Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Miralay

Fetullah Gülen Ve Reha Muhtar

Recommended Posts

Bu şaşkın mantara cevap verme lütfunda bulunmayın bence. Bırakın böreğini yesin. Eminim daha mühim işleriniz vardır.

Naçizane bunu demek isterim.

Bize mütereddid'in gelmiş olduğu şu safha yeter :D

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Miralay:

Yok “dostum” niye yanlış anlayayım, olur mu öyle şey. Bunun bir çok nedeni olabilir zira. Mesela belki çok beğenmişsindir fakat işine gelmiyordur. Olamaz mı?

Yaşımı niye merak ediyorsun miralaycığım, beni mi döveceksin? Korkutma beni. Olayları alaya alma işini aklım sıra değil, akıllarınızı toplayarak yaptım. Saçma sapan diyerek işin içinde cıkmaya da hiç çalışma trradomir müsvettesi seni. insanların çoğuymuş.. hırsızın evinden paralar çıksa dahi hırsızlığa inanmayacağını söyleyenlerin ve peşinen körü körüne olduklarını belirtenlerin ve bu “insanların çoğunun” hocaefendiye örgüt lideri zevzekliğinde bulunmaları beni hiç şartmayacağı gibi, ben öyle demiyorum diye kör muamelesi görmeme de neden olmaz. Anladın mı küçük bey? Hiçbiri hocaefendinin payı değil, hepsi sizin zihniyetlerinizin payları. Bir sonraki cümlenden de hiçbir halt anlamadım. Egzantirik cümleler kurmak için kasma kendini,şunu adam gibi yazda anlayalım.

Bence başbakanın sana tuttuğu o ayna işine geliyor. Fikir yürütebilme kapasiten olmadığı için,o ne derse onu demek istiyorsun; saf ayağına yatma şimdi. Zaten bir sonraki cümlende bunu teyit ediyorsun. O güzel algın niye değişmiycek, başbaban demiyor diye mi? Ya sen yorumsuz videolar paylaş ya; valla bak daha özgün duruyorsun öyle. yazınca mantara bağlıyorsun.

Türkiyenin ekonomik olarak zarar etmesini hırsıza sormak lazım geldiğini biliyor olalarak, manevi açıdan kazanç elde etmediğimizi ve de güçlenerek çıkamayacağımızı sezerek, bunun tersine dönmesini Allahtan yalvarmak suretiyle istiyorum.

 

Hırsıza gelirken, bunu birde videoyla desteklesen 10 numara olacaktı ama… neyse. Hırsızlık yapmadığını canı dişine takıp ispatlama gereği duymayan birine hırsız diyerekten, o ses kayıtlarından kirli ilişkiler kurmadığı sonucunu saptamam da sana ilginç gelmesin ömür törpüsü. Ugandadaki ihaleyi ugandanın yapısını bilen birisi olarak, ugandanın cemaatin adamlarını muhatap alarak sizin adamlarınıza verelim demesinin ve bunun için dindar iş adamlarından bu ihaleyi kaldıracak çapta birisin olmadığı sonucuna vararak koça gitmelerinde bir kirli ilişki göremiyorum maalesef sevgili sazan kardeşim. Neyi sergiliyorum? Ha tamam. Bu haleti ruhiyede olan birisi fethullah gülenin insan olmasının sonucu olarak hata yapabilme olasılığının olduğunu çok rahat görebilir. Göremez mi? Neyse boşver sen bu soruyu, sen yorumsuz bir video at ben cevap veriym. Seni videoyla konuşmuş sayalım, bende kendi öz ağzımla cevap veriym. Olmaz mı? Ha mesela, o çok saptırılan MÜLAANE konuşmasını yapmayabilirdi. Fitneye alet edildi çünkü. Başbabanın fikrinden başka fikir ortaya koyamayan zavallıları görememiş maalesef. Cemaatin ve onun yayın organlarının bazen özeleştiri yapması gerektiğini düşünüyorum tabii. Paralel yapı deme şuna be üfff, yeni bişey bul :D

 

Ah taassub vah taassub nasıl çıktın sen taassub.

 

Mütereddid:

 

Fayruzcuğum diyen dilini yesinler senin. Ha şimdi anladııııım, eveeeet. Ya Rado niye korkutuyorsun oğlum adamları? Fikri kıtta olsa o da insan yani. Korkutacağına teşfik etsene. Kuramadığımız bağlantıyı kurdum şimdi, sağol be mütereddid. “eğlenirim senle bak” tehtidini, adamları “ belki fikirlidir lan” düşüncesine sevk edip , aradan sıvışmak için yapıyorsun di mi? Senin uyanık senii. Bizde adamı egoist diye yaftaladık iyi mi? Meğersem fikirsizmiş.

 

Tartışmayalım koçum niye sıkıntı yapıyorsun ki? Hem çalışıp hemde ilminin peşinde koşan, dinlenmeye ayıracak vakitten başka boşluğu olmayan birisi olarak bende şimdilik bunu istiyorum. Korkup kaçtı demeyin diye dinlenme vaktimden çalıyorum, anladın? Bak ama alınıyorum hee… ben dinlenmekten feragat edip sizin gibi kafalarla uğraşıyorum, sen çelişkilerimi göstermiyorsun bana. Laf mı şimdi bu? Çıkar koçum çıkar korkma bu kadar. Ben trra gibi her şeyi bilme opsiyonuyla gelen mükemmel bir donanıma sahip olmadığım için bunlara açığım. Sataşmadığın müddetçe de üzmem seni. Normalde kırıcı bi tip değilim yani. Ben böyle değildim yaşarken oldum. ara:İbrahim Tatlıses. Öhömöhöm… dinlemeye tahammülüm var fakat okumaya takatim kalmadı be gülüm. Sende bi video atta nereye denk düşeceğini bulayım. Yazıyla beceremiyorsun çünkü. Sen dinlememi söyleyince sevinmiştim halbusem. İzleyeceğim bir şey yerine yazı çıktı şimdi, gördün mü.

 

Neresinden tutup başlasam acaba? Anayasa maddeleri gibi sıralamış ama… klasifikasyonu bozmasak mı ne yapsak? Yav trradomir hakısız değilmiş aslında ha. Bende mi tehtit etsem bilemedim ki şimdi. Neyse bende “eğlenirim bak senle haaa!” diyeyim de belki bidahakine yazmaz. Seni kırmayıp yazıyorum ama bu son olsun. Anlaştık mı?

