Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
HİÇ

Ayasofya İbadete Açılıyor!

Recommended Posts

Ayasofya İbadete Açılıyor!

05 Ağustos 2011 Cuma

 

Efendim yazımızın başlığı böyle keskin bir şekilde atmamın sebeb-i hikmeti biraz sonra arzedeceğim millî problemimize dikkatleri çekmek, böylelikle daha fazla kitleye ulaşabilmek…

Malûmunuz mübarek Ramazan-i Şerif’i idrak ediyoruz Müslümanlar olarak. Bu güzel ayda yapılan dua ve niyâzlar, ibadet ve taatler kadar mekânları sarıp sarmalayan manevî neş’e de önemli diye düşünüyorum.

Zira Anadolu gibi güzel İstanbulumuz da manevî iklimi yoğun birbirinden müstesna mekânları barındırıyor bağrında.

Eyüp Sultan, Süleymaniye, Merkez Efendi, Fatih, Yahya Efendi, Yuşa Tepesi, Üsküdar Aziz Mahmud Hüdaî… Daha adını sayamadığım onlarca güzel mekân.

“Şerefü’l-mekân, bi’l-mekîn” Filhakika mekânı şerefli kılan da o mekânın içindekilerdir.

Bu güzel mekânlardan bir tanesi de Ayasofya’dır şüphesiz.

Ceddimizin bizlere miras bıraktığı, asırlarca Fatih’in yadigârı olarak Devlet-i Âliyye’nin sancağını asırlardır taşıyan Ayasofya…

Fethin en büyük simgesi Ayasofya…

...

Geçtiğimiz günlerde televizyoncu bir arkadaşım Yunus Göksu twitter’dan, “Ayasofya yakın zamanda ibadete açılacak” mealinde bir mesaj geçti.

Şöyle bir düşündüm, “Yahu neden olmasın? Yıllardır devam eden ve ülkemizin kanayan bir yarası haline gelen Ayasofya neden ibadete açılmasın? Bu kadar demokratikleşme adımının atıldığı ülkemizde halkın ibadet hürriyetine halel getiren yasakçı uygulama neden tarihe gömülmesin? ”

Bu sorularla zihnimi meşgul ederken sahur programlarını şöyle bir temaşa ettim. TRT-1’de, Dursun Ali Erzincanlı kardeşimizin sunumuyla yayına giren “Sahur Bereketi” programına kilitlendim.

Mekân Ayasofya. Harîm kısmını aydınlatan 70 adet ışıl ışıl top kandiller, sonsuza doğru yükselen kubbe, yan cephelerde 7.5 metrelik çapıyla göz kamaştıran, Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin hattı destinden mürekkeb çihâr yâr-i güzîn levhâları…

Ve “Sahur Bekereti”nin konuğu Muhterem Mehmet Emin Ay hocanın Ayasofya’nın içinde gökkubbeyi inleten Kur’ân tilâveti…

Neden sonra Ayasofya’dan göklere dalga dalga ulaşan ezân-ı şerîf…

1930’lu yılların yasakçı zihniyetinden sonra bu talihsiz mekân belki de ilk defa soludu özgür günlerin havasını…

Gönlüme huzur bahşeden bu manzarayı seyrederken, Ayasofya’nın ibadete açılacağını sosyal medyada dile getiren arkadaşımı hatırlayıp hemen sahur vaktinde twitter’dan genel bir mesaj geçtim:

“Ayasofya’nın kubbesi Osmanlı’dan sonra belki ilk defa Kur’ân ile inliyor”

Şimdi biraz tarihin sayfalarını karıştırıp bu güzel mekâna esaret zincirlerinin nasıl takıldığı hatırlamaya çalışalım.

Hatırlarsanız Feth-i mübîn müyesser olduktan sonra Hz. Peygamber’in iltifatına mazhâr olan Cennet Mekân Fatih Sultan Mehmed Hân’ın ilk icraatlarından birisi ilk Cum’a namazını kiliseden camiye tebdîl ettiği Ayasofya’da kıldırmasıdır.

