Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
hafakan

Beni Afallatan Bir Yazı

Recommended Posts

can yücel'den bir alıntı ("can'dan yazılar-2", papirüs 1994, 269. sayfa):

 

"o güzel dadaş, o erzurum kongresi yiğidi, cevat dursunoğlu anlattıydı: urfalı bir divaneyi akıllanır diye başgöz etmişler. çalgı-çağnak ve çatpattan sonra gelinle güvey odalarına çekilmişler. yengenin kulağı kirişte, işler ilkin yolunda gitmiş, derken bir feryad-ı figan kopmuş. yenge içeri dalmış ki ne görsün, damat gelinin ümüğüne oturmuş, 'ille de doğuracaksın!' diye avaz avaz! 'çocuk için, o işten sonra dokuz ay beklenir" diye dert anlatmağa çalışmışlar ama, ne fayda! damadın babaları ve de babalığı tutmuş bir kere! çaresiz, tımarhaneye posta etmişler... işte o gece ana rahmine düşen oğulcuk, necip fazıl kısakürek imiş..."

 

*

 

ek:

 

elçiye zeval olmaz: bir kimsenin sözünü başka bir kimseye iletmekle görevli kişi, bu sözlerden sorumlu değildir. sözler kırıcı ise bunda aracının suçu yoktur. onu cezalandırmak gibi bir davranışta bulunulmamalıdır.

 

("atasözleri sözlüğü", inkılap kitabevi, 1995 - ömer asım aksoy

 

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=necip...&v=&p=3

 

 

 

arkadaşlar demin arama motorlarına üstadın adını yazdım ve böyle bir yazıyla karşılaştım. öle afalak bi vaziyetteyim şuan. hiçbşey diyemiyorum.....

Share this post


Link to post
Share on other sites

abi zaten yazının kaynağıda , kelamın sahibide pek dikkate şayan değil..

 

can yücel gibi rakı şişesinde balıktan da daha aklı selim bir beyan beklemek hayal olur zannımca :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet olacak arkadaşlar,onca çeşit insanın ve düşünce aleminin içinde bunlar da olacak..Yine de hüsnü zannımızı koruyalım biz..olur ya özünü bilmediklerimiz vardır,biz kendi duyarlılığımızı koruyalım..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın babası Urfalı değildi. Can Yücel şahısları karıştırmıştır. Rakı şişede durduğu gibi durmaz, aklı karıştırıverir..

Share this post


Link to post
Share on other sites
can yücel'den hoş bir alıntı.("can'dan yazılar-2", papirüs 1994, 269. sayfa)
:

 

başlık da bi acayip..

 

..

Share this post


Link to post
Share on other sites

yorum yapmanın bile gereksiz olduğu bu yazı ve yazının sahibi olan insan müsfetteleri ancak değerlerimize saldırarak mutluluğu tadabildiklerini düşünüyorlar.beni tek üzen yanı onların içinde bulunduğu gafleti görememeleridir .Cenab-ı Hak'tan dileğim onların gözünün önündeki gaflet perdesini kaldırmasıdır.

YARADANA Emanet olun.

SAĞLICAKLA...

Share this post


Link to post
Share on other sites

ukala şey ayrıca küstah o kadar sinirlendimki ne desem kafi olmayacak ..... ayrıca yalannnnnnnnnnnnnnnnnn

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Ben de afallanmaması gerektiği kanaatini dile getiren arkadaşlara iştiraktayım acizane.

 

Sicili hiç de temiz olmayan sabık maarif vekillerimizden Hasan Ali Yücel'in veledi Can Yücel isimli şahsiyet hakkında fazla yorumda bulunmayacağım. Bu küfürbaz (daha da beteri bunu marifet sanan), küçük beynine rağmen kendisini dev aynasından izlemeye bayılan, neticede de "Aha ölmedim, ölmüyorum, ölmeyeceğim" falan diye zırvalarken gırtlak kanserinden nalları diken kuduz komünist, insan müsvettesi hakkında Rahmetli Osman Yüksel'in vaktinde sarfettiği şu cümle, nefis ve son derece isabetli bir profil çizmektedir:

 

- Bravo Hasan Ali'ye, p..ini de kendisi gibi yetiştirmiş!..

 

Can Yücel'in şahsıyla ilgili çıkınımızı tam açmadan burada kapatalım ve bu kaale alınmaması gereken, fakat afallamalara sebep olduğundan kısaca değinilmesi iktiza eden sarhoş saçmalarına geçelim.

 

Öncelikle, bazı arkadaşların da vurguladığı gibi Urfa olayı kafadan yanlıştır. Üstadın soyu Maraş'a dayanır, Abdülbaki Fazıl Bey'in doğum yeri ise Urfa değil, İstanbul'dur. Üstadın Maraş doğumlu dedesi dahi Urfa'da hiç bulunmamıştır. Ya "O güzel dadaş, o erzurum kongresi yiğidi cevat dursunoğlu", ya da C. Yücel epeyce sallamış, yahut her iki ilin de sonradan başına birer ünvan almış olmasından dolayı zihin bulanıklığına duçar olmuşlardır. Bu hal belki de sarhoşluktandır.

