Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
serdengeçti

En Son Okuduğunuz Kitaplar?

Recommended Posts

selam aleykum

 

tartışmanın konusunu baştan sona desteklemekle beraber bu başlık altında olmasından dolayı karşıyım. başka bir başlık altına nakledilmesini talep ediyorum.sonuç itibariyle siteye yenı gelen bi arkadaşımız ''en son hangi kitabı okudunuz'' konusunu tıklayıp belkı kıtaplar hakkında bilgi edecek,ama bu tartışmayı gören bir insan bu formun düzensiz olduğuna kanaat getirip burdan soğuyabilir.buna kimsenın hakkı yok diye düşünüyorum.ben şahsen burda sadece kitap isimlerini görmek isterdim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Aslında bir yere kadar konudan sapmalar normaldir ve diri bir bilgi akışının sağlanması için iyidir de. Yani burada Ali Şeriati'nin bir kitabı üzerinde tartışmalar sürseydi ve bu kadar da uzamasaydı bir sıkıntı olmaz, bilakis konunun takip edildiğini ve insanların bakıp geçmediğini, fikirlerini paylaştığını gösteren güzel bir emare olurdu, fazla konu dışına çıkmadan rahatsız etmeyen, güzel tartışmalar doğardı. Fakat bu mevzuda biraz fazla kişiye odaklanılmış ve kişi eksenli tartışmalar çok uzamıştı. Bu bakımdan haklısınız.

 

İlgili mesajlar, oluşturulan Ali Şeriati başlığına taşınmıştır.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

tartışmalara tam olarak katılamadım her insanın algılayış tarzı farklı olabiliyor burada bazı arkadaşların ben üstadı tam olarak

anladıklarına inanmıyorum söylevleri konuşmaları fikirleri sanki üstadı okumamış gibi ben üç dört yıl öncesinde üstadın eserlerini neredeyse ezberlemiştim buradaki forumlara ara baktığım zaman üstadın düşüncesinden uzak yazılarada rastladım ancak üstadı okumakla olmuyor yaşamak lazım bu yüzden çok fazla konuşamayacağım eserler konusunda abdulkadir geylani hazretlerinin ilahi marmagan adlı eserini tavsiye etmiştim genel bir açıklama yapmak gerekirse şeriatı bilmek ve üzerimize farz olan ibadetlerimizi yerine getirdikten sonra tasavuffi eserler okumanın gerekliliğine inanıyorum belki tasavufta bir mertebe ileleyemesekte nasıl yaşamamız nasıl düşünmemiz bazı gündelik olayları nasıl yorumlammız nasıl görmemiz konusunda büyük katkıları oluyor okuyunca belki biliyordum ama ifade edemiyordum yada fark edememişim diyebileceğimiz çok husus ve bazı şeylerden insan feyz almaya başlıyor BEN ŞUAN OKUMUYORUM İLMİMİ ARTIRMA GAYRETİ GÖSTERMİYORUM CEHALETİMLE YAŞIYORUM KPSS VAR 30 HAZİRANDA ANAYASA OKUYORUM HİÇ TAVSİYE ETMEM KISMETSE ASIL EGİTİMİME 30 HAZİRANDAN SONRA BAŞLAYACAĞIM TASAVVUF DENİZİNE DALAMSAK DA HAVASINI TENEFÜS ETMENİN İNSANA ÇOK ŞEY KATACAĞINA İNANIYORUM

Share this post


Link to post
Share on other sites
"Temellerin Bulusmasi" Ahbet Kabakli'nin eseridir. Yakin tarihimizi objektif bir sekilde ele almaya calisan bir eserdir ve KESINLIKLE tavsiyemdir.

 

Yapilan yanlisliklari gormeye hazir olun tabi eger okursaniz bu kitabi. Beni cok uzen bir kitap bu. Yakin tarihi boyle okumak insani uzuyor tabi.

 

Evet Ahmet Kabaklı Hocamızın "Temellerin Duruşması" adlı eserini ben de tavsiye edebilirim.

 

Bunun yanında;

 

Mehmet Kaplan, Nesillerin Ruhu (Dergah Yay.)

 

Mehmet Kaplan, Dil ve Kültür ( Dergah Yay.)

 

Seyyid Ahmet ARVASİ, Türk-İslam Ülküsü 1-2-3 (Burak Yay.)

 

" " , Sahte Dindarlar Sahte Laikler (Burak Yay.)

 

Yavuz Bülent Bakiler, Sözün Doğrusu 1-2 (Türk Edebiyatı Vakfı Yay.)

