Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
HİÇ

Başörtülü Çıplaklık Ve Ahlaki Çöküş

Recommended Posts

Başörtülü Çıplaklık ve Ahlaki Çöküş

 

Sorunun büyüğü"nü görüyor, ama nedense bir türlü üzerine gidip çözmeye çalışmıyoruz. Müslümanların nesli ahlaki çöküşe doğru yuvarlanıyor, ya biçare kalınıyor, ya da kimse umursamıyor. "İslam Toplumu"nun oluşmasına engel çirkin ve acı manzara; ahlaki çöküşün aleni belgesi. Güya "başörtülü", ama aslında çıplak!

Öyle başörtülüler var ki, başlarını niçin kapattıklarını anlamak imkânsız. Yarım yamalak bir örtünün dışında tesettür namına bir şey göremezsiniz. Başörtüsü dediysem, onun da İslami ölçülere uygun olduğunu sanmayın. Başı açık ile kapalı arasındaki tek fark, başa öylesine dolanmış bir bez parçası. Müslüman ve mütesettir bir bayanın mahremiyetinden, edep ve hayâsından eser yok. Başlarındaki örtü hariç, tesettürlü olduklarının başka hiçbir alâmeti de yok!

Büyük sorunlarımızdan biri bu değil mi? Nelerle uğraşıyoruz, ama aslında hangi sorunların üstesinden gelmemiz gerekiyor, bunun farkında mıyız? Kadınıyla, erkeğiyle İslam ahlâk ve edebinden nasibini alamamış bir "İslam gençliği" ile gideceğimiz tek yer "çürümüşlük ve çöküş" değil mi? "Müslüman toplumun yarınları"nı böyle bir gençliğe mi emanet edeceğiz?

Manzarayı biliyorsunuz ama yine de kısaca tasvir edelim:

Kızımızın başı örtülü, ama bacağına giydiği sımsıkı bir pantolonla dolaşıyor! Başı örtülü, ama yakasını-bağrını, ya da belini de açmak suretiyle, iç çamaşırını dahi gösteren bir gömlek giymiş! Başı kapalı, ama kısa kollu bir tişört var üzerinde! Başı kapalı, ama giydiği etek şeffafa yakın, ışık vurduğunda altını gösteriyor! Başı kapalı ama şeffaf bir elbise ya da etek giymiş, ama bacağında bir şey yok; rüzgar estiğinde, elbisenin etekleri kalkıyor, ortada ne tesettür kalıyor, ne mahremiyet! Başı kapalı, ama sokak ortasında bir herifle -kocası da olabilir, ama ne fark eder ki-, öpüşüyor! Başı kapalı, ama sevgilisiyle/kocasıyla sarmaş-dolaş sokaklarda, gezi ve eğlence yerlerinde uygunsuz davranışlar sergiliyor! Başı kapalı, ama erkeklerle birlikte öyle bir diyalog ve şaka/şamata içinde ki, kulağına geldiğinde utancından yerin dibine giriyorsun da kızımız/oğlumuz gayet rahat! Başı güya kapalı, ama başörtüsü öyle küçük ki, saçları sığmıyor örtüye, dışarı fırlıyor! Başı kapalı, ama saçını "deve hörgücü" gibi yapmış, çağdaş bir görüntüye özendiğini belli ediyor. Başı kapalı, ama başörtüsü öyle ince ki, örtünün altındaki saçları, kullandığı tokanın rengi ve şekli bile görünüyor! Başı kapalı, ama giydiği ince elbise göğüslerini bütünüyle belli ediyor! Başı kapalı, ama yırtmaçlı bir etek giymiş, adımını attığında -afedersiniz- kıçına kadar meydana çıkıyor!

E, o zaman niye örtünüyorsun kardeşim? Açıver de bari "İslam'ın ahlâk ve âdâbı"na, "Müslümanın izzet ve onuru"na, gerçekten örtünen "mü'mine kadının mahremiyet, edeb ve hayâsı"na zarar verme! Git, ne halt edersen et, ama dinime bulaşma!

Kadınlarımız böyle de, erkeklerimiz sütten çıkmış ak kaşık mı? Hangi melaneti ararsan, genciyle yaşlısıyla, "Müslümanım" diyen erkeğimizde bulabilirsin. Karısını, kızını, kızkardeşini yukarıda sergilediğimiz manzara içinde gördüğü halde buna ses çıkarmayan baba, koca, kardeş sanki daha mı edebli? Ya da az önce çizdiğimiz manzaranın bir yarısında da güya Müslüman erkeklerimiz yok mu?

Böyle bir manzarayı görüyoruz da uyarıyor, "nasihat görevimiz"i eda ediyor muyuz? Her şeyden önce, böyle bir derdimiz var mı? Bundan da önce, "İslam'ın ahlâk ve edebi"nden ne biliyoruz? İkaz edersek bizi terslerler, hakaret ederler; bize bulaşmasınlar da, ne halleri varsa görsünler" mi diyoruz yoksa?

İyi de, onlar senin dininin mensubu olarak algılanıyor; yaptıkları her şey İslam'a mal ediliyor! Buna nasıl duyarsız kalırsın? Yoksa, Rasulullah'ın, kıyamet alâmetleri arasında saydığı, yol üstünde zina edenlerin olacağı, ama hiç kimsenin, "ne yaparlarsa yapsınlar, ama bana bulaşmasınlar" diye müdahale etmeyeceği dönem acaba bu dönem mi?

Sözün kısası, tam bir "ahlâki çöküş" yaşanıyor! Böyle giderse, bugünümüz pislik içinde, geleceğimiz ise içinden çıkılması imkânsız görülen zifiri karanlık!... Ne yapıp edip, bu "ahlâksız gidişat"a dur demeli, bu rezalete, böyle çirkin bir kepazeliğe son verecek etkili ve kesin çarelere başvurmalı. Evet, "etkili ve kesin çareler"e!...