 

1) diyerek başlayalım. Yine söyliyeyim üşenmeden; tenezzül etmiyorsa ispatlasın bizde anlayalım işin aslını. Okey? Yukarıda açıkladım senin gibilerin hangi standardize edimiş yere girdiğini. Ondan dolayı bunu normal karşılıyorum.

 

2) ne yazık ki tam aksine ikiside kolay bebeğim. Neolitik çağda yaşamıyoruz dedim ama hangi çağda olduğumuzu bilmiyorsun galiba? İçinde bulunduğumuz çağda bu çok kolay. Manüpülasyon varsa, başbakanın elinde de sapan olmadığını bilmen lazım. Yandaş medyayı tek tek yazmama gerek var mı? Tamda bunu kastediyorum ben. Tercihi ona kalmak suretiye gidip gsm operatör şirketlerinden yer tespiti mi ister, kasetlerin montaj olduğunu ispatlayan raporlar mı alır bilemem; aklın yolu bunu gösteriyor, niye sinsilik olsun, hayret bişey ya. sen doğrudan doğruya o ne yaparsa yapsın onu öperim; yapsa da öperim yapmasa da öperim deyiver de bizde işimize bakıp bi nefes alalım. Kasetlerin doğruluğunu ispatlama işini senin için yapmıyorlar zaten, mesele etme bunu; o kafası basanlar için canım. Kendini bu kefeye koyma.

Kaydın içerisinde tutarsızlık olduğunu kimden duydun? Bilakis çok tutarlı. Evet, bakan çocuklarının evlerine baskın yapıldığı günde, bilalin istanbuldan kalkıp talimat almak için ankaraya, talimatı aldıktan sonra da istanbula dönmesinin zaman alacağını, baskın yapılması durumunda da yakayı ele verme ihtimalini hesaba katarsak, telefonla söylemek o kadarda mantıksız değil. Senden mantıklı bişey beklemiyorum ki ben; her koşulda öpüyorum onu de yeter, niye uğraştırıyorsun beni. Aklıyla dalga geçiyorlarmış, sevsinler seni.

Amerikalı o kuruluşun yaptığı açıklamayı haber almadın mı sen? Git biraz başka haberlerde dinle. Bırak manipüle etsinler, ama yandaş medyadan farklı bir bilgi edinmiş olursun. En azından ne olup bittiğini görmen açısından bu önemli. Yok yok fizandan bile delil getirse ben inanırım, manipüle etmem Allah için. Ama delil olsun bi zahmet.

 

Bi kamyon boş şey yazmış ya, hepsine nasıl yetişeceğim.

 

Neyse…

 

3) 17 aralık operasyonunun hazırlanışında emeği geçen porno lobisini atlamışsın ama. Emeğe saygı göster biraz. Kimsenin bi yere kafa tuttuğu falan yok gaza gelme hemen. Şuan için kafa tutmak akıl karı değil zaten. Rte Allahtan aklını senin kadar yitirmemiş. BM’nin neşter vurmayı arzulamasını biliyor olmama karşın, bdpnin artık ayyuka çıkan ayrılıkçı söylemleri karşısında, rtenin susmayı tercih etmesi de ayrıca garaip. BM’ye ihtiyaç bırakmıyor sağolsun. Operasyonları yapan savcıların, polislerin ,hakimlerin hırsızları silivriye gönderebilme kabiliyetlenin olduğunu bilmen beni sevindirdi fakat böyle cümlelere cevap yetiştirmek kabak tadı vermeye basladığı için susuyorum. BB kim bu arada ya? o her kimse çok ayıp etmiş. Önceden bilseymiş, bakan çocukları ve hayırsever işadamları tufaya gelmemiş olurdu. ha Gerçi çıktılar onlarda.

 

4) o saydığın kişiler hakkında savcılara gelmiş bir ihbar varsa, buda terör örgütleriyle bağlatı olma üzerineyse, takip etmemesi, dinlememesi suç zaten. Almanya şansölyesinin bile dinlendiği ortaya çıkmışken, bizim gariban başbakanın kriptolu telefonunun dinlenmesi bana acayip gelmiyor. İşte bu yüzden diyorum ya, BM’ye şimdilik kafa tutmak akıl karı değil. Bu gerekçede hem bu var, hem de bizim Almanya gibi başbakanlarını dinleyen adamları tez elden bulamayıp ,özür dilemek noktasına getiremeyip, içeride paralel yapı var gibi komik bir girişime imza atmamız var. Senin arkandan haberin yok İsraille köprüleri atma bilmem ne diyorsun. Fransa bize ermeni konusunu dayattığında, buna karşılık olarak bizim başbakanımız meydanlara çıkıp kanunin fıransuaya yazdığı mektubu okur ancak. Ha kızıyormuyum bu konuda başbakana, tabiî ki hayır. Toplumun gazını alması lazım bir şekilde. Doğru olanı yapıyor. Ama bundan senin gibi “güçlü devletiz asarız keseriz aslında” sonucunu çıkarmayacak kadar akıl sahibiyim. Allahtan oda senin gibi aklını yitirip fransayla ilşkileri koparmıyor.

 

5) ha BB derken başbakanı kastetmiş fakir. Ulan kafa mı bıraktınız adamda, üzerine düşüp bulayım ne olduğunu. Başbakanın uslubunun, çıkış ve söylemlerinin sevimsiz olduğunu kabullenmene sevindim. Kendisini eleştirenlerin vatan haini olduklarını bilebilecek kadar, bizim bilmediğimiz meselelere vakıf. Doğrudur yani, koskoca adam yalan mı söyliycek. Vatan haini olduğunu biliyorsan gereğini yap di mi? Böyle bir pislik varsa müsaade etmesin zaten, isteyen kim aslan parçası? Ama bunun altını doldursun, çok şey mi istiyorum.

 

6) ve son paragraf… Offf daha varmış ya!… yalnız bu erdemli duruşa da bitiyorum haa. Paralel yapıyla samimi müntesiplerini ayırmak gerekiyormuş, kurunun yanında yanmasınlar diye… hem ayırmayıp küfrettiğin kişiler bu cemaat mensubu değil mi? Kafam karıştı şimdi, bu adamlar uzaydan mı geldi? Bak başbakanın bu sözlerinden benim bile kafam karıştıysa, senin sazanlama atlaman çok normal, üzülme sen. Cemaat mensuplarını başbakan gibi bu kadar hafife alma istersen, hepsi okumuş eğitimli insanlar, nedensellik ilişkisi kurabiliyorlar yani. Herkesi kendin gibi mi sanıyorsun? Alıntılarına hiç değinmiycem kafamı açtın çünkü, yorgunluktan bayılacam şimdi.

