Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
mumin

Ermenilerden Özür Dilemeliyiz

Recommended Posts

Bismillahirrahmanirrahim.

Bugün 24 Nisan. Ermeni hemşerilerimizin matem günü. 1915’te yaşanan vahşeti acıyla andıkları gün.

Acılarını paylaşmalıyız; “Onlar bizim acımızı paylaşıyorlar mı?” diye sormadan. Herkes kendi insanlığından mesuldür.
Binlerce veya onbinlerce veya yüzbinlerce masum Ermeni’nin hangi sebepten olursa olsun Müslümanlar tarafından hunharca katledilmiş olmasını katiyen mazur göremeyiz ve içimize sindiremeyiz. Mazur görememeliyiz ve içimize sindirememeliyiz. Yakışmaz, Rahmet Peygamberi’nin ümmetine.
Tarihimizde rezil bir sayfadır bu. Keşke yırtıp atabilsek. Yırtıp atamayız, ama altına şöyle bir şerh düşebiliriz:
O akıl almaz zulmü işleyenlerin torunları Ermenilerden özür dileyerek redd-i miras eylediler.
***
“2015’te Ermeni lobileri soykırım dedikleri hadisenin 100’üncü yıldönümü münasebetiyle dünyayı ayağa kaldıracaklar. Tedbirimizi şimdiden almalıyız” diye konuşuluyor.
Ermeni lobileriyle baş edebilmek için ona buna ve bilhassa Yahudi lobilerine yedirdiğimiz paranın haddi hesabı yok.
Görünen o ki, 2015’e kadar yedireceğimiz paranın da haddi hesabı olmayacak.
“Soykırım Endüstrisi”nin değirmenine su taşımayı marifet bellemişiz. Yanlış.
***
Sırtımızdaki ağır yük öyle bir yük ki, onu ancak büyük bir vicdan hamlesiyle atabiliriz.
Başbakanımız veya cumhurbaşkanımız çıkıp diyecek ki: “Ruslarla işbirliği yapan Ermeni çeteleri Müslümanlara ne kadar zulmetmiş olurlarsa olsunlar, Müslümanlar öfkelerini kontrol edip Hududullah’ı gözetmeliydiler. İçinde devlet adamlarının da bulunduğu cinayet şebekelerinin Ermeni milletine ve aslında bütün insanlığa karşı işlediği korkunç suçlardan musdaripiz. Bizim neslimizin o suçlarla alâkası yok ise de, kanayan vicdanımız bizi o suçların bedelini mümkün mertebe ödemeye sevk ediyor. Ermeni tarafı Müslümanlara yapılan fenalıklar için özür diler mi, tazminat ödemeyi düşünür mü, bu onların kendi meselesidir; biz, 1915’te masum Ermenilere yapılan soykırım derecesindeki fenalıklar için özür diliyoruz ve Ermenilere tazminat ödemeye hazır olduğumuzu ilan ediyoruz. Bu tazminatı tam olarak kimlere ve nasıl ödeyeceğimizi Ermeni milletinin temsilcileriyle beraber belirlemeye hazırız. İşgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi kaydıyla Ermenistan Cumhuriyeti’ne de ödeyebiliriz.”
Bu kadar.
Dünya çapındaki “soykırım endüstrisi” bir anda çöker. Türkiye bir anda kuş gibi hafifler. Üstelik tarihdaşlarımız olan Ermenilerle yeniden yol yürüme imkânına kavuşuruz.
***
Daha ileri de gidelim:


6-7 Eylül olaylarında barbar Kemalist kitlelerin derin devlet kaynaklı terörü yüzünden İstanbul’u terk etmek zorunda kalan Rumlardan -ve öldürülen Rumların çocuklarından, torunlarından- da özür dileyelim, onlara da tazminat ödeyelim.

Tabii, varlık vergisi terörünün kurbanlarını da unutmamalıyız. Bir de, aslında hepsinden evvel, PKK meselesinde hayatını kaybeden 30 ilâ 40 bin vatandaşımız için özür dileyip, hiçbir ayrım yapmadan, kimin hangi tarafta öldüğüne bakmadan, “Ne olduysa devletin hataları yüzünden oldu” diyerek, istisnasız bütün maktullerin ailelerine tazminat ödemeli devlet.

