Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Kalemdar

Necip Fazıl Neden Uçakla Git Demiş Ki?

Recommended Posts

Necip Fazıl neden uçakla git demiş ki?!

 

mustafa-yazgan-1-1.jpg

 

Mustafa Yazgan

 

TYB İstanbul Şubesi Necip Fazıl’ın talebesi Mustafa Yazgan’ı misafir etti. Bir hatıralar geçidi sunuldu..

 

Mustafa Yazgan Bey, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’le uzun yıllar teşrik-i mesai yapmış kıymetli düşünce ve aksiyon insanlarımızdan bir tanesi. Samimiyetinden ve vefasından olacak ki Üstad’ın güvendiği ve sevdiği isimlerden birisi olma şerefine kavuşmuş. Adeta bir vazife bilinciyle 18 yıl fahri olarak Üstad’ın emrinde çalışmış.

Bülent Arınç Bey, Beşir Atalay Bey ve birçok ünlü simanın da üyesi bulunduğu Büyük Doğu Kulübü’nün Ankara başkanlığını yapmış. Üstadın Anadolu’nun çeşitli yerlerinde verdiği konferanslarında yanında bulunmuş ve birçok kere onun takdimini gerçekleştirmiş. Yani kısacası zor zamanlarda hak dava için çalışmış ve bunun bedelini de ödemekten geri durmamış.

Örnek bir faaliyet oldu

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi geçtiğimiz günlerde Mustafa Yazgan Bey’i misafir etti. Mahmut Bıyıklı’nın sunumuyla çok güzel bir söyleşi gerçekleştirildi. Bizler de gençlik için numune-i imtisal olan böyle kıymetli şahsiyetleri dinlemekten büyük mutluluk duyduk. Böyle örnek şahsiyetlerin çağırıldığı hayırlı programları her zaman takdirle karşılıyor ve devamını diliyoruz. Ayrıca böyle şahsiyetleri gençlerle buluşturmanın önemli bir vebal olduğunu da buradan çeşitli kurum ve derneklere hatırlatmak istiyoruz. Yani açıkçası; biz gençliğe örnek olmayacak hafif meşrep kişilerdense böyle ağır dava adamlarını kürsülerde görmek istiyoruz. Bu bakımdan Türkiye Yazarlar Birliği’ne teşekkür ederiz.

Fikir ve aksiyona devam

Konuşmasına gençlerden fikir ve aksiyon hareketlerini devam ettirmelerini rica ederek başlayan Mustafa Yazgan Bey, kendisinin uzun süredir Türkiye’nin çeşitli yerlerinde konferanslara gittiğini söyledi. Karda kıyamette otobüslerle gittiği konferanslardan cebini parayla doldurup gelmediğini, Allah rızası için oralara gittiğini söyleyen Mustafa Yazgan Bey, bu işlerde ihlas olmadan hiçbir şey elde edilemeyeceğini, Rıza-yı Hak için olmayan işlerin bereketsiz olacağını ifade etti.

Mustafa Yazgan Bey’in anlattığına göre Üstad Necip Fazıl, kendisinin konferanslara gittiğini duyunca; “Duydum ki konferansa gidiyormuşsun. Neyle gidiyorsun?” diye sormuş. Mustafa Yazgan Bey de; “Otobüsle” deyince; “Olmaz, uçakla gideceksin” demiş. Bunun üzerine Mustafa Yazgan Bey içinden; “Bu konferanslara öğrenciler kendi harçlıklarından yol paramı çıkartarak davet ediyorlar, nasıl onlardan uçak bileti isterim” diye geçirmiş fakat Üstad’a bu düşüncesini söyleyememiş. Daha sonra çalıştığı kurumun müdürü cumartesi pazarları konferansa gittiğini öğrenince on beş gün içinde görevine son vermiş.

O yıllar fecaat dönemiydi

Konuşmasının baş kısmında çocukluk yıllarındayken Türkiye’nin nasıl bir atmosferde olduğunu özetleyen Mustafa Yazgan Bey, bu konuda şunları söyledi: “Sene 1948, İslam’a karşı müthiş bir hareket var. Basın Yayın Genel Müdürü Vedat Nedim Tör imzasıyla tamim yayınlandı, denildi ki; ‘Basında Allah’tan ve ahlaktan bahsetmek yasaktır, böyle bir yayına girişmiş olan dergilerin en geç bir haftaya kadar bu yayınlarına son vermesi rica olunur.’”