 

Erol Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik (Ötüken Neşriyat)

 

" " , Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik (Ötüken Neşriyat)

 

Necmettin Hacıeminoğlu, Türkçe'nin Karanlık Günleri (Türk Ed. Vakfı Yay.)

 

"

"

"

"

 

gibi eserleri tavsiye edebilirim. Okuyun, pişman olursanız burda tartışalım.

 

Yüce Kitabımızın ilk emrini yerine getirmekten kaçınmayalım...

 

 

 

adlı eserleri de tavsiye ederim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

çanakkale mahşeri mehmed niyazi.... her türkün okuması gerektiğini düşünüyorum..bir yerin bir kişinin romanı değil çanakkale savaşının romanıdır..ilk atılan mermiyle başlıyor cephelerde sonuna kadar devam ediyor..müthiş bir kitap diyebilirim tavsiye ederim arkadaşlar..

Share this post


Link to post
Share on other sites

hüseyin nihal atsız-bozkurtların ölümü....bozkurtların ölümünü okuyupta kürşad ın yanında vey ırmağı kıyısıda kılıç sallamak içn herşeye razı olmuyacak türk genci yok gibidir....tavsi ediyorum arkadaşlar mükemmel bir tarihi roman..

Share this post


Link to post
Share on other sites
hüseyin nihal atsız-bozkurtların ölümü....bozkurtların ölümünü okuyupta kürşad ın yanında vey ırmağı kıyısıda kılıç sallamak içn herşeye razı olmuyacak türk genci yok gibidir....tavsi ediyorum arkadaşlar mükemmel bir tarihi roman..

 

Atsız Hoca'nın eserlerine his, heyecan, coşku içiçedir. Ruh Adam adlı romanı da harikadır. İnsan o romanları okurken adeta Kür-şad'ın 39 yoldaşından biri oluveriyor.

 

Şiirleri apayrı bir alem. Bir insana şiir ancak o kadar heyecan verebilir heralde. Okurken kendinden geçiyor insan, ben gayriihtiyari tepkiler verdiğimi bilirim o şiirleri okurken.

 

Bu yüzden otobüs, okul, kütüphane gibi topluma açık yerlerde okunmasını tavsiye etmiyorum :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

En son Maksim Gorki'den ' Ana' yı okudum..

 

yazar sosyalizmi en saf yönüyle anlatıyor.Dönemin Rusyasında işçi ve köylü sınıfının yaşam mücadelesini mükemmel bir içtenlik ve çarpıcılıkla anlatılıyor.

Bu yaşam mücadelesi genç beyinlerde bir onur kavgasına dönüşüyor ve karşınıza onuru için yaşayan, bu uğurda bütün tabuları yıkmayı hedefleyen insanların mücadelesi çıkyor...

Bu sistemin (sosyalizm) işleyişine ve fikriyatına karşı olan önyargılarınız bir nebze dağılıyor, hatta romanın sonlarına doğru bu sistemin haklılığına istinaden içinizde garıihtiyarı bir sempati doğuyor.

 

Üstadımızın dediği gibi Komünizm, bir aksiyon değil reaksiyondur.Bunu yazar mükemmel bir sürükleyicilikle anlatıyor.Ben okumakta biraz geç kalmıştım.Okumayı düşünüyorsanız tereddüt etmeden, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz :)

 

bunları Trradomir ağabeyin isteği üzerine yazdım.İnşallah kitabı okurken ki merak ve şevkinizi olumsuz yönde etkilememişimdir :)

sözümona sadist ruhlu biri en heyecanlı yerinde sonunu söyleyip şevkimi kırmıştıda :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun Cihat, Ana romanını okuyacak arkadaşlar artık romanın içeriğinden haberdar, artık kitabı okuduğunda ne ile karşılaşacağını biliyor. Olayı anlatmak yerine tezi ve fikri vermeniz harika olmuş, yani ilk defa izlemekte olduğunuz bir filmi, daha önceden görmüş olan arkadaşınızın, 'Bir sonraki sahnede şu olacak!' gibi olay akışına dair verdiği, sanat zevkinizin içine tüküren kaçınılası bilgilerle iç etmesine benzer bir hal olmamış bu. Allah razı olsun.

