Çilekeş 5 Report post Posted July 20, 2005 GENÇLİĞE HİTABE 1975'de, M.T.TB.'nin tertiplediği Millî Gençlik Gecesi'nde... Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... «Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!» şuurunda bir gençlik... Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını Allah'ın, Kur'ân'ında «belhüm adal» dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helak edici tam dört devre bulunduğunu gören... Bu devreleri, yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik... Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün «dikeyleri «yatay» hale getirecek bir nida kopararak «mukaddes emaneti ne yaptınız?» diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik... Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik... Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında «Hakimiyet Hakkındır» düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir gençlik... Emekçiye "Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın!" ; Kapitaliste ise "Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!" ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik... Bir buçuk asırdır yanıp kavrulan ve bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığını, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezheb, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik... "Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert "ben varım!" cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dâva ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik... Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik... Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik... Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi, ve daha nesi ve nesi, hâsılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve temmişesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tek başına onlara karşı durabilecek destanlık bir meydan savaşı içinde ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik... Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiçbirini beğenmeyen, onlara "siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başınıza gelmezdi!" diyecek ve gerçek müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasıl"ını gösterecek bir gençlik... Tek cümleyle, Allah'ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin alemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, sarınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik... Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır! Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!... Allah'ın selâmı üzerine olsun... Necip Fazıl Kısakürek Share this post Link to post Share on other sites
ToKSiN 6 Report post Posted July 20, 2005 Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! S.A. Gerçekten güzel bir bitiriş olmuş. Gerçi ben gençlik hitabesini daha uzun zannediyordum. Bu kısltılmış falan değil dimi.? Orjinali bu yani ? Selametle... Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted July 20, 2005 Selamlar, Bu hitabenin aslı 1975 yılında, M.T.T.B.'de söylenmiş ve daha sonra üzerinde Üstad tarafından bazı değişiklikler yapılmıştır. Yani şu anda elimizde iki adet Gençliğe Hitabe bulunuyor... Bu iki Gençliğe Hitabe arasındaki tek ve en büyük fark, bazı yargıların farklı kelimeler kullanılarak ifade edilmesinden başka bir şey değil... (Hitabenin diğer şekline, Üstad'ın, "Hitabeler" isimli eseri yardımıyla ulaşılabilir.) Üstad'ı, bana sevdiren hitabe budur diyebilirim. Zira 11 yaşındayken, bu hitabeyi, Üstad'ın o ruhlara işleyen müthiş sesinden dinlediğim zaman onun ne denli büyük bir insan olduğunu az-buçuk anlamıştım. Yüce Üstad'la Asıl tanışıklığım ise 2 sene önceye dayanır... Tek kelime ile mükemmel bir hitabe, dinleyeni kendisine bağlayabilecek bir eser... Saygı ve selamlarımla... Share this post Link to post Share on other sites
ToKSiN 6 Report post Posted July 20, 2005 Ne zaman hazırlanacak acaba bu sesli kayıtlar? Bu hafta içinde sunulur mu? Çünkü anasayfa da down.php sayfasına da link verilmişte... Selametle... Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted July 21, 2005 Ne zaman hazırlanacak acaba bu sesli kayıtlar? Bu hafta içinde sunulur mu? Çünkü anasayfa da down.php sayfasına da link verilmişte... Selametle... İnşallah Bugün! :) Saygı ve selamlarımla... Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted February 28, 2006 Selamlar, Taha nickli arkadaşımızın bu hitabeyle alakalı yaptığı çalışma... Tıklayın Kendisine teşekkür ediyoruz. Saygı ve selamlarımla Share this post Link to post Share on other sites