 

7) madem ki Ergenekoncular, Kemalistler ağzına sakız diye vermiş ve madem ki sende bunu çiğnemeyip, topuklarına varamayacağın insanların ihlasına,samimiyetine, fedakarlığına şahit olmuşsun; niye şimdi çemkiriyorsun o zaman! Bugün söylenen yalanlar geçmişe göre daha mı çok ? Şirin gözükecem diye saçmalama Allah aşkına. Beynine kurt girmiş, o yüzden şüpheleri varmış. Ay yazııık. Paralel yapı derken hiç de öyle gözükmüyorsun ama. Direkt başbakanı okuyorsun gibi birader. Bu şirin şüphelerini beni yumuşatmak girişimin gibi seziyorum ama; üzerine fazla gelmiycem korkma. Ne korkak adamsın sen lan!? yav radomir ne hale getirmişsin adamı, bildiğini bile unutuyor; bir yerde şüpheye bir yerde yargıya bağlıyor. Hey allahım.

 

Düşüncelerini kuvvetlendilen delillerini zımbaladığın konuya gönderme beni allahını seversen, bayılacam yoksa.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Henüz askerlik yapmadım ama askeriyenin İslam toplumuna nasıl baktığını çok iyi bilenlerdenim. Öyle bir afişin varlığını, yarasına tuz basılmış yaralı gibi acı duyarak , müslümanların göz pınarlarından süzülen yaşlarının Allahtan başka bir sileni olmadığı gerçekliği kadar da gerçek bulurum. Doğrudur yaparlar. Ama o afişi zaman gazetesinde ben bulamadım, varsa elinizde atarsanız çok sevinirim. ‘olmasaydın olmazdık’ gibi bir şeyi hatırlamadım ama varsa, direkt olarak yanlıştır. Nasıl ki “olmasaydın olmazdık usta (rte)” daki yanlışlık yanlışsa.

 

Bakın sevgili hecegan burada çok geniş bir şeyden bahsediyorsunuz. Hangi sözlerini, söylediği konuyla bağlantılı olarak buraya atarsanız, bende ona göre doğrulamak yada yanlışlamak suretiyle konuşabilirim. Elimde bir veri olmadığı için, başbakanın Türkçe olimpiyatlarında, o dönemdeki duruşlarını yanlış karşılamamış gibi bir tutum takınmasıyla yetinebiliyorum. O duruşları yanlış olsaydı, kendilerine 80 darbesindeki gibi silahlı olmayan ve fakat ondan beter sonuçlar doğuran bir darbeye alkış tutanları methetmezdi diye düşünmeyi kaçınılmaz bir son olarak tutuyorum elimde. 28 şubatta “asker darbeye hazırlanıyor” manşetini atıp, belkide askerleri, önceki darbelerde olduğu gibi yönetime el koyma sevdasından geri dönmelerini sağlayan haberlerinide biliyorum. Öyle ya; 3 tane paşa darbe için kulisler yapıyor, arkasından böyle bir manşet ve detayındaki haber… yola çıkmaya hazılandığın arkadaşından kuşku duymana sebep olur bu.

 

Başbakanın hakkı olmadığı halde medya patronlarını, onların yanına soktuğu adamları azarlamak suretiyle yakınlaşmasını ne kadar tuhaf bulmazsanız bunu da o kadar tuhaf bulmayın. Aydın doğana yakınlaşıp, ondan başbakana iftira atarak yayın yapmasını mı istiyor? Onla görüşüyor olmasında ne gibi bir beis var anlamadım. Aynı bakış açısıyla, papayla görüşmesinde papanın elini öpmeye çalışan dangalağın üzerinden hırıstiyanlığı islama eş tutuyorlar sonucu pek kolay çıkartılabilir. Ama bu sonucu desteklemek için, mesela, şarap ekmek yeniliyor mu yenilmiyor mu, “hadi gel bu güzel dinleri birleştirip ortaya güzel bir din çıkartıp dünyaya meydan okuyalım” gibi bir sapkınlık içindeler mi değiller mi diye ortaya reel bir veri koymuyor, koyamıyorlar. Başbakanın altını dolduramayıp paralel devlet demesi gibi iftira atmakla yetiniyorlar maalesef. Size hüsnü zanı bozmayarak sabretmek gerektiğini söylerken bunu kastediyorum. Ama bunun yanında araştırmanızı da öneriyorum. Okuduğunuz kitapların isimlerini ve yazarlarını çok merak ediyorum. Sorun hocaefendinin vaazlarını, sohbetlerini dinlemeyip, kitaplarını okumayıp, ama okuyup dinliyormuş süsü vererek gelişine konuşmaktan kaynaklanıyor zaten. Bunu sizin için demiyorum yanlış anlamayın. Ben sizin için hüsnü zan ediyorum. Siz yine iyi niyet göstermekten vazgeçmeyip, hocaefendiyi başkalarının değilde bizzat kitaplarından vaazlarıdan araştırın. O zaman doğru sonuca ulaşacağınızdan eminim.

 

Binlerce kişiyi dinleme işini bizzat savcı açıkladıysa yasal olan yöntemlerle yapılmıştır o iş. Ama ortada savcılar üzerinde o kadar dezenformasyon varki bu sonucu çıkarmanız olasıdır. Paralel devlet olarak yasadışı görürseniz o savcıyı, bu sonuç doğru olur. Ama savcı ihbarı değerlendirip yapmış o dinlemeleri. Bunun, hukukçuların dediğine göre, yukarıya bildirmesi de zaruri değilmiş zaten. Baktığımda, çok mantıklı. Çünkü milyonlarca dosya başsavcıya bildirilecek olsa, başsavcının sadece bu bildirilen dosyaları inceleyip başka bir işe bakmaması gerekir. Birisinin tuzağa düşürüleceğini bilmek için dinlemeye gerek olduğunu sanmıyorum. Zaten bayağı geçmiş bir zamandan bahsediyor. O tuzağı kuracak olan kişinin yanında bulunan birisinin olması yeterli. Orda niye bulunuyor tartışmasına girmeyeceğiz sanırım?