Ahlâken çökmüş, edebini kaybetmiş, gençliğini boşvermiş bir toplum, bir gün devrilip gidecektir de kimse farkına bile varamayacaktır. Bunun hesabını vermeyi göze alacak biri var mı?

 

Faruk Köse/Yeni Akit

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Öyle sözler söylemek istiyorum ki, forum içerisinde tepki ve tenkit alacağım da ötürü, büyük bir zevkle yutuyorum bu sözlerimi, Afiyet olsun bana. Klasik akit yazısı ve klasik tazir bey paylaşımı..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başörtülü Çıplaklık ve Ahlaki Çöküş

 

Sorunun büyüğü"nü görüyor, ama nedense bir türlü üzerine gidip çözmeye çalışmıyoruz. Müslümanların nesli ahlaki çöküşe doğru yuvarlanıyor, ya biçare kalınıyor, ya da kimse umursamıyor. "İslam Toplumu"nun oluşmasına engel çirkin ve acı manzara; ahlaki çöküşün aleni belgesi. Güya "başörtülü", ama aslında çıplak!

Öyle başörtülüler var ki, başlarını niçin kapattıklarını anlamak imkânsız. Yarım yamalak bir örtünün dışında tesettür namına bir şey göremezsiniz. Başörtüsü dediysem, onun da İslami ölçülere uygun olduğunu sanmayın. Başı açık ile kapalı arasındaki tek fark, başa öylesine dolanmış bir bez parçası. Müslüman ve mütesettir bir bayanın mahremiyetinden, edep ve hayâsından eser yok. Başlarındaki örtü hariç, tesettürlü olduklarının başka hiçbir alâmeti de yok!

Büyük sorunlarımızdan biri bu değil mi? Nelerle uğraşıyoruz, ama aslında hangi sorunların üstesinden gelmemiz gerekiyor, bunun farkında mıyız? Kadınıyla, erkeğiyle İslam ahlâk ve edebinden nasibini alamamış bir "İslam gençliği" ile gideceğimiz tek yer "çürümüşlük ve çöküş" değil mi? "Müslüman toplumun yarınları"nı böyle bir gençliğe mi emanet edeceğiz?

Manzarayı biliyorsunuz ama yine de kısaca tasvir edelim:

Kızımızın başı örtülü, ama bacağına giydiği sımsıkı bir pantolonla dolaşıyor! Başı örtülü, ama yakasını-bağrını, ya da belini de açmak suretiyle, iç çamaşırını dahi gösteren bir gömlek giymiş! Başı kapalı, ama kısa kollu bir tişört var üzerinde! Başı kapalı, ama giydiği etek şeffafa yakın, ışık vurduğunda altını gösteriyor! Başı kapalı ama şeffaf bir elbise ya da etek giymiş, ama bacağında bir şey yok; rüzgar estiğinde, elbisenin etekleri kalkıyor, ortada ne tesettür kalıyor, ne mahremiyet! Başı kapalı, ama sokak ortasında bir herifle -kocası da olabilir, ama ne fark eder ki-, öpüşüyor! Başı kapalı, ama sevgilisiyle/kocasıyla sarmaş-dolaş sokaklarda, gezi ve eğlence yerlerinde uygunsuz davranışlar sergiliyor! Başı kapalı, ama erkeklerle birlikte öyle bir diyalog ve şaka/şamata içinde ki, kulağına geldiğinde utancından yerin dibine giriyorsun da kızımız/oğlumuz gayet rahat! Başı güya kapalı, ama başörtüsü öyle küçük ki, saçları sığmıyor örtüye, dışarı fırlıyor! Başı kapalı, ama saçını "deve hörgücü" gibi yapmış, çağdaş bir görüntüye özendiğini belli ediyor. Başı kapalı, ama başörtüsü öyle ince ki, örtünün altındaki saçları, kullandığı tokanın rengi ve şekli bile görünüyor! Başı kapalı, ama giydiği ince elbise göğüslerini bütünüyle belli ediyor! Başı kapalı, ama yırtmaçlı bir etek giymiş, adımını attığında -afedersiniz- kıçına kadar meydana çıkıyor!

E, o zaman niye örtünüyorsun kardeşim? Açıver de bari "İslam'ın ahlâk ve âdâbı"na, "Müslümanın izzet ve onuru"na, gerçekten örtünen "mü'mine kadının mahremiyet, edeb ve hayâsı"na zarar verme! Git, ne halt edersen et, ama dinime bulaşma!

Kadınlarımız böyle de, erkeklerimiz sütten çıkmış ak kaşık mı? Hangi melaneti ararsan, genciyle yaşlısıyla, "Müslümanım" diyen erkeğimizde bulabilirsin. Karısını, kızını, kızkardeşini yukarıda sergilediğimiz manzara içinde gördüğü halde buna ses çıkarmayan baba, koca, kardeş sanki daha mı edebli? Ya da az önce çizdiğimiz manzaranın bir yarısında da güya Müslüman erkeklerimiz yok mu?

Böyle bir manzarayı görüyoruz da uyarıyor, "nasihat görevimiz"i eda ediyor muyuz? Her şeyden önce, böyle bir derdimiz var mı? Bundan da önce, "İslam'ın ahlâk ve edebi"nden ne biliyoruz? İkaz edersek bizi terslerler, hakaret ederler; bize bulaşmasınlar da, ne halleri varsa görsünler" mi diyoruz yoksa?

İyi de, onlar senin dininin mensubu olarak algılanıyor; yaptıkları her şey İslam'a mal ediliyor! Buna nasıl duyarsız kalırsın? Yoksa, Rasulullah'ın, kıyamet alâmetleri arasında saydığı, yol üstünde zina edenlerin olacağı, ama hiç kimsenin, "ne yaparlarsa yapsınlar, ama bana bulaşmasınlar" diye müdahale etmeyeceği dönem acaba bu dönem mi?

