Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Beylerbeyi

Ölümden önceki son çağrımdır

Recommended Posts

Her ne kadar taraf ve türevlerini sevmesem de, farklı ve umut verici olması bakımından Taraf'dan Emre Uslu'nun bu yazısını paylaşmak istedim. Doğrusu bu ve benzeri yazılarla ümidimiz yeşerse de işin arka planında neler döndüğüne dair haberimiz olmadığından ''tam teslimiyet'' yerine şüpheci bir bakış açısıyla yaklaşmayı doğru buluyorum. Buyurun o yazı;

 

Ayrıca yazının ilk paragrafında belirtilen liberal aydın Cengiz Çandar beyefendi oluyor, İngiltere'de bir kaç gün önce vermiş olduğu söyleşiden bir alıntı. Aslında kimin neye hizmet ettiğini göstermesi bakımından müthiş bir ayrıntı diyebiliriz.

Ölümden önceki son çağrımdır

 

Bu yazı gariban Kürt çocuğu PKK militanlarını “ben de PKK’lı olsam silah bırakmam” diye gaza getirip devlete de “PKK’yı otuz yılda askerî operasyonlarla bitiremedin şimdi de bitiremezsin, o halde PKK ile müzakere yap” diye çağırı yapan, böylece PKK kitleleri üzerinde temelsiz umut yaratan müzakereci liberallere bir çağırıdır.

 

Eğer PKK’ya gaz verip ortaya dökülmesini sağlayarak PKK’nın askerî operasyonlarla bitirilmesi gibi bir projenin parçası değilseniz, devleti yanlış okuyorsunuz. Bugünkü devlet otuz yıldır PKK’nın varlık sebebini bir iktidar aracına dönüştürmüş ve çocukların ölümü üzerinden iktidar oyunu oynayan devlet değil artık. Devletin elindeki imkânlar, teknolojik kapasite, stratejik düşünce gücü, uluslararası konjonktür de farklı. Dolayısıyla düne ait bir düşünceyi tekrarlayıp devlet PKK’yı askerî olarak yenemez diyerek yanlış yapıyorsunuz. Olan, sizin yanlışınızı önemseyip gaza gelerek savaşı kızıştıran PKK’ya katılmış gariban Kürtlerin çocuklarına oluyor.

 

Çok net söylüyorum, mevcut strateji devam ettirilirse PKK önümüzdeki bahar döneminde yok edilir. Ama bence PKK’nın yok edilmesi çözüm değil. Devletin de istediği bu değil zaten. Yani devlet şöyle düşünmüyor: “PKK yok edilemez ama, beli bükülebilir, ondan sonra silah bıraktırma görüşmeleri yapılabilir, sağlıklı siyaset koşulları doğabilir...” Aksine devlet, PKK yeni teknolojik imkânlarla üç ayda yok edilebilir diye düşünüyor.

 

Devleti tereddütte bırakan şey, yok etmenin Kürtler üzerinde yaratacağı travmanın nasıl çözüleceği. Benim yazıma en tutarlı eleştiriyi getiren Murat Aksoy’un anlatımıyla sorun PKK’nın geçen 30 yıl içinde Kürt kitleleri ile ıstırap üzerinden kurduğu ilişkinin nasıl bir çözüme kavuşturulacağı. Tam da bu nedenle devlet PKK’nın sınır dışına çıkarılması için uğraşıyor. Devlet tam da Kürt kitleleri ile PKK arasında kurulmuş o duygusal bağın bir sosyolojik travmaya dönüşmemesi için barış diyor ama PKK barışı yıkıyor. Bu durumda devlete PKK’yı barışa ikna etmek için operasyondan başka çare kalmıyor.

 

 

Bu tutumla Kürtlerden en fazla alkışı müzakereci liberaller alıyor; ben ve benim gibi düşünenler “Kürt düşmanı”, “polis kafalı”, “tehlikeli” oluyoruz ama ben gerçekleri söylemeye devam edeceğim.

