cihat 28 Report post Posted October 4, 2007 Nazım Hikmet, ömrünün bazı kısımlarında (gençliği ve ömrünün son demlerinde) manevi bir havayı teneffüs etmiş, bunu iyi yada kötü şiirine işlemiş olabilir. Fakat bu manevi vasfını bir rejime bağlayamamış,hep bu namütenahi alemin sathında kalmıştır. Sathında kalmıştır çünkü Üstad gibi İslam'ın kanatlarıyla yükselememiş, kendini hep bir takım iptidai fikirlerin tesellisine bırakmıştır. İlk şiir yazdığı dönemlerindeki manevi derinliği gençliğinden kaynaklanan saflık ve heyecana, ömrünün son demlerindekini ise nedamete yoralım, başka hiç bir şeye değil!.. fakat koca çınar benzetmene kesinlikle diyeceğim bir soz olmaz ama sararmış ot misali biraz nazıma haksızlık gibi geliyor Efendim Nazım'ın kendi fikir alemi içindeki çapı tartışılır da, Üstad ile mukayese edilecekse sararmış ot mertebesini alıp başının üstüne koysun.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
asyam 6 Report post Posted October 4, 2007 Efendim Nazım'ın kendi fikir alemi içindeki çapı tartışılır da, Üstad ile mukayese edilecekse sararmış ot mertebesini alıp başının üstüne koysun.. :) artık koyamaz herhalde. Quote Share this post Link to post Share on other sites
cansmmm 0 Report post Posted October 5, 2007 Nazım Hikmet, ömrünün bazı kısımlarında (gençliği ve ömrünün son demlerinde) manevi bir havayı teneffüs etmiş, bunu iyi yada kötü şiirine işlemiş olabilir. Fakat bu manevi vasfını bir rejime bağlayamamış,hep bu namütenahi alemin sathında kalmıştır. Sathında kalmıştır çünkü Üstad gibi İslam'ın kanatlarıyla yükselememiş, kendini hep bir takım iptidai fikirlerin tesellisine bırakmıştır. İlk şiir yazdığı dönemlerindeki manevi derinliği gençliğinden kaynaklanan saflık ve heyecana, ömrünün son demlerindekini ise nedamete yoralım, başka hiç bir şeye değil!.. Efendim Nazım'ın kendi fikir alemi içindeki çapı tartışılır da, Üstad ile mukayese edilecekse sararmış ot mertebesini alıp başının üstüne koysun.. s.a muhterem cihat kardeşim . soru cevap şeklindeki bir fikir ortamından muzdarip değilim amacım itidal olmak kaydıyla muhtedil bir orta yol bulmaktır. manevi vasfının telakii ettiği bir rejime bağlayamamış olmak burada belirleyici bir oynamalı kanısında değilim .rejimden kastınız islam ise bu yanlış bir tesbittir. islam rejim değil rejimi insanlar mevcut hale getirirler sözluk anlamıda budur islam ise yuce allah(c.c.) tarafında olduğu inanların tarafından aşikardır. nazımın komunizma rejiminden etkilendiği bu dava cihetinde tabiri caizse ömur heba etiği doğrudur fakat nazımı sadece sosyalist yönunu alıpta manevi yönunu kuçumser bir tavırda eleştirisek doğruyu ıskalamış oluruz . ustadla kıyaslamak mevzusunda sana canı yurekten katılıyorum .gözum kapalı bu cumlenin altına imza atarım . selam saygı ve muhabetlerimle cansmmm Quote Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted October 7, 2007 s.a muhterem cihat kardeşim .soru cevap şeklindeki bir fikir ortamından muzdarip değilim amacım itidal olmak kaydıyla muhtedil bir orta yol bulmaktır. manevi vasfının telakii ettiği bir rejime bağlayamamış olmak burada belirleyici bir oynamalı kanısında değilim .rejimden kastınız islam ise bu yanlış bir tesbittir. islam rejim değil rejimi insanlar mevcut