konuşur...

 

Tarık Tufan

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sonradan görme bir adam hali var bu arkadaşta, ısınamıyorum.

 

Bir zamanlar dershanecilik işine girip yürütmeyi beceremediği (battı mıydı neydi?) yıllarda sürekli görüştükleri bir arkadaşı var, kendisi eniştemdir. Birlikte takılıyorlar, Boğaziçi mezunu bi eşi filan var bunun, bazı dernek çevrelerinde boy gösteriyorlar, cemiyete sosyeteye girip çıkıyorlar filan. 90'ların sonları olacak. Kafası çalışan bi adam aslında.

 

Allah birilerine yürü ya kulum deyince tutulması mümkün olmuyor tabi. Tarık, günün İslamcı gençlerinin prenslerinden olmaya başlıyor zamanla. Televizyonlar, entel geyik programları. Pek de fena gitmiyor. Eski çevrelerle bağ kopuyor, eh anormal bi şey değil. İşte burada önemli bi işaret var. Tamam bağın kopması normal, ama saygı ve terbiye insanda baki kalması gereken bi şey.

 

Bir seferinde bir ortamda bu eski iki arkadaş karşılaşıyor. Ayak üstü selamlaşıyorlar, sonra eniştem şöyle diyor: 'Tarık bir ara arayayım seni, görüşelim'.

Cevap da şu istihza tonunda: 'Bulabilirsen'...

Bence komik değil. Basbaya terbiyesizce.

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Aşk dolu gözlerimiz birbirine değerse kör olur diye karanlık bir sokak arıyoruz kendimize.." Tarık Tufan

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

×
×
  • Create New...