Sözün kısası, tam bir "ahlâki çöküş" yaşanıyor! Böyle giderse, bugünümüz pislik içinde, geleceğimiz ise içinden çıkılması imkânsız görülen zifiri karanlık!... Ne yapıp edip, bu "ahlâksız gidişat"a dur demeli, bu rezalete, böyle çirkin bir kepazeliğe son verecek etkili ve kesin çarelere başvurmalı. Evet, "etkili ve kesin çareler"e!...

Ahlâken çökmüş, edebini kaybetmiş, gençliğini boşvermiş bir toplum, bir gün devrilip gidecektir de kimse farkına bile varamayacaktır. Bunun hesabını vermeyi göze alacak biri var mı?

 

Faruk Köse/Yeni Akit

 

Gerçekten de haklısın kardeşim. Kızın başı örtülü ama pantolon giymiş çok var öyle ama kız dersen kızamıyorsun. Sen kızmaya çekiniyorsun ama o öyle yapmaya çekinmiyor. İşte kardeş her kapalı da bir değil. Kim bilir acaba neden öyle giyinmişler belkide Allah için değil de anne babaları demiş diye kapanmışlardır. İş öyle olunca samimiyet olmuyor ve durum böyle oluyor. Ve dediğin gibi İslam'ın adını kirliye çıkartıyorlar . Sonra millet al işte başı kapalı ama bilmem ne diyor. Yada bunlar propagandacı diyorlar.

 

Ama ben gerçekten kapanan bir kız görsem onu içimden takdir ediyorum. Maşallah bu devirde Allah için sabrediyorlar ve herşeye rağmen böyleler diyorum Maşallah diyorum.

 

Ayrıca sana da bir sorum olacak İslami kapanma derken sadece çarşaftan mı bahsediyorsun.

 

[yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hâriç, zînetlerini [zînet takılan yerlerini] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nûr 31]

 

(Ey Nebî, hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına [dışarı çıkarken] cilbâblarını [dış elbiselerini] giymelerini söyle! Bu, onların tanınıp, ezâ edilmemelerine daha uygundur.) [Ahzâb 59]

 

(Kadının [yüz ve iki elinden başka] bütün bedeni avrettir) [Mecma'ul-enhür, El-mugnî]

 

 

Ayetleri ve sözleri sitelerden alıntı yaptım hata varsa lütfen söyleyiniz. Buna dayanarak sadece çarşaf ile mi örtünmek gereklidir başka türlü örtünmek olmaz mı sorusunu sormak isterim. Başka türlü örtünmekle kastım çarşaf olmadığı halde ayetlere ve hadislere uygun şekilde avret yerlerini kapatsa bir hanım bunun sakıncası var mıdır ?

 

İnsanlar soğuyor ve vahşileşiyor. Bence de Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in bahsettiği devir bu devir olmalı; devir çok bozuk. Allah sonumuzu hayır etsin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vaktinde bu konuda şöyle bir tartışmamız olmuş, linkini vereyim. Vasıfsız nickli arkadaşın mesajından itibaren başlıyor. Ne günlermiş be. :)

http://www.n-f-k.com.../3707-tesettur/

 

Saolasın kardeş, Allah razı olsun beni bilgilendirdin. Konu baya derinmiş oku oku bitmiyor :) Anladığım kadarıyla İslam'a uygun giyindiğin sürece sorun yok yani bildiğim üzere. Emin olmak için sordum. Akıl akıldan üstünse ilim de ilimden üstündür.

 

Anladığım kadarını bildiklerim ile birleştirecek olursam şöyle bir sonuca varabiliyorum : Adam akıllı kapandığın ve milleti cezbetmediğin sürece her türlü(parfüm,parlayan kıyafetler olmayacak; doğru bir tesettür olacak)kapanma doğrudur. Eğer yanlışsam affola.

 

Selam ve dua ile; Saygılarımla.

 

Vesselam.

Share this post


Link to post
Share on other sites

ahzab suresinde Cenabı Hak "cilbablarını üzerlerine alsınlar" buyurmakta. cilbab ise baştan ayağa kadar komple kadını örten bir elbise. bu örtünmenin en makbulüdür lakin bunu dünya üzerinde her coğrafyada uygulayamazsın. kutuplarda -300C de yaşayan müslüman da var ekvatorda 50-60oC de yaşayan müslüman da var hal böyle olunca tesettürün nasıl olması gerektiği ana hatları ile verildikten sonra, yaşanılan bölgenin özelliğine göre elbiseler seçilebilmektedir. nedir mesela; bol olacak, dikkat çekmeyecek, vs... ama şimdi bu özelliklerin tam tersi tesettürmüş gibi tatbik ediliyor. bak ben konyada yaşıyorum pardesü almak için belli başlı tesettür mağazaları da bunların içinde olmak kaydıyla İslama uygun pardesü bulmakta zorluk çekiyorum. pardesü dediğin bol olur ama şimdi üretilenlerin çoğunun beli dar, dikkat çekici renkler olmamalı bakıyorsun pardesülere renk cümbüşü, boyu topuğa kadar arıyorsun, kademe kademe her kısalıkta pardesü mevcut. böyle saçmalık olmaz kimse kusura bakmasın. en iyisi alacaksın kumaşı terzide diktireceksin gidişat onu gösteriyor. beyaz kadına dışarda haramdır, siyah ise dışarda kadın için en makbul renktir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

the spirit of islam kardeşim sorduğun soruya karşılık bir şeyler karaladım umarım faydalı olur ..

 

Ümmü Seleme Annemiz Ahzap Suresinin 59. Ayeti kerimesi indiği vakit, Ensar kadınları Başlarında kargalar varmış gibi çıktılar buyuruyor..

Bu kısımda örtünün rengi dikkat çekilmelidir…

 

Peki kuranda çarşaf yazıyor mu?

 

Kuran da ahzap suresi 59. ayette. Cilbap olarak geçiyor. Kuranda bilmediğimiz kelimeler için AHTER İ KEBİR E bakıyoruz onda diyor ki “ cilbab: milhafe. Sonra milhafe kelimesine de lügate bakıyoruz oda çarşaf diyor..”