 

Maalesef PKK liderleri de örgütün yenilmezliğine kendilerini o kadar inandırmışlar ki orduyu Kuzey Irak’a çağırıyorlardı. Ordu da daveti kırmadı. Operasyonlar başladı ve operasyonlarda en az 100 PKK militanı öldürüldü. O operasyona katılanların anlattıklarına bakılırsa bu militanların sonu maalesef çok feci oldu. Zira devletin elindeki teknolojik imkânlarla artık dağ taş bombalanmıyor. İHA’lar lazerle noktalıyor uçaklar ve helikopterler bombalıyor. Son operasyonlarda feci son ile karşılaşan PKK militanlarının sayısı bile bilinmiyor.

 

Kaynaklarıma “Nerede öldürdüğünüz 100 PKK’lı” diye sorduğumda, “Bu operasyonlar hava operasyonları. Nokta operasyonu nedeniyle maalesef çoğunun vücut bütünlüğü kalmıyor” cevabını veriyorlar.

 

Siz onlara “Kuzey Irak’a çekilin, barış görüşmesi başlasın” diye aklı başında bir öneri getireceğinize, “ben de olsam silah bırakmam” deyin, “devlet PKK’yı yenemez” diye bu garibanlara gaz verin, o gaz sadece gariban Kürt çocuklarını yakıyor haberiniz olsun.

 

Daha acısı, PKK liderlerinin önceliği bu çocukları korumak olmadı hiç. Onlara göre Kürt analar çok gerilla doğuruyor nasılsa. PKK liderleri de yanlış strateji ile devletin kendilerini yenemeyeceğine o kadar inandılar ve kitlelerini o kadar ikna ettiler ki şimdi geri dönemiyorlar. Bakın Karayılan son açıklamalarında açıkça bir manevra alanı yaratmaya çalışıyor. Kendi tabanında “acaba devlet PKK’yı çok hırpaladı da Karayılan böyle mi konuşuyor” düşüncesi yer edinmesin diye geniş alıyor dönüşü. Çünkü bu fikir yayılırsa PKK’da dağılmanın başlayacağını biliyor Karayılan. Bir anlamda PKK’yı birarada tutan argüman devletin PKK’yı yenemeyeceği argümanıydı. Son operasyonlarda PKK liderleri bunun doğru olmadığını anladı ama kitlesi ve müzakereci liberallerin yarattığı PKK’nın işine gelen illüzyonun da bozulmasını istemiyor PKK.

 

Bölgeden konuştuğum olayları yakından takip eden bir devlet görevlisi, “devletin elinde beş IHA daha olsa PKK’yı iki ayda askerî olarak bitirir. Mevcut teknoloji ile PKK altı aylık bir operasyonla bitirilir” değerlendirmesini yapıyor. Siz büyük akıllarınızla, kocaman egolarınızla bu değerlendirmeleri “cılız istihbarat raporları” diye küçümsemeye devam edin. İnanın sizin kocaman egolarınıza da, büyük akıllarınıza da bir şey olmayacak, olan gariban Kürt çocuklarına olacak.

 

Bugün PKK’nın onlarca lider kadrosu da dâhil yüzlerce kaybı var. PKK liderleri –katkılarınızla– örgütün yenilmeyeceğine o kadar inanmış ki örgüt artık manevra yapıp kendi kayıplarını bile açıklayamıyor. PKK’nın kayıp haber alamıyoruz dediği 11 PKK’lı kim, biliyor musunuz? Onlar artık yok..