tavdih 0 Report post Posted April 8, 2006 SelamunAleykum Siteye üye oldum ve ilk işim gençliğe hitabeyi aramak oldu... Bu sayfada bulunan gençliğe hitabe sanki onun gençliğe bakışını başka birisi yorumlamış gibi duruyor... Necip Fazıl Kısakürek denince akla o muhteşem uslub gelir, kelimelerle oynamak denince de akla Necip Fazıl Kısakürek... Kendi sesinden dinleyerek veya şiir kasetinin veya şiir kitabının bir yerinden bakarak düzeltilirse bunu yapanın emeği boşa gitmez bende bilgisayarıma gerçeğini yazıyorum ama birilerinin benden önce bitirmesi güzel olur... O'nun uslubunu hiç bilmeyen yukardaki yazıyı O'nun uslubu sanarsa eyvah... Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted April 9, 2006 Selamlar, Aşağıda, bu hitabenin "Hitabelerim" adlı kitapta bulunan şeklini sizlerle paylaşıyorum, inşallah bununla birtakım soru işaretleri ortadan kalkmış olur. (S. 234'ten itibaren...) GENÇLİĞE HİTABE (1975'de, M.T.T.B.'nin tertiplediği Millî Gençlik Gecesi'nde...) Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... «Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!» şuurunda bir gençlik... Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını Allahın, Kur'ân'ında «belhüm adal» dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helak edici tam dört devre bulunduğunu gören... Bu devreleri, yükseltici aşk, Çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik... Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün «dikey»leri «yatay» hale getirecek bir nida kopararak «mukaddes emaneti ne yaptınız?» diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik... Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik... Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında «Hakimiyet Hakkındır» düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir gençlik... Emekçiye "Benim sana acıdığım ve yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın!" ; Kapitaliste ise "Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!" ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik... Bir buçuk asırdır yanıp kavrulan ve bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığını, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezheb, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik... "Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert "ben varım!" cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dâva ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik... Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik... Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik... Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi, ve daha nesi ve nesi, hâsılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve temmişesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tek başına onlara karşı durabilecek destanlık bir meydan savaşı içinde ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik... Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiçbirini beğenmeyen, onlara "siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başınıza gelmezdi!" diyecek ve gerçek müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasıl"ını gösterecek bir gençlik... Tek cümleyle, Allah'ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin alemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, sarınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik... Bu gençliği karşımda görüyorum. Maya tutması için otuz küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allah'a hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır! Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!... Allah'ın selâmı üzerine olsun... Görüldüğü gibi ilk mesajda alıntılanan metinle arasında bazı şeklî çelişkiler var. Saygı ve selamlarımla Share this post Link to post Share on other sites
tavdih 0 Report post Posted April 12, 2006 Allah Razı Olsun Kardeşim... Bu hitabe o kadar önemliki üzerinde konuşmak bile büyük sorumluluklar ve cesaret istiyor, şu içinde bulunduğumuz zamanda Allah'ın gazab edip maymuna çevireceği işleri sözleri bile rahatlıkla söyleyip yapanlar ortalıkta dolaşırken gerçekten bizler köşeye sıkıştırılmış gibiyiz Allah yardımcımız olsun...Amin. Share this post Link to post Share on other sites
Gaye Tek / Ölmemek... 0 Report post Posted March 21, 2007 Sadece Mükemmel.Üstad'ın İstediği Gencliğin bir üyesi olabilmek için canla,başla,Aşkla,vecd calışmak bir borçtur boynuma.Herkese Gencliğe Hitabeyi Kendi sesinden dinlemesini tavsiye ederim.İnsanı Muhteşem derecede etkiliyor... Selametle... Not:Ahmet Abi Şu smilelere bide Gül eklesen :rolleyes: :D Share this post Link to post Share on other sites
