Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
genç şair

İslama Adanmış Hayatlar

Recommended Posts

Herkes islama adanmış hayatlar konu başlığında bir şahsiyet tanıtsın.Mesela ben Malkomx'i tanıtmaya çalışayım.

 

Malcolm X (Malcolm Little ve daha sonrasında Hacı Malik el-Şahbaz, İngilizce: El-Hajj Malik Shabazz ) (Omaha, 19 Mayıs 1925 New York, 21 Şubat 1965), ABD'li siyaset adamı, siyah hakları savunucusudur.

 

1952'de Malcolm X adıyla Siyah Müslümanlar Hareketine girdi. Elijah Muhammad'ın yolunu izledi ve ona ABD içinde tümüyle bağımsız olacak bir siyah cumhuriyetinin kurulması fikrini benimsetti. Ancak Mart 1964'de iki kişinin arası açıldı; Malcolm X, Afrika - Amerika Birliği örgütünü kurdu ve 1964'de Afrika ile Ortadoğu'ya (Mekke'de hac için bulundu) iki gezi yaptı. Dönüşünden 1 yıl sonra da öldürüldü.

 

Annesi bir Mulattodur. Babası Ku Klux Klan tarafından öldürülen Malcolm, Massachusetts'in siyah mahallesinde ilköğrenimini bitirir. Avukat olmak istemektedir ve bunu öğretmenine de söylediğinde ondan avukatlığın siyahlara göre olmadığını ve marangoz olmasının daha doğru bir seçim olacağını duyar. Çok istemesine rağmen, üniversiteye gidemeyince, küçük yaşta çalışmaya başlar. Michigan ve Boston derken, kendini birden Harlem'de bulur. Bir siyah olarak, ona verilen yaşama biçimi, onu sonunda hapishaneye düşürür. Üniversiteyi Harlem sokaklarında tamamladığını ve doktora tezini de hapishanede hazırladığını uzun uzun anlatır. O okuma açlığını hapishanede giderir. hapishane kütüphanesindeki kitapları tek tek okur. Hapishane yılları için: "Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra hapishanedir" demiştir.

 

O, yedi yıllık hapishane yaşamından sonra, başka bir Malcolm X olarak Harleme geri döner. Hapisten önce bir sokak serserisiyken, şimdi Amerikada büyük bir hızla gelişen İslam dininin etkili ve ateşli bir temsilcisidir.

 

Malcolm Little olan soyadını Harlemde X olarak değiştirir. Yeni soyadı, onun Afrikalı atalarının artık kendisi başta olmak üzere, kimse tarafından bilinmediğinin simgesidir. Elijah Muhammed'in öncülüğünü yaptığı Siyah Müslümanlar Hareketi Malcolm Xle birlikte daha da kuvvet kazanarak yayılmaktadır. Artık Malcolm, Elijah Muhammedin baş kurmayıdır. Fakat Malcolm'un Elijah Muhammed'in zina yapmasına karşı çıkması, daha sonra da Elijah Muhammedin, Malcolm'a, Başkan Kennedy'nin öldürülmesi hakkındaki yetkisiz ve iğneleyici sözlerinden ötürü sessiz kalmasını emretmesi, Malcolmun kendi hareketi içinde izole edilmesine sebep olur.

 

Gerçek İslam'ın Elijah'tan çok uzak olduğunu biliyordu. Ancak Malcolm X'e göre İslam'ı bütün incelikleriyle kavrayabilmek için Haca gitmesi gerekiyordu. O Amerika'da bildiği İslam dini ile, Hac'da gördüğü İslam isimli din arasında farklılıklar olduğunu düşünmeye başlayınca, X olan soyadını El Şahbaz'a çevirdi.

 

Başlangıçta, ilk Siyah Müslüman hareketinin öncüsü Elijah Muhammed'in bağlısı olarak ırkçı düşünceler taşıyorken, daha sonra bu düşünceleri değişti. Artık kendisini İslam'ın sömürgecilik ve ırkçılık karşıtı evrensel mesajını tüm dünyaya iletmeye adamıştı. Bu amacını kitleler çapında gerçekleştirmeye çalıştığı toplantılarından birinde suikasta uğrayıp, 21 Şubat 1965'de öldürüldü.

 

X, Manhattan'da bulunan Audubon Balo salonunda konuşma yaparken[1]bir kişi "Zenci, ellerini cebimden çek!" ("Nigger, get your hand outta my pocket!") şeklinde bağırdı.[2][3]Bu bağırma üzerine korumalar adama yönelirken, bu kişi daha hızlı davrandı ve namlusu kesilmiş tüfekle Malcolm X'i göğsünden vurdu. Başka yere konuşlanmış diğer iki arkadaşı ile birlikte X'i 16 kez vurdular. Salonda bulunanlar suikastçılardan birini yakalayıp darp ettilerse de diğer ikisi profesyonelce olay yerinden kaçtı.[4]Malcolm X, aldığı yaralarla kısa sürede hayatını kaybetti. Cinayet zanlısı olarak Talmadge Hayer adındaki, ama Thomas Hagan olarak bilinen ve kendisini Müslüman olarak tanıtan Siyah şahıs tutuklandı. Diğer zanlılar Norman Butler ve Thomas Johnson ile birlikte üç kişi yargılandılar. Yargılamada kimi suçlamalar düştü, suikastı başkasının işlediği tezleri ortaya atıldı. Ama bu üç zanlı hayatına devam etti. Şu an Hayer; Mücahid Halim olarak tanınmakta, Butler; Muhammad Abdül Aziz olarak tanınmakta ve Harlem Camisi başkanlığını yürütmektedir. Johnson ise Halil İslam ismini almıştır.[5]

 

Malcolm X isimli sinema filmi ile yaşamı çarpıcı bir şekilde ortaya konmuştur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Amr bin Fuheyre (r.a.)