Mustafa Yazgan Bey’in anlattığına göre o dönemlerde Müslümanların aleyhine birçok kirli oyunlar kurulmuş. Bir keresinde bir provokasyon düzenlemişler. Polis bir meczubu giydirip kuşatıp Sıhhiye’deki M. Kemal heykeline saldırtmış. Meczup kılıklı adam heykelin üstüne çıkmış ve elindeki çekiçle heykeli kırmış. Ertesi gün gazeteler “Ankara’da irtica” diye manşetler atmışlar. “Ticaniler atamızın büstüne saldırdı” gibi haberleri yaymışlar. Ticanilik adı altında ne kadar Müslüman varsa hepsine çeşitli zulümler yapmışlar.

necip-fazil-kisakurek-71352-1.jpg

O yıllarda irtica yaygarası yapan öğretmenler varmış

O yıllarda Mustafa Yazgan Bey okula gittiğinde öğretmeni sürekli şunları söylüyormuş: “Çocuklar, cumhuriyet size emanet, mürteciler bakın gördünüz mü ne yapmış? Bu mürteciler cumhuriyeti yıkmak istiyorlar.” İşte böyle bir ortamda büyüyen Mustafa Yazgan Bey sürekli irtica yaygarası dinleyerek yetişmiş.

O dönemde Mustafa Yazgan Bey’in bir nasibi varmış ki o da; babasının evlerine bütün dergileri almasıymış. Üstad’ın Büyük Doğularını sekiz-on yaşlarında okumaya başlamış. Sonra da Çöle İnen Nur adlı kitabını okumuş ve çok derinden etkilenmiş, adeta çarpılmış.

Çocuğu kitap isteyince yüzünü buruşturan anneler var

Burada şunu hatırlatmak isteriz ki dergi giren evlerle dergi girmeyen evler bir değildir. Bir çocuk hayırlı bir dergi giren bir evde yetişirse Allah’ın izni ile bunun bereketi görülür. Maalesef bu konu benim çok üzüldüğüm konulardan birisidir. Bir Müslüman okumasa bile, hayırlı bir yayın yapan bir dergiyi desteklemek amacıyla abone olmalıdır. Hiç olmazsa bu konuda çocuklarına örnek olmak için bunu yapmalıdır. Bir baba çocuğuna; “Benim babam parasıyla abone olarak İslamî içerikli bir dergiyi desteklerdi” dedirtebiliyorsa ne mutlu o babaya...

Bir de annesine babasına; “Bir dergiye abone olalım” dediğinde ya da; “Bir kitap almak istiyorum” dediğinde asık bir suratla karşılaşan çocuklarımız var ki kitabın ve derginin önemini kavrayamayan anne babaları olduğu için Allah onlara yardım etsin.

Üstad’la böyle bir atmosferde tanıştım

İrtica yaygaralarının çokça yapıldığı bir dönemde üniversitede asistanken Üstad’la tanıştığını söyleyen Mustafa Yazgan Bey, Üstad’la tanışmasını şöyle anlattı: “Antep’te bir konferansın başında bir arkadaşımız beni Üstad’la tanıştırmak için odasına götürdü. Bana çok nazik bir şekilde davranan Üstad ile orada biraz sohbet ettik. Üstad; ‘Konferansın başında beni takdim eder misiniz?’ dedi. Bunun üzerine onun takdimini yaptım. Takdimim 15 dakika sürünce uzattığımı anladım ve hemen üstadı anons ettim. Daha sonra Üstad’ın bir huyu varmış, onu öğrendim. Üstad kendisini takdim eden takdimi beş dakikadan fazla uzatırsa hemen girer sahneye, elinden mikrofonu alır ve ‘teşekkür ederim’ dermiş. Bana öyle yapmadı. O günden sonra birçok kereler daha Üstadın takdimini yaptım.”mustafa-yazgan-3-1.jpg

