Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Akdeniz Bizimdi!

Recommended Posts

M Ertuğrul Düzdağ tarafından sadeleştirilip Akdeniz Bizimdi adıyla yayınlanan (Türdav, 1990) Gazevat-ı Hayreddin Paşa'dan.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Olacak olsa gerek çar ü naçar,

Gerek kalbin gen tut, gerek dar.1

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Sürahi kırılırsa kadeh ortada kalmaz;

Ey saki, baş gitse ayak payidar olmaz.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Bir kişinin ki yardımcısı Allah ola,

Var kıyas eyle ol ne şah ola.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Kaçanı koğucu olma, ihtimal ki zarar edersin.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Temiz suya kurbağanın vakvakasından ne zarar!

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Hemen sen yolunda ola gör, erenler meydanı boş komaz.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Na-murad olma dila düştün ise bahr-i gama,

Hele emvac-ı felaket geçer inşaallah.2

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Ey birader, pekçe sakla rızkını etme telef,

Düşmana kalırsa kalsın, dosta muhtaç olma tek.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Kişi nam ile işler bir işi,

Namsız bir pula değmezmiş kişi.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Bu Arap kısmına eskiden beri itimat etmek yoktur.

 

Dememişler ki, "bu vilayeti fetheden gaziler, senin buraya geldiğini istemezler, var nereden geldin ise yine oraya yıkıl git."

 

Halbuki salt kendi başına gelmiş imiş. Yanında fazla askeri yokmuş. Öyle olsa idi, zorla gelip oturdu derlerdi. Amma Arabın şanındandır, ekseriya, "her kim eşek, biz semer," fikrini kullanırlar.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Sakın sanma ki hayın berhudar olur,

Akıbet ya boynu vurulur ya berdar olur.3

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Ne denlü çoğ olursa ördek ü kaz,

Yeter imiş ana bir şahin-i baz.4

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

[Avrupalılar] aralarında yemin edecek olsalar, "Türk başı için," diye ederler, Türk'e bu derece hürmet gösterirlerdi.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Kanadı bitse bir marın, sanır hayra delalettir,

Veli bilmez anı, ol kim zevaline işarettir.5

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

 

Kadıoğlu bedevilere şöyle haber saldı:

 

 

"Her kim bir Türk tutup kellesini kesip bana getirirse 10 kuruş bahşiş alacak. Ayrıca üzerinde her neyi varsa onun."

 

Bedeviler akçasız pulsuz idiler. Zaten onlara göre bir Türk öldürmek büyük gaza sayılırdı. Şimdi bahşiş verilip bir de üzerinden çıkacak olan her şey onlara bırakılınca artık ne olur?

 

Şimdi bu müfsit herifler etrafa dağılıp koku almış zağarlar gibi, "acaba nerede bir Türk buluruz?" diye dağdan dağa, yardan yara Türk arayıp gezerlermiş. Yaralıdan, düşmüşten, kalmıştan buldukları Türk biçarelerin başcağızlarını kesip Kadıoğlu'na götürür, 10 kuruş bahşişlerini alırlardı; elbiseleri de onların olurdu. Böyle çok zulmettiler.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Yar odur ki bun deminde yar ola,

Şadlıkta her kim olur yar ola.6

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü,

Yeter imiş ana kasabın birisi.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

"Oğlum Aydın Kaptan! İç aleminde bazı şeyler görülür. Şaşırma. Aksine iş işleme. Teslim ol. Kişi hangi menzile ermek dilerse, teslimlik ile erer. Oğlum, cihat yolunda gezenlerde seyran eksik olmaz."

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Eğer dilden gelen elden geleydi,

Gedalar kalmayıp sultan olaydı.7

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Er odur ki dünyada koya bir eser,

Esersiz kişinin yerinde yerler eser.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Hayreddin Paşa'nın vefatı

 