 

Basmakalıp argümanları en pırıltılı sözcüklerle de ifade etseniz, bu, gerçeği değiştirmiyor; süreci yanlış analiz ediyorsunuz; çözümünüz barış değil gözyaşı getiriyor. Köprüden önceki son çıkışa hızla ilerliyoruz. Ölümden önceki son anons belki de bu. Bir an önce “onurlu bir barış için, daha fazla genç ölmesin” diye, büyük egolarınızı gariban çocuklar için bir kenara bırakın, tek düze analizlerle insanları gaza getirmeyin ve “barış için tek yol PKK’nın ateşkes ilan edip sınır dışına çekilmesi” için çağırılar yapın. Bu, ölümden önceki son çağırıdır...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu konuyla direkt alakadar olmasa da pkk meselesi altında toplanabileceğini düşündüğümden Akit'ten Yener Dönmez'in yazısını da burada paylaşmak istedim. Tekrardan buyurun;

 

O bir ideolog

Türkiye’de bazı konularda demokrasinin “d”si bile yok, kimi konularda ise ipin ucunu dünyada görülmeyecek kadar kaçırmışız.

 

KCK, kendisini PKK’nın da üstünde bir yapılanma olarak tanımlamış, PKK’nın elebaşı Murat Karayılan KCK Yürütme Konseyi Başkanı olduğunu ilan etmiş, Avrupa’daki terörist Sabri Ok, “Eskiden her şey PKK’ydı, şimdi de her şey KCK” demiş, yani KCK’nın terörist bir yapılanma olduğu kendi kaynaklarından sabit ama yine de inanmayanlar var.

 

Mesela Hüseyin Yayman...

 

24 şehidin verildiği Çukurca saldırısı gecesinin sabahında NTV’ye telefonla bağlanıp, “Bunlar hep KCK operasyonları yüzünden oluyor” demişti.

 

Daha sonra PKK açıklama yaptı ve Çukurca saldırısının öldürülen 7 üst düzey PKK’lının intikamı için yapıldığını duyurdu.

 

Türkiye’nin en milliyetçi üniversitelerinden biri Gazi’de hoca olan Hüseyin Yayman, PKK’nın bile ötesinde KCK savunma hattı kurmuş vaziyette anlayacağınız. Neredeyse Kılıçdaroğlu’nun Ergenekon için söylediği gibi, “Yok böyle bir örgüt, varsa söyleyin gidip ben de üye olayım” diyecek.

 

Durumun vahametine bakın.

 

Aslında birini tanımak için çevresine bakmak lazım.

 

Kod Kemal’le düşüp kalkandan ne beklenir.

 

Dün yine Habertürk TV’de çıkmış, KCK operasyonlarına yüklendikçe yükleniyor.

 

İşi gücü, hocalığı, öğrencilerini bırakmış, kafayı KCK’ya takmış vaziyette. Sürekli “dido” diyen saplantılı reklam karakterleri gibi.

 

BDP’li olunca memlekette suç işleme özgürlüğü var sanki.

 

Bir hassasiyet bir hassasiyet.

 

KCK’nın kursunda çocukların uyuşturucu çekip molotof hazırlama görüntülerini üç gün önce televizyonlardan izlemedik sanki.

 

KCK iddianamelerinde canlı bomba emirleri, eylem talimatları, vergi toplamalar, ceza kesmeler, sokak provokasyonları için malzeme temini, silah sevkiyatlarını okumadık sanki.

 

KCK’nın kadın yöneticisinin “Cumartesi annelerini polis panzerlerinin altına sürün, 3-4 tanesi ölürse çok iyi olur, kitle durdurulamaz hale gelir” dediği ses kaydını dinlemedik sanki...

 

Şimdi KCK’nın başka üst düzey bir kadını, Prof. Büşra Ersanlı’sı tutuklanınca cümlesi birden kıyamet kopartıyor.

 

Sanki PKK/KCK okuma yazma bilmeyen dağdaki cahil cühela eliyle idare ediliyor.

 

Farkında değil misiniz, yapı sürekli yeni söylemler, birimler, stratejiler geliştiriyor.

 

40 bin insanın canına malolmuş, milyarlarca doları yok etmiş, bir ülkenin enerjisini tekeline almış bir örgütten ve 30 yıllık süreçten bahsediyoruz.

 

Bu örgütün elbette ki ideolog takımı var.

 

KCK’nın son dalgası tam da bu ideolog takımına doğru ilerledi.