***
Mümkün mertebe hatırı sayılır ve fakat ille de sembolik miktarlardan bahsediyoruz. Saydığım bütün tazminatların toplamı belki 5-10 milyar dolar civarında olur ve bu para tedrici olarak ödenir. Türkiye’yi dünyanın vicdanı, bütün insanlık için bir adalet adası yapmak için değmez mi?


Hakan Albayrak

24.04.2013

 

Okuyunca resmen dumur oldum. Bu kadar barış süreci bize fazla gelir sindiremeyiz Sayın Albayrak.

 

Daha neler!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu Hakan Albayrak'a oldum olası hiç ısınamadım zaten. Yeni Şafak kökenli bu adamlarda niyeyse hep bir sıkıntı çıkıyor. Ali Bayramoğlu olsun, fehmi Koru olsun, hakan Albayrak olsun, fikri yavuz olsun, kürşat bumin olsun günlerce Hrant Dink'in ölümünden sonra "Hepimiz ermeniyiz" paralelinde yazılar kaleme aldılar. Bunlar düşünceyi yozlaştıran adamlar. düşünemeyen adamlar. Müslümanca düşünmenin ne olduğundan bihaber adamlar. Ama ne yazık ki içlerinden bazıları İslamın sözcülüğünü de yaparlar. Bunlara kalmadı kalmaz elbette ama bunları okuyup dinleyen ve zehirlenen Müslümanlara yazık oluyor.

 

Vakti zamanında şöyle bir derleme yapmışım bu konu ile alakalı...

 

http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/13327-hrant-dinke-olan-sevgiyi-hz-muaviyera-a-gosteremeyen-yeni-safak-gazetesi/?hl=%2Byeni+%2B%FEafak

 

Hayrettin Karaman'ın da yeni şafak gazetesinde yazdığını belirtmeden geçemeyeceğim. O, bunların hepsinden daha zararlı...

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu Hakan Albayrak'a oldum olası hiç ısınamadım zaten. Yeni Şafak kökenli bu adamlarda niyeyse hep bir sıkıntı çıkıyor. Ali Bayramoğlu olsun, fehmi Koru olsun, hakan Albayrak olsun, fikri yavuz olsun, kürşat bumin olsun günlerce Hrant Dink'in ölümünden sonra "Hepimiz ermeniyiz" paralelinde yazılar kaleme aldılar. Bunlar düşünceyi yozlaştıran adamlar. düşünemeyen adamlar. Müslümanca düşünmenin ne olduğundan bihaber adamlar. Ama ne yazık ki içlerinden bazıları İslamın sözcülüğünü de yaparlar. Bunlara kalmadı kalmaz elbette ama bunları okuyup dinleyen ve zehirlenen Müslümanlara yazık oluyor.

 

Vakti zamanında şöyle bir derleme yapmışım bu konu ile alakalı...

 

http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?/topic/13327-hrant-dinke-olan-sevgiyi-hz-muaviyera-a-gosteremeyen-yeni-safak-gazetesi/?hl=%2Byeni+%2B%FEafak

 

Hayrettin Karaman'ın da yeni şafak gazetesinde yazdığını belirtmeden geçemeyeceğim. O, bunların hepsinden daha zararlı...

 

Sevgili kardeşim, güzel bir noktaya değinmişsin.

Bendeniz de, bu konuda birkaç kelam etmek istiyorum.

Yeni Şafak gazetesi de açtığım Kanal 7 gibi, bir yayın kuruluşudur.

Bununla ilgili internetten senin de söylediğin gibi, bu şekilde çok yazar, çizer takımının yaptıklarını inceleyebilirsin.

Sende öyle yapmışsın.

Teşekkür ediyorum.

Kalemine sağlık diyorum.

Bir vesile ile, Yeni Şafak gazetesi ile ilgili küçük bir hatıramı anlatmak istiyorum.

Yolum bir iş vesilesi ile, Yenişafak Gazetesi'nin merkez binasına düştü.

Sadece 1-2 saat binada kaldım.

Ama ne yalan söyleyeyim, bende oluşan kanı, bu gazetenin aynı Kanal 7 gibi, Müslümanlar safında görünüp, Müslümanlara mugayir hareket ediyormuş izlenimi verdi.

