Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
BDG

Kendi Zaviyemizden Avrupalılık

Recommended Posts

KENDİ ZAVİYEMİZDEN AVRUPALILIK

 

Avrupalı, aşağı yukarı şu temel unsurlardan mürekkeptir: metod, sistem, akılla maddeye tahakküm sistemi, lâboratuvar tecrübesi, Yunanî ve hendesî zevk...

 

Bir asırlık Avrupalılaşma gayretimiz, eğer bizi gerçekten bir arpa tanesi boyu Avrupalıya yaklaştırabilseydi, bu beş unsurdan birer parça hisse alır ve o hisseciklerle anlardık ki, bu gidiş kof ve sahtedir.

 

Avrupalı bize, son derece maharetle idare ettiği gizli telkincileri vasıtasiyle kendi öz ruhunu terkib eden cevherlerden hiçbir şey kaptırmaksızın, birer cansız ve mânasız kalıp halinde, şapkasını, ceketini, pantalonunu muaşeret edeplerini ve ideolocyalarının posalarını, âletlerinin ihraç malı beylik mamûllerini verdi ve bütün bunların sırrını kendisine sakladı.

 

Eğer Avrupalı bir kafayla, yedek parçaları memlekette bulunmayan ve yapılamayan, olduğu gibi yabancı eliyle yabancı topraklarda kurulan, hattâ yabancı mütehassıslar tarafından düzenlenen bir fabrikanın, sanayileşme yolunda ne hazin bir iflâs belirttiğini düşünecek olursak, Avrupalılaşma hikâyemizin iç yüzünü anlarız. Ve "kıys alelbevâki –gerisini kıyaset!" deriz. Avrupalıdan bugüne kadar maddî ve manevî kaç unsur almış bulunuyorsak, istisnasız, hepsinde aynı kanun...

 

Ve bütün bunlar, ruhu metod ve sistem yuvası olan Avrupalının, bir zamanlar ödünü patlatmış olan İslâm ve Türk bütünlüğüne karşı duyduğu hınç yüzünden oldu; onun perde arkası giriştiği metodlu telkinler ve sevk ve idarelerle meydana geldi. Biz onu taklitte gûya mahâret gösterdikçe, o bizi daima alkışladı; daima şanlı mâzimizdeki kıymetleri zemmederek, onları çiğnemiş olmak meziyeti adına bizi methetti; ve her defa biraz daha güme gittiğine şahit olduğu eski medeniyetimizin yeni harabelerini gördükçe neşesinden uçtu. Bütün bu halleri de asrî küfür yobazlarımız, cihana hayret veren terakki ve inkılâplarımızın senetleri diye göstermeye kalktı.

 

Şüphesiz ki, Avrupalı, bize karşı metod ve sistemini muazzam ve muhteşem bir muvaffakiyetle idare ve maksadını nihaî haddiyle elde etti. Şimdi şu merkezdedir ki, bütün bu hallerin iç yüzünü anlayabilmek için, ya gerçek ve üstün mânasiyle Şarkı kavramış bir Şarklı olmaya, yahut da düpedüz ve ikisi ortası, öz buhranının farkında bir Avrupalı kültürüne ihtiyaç vardır. Bu şartlardan birincisi, işi müsbet, ikincisi menfî zâviyeden hal ve fasletmeğe yeter. Bizse bunlardan hiçbiri değiliz. Sadece kendisini içinde yitiren ve dışında hiçbir şey bulamayan...

 

Hale bakın ki, kaybettiğimiz kıymetleri bize gösterip tekrar buldurmak için bile en kolay çâre, gerçek ve üstün mânasıyle Şarkı kavramış bir Şarklı olmayışımıza karşılık, hiç omazsa sahiden biraz Avrupalı olabilmeye bağlı kalıyor.

 

Ne Şarklı ne de Garplı olan bizim asrî yobazlarımızdır ki, bu incelikleri ebediyen göremeyecek ve anlayamayacaktır. Bilemeyeceklerdir ki Batıyı anlamak hakkı, her şeyi anlamak hakkiyle beraber sadece müslümandadır. Ne ızdıraplı ve işkenceli tecellidir: Garba karşı Şarkı, Garplıya mukabil Şarklıyı müdafaa için bile, hiç olmazsa Garplının ruh ver fikir mimarisine ermekten gayri bir çâre bırakmamış bir devrin içinden sesleniyoruz! Efendiler, kendinizi ve kendi mazinizi anlayabilmek için bir türlü kendiniz olamadığınıza göre hiç olmazsa –kötü niyetleri bir tarafa- sadece Avrupalı olunuz, razıyız! O zaman size diyeceğiz ki, "metod, sistem, akıl, lâboratuvar ve en nadide zevk ölçüsüyle kâinatta tek esasın İslâm olduğunu isbata hazırız!" Ama siz Avrupalı olmadığınız için, fikre karşı tükürük, yumurta kabuğu ve bekçi sopasiyle harekete geçmeyeceğinizi neyle temin edersiniz?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadımızın yukarıdaki bahsinde bir taşa taş ustasının şekil vermesi misali üstadımız Avrupalılığa bakışımızdaki ruh halimizi yansıtışı tam ve net.

İlk kısımda bahsedilen avrupalının kayda değer özelliklerinden birisinin bile bizde olmadığını, son kısımda bahsedilen şu andaki halimizin yansıtması ve mukallid neslin kendileri olmadan batılı olma isteğini dile getirmesi ilk göze çarpan yerler.Kendin olmadan başkası olmaya çalışman bizim bir buçuk asrımıza mal oldu.Hala bizi biz yapan değerlere sarılma yok, yine batı hep batı. Bari onu yapabilseler, üstadın dediği gibi.Ama o da yok.

Avrupalının alkışına kanan, hamur mayası yutmuş olan hamur mayasını da vücuda yararlı sanan kuru kafa nesli bizlerin damarlarındaki kanı bile kuruttu.Ve bu nesil dün cennet mekanları tahtından indirip, onca kahramanı sahtesi ile yer değiştirtti.Bugünde fikirsiz,ruhsuz hayal gibi yaşamakta.Ve gördüğü,konuştuğu kişiyi zehirli telkinine ve tesirine yakalatmakta...Yine aklı batıda.Yine fikri batıda. Hani bir örnek var ya, siz birçok inkılap(!)ı batıdan geldiği için kabul ediyorsunuz doğru mu ? cevap: evet. Peki islamda batıdan gelse onu da kabul eder misiniz? C:evet. O zaman siz batıyı kuru kuruya taklit eden boş neslin, yobaz aklın temsilcilerisiniz.

İşte durum bu şekilde batıda olsun da... Bu anlayış ömrümceklerin sayısını ancak çoğaltmakta.

Mesele ise şu;

BİZE KALAN AZİZ BORÇ ASIRLIK ZAMANLARDAN,

TARİHİ TEMİZLEMEK, SAHTE KAHRAMANLARDAN.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...