12 Eylül’ü yaşamayan bilmez

12 Eylül darbesi olduğunda Mamak’a düştüğünü söyleyen Mustafa Yazgan Bey, cezaevi günleri ile ilgili şunları söyledi: “Allah bu memlekete bir daha 12 Eylülleri yaşatmasın. Ergenekoncuların ve darbecilerin ne menem adamlar olduklarını ancak biz biliriz. Yaşamayan bilmez. İdamlıkların olduğu yerde kalıyordum. Koridorun iki tarafında iki tane petrol bidonu vardı, temizlemişlerdi, biz onunla abdest alıyorduk. Yoğurt kaplarını gazete ile siliyorduk, onu demirin altından askere veriyorduk, o da o bidondan doldurup bize veriyordu. Bir gece saat 2’de uyuyoruz. Yastık yok, yorgan yok, çuval gibi bir şeyin için teneke kola kutuları, şişeler, marangoz artıkları doldurulmuş yatak diye bize verilmiş... Gece yarısı nöbet değişimi için bir gürültü kopardılar. Koridorun başındaki asker öbürüne bağırıyor; ‘Bu koridordaki su neyin nesi?’ diye. Ötekisi; ‘O buradaki Müslümanların abdest suyu’ diye bağırıyor. Öbürü; ‘Ben onların abdest suyunun içine bilmem ne yaparım’ diyor ve çok affedersiniz onun içine idrarını yapıyor. Biz o günden sonra artık duvarlara teyemmüm yaparak namazımızı kıldık. Bu asker Müslüman değil mi diye düşünüyorum.”

Üstad’la Bağlum’a giderdik

Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in mürşidine çok özel bir bağ ile bağlı ve ona vefalı bir insan olduğunu söyleyen Mustafa Yazgan Bey, bir gün Bahri Zengin, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan ve Erdem Bayazıt (Allah hepsine rahmet etsin) ile beraber Bağlum’a gittiklerini ve orada Abdulhakim Arvasi Hazretlerinin mezarını ziyaret ettiklerini anlattı. Mustafa Yazgan Bey bu ziyaretten şu anıyı paylaştı: “O gün mezarın yanındayken Üstad bize dedi ki; ‘Gidin, karşı yolda bekleyin.’ Biz arkadaşlarla dediği yere gittik, kendisini yirmi beş dakika orada bekledik. Biraz sonra sendeleyerek yanımıza geldi, o arada biz arabaya binme telaşındayken bir arkadaşımız mezara tekrar gitti. O arkadaşımız bize Üstad’ın akıttığı gözyaşlarından toprağın çamur olduğunu anlattı.”

“Özal Türkiye için bir kıymet” dedi

Mustafa Yazgan Bey, Üstad ile olan son görüşmesini ise şöyle anlattı: “Üstad vefatından bir yıl önce, 1982 yılında bir gece saat 2’de beni aradı. ‘Yarın Ankara’ya geliyorum, kimseye haber verme, bir araba bul, beni karşıla’ dedi. Gittik onu karşıladık. O gün kendisi Çankaya’da Turgut Özal Bey ile bir görüşme yaptı. O görüşürken biz de arabada bekledik. Bir saat sonra geldi: ‘Müthiş bir insan, Türkiye için bir kıymet. Ona gereken şeyleri söyledim’ dedi. Bir de; ‘Semra Hanım benim şiirlerimi ezberden okuyor’ dedi.”

Dursun Ali Taşçı teşekkür etti

Son olarak dinleyiciler arasında olan Dursun Ali Taşçı Hoca’nın teşekkür mahiyetindeki konuşmasıyla program nihayete erdi. Dursun Ali Taşcı Hoca bu konuşmasında Üstad Necip Fazıl hakkında şunları söyledi: “‘Bir Adam Yaratmak” eserini geçen bir tiyatro eseri daha yazılmadı. Bize yabancıları çok büyütüyorlar ama hayır öyle değil! İnsan ruhunu ilgilendirmeyen hiçbir şey o kadar büyük değildir.”

 

Aydın Başar haber verdi

 

Kaynak

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites
Türkyede başlayacak, islam alemine yayılacak bütün dünyanın hayret nazarları altında,

insanlığa.....

ölümden evvel bir ölümszlük mesajı ile birlikte,

yeni bir dünya teklifi getirecek

BİR ATOM ÇEKİRDEĞİ, YAHUT İPEK, VEYA BİR ÇİÇEK TOHUMUDUR SOYLU BÜYÜK DOĞU MEKTEBİ.

mustafa yazgan

Share this post


Link to post
Share on other sites

×
×
  • Create New...