 

Ki bence müthiş isabetli oldu.

 

Ergenekon’da da aynısını yaşadık.

 

Sürekli operasyon birimleri tutuklanan Ergenekon’un gücü kırılamıyordu.

 

Ne zaman ki ideologları alındı, etkisi işte tam da o zaman kırıldı.

 

Herkes sırasını bekleyecek.

 

Şimdi sıra PKK/KCK’da.

 

İllegaliteye bulaşan hiçbir yapı artık Türkiye’de varlığını sürdüremez.

 

Gelelim bizim sağcı kardeşlere...

 

Mahalle baskısını asla kaldıramıyorlar.

 

Tepeden tırnağa kompleks.

 

KCK iddianamesinin zahmet edip kapağını kaldırmazlar, bütün entel dantel takımı Büşra Ersanlı’yı savununca, hemen iki arada bir derede cümlelerle onlar da savunmaya geçer.

 

Dün okuduk birkaçının Büşra güzellemelerini...

 

İstediğiniz kadar savunun.

 

Söz uçar geriye delil ve belgelerle Büşra Ersanlı’nın içerde olduğu gerçeği kalır.

 

Tıpkı diğerleri gibi.

 

Bir de sizin isabetsiz savunmalarınız.

 

Bir de Sırrı Süreyya Önder konusu var.

 

Adam, onlarca eylem emri vermiş, yüzlerce asker ve sivilin şehit olmasına sebep olmuş eli kanlı PKK’lı yöneticinin taziyesine gidiyor.

 

Önceki gün Başbakan Erdoğan’ın da gündeminde olan bu konuyu ilk olarak Ankara Haber Müdürümüz Fatih Akkaya ortaya çıkartıyor.

 

Sonra Sırrı, tereyağı gibi üste çıkıyor, bizim sağcılar da ekran karşısında cevap vermeye çalışıyorlar.

 

Cesareti göstereceğin zaman gösterme, ekranda “abicim” diye alttan al, ertesi gün köşende “Sırrı’nın ağzının payını niye vermedim” de.(Burada bahsi geçen şahıs bir başka sağcı aydınımız, Ahmet KEKEÇ, Beylerbeyi)

 

Ekranda aslan gibi, “Sen sürekli insanlıktan özgürlükten bahsediyorsun, yüzlerce insanın ölüm emrini vermiş PKK’lı katil yöneticinin cenazesine nasıl gidersin” diye sorsana.

 

Sormazsın tabii.

 

Sormak için onun öldürttüklerinin acısını kendi oğlunu öldürtmüş gibi hissetmen lazım.

 

Sorun da burada ya, KCK’lılar serbest bırakılsın, şehirler savaş alanına dönsün, dağda kuzular ölsün.

 

Nasıl olsa toprağa düşen ne Hüseyin Yayman’ın evladı, ne de bizim yeni “zengin sağcıların” evlatları.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu son yazıda yine gündeme dair yazılmış, klasik taraf bakış açısını içeriyor. Yazar aslen bir Ermeni ismi Markar Eseyan, söylediklerinin bir kısmına katılıyorum diyebilirim. Eleştirdiğim nokta bu adamlar liberal sıfatıyla yazıyorlar ve islami gerçeklere dair tek kelam etmiyorlar arada sırada baş örtüsü de serbest bırakılsın, eşcinsellikte (eşcincel hakları vs) diyebiliyorlar ancak. Bu aralar medya bunları konuştuğu için bu 3 yazıyı da art arda paylaşıyorum.

 

 

Markar ESEYAN / Taraf

 

CHP’liler ve Kemalist kesim, Van Depremi nedeniyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı şenliklerinin ertelenmesini AK Parti’nin bir oyunu olarak değerlendiriyorlar.

Kesinlikle öyle değil. Keşke olsaydı...