Sadece bunu orada çalışanların laubali, lakayt tavırlarından bu kanıya vardı.

Ama ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz düstüruna göre, ben O gün, Yenişafak ve camiasına kocaman bir sıfır verdim.

Zaten bu kanıya varmak için, gazeteye gitmeye gerek yok, senin dediğin gibi, gazeteyi okumanız bunların fikirleri hakkında insana çok net bir kanı veriyor.

Malesef biz Müslümanlar tamamiyle istikametimizi kaybettik.

Eskinin taviz vermez yazar,çizer olarak görülen takımına bakarsak bunu net bir şekilde anlayabiliriz.

Eskiden, rahmetli Turgut Özal'ı her vesile ile en ağır bir şekilde eleştiren Şevki Yılmaz Hoca, Ak Parti hükümetinin olumsuz davranışlarına hiçbir şekilde eleştiri getirmemektedir.

Şimdiki İslami camiaya baktığınız zaman, hepsi ağız birliği yapmışcasına, Ak Parti'nin politikalarını savunuyorlar.

Hatta içlerinden bazıları "Akil İnsan" bile oldu.

Malesef sistemi değiştereceğiz diye yola çıktık, sistemin tepesine oturduktan sonra, sistemin kaymağını yedikten sonra, gerçek mayamız ortaya çıktı.

Ak Parti iktidarından itibaren toplumda ortaya çıkan olumsuz değişimi gözlemlerseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Share this post


Link to post
Share on other sites

'Bu kadar barış süreci bize fazla gelir, sindiremeyiz, daha neler' diyecek bir şey yok bence. Adaletin, hakkın, doğruluğun peşinde olan birinin söyleyemeyeceği bir laf olsa gerek. Sadece, soykırıma inanmayan ve Albayrak'ın yazısını tasvip etmeyen biri 'bu kadar barış süreci bize fazla gelir' demez, diye düşünüyorum.

 

Bu bir yana dursun, barış süreci, en anlaşılır ifadesiyle 'artık evlatlarımız ölmeyecek' gayesiyle herkesin bir yerinden tutması gerektiği bir meseledir, hata affetmeyecek incelikte bir çizgidir. Geçmişten bugüne Kürtlere devlet ve millet olarak (istisnai kişi ve toplulukları tenzih ederekten) uyguladığımız asimile ve inkar politikası neticesinde bunca akan kandan sonra her iki tarafın da fedakarlık ve anlayışıyla mübarek bir sürece girmişiz, Allah tamamına erdirsin, kanın durmasını, kardeşliği, eskideki gibi birlikte güzel günlere geri dönmemeizi nasip etsin.

 

Bu da bir yana dursun, asıl mesele, 1915 olayları için bildiğimiz tek şey 'bizim atalarımız soykırım yapmaz', maalesef. Hal böyleyken, bence, kendi kanaatim, soykırım olsun ya da olmasın, her şekilde, gerçek ortaya çıktığında bu gerçekle yüzleşeceğimizi göstermemiz lazım. 'Bizim atalarımız öyle şey yapmaz, amerika da kızılderilileri katletti bu neden gündeme gelmiyor, başbakan diyor açalım evrakları dökümanları niye açmıyorlar' demekle bu mesele çözülmez. 'Kardeşlerini, babalarını katleden Osmanlı padişahları, ermeniyi neden katletmesin', hoş bi söz olmasa da, açıkçası, sorarlar adama. 'Amerika da kızılderilileri katletti' demek de, 'biz soykırımı kabul ettik' demenin, 'aptal'casıdır bence. Soykırıma inanalım ya da inanmayalım, ilk önce 'gerçeklerle yüzleşmeye' her zaman hazır olduğumuzu göstermemiz lazım diye düşünüyorum. Başbakan, 'madem öyle bir iddianız var, gelin açalım kaynakları, arşivleri' diyor, bu çok komik değil mi Allah aşkına? Açsana haydi, yok mu tarihçin, versene cevap? Ver de sussunlar. Demek ki yok?

