Muvazene 190 Report post Posted July 7, 2007 Osman Yüksel AP milletvekiliyken, Demirel bir oy fazlasıyla milletvekiliydi. O zaman yürürlükte olan “ Milli Bakiye” denilen seçim sistemiydi ve çok adaletliydi. Ama Demirel’in işine gelmiyordu. Aynı ANAP’ın yaptığı gibi Seçim Kanununu değiştirmeye kalktı. Osman, bu değişikliği benimsemedi… Biz de dört muhalefet partisi, engellemeye uğraşıyoruz. Kollar kırılıyor, meydan kavgaları çıkıyor. Üç ay didişme oldu. Bu ortamda dahi, Osman Yüksel, AP milletvekili olmasına rağmen, Demirel’e karşı çıktı. Artık, döve döve de olsa, Osman’a oy verdireceğiz diye karar vermişler. Osman bakmış baskıdan kurtulamayacak, İstanbul’a gitmiş. Oylama yapıldı. AP 225 oldu, 226 olamadı. Bakmışlar herkes var, Osman yok. Demirel gayet kederli, ertesi gün Osman’la konuşuyor: “ Ya Osman, yaptığını beğendin mi ? Sen olsaydın kanunu çıkaracaktık. “ diyor. Osman : “ İstanbul’a gittim, bizim hanımın ablası hasta da, onu oraya götürdüm.”… Demirel : “ Öyle şey mi olur yahu Osman, hanım madem hasta, uçağa korsun gider, trene korsun gider, senin gitmen şart mıydı ?” demiş. “ Yoo” demiş Osman, “Bizim hanım ben olmadan hiçbir yere gidemez. Sizin Nazmiye Hanım’ın açık yeri, kapalı yerinden fazla. O senin dediğin gibi her yere sensiz de olsa seyahat edebilir. Bizimki mübarek sakal-ı şerif gibi yedi bohçanın içinde saklıdır. Onu ben bir yerden bir yere alıp kendim götürmezsem, kendiliğinden gidemez!...”” Devlet Eski Bakanı Süleyman Akif Emre Cuma Dergisi - Aralık 1991 Quote Share this post Link to post Share on other sites
almila 0 Report post Posted July 7, 2007 paylaşım için teşekürler. Allah bu ülkeden Osman Yüksel Serdengeçtileri eksik etmesin. Quote Share this post Link to post Share on other sites
hafakan 195 Report post Posted July 7, 2007 amin.............. Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted July 8, 2007 Selamlar, Mütemadiyen nükte üreten çok ince bir zeka... Sakal-ı şerif teşbihi gerçekten çok hoş olmuş. Hem kıymette, hem "muhafaza lüzumu"nda İsmet ve Nazmiye hanımların karşılaştırılmasının neticesi bu kadar keskin anlatılabilirdi ancak. Meşhur nüktedir, onu da bu başlıkta zikredelim, zira yine başlıkta adı geçen 2 kişi etrafında oluşmuş bir nükte. Daha önce de yazılmıştı fakat burası da yeri... Efendim malum, Osman Yüksel de, Üstad gibi, İnönü'nün gerek şahsından, gerekse de şahsında temsil ettiği dikta zihniyetinden çok çekmiştir. 8 yılda 20 sayı çıkarabildiği dergisi onu birkaç defa hapse götürmüştür. O da bu yolun çilekeşlerindendir. O da elini taşın altına koyanlardandır. Bugünün nisbeten daha iyi olan şartlarının doğmasına vesile olacak mücadeleyi veren altın aksiyon adamlarındandır. Karşısında ise, dediğimiz gibi, İnönü'nün remzlendirdiği bir zihniyeti bulmuştur Serdengeçti. Osman Yüksel'in evlendiği kişinin de adı İsmet'ti başlıkta yazdığı gibi. Merhum Osman Yüksel'in talihsizliği evliliğinde de peşini bırakmamış ve bu evlilikten dünyaya gelen tek çocukları 2 yaşındayken vefat etmiştir. Şu anda Osman Yüksel'in, ziyaret edip istifade edebileceğimiz evladı, soyundan gelen hiçbir kolu yoktur. Bu durum üzerinde çilekeş nükte deryasının yorumu şudur: - İki İsmet Tanıdım; biri hürriyetimden, biri zürriyetimden etti beni!.. Saygı ve selamlarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites
serdengeçti 10 Report post Posted July 8, 2007 NE DENİR TEK KELİMEYLE HARİKA. Bayılıyorum böyle hazır cevap,kıvrak zekalı insanlara .... Ben öyle olmayı çok isterdim.İnşallah serdengeçti diye diye o hak üzerime gelir. :) Kırk gün deli dersen deli olur hesabı. Quote Share this post Link to post Share on other sites
trradomir 206 Report post Posted November 24, 2007 - İki İsmet Tanıdım; biri hürriyetimden, biri zürriyetimden etti beni!.. Tam da bu nükteden, İsmet Hanım, Rasih Yılmaz'la yaptığı röportajda şöyle bahsediyor: - ...Anlık yaptığı nükteler çoktu Serdengeçti'nin. Hayatı nüktelerle yorumlamaktan hoşlanırdı. Zaman zaman aile arasında da nükte ve espriler yapardı. Yöresel tabirlerimizle bana takılır, "Adın batsın senin" derdi. Ancak 'İki İsmet' diye başlayan bir nüktesi vardı ki, bu beni ilk duyduğum zaman çok üzmüştü. Kendisine, 'Beni İsmet inönü ile aynı kefeye koyma.' diyerek uyarmıştım. Osman da esprinin maksadını aştığını ve buna benim ciddi olarak üzüldüğümü farketti. O günden itibaren de bir daha o nükteyi tekrar etmedi. Ancak duyuyorum ki hâlâ bazı konferanslarda, Osman hakkında yazılan yazılarda ve kitaplarda bu espri sıkça kullanılıyormuş. Bu durum beni hâlâ derinden rencide ediyor ve üzüyor. Eh, kim olsa üzülür. Nükte nefis ama, bunu okuduktan sonra ben kullanmamaya gayrette karar kıldım. :rolleyes: Quote Share this post Link to post Share on other sites