AK Parti’nin Cumhuriyet’le bu kadarlık bir sorunu bile kaldığını düşünmüyorum ben. AK Parti böyle bir riski alacak bir hareket olmaktan çoktan uzaklaştı. Öyle olmasaydı, darbe tehlikesiyle can derdine düşüp, halka ve AB üyeliğine sarıldıkları ilk dönemlerindeki reformcu ateşleri sönmezdi hemen. Halkın bunca desteği ve askerî vesayetin bunca geriletilmesi üzerine o ateşin giderek alevlenmesi gerekirdi hatta.

Hâlâ sıkılmadan bu TMK, bu TCK, bu Siyasi Partiler Yasası, bu Hrant Dink Davası, bu Kürt meselesi, bu Meclis Tüzüğü, bu devletçi bürokrasi, bu deprem hazırlıksızlığı, bu kadın cinayetleri ile birlikte yaşayabiliyorlarsa...

Geçenlerde yazdığım “Malzeme bu” yazısı bunu anlatıyordu. O yazıyı kimseye tepeden baktığım için veya öfkeyle değil, doğru bir analiz olduğuna inandığım için yazdım.

ULUSALCILAR BİRAZ AKILLI OLSALAR AKP'YE SAHİP ÇIKARLARDI

Cumhuriyet’i ister kutlayın ister kutlamayın. Ama hep dediğim gibi, Kemalizm son derece başarılı olmuş bir ideolojidir. Kemalizm’in çöküyor olması, dönüşerek içimizde yaşıyor olduğu gerçeğini değiştirmez. Kemalizm 1930’lu hallerine tutunan CHP gibi bir “şey”in pespayeliği yüzünden çöküyor gözüküyor. Ulusalcı, Kemalist seçkinler biraz akıllı olsalar, böyle “durulmuş” bir AK Parti’ye herkesten çok sahip çıkarlardı.

AKP KEMALİZMİ DİNDAR ADINA YENİDEN ÜRETİYOR

Neden mi? AK Parti bir Cumhuriyet kazanımıdır çünkü. Kemalizm’i dindarlar adına yeniden üreten bir yapıdır. Yani Kemalizm’in bir zaferidir aslında. Bunu göremiyor musunuz? Erdoğan’ın Arap Baharı şaşkını ülkelere elini yüzünü biraz düzelttiği bir laiklik vazederken, siz orada ne gördünüz, Erdoğan’ın yüzünde?

AKP TUNUS'A KİMİ GÖNDERDİ?

AK Parti, Tunus’a anayasa ve laiklik anlatmak için kimi gönderiyor biliyor musunuz? İbrahim Kaboğlu’nu...

Devlete yerleşmenin rahatlığındaki bir parti artık o. Tabanı hızla zenginleşiyor. Zenginleşen her erkek ne yaparsa onu yapıyor, yeni elitin erkekleri. Çünkü bir erkek hareketi onlar. Sevgililer ediniyor, dünyayı geziyor, hayatın tadını çıkarıp konformizme savruluyorlar. Eh bunu laik elitler de yapıyordu zaten. Sadece halka daha fazla hizmet götürüyor, halkla eskisine nazaran çok daha fazla zenginlik paylaşıyorlar.

Çünkü onlar bir “halk hareketi...”

Farkında mısınız bilmem, restorasyon sürecine girdik sanki.

Madem Avrupa Birliği çıpasını bıraktık, demokrasi ihtiyacını içeride, kendimiz üretmek durumundayız. Güçlü bir halk baskısı ile AK Parti tedip edilebilir mi, ya da ne bileyim, bu parti kendi içinden bu yazının altına imza atacak kişilerden -ki oldukça çok oldukları söyleniyor yeni bir reformcu hareket çıkarabilir mi, bilemiyorum.