 

Mavi Marmara şehitlerini dinlemelerinde bir ihbar olabilme ihtimali olduğu gibi, ihbarın niteliğine göre dinleyerek o ihbarı değerlendirmeleri , varsa bir falsoları içeriye atmak, yoksa yakalarından düşmeleri normal olandır. Bakın savcıları,hakimleri, polisleri itham etmek için güçlü deliller ortaya konulmalı. Bu deliller akpartinin kapatılma davası sürecinde sunulan deliller gibi komik olmamalı. Daha somut şeyler olmalı. Bu olanları, cemaate zaten var olan nefretin, konjonktürü müsait bulunca sardırmak olarak görüyorum sadece. Mavi Marmara konusunda yaşanan olayları ilk gördüğümde bende sizin gibi çılgına dönmüştüm; fakat hocaefendinin aklı başında açıklamalarını görünce ona hak verdim. Çünkü otoriteden izin alınması gerektiğini, çok değil kısa bir müddet sonra o geminin filistine iylik değil kötülük götürdüğünü gördük. İçinde saf niyetlerle oluşturulmuş insani yardım vardı belki ama, bunun israilin yeni bir katliama imza atmasına sebep olduğunu gördük. Türkiyenin uluslararası arenada nasıl zor duruma düştüğünü, bunun faturasının halen ödenememiş olduğunu Suriye meselesinde olduğu gibi gördük. Başbakan van münit diyerek yüreğimize su serpti ama, o da yetmedi. Devamını getirecek gücümüz yok çünkü. Niye gücümüz yok biliyor musunuz? Çünkü İsrail gibi dünyada bir medya gücümüz yok, onların iş adamları kadar parası olan iş adamlarımız yok, onların lobileri kadar kurnaz lobilerimiz yok, teknolojimiz yok, uyanık değiliz, birbirimizle uğraşıyoruz hala. Filistine insani yardım götürebilecek cesaretteki Müslümanların o şekilde değil de, daha fazla çalışarak, uyanık olup sivrilmeden gerekli gücü elde etmenin yollarını bulmakla yapsa daha etkili ve caydırıcı olur. Hocaefendinin bakış açısını bilmeden bunu yorumlamak çok zordur. Bu yüzden hocaefendi Müslümanların her alanda güçlü olması için kendi gücünün yettiği kadar insan yetiştirmeye çalışıyor. Keşke her müslüman bu idealin peşinden koşsa. Keşke israilin zulmüne bir dur diyebilsek… O yüzden siz hüsnü zanınızı bozmayın, okuduğunuz kitaplara da dikkat edin.

 

Ben o haberi dinlemedim ama öyle bir şey yapmışlarsa da çok gereksiz bir şey yapmışlar. Zaten o kadar falso var ki… gerek yok bunlara.

 

Hocaefendinin o görüşüne katılmıyorum; çünkü Müslümanların ona da ihtiyacı var. Ben bu görüşün aksine, yolsuzlaşmamış bir Müslüman siyasete destek veririm. Türkönenin cemaat mensubu olmadığını çok iyi bildiğim gibi, zaman gazetesinde de yazması onu cemaatin bir ferdi olduğu sonucuna götürmez. Biraz daha bilgi edinin, hüsnü zanınızı bozmayın. Onun birçok tespitine katılsam da, onun dedikleri cemaati değil kendini bağlar.

 

Bahadıroğlunu bende okurum, gidip sizde nt’den satın alabilirsiniz.

 

Eğer tanık beyanlarıyla ikna olacaksanız, bunun en iyi örneği, yurtlarında, evlerinde sohbetlerine katılan biri olarak benim. Süleyman hoca, menzil gibi cemaatlerin sohbetlerine katıldığım gibi.. Bunun bir iftira olduğunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. Yalnızca beni de yeterli görmüyorsanız, skype adreslerini vermek suretiyle en az 10 tanık daha bulabilirim size. Hüsnü zanınızı bozmayın, iftiralara da çok kulak asmayın.

 

Rüya olursa ikna olacaksanız, bi sorun kalmayacaksa, hüsnü zanınızı bozmayarak, başkalarının söylediklerine de aldanmayıp, tekrar izleyin. Yandaşlardan izlememeye dikkat edin. Koma halindeki komutanın gördüğü rüyaya binaen çekildiğini göreceksiniz. Sizin rüya meselesindeki söylediklerinize ek olarak, çağrı filminde peygamberimizi bir asanın simgelediğini de gösterebiliriz. Ha yok “rüya da olsa, böyle saçmalık olmaz” derseniz,size zaman harcayıp dönmeyeceğim. Hüsnü zanınızı fitnecilere yedirmeyin derim sevgili kardeşim.

 

Evet her Müslüman gibi sizi de saf gördüğümü hüsnü zanla belirteler, uyanık olmanızı tavsiye ediyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Korktuğum başıma geldi. :( 'Az eğlenelim diye çeyrek adama yarım üfledik, ağır olmuştur şimdi' diye üzülüyordum, herif yaşadığı beyin sarsıntısından kafasında bulunan çalışma gayretindeki beş tane hücreyi de kaybedip histeri nöbeti geçiren menopozlu beyaz türk kadını gibi hezeyanlar içinde kendi kendine sayıklamaya başladı. Tamam lan geçti tamam sakin ol. Şunun muhterem validesini tanıyan varsa rica etsin de Allah rızası için börek yerine haşhaşlı çörek filan yapsın kadıncağız, oğlan gözümüzün önünde aşeriyor. Börek yiyebilmek bile adam için öyle büyük bir iş olmuş ki döne döne bunu yazmış. Eskiden sadece okuduğunu ve izlediğini anlamayan zavallının tekiydi, biraz da Türkçesi kıt idi. Artık döşemeleri iyice gıcırdattı, müsameredeki ilkokul çocuğu pozlarında bir şizofreni tiradı geçiyor, kendi kendine git gel filan deyip gülüyor Kamil. Aynı performansını korursa bi sonraki aşamada kuduracak, uyuşturucu iğneyle ancak durdurabileceğiz. Adama verdiği örneğin neden kibir olmadığını, neden tehdit olmadığını kütüğe anlatır gibi anlatıyorum, görüyorsunuz yine de girmiyor adamın omzunun üstündeki şeyin içine. Hala cevap veremeden 'yok babam tehdit, vay babam kibir' diye tekerleyip duruyor. Mantığının yetişemediği yerleri zevzeklikle sıvamak gibi rezil bir yol seçmekten başka çare bulamadı. Her çaresiz kalanda böyle EDIT gibi davranmaya başlarsan tartışmanın imkanı olur mu yiğidim? Şu düştüğün halin acıklı serencamını geçiyorum, bu kadar ucuz galibiyetlerden arzu ettiğim keyfi bulabilecek biri miyim sence? Allah bilir bir de kendi kazuratıyla oynayıp gülen mağara adamı gibi kendi kendine emirler verip durduğu monoloğu için 'ne güzel yazdım' diye seviniyordur, neşeyle ayaklarını birbirine sürtüyordur garibim. Hmm ikinci mesajını bitirirken sorduğu soruya bakarsak öyle görünüyor. Ona gülmeyin! Ruh hastalığı demek ki böyle bişey, bakın şu muhatabımın düştüğü hallere ve "ibret alın! Allah düşmanımın başına vermesin. :(