Fatih’in hayatında üzerine titrediği bu yüce mabet fethin sembolü olmuş, vakfiyesinde de hatırı sayılır bir mevkî kazanmıştır. Öyle ki vakfiyede geçen ifadeler bu yüksek mevkîyi onaylamaktadır:

“Ayasofya kıyamete kadar camii olarak vakfedilmiştir. Bunu hiçbir kimse değiştiremez. Vakıf şartlarını kim değiştirirse Allâh'ın, meleklerin, bütün insanların lâneti onların üzerine olsun. Yüzlerine bakan ve onlara şefaat eden hiçbir kimse bulunmasın. Ebediyen cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebediyen merhamet olunmasın. Ayrıca kim bunları görüp işittikten sonra hâlâ bu değiştirme işine devam ederse, günahı ve vebali onu değiştirenlerin üzerine olsun. Allâh'ın azabı onlaradır. Allâh işitendir, bilendir.”

Ve 1930’lu yıllar…

Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle bir takım restorasyon faaliyetleri başlıyor.

Kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi, çini ve mozayiklerin ortaya çıkarılması ile restorasyon faaliyetleri gerçekleştiriliyor.

Buraya kadar herşey normal. Ya bundan sonrası?

Yine Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği üzerine, Bakanlar Kurulu’nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye çevriliyor.

El insaf!

Hayatımda hiçbir zaman devlet büyüklerine hakaret etmedim, etmeyi de düşünmüyorum. Ama “Kemalist” olmadığım için de Atatürk’ün polikalarını eleştirebilme hakkımın olduğunu düşünüyorum.

Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesini eleştirdiğim gibi dünya Müslümanları’na malolmuş bir hilâfet makamının bir gecede kaldırılmasını da eleştiriyorum.

Gelişmişliği yazıya isnat ederek harf inkılâbı yapıp bu toplumun âlimlerinin bir gecede cahil bırakılmasını da eleştiriyorum…

Tekke ve zaviyelerin kapatılarak, hocaların sarıklarına, cübbelerine, velhasıl yüzyıllardır kullandığımız giyim kuşama karışılarak toplumun manevî dinamiklerinin inkıtaya uğratılmasını da eleştiriyorum…

Peki ya Ayasofya’ya yapılan revâ mıdır? Koskoca cihân imparatorunun bedduası çepeçevre sizi sarmışken onu müzeye çevirmek nasıl bir mantıkla izah edilebilir?

Hadi o zaman bir takım ideolojik takıntılar mevzubahisti, kimilerine göre yapılan tüm menfî icraatler vacipti!

Peki şimdi nedir vacip olan?

Ey hükûmet erkânı! Duyun çağrımızı!

Daha neyi bekliyorsunuz? Bu beddua size yetmiyor mu Allah aşkına?

Neden korkuyorsunuz? Batı'nın köhnemiş yüzünden mi?

Sızlatıyorsunuz ceddinizin kemiklerini her geçen gün…

Şu mübârek Ramazan-ı Şerîf hürmetine insafa gelsin kalpleriniz ve Ayasofya’dan yükselen ezan Kur’ân seslerine kulak verin artık.

Bakanlar Kurulu 1934’te nasıl süratle toplandıysa 2011’de toplayın Bakanlar Kurulunu’zu ve kurtarın bu yüce mabedi esaret zincirlerinden.

Açılışını da 29 Mayıs 2012’de, Fethi mübînin seneyi devriyesinde yapın meselâ…

Çok geç kaldınız çok!

80 yıldır bitmedi mi bu restorasyon?

“Herşey tamam artık, bir halıları eksik. Ayasofya açılıyor, yazın buraya” diyen arkadaşımı selâmlıyor ben de tarihe not düşüyorum: AYASOFYA İBADETE AÇILIYOR, AÇILMALI, AÇILACAK.

 

Üstad Necip Fazıl Kısakürek 1965'te Milli Türk Talebe Birliği'nde gençlere yaptığı muazzam konuşmasının satır aralarında bakın neler söylüyor Ayasofya ile ilgili:

"Gençler!

Ayasofya üzerinde çok laf ettik! Ama lafta bile onu tasarruf edebilmiş, mülkiyetimiz altına alabilmiş değiliz!

Bana öyle geliyor ki, yalnız manayı anlasak, yalnız onu yerine getirebilsek, Ayasofya’nın kapıları sabır taşı gibi çatlar, kendi kendisine açılır. İsterse açılmasın; ondan sonra herşey, küçük bir tatbikat işinden ibaret kalır.

Biz kimden, neyi istiyoruz.

