Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Recommended Posts

(Yedinci Sahne)

 

"BİRİNCİ AĞA - Ferhad Bey! Biraz düşün! Akıl..

FERHAD BEY - (Bir hamlede ağanın sözünü keser.) Biz çoktanberi kaybettik aklımızı. Onu çoktanberi rüzgâra savurduk (Ayağının ucundaki iskemleyi çizmesinin ucuyla çeker, üstüne basar.) Bir avuç Maraş'lı memleketinizi yabancı teslim etmemeğe karar verdiğiniz zaman, yaptığınız hareket bundan daha mı akla yakındı? Hiç kendinizi düşmanınızla karşı karşıya koydunuz mu? Kaç kişisiniz, kaçınızın eli ayağı tutar, kaç kurşununuz ve kaç bıçağınız var? Karşınızdaki kimdir? Top, mitralyöz, tank nedir? (Sesi yükselir.) Siz hâlâ dedelerinizden kalma baltalarla kılıçları başucunuza asa durun! Sizin gibi insanların binini milyonunu fare öldürür gibi ilâçla, dumanla öldürüyorlar, farkında mısınız? (Sesi alçalır.) Onlara, biz Allaha inanmış insanlarız, ölüm korktuğumuz şey değildir, dediniz. İşte söyleyebiyleceğiniz biricik söz buydu.

BİRİNCİ AĞA - Evet amma, akıl dedikleri...

FERHAD BEY - (Gene keser.) Size bunları aklınız mı yaptırdı. Sizin akıl diye bellediğiniz şey parmak hesabı gibi birkaç sayıdan başka ne bilir? Gözüne gösterilen ayağına getirilen şeyleri ölçüp biçmekten başka neye yarar? Akıl ne kendi başına birşey görebilir, ne de kendi başına bir iş başarabilir. Onlar akıllariyle top yaptılar. Biz yapamadık. Şimdi, biz aklımızdan başka bir tarafımızla bir iş yapabilirsek yapacağız.

BİRİNCİ AĞA - Ferhad Bey ! Kurbanın olayım! Bunun için senin Maraş'a gidip kendini teslim etmen mi lâzım! Sen gidersen aramızdan, biz ne olacağız? Maraş ne olacak?

FERHAD BEY - Ben onların arasına girip Reisi alacağım ve buraya getireceğim. Ama geriye dönememişim. Orada kalmışım. Olur ya. Günde kaç Osman'la kaç Ferhad gidiyor içimizden. Soruyor muyuz hesaplarını? Onların ceseti kimin cesaretinden eksiktir. Onlar bu toprağa kimden az lüzumludur? Söyleyin! Üzerinize gelen gülleri kaburga kemiklerinin içinde yakalayıp yere yığılanların cesareti kimin cesaretinden eksiktir?

HANCI - Allahım! Kardeşini onlar çağırdı. O da gitti. Bu defa geleceğini haber vererek kendisi gidiyor. Dönecek mi dersin geriye?

FERHAD BEY - Biz burada muharebe ettmiyoruz. Muharebe dediğimiz, tüfeği olana karşı tüfekle, mızraklıya karşı mızrakla ve tırnakla döğüşene karşı tarnakla yapılan şeydir. Onun için her hayvan, kendi cinsindeki hayvanla en güzel boğuşur. Onlar üzerimize hortumla ateş sıkıyor. Bizim sırtımızda gömleğimiz bile yok. Ateş edildiği zaman sırtımızda bir patiskanın bile mukavemetini bulamıyor. Biz burada muharebe etmiyoruz. Bir sivri sinekle bir ejderhayı dövüştürmek gibi sihirbaz işine benzer bir tecrübe yapıyoruz. Ateşi kanla söndürmek, çeliği etle körletmek ve maddeyi ruhla durdurmak gayretindeyiz. Bırakın, içimizden kim ne dilerse yapsın! Bırakın ruh tecrübesini yapsın! Yaptığımız doğru mu, eğri mi bilmiyoruz. Hangi iş doğru, hangisi eğri bulmuyoruz. Bütün doğruların bir anda eğri bütün eğrilerin bir anda doğru çıktığını gösteren fevkalâde anlar yaşadık... Bu anların kitapta ve hesapta yeri yok. Bu anlar ruhundur. Bu anlarda hâdiseler. her kanun ve her hesabın üstünde, aklın uzanamıyacağı bir yerden idare edilir. Biz burada muharebe etmiyoruz. Biz, ruhun tarafı, sivrisineğin tarafı; madde aklının tarafına, ejderhanın tarafına son imtihanımızı veriyoruz. Bırakın, isteyen istediğini yapsın! Madem ki, akıldan imdat yok. Madem ki, akıl bir maşrapa su gibi alacağı kadar alıyor, yerin dibine geçsin o bir maşrapa su! Bırakın ruh tecrübesini yapsın!"