Astarım bile sallamadı seni, ben de son bir fedakarlık daha yaparak son kez muhatap alacağım, sana ayırabileceğim sadakalık zaman bu kadar. Gerçeklikle bağı kopmuş, ortaya koyacağı bir fikri kalmamış, çürütülen söylediklerini 'banane banane o öyle' diye papağan gibi tekrarlamaktan gayrı düşünce üretecek mecali olmadığından çaresizlik içinde kah deli taklidi yaparak, kah sırnaşarak, kah yılışarak kurtulma yolunu seçmiş bir garibin öğürüp şuraya yığdığı zırva kusmukları arasında bulamaç olmuş fikir kırıntıları bulmaya çalışayım, onları cevaplayayım. Nihayetinde bir Mazhar Osman olmadığım gibi, acınası hallere gelmesinde malesef payım olan bir adamı daha fazla hırpalamaktan zevk de alamam. Şizofreni ve madde bağımlılığı gibi hususlarda ihtisas yapmış birisi varsa içinizde arkadaşla ilgilenebilir, Sahipsiz kalıp sokaklara düşmesin, yazıktır.

Evet, halin için duyduğum olanca hüzne rağmen 'Bak ben de eğlenirim, noolmuş' şeklinde özetlenebilecek aşağılık kompleksiyle dekore ettiğin kendi gölgenle kavga etme komedini kahkahalarla izlemekten kendimi alamadım. Tek rakibin sirkteki palyaço olabilir. Maymuna karşı şansın yok ama kusura bakma, o kadar da değilsin. Yaşadığı zihinsel uçurumdan bana bakınca Einstein, üstad, supersonik filan demeye başlıyor, ama hak veriyorum, oradan öyle duruyoruz. Beni Üstad'a benzetirken kestiği tavra şahit olunca hatırladım. Sana bir kardeş buldum eleman. Senden bir parça daha zeki ama idare ediver, daha aşağısını bulamadım. Cuma çıkışı dilencisi gibi video da video diye zırlayıp duruyorsun madem, al bak kardeşin konuşuyor: Uğur Dündar uğrunda İlber Ortaylı'ya ayar vermeye çalışan Müjdat Gezen komedyası

İlk mesajında medet umduğun videonun manipülatif olduğunu ahmağa anlatır gibi anlattığım için anlayabilmişsin, ya rabbi şükür. Kasten manipülatörlük yapmanın, insanları yalanlarla yönlendirecek kadar alçalmanın haklı yönleri olduğunu da taze yumurtladın. Bir daha İslam ahlakı bidibidi falan diyecek olursan, hoşt diye karşılayıp ağzının ortasına gömçürme hakkımız saklıdır. Arınç'ın 'Seçimde yenilirsek sonra doğrulmayı biliriz' biçiminde özetlenebilecek konuşmasından burada lafını edecek ölçüde büyük, anormal bir kibir çıkarabilen adam biraz zorlasa içinden bağırsaklarını da çıkarabilir pek ala. Dans et şampiyon!

Operasyonların, teşkilatın yolsuzluktan bir nebze de olsa arınmasına vesile olması duamın gerekçeleri, A) bu kıyamet koptuktan sonra, insanların yolsuzluğa cesaret etmekten çekinecekleri beklentisi, B) 17 aralık operasyonunun Halk Bankası gibi saçma iddiaların yerine B.Güler veya M.Demir'in bulaştığı kirli işlerin tespit edilmesine yaraması umudu... Baskın yiyen bir şirketin vergi kaçırmayı bırakması veya ceza alması gibi bir örnekten bahsediyorum. Bak yine ahmağa anlatır gibi analoji yaptım, bunu da anla tamam mı? Merak etme, dünyalık sözkonusuysa bu hükümetin, ekonominin genel anlamda yükselişini gözardı edersek, yararından çok zararını görüyorum ve 6000 km yolu sözüm meclisten içeri ahlaksız, haysiyetsiz müfterilerle sandıkta kapışmak için yapacağım. Şu bana attığın iftira, Siyasi fikirlerini, para karşılığında iş yapan EDIT meşrebiyle belirleyen satılık birinin muhayyilesine iyi yakışır. Bu, yalan haber politikasını haklı bulduğun adamlarla arandaki benzerliği ortaya koyması yönüyle de dikkate şayan.

'Sen öyle yaparken bu adam şöyle yapıyordu' tarzı argümanları lüzumsuz ve duruma göre de hadsiz buluyorum, Erdoğan ile ilgili verdiğim örneğin de misilleme olduğunu söylemiştim fakat heyhat karşımda börek yemekten hamurlaşmış bir muhatap bulduğum için ısrarla anlaşılmıyor. Öyle bir muhatap ki geri zekalı desem taltif etmiş olurum, malum geri kalmak bile bir mesafe gerektirir. Eksi zeka yahut anti zeka şeklinde kelimeler kullanmak zorunda kalacağım senin için. Tarih seni böyle anacak. Dünyanın ilk anti zekalı insanı. Beğendin mi lan kibir dedektörü? Erdoğan hakkındaki hırsızlık ithamında işi yargıya havale eder gibi yaparken sanki beraber çalmış gibi kesin olarak hüküm vermene ben bulaşmıyorum, birkaç on yıla ölür gidersin nasılsa, Allah huzurunda mevzuyu aranızda çözersiniz. Ergenekon tutuklamalarında içeri alınan herkesin suçlu olduğuna, bugün o medyanın sıktığı ve senin de şakşakçılığını yaptığın yalanlara bakarak evet inanmıyorum. Kendine mevzi bulabilmek için söylediklerimi yine komik olduğunu zannederek 'ehe ehe ergenekoncular iyi insanlarmış demek keh keh' diye çarpıtmaya çalışma, en az senin kadar sefil olan straw man'lerini yiyecek kadar çömez değilim. Bir gün adalet sana da lazım olur, uyuz EDIT gibi kapı kapı sürünürsün de suratına tükürecek adam bile bulamazsın. Cemaat yargısının herkesi bir torbaya doldurduğunu ve alakasız adamları da bir örgüt şemasına sokarak bertaraf ettiğini bugün daha iyi gördük, o gün söylediklerine inandığımız adamların bugün açık yalanlara tevessül edecek ölçüde küçüldüklerine şahit olmak hüsnizan perdesini tarumar etti. Ananasın gerçekten meyve olan ananas olduğunu düşünecek derecede cahil olan birinin, kayıtlardaki diğer 'şey'leri, 'Ali beyin şirketi'ni, Büyük patron / büyük ağayı, 'o elinizdekiler' ve saireyi de açık konuşmalar zannetmesi ve şifreleme olmadığını sanması mümkündür, adamın beyni yok, şaşırmam. Şu vali karısıyla ilgili kayıtlarda da kaçınma yok di mi lan çalgıcı karısı Binnaz?