 

Sözün özü, ben tarihçi değilim, hatta o dönemim tarihini araştıran ya da 1915 olaylarına bakayım diye çeşitli tarihçilerin kitaplarını alıp okuyan biri de değilim, bunu yapmaya yeni başladım. Benim demek istediğim, 'bu kadar barış süreci bize fazla gelir' falan gibi saçma sapan laflarla konuşmak yerine, oturup araştırmak, onu da yapmıyorsak 'varsa öyle bir şey boynumuz kıldan ince' diyebilmek önemlidir diye düşünüyorum. Kendi kanaatim. Teşekkürler.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 

Bakın, ben de elbette bir müslüman ve bu topraklarda soluyan bir Türk evladı olarak akan kanın durmasını isterim. Hatta ben kim oluyorum binlerce şehid vermiş aileler dahi bu müzakereden yana.

 

Yalnız diğer politikaları da göz önüne alacak olursak fazla taviz verildiği kanısındayım. Bakın daha düne kadar Öcalan'a "sayın" denmesi meclisi bırakın Türkiye'yi sallıyordu. Şimdi seçilen akil insanlardan sözde dindarın dediği lafa bakın;

 

59599_534711326575430_609396908_n.jpg

 

 

Bir araba yuhhh olsun! Ben bu denli omurgasız duruşa karşıyım! Utanmasalar peygamber ilan edecekler. Tüm şer odakların o pislik adamın ağzından çıkan iki kelimeyle hareket ettiğini bildiğimiz halde bu denli muhallebi evladı kesilmemiz kanıma dokunuyor. Biz duygusal bir milletiz, açıkcası PKK resmen koca bir devlete diz çöktürdü bunun laga lugası yok. İsterdim ki o hain hayvanların tümü gebeseydi de barışı biz öyle sağlasaydık.

 

Ermeni meselesine gelince, emin olun bilgim var. Bu da herkese kırmızı gül dağıtma süreci. Sokaktan geçen yüzümüze tükürecek olsa elhamdülillah dememiz beklenmesin. Varsa tarihi hata dediğiniz gibi vesikalar konuşsun ama emin olun onların tenceresinin dibi bizimkinden daha kara.

 

Uzatmaya lüzum yok, bu barış süreci dedikleri evrede ben bu denli tavizkar ve her yere mavi boncuk dağıtır edaya karşıyım. Sizin görüşlerinize de saygı duyuyorum

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu nasıl bir mantıktır? bu nasıl bir hakikatsizliktir? bu nasıl bir -ağzıma gelen hakaretlere el freni çekerek dur diyorum-.....

 

İslam düşmanları, Müslüman düşmanları, Osmanlı düşmanları, vs,... konuşsa anlarız adam düşmanlığından dolayı kinini kusuyor diye...ancak Müslümanların bu tarz yaklaşımlarda bulunması anlaşılır gibi değil...

 

Osmanlı 600 küsür sene 24 milyon kilometrekare alan içerisindeki onlarca farklı milleti adaletle yönetti, kimseyi ezmedi, sömürmedi, zulmetmedi, sebepsiz yere katletmedi,...Hristiyan ve Yahudi tebalara emanlar verdi, can ve mal güvenliğini garanti etti.

 

Eğer birileri birilerine zulüm faturası kesmek istiyorsa işte bu tarih şahittir Osmanlıya ve Osmanlı insanına ya da daha da genelleştirerek Müslümanlara yapılan zulümlerin ne faturasını ne de tazminatını dünya üzerinde ödemeye muktedir olacak bir bütçe mevcut değildir.

 

Osmanlı bugün nerelerden çekildiyse oralarda kan ve gözyaşı, karışıklıklar, zulümler dinmemiştir...Osmanlı hakim olduğu coğrafyayı zulümden, kandan, gözyaşından muhafaza eden bir şemsiyeydi... İşte Balkanlar(Bosnahersek, Arnavutluk(komünist Enver Hoca'nın zulümleri), işte Afrika (adamlar birbirlerini katlediyor yıllardır), işte Ortadoğu (kan hiç durmadı hala da akıyor ve akan Müslüman kanı), işte Çeçenistan ve geçmişte Azerbeycan,... ve Osmanlı öyle bir etkiye sahipti ki sadece kendi coğrafyası değil bütün dünya Müslümanlarının ilk müracaat adresiydi(halifelik...), işte yıllardır zulüm gören Moro Müslümanları, işte şimdi Myanmar daki kardeşlerimiz, işte Doğu Türkistan,... Osmanlı öyle bir devletti ki Endonezya'dan Kanuni ve 2. Selim'e yardım heyetleri geldiğinde kadırgaların hedefi Endonezya açe Müslümanlarıydı. Açe sultanı Alaüddin Kanuniye gönderdiği mektubundan "Açe sizin köylerinizden bir köydür ve ben de hizmetkarlarınızdan biriyim!" diyerekten dünyanın öbür ucundan bağlılığını bildiriyordu. İşte Hindistan'ın Gucerat Müslümanları, Osmanlıya müracaat etmemişler miydi ve Osmanlı Hindistan'a çıkarma yapmıştı...