 

Üstadın babası Abdülbaki Fazıl Bey, genç yaşında, babası Mehmet Hilmi Efendi tarafından müthiş bir şekilde şımartıldığı için özellikle şehvani konularda kontrol edilmesi güç bir yaramaz haline gelmiştir. Zaten 16, 17 yaşlarında evlendirilmesinin altında da onu dizginleme düşüncesi pay sahibidir. Çevredeki lakabı da "Deli Fazıl"dır. Buraya kadar çizilen portre Can Yücel'in zırvalarının doğru olabilme ihtimalini soru işareti olarak karşımıza çıkarır, devam edelim: Öte yandan A. Fazıl Bey, Mekteb-i Hukuk'u bitirmiş, Bursadaki bir mahkemede aza mülazımlığı, Gebze savcılığı ve Kadıköy ceza mahkemesi hakimliği yapmış ve 30 yaşında üstadın validesi Mediha hanımı boşadıktan sonra başka bir kadınla evli bulunduğu bir sırada 34 yaşında iken vefat etmiştir. Kendisi hayatı boyunca tımarhaneye hiç girmemiştir. Lakabının "Deli Fazıl" olması, çocukluğunda taşıdığı o müthiş yaramaz ruhundan ileri gelmektedir. Kendisi özellikle cinsel bakımdan tasvip edilecek bir insan değildir, fakat lanse edildiği gibi bir deli de hiç değildir, belirtildiği gibi tımarhanede yatmamış ve kesinlikle ciddi bir zeka gerektiren görevlerde uzun yıllar çalışmıştır. Kaldı ki bir insanın babası deli bile olsa, bu insanın kendisinin bir dahi olamayacağını iddia etmek saçmalama fiilinin varabileceği en uç noktalardan birisi olarak karşımıza çıkar. Sevmediği bir insanın babasına "iftira" atmak ve aklınca hedef alınan şahsiyetin değerini bu şekilde düşürmeye yeltenmek de ayrı bir düşkünlüğün, kalitesizliğin, ezikliğin, bayağılığın göstergesidir.

 

Dediğim gibi, kaale alınacak laflar değil bunlar...

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu saçmalığı uyduran da duyuran da bir yere kadar hoş görülebilir.Şaka bile olsa hiç hoş değil.

 

ZUHURU PERDE OLMAZ ZUHURA

GÖZÜ OLAN DELİL İSTER Mİ NURA....

Share this post


Link to post
Share on other sites

allah bir insandan yüzünü çevirmeye görsün sonuç zincirini kıran itlere dönen bi yığın genetik çöp işte...

 

 

 

Ey düşmanım,sen benim ifadem ve hızımsın ;

Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın!..

Share this post


Link to post
Share on other sites

üstadı fikirleri,düşünceleriyle çürütemeyecek,onu Anadolu insanının gözünde hiçbir şekilde küçük düşüremeyecek bir zavallının seçtiği adi bir yol ve bu yolun mahsülü..ölmüş gitmiş bir adamın arkasından konuşup onun yüklüce olan günahlarını almaya gerek yok

 

selam ve dua ile...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Günah alma filan değil bu, hakikati teslim etmenin getireceği bir manevi derece sözkonusudur. Hergün namazlarda Ebu Leheb'e beş vakit sövüyoruz. Hergün Ebu Cehil'den, yahut bizi bu hale getiren devlet büyüklerinden bahisler açıyoruz. Yapmayalım mı? O zaman bilinçlenme meydana gelemez ki! İftira etmiyoruz ki? Perdelemenin sorumluluğu da cabası...

 

Can Yücel işte, ukalalığı marifet sanan bir zavallı. Bu ana kadar hakkında yazılmış olan tüm tahlillere ve şu 'deli saçması'na verilen cevaplara imzamı atıyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

üstad yeni bir nesil yetiştirdi yatiştiriyor çok şükür can yücel ne yaptı ki sahilde rakı balık yapmaktan başka. muhtemelen kadehin dibine geldiğinde uydurduğu bir lakırdı. gülüp gecerim ancak.

 

 

 

 

 

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!

 

Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eleştiri olsa belki tartışmak için buraya yazılabilir fakat saçmalıkların buraya yazılması bile saçmalıktır...

Share this post


Link to post
Share on other sites

" saçmalıkların buraya yazılması bile saçmalıktır"

 

Hayır efendim..Üstadımızın şahsına yönelik bu denli aleni ve ahmakça karalamaları gündeme getirerek hakikatin tecellisine zemin hazırlamakta herhangi bir beis yoktur!

Sözkonusu ithamların 'saçmalık' olduğu aşikardır.Fakat onu buraya taşıyanı ve fikirlerini paylaşanları bu saçmalıktan hissedar etmeninde iler tutar yanı yoktur.

Öfkemiz, Üstadımıza olan itimatımızın ve samimiyetimizin tecellisidir...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Bir ahlak fukarasının söylediğini ciddiye almayalım lütfen! Kendisinin ne olduğunu herkes biliyor...

 

Haklısınız ciddiye alınacak değerde değil, lakin ben söyledim oldu diyememeli. Onu diyebilecekse biz Üstad'ın izinden gitmeye çalışıyoruz demeyelim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Batını zahirine yansımış, hınzır suratlı bir dallama.

 

Sezen Aksunun sırtını öpmüştü zalak.Çocuğu da bir hindu ile hindu geleneklerine göre evlendi tütsüler eşliğinde.Bunun babası bana Tevfik Fikret'i kendisi de Haluk'u hatırlatır. Artık oğlu da ya Tarkan olur ya da F.Ürek...

Share this post


Link to post
Share on other sites

cehalet ve ahlaksızlığın harmanlanmasından tevellüd eden,haddini aşmış,adi bir yazı.yani tam anlamıyla beyin fukaralığı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu bizi afallatmayan hatta kızdıran yazıyı koyan kardeşimizin halis niyetler taşıdıgına eminim can yücel gibi bir şahsiyetten beklenen şaçmalık her zaman ki gibi lütfen daha dikkatli davranalım yazı sunarken...saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...