Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Çilekeş

İspat

Recommended Posts

İSPAT

Sadece ölçü, kıvam ve ahenkten ibaret olan İslâm dininin büyüklüğüne bakın ki, hakkı iltizamda bile inadı çirkin buluyor... İmanın tam olduğu yerde ispat yoktur.

- İspat et! Diyenlere derim ki:

- Neyle ispat edeyim?.. İspat için kullanacağım her unsur onun mahlûkudur. Halikı mahlûkuna mı tasdik ettireyim?..

Allah kelâmındaki hikmetlerin en büyüklerinden biri "Her şeyin Allah'ın veçhinde helakte" olduğunu bildiren âyet... Fakat bunu sözle ve cümlelerle, sözün ve cümlenin dış sathından anlamak ne mümkün!.. Bu yakıcı idrak sade Allah'ın nadir kullarına nasiptir. Yalnız bu âyet, Kur'ân'ın Allah kelâmı ve Resulünün hak olduğunu ispata yeter.

Kâinatta maddî ve manevî tek hâdise ve fiil tanımıyorum ki, Allah'tan haber veren büyük telgraf şebekesine bağlı olmasın... Bütün istikametler Allah'ın, nereye sap-san ona dönmüş olursun...

İnanmayan için korku:

- Ya varsa?.. Şüphesidir.

İnanan için şüpheye yer olsaydı, felâketli korku:

- Ya yoksa?.. Suâli olurdu...

Allah'a iki ölçü üzerinden gideriz: Ya ortada, vücut âleminde her unsur, onun bir delilinden başka birşey değildir; yahut o, tek delile ihtiyacı olmayandır. Ben ikinci inanışa bağlı olanlardanım.

Dünyanın bir öküz boynuzunda durduğunu zanneden kocakarıyı, tesellisini yerçekimi kanununda bulan ahmaktan daha az ahmak buluyorum.

Allahsız adamın fikrine, Allahsız cemiyetin mefkuresine, Allahsız idarenin başarısına ve Allahsız ordunun silâhına inanmıyorum!..

 

-------------------------------------------------------------------------------------------

 

bu yazıyı beynimizi çatlatana kadar okumalı ve ulaşabildiğimiz herkese okutmalıyız kanaatimce..

 

selam ve dua ile..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

İmam-ı Gazali'nin, "Ben Allah'ın varlığını yüz yerde ispatladım!" diyen birisi hakkında "Demek ki onun Allah'ın varlığından yüz yerde şüphesi varmış..." şeklinde bahsedişindeki idrak...

 

Yazı için teşekkürler... Yazı sonunda belirttiklerinize katılıyorum. Özellikle imanda belli bir kemal noktasına geldiğini düşünen insanlar için çok faydalı bir yazı... Şüphenin tamamen iptal olduğu ve teslimiyetin, yani İslamiyetin başladığı noktaya erişmemiz için Allah yardımcımız olsun.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
Allahsız adamın fikrine, Allahsız cemiyetin mefkuresine, Allahsız idarenin başarısına ve Allahsız ordunun silâhına inanmıyorum!..

İnsanoğlu, ne zaman anlamı yitirilmiş bir geçmiş ile anlamı olmayan bir geleceğin arasında sıkışıp kalır da, bir an olsun kendisini bırakmayan huzursuzluk ve ruhî bunalım dairesinde, kapana kıstırılan bir fare gibi hep aynı noktalar üzerinde defalarca döner; yaptığı her iş ölümü unutma cehdinde kendine hayat bulur; her daim beslemesi gereken bir kalbi ve ruhu olduğunun idrakine malik olamaz da sadece midesine ha babam yüklenir? Evet, ne zaman ? Sahip olduğu her şeyi ona veren ve hakikatte de her şeyin sahibi olan yaratıcısını artık dünya işlerinden tecrit etmek istediği zaman. Yani Allah’sız bir cemiyetin kurulmasının elzem olduğunun hükmüne vardığı zaman. ( materyalistlerin, komünistlerin kulakları çınlasın )

 

Evet, çiğ süt emmiş insanoğlu sonunda bunu da yaptı. Hayatta ne yaptığını bilemeyen; dünyaya niçin geldiğini sorgulamayan; sahte, yalancı, geçici bir zemin üzerinde kurulu başı boşluk medeniyetinde diğer mesut canilerle birlikte mesut cinayetler işlemeyi biricik gaye edinen; hiçbir şeyi bilmeyen, bilse de anlamayan, anlasa da anlatamayan, anlatsa da anlaşılamayacağını düşünen ve hiçlik madeniyle imal edilen hiçlik zincirini hiçbir şey olmamış gibi hiçliğe asla ve asla tahammülü olmayan ruhuna geçiren insanlardan müteşekkil bir cemiyet… Böyle bir cemiyette madde ve mâna sentezi ölmüş, madde mânanın, mâna maddenin antitezi sayılmış ve ulvî çile tez olarak dahi kafalarda kendine bir yer bulamamıştır.

 

Cemiyet gaflet, felaket, sefalet, rezalet içinde kıvranıyorsa, ilim yerini cehalete, adalet zulme, ahlak ahlaksızlığa, saadet ise gözyaşına bıraktıysa yerini, demek gerekmez mi ki, ey insanoğlu; nurlar içinde yüzen fazilet gemisinden inip kubur farelerinin cirit attığı bataklıklarda yaşamak hiç mi inletmiyor kalbini, hiç mi isyan ettirmiyor beynini?

 

Ne demişti hazreti Mevlana:

 

"Hayvan hayvanlığıyla, melek melekliğiyle kurtuldu. Ancak insandır ki, ikisi arasında yalpalayıp duruyor…"

 

Bir zamanlar meleklerin bile imrendiği bir cemiyetten, şimdi hayvanların bile tiksindiği bir topluma tahavvül ediş…

Cemiyetin mefkûresi, adamı, adamının fikri, topyekûn zerre küçüklüğünden kâinat büyüklüğüne kadar insana dair neyi varsa boşluk ve yokluk içinde. Allah’sız cemiyet, ispat ile gelmesini istediği imanın peşinden koşadursun, biz Üstadın kafa kanatıcı kelamı ile bitirelim :

 

“İspat için kullanacağım her unsur onun mahlûkudur. Halikı mahlûkuna mı tasdik ettireyim?..”

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...