Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Naturel

Erdoğan'ın Dersim Katliamını Öğrendiği Kitap!

Recommended Posts

Ersin Çelik'in haberi

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'de patlak veren Dersim olaylarına ilişkin tartışmayı çok farklı bir yere taşıdı. Yıllardan beri konuşulmak istenmeyen ve üzerine örtülmeye çalışılan katliamlarla ilgili belgeler açıklayan Erdoğan, Tuncelili olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı.

 

Dersim olaylarının CHP'nin iktidarı olduğu dönemde gerçekleştiğine dikkat çeken ve katliamlardan da CHP'nin sorumlu olduğunu belirten Erdoğan, "'Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum'' diyerek Kılıçdaroğlu'nun da CHP adına özür dilemesi gerektiğini kaydetti.

 

Erdoğan Dersim'de yaşananlara ilişkin bilgiler aktarırken ise ünlü şair ve fikir adamı Necip Fazıl Kısakürek'in kaleme aldığı "Son Devrin Din Mazlumları..." adlı kitabından bahsetti.

 

NEFES ALIP VERDİKÇE HAFIZANIZDAN ÇIKMAZ

 

Necip Fazıl'ın, İskilipli Atıf Hoca, Said Nursi, Menemen Hadisesi, Süleyman Hilmi Tunahan konularına değindiği kitapta bir de Dersim bölümü var. Dersim'de yaşanan katliamların anlatıldığı kitaptan olaylarla ilişkin bölümler okuyan Erdoğan, "Öyle kitaplar vardır ki okuduğunuz bir satır, nefes alıp verdiğiniz sürece hafızanızdan çıkmaz. Size burada işte öyle bir kitap göstermek istiyorum. Necip Fazıl Kısakürek'in, rahmetli, "Son Devrin Din Mazlumları..." İlk baskısı 1969 yılında yapılan bu kitap, yakın tarihimizde yaşanan baskı ve zulmü anlatıyor; yakın tarihimizin karanlık sayfalarına adeta bir kapı aralıyor.'' diye konuştu.

 

"CUMHURİYETE YERLEŞEN İSLAM NEFRETİNİ" ÇİZİYOR

 

Necip Fazıl Kısakürek 1969 yılında basılan, bir çok kere yasaklanan "Son Devrin Din Mazlumları..." isimli kitabın takdimini şöyle yapıyor: "Bu eser, 'Tarih boyunca büyük mazlumlardan sonra beklenmesi ve ona eklenmesi gereken bir bahsi çerçeveliyor. İmân ve ideal uğrunda umumi mazlumluk davasının çok yakından, öz hayatımızdan, yakın tarihimizden ele alınması ve hususi planda gösterilmesi. Bu yakın tarih ve hususi plân, İttihad ve Terakki ile başlayan, Cumhuriyetle yerleştiğini gördüğümüz İslâm nefretinin zeminini çizer ve o zemin üzerinde en kuduz zulüm kılıciyle düşürülen mazlum başların hikâyelerini anlatır."

 

Kitapta Dersim katliamına ilişkin anlatılan hadiseler ise adeta kan donduruyor. Dersim'de yaşananlar için "En aşağı 50.000 Müslüman’ın kanını ve canını ihtiva etmesi bakımından, kalın hatlarıyla bir harita gibi çizdiğimiz ve şu anda yalnız ana prensip ve manasıyla tespit ettiğimiz bu facianın, tarihte bir benzeri gösterilemez." diyen Necip Fazıl, "Cesetleri değil, manaları muhakeme ve idam eden tarih, bakalım bu 50.000, çocuk, genç, ihtiyar, kız, kadın, hasta, alil Müslüman cesedine karşılık kaç ferdin manası üzerinde ebedî idam kararı verecektir?" diye de soruyor..

 

İşte Necip Fazıl'ın kaleminden Dersim katliamı...

