Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Recommended Posts

Hazreti istismar
Hz. Mevlana'yı kullanarak Peygamberimiz (s.a.v)'e alternatif oluşturmak isteyen çevreler her yolu deniyor.Mevlana hazretleri Ilımlı İslam, Diyalog ve Hümanizm gibi, emperyalist projelerin bir parçası haline getirilmek isteniyor. Artık çirkin istismarı bırakıp, Mevlana hazretlerinin üzerinden elinizi çekin.


Mevlana’ya ait olmayan sözleri kullanılarak ‘Diyalog’ ve ‘Hoşgörü’ adı altında; Şeriatsız bir Müslümanlık, İslâm’sız bir tasavvuf için çalışılıyor. Bunu yaparken de Mevlana’yı tarihsel kimliğinden kopararak, Mevlana’ya ait olmayan fikir ve düşünceleri O’na aitmiş gibi yayıyorlar. Mevlana’nın arkasına gizlenen bu çevreler, yeri geliyor kilisede sema gösterisi düzenliyorlar, yeri geliyor içkili tanıtımlarla Mevlana’yı bir araya getiriyorlar. Son yıllarda Mevlana adının geçtiği her programda ne yazık ki ayrı bir istismar örneği yaşanıyor. Adeta istismar kutsanıyor. Son olarak George Mason Üniversitesi’nde organize edilen ‘Diyalog ve Dostluk Yemeği’nde yine Mevlana istismarı vardı.. Mevlana hazretleri “Ilımlı İslam”, “Diyalog” ve “Hümanizm” gibi, emperyalist projelerin bir parçası haline getirilmek isteniyor. Artık çirkin istismarı bırakıp, Mevlana hazretlerinin üzerinden elinizi çekin.

George Mason Üniversitesi Rumi Kültürlerarası Diyalog Kulübü’nün her yıl düzenli olarak organize ettiği ‘Diyalog ve Dostluk Yemeği’ üniversite öğrencileri ve akademisyenleri bir araya getirdi. Kültürlerarası diyalog ve çok kültürlü ortak yaşama katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen yemeğin bu yılki sloganı ‘Mevlana’nın çok kültürlü toplumlarda barış içinde yaşam formülü’ olarak belirlendi. Üniversitede gerçekleşen programa, üniversite personeli, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Programın ana konuşmacısı George Mason Üniversitesi Teoloji ve Güzel Sanatlar Departmanı Profesörü Dr. Ori Soltes, Mevlana’nın felsefesi ve hayatı hakkında bir konuşma yaptı. Rumi’nin Afganistan’da doğup, bir süre Bağdat’ta yaşadıktan sonra Türkiye’ye göç ettiğini ifade eden Soltes, Rumi’nin bu yönüyle bir çok kültürden etkilendiğine dikkat çekti.

KENDİ ÇARPIK FİKİRLERİNE ŞİİRLİ DESTEK
Mevlana’nın inanç ve insan farklılıklarının bilincinde olduğuna vurgu yapan Soltes,bu vurguyu desteklemek için Mevlana’ya ait olmadığı bilinen “Ne Hıristiyan, ne Musevi ne de Müslüman’ım, ne Hindu, ne Budist, ne Sufi veya ne de Zen. Ne bir din ne de bir kültürel sistem. Ne Doğu’danım ne Batı’dan, ne de denizden veya topraktan, ne et kemik ne de ruhum, ne hava, ne su, ne ateş ne de toprağım. Yokum, ne bu ne de öteki dünyada, ne Âdem ve Havva’dan geldim ne de herhangi bir yaratılış hikâyesinden. Yerim yersizdir, izsizliğin iziyim. Ne vücut ne de ruh! Ben sevgiliye aidim iki dünyayı bir gören ve o bir çağın ve bilgi, ilk, son, dış, iç, sadece nefes alan bir insan.” sözlerinden oluşan ‘Son nefes’ adlı şiiri okudu.

