Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  

Recommended Posts

PKK'nın Taklacı Kuşları

 

PKK'da son dönemde ortaya çıkan güvercinler ve şahinler, aslında sahneye konan Taklacı Kuş oyunundan ibaret.

 

Abdullah Öcalan'a tecrit uygulanmasıyla birlikte yeni argüman, taktik ve strateji üretemeyen PKK, uzun zaman bocalama dönemine girdi.

 

PKK'nın Öcalan hapse girdikten sonraki taktiği özetle şuydu:“Örgütün diri kalması için sürekli olarak devleti oyalayarak zaman kazanma, bu arada alan hakimiyetini genişletip şehir yapılanmalarını güçlendirerek sorunun kronikliğini derinleştirme.”

 

Bu taktikle bir süre sonra kopuşun kendiliğinden geleceğini, işin sadece kıvılcım çakmaya kalacağını, bu kıvılcım çakıldığında gölge devlet KCK'nın hazır hale gelmesini planlıyorlardı.

 

Süreçte Öcalan, sürekli olarak DTK gibi yeni kurumlar icat ediyor, barışı getirecekmiş gibi davranıyor idi.

 

Avukatları üzerinden örgüte ise “Boş durmayın saldırın, bomba sevkedin” gibi talimatlar veriyor, hatta bölge dışında batı illerinde ve Karadeniz'de yapılan eylemlerden daha bir memnun oluyordu.

 

Öcalan enstrümanı ellerinden alınınca, bocalama dönemi başladı.

 

Güvenlik kuvvetleri ilk kez kış aylarında örgüt gibi kışlalarına çekilmedi ve hava operasyonlarıyla önemli mesafe aldılar.

 

Bahar üslenmesinin bütün lojistiği yok edildi.

 

Bahar ayını varoluş açısından çok önemseyen ve büyük eylemler isteyen örgüt, hem kırsalda ama özellikle şehirlere bomba sevkiyatı üzerine kurulu kitlesel saldırılarda başarılı olamadı.

 

Kaybedilen alan ve bölgede unutulmaya başlayan örgüt için bir yaz sezonu kaçırılamazdı.

 

Hem örgütü gündemde tutmak hem de TSK ve Emniyet'in operasyonlarında nispi azalma sağlamak için bir çıkış yolu ürettiler: Güvercinler & Şahinler…

 

Güvercin rolü; Murat Karayılan ve Leyla Zana'ya biçilirken; BDP'nin iki kesimin ortasında kalması, Duran Kalkan, Bahoz Erdal, Cemil Bayık gibi isimlerin ise şahince açıklamalar yapması kararlaştırıldı.

 

Şimdi o oluyor…

 

Leyla Zana'nın damarlarında akan kinle Bahoz Erdal'ın ki arasında hiçbir fark yoktur.

 

Daha önce da yazdım.

 

25 yıldır PKK'yla aynı yolda yürüyen Leyla Zana'nın oturmuş fikirleri vardır. Aniden değişemez.

 

3 ay önce “Silah Kürtlerin garantisidir, bırakılamaz” diyen Leyla Zana'nın aniden 180 derece dönmesi ancak bir taktikten ibaret olabilir.

 

Zaten her şey söylemde.

 

Özüne bakıldığında hiçbir fark yok.

 

Zana'nın Erdoğan'dan istediklerine bakın.

 

Halk için tek bir şey yok.

 

Tamamen Öcalan ve PKK istekleri.

 

Basın toplantısında da bunları dile getiriyor.

 

Zana Kürtleri önceleyerek değil, Öcalan'ı önceleyerek masaya oturuyor.

Ana gündemi ev hapsi …

 

“Her şey Öcalan için” mantığıyla hareket eden Zana'yla ne konuşup, ne sonuca varacaksınız?

 

Kadının ana gündemi tecridi kaldırmak, Öcalan'ı yeniden bir enstrüman olarak devreye sokmak.