 

 

BABALARINI ARAYAN İKİ ÇOCUĞU ASKER NASIL SÜNGÜLEDİ

 

 

Elâzığ Ortaokulunda okuyan iki çocuk... Tatili geçirmek üzere memleketleri olan Hozat'a geliyorlar ve facianın tam üstüne düşüyorlar. Hozat yakınlarındaki köylerine geldikleri zaman babaları Yusuf Cemil'in öldürtülmüş olduğunu öğreniyorlar ve ağlamaya başlıyorlar. Onlara şu karşılık veriliyor: "Sizi de onun yanına götüreceğiz!"

 

Çocuklar odadan sürükletilerek çıkartılıyor ve jandarma muhafazasında gittikleri yolda süngületiliyorlar. Böylece babalarının yanına gönderilmişlerdir. Her evi ayrı ayrı tutuşturulduktan sonra dört bir etrafı ayrıca çalı çırpı içine alınıp alev alev yakılan bir köyden, deli gibi bir adam çıkıp, çalı yığınları gerisinde manzarayı seyredenlere doğru ilerliyor ve haykırıyor: "Durun, ben köy ahalisinden değilim! Muallimim! Müsaade edin, kendimi size isbat edeyim!" Fakat sözüne mukabele, bir kalasla itilerek alevler içine atılması oluyor. Adam, evvelâ göğsünün kılları tutuşarak alev alev yanarken, çalı yığınları gerisinde âmir, zevk ve istihza ile sigarasını içmektedir. (Bu vak'a, bana, 1944 yılında, Eğridir'de askerliğimi yaparken, resmî şahıslar huzurunda, yanan adama karşı sigarasını zevkle içtiğini söyleyen Amirden bizzat dinleyenlerce anlatılmıştır.)

 

CESETLER BUĞDAY SAPLARI ÜZERİNDE YAKILDI

 

Yusuf Cemil'in köyünden 200 kadın ve çocuk öldürtülmüş ve bunların cesetleri buğday sapları üzerinde yakılmıştır. Öldürülenler arasında, Elâzığ'da askerliğini yapan ve o sırada izinli olarak köyünde bulunan Rüstem adında biri de vardır. Bu zavallı, mezun olduğunu ve isterlerse hüviyet ve izin kâğıdını da gösterebileceğini söylediği halde derdini dinletemiyor ve dört çocuğu ile seksenlik anası arasında, onlarla beraber kurşunlanıyor.

 

JANDARMALAR ÖLDÜRDÜ

 

Hozat'ın Karaca köyünden Cafer oğlu Kasım... Bu adam, o tarihten 30 sene kadar evvel Amerika'ya gitmiş, orada 15 yıl kalmış, epeyce para kazanmış ve sonra köyüne dönmüştür. Kasım, Amerika dönüşünde, Birinci Dünya Harbinde Köprüköy muharebesinde şehit düşen kardeşi Yüzbaşı Şükrü'nün iki çocuklu karısı Şirin Hatun'la evlenmiş, Hozat’a gelip yerleşmiş, orada bir mağaza açmış ve ticarete başlamıştır. Hükümetle de bazı taahhüt işlerine girişmektedir. Dersim hareketi esnasında, işbu Cafer oğlu Kasım, taahhüt bedelinden alacağı olan 6 bin lirayı tahsil etmek üzere Ovacık Kaymakamlığına müracaat ediyor. Muamelesini tekemmül ettirip parayı kendisine veriyorlar. Muamele biter bitmez "Seni Hozat'tan çağırıyorlar!" diyerek,onu, mahfuzen yola çıkarıyorlar. Cafer oğlu Kasım, kasabadan ayrıldıktan bir saat sonra jandarmalara öldürtülüyor. Koynundaki 6 bin lira da, iki alâkalı idare âmiri arasında taksim ediliyor.

 

EŞİNİ DE KATLEDİYORLAR

 

Zavallının zevcesi Şirin Hatun, o esnada, dört çocuğuyla birlikte, komşularına oturmaya gitmiştir. Kadın, evine döndüğü zaman bir de görüyor ki, kapısı kırılmış ve bütün eşyası etrafa dökülüp saçılmıştır. Haykırmaya başlıyor: " Yetişin, evimize eşkıya girdi!.." Bu feryadına karşılık olarak kadın, kapısının önünde, çocuklarıyla beraber öldürülüyor ve dolgun miktarda altını, parası ve eşyası yağma ediliyor.