 

İskender (Pala) hocanın Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk isimli kitabını okudum en son. Bu adam gerçekten istifade edilecek, büyük bir edebiyat deryası. Romanın akışı içerisinde göze çarpan kurgusal hatalar var olsa da, kitaptan aldığınız zevki kesinlikle azaltmıyor bu nazar boncukları. Kitabı bitirdiğinizde muhayyilenizde bir lezzet bırakıyor İskender hoca. Fuzuli'den başlayıp Süleymaniye kütüphanesinde son bulan bir L&M hikayesini, dünya durdukça devam edecek bir elem destanını, Osmanlı Devleti'nin en başarılı edebiyat dahileri etrafında anlatabilmeyi, asıl amacı bu olduğu için hakikaten başarmış üstad. Bu kitap, bir divan yıldızları geçidi, bu eser, her çeşit sevdayı anlatan bir şaheser. Kays olmaya, Leyla olmaya istidadı bulunanlar, hatta 'Bende Mecnûndan füzûn âşıklık isti'dâdı var / Âşık-ı sâdık benim Mecnûn'un ancak adı var' diyebilecek kadar cesur olanlar bu kitabı mutlaka görmeli diyorum, vesselam.

Share this post


Link to post
Share on other sites

George Orwell / Bin Dokuzyüz Seksen Dört

 

George Orwell, anarşist olarak kabul edebileceğimiz liberal bir yazar. Bu görüşünde de hayli abartıda birisi. Ölümünden bir yıl evvel, yani 1949 senesinde, 1984'te olabileceğini düşündüklerini romanlaştırmış. Klasik bir bilim kurgu kitabı değil bu, Isaac Asimov'un fantastik zırvalarıyla alakası yok. Kitabın bugün dahi yaşıyor oluşu da taşıdığı siyasi ve felsefî yönü sayesinde.

 

Teknolojiyi tekelinde tutan bir tek parti rejimi kitabın konusunu oluşturuyor. İnsanları düşüncelerinden dolayı yok eden, buharlaştıran ve tarihten kazıyan çok ilginç bir rejim bu. Adalet diye bir kavramın yer almadığı bu ülkede en ufak muhaliflik şüpheleri yüzünden insanlar yargılanmadan yok ediliyor. Geçmişe yönelik belge sahtekarlıkları ile baştaki yönetim otoritesini güçlendiriyor, insanlara ne kadar iyi bir yönetim altında bulunduklarını hissettiriyor. Etraf bu partinin adamlarıyla ve kandırılmışlarla dolu. Her an jurnallenme tehlikesi ve militanlaşmış küçücük çocuklar...

 

Teknoloji, devlete müthiş bir kontrol imkanı tanıyor. Tele-ekran denilen aletlerle vatandaşlara ne yapmaları gerektiği her saat dikte ediliyor ve bu ekrandan zaman zaman kişiler izlenerek bireysel olarak uyarılıyor. Öte yandan, bu ülkede kol gezen ciddi bir sefalet mevcut.

 

Büyük Birader sıfatıyla anılan parti lideri, ülkede sembolleştirilmiş durumda. Bu kişinin fotoğrafları paraların arkasına bastırılıyor, yaptığı birbiriyle çelişen açıklamalar matbuat tahrifiyle de olsa hep sevinçle karşılanıyor. Bu kişi aleyhinde söz söylemenin mümkün olmadığı sözkonusu ülkede, büyük birader ülkenin yegane kurtuluş reçetesi kabul edilen partinin manevi şahsiyeti mevkiinde. Değil onun aleyhinde bir işe girişmek, buna dair bir izlenim vermek bile düşünce polisleri tarafından enselenmeye sebep oluyor ki bu buharlaştırılmak anlamına geliyor.

 

Bu kitap geleceğe dair çok fazla birşey söylemiyor aslında, günlük politikada yol göstermesi için yazılmış bir roman. Verdiği ana fikre, yani anlatmak istediğine de aslında tam manasıyla katılmıyorum. Çünkü politikada da ifrat ve tefritten uzak durmak gerekir. Burada çizilen tabloyu olduğu gibi, bu tablonun tam zıddını da mantıklı bir kişi kabul edemez. Devlet idaresinde otorite şarttır, aksinin düşünülemezliği akl-ı selimce takdir edilir. Fakat bu kitapta anlatılan rejimin, bana birşeyleri hatırlattığını söylemeden edemeyeceğim! Hele hele aşağıya alacağım pasajı okuduğumda, 'Padişahlar kıtır kıtır adam keserdi, ormanlarımızı bile bu adamlar tahrip ettirdi aslında, hepsinin canı cehenneme' tarzındaki yaklaşımı hatırlamam kaçınılmaz oldu! Velhasıl burada anlatılan ülke bana sanki bir aşinanın kokusunu ulaştırdı!