Yalancılığını kabul ettiği adamların hırsızlık ithamı üzerinden, 'hırsızlık yapanın Allah cezasını versin' diyen adamı vurmaya çalışmak şapka çıkarılası bi manevra. Hükümete nerdeyse bütün müstakil müslümanların ve cemaatlerin destek vermesi çok ayıp di mi, istersen git ağzına biber sür hepsinin kezo? Hepsi de beraber çalıyorlardır hem senin mantığına göre, malum hükümeti savunan ben altınlarımı koruyormuşum? 'RTE neden the cemaat'i tercih etti' sorusu şunca sayfa yazının içindeki en mantıklı soru. A) Dönemin şartları, B) O anki cemaatlerin durumu... Acil hareket etmek gereken dönemlerde koordinasyon mühimdir, siz farklı fraksiyonlardan adamların eliyle yetereince hızlı hareket edemeyebilirsiniz, tek cemaatten istifade etmek uzun vadede zararlı da olsa cemaatler arası sürtüşme gibi riskleri yok eder. Cemaatleri yan yana dizdiğinizde, üst kademelerde görev alabilecek insan kaynağı the cemaatin elinde maksimum düzeydeydi (toplamından fazlaydı demiyorum). Diğerlerinin aksine onlar buralara grup halinde talipti, hükümet de 28 şubatçıların şekillendirdiği kademeden kurtulmak için acil çözümü cemaatin hızla kaydırılmasında gördü, hatta bu sırada malesef diğer cemaatlerin müntesipleri ve özellikle ülkücüler de süratle tasfiye edildi. Cemaat sonra hükümetin kontrolü dışında soru filan da çalarak paralelleşecek kadar büyüdü, bu da iyilik ettiğim eşeğe kabilinden bir gafletin tezahürüdür. bugün durum böyle değil, çünkü hükümetin zibil gibi üniversite açması ister istemez mezun sayısını ve özel adam yetiştirme derdi olmayan diğer cemaatlerin buralara gelebilecek insan kaynağını arttırdı. Üstelik 28 şubatta tasfiye edilenlerin, korkutulanların veya mimlenenlerin geri dönüşünde de hiçbir engel yok bugün. Kemalist tehlike bugün eskisi kadar büyük değil, çünkü tasfiye oldular, onları yargının tepesine geçiren Moğultay dönergeci kırıldı, belli oranlarda geri dönseler bile o eski güçleri olmayacak. En önemlisi de diğer cemaatler kargaşa durumlarının aksine çekişmeden hareket edebilecek bir birliktelik gösteriyorlar. Memleketteki bütün Ak Partili olmayanlar Ergenekoncu olmadığı gibi cemaat dışındaki müslümanların nitelikli adam toplamı nicelik açısından cemaatten daha üstün, nitelik-nicelik karşılaştırmasını da anlamamışsın.

Şekeroğlan bitirirken yönetime de uslu çocuk pozları kesip 'ben yapmadım amca o yaptı' diye ağlamış. Oy kıyamam. Bi makas alayım tontiriş!

Sorularıma niye cevap vermedin lan bademî? Unuttun mu? 40 tane Zaman'ı almazsan Allah cezanı versin mi? Döndün mü sözünden? Bak nakaratı Ebabil bir kuştur mısrasıyla başlayan bi şarkı vardı, onu getirdin aklıma kerata seni ehehehe. Ha, o sıra yazının sonuna gelmiştin ve beynindeki son hücre de hakkın rahmetine kavuşmuştu, tamam pardon. Eğleniyor muyum? Sana acısam da, ... galiba, ... ... Mehmet Topuz'un Fatih Terim'e söylediği bi laf vardı bildin mi?
Hadi şimdi mağarana doğru ikile bakalım, canın sıkıldığında kazuratınla oyna, EDIT... Artık sen bilirsin, ben karışmam.

Hacegan, abi ne abone olması ya? Keşke bir aboneliğim olaydı da telefon edip bağıra çağıra iptal edeydim diye hayıflanıyorum. Herifler mahkeme kararıyla 500 binin üstünde kişiyi dinletmiş, TİB ve emniyet istihbarat PC'lerini formatlamış, bugün kes, biç, yamala mantığıyla hala 'biz burdayız' der gibi kayıt yayıyorlar. Bu ülke böyle bir şerefsizlik görmedi. Bişey sorcam Cebrail Aleyhisselamı hiç gördün, tanıdın mı sen?
Mumin, eyvallah, zaten daha yazmam buna. Allah belasını vermiş farkında değil, daha ben ne uğraşayım?

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Fayruz,

Sen hakikaten kafa olarak Parelel Yapıya bağlılığın dibine vurmuşsun...

Artık bu saatten sonra sana ne derlerse desinler, senin gözünde Fetullah hata yapmayan, Şiilerin inancına göre "Masum inancına" sahip bir "hocaefendi" dir....

İlk başta camianın mensubu değilim dedikten sonra, cansiperane onu savunmak nasıl bir tezattır....

Zaten bu tezatı anlasaydın, saçma sapan yorumlarla Fetullah'ı bu şekilde savunmazdın......

Başbakan'ın yanlışları olduğunu ve o yanlışları zamanı gelince dile getirilebileceğine inananlardanım...

Uçak havada iken, ile bir "hava korsanı" nın uçağa sabotoj yapıp, uçağı ele geçirmesine ve uçağın yere düşmesine tabiki her uçak yolcusu gibi bende peşinen hayır derim...

Yoksa o "hava korsanı" ve tayfasından ne gibi bir farkımız kalır değil mi?

Uçağın pilotu ile bir sorunum varsa, bunu güzellikle, uçak yere sağ salim indikten sonra halledebilecek konuya, havada iken, halletmek ne kadar iyi niyete dalalettir....

Ben bunda hiçbir zaman iyi niyet olarak göremiyorum...

Emin ol ki, bu "kumpas" ın toplumdaki karşılığı da üç aşağı beş yukarı benim söylediğim gibidir...