BU SÖZLER KESİNLİKLE MEVLANA’YA AİT DEĞİL
Mevlana’ya ait olduğu iddia edilen şiiri Milli Gazete’ye değerlendiren Sosyolog-Yazar Ali Bulaç: “Mevlana İslam tasavvufuna mensup bir zattır. Mevlana’nın referansı Kur’an ve sünnettir. Mesnevi Kur’an ayetlerinin ve peygamberin hadislerinin şiirsel bir dille anlatımıdır. Mevlana Mesnevi’nin başında “Yaşadığım sürece Kur’an’ın kölesi, Hazret-i Muhammed’in ayağının tozuyum” diyerek Kur’an’a ve sünnete olan bağlılığını ifade eder. “Ne Hıristiyan, ne Musevi ne de Müslüman’ım, ne Hindu, ne Budist, ne Sufi veya ne de Zen.” dizelerinin yer aldığı şiir kesinlikle Mevlana’ya ait değil. ‘Postmodern Kaosta Kıble Arayışı’ kitabımda kaynaklarıyla beraber bu şiirin sözlerin Mevlana’ya ait olmadığını sonradan Mevlana’ya izafe edildiğini yazdım. Üzerine basarak söylüyorum bu sözler Mevlana’ya ait değil” dedi.

ŞERİATSIZ BİR MÜSLÜMANLIK İSLAMSIZ BİR TASAVVUF İSTENİYOR
“Hümanizm adı altında şeriatsız bir Müslümanlık İslamsız bir tasavvuf isteniyor” diyen Bulaç “Bu açıkça Mevlana’yı su Batı İslam dünyasını askeri olarak işgal ederek, ekonomik olarakta sömürüyor. İslam dünyasında haklı bir direniş var. Bu direnişi kırmak İslamı ve Müslümanları pasfize etmek için bu tip girişimlere başvuruyorlar. Oluşturulan Mevlana imajına göre, Mevlana’nın şeriatla bir ilgisi yoktur, hümanisttir, herkesi sever; inanmış-inanmamış farkı gözetmez. Dolayısıyla Müslüman, Hristiyan, Yahudi, ateist, kim olursa olsun herkese kapısını açmış biridir. Bu Mevlana imgesi ne Mevlana’nın kendisiyle ne İslam’la ne de İslam tasavvufuyla bir alakası var. Amaçlanan Peygamber Efendimiz’e alternatif bir imaj ve figür üretme işlemidir” şeklinde konuştu.

O SÖZÜN DE MEVLANA’YA AİT OLMADIĞI ORTAYA ÇIKMIŞTI
Geçtiğimiz günlerde “Gel, ne olursan ol gel” diye bilinen sözünde Hz. Mevlana’ya ait olmadığı ortaya çıkmıştı.
“Sevgi Medeniyetine Mevlana Çağrısı” başlığıyla çıkarılan Diyanet dergisinin mayıs sayısında yayınlanan makalelerde, “Ne olursan ol yine gel” sözünün Mevlana’ya değil, Ebu Said Ebu’l- Hayr’a ait olduğu belirtilmişti

MEVLANA İSTİSMARI DÖRT KOLDAN SÜRÜYOR
Mevlevi zikirlerinin en önemli ritüellerinden olan sema ne yazık ki son yıllarda büyük bir dejenere ile karşı karşıya. UNESCO Uygarlıklar arası Diyalog İhtisas Komitesi işbirliğiyle 2007 yılında Aya İrini’de düzenlenen etkinlikte kilise ilahileriyle kadın semazenlar birlikte gösteri sunmuşlardı.
“Mevlana’yı İslam’dan soyutlayarak dünya hümanizmine açma” çabasını sürdürenler, İslam dairesi içinde yer alan Mevlana’yı, dinler arası garip bir figüre dönüştürmek için büyük yoğun çaba sarfediyor.
2011 yılında da Konya Büyükşehir Belediyesi Sema ekibi, Litvanya’nın başkenti Vilnuius’daki St. Catherine Kilisesi’nde sema gösterisi yapmıştı. Ardından Fransız içki firması Don Perignon’un Esma Sultan Yalısı’nda düzenlediği şampanyalı tanıtımda konuklar sema gösterisi eşliğinde kadeh tokuşturdu.
Böylelikle ilk defa alkol ve Mevlana yan yana gelmiş oldu.

AMAÇ TOPLUMUN RUH VE KÜLTÜR KÖKÜNÜ ZAYIFLATMAK
Mevlana üzerine çalışan Prof. Dr. Abdullah Özbek’de Mevlana’nın istismar edilirek toplum mühendisliği yapılmak istendiğine dikkat çekti. Özbek “Mevlanâ kendisini, “Hz. Peygamber’in ayağının yolunun tozu ve Kur’an’ın kölesi” olarak tanıtıyor. Bunun dışında bir tanıtım yapanları da, kesinlikle hoş karşılamıyor! Mevlanâ’yı gündeme getirerek “hoşgörü muhabbeti” yapanlara, özellikle bu gerçeği hatırlatmakta yarar vardır. Meseleye bütüncül olarak bakmak lazım. Mevlana büyük bir ummandır. Bir toplumu onun görüşlerini yanlış tanıtarak başka istikametlere yönlendirmek isteniyor. Amaç toplumun ruh ve kültür kökünü zayıflatmak. Peki biz ne yapıyoruz asıl önemli olan o.” şeklinde konuştu.