 

ŞEKSPİR’İN HAYALİNE TAŞ ÇIKARTACAK KATLİAM

 

Bu arada Hozat'ın Zımbık köyünde (Şekspir)in hayaline bile taş çıkartacak, bir vakıa cereyan etmektedir. Erkekleri tamamıyla doğranmış olan köyün 100 kadar kadın ve çocuğu, sivri uçlu âletle (süngü) öldürülüyor. Öldürülen kadınlar arasında biri doğurmak üzere bir gebedir. Bu kadının karnına giren sivri uçlu alet, bağırsaklarını yere döküyor, rahmini parçalıyor ve kendisini öldürüyor. Tehlike geçtikten sonra gizlendikleri yerden çıkan birkaç kadın, ölüleri gözden geçirirken, bu kadının rahminden düşen çocuğun sağ olduğunu dehşetler içinde görüyorlar. Muazzam bir kader cilvesi olarak yaşamakta devam eden çocuğu alıyorlar, emzirtip büyütüyorlar ve ona "Besi" adını koyuyorlar. Bu kız bugün hâlâ aynı köyde ve hayattadır. Sivri uçlu alet annesinin karnına girip rahmini deldiği zaman da onun topukçuğunda bir yara açmıştır ve kız hâlâ bu yarayı topuğunda taşımaktadır.

 

ERKEK, KADIN, ÇOCUK VE İHTİYARLARI DOĞRADILAR

 

Hozat'ın Dolantanır köyünden Veli isminde bir genç, Elâzığ Muallim Mektebinde okuduktan sonra öğretmen olarak Trakya'ya gönderilmiş, orada evlenmiş, 3 çocuk sahibi olmuş ve tam da Dersim hareketi başlamak üzereyken, karısı ve çocuklarıyla, yaz tatilini geçirmek üzere köyüne gitmiştir. Genç muallimin köyü, erkekli ve kadınlı, çocuklu ve ihtiyarlı doğranırken, kendisi, karısı ve çocukları da aynı akıbete mahkum edilmiş ve cesetleri yakılmıştır.

 

20 ÇOCUĞU KATLEDECEK CANİ ARANIYOR

 

Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta... Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaşı arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır.Vaziyet birden haber alınıyor.

Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse zuhur edemiyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silâh kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Tecrübe birkaç defa akamete uğruyor ve hayli sıkıntı mevzuu oluyor. Nihayet en kara yüzlü Çingenelerden daha karanlık suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor. Murat suyunun kandan kıpkızıl aktığını görenler olmuştur.

 

DİN MAZLUMLUĞU’NUN EN ÇARPICI LEVHASI

 

Celâl Bayar'ın Başvekil ve Mareşal Fevzi Çakmak'in Genelkurmay Başkanı bulunduğu 1938 yılında cereyan eden Dersim faciası, bütünleştirilmesini okuyucularımızın hayaline ve istikbaldeki tarihçinin kalemine bıraktığımız birkaç teferruat çizgisi halinde budur! Dayandığı tek sebep de birtakım asayişsizlik ve itaatsizlik bahanesi altında, bütün Doğu Anadolu'yu kapsayıcı olarak, o mıntıkanın bir türlü sulandırılamayan koyu İslâmi rengidir. Bir kıvılcım halinde gösterdiğimiz Dersim yangınının kömürleştirilmiş 50.000 cesedinde, kutup şahsiyetler dışı bir yığın olarak din mazlumluğunun en çarpıcı levhasını seyredebilirsiniz.

 

516720111123042655818.jpg

 

Son baskısı 2008 yılında Büyük Doğu Yayınları tarafından yapılan "Son Devrin Din Mazlumları..." tamamı 328 sayfadan oluşan bir eser..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tarihin en büyük Alevi katliamı olan Dersim olayını CHP nasılda örtbas etmeye çalışıyor. Nasıl da görmemezlikten geliyor? Halbuki, hiç de tasvip etmediğimiz Sivas olaylarında CHP lilerin koşar adımlarla orada olmalarını unuttuk mu?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...