AKP ÇOK ŞEY SÖYLÜYOR AMA HİÇBİRŞEY YAPMIYOR

AK Parti çok şey söylüyor ve hiçbir şey yapmıyor artık. Çünkü bir şey yapmasa bile, bu köşenin sahibinin bile gidip onlara oy vereceğini ve “bir şeyler yapma ihtimalini satın alacağını biliyor. Çünkü sapına kadar devletçi, milliyetçi, pro-Kemalist ve statükocular. Mesela ben AK Parti’nin derin devletin tamamen açığa çıkarılması ve tasfiye edilmesi ile ilgili bir tercihinin olduğunu hiç düşünmedim.Sorun sadece derin devletin kimi hedef aldığı ve kimler tarafından kontrol edildiği. Faili meçhuller soruşturmaları, Balyoz, Hrant Dink Davası, Ergenekon Davası siyasi destekten yoksun bocalıyor, neden? AK Parti’nin korkacağı bir şey mi var? Yok. Neden duruyorlar o halde?

ARINÇ'IN AÇIKLAMASI

Mesela ne yapıyor Sayın Arınç? Deniz Feneri Davası’nda verilen tahliye kararlarını övüyor. “Başka davalardaki hâkimlere örnek olmasını diliyorum. Kalben inanıyorum ki yakın zamanda diğer mahkemeler, heyetler veya hâkimler, tahliye kararlarını vermeye herhalde başlayacaklar. Başlamaları gerekir. O davalardan da tahliye müjdeleri bekliyoruz” diyor.

Bir siyasetçi yargı üzerinde bu baskıyı nasıl kurar? Zaten Dink, Malatya, Ergenekon ve Balyoz gibi hayati davalarda savcılara siyasi destek vermiyorsunuz, bir de hâkimlere mesaj gönderiyorsunuz, o hâkim nasıl özgür davranabilir ki artık? Hâlbuki, o davalarda hak ihlalleri ve uzun tutukluluk süreleri gibi mağduriyet yaratan yapısal yargı sorunlarını halletmek hâkimin değil hükümetin sorumluluğunda. TMK’yı, TCK’yı değiştirecek vs. Bunu yapmadan hâkimlere ne amaçla sesleniyorsunuz ki?

Boşuna demiyorum, Erdoğan dâhil bu kişiler eski Türkiye’ye aitler. Onların bendeki değeri, yeni olana bir çatlak açma ihtimalleriydi.

Bu mütevazı beklentim bile, şu anda çok lüks gözükmeye başladı gözüme. Belki bir faydası olur diye yazıyorum işte.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yener Dönmez/ Yeni Akit

Sinekler ve bataklık

PKK’yla ilgili iki kelam eden herkes bu işin “dış bağlantılarından/dış destekçilerinden” dem vurur.

 

PKK’nın dış bağlantılarına operasyon yapılınca da bu çok zeki arkadaşların hiçbiri anlamaz.

 

Kürt hareketlenmelerinin tarihine biraz bakanlar 1800’lerin sonundan bugüne her aşamada “İngiltere Patenti” olduğunu görürler.

 

Bugün de bölgenin dinamikleri İngiltere eksenlidir.

 

PKK’nın liderleriyle masa görüşmesinin ses kaydı internete düştüğünde, Aslı Aydıntaşbaş gibi lisan hakimiyeti iyi olanların hepsi birden masadaki koordinatör ülke temsilcisinin “Elit bir İngiltere lisanıyla” konuştuğunu yazmışlardı.

 

İki gün içinde bir şeyler oldu ve hepsi birden bu fikirlerinden vazgeçiverdiler.

 

Onların vazgeçmesi gerçeği değiştirmiyor tabii.

 

PKK üzerinde etkin ülkelerin, örgütü yönlendiren ve yöneten hamlelerini bizzat resmi İstihbarat ve Diplomasi elemanları üzerinden yürütmesini beklemek komik olur.

 

Bunu “ara elemanlar” üzerinden yürütüyorlar yıllardır.

 

Dönem dönem hatırlayın PKK kamplarında ders verenleri.

 

Doğu Perinçek, PKK kamplarında ders vermedi mi?

 

Yalçın Küçük PKK kamplarında ders vermedi mi?

 

Şimdi örgütün değişen stratejisi gereği “akademi” adı altında şehirlere taşınan kamplarda Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakoğlu ders vermiyor mu?