 

 

 

...Hep aynı soruya takılıp kalıyordu: Devrimden önce hayat nasıldı? Bunu bilmesine olanak yoktu. Bayan Parsons'dan ödünç almış olduğu, çocuklara okutulan tarih kitabını çıkarttı raftan ve bir bölümü günlüğüne geçirmeye başladı:

 

Eskiden, şanlı Devrim yapılmadan önce, Londra bugünkü gibi güzel bir kent değildi. Karanlık, pis, kimsenin doğru dürüst yiyecek bir şey bulamadığı, yüzlerce ve binlerce yoksul insanın yalınayak dolaştığı, uyuyacak bir dam altı bile bulamadığı, sefil bir yerdi. Sizler yaşında çocuklar, zalim efendileri için günde on iki saat çalışırlardı. Yavaşlarlarsa kırbaçlanırlar, yalnızca bayat ekmek ve suyla beslenirlerdi. Bu korkunç yoksulluğun ortasında, emirlerinde otuz kadar hizmetçi çalıştıran varlıklıların oturduğu, birkaç güzel, kocaman ev vardı. Bu varlıklı kişilere kapitalist denirdi. Bunlar yan sayfadaki resimde de görüldüğü gibi şişko, iğrenç yüzlü, çirkin adamlardı. Frak denilen siyah giysileri, silindir şapka denen soba borusu gibi garip, parlak şapkaları vardı. Bu, kapitalistlerin üniformasıydı ve başka kimsenin bunu giymesine izin verilmezdi. Dünyadaki her şey kapitalistlerindi, herkes onların kölesiydi. Bütün topraklar, evler, fabrikalar ve para onlarındı. Eğer birisi onlara başkaldırırsa, onu tutuklarlar ya da işine el koyarak açlıktan ölmeye terk ederlerdi. Yoksul biri, bir kapitalistle konuştuğu zaman, onun önünde eğilmek, şapkasını çıkarmak ve ona 'efendim' diye seslenmek zorundaydı. Kapitalistlerin başkanına Kral denirdi ve...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eser Karakaş Hocadan ''Karanlığa Taş'' kitabını okudum. Kitapta Avrupa birliği sürecindeki Türkiye'nin ekonomi, eğitim, siyaset meseleleri üzerine hocanın yazdığı makaleler var. Kitapta Avrupa birliği üyesi Yunanistan ile ülkemizin birçok konuda karşılaştırılması yapılmış ve insani yaşam açısından Yunanlılardan ne kadar fark yediğini acı bir şekilde görüyoruz. Dünya yaşam kalite liginde ülkemizin 80'li sıralarda, Yunanistan'ın ise 20'li sıralarda olduğunu görmek bayağı bir üzdü şahsen beni. Saçma sapan eğitim sistemiz üzerine çarpıcı makaleler de ayrıca dikkat edilmesi gereken yazılar. Avrupa Birliğine neden girmemiz gerektiğini bir kez daha mükemmel bir şekilde özetliyor eser Karakaş. Ulusalcılık denilen neo-milliyetçi akımın çözüm değil çözümsüzlük ürettiği rakamlarla gösteriliyor. O yüzden Türkiye'ye Avrupa Birliği yolunun açık olmasını en içten dileklerimle istiyorum...

Share this post


Link to post
Share on other sites

ali şeriati nin ebu zer el-gıfari hakkında yazmış oldugu kitabı okudun mu? o kitabı okuyunca ben şok oldum hz.osman hakkında hiç hoş olmayan o büyük zata yakışmayan açıklamalar yapmış kendince. ki o büyük zat; 4 büyük halife, aşere-i mübeşşere, efendimizin damadı gibi olağanüstü sıfatlara sahip biri. gerisi size kalmış

Share this post


Link to post
Share on other sites

Irvın D. Yalom- Neıtzche Ağladığında

 

Kitap, Alman Filozof Neitzche'nin sağlık problemleriyle başlayan, fakat tedavi süecinde kendisinin bedensel hastalıklarının kaynağı olan ve onlardan daha dikkate şayan olan ruhsal ve düşünsel kavramların bilmecesine kayan sürükleyici bir roman...