 

sadece Müslümanlar mıydı Osmanlı'dan yardım isteyen... elbette hayır. Bu Fransa var ya Bu adi Fransa ne zaman başı sıkışsa Osmanlıya müracaat etmişti. İşte Fransuva'nın anasının Kanuniye mektupları, işte Barbaros Hayreddin Paşa'nın Fransa'nın Nice şehrinde 8 ay kalması ve o şehri adeta Müslüman bir şehir haline getirmesi, orada krallar gibi karşılanması, Osmanlı yüzlerce yıl fransa devletine arka çıkmıştır yardım etmiştir ama adamlar ekmeksiz olunca Osmanlının ve Türklerin şu anda baş düşmanlardan biri haline gelmiş durumdalardır. İşte Demirbaş Şarl zora düşünce Osmanlıya sığınmış ve Osmanlı kendisine sığınan isveç kralını teslim etmemiş ve rusya ile savaşa girmiştir... Ya sen nasıl bir Osmanlısın gayrimüslim bir adamı korumak için savaşıyorsun...

 

Osmanlıya hasretti bütün dünya...O yüzden 2. Murad Han'a Yunanistan'ın Teselya, Teb, Yanya, Etolya, Edias Rum Beyleri gelerek Selanik'i ele geçiren Katolik Venedik'e karşı birlikte savaşma teklifinde bulundular. Osmanlı Selanik önlerine geldiğinde bu 5 rum beyinin askerleri Osmanlıyla beraber Venedik'e karşı savaştılar. İşte Fatih'in İstanbulu fethinde verdiği emanlar ve daha neler ve neler...

 

Peki Osmanlının savaştığı, Osmanlını düşmanlarının tavrı neydi? Niğbolu Kalesi'ne kadar gelen Haçlılar Müslümanların elinde olan kaleleri almışlardı. Kaledeki Müslümanlar savaşıp çaresiz kalınca "kaleyi teslim ettiklerinde canlarına dokunulmama şartıyla" kaleleri teslim etmişlerdi ancak karaktersiz ve adilik karakterleri haline gelmiş olan Haçlılar kaleleri teslim eden bütün Müslümanları kılıçtan geçirmişlerdi. Bunu bilen Doğan Bey Niğbolu Kalesi'ni Yıldırım Beyazıd gelene kadar kahramanca savunmuş ve teslim etmemiştir. İşte İspanya'da Endülüs Müslümanlarına yapılan zulümler. Çoluk,çocuk, yaşlı , ihtiyar binlerce Müslümanı Gırnata'da(şu anda Granada) kılıçtan geçirdi medeniyetsiz İspanyollar. İşte Özi Kalesi'ni ele geçirdiklerinde bütün halkı kılıçtan geçirmeleri ve bu haber neticesinde felç geçiren ve vefat eden Sultan 1. abdülhamid. İşte Cezayir, İşte Libya, işte Tunus, işte sömürmeye doymadıkları Afrika'nın hali Somali,Moritanya, Etiyopya, ve diğerleri... Bunların zulüm tarihini yazmaya kalemler aciz kalır...

 

ve o ermeniler ki yüzlerce yıl Osmanlı himayesinde millet-i sadıka olarak yaşamışlarken, Osmanlı'dan her türlü istifade etmişlerken, kendi dindaşlarının kışkırtmasıyla Doğu Anadolu vilayetlerimizde tarihin eşini görmediği bir zulüm yaptılar Müslümanlara... Yaptıkları vahşeti kelimelerle anlatmak mümkün mü? İnsanlıktan çıkınca nasıl hayvandan aşağı düşmenin örneğini merak edeneler Ermenilerin yaptıkları şerefsizliklere baksınlar. Bunlar böyle yaparken Osmanlı seyirci mi kalacaktı. Boşalttı onların yaşadığı köyleri, göçe zorladı, ve göç yolunda geçecekleri beldelerin yöneticilerine talimatlar verdi can ve mal güvenliklerinin sağlanması için... yol uzundu ve yolda büyük kısmı telef oldu. bu mu yani ermeni soykırımı? Üstad'ın dediği gibi "gerçek Türk tarihi henüz yazılamamıştır, yazılabilseydi zaten mesele yoktu" diye...