Yemen’den Viyana’ya, Fas’tan Kafkasya’ya kadar en aşağı 10 milyon kilometre kare bir zemin üzerinde. Evet, böyle bir zemin üzerinde. Atalarımızın. Ata derken halimize bakıp başımızı doğduğumuz nur insanların. Tohum atarcasına her tarafa serptiği kubbelerden birini. 700 bin kilometre kareye indikten ve bu halin ismine millî kurtuluş dedikten sonra. Evet, bütün bunlardan sonra. Toprağı kaybedilmiş kubbelerden birini mi istiyoruz?

İnsana gülerler!. Herhangi bir yıldızda bu türlü iddialara girişen milletleri sürecek bir tımarhane olsa, bizi oraya sürerler.

Âlemde, cüceleşmiş devlerin, eski rollerini takınmasından daha çirkin bir tablo yoktur.

“- Cüceleşmeyeydin! Şimdi devin hakkından nasıl bahsediyorsun?”

Bakın nedir bu bakımdan Ayasofya?

Bizi bu hale getiren, annemizin cennet kokulu başörtüsünü sarhoş kusmuğuna bez diye kullanan, ahlâkımızı Paris’in dünya çapındaki (Şabane) kerhanesinden daha aşağıya düşüren, millî kültürümüzü çöplüğe ve millî iktisadımızı kumarhaneye çeviren, zekâmızı maymunlaştıran ve kalbimizi kanserleştiren, tarihi 129 yıllık cereyanın, kendi öz evimizde, yüzümüze kapadığı oda, mukaddesat odamız.

Ayasofya budur!

129 yıl boyunca, dışarıdan Batı emperyalizmasının, içeriden de onların sadık ajanları sıfatiyle kozmopolitlerin, masonların ve nihayet hepsinin birden ana sermayesi ve gönüllü fedaisi halinde, adı Türk, küfür tip ve zümrelerinin idare ettiği bu cereyan, Ayasofya’yı müzeye çevirmekle, sağlık müzelerindeki balmumundan frengili suratlar şeklinde, Türkün öz ruhunu müzeye kaldırmış oldu.

Ayasofya’nın hilal hakimiyetinden uzaklaştırılmasıyla düşmana aşılanan gayret, bir ordunun harp planlarını satmaktan beter bir tehlike ve suç belirtir. Eğer o kökünden traş edilse ve yıkılsa bir şey değil de, bu haliyle, bütün bir milleti ve tarihi her an öldürüp yine dirilten ve tekrar öldüren bir felaket.

Böylece, Batı dünyasının bize içimizden, içimizdeki ajanları vasıtasıyla yaptırdığını, ne Haçlılar yapabildi, ne Moskof, ne de Ayasofya’nın gözü dönmüş şehvetlisi Yunanlılar.

Milyonluk bir orduda, bir emirle, herkes silahını kalbine dayayıp tetiği çekse ve intihar etse, bu emrin o orduya vereceği zararı hangi düşman sağlayabilir?

Ayasofya’nın kapatılması işte böyle olmuştur. Ve Türk tarihine, mukaddesatına, ruhuna, ihanetlerin en büyüğü şeklinde meydana gelmiştir. Türk’ü yoktan var ettiğini iddia eden bir zümre ve zihniyeti, Ayasofya ile Türk vatanını, göklerdeki aslî ve hakikî vatanıyla beraber satmıştır.

Allah(c.c.) diyen bu millet mutlaka kalacak; ve kalacağına göre, öteki dünyadakinden evvel, bu dünyada hesap gününü açacaktır. Ayasofya, muayyen bir idare ve zihniyetin getirdiği, ruhî, ahlakî, içtimai, iktisadî, idarî, siyasî felaketler eliyle Batı dünyasına takdim edilen hediye kutusu üzerindeki fiyonklu kordeladır.

Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ruhumuzu kilitlediler. Her mana, her hikmet, her münasebet Ayasofya’ya bağlı.

Ayasofya açılmalıdır. Türk’ün bahtıyla beraber açılmalıdır.

Ayasofya’yı kapalı tutmak, Yunanlıya “ben yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç!” demekten farksızdır.

Ayasofya’yı kapalı tutmak, Birleşmiş Milletler’den Afrikalı yamyam devletlerine kadar aleyhimize rey verdirip kendileri müstenkif geçinen Batılılara “artık benim hayat hakkım kalmadı!” demektir.