Parelel Yapı'nın kumpasına dünden razı olan Chpliler, Mhpliler veya taassub sahibi Parelel Yapı mensupları hariç toplumun ana omurgasını oluşturan Muhafazakar toplumda bunun hiçbir karşılığı olmadığını az çok insanları analiz ederek anlayabilirsin...

Ama kafanı kuma gömdüğün için, klasik "Cemaatçi" mantığı ile hareket ettiğin için bunları görmen imkansızdır....

Yani sizlerin tabiriyle "Mülaane" olan, benimde anlamını daha yeni öğrendiğim ama, öğrendikten sonra da, sizlerin söylediği gibi o açıklamanın "Mülaane" olup olmadığına kararı gene senin "hocaefendin" versin...

Fetullah Gülen'in 2007 yılında yazdığı bir makeleden seni, kendisinin yalanladığı bölümü alıntılıyorum....

Ama bedduaya gelince onu yapmamız veya ona "âmin" dememiz mümkün değildir. Meselâ; "Allah'ım! Falanların altını üstüne getir. Allah'ım! Onu yerin dibine batır. Allah'ım! İflah etme. Allah'ım! Onun canı Cehennem'e. Allah'ım! Onu paramparça et. Allah'ım! Evlerine feryâd u figân sal..." gibi ifadeler birer bedduadır ki bütün bunlarda murad-ı ilâhî başka türlü olabilir. Belki karşı tarafın o bedduaya istihkâkı olmayabilir veyahut onun Allah'a (celle celâluhu) yönelmesi söz konusudur. Meselâ Efendimiz, Hz. Ömer'in, Üseyd'e -başka bir rivayette Esîd'e- beddua etmesini men etmiş ve ona, "Bir gün, öyle bir makamda öyle şeyler söyleyecek ki sen ondan memnun olacaksın." demiştir. Bu konuda hayır zannedilen şeyler şer, şer zannedilen bazı hususlar da hayır olabilir. Bununla alâkalı olarak Cenâb-ı Hak "Allah bilir, siz bilmezsiniz."[1] demektedir. Gerçekten bizim bilmediğimiz pek çok hayırlar olduğunu sizler de her zaman görmüşsünüzdür ve görmektesinizdir. Meselâ, bir dönemde, birine bedduada bulunmuş veya onu Allah'a havale etmişsiniz, bir süre sonra bakıyorsunuz o, sizin fahrî müdafiiniz ve avukatınız oluvermiş... Evet, işte bütün bunlar, öfkeyle köpürmenin ötesinde daha farklı şeyler söylemenin esas olduğunu göstermektedir.

.............................................

.........................................

..........................................

...........................................

Netice olarak, Allah'a havale etmede bir mahzur olmadığını, yapılan beddualara da âmin demememiz gerektiğini, ikisinin birbirinden ayrıldığını ve mü'mine yaraşan hususun dua etmek olduğunu söyleyebiliriz. İşin içinden çıkamadığımız durumlarda, Allah'a havale etmek de bir yol olarak kullanılabilir.

 

http://tr.fgulen.com/content/view/13370/3/

Share this post


Link to post
Share on other sites

Biz devam edelim yazmaya...

 

Şimdi gelelim 17 Aralıkla falan...

 

Bakın daha 18 Aralıkta ne yazmışım... Okuyalım: ''Bu arada yapılan şu yolsuzluk operasyonu... Bekleyelim bakalım ne çıkacak... Emniyet şube müdürleri üstlerine haber vermeden operasyona kalkışabiliyor. Düşünebiliyor musunuz, İl Emniyet müdürlerinin bile haberleri yok bu işten, operasyon olduktan sonra ancak öğrenebiliyorlar, bir vatandaş gibi... Garip...

Bu insanlar malum haltı yemişlerse, gerekenin hemen yapılması lazım ki, bu işin üzerinin örtülmesi yönüne gidilirse iyi olmaz, güven zedelenir... Böyle olaylar şer gibi görünse de aslında sonu hayır olabilir. Nasıl mı? Eğer içinde çürük elmalar varsa, onları ayıklama fırsatın olur. Çürükleri ayıklarsan, temizlenirsin, daha güçlü olursun. Bu işten daha kuvvetli çıkarsın... Ama yok, çürükleri korumaya gidersen, bunu halka anlatamazsın... Bu bir sınav aslında, bu sınavı iyi vermek lazım...

Tabi bu hükümete kurulmuş bir komplo da olabilir ki, gözaltılarda izlenen yöntem pek alışık değil anlaşılan. Bazı makamlar atlanmış, haber verilmesi gereken bazı makamlara ise haber verilmemiş... Yani bu işe iki şekilde bakmak lazım:

1) Bu operasyon bir komplo mu?

2) Yolsuzluk ile suçlanan kişiler bu işi gerçekten yaptılar mı?

 

Şimdi şu yazdıklarım geçerliliğini korumaya devam ediyor...

 

Bu operasyonu iki şekilde ele almışım. İşte nedir bunlar... Operasyon bir komplo mu? Yolsuzlukla suçlanan kişiler bu işleri yaptılar mı? Aslında bunlara 3. madde eklenebilir... Ekleyelim...

 

3) Bu kişiler yolsuzluk yapmış olabilir ama operasyonlar bu yolsuzluk üzerinden oklarını asıl noktaya çevirebilirler.

 

Bunlar benim ortaya attığım ihtimaller.

 

3 ayrı hadise var... Birbirinden bağımsız 3 hadise... Bu hadiselerin dosyaları da farklı zamanlarda bitirildi ve sonra rafa kaldırıldı... Ondan sonra bu 3 hadise birleştirip tek dosya gibi gösterildi ve operasyon yapıldı. Tabi bu arada bu hadiselerin izlenmesinden, takip edilmesinde filan bilgisi olması gerekenlerin bilgisi yok. Yani devletin içinde olması gereken hiyerarşi dışında hazırlıkları yapılan 3 ayrı dosyanın birleştirilmesinden söz ediyoruz... Hadi Başbakana, yetkili Bakana açıklama yapılmadı, Başsavcıya niye haber verilmedi? Polisler operasyonlar yapıyor ama amirlerin bundan haberi yok! Üstelik takip edilen bu hadiseler uyap mı her ne haltsa, ha işte ona bildirilmemiş... Yani bir kısmı hiç bildirilmemiş, bir kısmı ise uyduruk isimler üzerinden bildirilmiş... Yani burası bir devlet herhalde ama böyle başına buyruk bir şey olabilir mi? Şöyle düşünelim... Şimdi misal verecektim ama gerek yok, her şey çok açık aslında... Burada ben de Başbakan olsam, şüphelenirim yahu... Ne oluyor, derim!!! Dikkat kesilirim, soruştururum, incelerim...