Salihbey 6 Report post Posted March 22, 2007 GENÇLİĞİN ÜSTADA CEVABI İnsanımızın iptal edilmiş hislerini iade etmek üzere... İnsanımızın mefluç ruhuna ve maddesine hayat nefhasını üflemek üzere... Tepetaklak devlet ehramını yerli yerine oturtmak üzere... İnsanımızın muhtaç olduğu ahlâkı bir şahmerdan baskısiyle dışardan içeriye doğru mühürlemek üzere... Devlet ve mahkemede insanı bileklerden kelepçelerken, mektep ve ailede vicdanından kelepçeleyici adalet sistemini mahyalaştırmak üzere... Bütün insanlığın, farkında olmadan beklediği devlet ve cemiyet nizamını, münadilerle meydan meydan haykırmak üzere... İnsanımızı çiğköfte yaparcasına düşünce teknesinde pişinceye kadar yoğurmak üzere... İlimde, fende, fikirde, sanatta, her şeyde, Peygamber ne dediyse gerçeğin ve toplamın onda olduğunu ve sayıları o yekûne uydurmak gerektiğini öğretmek üzere... Tarihimizi lif lif ayıklamış ve sahte kahramanları gerçeklerinden ayırmış olarak... Allah için buğz ve Allah için aşk ölçüsüne uygun şekilde, baş nefret kutbu ile baş muhabbet kutbunu tayin etmiş olarak... Batı dünyasını bütün oluş sırları ve olamayış hikmetleriyle süzgeçten geçirmiş olarak... Bâtıl olanı güzelleştirmeyi bilen Batıya karşılık, Hakkı çirkinleştirmeyi beceren kaba softa ve ham yobaz tipini, kökünden budayıcı idrake ulaşmış olarak... En çarpıcı ve cezbedici estetik ölçüleriyle pırıldamak zevk ve gayesine ulaşmış olarak... Batının baş çilesi, insanoğlunu Homongolos'a çevirici makine bilmecesini en derinden çözmüş olarak... Bir kuzu öksürse ağlayacak kadar rikkat sahibiyken, binlerce insanı gözünü kırpmadan ipe çekmeyedek prensip iradesine ve irade prensibine malik olarak... Gözleri kara, alınları fikir çizgili, kalbleri ceylân, iradeleri çelik, imanları volkan, irfanları tarla, idrakleri bıçak, edâları şiir, diyalektikleri ipekten örgü bir nesil istiyordun... GELİYORUZ... BUNA MEMURUZ!.. MECBURUZ BUNA!.. Share this post Link to post Share on other sites
yunuscoskun 4 Report post Posted July 7, 2009 efendim üstadın gençliğe hitabesini konya selçuk üniversitesinin ilahiyat fakültesi bir dönem mezunlarının yıllığında okudum utandım rezil etmişler ya , olmayan kısımlar ekleniyor , olan kısımlar çıkartılıyor kelimelerle oynanıyor ayıp yani..... tam mezun olanların tarihini hatırlamıyorum ama 2000li yılların başı olması lazım eğer bu konuda bilgisi olan varsa lütfen beni bulsun özellikle mezunlardan... Share this post Link to post Share on other sites
gcis 0 Report post Posted July 8, 2009 Açıkcası değişiklikere dikkat etmedim lakin kusurumuz varsa afıınıza sığınıyorum düzeltmeler için teşekkür ederim... Share this post Link to post Share on other sites
yunuscoskun 4 Report post Posted July 9, 2009 Açıkcası değişiklikere dikkat etmedim lakin kusurumuz varsa afıınıza sığınıyorum düzeltmeler için teşekkür ederim... efendim kusura bakmayın bu konuda hassas olmamız gerekiyor hele sizin gibi nezih okulların mezunları ki bizden kat be kat üstada saygıda kusur etmeyeceğinizden adım gibi eminim.... bir karışıklık olmuştur..... saygılarımla.... Share this post Link to post Share on other sites
medetres 0 Report post Posted August 31, 2009 10 yıldır odamda asılı durur çerçeveli siyah bir zemin üzerinde Share this post Link to post Share on other sites
kaldırım 0 Report post Posted August 31, 2010 İlk kayıt olur olmaz sitede aradığım konuya ulaşmanın mutluluğu içerisindeyim. Forum gerçekten dolu dolu. lise yıllarımızda NFK yı seven abilerimizin dilinden ezbere dinlerdik gençliğe hitabesini. duygulandım. yıllar öncesine döndüm. tüylerim o yıllardaki gibi yeniden ürperdi. forumu hazılayan herkesden allah razı olsun.. Share this post Link to post Share on other sites
HİÇ 542 Report post Posted September 17, 2010 Gençliğe hitabenin her cümlesi konferanslık mevzudur,her kelimesi hatta her harfi buram buram fikirle doludur. "Kim var diye seslenilince sağına ve soluna bakınmadan fert fert ben varım cevabını verici ve her ferdi benim olmadığım yerde kimse yoktur bilincine sahip bir dava ahlakını pırıldatıcı bir gençlik"... muazzam ölçü... Share this post Link to post Share on other sites
ibooo 0 Report post Posted February 8, 2012 Soldan adam mı var Necip Fazıl'ı anlayacak, hepsi dangalak... Can Yücel üstad son devrin din mazlumları kitabında en doğru anlatışın Allah'ın inayetiyle karşıt görüşdeki insanların kendi ağızlarıyla yaptıkları açıklamaları kendi manamızı açıklamak için numune olarak kullanılmasıyla olacağını benim naciz ifadelerimden daha müspet bir mana ile açıklıyordu Can Yücel'de Üstad'ın bu yorumunun örneğini vermiş ve de biz de Üstad'ın seslendiği nesil olarak üzerimize düşeni yapmayı hakedenlerden olmamız duasiyle vesselam... Share this post Link to post Share on other sites
En Son Osmanlı 44 Report post Posted February 8, 2012 Gençliğin hitabeye karşılığı nasıl acaba! Share this post Link to post Share on other sites
Duhâ 30 Report post Posted September 14, 2012 "Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert "ben varım!" cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dâva ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik... http://www.youtube.com/watch?v=JAjLAycgY6I&NR=1&feature=endscreen Share this post Link to post Share on other sites