 

Neıtzche'nin oldukça katı ve zerre tavizsiz mizacının ruhsal çözümlemelerle eriyişi (Bu yönüyle Üstadın Reis Bey piyesiyle benzerlik taşıyor), sarsıcı aforizmalarla dolu, sürükleyici bir çalışma...Kesinlikle dikkate değer bir kitap..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cumhuriyetin Tosuncukları - Hüzeyin Üzmez henüz okuyorum.. farklı bir tarz.. çok hoş tespitler var.. mizahi bir dille Cumhuriyet tarihimizde yaşanan aksaklıkları, iğneleyici ve gayet mizahi bir dille anlatıyor.. eğer ilginizi çeerse içerisinden çok kısa bir bölümü yazacağım inşallah kitabı bitirince...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mümkünse elbette yazın, ne kadar çok fikir edinebilirsek o kadar iyidir bizim için. Ayrıca Hüseyin Üzmez'in bu konularda yazdıklarının zevkle okunabileceği kanaatindeyim, hem okumak faydalı da olur. Zahmet olmazsa eserden bir iki paragraf tattırın da sonrası için iştahımız kabarsın.

Share this post


Link to post
Share on other sites

peki inşallah.. Unutulmaz kitaplar adlı açtığım başlığa ekleyeyim. daha bitirmedim ancak okuduğum yerden çok hoşuma giden bir bölümü yazayım.. birkaç cümleyi kısaltacağım mazur görün inşallah..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Muhittin Kucukten Hacı Ata - Adanmış Bir Gönül İnsanı kitabini okudum.Kitapta adanmis bir gonul insani olan Haci Kemal Erimezin hayati anlatiliyor.Gercekten de cok hos bir calisma olmus okudukca Haci Kemalin ne kadar buyuk bir sahsiyet ne kadar buyuk bir gonul eri oldugunu anladim.Butun hizmetlerde on saflarda yer almiş bir insan Haci Ata.Ozellikle Merhum Ozalin Haci Kemalle ilgili soyledigi 5 tane Haci Kemal gibi adamim olsa dunyayi parmagimda oynatirdim sozu cok dusundurucu...Kitabin arkasinda cok hos bir sey yaziyor hemen alinti yapayim ...Fatih Camisi boyle kalabaligi bir Merhum Necip Fazilin cenazesinde bir de Merhum Ozalin cenazesinde gordu ama Haci Kemal ne taninmis bir sair ve fikir adami ne de bir devlet baskaniydi o omrunu egitim ve hayir islerine adamis bir gonul insaniydi...

 

Mekanin cennet olsun Haci Kemal Abi...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yüzüklerin efendisi. Bütün bölümleride içinde. Yaklaşık 1000 sayfa. Sonlarındayım bu gece biter. Sıkıntıdan okuduğumuda belirteyim. Yanımda okuyacak başka bi kitap yoktu. Pişmanda değilim :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

amcamın oglunun yazdıgı,önsözune mınık katkılarım olan horosan erenlerı kıtabı...tavsıye ederım arkadaslar..D&R da bulabılırsınız...

Share this post


Link to post
Share on other sites

en son okudugum kitabı söyledim zaten ama şimdi okumak için bir kitap arıyorum.

 

hem sürükleyici olan hem bilgiler veren ama ağır olmayan bir kitap.elinden bırakamayacağın türden..

 

böyle bir kitap biliyorsanız söyleyebilir misniz?

Share this post


Link to post
Share on other sites
teşekkür ederim.

Horosan Erenleri hakkında bi araştırma yapalım bakalım. : )

bır mıllet dusununkı,horosan sahı olarak tanınan ve hz.muhammedın8.gobekten torunu olan ımam_ıalıyy'ul rıza vesılesıyle ıslamıyetı kabul etmıs..yıne bır mıllet dusununkı yıne hz.muhammedın11.gobekten torunu olan ımam_ı hasan'ul askerı ye 'bızden' manasına gelen askerı adını vererek daıma ehl_ı beytı zalımlere karsı korumus...

Share this post


Link to post
Share on other sites

bilgi için sağol...: )

 

aslında ben şiirleri seviyorum ama artık düz yazı okuyamaz oldum.böyle kitap elimde kalıyo.hiç bir kitabı bitiremiyorum maalesef...biraz da psikolojik olarak tabi..ama halledicez inşallah...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Atilla Bozacı-Makine Elemanları, ders kitabı olarak piyasaya sürülmüş ancak etrafımızdaki birçok basit araç gereçlerin fizik kurallarınına dayanarak nasıl çalıştıklarını oldukça ayrıntılı ve akıcı bir dille sunuyor, makinelerle ilgisi olanlara tavsiye ediyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

RASULULLAH EFENDİMİZİ(SAV) TÜM YÖNLERİYLE MERAK EDENLERE İMAM-I TİRMİZİ'NİN ŞEMAİL-İ ŞERİFİNİ TAVSİYE EDERİM..ETKİLENEREK OKURSANIZ RÜYANIZDA GÖRÜRSÜNÜZ!!!...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...