 

Şimdi... 27 Mayıs döneminde buna benzer belirtiler hep geldi Menderes'e ama Menderes uyanamadı, askere yakıştıramadı... Yahu Menderes'i uyaranlar arasında Necip Fazıl da vardı... ama ne oldu sonra???

 

Bu arada süreç böyle devam ederken, Hükumet de birtakım hamleler yaptı. Emniyette yer değiştirmeler oldu, binlerce... Bu yer değiştirmeler sırasında dosyaların bir kısmı masada kalırken, bir kısmı da kaçırıldı, yok edilmeye çalışıldı... Bakın, yer değiştirmeler yapıldıktan sonra, o dosyalara bakan kişiler değişti haliyle... Sonra ne oldu? Yeni gelen görevliler biraz araştırınca, dosyayı eline alınca, neler çıktı ortaya neler... Yahu 25 Aralık operasyonunu yapan savcı kimse, o daha dosyanın mührünü açmadan operasyon başlatmaya kalktı. Peki o mührün açılmadığını nereden biliyoruz??? O masaya yeni gelen savcı böyle bir manzara ile karşılaşıyor. Sonra bak kaç kişiyi usulsuz dinlemişler yahu... Bugün bir haber daha çıktı yetkili mercilerden. Beş yüz bin kişi dinlenmiş. Bu ne ya??? Bakın bu yer değiştirmeler olmasaydı, biz bütün bu olanları öğrenebilecek miydik? Kriptolu telefon dinlemelerinden TİB'e ulaştılar, şimdi orayı temizlemeye çalışıyorlar. Oradan da bazı kişileri uzaklaştırdılar. Peki bu uzaklaştırmalara Zaman medyası niye karşı çıkıyor??? Yahu Başbakanın, Cumhurbaşkanının dinlenmesinin kritik noktasıdır TİB. Ondan sonra da bu işin arkasında biz yokuz diyor bu Zamancılar.

 

Bu arada gezi olaylarını bir hatırlayın... Orada Başbakanla konuşacak bir heyet oluşturmuşlardı... O heyetin talepleri ne idi? Hava alanını yapma, köprü yapma, şunu yapma, bunu yapma... Yahu bu 25 aralık operasyonları kime yapıldı? İşte o gezi heyetinin istemediği işleri yapan şirketler... Yahu bütün bu olanlar tesadüf mü şimdi???

 

Hani 3 ayrı dosyanın birleştirilmesi demiştim ya 17 aralık için... Bunun aslında 3 değil 5 farklı dosya olduğunu belirteyim... Bu dosyaların çoğundan da bir şey çıkmadı... O Fatih belediyesi davası filan... Bir şey çıkmadı oradan... Sonra ayakkabı kutusu da bir algı operasyonu oldu... Oradan da bir şey çıkmadı...

 

Halk Bankası genel müdürü tutuklanınca, Başbakan gerekli yerlere talimatını verdi, Halk Bankasını inceletti... Oradan bir şey çıkmadı... Halk Bankası çok temiz çıktı... Yani yolsuzluk filan yok orada... O ayakkabı kutusunda çıkan paralarında geldiği yer belli, gittiği yer belli... Paranın sahibi de belli yahu... Bu arada Halk Bankasının niçin hedef yapıldığını da böyle uzun uzun yazmak istemiyorum, belli...

 

Şimdi... Bu yolsuzluk iddiası için diyorum... Şöyle esaslı bir soru sorayım... Devletin hangi biriminde yolsuzluk yapıldı? Hangi kurumunda yapıldı bu yolsuzluk? Devletin kasasından çıkan, devletin bütçesine etki eden nasıl bir yolsuzluk olmuş? Şöyle bir düşünün bakalım... Ha bir yolsuzluk olmuştur vaya olmamıştır, o ayrı... Devletin hangi kurumunda oldu yolsuzluk??? Yani İSKİ gibi bir şey olmuş mu??? Yok...

 

İşin bir başka boyutu da operasyonlar yapıldı, İddianameler daha hazırlanmadan, adamlar yolsuzlukla suçlandı, beddualar geldi, asrın yolsuzluğu gibi klişeler gitti... Neler, neler... Daha hiçbir şey ortadan değilken, adamlar hakkında hüküm verildi o taraftan zaten...

 

Bu arada NT'de Bahadıroğlu'nun kitapları yok, onun kitaplarını oradan kovdular... Bahadıroğlu da bunu köşe yazısında çok güzel bir şekilde yazdı...

 

Ses kayıtlarını TRT uydurma dedi... Amerikan şirketleri de uydurma dedi... Adam şirketin imkanlarını kullanarak, kasetleri inceledi ve sahte olduğunu rapor haline getirerek ıslak imzası ile belgeledi... Şirket kendi adına böyle bir rapor olmadığını belirtmiş ki, doğrudur... Ama o kişi o şirketin imkanlarını kullanarak kendini bağlayan bir belge ile bunu duyurdu...

 

Türköne'nin o kadar kitabını okuduğuma göre, onun ülkücü olduğunu da çok iyi bilirim elbet... Mesela Zaman yazarlarından Şahin Alpay'ın da ateist olduğunu biliyorum... Bu atelerin yaptıkları yenmez ise yazdıkları da okunmaz herhalde:)

 

Sıkıldım ya... Daha sonra devam ederim...

Trradomir!!! Yazını yeni gördüm...
Cebrail A.S. görmedim hiç. Tanıdım tanımam gerektiği kadar... Malum Meleklere İman meselesi var... Ölçü şart tabi...
Bak şimdi... Cübbeli Ahmet Hoca ne yazıyor bir kitabında:
'' Melekler Allah-u Tealadan izinsiz hiç bir şeyi kendiliklerinden yapamadıkları için herhangi bir nedenle onlar hakkında kötü konuşmak ve onlara düşman olmak, gerçekte Allah'a düşmanlık sayıldığından insanı dinden çıkardır. Bu husus Yahudilerin CEBRAİL '(aleyhisselam) a düşmanlığı ile ilgili olarak Bakara Süresinin 97-98. ayet-i kerimelerinde zikredilmiştir.''
Yahu o değil de bu da nerden geldi aklıma şimdi!!!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

Başlıkta seviye tamamen kaybolduğu için konu kilitlenmiştir.

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.

×
×
  • Create New...