Ayrıca DAĞARCIK ismiyle maruf lugatta milhafe çarşaf manası verilmiştir ..

İsteyenler için örnekleri kanıtları çoğaltabilirim…

 

Ömer nasuhi bilmen kuranı kerim meali ve tefsirinde …..”nur suresi 31. “ yorumunda bununla beraber mümkün olduğu kadar örtülmesi daha iyidir . İslam kadınları başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar çarşaflarını başlarının üzerine örtsünler”…..

 

Ayrıca bediüzzaman hz… “ ve tesettürle , namahremin iştahını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek , zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir sipeti ve kalesi , çarşafı olduğu gösteriyor”…

Ayrıca tarihçe i hayat isimli eserinde şöyle buyuruyor….”hem bin seneden beri çarşaf altında bulunan iffetli Müslüman kadınları şimdi de çarşaflarını muhafaza ediyorlar…”

 

Görüldüğü üzre bediüzzaman hz. Çarşafın gerekliliğini çok güzel ifade ediyor. Bu hazretlerinden örnek vermemin sebebi tabiî ki de var. Hz.lerin yolundan gidenlerin bu kısımları görmezden gelmeleri sizce de ilginç değil mi? Osmanlı ne ile ayakta durdu ? Allah ın şeriatıyla ne ile yıkıldı işte bu kısmı düşünmek lazım ..!

 

Günümüzde Osmanlı özlemiyle yanıp tutuşanlar kılık kıyafetlerini niçin batıya dönük eyliyorlar ? oysa şapka kanunuyla kaç bin alim asılmıştı onlar peygamber sarığından vaz geçmediler biliyorlar dı ki kafirlere meyletmenin cezası büyüktü. Kim kafirlere meylederse onlarla haşrolunucaktı ..

 

Kaç tane çarşaflı analarımız idama gitti ?

Sarıklarıyla birlikte kaç babamız idam edildi?

 

“islamiyetin kadına tesettürü emretmekteki ilk hedefi kadının iffetini, şerefini korumaktır.”

 

Unutulmasın ki kadın erkekten yaratılmıştır ve onun bütün şevki erkeğe yöneliktir…

İnsanlar cinsel arzularını dizginlemede zayıf yaratılmışlardır.. cenabı hak kadınlara tesettür sebebiyle zevk ve eğlence düşkün kimselerin taaruzundan mahfuz kılmakla kalplerinin rahat olacağını beyan etmiştir…

 

 

Çarşafın gerekliliği hakkında burada size binlerce kanıt ve gerekçe sayabilirim ….

 

En serseri ve asri bir genç dahi, hayat arkadaşını namuslu ister. Kendi gibi asri, yani açık saçık olmasını istemediğinden bekar kalır(bediüzzaman said nursi)

 

İlk önce neden kapanıyoruz bu tesettür bize neden farz kılındı? Geniş bir şekilde açıklaması var fakat anladığımız dar bir pardesü göğsü belli eden yüzünün güzelliği açık, dikkatleri çeken bir kapalı bayanın Allah ın emrine uyduğunu savunabilir miyiz?

 

O anneler ki duvarlara sürtünerek giderlerdi hatta omuzları yara olurdu erkeklere karışmasınlar diye.. hatta sırtlarına yastık bağlarlardı yaşlı mı genç mi oldukları belli olmasın diye… sizin tesettürünüz hangi emre uyuyor ?

Çarşaflılara bir çok hakaret ediyorlar çirkinmişiz mesela , kara böcekmişiz yada poşetmişiz vb..

Ne kadar güzel benzetmeler dimi? bu görüşten bizim zararımız yok zaten amaç ta o dışarıdaki erkeklere çirkin gözükmemiz önemli olan helaline açılmamış bir gül olarak kendini sunman o halde emre uygunluk bu noktada başlıyor…

Mevlana hz . dediği gibi o benim açılmamış mektubum neden özelimi herkes okusun ki !

 

Unutmadan bir bayanın çarşafı neyse erkeğin sakalıda odur ….

Bu hamur çok su kaldırır çok söylencek şeyler var ama zamanım yok eğer devamını istersen yazımın uzun uzun anlatırım :)

 

Birde kadına benzeyen erkeğe erkeğe benzeyen kadına lanet edilmiştir. Bu hususta kot giyen kadınların düştüğü tehlikenin boyutlarını düşünemiyorum .. kaç tane emri zayi ediyorlar bir düşünsünler…

 

Çarşaflılar bir çok kurumda yer alamıyor bu doğru ama biz biliyoruz ki Allah ın şeriatı neyse odur rızkı verende Allah tır…. Bugün Osmanlının yetim torunları olarak Allah ın emrince dikkat ediyoruz Allah becertirsin … yukarıda ki yazıda örnekleri verilen kadınlarında Allah ıslahını nasip etsin onları kınamak ağır eleştirmek bize düşmez…!

 

İçi Müslüman dışı kafir kıyafeti bu bize Osmanlının torunlarına peygamber ümmetine yakışmaz bize yakışanı yapalım….

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

the spirit of islam kardeşim sorduğun soruya karşılık bir şeyler karaladım umarım faydalı olur ..

 

Ümmü Seleme Annemiz Ahzap Suresinin 59. Ayeti kerimesi indiği vakit, Ensar kadınları Başlarında kargalar varmış gibi çıktılar buyuruyor..

Bu kısımda örtünün rengi dikkat çekilmelidir…

 

Peki kuranda çarşaf yazıyor mu?

 

Kuran da ahzap suresi 59. ayette. Cilbap olarak geçiyor. Kuranda bilmediğimiz kelimeler için AHTER İ KEBİR E bakıyoruz onda diyor ki “ cilbab: milhafe. Sonra milhafe kelimesine de lügate bakıyoruz oda çarşaf diyor..”

Ayrıca DAĞARCIK ismiyle maruf lugatta milhafe çarşaf manası verilmiştir ..