 

http://www.milligazete.com.tr/haber/Hazreti_istismar/279199#.UXlWo9FrNjo

 

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

günümüzün istismar hareketlerinden en fazla nasibini alan Mevlana Celaleddini Rumi (ks) olsa gerek. İçi boşaltılmış, özü olmayan bir Mevlana profili çıkarılmakta. Hele ben şu "sema" işini çözemiyorum. Her fırsatta her ortamda yapılan bu "sema" bir zikirdir, zikir. Allahı anma yollarından bir yoldur. Ve çıkış noktası dayanağı Hz. Ebubekirdir (ra).

 

Bir gün Hz. Cebrail as simsiyah, yırtık pırtık, eski püskü bir aba ile Kainatın Efendisinin sav huzuruna geliyor. Peygamber Efendimiz sav "bu ne haldir ya Cebrail, seni daha önce böyle bir elbise içerisinde görmemiştim" buyuruyorlar. Cebrail as "Ya Rasulallah! Kardeşin Ebabekir malının yarısını açıktan yarısını da gizliden sadaka verdi, üzerinde giyecek elbisesi bir kalmadı ve bu siyah aba ile evinde oturmakta, dışarıya çıkamamakta, semavattaki bütün melekler de bu abayı giyindiler, Cenabı Hakk'ın kendisine selamı var ve bu haliyle benden razı mıdır değil midir sormanızı istemekte" deyince peygamber Efendimiz sav Hz. Ebubekir ra ın evine gelirler. Ve tarif edildiği üzere bulurlar Hz. Ebubekiri ra. Kendisine "Cenabı Hakkın sana selamı var, bu haliyle Ebubekir benden razı mıdır değil midir" diye Peygamber Efendimiz sav tarafından sual edilince Hz. Ebubekir ra "ben Allahu Teala'dan nasıl razı olmam" diyerek vecd içerisinde topuğu üzerinde bir tur atarak Allahı zikrediyor.

 

ve işte bu haldir ki Hz. Mevlananın zikrine kaynak teşkil etmiştir.

 

şimdi böyle bir zikri insanlara gösteri olarak yapmak bu gösteriyi yapanları nereye götürür? Zikrin gösterisi olur mu? Gösteri için zikir yapılır mı? Veya gösteriyi yapanlardan kaç kişi kalbinde "Allah" diyerek sema yapıyor, yapıyorsa neden insanların gözü önünde?

 

bu sorular çetrefilli sorular ve sıkıntılı sorular.

 

neticede ayaklar altına indirilmiş bir "sema", bir zikir... haram bulunan ortamlarda "zikir", kilisede "zikir"

 

Allah muhafaza...

 

şimdi yeni bir kampanya başlatıldı, "benim için Mevlana" diye...

 

herkes "benim için Mevlana" cümlesini kendine göre tamamlıyor...

 

ben de diyorum ki "Benim için Mevlana, tepeden tırnağa İslam demekti ve eğer kendisine mal edilerek yapılanları görseydi yüzünüze tükürürdü"

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet ben Konya iken, bu dikkatimi çekiyordu.

Pidenin ismine bile Mevlana pide diyorlardı.

İlginç demi;)))

Her şeyde, ulvi zatın ismini kullanıyorlar.

Tamam ismi hatırlansın fakat, ben bir evliyanın isminin pideye ya da turizm şirketine ya da farklı bir yere verilmesini doğru bulmuyorum.

Buda bir nevi, Hz.Mevlana'yı sömürüdür.

Halk bunu yaparsa, sözde büyüklerimiz bunlardan aşağı kalır mı?

Şeb-i Aruz haftası şehrin her yeri Hz.Mevlana'nın işlerine gelen cümleleriyle doldururlar.

Başta bende Hz.Mevlana'ya ait olduğu söylenen benim de öyle bildiğim aslında ona ait olmayan "Gel Ne Olursan Ol Yine Gel" ile başlayan sözü

Bu söz Hz.Mevlana'ya ait olsa, bile bunu hangi amaçla söylediğini anlamak isteyen de yok, önemli olan bu sözün kendi "light islam" düşüncesine, cihatsız, müdacelesiz İslam fikirlerine uymasıdır.

Bunda da bir nevi başarılı olduklarını düşünüyorum.

 

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...