 

Kurmaca çok iyi…

 

Bu iş için bir kere bir “kadın” seçmişler…

 

BDP'deki herhangi bir erkekten daha etkili olur…

 

Erdoğan'ı övücü cümleler sarfediyor, her siyasetçi övülmekten hoşlanır… Güleryüzlü fotoğraflar veriyor, kamuoyuna etki etme çabası…

 

Basın toplantısına AK Parti turuncusuyla çıkıyor, “tabularım yok” imajı…

 

Efektleri söndürün, özel efektleri atın, müziği durdurun, imaj makyajını dökün geriye ne kalıyor?

 

Geriye kalan: Öcalan'a ev hapsi, tecridin sona erdirilmesi, operasyonların durdurulması…

 

Hepsi PKK/BDP arzusu…

 

İyi teröristler kötü teröristler; şahinler güvercinler…

 

Yok böyle bir şey…

 

PKK tek vücut olarak hareket eder.

 

Ama herkesin görevi farklıdır.

 

Hem silahlı alana hem söylem alanına hakim olmak için roller ve görevler farklıdır.

 

Tecritten önce Öcalan'ın sözlerinden avukatları üç metin oluştururdu.

Barışçıl olanlar Fıratnews üzerinden medyaya/kamuoyuna; savaşçı olan eylem talimatları gizlice Kandil'e; taktiksel hamleler ise Avrupa'daki örgüt yöneticilerine gönderildi.

 

Hepsini tek başına yapan Öcalan tecritte olduğu için, bu rolü farklı isimlere taksim etmişler.

 

Gerisi laf…

 

Yener Dönmez / Yeni Akit

Share this post


Link to post
Share on other sites

PKK’nın silahsız barış korkusu

Başbakan Erdoğan ile Leyla Zana görüşmesinden sürpriz bekleyen yoktu. Orada konuşulanlardan çok, görüşmenin gerçekleşmiş olması önemliydi. Türkiye’nin bu kadar farklı renklerinin aynı masa etrafında konuşabilmesi tüm Türkiye’ye ümit verdi.

 

Buna rağmen kabul etmek gerekir ki Zanailk çıkışındaki cesareti bu toplantıda gösteremedi. Eğer Leyla Zana Başbakan’a da sadece basın toplantısında kullandığı sözleri aktardıysa büyük bir fırsatı boşa harcamış derim... Çünkü Zana basın toplantısında sadece devleti suçladı, KCK davalarının ve operasyonların hemen sona erdirilmesini talep etti... Buna karşın PKK’nın terör eylemlerinden, süreci baltalayan sabotaj gibi saldırılarından hiç bahsetmedi.

 

Polis şiddetinden dem vurdu, ancak futbol oynarken ya da trafik kontrolü yaparken PKK tarafından katledilen polislerden hiç ama hiç söz etmedi... Sabah namazında PKK’nın Hakkari’de katlettiği imam veya okullarında yakılmak istenen küçük çocuklar da Leyla Zana’nın açıklamalarında yer bulamadı...

 

Zana şu ana kadar gerçekleşen reformları “küçük adımlar” olarak niteledi, yapılanları küçümsedi... Zana Oslo görüşmelerinin yeniden başlaması gerektiğini de iddia etti, ancak o görüşmeleri PKK’nın silahlı saldırılar ile, üstelik Öcalan’a da karşı gelerek baltaladığını söyleyemedi...

 

Zana’ya göre PKK silah bırakmasa da olur. Hatta istediği katliamları yapmaya devam edebilir. Devlet bunları görmemeli, kan da aksa örgüt ile müzakereleri sürdürmelidir. Yani Zana’ya göre PKK’lılar 15 şehit verdirirken ya da Taksim’de bomba, Şırnak’ta mayın patlatırken iki taraf Oslo’da veya Paris’te barışın şartlarını konuşmalıdır...

 

Zana’ya göre PKK’dan silah bırakması beklenmemelidir... Zana PKK’nın silah bırakmasını gerçekçi bulmuyor, buna karşın güvenlik güçlerinin operasyonları hemen durdurmasını gerçekçi bulabiliyor. Zana Hanım“yaralarımız açık ve kanıyor” diyor, ancak başkasının yarası ne durumda bununla pek de ilgilenmiyor.

