Serhent 1 Report post Posted June 11, 2012 Ruyeyn ! Beni kızıl hasrete çalan Sevgilim Yine bir umuttur belki ,bu sarhoşluktan kalma Gün batımı yaklaştıkça Ruyeyn! bilemezsin! Özlemin yavaş yavaş başlıyor lambalarını yakmaya Perdeler Ruyeyn perdeler, ardında saçlarının dalgalanmadığı perdeler… Ya canımı al ya da git diyorum gözünün değmediği bulutlara Sen yoksun ama onlar var sensizce konuşan kaldırım, Sen yoksun ama onlar var her yerde Yangınında beni kül etmeye and içmiş onca kıvılcım, Ben geldim deyişini Özledim Ruyeyn Gel deyişini Bu gün geçtiğin yollarda paramparça olasım var ! * Esen bu kış rüzgarı öylesine tasasız,öylesine çelişkisiz Her esişinde isminin olduğu kurşunlar bana doğru ! Üşüyorum Ruyeyn!sen de üşüyor olmalısın Senin eksikliğin bu kış rüzgarını dondurmaya yetiyor Beklenişin olmasa yaşanacak pek bir şey kalmadı Yürüyorum hatırımda bir sen vasın Hayalinle yürümek bir kişi görmeden koskoca şehirde Yollarında ihtiyarlamak,gençlik nedir bilmeden,seni görme ümidiyle Üşüyorum Ruyeyn!sen de üşüyor olmalısın Bir bakışın yeter,kar altında kalan kardelenlerimi ısıtmaya Gelmelisin ! yanında ölüm de getirsen olur,ama gelmelisin Önce kuşlar gelmeli,kalbim kaburgalarımdan taşmalı Belirsiz bir bakışla alev gözlerinle beni ısıtmalısın sabaha kadar Sonra tekrar ve tekrar kollarımda tutuşmalısın ! Sana Sen demeyi Özledim Ruyeyn Bana sen demeni Bu gün bu şehri terk edip yollarına düşesim var ! * Nazlı parmakların,en büyük eziyet sakınışların Bastığı toprağa baş koyduğum sevdam Olmadığın günler,hayatımdan hayat çalıyor Güller senin yoluna Ruyeyn! Bir hasret dört gözle seni bekliyor Alevini gözlerinden alan saçların,katıksız yanan bir lezadır Revhanımdan başkası yok,ben sessizce yanıyorum. Seni merak etmek durdurak bilmeden, Bilmemek ne büyük bir sızı bırakıyor,damla damla kan bağrımda ! Sev beni Ruyeyn ! tüm sevgini bende tüket Avucumdan parmak uçlarına kadar Sev ! Uzak durma sakın,eğer gideceksen beni saatlerce öldürmelisin Gidişini görmemliyim ! Gözlerinin gözlerimde kapanışını Özledim Ruyeyn Gözlerimin gözlerinde kapanışını Bu gün ismine gömülesim var ! * Aniden gelen bir rüyasın bazen,ne kadar kaçınılmaz ! Zaman seninle kopuyor,ben seninle doğuyorum Uyanmamalıyım Ruyeyn ! Uyanacaksam gözlerim bir denizin dibinde açılmalı Ya da taşlarla örtülü bir mezar altından. Bir rüya deyip geçme sakın ! Ben öyle rüyalar biliyorum ki uğruna ne hayatlar fedadır Ve ben öyle rüyalar biliyorum ki cennet onların yanında sadece cezadır ! Ne olur uyandırma ! Dokunma üstüm örtülmesin bu uykuda, titreyeyim Saçlarımdan eksilmesin şebnem taneleri, Küllerimle örtüneyim ! Senden esen bir merhamet istiyorum Kokunda kokumu Özledim Ruyeyn Kokumda kokunu Bu gün seni sayıklarken tükenesim var ! * Mutluluk bazen senin için hüzünlenmektir sevgilim ! Dalgalar usulca kayalıkları eritirken Belki de çalkantıda bir martı boğulur Gecenin ortasında çığlığım bozar sessizliği, Bir namlu sıcaklığından. Bana dön ! diye bağırırken istasyonda tren ıslıkları Yine Sen der,bir senin için yeminli dudaklarım. Sabaha çıkmayan gülüşler de olur hani Söylediğin bir söz girer kapı aralığından Peşine kalmaz duman duman hayalinden başkası Gülmem de ağlamamdır ! Unutma ! Kaç gece isminle biçilmiş bir ağızdan Sana ‘Ölümsüz’ bir şarkı bırakıyorum Ben Ruyeyn ! Seni ben gibi seviyorum !... Canının kıyısında beni Özledim Ruyeyn ! Canımın kıyısında Seni Bu gün süzülürken ismim,dudaklarında kaybolasım var !!! Serhent Galip Quote Share this post Link to post Share on other sites
Serhent 1 Report post Posted July 5, 2012 http://www.youtube.com/watch?v=N5GSk3mB7xM&feature=youtu.be 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