İmdi Hayreddin Paşa hazretlerinin dedikodulardan bir miktar hatırı kırılmış idi. Hasta oldu. Dil yarasının devası olmaz demişler. Eceli gelip vakit saat erişmiş olmakla 3 gün sonra vefat etti. Cuma ve Kadir Gecesi idi. Bu fani alemden ebedi aleme geçti.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu parçalar (biri benim imzada da var) Barbaros Hayrettin paşanın günlüğünden (daha doğrusu gazavatından) dili sadeleştirilerek ertuğrul Düzdağ tarfından Akdeniz Bizimdi adıyla yayınlanan kitaptan.Eski Osmanlıyı ve o zamanın insanlarının hayatlarını anlamak konusunda bana çok yardımcı olmuştu.Tarihin bu yönünü sevdiğim için sizinle paylaşmak istedim ,belki tek seven ben değilimdir diye.Şimdi,buldukça kitaptan parçalar yazacağım buraya ,yardımcı olursanız sevinirim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ama üç yılın dolmasına kırk gün kala yarısından çoğunun bu inançları bozuldu. Bir gün Cezayirliler bir araya geldiklerinde Türklere: "Hey adamlar, divane misiniz? Bizler Peygamber soyundan gelmiş iken bile, Allah erlerinin yolunda olamıyoruz. Sizler ise Etrak denilen Türk kabilesinden bunu umursuyorsunuz. Barbaros Cezayir‘e üç seneye kadar gelir, diyorsunuz. Halbuki onun maksadı Cezayir’den bir yolunu bulup firar etmekti. Kâfir yakasında bir ada basmak bahanesiyle çoluk çocuğunu alıp nezaketle buradan kapağı attı. Varıp Cicel vilayetini mamur etti. Kâfir yakasının bütün ganimetini getirdi. Donanma sahibi oldu. Zevk ü sefası buradan iyidir. Hiç bu semte bakar mı? Sizin başınıza soğuk geçmiş." dediler.

 

Böylece hepsinin fikri değişti. Yalnız iki üç kişi kaldı ki, bizim iyiliğimize ve boş adam olmadığımıza şahadet edip dururlardı.

 

Toplantıdan sonraki gece, bu kırk kişinin hepsi bir rüya görüp ertesi gün birbirlerine anlattılar. Birinin gördüğünü hepsi de görmüş. Rüya şöyle idi:

 

Bunlar kendilerini, deniz kenarında etrafı gül gülistanlık, akar suluk, misk ü amber kokar, râyihasından dimağlar bayılır bir yerde buldular. Bir yeşil çadır kurulmuş. İçinde nebiler sultanı, doğrular rehberi, yüce ve temiz Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem), etrafında ashab, (rıdvanullahi taala aleyhim ecmain) oturmuşlar. Bu kırk kişi çadırın taşrasından bakıp gördüler ki, tahkir edip küçümsedikleri adam al bir elbise içinde, belinde pırıl pırıl bir kılıç, Resulullah’ın önünde edep ve tazim ile başı önünde diz çöküp oturmuş.

 

Resul-i Ekrem Efendimiz buyurmuş:

 

"Ya Hayreddin! Allah’a tevekkül et. Kendi yerine dön. Kâfirlere ve hasmın olan münafıklara karşı zafer kazan." Gazileri siz boş mu sanırsınız?

 

 

 

 

 

Khair_ad_Din.jpg

 

Rüya burada bitmiş uyanıp: "Esselatü vesselamu aleyke ya Resulallah" demişler, sabahleyin bir araya gelip hali öğrenince, bizi bırakmayan üç kişi:

 

"Gözünüzle gördünüz mü, kimde ne varmış? Resulullah’ın sancağını çekip ömrünü din-i mübin uğruna harcayan gazileri siz boş mu sanırsınız? Ol gazi size Türklüğünü de Müslümanlığını da gösterdi. Siz de ne olduğunuzu şimdi bildiniz mi?" dediler. Ötekiler ise başlarını eğip cevap vermekten aciz kaldılar.

 

Aynı gece aynı rüyayı ben dahi gördüm. Uyandığımda henüz misk ü amber kokusu dimağımdaydı. "Esselatü vesselamü aleyke ya Resulallah" diye selâm verdikten sonra kendi kendime bu rüyayı tabir edip: "Ey koca asil Hayrettin bu saadet ki sana erişti. İnşallah yine Cezayir’e dönüp dostlarımız şad, münafıkları berbat etmemiz de muhakkaktır." dedim. Kalbimden Cezayir’e gitmeye niyet bağladım. Ama kimseye söylemedim. (Barbaros Hayrettin Paşanın günlüğü Akdeniz Bizimdi, 8. Bsk. M. Ertuğrul DÜZDAĞ, s. 204-206)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...