 

 

Davetin ilk günlerinde İslam safına katılan bahtiyarlardan birisi de Hz. Aişe’nin anne bir kardeşi olan Tufeyl bin Abdullah’ın zenci kölesi Âmir bin Füheyre (r.a.) idi. Hz. Âmir, Peygamberimiz, Erkam’ın evinde bulunduğu sırada iman etmişti.

Âmir bin Füheyre’nin Müslüman olduğunu haber alan müşrikler, kendilerine bir kurban daha bulmuşlardı. Peygamberimizin etrafında toplananların çoğal­ması onları çileden çıkarıyordu. O sıralar Hz. Bilâl de (r.a.) iman halkasına gir­mişti. Her gün ayrı bir işkence, değişik bir azap ile karşılaşıyordu. Müşrikler, Âmir bin Füheyre’yi onun yanına katarak birlikte eziyet ettiler.

Bir gün Hz. Bilâl ile Hz. Âmir bin Füheyre’yi birlikte bir ipe bağlayarak hay­laz çocukların eline verdiler. Mekke sokaklarında sürüklenirdiler.[1]İnançların­dan döndürmek için her türlü zorluğu tattırdılar. Fakat gözü dönmüş nasipsizle­rin işkencesi bu Peygamber âşıklarına hiç tesir etmiyor, eziyetin şiddeti arttık­ça, iman çağlayanlarının sebat ve metanetleri kuvvetleniyordu.

Sonunda Hz. Ebû Bekir (r.a.) bu iki mazlumun imdadına yetişti. Sahiplerine bedellerini ödeyerek azat etti. Onlar âdeta sabırlarının ilk mükâfatını dünyada almışlar, dünya ve ahiret hürriyetine kavuşmuşlardı.

Ebû Kuhâfe, oğlu Hz. Ebû Bekir’in, Müslüman olan köleleri, kurtuluş akçele­rini vererek azat etmesine bir mana veremiyordu. Bir gün oğlunu çağırarak, “Oğulcağızım, bakıyorum da, hep zayıf, köle ve cariyeleri satın alarak azat ediyorsun. Böyle yapacağı­na, güçlü, kuvvetli olanlarını satın alıp kurtarsan da, onlar senin koruyucun ve destekçin olsa, daha iyi olmaz mı?!” diye konuştu.

Hz. Ebû Bekir, babasına yüce maksadını şöyle anlattı:

“Babacığım, ben böyle yapmakla onlardan faydalanmayı değil, sadece Allah’ın rıza­sını düşünüyorum

Hz. Âmir, Bedir ve Uhud Savaşlarına katıldı. Üstün kahramanlıklar göster­di.

Âmir bin Füheyre, Suffe Ashâbı’ndandı. Sahabilerin kurralarından, yani güzel Kur’ân okuyanlarından birisiydi. Peygamberimizin kâtipleri arasında da yer alı­yordu.

Uhud Savaşı’ndan dört ay sonra Necid bölgesinde oturan Âmiroğulları kabi­lesinin reisi Ebû Berâ, Peygamberimize gelerek, kavmine İslamiyet’i anlatma­ları için birkaç sahabi göndermesini istedi. Peygamberimiz göndereceği sahabileri himaye etmesi için Ebû Berâ’dan söz alarak Suffe Ashâbı’ndan 40, bir ri­vayette 70 kişiyi irşat heyeti olarak gönderdi. Bu heyetin içinde Âmir bin Füheyre de vardı.

Heyet, Bi’r-i Maûne (Maûne Kuyusu) bölgesine vardığında konakladı. Ebû Berâ’nın yeğeni Âmir bin Tufeyl, amcasını dinlemedi, etraf kabilelerden adam toplayarak, istirahat hâlinde bulunan sahabilere saldırdı. 39 sahabiyi şehit ettiler.

Müşriklerden Cebbar bin Sülmâ, mızrağını Âmir bin Füheyre’ye saplayınca, “Valla­hi kazandım, gitti!” sözünü işitti. Hz. Âmir şehit düşünce, göğe yükseldi. Bu sözü işiten ve semaya yükselişini gören Cebbar gelerek durumu Hz. Dahhak’a (r.a.) sorunca, Dahhak da Hz. Âmir’in cenneti kazandığını bildirdi. Bu manzara karşısında Cebbar iman etti. Böylece bir kişinin şehadeti, bir diğerinin imanına vesile oldu.

Katliamın müsebbibi Âmir bin Tufeyl, sağ kalan Hz. Amr bin Ümeyye’yi (r.a.) getirterek, şehit olanların kimliklerini öğrenmek istedi. Hz. Amr, hepsini teker teker söyledi, fakat Âmir bin Füheyre’yi göremediğini bildirince, Âmir bin Tufeyl, Cebbar’ı göstererek, “Ben sana onun durumunu haber vereyim mi? Şu adam ona mızrağını sapladı. Çekip çıkardıktan sonra adam göklere yükseldi, yükseldi, kayboldu. Vallahi onu bir daha görmedim!” dedi.

Hz. Âmir bin Füheyre’nin durumu Peygamberimize ulaşınca, “Melekler onun cesedini göğe yükselttiler ve defnettiler.”[2]buyurdu. Hz. Âmir bu sırada 40 yaşında idi.

Allah ondan razı olsun!



[1]Tabakât, 3: 230.
[2]Üsdü’l-Gàbe, 3: 91; Tabakât, 3: 231.

 

 

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...