 

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın kayıtlarında Büşra Ersanlı, İngiliz istihbaratıyla ilişkili olarak dosyalanmış vaziyette değil mi?

 

Saydığım isimlerin hepsinin tarihsel sürecine baktığınızda arkalarındaki dış istihbarat bağlantılarını kolaylıkla görebilirsiniz.

 

İstiyorlar ki, biz sineklerle uğraşalım.

 

Molotofkokteyli atan gençlerle, taş attırılan çocuklarla, kırsaldaki teröristlerle mücadele edelim.

 

Ama bataklıkla mücadeleye asla girmeyelim.

 

Bugün kadar terörle mücadele adına Türkiye’nin yaptığı şeylerin tamamı sineklerle mücadeledir.

 

Türkiye hiçbir zaman bataklıkla mücadele etmedi.

 

Şimdi ediyor.

 

Fehmi Koru, dün köşesinde “Bir akademisyen ve bir yayıncının tutuklanması üzerine KCK operasyonundan rahatsızlık duymaya başlayanlar mı hatalı, yoksa yanlışlık yapılmışsa bile daha büyük yarar için görmezden gelinmesini bekleyenler mi?” diyor.

 

Bu Türkiye’nin eski zihniyetinin birebir kopyası bir yaklaşım.

 

Büyük faydalar için yanlışlıkları görmezden gelme mantığı.

 

Bu büyük fayda sürekli değişir.

 

Geçmişte hataların örtülmesi için bu mantık milyon kere kullanıldı.

 

Demode militarist bu yaklaşımı şimdi Fehmi Koru, iki KCK sanığının hatalarının görmezden gelinmesi için talep ediyor.

 

Oldu.

 

Bırakalım bu isimler, paralel devlet KCK’nın yönetici kadrolarına ideolojik, örgütsel ve yapısal eğitim versin, yetiştirsin.

 

Bölgede, devlet kurumlarını by-pass eden, vergi toplayan, yargılama yapan, belediye hizmetlerini kontrolüne alan, asayiş timleri kuran, icra tutanakları düzenleyen ve tahsilatlar yapan çok etkili bir KCK yapılanması var.

 

Hatta diyebilirim ki zaman zaman devletten daha güçlüler.

 

Bu yapıyı, dağda kalaşnikof ve doçka kullanmaktan başka mahareti olmayan okur yazarlığı şüpheli teröristler mi kurdu?

 

Elbetteki hayır. Bu yapıyı profesör seviyesindeki eğitmenlerin siyasi-ideolojik-yapısal-devrimci eğitiminden geçmiş KCK ekibi kurdu.

 

30 yıldır bitmeyen, Türkiye’nin 1 numaralı gündemi olmaktan düşmeyen bir örgütten söz ediyorsak “beyin takımını” anlamalıyız.

 

Açılım sürecini yürütenlerin de hatası buydu.

 

Olayı sadece PKK yöneticileri ekseninde ele aldılar.

 

Bu işin dış ayağı ve ideolog takımı hesaplanmadan hiçbir şey anlaşılamaz ve yapılamaz.

 

Koru’nun söylediğinin aksine Erdoğan’ın KCK hakkındaki sözleri başkalarını ikna kaygısı taşımıyor.

 

Anne karnındaki bebekler kurşunlanıyor, çocuklarını korumak için bir anne canlı bombanın üstüne kapanıyor, patlatılan bombalarla masumlar ölüyor, 20’lik Mehmetçikler tabutlarıyla evlerine dönüyor.

 

Erdoğan’ın biraz da öfkelice söylediği sözler “bir daha bunlar olmasın” diye.

 

Daha önce de söyledim bu acılar sizin yüreğinizi dağlamadığı, size ve yakınlarınıza ulaşma ihtimali olmadığı için size atış serbest.

 

Ama bizim Van depreminde yanan, dökülen her damla kanda parçalanan bir vicdanımız var.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...