Ayasofya’yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk’ün semaları tutuşturan lanetine hedef olmaktır.

Ayasofya’yı kapalı tutmak, Allah(c.c.)’a sövmeye, Kur’ana tükürmeye, Türk tarihini kubura atmaya, Türk iffetini kirletmeye, Türk vatanını satmaya denk bir suçtur.

Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem!

Fakat Ayasofya açılacak!. Türk’ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya’nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler.

Ayasofya açılacak. Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün manalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek.

Ayasofya açılacak! Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve herşey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak.

Allah(c.c.) tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak.

Ayasofya’yı, artık önüne geçilmez bu sel açacak.

Bekleyin gençler! Biraz daha rahmet yağsın. Sel yakındır.

Fatih ve Onun Yeni Nesline Selam!" NFK

 

 

 

Aydın Çakırtaş - Habername

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

ne kadar heyecan verici bir başlık. Ayasofya açılsa ayasofyanın halılarına alnımızı sürmek için Türkiyenin dört yanından Ayasofyamıza koşmaz mıyız? Atamız Fatihin emanetini bağrımıza basmaz mıyız? Ardı ardınca şükür secdeleri yapmaz mıyız?

 

Biz bu utançla nasıl yaşıyoruz. Mahşerde Peygamber Efendimizin sav kutlu müjdesine mazhar olmuş o kutlu komutanın yüzüne nasıl bakarız bu kara lekeyi silmediğimiz müddetçe. Cenabı Hakk başımızdakilere ilham versin de Ayasofyayı ve ülke müslümanlarını bu lekeden kurtarsınlar. Bu nasıl bir vebaldir, bu vebalin bedeli nasıl ödenir? Allahu Teala Ayasofyanın açıldığı günleri görmeyi bize nasip etsin inşallah...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Amin!..inşaallah o günleri de gösterecek bizlere Yüce Mevlam..paylaşımınızı da zevkle okuduk..Allah razı olsun gönüldaşım..

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Amin..Allah razı olsun.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

FATİH SULTAN MEHMED'İN BEDDUASI

“İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle

Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve

hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar.

 

Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse,

Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARIN ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın.

Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır.

Allah’ın azabı onlaradır.

Allah işitendir, bilendir.

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah iyiliğinizi versin! Bir an için elim ayağım titredi!....... Birkaç şehrimizdeki Küçük Ayasofyalar açıldı çok şükür, inşallah BÜYÜK AYASOFYA ibadete gerçekten açılacaktır yakında!........ Zaten Türkiye de Unesco da müze olmadığını kabullenmiş durumda... Fatihin vakfı olan Ayasofya çevresindeki bir çok işyeri de bu vakfa ait, ancak bu pek dikkate alınmıyor... Öte yandan Camiyi müze yapan belgedeki M.kemal imzasının da sahte olma ihtimali yüksek.. isteyen imzaları karşılaştırabilir... Bütün bunlar birleşince AYASOFYA NEDEN ASLINA DÖNMESİN Kİ HAKİKATİNE ÇIKIYOR YOLLAR!

 

Fatihin vakfederkenki yazısının sonunda Tayyip (Güzel, hoş kokulu anlamına gelir bu ifade) ifadesi de geçiyor. İnşallah bu hayırlı işe Tayyip Erdoğan vesile olur!

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

bununla ilgili site yöneticilerimizden rica etsek ve bir metin hazırlansa daha sonra bu metni tüm üyeler belirlenen bir devlet kuruluşuna (örn; başbakanlık, kültür bakanlığı) internet üzerinden bir istek olarak iletsek ve sosyal medya diye ifade edilen facebook twitter gibi mecralarda yayınlayarak arkadaşlarımızdan da yollamalarını istesek bir farkındalık oluşturabilir miyiz acaba.

ben de aslında metni hazırlama işini yapabilirim ancak kpss ye hazırlandığım için forumu sadece pasif bir şekilde takip edebiliyorum.

tazir kardeşimin ifade ettiği sahur bereketi programını bende izliyordum ve 30 gün boyunca tüm ihtişamıyla ayasofya' da bu programın yapılması çok hoşuma gitmişti.