Share this post


Link to post
Share on other sites

can simidi olarak elimizde kalan tek : "ruh" ... Bizlere de Maraş'ı, antep'i ve sair şehirleri bağışlayan unsur : Ruh. O da tek başına kalmış. Muvazenesiz ve akılsız."Yoklar" yokken varlığını devam ettiriyor.

Bizi bir kez daha uçuruma gitmekten kurtarıyor. Ama nereye kadar!..

Akıllı olduğumuzu anlık olaylar içinde iddia ediyoruz. "Düşmanın yanına gitme! Öldürürler seni!" çocukları uyarırcasına söylenen sözler... Bu sözleri söyleyen söylediği kişinin "akılsız" hareket ettiğini düşünüyor. Bu yüzden ona kendince "akıl" veriyor. Nerede şu zamana kadar kaybettiğimiz akıl? Niye şimdiye kadar toplar, tüfekler, araçlar bizde değil? Akıllar yüzyıllardır neye çalıştı ya da çalıştı mı? Peki Kurtuluş Savaş'ından günümüze kalan ne ? İlerledik mi geriledik mi? Yoksa yerimizde mi saydık?..Aklımız başına geldi mi? Ruhumuzu güçlendirdik mi? Yoksa ikisi de mi kaybolmaya, paslanmaya başladı? Ya da aklımız var mıydı ki? diye mi soralım ?....

 

 

Düşün mü, konuş mu, sus mu? halimiz bu mu? keşke bu olsa. Bir çileden dolayı, çilenin ızdırabından dolayı düşünmesek, konuşmasak, susmasak...Zıtları üzerimizde toplasak...Bu yüzden ruhu, aklı kayıp etsek.. Ama bu değil. Çilesiz haldeyiz. Hep Çilesizliktendir bizim konuşmamamız,susmamamız, zıtları üzerimizde toplamamız...Bu ise gaye çilesizlik olduğu için "boş" birşey...

 

Fakat Sakarya başka olmalı, yokuşu çıkmalı, kurşundan yükü köpükten gövdesinde taşımalı...İşte Yeni Anadolu Gençliği ... Temsilin Sakarya...Yolun yokuş... "Ruh" ve "akıl" bunlar senin...

 

 

tadında bırakalım tam çoşkun bir hava ile devam edecekken yazımıza...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Madem ki, akıldan imdat yok. Madem ki, akıl bir maşrapa su gibi alacağı kadar alıyor, yerin dibine geçsin o bir maşrapa su! Bırakın ruh tecrübesini yapsın!"

 

 

Sonsuzluğa aklı kullanarak varılır,ama akıl kendisinden üstün olana asla muvakemet gösteremez.Akıl kadere de mağlubtur,ruha da mağluptur, haddini aşırtmadan kullanılan bir akla sahip olma dileği ile.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eşya ve hadislerin esrar perdesini çözüp, onların iç yüzünü görme sevdasına tutulan kişi bilmeli ki, akıl onunla ancak bu namütenahi alemin kapısına kadar eşlik eder.O kapıdan akıl ile geçmeye çalışanın kanatları kırılır, uçmak şöyle dursun, yürüme iktidarını bile kaybeder, sürünür..Koca alemi baştan başa aşmaya çalışan salyangozun hali bile bunun kadar hayrete şayan değildir..

O zaman nedir bu vasıta ? Bilinmezi bildiren, görülmezi gördüren sır ?

Belli ki bu giz kendinden geçebilene hazır..Aklı sadece divanelikle bilgeliğin muvazenesi olarak belleyebilene..

Share this post


Link to post
Share on other sites

üstad eserde anadolu ruhunun tek bir şahısta toplanılışını ve can buluşunu ustalıkla resmetmektedir.... insan geçmişin bir fotoğrafını görmek isterse tohumu okumalı... gerçek yiğitlik nedir , gerçek anadoluluk nedir tüm manasıyla bu eserde yer almaktadır.... saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

×
×
  • Create New...