İsteyenler için örnekleri kanıtları çoğaltabilirim…

 

Ömer nasuhi bilmen kuranı kerim meali ve tefsirinde …..”nur suresi 31. “ yorumunda bununla beraber mümkün olduğu kadar örtülmesi daha iyidir . İslam kadınları başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar çarşaflarını başlarının üzerine örtsünler”…..

 

Ayrıca bediüzzaman hz… “ ve tesettürle , namahremin iştahını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek , zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir sipeti ve kalesi , çarşafı olduğu gösteriyor”…

Ayrıca tarihçe i hayat isimli eserinde şöyle buyuruyor….”hem bin seneden beri çarşaf altında bulunan iffetli Müslüman kadınları şimdi de çarşaflarını muhafaza ediyorlar…”

 

Görüldüğü üzre bediüzzaman hz. Çarşafın gerekliliğini çok güzel ifade ediyor. Bu hazretlerinden örnek vermemin sebebi tabiî ki de var. Hz.lerin yolundan gidenlerin bu kısımları görmezden gelmeleri sizce de ilginç değil mi? Osmanlı ne ile ayakta durdu ? Allah ın şeriatıyla ne ile yıkıldı işte bu kısmı düşünmek lazım ..!

 

Günümüzde Osmanlı özlemiyle yanıp tutuşanlar kılık kıyafetlerini niçin batıya dönük eyliyorlar ? oysa şapka kanunuyla kaç bin alim asılmıştı onlar peygamber sarığından vaz geçmediler biliyorlar dı ki kafirlere meyletmenin cezası büyüktü. Kim kafirlere meylederse onlarla haşrolunucaktı ..

 

Kaç tane çarşaflı analarımız idama gitti ?

Sarıklarıyla birlikte kaç babamız idam edildi?

 

“islamiyetin kadına tesettürü emretmekteki ilk hedefi kadının iffetini, şerefini korumaktır.”

 

Unutulmasın ki kadın erkekten yaratılmıştır ve onun bütün şevki erkeğe yöneliktir…

İnsanlar cinsel arzularını dizginlemede zayıf yaratılmışlardır.. cenabı hak kadınlara tesettür sebebiyle zevk ve eğlence düşkün kimselerin taaruzundan mahfuz kılmakla kalplerinin rahat olacağını beyan etmiştir…

 

 

Çarşafın gerekliliği hakkında burada size binlerce kanıt ve gerekçe sayabilirim ….

 

En serseri ve asri bir genç dahi, hayat arkadaşını namuslu ister. Kendi gibi asri, yani açık saçık olmasını istemediğinden bekar kalır(bediüzzaman said nursi)

 

İlk önce neden kapanıyoruz bu tesettür bize neden farz kılındı? Geniş bir şekilde açıklaması var fakat anladığımız dar bir pardesü göğsü belli eden yüzünün güzelliği açık, dikkatleri çeken bir kapalı bayanın Allah ın emrine uyduğunu savunabilir miyiz?

 

O anneler ki duvarlara sürtünerek giderlerdi hatta omuzları yara olurdu erkeklere karışmasınlar diye.. hatta sırtlarına yastık bağlarlardı yaşlı mı genç mi oldukları belli olmasın diye… sizin tesettürünüz hangi emre uyuyor ?

Çarşaflılara bir çok hakaret ediyorlar çirkinmişiz mesela , kara böcekmişiz yada poşetmişiz vb..

Ne kadar güzel benzetmeler dimi? bu görüşten bizim zararımız yok zaten amaç ta o dışarıdaki erkeklere çirkin gözükmemiz önemli olan helaline açılmamış bir gül olarak kendini sunman o halde emre uygunluk bu noktada başlıyor…

Mevlana hz . dediği gibi o benim açılmamış mektubum neden özelimi herkes okusun ki !

 

Unutmadan bir bayanın çarşafı neyse erkeğin sakalıda odur ….

Bu hamur çok su kaldırır çok söylencek şeyler var ama zamanım yok eğer devamını istersen yazımın uzun uzun anlatırım :)

 

Birde kadına benzeyen erkeğe erkeğe benzeyen kadına lanet edilmiştir. Bu hususta kot giyen kadınların düştüğü tehlikenin boyutlarını düşünemiyorum .. kaç tane emri zayi ediyorlar bir düşünsünler…

 

Çarşaflılar bir çok kurumda yer alamıyor bu doğru ama biz biliyoruz ki Allah ın şeriatı neyse odur rızkı verende Allah tır…. Bugün Osmanlının yetim torunları olarak Allah ın emrince dikkat ediyoruz Allah becertirsin … yukarıda ki yazıda örnekleri verilen kadınlarında Allah ıslahını nasip etsin onları kınamak ağır eleştirmek bize düşmez…!

 

İçi Müslüman dışı kafir kıyafeti bu bize Osmanlının torunlarına peygamber ümmetine yakışmaz bize yakışanı yapalım….

 

 

Çok güzel anlatmışsınız kardeşim.Bilgilendirdiğiniz için teşekkürler, Allah razı olsun.

 

Selam ve dua ile; Saygılarımla.

 

Vesselam.

 

ahzab suresinde Cenabı Hak "cilbablarını üzerlerine alsınlar" buyurmakta. cilbab ise baştan ayağa kadar komple kadını örten bir elbise. bu örtünmenin en makbulüdür lakin bunu dünya üzerinde her coğrafyada uygulayamazsın. kutuplarda -300C de yaşayan müslüman da var ekvatorda 50-60oC de yaşayan müslüman da var hal böyle olunca tesettürün nasıl olması gerektiği ana hatları ile verildikten sonra, yaşanılan bölgenin özelliğine göre elbiseler seçilebilmektedir. nedir mesela; bol olacak, dikkat çekmeyecek, vs... ama şimdi bu özelliklerin tam tersi tesettürmüş gibi tatbik ediliyor. bak ben konyada yaşıyorum pardesü almak için belli başlı tesettür mağazaları da bunların içinde olmak kaydıyla İslama uygun pardesü bulmakta zorluk çekiyorum. pardesü dediğin bol olur ama şimdi üretilenlerin çoğunun beli dar, dikkat çekici renkler olmamalı bakıyorsun pardesülere renk cümbüşü, boyu topuğa kadar arıyorsun, kademe kademe her kısalıkta pardesü mevcut. böyle saçmalık olmaz kimse kusura bakmasın. en iyisi alacaksın kumaşı terzide diktireceksin gidişat onu gösteriyor. beyaz kadına dışarda haramdır, siyah ise dışarda kadın için en makbul renktir.