beklentilerim budur. tazir kardeşime teşekkürlerimi site yöneticilerine de temennilerimi arz ederim. madem üstadın hatırasını yaşatmak için bu site kuruldu. o zaman bu sitenin en önemli misyonlarından birisi de bu konuyla alakadar olmaktır diye düşünmekteyim. vesselam...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

inşallah en kısa zamanda bu haberin hakikatini okur ve yaşarız. Peygamber Efendimiz sav in sahabelerinin rae, "Konstaniyye elbette fetholunacaktır...." hadisi şerifindeki müjdeye mazhar olmak uğruna, surlarının dibine kadar geldiği ve nihayet şanlı ecdadımız Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri ve ordusu tarafından fethedilen İstanbulumuzun fethinin sembolü Ayasofya Camimiz tekrardan cemaatine kavuşur. site olarak recep kardeşimizin de dediği gibi hiç değilse bu konuda üzerimize düşeni yapmak bakımından bir çalışma gerçekleştirilirse çok güzel olur...

Share this post


Link to post
Share on other sites

AYASOFYA’YI ANLAMAK

Roma İmparatorluğu’ndan üstün bir imparatorluğun dev adamı olan Türk’ü binbir tarihî sebep yüzünden cüceleştiriyorlar, 10 milyon kilometre karelik bir servet ve nimet zeminini 700 bin kilometrekare fakir bir anavatan kadrosuna kadar indiriyorlar, fakat bütün bu olanlara rağmen, Sultan Fatih’in o kadar mahâretle yerine oturttuğu mili söküp atamıyorlar, çekip alamıyorlar. Zira İstanbul ve Ayasofya, muazzam nasibi îcâbı, anavatana bitişik ve onun içinde kalıyor; hiçbir şey yapılamayınca da, dünyada hiçbir milletin başına gelmemiş bir felâkete yol açılıyor; Ayasofya Türk’ün öz evi ve anayurdu içinde güya Türk’lerin eliyle manasından koparılıyor, duvarlarından Allah (c.c.) ve Resûlü’nün (s.a.v.) mukaddes isimleri indiriliyor, iç sıvaları kazınıp putlar meydana çıkarılıyor ve hilalden ziyade sâlibin (haçın) faziletlerini îlâna memur bir müze, yani içinde İslamiyetin gömülü olduğu bir lahid haline getiriliyor. Artık o, basit bir taş yığınıdır. Öyle bir taş yığını ki, sadece kendisinde kıyılan ulvî ma’nânın kâtillerini i’lân ve ihtarla kalmıyor, üstelik her an sâlibin ağzından salyasını akıtıcı bir iştah telkîniyle, Türk’ün, rûhiyle beraber maddesini, maddesiyle beraber de ruhunu hıristiyanlık alemine peşkeş çeken, “Buyurun, ne duruyorsunuz; gelin ve bizi esir edin!” diyen bir hava yaşatıyor.Böylece, Batı dünyasının bize içimizden, içimizdeki ajanları vasıtasıyla yaptırdığını, ne Haçlılar yapabildi, ne Moskof, ne de Ayasofya’nın gözü dönmüş şehvetlisi Yunanlılar...Ayasofya’nın kapatılması işte böyle olmuştur. Türk tarihine, mukaddesatına, ruhuna, ihanetlerin en büyüğü şeklinde meydana gelmiştir. Türk’ü yoktan var ettiğini iddia eden bir zümre ve klik zihniyeti, Ayasofya ile Türk vatanını, göklerdeki aslî ve hakikî vatanıyla beraber satmıştır.

(Necip Fazıl Kısakürek, Ayasofya Konferansı, 29.12.1965, MTTB)

 

1 Şubat, Mevlâna Takvimi

 

www.mevlanatakvimi.com

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ayasofya’ya ABD ayarı

 

ABD’li aktör Ben Affleck film çektiği Ayasofya’da beyaz ışığı beğenmeyince...