 

Gerçek PKK

 

Kısacası Zana da PKK ağzıyla konuştu, ilk çıkışındaki cesareti tekrarlayamadı. Empati kurmak ve meseleyi tarafsız bir dille ortaya koymak yerine, sadece kendi yaralarına değindi. Buna rağmen PKK dışında aktörlerin belirmeye başlaması güzel... Bu nedenle görüşmede konuşulanlardan çok, görüşmenin yapılabilmesini önemsediğimi belirtmek isterim. Ancak terör sorununun sadece konuşarak çözüleceğini düşünecek kadar da saf değilim. Çünkü karşımızda soğuk ve acı bazı gerçekler var:

 

 

 

1)PKK sadece silahla sonuç alabileceğini düşünüyor, 2) PKK Öcalan da dahil kendisi dışında hiç kimseyi bu işe sokmak istemiyor, 3) PKK Türkiye gerçeklerinden tamamen koptu, bu nedenle devletin reformlarını önemsemiyor, hatta kendi aleyhine görüyor, 4) PKK Suriye ve İsrail de dahil her türlü taşeronluk önerisini kendi lehine buluyor ve isteneni yerine getiriyor, 5) PKK’nın tek ve değişmez hedefi var, o da bölünme.

 

Nitekim PKK yöneticilerinden KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan bu sözlerimizi sıcağı sıcağına doğruluyor ve diyor ki “PKK, AKP’yi silahla yenilgiye uğratamaz diyenler avuçlarını yalasınlar... Artık silahlı çözüm sürecindeyiz”. Kalkan’a göre PKK açısından tek çözüm ise “Kürtlerin kendi kendisini yönetmesi”.

 

Kalkan 8 askerin şehit edildiği Hakkari saldırısının da PKK tarafından bilerek gerçekleştirildiğini “PKK’yı pasif konuma çekme umut ve hesapları Hakkari saldırısıyla tümden kırılmış oldu” sözleriyle kanıtlıyor. Kalkanayrıca PKK’nın saldırılarını arttırarak devam ettireceğini de söylemiş.

 

 

 

Belli ki PKK silahsız bir barıştan çok korkuyor, Zana gibi aktörler de PKK’dan...

Sedat Laçiner / Star

Share this post


Link to post
Share on other sites

Değil açılım dibine kadar saçılım yapılsa, ana dil-baba dil serbestisi getirilse, seçim barajı düşürülse, yerel yönetimler yasası çıkartılıp mevcut yönetim şekli usulen değiştirilse, öcala denen insanlık düşmanı ev değil otel hapsine alınsa nafile gardaşım nafile...

 

Bunları destekleyenler ve artık ağzına anne sütü değmeye başlayan bebenin bile bildiği malum büyük israil, malum büyük ermenistan ve buna oratılı malum kürdistan projesi hayata geçmedikçe vazgeçmeyecekler. Toprak istiyorlar, kendilerini yönetmek istiyorlar, bayraklarını göndere çekmek istiyorlar, eyalet sistemini istiyorlar.

 

Başbakan'ın ve ona paralel gelişen sivil inisayiflere rağmen, devletin verdiği tavizlere rağmen, devlet görevlilerin eski ceberrut hallerinden ciddi anlamda sıyrılmalarına rağmen bu iş güvercinlikle, adımla, atılımla, açılımla, bilmem nerede neyin müzakeresini yapmakla çözülmeyecektir.

 

Bunu Allah biliyor, dünya biliyor, devlet biliyor, köydeki-kentteki biliyor, velhasıl ezcümle biliyor.

 

Allah bunları destekleyenlerin projelerini alt-üst etsin, yıksın, başlarına geçirsin. Bua alet olanlarıda ıslah eylesin, ıslah eylemeyecekse kahreylesin ve ülkemizi yönetenlerinde basiretini artırsın, şaşırtmasın, kolaylıklar versin.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

bunların bu şekilde muhattap kabul edilmelerini doğru bulmuyorum. bu zamana kadar söylemeye cesaret edemediklerini artık isteriz diye dayatmaktalar. aponun serbest kalmasını kim dile getirebilirdi 3-5 sene önce ama şimdi gelinen hal maalesef endişe verici. komşularımızın durumu ortada, bizim durumumuz ortada, Allah ülkemizin yardımcısı olsun...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...