müznib 84 Report post Posted July 9, 2012 yorum sizemi ait kardeşim. şayet öyle ise bence siz Üstad'ın yorumlanmamış şiirlerini yorumlayınız ses tonunuz kulağa hoş geliyor çünkü... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Reisßey 0 Report post Posted July 10, 2012 MaşaAllah... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Serhent 1 Report post Posted July 10, 2012 Sanat Nedir ? Kavurucu bir arayışla başlayan en ulvi bulma,yoğurma ve tekrarda muşahhas bir şekilde vücuda getirme işine sanat denir… Arayış zeka arama kabul etmek ise aklın işidir sanatsa bunların ikisi arasında peyda olur… Aklın aramakta beş dış beş de iç oyuncağı vardır bunlar Hissi müşterek,vehim,hayal,mutasarrıfa ve hafızadır… Hissi müşterek: Anlaşılabilir her şeyi bir süzgeçten elekten geçirip insanın ruhsal kişiliğine göre idrak eden araçtır…Bu araç derine inmede idrak edilen bilgileri birleştirip yeni bir meyve bilgisine ulaşma yolunda ki ilk tohum atma işleminin yapıldığı merkezdir Vehim: Vehim ise Hissi müştereğin tamamlayıcısı Anlaşılamayan dış duyu organıyla algılayamayan bir takım manaları algılayan bölümdür…Dostluk,sevgi,ruhi bağları hisseden araçtır… Hayal:Hissi müşterek foto ise hayalde grafik kısmıdır,Hissi müştereğin bilgilerini depolayan ve gerektiğinde belli sıralamalara göre çıkaran araç ve bölümdür… Mutasarrıfa:Hissi müşterek ve vehmin güç kaynağı diye bileceğimiz onların öğrendiği şeyleri belli bir düzene terkibe koyan nadide oluşumdur mutasarrıfa Hafıza: Hafıza ise bu dört organın en büyük yardımcısı o bütün manaları terkipleri ezberleyen,depolayan organdır… Bu beş organında somut şeyleri daha iyi anlaması ve tatması için beş de dış oyuncağı vardır bunlar görmek,işitmek,dokunmak,tatmak ve koklamaktır… Akıl ise bu saydığımız varlıkların bir biri arasında ki ilişki neticesinde beliren,anlaşılan bilgileri kabul yada ret ettiği valıktır… Peki burada Sanat nerede şimdi bunun izahına girişelim… Sanat iki evre işidir iç dış organlar arasında ki taalluk ve sonrasında ki akıl süzgecinden geçme işidir… Bu iki evre içinde de üç bölüm vardır 1:İçten alıp içe hitap edici bilgiyi yoğurup yeni bir mana mana ile tekrar vücuda getirmek. 2:İçten alıp dışa hitap edici sanatı elde etmek 3:Dıştan alıp içe veya dışa hitap edici sanatı ortaya çıkarmak… Sanat asıl bu evrede ki tekrar peyda etme işinde saklıdır…o hazmediş,yoğuruş ve biçime sokma işi sanatın ta kendisidir… Peki Aşk Nerde ? Aşk ise bütün bu saydığımız hislere,organlara ve akla gerdirilen veyahut kaldırılan bir perdedir….Tam bir anlam kaymalarının ve yahut anlam kazanmaların sağlayıcısı,değer ifadelerinin değiştiği bir tam doğruluk veyahut büsbütün yanılgı halidir sanat için aşk…Aynı zaman da sanatın zirveye çıkmasında ki en büyük araçtır kimi zaman… İlham… İlham ise bahsettiğimiz hazmetme,yoğurma ve tekrar vücuda getirme fiillerinden birisinin ve ya tamamının zihnin kendiliğinden ve kimi zaman alışkanlığından meydana getirdiği durumdur…Sade ilhamla sanatkar olanlar yarım sanatkarlardır Sanat Öğretilebilir mi ? Şiir öğrenilebilir mi ? herhangi bir sanat dalı öğrenilebilir mi Biliyoruz ki her sanatın ve sanatkarın kendi biçimlendirme ve meydana getirme kuralları vardır fakat bu bir yetenektir yoğurma,hazmetme ve meydana getirme üçlüsü sanatta bu olduğuna göre bu yeteneği barındırmayana öğretilemez sadece kalıpsal kullanılacak veriler öğretilebilir onlarsa saydığımız üçlü olmaksızın faydasız ve boşa uğraştır Sanat Dalları Mimari…:ikinci ve üçüncü bölüme ait sanat dalına girmektedir Resim…:Bir iki ve üçe girebilen bir sanattır Heykel…:İki ve üçe Edebiyat.:Bir iki ve üçe Müzik,tiyatro,ve sinema bir iki ve üçe giren sanatlardandır Bir sanat dalı beş iç ve beş dış organdan sadece herhangi birisine de hitap edici olabilir…. Örneğin işitsel bir sanat sadece işitmeye hitap edebiliyorsa tek yönlü eksik bir sanattır…. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Serhent 1 Report post Posted July 10, 2012 Yorumda bana ait kardeşim...İnşallah bu ay on kadar şiir yorumlıcam yine beşi bana ait olucak diğerleride üstadın şiirleri olucak..inşallah sizinle de paylaşıcam :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