MNetBanner("vatan_gundem_500x60");

040220121329588280456_2.jpg HOLLYWOOD’un ünlü yıldızlarından Ben Affleck, son filmi Argo’nun bazı sahnelerini çekmek için geçtiğimiz aylarda İstanbul’a geldi. Ayasofya Müzesi’nde yapacağı çekimlerde aydınlatmayı beğenmeyen Affleck’in, müze yönetiminin de izniyle Ayasofya’nın aydınlatmasını değiştirdiği ortaya çıktı. İran’da 1979 yılında yaşanan bir rehine krizini konu alan ve yapımcılığını George Clooney’nin yaptığı Argo filminin yönetmeni ve oyuncusu Ben Affleck, filmdeki birçok sahnenin çekimi için İstanbul’u seçmişti. Ekibiyle birlikte defalarca İstanbul’a gelerekmekân araştırması yapan Affleck’in filminde, İran sokaklarına benzettiği Beyoğlu, Fatih ve Eminönü’ndeki tarihi semtler doğal plato olarak kullanılmıştı.

 

BEYAZ IŞIĞI BEĞENMEDİ

 

Çekimlerde Kapalıçarşı, Sultanahmet Camii, Süleymaniye Camii gibi tarihi ve dinimekânları da kullanan Affleck, bazı sahneleri de AyasofyaMüzesi içinde çekti. Ayasofya’daki çekimler için hazırlıklara başlayan Affleck ve ekibi, Ayasofya’nın ana kubbesinden sarkan dev avizelerdeki led ampullerin yaydığı beyaz ışığı beğenmedi. Kandilliklerin içinde bulunan beyaz ampullerin hemestetik görünmediğini hemde yaydığı güçlü beyaz ışığınmekânın ruhuyla uyuşmadığını belirten Affleck ve ekibi,müze yönetimine avizelerdeki ampulleri değiştirme talebinde bulundu. Konuyu değerlendiren müze yönetimi, ampullerin değiştirilmesine izin verdi.

 

Ayasofya 10782_664_31072009_15.jpg Foto galeri için tıklayın

 

 

2 BİN AMPULÜ DEĞİŞTİRDİ

 

Bunun üzerine Ayasofya’nın ana salonunu aydınlatan, üzerinde 150’ye yakın lamba olan merkezdeki büyük avizeyle, her birinde 48’er tane lamba bulunan 30 kadar avizedeki yaklaşık 2 bin led ampul, 7.5 watt’lık zayıf bir sarı ışık veren yeni ampullerle değiştirildi. Alınan yeni ampullerin ücreti de filmin yapımbütçesinden karşılandı. Ayasofya’nın yıllardır bakım görmeyen ve yıpranan pirinçten avizeleri, elektrik ve aydınlatma sistemi de restorasyon sürecinde yenilenmişti. O süreçte avizelere takılan beyaz ışıklı led ampullerle ilgilimüze ziyaretçileri ve yönetimi de zaman zamanmemnuniyetsizliğini dile getiriyordu. Ayasofya’nın ana kubbesi altında, zemine yakın bölgede güçlü ve keskin bir ışık oluşturan aydınlatma,mekânın mistik havasıyla uyumsağlamıyor, ziyaretçilerin görüşünü de engelliyordu.

 

İNŞALLAH YAKIN ZAMANDA GAZETEDE MANŞET OLARAK İBADETE AÇILIYOR YAZISINI GÖRÜRÜZ!!!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bunun vakti geldi artık. Sanki şartlar da hazırlanıyor yavaş yavaş. Açıkçası bu fırsatı da kaçırmamak lazım, bugün bu iş olmazsa ileride olamayabileceğinden korkuyorum. İnşallah bunun gerçekleştiği gün orada namaz kılmak cümlemize nasip olur. Fetih heyecanını o gün yaşarız işte.

Share this post


Link to post
Share on other sites

ayasofya_onunde_namazli_eylem_h884762.jpg

 

 

Yunanlılardan şok Ayasofya talebi

 

İki büyük Yunan şehrinde cami inşasına şiddetle karşı çıkan, aşırı görüşleri ile bilinen Anthimos bir internet sitesine yaptığı açıklamada “Eğer Heybeli Ruhban Okulu açılırsa ve İstanbul’u ziyaret eden Hıristiyanlar için Ayasofya’da yılda 2-3 kez ayin yapılırsa, sadece o zaman , cami yapılmasına izin vereceğiz” ifadesini kullandı. Anthimos ayrıca “Türkiye’de, Yunanistan’da cami inşasını isteyenler çok, bu bizi dehşete düşürüyor” şeklinde konuştu. Selanik’te cami inşa edeceğini vaad eden belediye başkanı Yanis Boutaris’e en büyük engeli Anthimos yaratıyor. Camisiz tek Avrupa başkenti Atina’ya cami inşası ise son 12 yıldır çeşitli Yunan hükümetlerinin vaatlerine ve parlamentoda oylanan projelere rağmen yine “donduruldu”.