 

Sizden öğrenecek çok şeyimiz var desene... :)

 

Selam ve dua ile; Saygılarımla.

 

Vesselam.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnsanlar yaşam tarzına alıştılar... Ilımlı İslam modelini benimsediler. Kızın baş kapalı muhtelif yerler açık onun maneviyatını kavrayamamış. Buna insanlarımızın çoğuda sessiz kalıyor alıştılar... herkes kendi en yakınındakine telkinde bulunsa sorun bir nebze olsun çözülecek. İmamın biri vaazında bu konudan bahsetmiş cemaatten biri hocam sizin kızda öyle giyiniyor deyince imam da ama yakışıyor zilliye demiş... nitekim herkes kendi en yakınını uyarmalı göstermeli öğretmelidir...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir sual.. Yanlızca eller, ayaklar ve yüz değil mi tesettürün istisnası? Açık olan bileklerin ve kolun bir kısmını göstercek şekilde kısaltılmış elbiselerin biryerlerde cevazı var mı ki bukadar yaygın?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir sual.. Yanlızca eller, ayaklar ve yüz değil mi tesettürün istisnası? Açık olan bileklerin ve kolun bir kısmını göstercek şekilde kısaltılmış elbiselerin biryerlerde cevazı var mı ki bukadar yaygın?

 

"İhtiyaç ve zaruret sebebiyle kadınların yüz ve ellerinin açılması, dinen helal kılınmıştır.Hz. Ali (k.v.) ve Hz. Abdullah bin Abbas (r.a.), ayeti kerimede istisna edilen "Bunlardan görünen kısım müstesna" tabiriyle yüz ve ellerin kastedildiğini ifade etmişlerdir. Hanefi mezhebinin hükmü de bu esasa dayanmaktadır. Yüzler, eller ve bir rivayete göre ayaklar namazda ve bakmak hususunda avret sayılmamıştır. Bu sebeple bahsi geçen uzuvların açıkta kalması haram olmadığı gibi, mahrem olmayan kadınların el, yüz ve ayaklarına şehvet bulunmaksızın bakmak da yasaklanmış değildir.

Yalnız bu ruhsat, şehvet bulunmaması şartına bağlanmıştır. Şayet şehvetin doğması muhakkak veya ihtimal dahilinde ise o zaman bakmak haramdır."

Mehmed Emre/İslamda Kadın ve Aile/Sayfa 163-164/Bedir Yayınevi 1993

 

Erkek ve Kadının Avret Sayılan Uzuvları

1)Tenasül uzvu ve etrafı

2)Hüsyeler

3)Def-i Hacet mahalli ve etrafı

4-5)Arka taraftaki kaba etler

6-7)İki uyluklar(dizler uyluklara dahildir)

8)Göbek ile kasığın arası

 

Kadında bunlarda fazla olarak avret sayılan 16 uzuv daha vardır

1-2)Topuklar dahil olmak üzere iki incikler

3-4)Göğüsler

5-6)İki kulak

7-8)Dirseklerle beraber 2 pazular

9-10)Dirseklerle bileğe kadar olan iki kol

11)Gerdan

12)Baş

13)Saç

14)Boyun

15)Ellerin üzeri(bunda ihtilaf vardır)

16)Omuzlar

 

Mehmed Emre/İslamda Kadın ve Aile/Sayfa 165-166/Bedir Yayınevi 1993

 

mütereddid kardeşim herhalde sualine cevap olmuştur, affınıza sığınaraktan bazı hoş olmayan kelimeleri de cevaba taşımak mecburiyetinde kaldım.

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mahrem olmayan kadının yüzüne şehevi bakmak falan zarflarını geçin; bir kere bakış kazara, tesadüfi, ikinci bakış haramdır. Zaman fitne zamanı kapanması efdaldir.

  • Like 3

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nefsim yenik, ağlamaklı gözlerle bakarken aynadaki resmime, vicdanımın yüzünde koca bir gülümseme. Ruhumdaki, sonu gelmeyen hesaplaşmalardan birinden galip çıkmanın huzuru içimdeki. Uykularımı kaçıran, vicdan-nefis savaşının son günü bugün. Artık başımdaki örtümle Rabbimin huzurundayım.

 

Dışarı çıkıyor ve insan içine karışıyorum. Sağımdan ve solumdan geçiyor, tanımadığım yüzlerce insan. Fakat ben kendimi bugün çok iyi tanıyorum. Önceden kulağıma fısıldanan vesveselerden eser yok artık. Rabbimin rızasını kazanmaya çalışmanın verdiği manevî güç, tüm vesveseleri bir çırpıda siliyor. Onun merhametine bir kez daha şahit oluyorum. Başımdaki örtüyü, senelerdir takıyormuş edasıyla yürürken sokaklarda, aradığımı bulmanın, eksikken tamamlanmanın huzuru içerisindeyim.

 

İçimde tarifi imkânsız bir güven var. Bugüne kadar “güven”in tarifini ne derece yanlış yaptığımı henüz anladım. “Burnu havada” gezmenin güven olmadığını, asıl güvenin Ona dayandığım vakit sahip olduğum sınırsız ve sarsılmaz his olduğunun idrakindeyim artık. İlk defa, gerçek manasıyla güvenmenin ne demek olduğunu anlıyorum.