 

Eğer milletler tarihleriyle hesaplaşacaklarsa önce Müslümanlara ve İslama düşmanlık yapanlar Müslümanlara ve hatta bütün insanlığı yaptıkları zulümlerin vebalini ödeyerek işe başlasınlar.

 

Bizim düşünemeyen yazar taslaklarımız da bir yanda Everest yüksekliğinde bir zulüm dağı varken, kendi elleri ile toprak üzerinde oluşturdukları 15 cm. yükseltinin peşinde koşmasınlar. komik ve rezil duruma düşüyorlar...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sevgilili kardeşim bu söylediklerine ne söylesem az kalır.

Tabiki Üstadın dediği gibi, gerçek Türk tarihi yazılmamıştır.

Ayasofya hitabesindeki gibi bu ülkeye iyilik ettiği sanılan kötülerin, kötülük ettiği sanılanların defteri o zaman açılacaktır.

Dünyada belli kural vardır.

Haktan yana olan, haklı olmuyor da, güçlü olan haklı oluyor.

Müslümanlar baktığın zaman, şu anda dünyanın birçok yerinde zulüm altındadır.

En son Myammar Müslümanlarının basına yansıdığı zulüm ortadadır.

Müslümanların haklı olabilmeleri için güçlenmeleri gerekir.

Ne kadar acı da, olsa kuru kuru bağırıp çağırmak birşey ifade etmiyor.

Etseydi, Filistin'de, Çeçenistan'da, Bosna'da, Doğu Türkistan'da haklı davamız bizim lehimize değişirdi.

Bu bölgelerde binlerce masum Müslüman şehit edildi.

Yüzbinlercesi yurtlarından çıkarılmak zorunda kaldı.

Ama, ilginçtir davamıızı anlatma adına bizim kaynaklarımıza göre açık ve seçik bir şekilde, "tehcir" yani bir yerden bir yere zorunlu göç olan bir olayı bile doğru düzgün anlatamıyoruz.

Adamlar harıl harıl çalışıyorlar.

Bir çok yazara göre, batıda bunlarla ilgili binlerce makele, internet sitesi, gazete dökümanı v.b belgeler bulunuyor.

Bizde ise, yıllarca malum zihniyet yüzünden yapmadık, etmedik demekten başka hiçbir şey yaptığımız yok.

İlginçtir, bizim sözde sahte aydıncıklarımızdan bazıları bile, bu kervana katıldılar.

Bu sahte aydıncıklardan bazılarının sözde bizim tarafımızda olması, da insanı daha fazla üzüyor.

Özellikle II.dünya savaşında, Amerika atom bombasıyla bir seferde yüzbinlerce masum insanı öldürdü.

Amerikan-İngilizlerin bomladığı Dresden ve Tokyo şehirlerinde yüzbinlere insan ölmüştür

Fransa daha yakın bir tarihte rakamlara göre 1 milyon insanı Cezayir'de öldürdü.

90'lardan bu yana, Rusya, Çeçenistan'ı mezarlığa çevirdi.

Ermeni soysuzları da, Hocalı'da resmi rakamlara göre, bine yakın kişiyi katletti.

Bunlar hiçbirisine kimse soykırım değildir diyemez.

Ama dünya kuralı dün ne ise, bugün de öyledir.

Güçlü olan haklıdır, kimsede bunlardan bırakınız birşe demeyi, resmi olarak soykırım yaptın bile diyememektedir.

 

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

"24 Nisan" 1915 değildir. Tehcir (zorunlu göç) 1915 ten çok daha önce başlamıştır. Onların kutladıkları 24 Nisan 1877 tarihidir ama gelin görün ki ermeniler kendi tarihlerinden bihaberdir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...