adıgüzel 49 Report post Posted July 10, 2012 Maşallah, çok hoş narin ve ses tonunuz var. Ve harkulade üslubunuzla ile şiiri öyle enfes bir şekilde yorumlamışsınız. Diğer yorumlayacak şiirlerinizi de sabırsızlıkla bekliyorum... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Serhent 1 Report post Posted July 10, 2012 çok naziksiniz teşekkür ederim...yorumlayınca paylaşıcam inşallh hemen :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Serhent 1 Report post Posted July 13, 2012 12 Aralık 1925 İstanbul Şiirin şiir,şairin olduğu şehir…Öyle ki tüten her mana mesut halinden,rüzgar mesut,deniz dalgalarıyla mesut.Ölmenin bile güzel olduğu,tenin ruhunu terk edip özleşmek istediği,sevginin aşkın gözyaşlarını bırakıp sıcak bir tebessüme karışırken,günah,kara,kir kendinden memnun,en değersizin bile değer bulduğu şehir İstanbul. Bu şehrin dertli tarafını ancak yanmışlar bilir.Bir aşkın potasında erimiş küllerine yıllar eklenmiş aşıklar.Şuan istanbul’da öyle insanlar öyle başsız ve cansız insanlar dolaşıyor ki bu yüzden bizar ve ağlama sesini ancak onun dertli tarafını bilenler duyuyor… Koskaca bir uygarlığın torunları,vatanı için canını vermeyi kendine minnet sayan,maddeyi bir sandığın içine kitleyip saklayan ve sadece manada yoğrulan,bildikleri,söyledikleri ve yaptıkları inancına eş olan bir ecdadın torunları üç beş çapulcunun arada nemalanarak ele geçirdiği ülkede onlara zıt çıkıp devrim yapması yerine onlar ne dese en önde bulunuyorlar.Dedelerini gaddar ve barbar olarak anıyorlar…İstanbul şahit olanlara… Saat 13:00 yer Sultanahmet civarı Caminin önünde seyyar satıcılar eski feslerin yerine şapkaları getirmiş ve Frenk dükkanların yarı fiyatına verdiğini bas bas bağırıyorlar…Uzunca bir kuyruk olmuş o seyyar bankoların önünde,oğulları ise diğer meydanlarda aynı işle meşgul …Çöplerde bir yığın fes herkesin başında bir şapka öyle ki hangisi erkek hangisi kadın şapkası bilmediklerinden bir çok erkeğin başında kadın şapkası, Düşmanlık boş yere yobaz,akim akılların sadece içinde ki kendileri gibi seviyesiz yersiz nefretler öyle gözlerini kapıyor ki burnun ucunda ki hakikatleri görmelerine engel oluyor…Dehalar için en acı şey büyük düşüncelerinin önünü küçük taşların kapamasıdır..Öyle bir zamanın ta kendisindeydi…Mananın,maveranın büyük eksikliğini küçücük şeylerle kapatmaya çalışan asalak bir zihniyet vardı.Her aykırı ve alçak fikirler gibi bunlarda yandaş buldu.Satılmış yazar,zengin ve seçilmiş mebusan takımı gibi…Şehrin asıl sahipleri ise tenlerini cephelerde bırakıp sonsuzluğa kanat açmışlardı.. Küfür cephesinin kulu köpeği olan bu sistem başkanları dili değiştiremedikleri için harfleri uyduruk bir hale getirip millete sundular,elbise devrimi gibi nerde İslami simgelere giden bir yol var onları kaldırdılar.Söylediklerine uymayan deha çapında ki insanları ise vahşice öldürdüler.. Ve bir devir böyle kapandı.Tarih uyduruldu,sanat atıldı,şeref,namus kavramları zihinden silinmeye çalışıldı..Yıllar boyu iyiyle kötünün,şerefsizle şereflinin savaşı sürdü..Bu yıllar sonunda şehir hem kendi kültürünü hem basit batı kültürünü,hem kendi insanını hem de ikinci el fikirlerle donatılmış piç bir neslin özünü yansıtıcı virane bir şehir kaldı…. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Serhent 1 Report post Posted July 14, 2012 Çakma Lider Yalan hakikatti sana hakikat yalan,yenilgileri zafer sanardın Mirastı sana diktatörlük hitlerden stalinden kalan,ne adamdın ne ata damdazlak şamandın… Padişah olamadın diye uyduruk bir cumhuriyet kurdun tek partili.. Domuz nefsinin en sadık kuluydun,hainin ta kendisi… Sen zamanın dipsiz cahili,Meymetsiz çehren sena azaptı yetmedi, Astırdın binlerce deha alimi,sen zamanın dipsiz zalimi… Doğru sen de bir ataydın piç bir neslin soysuz atası, Boş kalan mukaddes koltuğun,hain yaması… İyi ki vardın öğrettin cihana nedir küfür, Öyle ya zulüm altında tek partiyle şapkasıyla herkes hür… Kurdun haremini ankarada Ne de çok sevenin var,anlıyoruz ki o kadar çok adi var… Sen ne zorluk görsen aşardın, Sanma ki olsan bu devirde çok yaşardın…. (Serhent Galip) Quote Share this post Link to post Share on other sites