 

Bu duygu selinden, bir saniye de olsa ayrılıp, geçmişe, düne gidiyorum. “Neydi beni durduran?” diye soruyorum kendime. Günler, haftalar, hatta aylar boyunca Rabbimin emrine kulak tıkamamın nedeni neydi? “Ne derler?” korkusu mu? Dindar bir çevreye mensup olmayışım mı? Şeytanın “Sonra yaparsın” fısıltıları mı? Yoksa bir türlü yenemediğim düşmanım nefis mı? Nedeni ne olursa olsun, bugün duyduğum mutluluktan günler, haftalar, aylar boyunca mahrum kalmanın pişmanlığı, kalbimin en derinlerinde yerini almış bile. Onca zaman Rabbimin emrini yerine getirmeme “cesaret”ini gösterebilirken, Ona kul olan insanların tepkilerine kulak asmayıp, başıma eşarbı geçirmeyi “cesaret” saymanın utancı içimdeki. Rabbime ne kadar şükretsem azdır, biliyorum. Geç de olsa, başarmanın, hiç başaramamaktan iyi olduğunu fısıldıyor vicdanım.

 

Ya şimdi? Başımdaki örtünün anlamının farkında mıyım acaba? Artık kendime ve çevreme karşı sorumluluğumun arttığını biliyor muyum? Müslüman olmayan bir ülkede yaşamamdan olsa gerek, ayrı bir sorumluluk hissi omuzlarımdaki. Ben artık, başımdaki eşarbımla, bir “Müslüman”ı temsil ediyorum. Temsil ettiğim gerçeğin ne derece büyük, yüklendiğim yükün ne derece ağır olduğunu söyleyen, her zamanki gibi, sadık dostum “vicdan.” Yaptığım her iyi veya kötü işin, yalnızca bana değil, diğer Müslümanlara da mal edileceğinin farkındayım.

 

Büyük bir duygu ve düşünce fırtınası içinde geçen bir günün sonu artık. Evimde, bugüne başladığım noktada, aynamın karşısındayım. Nefsim, sabahtan kalma gözyaşlarını silmiş, başka direnişlere çoktan başlamış bile. Vicdanımın yüzünde ise hâlâ aynı tebessüm, “Daha bitmedi” diyor, “Daha bitmedi. Her şey yeni başlıyor…”

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

 

"İhtiyaç ve zaruret sebebiyle kadınların yüz ve ellerinin açılması, dinen helal kılınmıştır.Hz. Ali (k.v.) ve Hz. Abdullah bin Abbas (r.a.), ayeti kerimede istisna edilen "Bunlardan görünen kısım müstesna" tabiriyle yüz ve ellerin kastedildiğini ifade etmişlerdir. Hanefi mezhebinin hükmü de bu esasa dayanmaktadır. Yüzler, eller ve bir rivayete göre ayaklar namazda ve bakmak hususunda avret sayılmamıştır. Bu sebeple bahsi geçen uzuvların açıkta kalması haram olmadığı gibi, mahrem olmayan kadınların el, yüz ve ayaklarına şehvet bulunmaksızın bakmak da yasaklanmış değildir.

Yalnız bu ruhsat, şehvet bulunmaması şartına bağlanmıştır. Şayet şehvetin doğması muhakkak veya ihtimal dahilinde ise o zaman bakmak haramdır."

Mehmed Emre/İslamda Kadın ve Aile/Sayfa 163-164/Bedir Yayınevi 1993

 

Erkek ve Kadının Avret Sayılan Uzuvları

1)Tenasül uzvu ve etrafı

2)Hüsyeler

3)Def-i Hacet mahalli ve etrafı

4-5)Arka taraftaki kaba etler

6-7)İki uyluklar(dizler uyluklara dahildir)

8)Göbek ile kasığın arası

 

Kadında bunlarda fazla olarak avret sayılan 16 uzuv daha vardır

1-2)Topuklar dahil olmak üzere iki incikler

3-4)Göğüsler

5-6)İki kulak

7-8)Dirseklerle beraber 2 pazular

9-10)Dirseklerle bileğe kadar olan iki kol

11)Gerdan

12)Baş

13)Saç

14)Boyun

15)Ellerin üzeri(bunda ihtilaf vardır)

16)Omuzlar

 

Mehmed Emre/İslamda Kadın ve Aile/Sayfa 165-166/Bedir Yayınevi 1993

 

mütereddid kardeşim herhalde sualine cevap olmuştur, affınıza sığınaraktan bazı hoş olmayan kelimeleri de cevaba taşımak mecburiyetinde kaldım.

 

Ekediğiniz bilgi için teşekkürler. Kısacası el, ayak ve yüzün harici tesettürün alt hududu. Lakin sualim, hususiyle bilek ve kollar için hükmün, vücudun diğer azaları gibi olup olmadığı. Çünkü bu, yanlız ağzı sakızlı sözde örtülü kimselerin değil, bir kısım tesettürlülerin de dikkatsiz davrandığı bir husus zannediyorum.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

bilek ve kollarda tesettür hududuna dahildir kapalı olması lazım ama maalesef dediğiniz gibi baş kapalı ama kollar dirseğe kadar sıvalı şekilde ortada dolaşanlar da mevcut.

 

zamanımız fitne zamanı muhakkak ve fitne devrinde; "oturan ayakta durandan, yatan da oturandan hayırlıdır" buyurmakta Peygamber Efendimiz sav, mümkün mertebe fitneye sebep olacak ortamlardan uzak durulmalı. İmamı azam hazretleri yüzyıllar önce kadınların mescide gelmeleri fitneye sebep oluyor diye bu konudaki hadislere binaen kadınların evlerinde namazlarını kılmalarını mescide camiye cemaate gelmemelerini öğütlüyor, tavsiye ediyor. o zaman için bunlar söylenirse şimdi ki hali varın siz düşünün. kadın cumhuriyetle birlikte sokağa döküldü ve bu durum müslümanlardan çok şey götürdü ve hala çığlaşarak götürmeye devam ediyor.

 

bu minvalde ve takva üzere düşünüldüğünde ki bize yakışan odur, özellikle günümüzde mümin kardeşin dediği gibi hareket etmek en doğrusu olacaktır.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Türban tamam da, tesettür ne olacak?