 

haber7

Share this post


Link to post
Share on other sites

adamlar yılda 2-3 kez ayin hayaliyle yaşarken nevzat tarhan'ın kendileri için haftanın bir gününü tahsis teklifini duysalar ne yaparlardı acaba?

Share this post


Link to post
Share on other sites

[Trabzon'daki Ayasofya Müzesi'nin ibadete açılmasıyla ilgili bir soruyu yanıtlayan Bartholomeos şunları söyledi:

 

"Biz bütün camilere, bütün ibadet yerlerine saygılıyız. Ancak Ayasofya konusunda bir ihtiyaç görmüyoruz. Yani cami var, oradaki muhtar beyin de söylediğine göre camiler çok ama boş. İlk önce onlar doldurulsun, ondan sonra Ayasofya'ya lüzum hasıl olursa Ayasofya da olabilir. Ama şu an ihtiyaç yoktur, siyaset vardır bu konuda. Ayasofya ibadete açılırsa yalnız Müslüman kardeşlerimize hizmet verecek. Ama müze olmaya devam ederse bütün vatandaşlara ve bütün yabancılara, Trabzon'u ve Karadeniz'i, Türkiye'yi ziyaret eden bütün yabancılara, bütün turistlere hizmet verecek. Yerli halkın bir de geliri olacak. Buradaki turizmin gelişmesine yardımcı olacak. Bu açıdan tekrar açık söylüyorum; müze olarak devam etmesinden yanayız."

 

ensonhaber

 

 

Ne ironi ama, elin gavurunun ağzına verdiğimiz koza bakın hele.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arkadaşlar geçen gün haberlerden Ayasofya' ya cumhuriyet tarihinin en kapsamlı restorasyonunun yapılacağını öğrendim. hemen aklıma bu restorasyondan sonra Ayasofya' nın ibadete açılması meselesi geldi. Sizinle paylaşmak istedim. Ne kadar güzel olur değil mi?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arkadaşlar geçen gün haberlerden Ayasofya' ya cumhuriyet tarihinin en kapsamlı restorasyonunun yapılacağını öğrendim. hemen aklıma bu restorasyondan sonra Ayasofya' nın ibadete açılması meselesi geldi. Sizinle paylaşmak istedim. Ne kadar güzel olur değil mi?

 

recep kardeşim inşallah diyelim gönlümüz elbette ki Ayasofyamızın ibadete açılmasını şiddetle arzular. Gün gelip açılacağından da şüphemiz yoktur! Üstadın tabiriyle "bekleyin biraz daha rahmet yağsın sel yakındır".Bekliyoruz ,sabırla pekçok şeyi dişlerimizi sıkarak beklediğimiz gibi bunu da bekliyoruz. Ayasofya bize atamız,ceddimiz Fatih'in emaneti. Fatihin Ayasofya vakfiyesinin metninde geçen şartlar göz önünde bulundurulduğunda emanetten de öte boynumuza vebal,zorunluluk,olmazsa olmaz! İlla ki açılmalıdır. Mahşerde ulu ceddimiz Fatihin yüzüne bakacaksak Ayasofyayı açıp bu vebalden kurtulmamız gerekmektedir. Ayasofya'nın bu hali binbir güçlükle Konstantiniyye'yi İstanbula çevirmek için, şehit olanların,yara alanların,surlara tırmananların,gemileri omuzlayanların,kılıç sallayanların emanetine ihanettir!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Son günlerde Ayasofya tekrar gündeme geldi.Mhp grup başvekilinin Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması için verdiği kanun teklifiyle başlayan gündem,Ayasofya'nın müze olarak kullanılmasının Atatürk tarafından da onaylandığı belgelerin sahte çıkmasıyla devam etti.Bunlar yaşanırken acaba soruları tekrar gündem de kalmaya devam ediyor. MTTB Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması için kampanya başlattı.İlgili arkadaşlara duyrulur.

 

Kampanyaya imza için: http://www.mttb.org.tr/?p=3100

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...