Yasa yok. Yönetmelik yok. Hatta, mer’i mevzuata göre her an tekrar yasak kapsamına alınabilir. Ama türban, kamuda fiilen serbest. Nasıl mı? İdarecilerin göz yummasıyla...
Biliyorsunuz, Memur-Sen’in başlattığı eyleme katılan kamu görevlileri, yasağı fiilen delerek, başörtüleri ile işbaşı yaptılar. Bu eylemle kamuda başörtüsü yasağı delindi. Artık kamuda türban sorunu, yine ısrarla vurguluyorum, yasayla değil, fiilen çözülmüş oldu. İleriki bir zamanda, başka bir konjonktürde, farklı düşünen bir idarecinin tekrar yasağı uygulayacağı zamana kadar...
En tabiî hakları gâsıpların verdiği lütuf sayıp, hakkın esasına talip olmamayı anlayamıyorum. Hakka ulaşma yolunda o hakkın esas nitelikleri, mana ve mahiyeti, hudutları ve nitelikleri neden terk edilir, anlamış değilim. Yasakçıların verdiği kadarıyla yetinmeyi başarı saymaya anlam veremiyorum. Özgürlüğün iplerinin sürekli başkalarının eline bırakılmasını hazmedemiyorum.
Kamuda başörtüsü serbest olsa ne olur; o başörtüsü tesettüre uygun olmadığı müddetçe...
Bence en önemli problem bu. Ne mi demek istiyorum?
Etrafınıza bir bakın. “Türbanlı” sayısında artış var. Ama aynı oranda, “tesettürlü” sayısında azalış... Yani bundan sonrasının asıl sorunu “tesettür...” Bu, müslümanlarla rejim ya da yasakçılar arasında değil; müslümanların kendi içinde geliştirdikleri, sürekli büyüyen ana sorunlardan.
Türban artık moda. Sadece saçların bir bez ile örtülmesi... Onun dışında, başı örtülü ile açık arasında fark yok. Kızımız, güya Allah’ın emrini eda ediyor; ama aslında isyana daldığından bîhaber. “Allah’ın tesettür emri” gitmiş, yerini “saçın kapatılması”ndan ibaret bir “ucube anlayış”a bırakmış. Başı kapalı, ama diğer her tarafı tam bir kepazelik örneği. Saçı örtülü, ama diğer yerleri açık “maskara tipler”in sayısında hızlı bir artış var. Ya da kapalı, ama vücut hatlarını bütün incelikleriyle ortaya çıkaran sıkılıkta, ya da şeffafından giyinenler... Süsler, makyajlar, boyalar falan... Şehvet ve cazibe katarının vagonları gibi...
Şehveti ve cinselliği örttüğü sanılan tek şey, saçı kapatan küçük bir bez parçası. Ama aslında, ahlâksızlık sel olmuş akıyor. Hem de İslam adına... Hem de güya kapananlar tarafından...
Sanki Allah’ın hükümleriyle alay ediyorlar. Sanki sadece türbanla saçlarını kapatmakla Allah’ın emrini yerine getirilmiş oluyor. Sanki “saç”ını göstermek haram da, -afedersiniz-, “kıç”ını göstermek haram değil!
Yani anlayacağınız, türban tamam gibi de, şimdi asıl sorun başlıyor: “Tesettür sorunu...” Çünkü artık, kamusal alanda çalışırken, başı kapalı ama her yanı açık bazı şahısların rezillikleri İslam’a mal edilecek. Onların yaptığı her hata müslümanların karalanmasına yol açacak.
Bir şeyler yapılmalı. Tesettür, sadece başörtüsünden ibaret değildir. Tesettür, sadece saçın kapatılması da değildir. Tesettür, aynı zamanda “kıç”ın da kapatılmasıdır. Aynı zamanda göğüslerin de kapatılmasıdır. Aynı zamanda bacakların da kapatılmasıdır. Aynı zamanda mahremiyetin de gizlenmesidir. Aynı zamanda edebin de muhafaza edilmesidir. Yani tesettür, “giyim”de olmalı, “tutum”da olmalı, “hal ve hareket”te olmalı, “yaşantı”da olmalı, değil mi?
Müslüman kadın, yüzü ve elleri dışında vücudunun her yanını örtmek zorunda. Hem de vücut hatları belli olmayacak şekilde. Bedenini örten tesettür kıyafeti, çekici ve süslü olmamalı, renk ve model itibariyle sade, mütevazı ve ağırbaşlı olmalı, tenin rengini belli edecek ve altını gösterecek şekilde ince ve şeffaf olmamalı. Vücut hatlarını, göğüs, bel, kalça, bacak gibi uzuvları belli etmeyecek şekilde geniş olmalı; erkeklerin elbiselerine benzememeli.
O halde şu tesettür meselesine ciddi bir şekilde eğilmek lazım. Gerçek hocalar sus pus otururken, sahte hocalar, bel’am kılıklılar ahkâm keserek dini yozlaştırmaya çalışıyorlar. Tesettürü yozlaştırdılar bile. Kızlarımız da berbat bir akıma kapılmış, gidiyorlar.
“İmralı süreci”dir, “İsrail ile ilişkiler”dir derken; arada “tesettür” gibi önemli konuları unutup geçmeyelim.
Hz. Âişe’nin, yakasını gösteren ince bir başörtüsü ile yanına gelen yeğeni Hafsa’nın başörtüsünü yırtıp, “Sen, Allah’ın Nur suresinde indirdiği ayetleri bilmiyor musun?” dediği ve ona kalın bir başörtüsü taktığı rivayet edilir. Şimdi müslüman bayanlar için, türbanlarını yırtıp tesettüre bürünme vakti. Müslümanın onuru ve edebi için...
Kamuda türbanın serbest olması katkı sağlasa da, esas tesettür sorunumuzu çözmüyor. Bilâkis, asıl sorun şimdi başlıyor!

 

Faruk Köse / Yeni Akit

27 Mart 2013 Çarşamba

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...