hale getirirler sözluk anlamıda budur islam ise yuce allah(c.c.) tarafında olduğu inanların tarafından aşikardır. nazımın komunizma rejiminden etkilendiği bu dava cihetinde tabiri caizse ömur heba etiği doğrudur fakat nazımı sadece sosyalist yönunu alıpta manevi yönunu kuçumser bir tavırda eleştirisek doğruyu ıskalamış oluruz . ustadla kıyaslamak mevzusunda sana canı yurekten katılıyorum .gözum kapalı bu cumlenin altına imza atarım . selam saygı ve muhabetlerimle cansmmm A.s. Nazımın şiirlerindeki sathi manevi deprenişlerin herhangi bir rejime bağlı olmadığını söylemiştim.Burdaki rejim tabirinden kastım şu veya bu ideolojik veya dini yönetim biçimi değil, sadece 'düzen ve sistem' manasıdır. Yani şairdeki manevi derinlik Üstadınki gibi bir fikir etrafında sistemleşememiş, başıboş kalmıştır. Dikkat ederseniz Nazım'ın şiirleri teknik açıdan vasatın üstündedir, akıcıdır, fakat derin bir mana keyfiyetine sahip değildir. Okuyucuya sadece tek nefeslik bir coşku ve anlık bir hayranlık verir, kimseyi anlattığı şeyler üzerinde fikir yürütmeye davet etmez, edemez.... Nazım'ı sadece taşıdığı manevi his istidadına istinaden mazur görmeli ve sempati duymalıyız diyorsunuz. Şuan Üstad üzerine açılmış bir sitede kendisinin şiirlerine yer vererek aslında tam bunu yapıyoruz. Kendisi burada zehri boşaltılıp kavanoza yerleştirilmiş bir yılan kadar zararsızdır... :D Quote Share this post Link to post Share on other sites
cansmmm 0 Report post Posted October 7, 2007 A.s. Nazımın şiirlerindeki sathi manevi deprenişlerin herhangi bir rejime bağlı olmadığını söylemiştim.Burdaki rejim tabirinden kastım şu veya bu ideolojik veya dini yönetim biçimi değil, sadece 'düzen ve sistem' manasıdır. Yani şairdeki manevi derinlik Üstadınki gibi bir fikir etrafında sistemleşememiş, başıboş kalmıştır. Dikkat ederseniz Nazım'ın şiirleri teknik açıdan vasatın üstündedir, akıcıdır, fakat derin bir mana keyfiyetine sahip değildir. Okuyucuya sadece tek nefeslik bir coşku ve anlık bir hayranlık verir, kimseyi anlattığı şeyler üzerinde fikir yürütmeye davet etmez, edemez.... Nazım'ı sadece taşıdığı manevi his istidadına istinaden mazur görmeli ve sempati duymalıyız diyorsunuz. Şuan Üstad üzerine açılmış bir sitede kendisinin şiirlerine yer vererek aslında tam bunu yapıyoruz. Kendisi burada zehri boşaltılıp kavanoza yerleştirilmiş bir yılan kadar zararsızdır... :D TEKRAR S.A MUHTEREM CİHAT KARDEŞİM . ATIŞMA ŞEKLİNDEKİ BİR FİKİR ORTAMINDAN MUZDARİP OLDUĞUMU BİR ÖNCEKİ MESAJIMDA İFŞA ETMİŞTİM . FAKAT SÖYLEDİKLERİNE BİR NEBZEDE OLSA FİKİR BEYAN ETMEMEK AKL-I SELİM İNSNIN YAPAMAYACAĞI BİR İŞ OLUR DİYE DUŞUNEREK YAZIYORUM. USTADIN HAYRANI BİR ZAT BU SİTEYE GİRMİŞ OLSA VE BU YAZIŞMALARIMI OKUSA ÇIKARACAÜI SONUÇ BENİM NAZIMI SAVUNMA GAYESİNDE OLUŞUMDUR. FAKAT BU GERCEK DEĞİLDİR. USTADLA NAZIMI KARŞILAŞTIRMANIN YANLIŞ VE KİFAYETSİZ OLDĞUNU SÖYLEMİŞTİM. Nazım'ı sadece taşıdığı manevi his istidadına istinaden mazur görmeli ve sempati duymalıyız diyorsunuz DEMİŞSİNİZ SUÇU İSNAD EDEN ISPAT ETMEKLE MUKELLEFTİR. BENİM KURMUŞ OLDUĞUM CUMLELERDE CIKARILACAK BİR SONUÇ DEĞİLDİR. İNSANLARIN NAZIMA HANGİ GEREKCEYLE SEMPATİ DUYDUKLARINI İNSANLARA BIRAKALIM.BU HUKUM VERİLEMEZ BİREYSEL BİR HAKTIR KANISNDAYIM BU KONUDA BENDEN FARKLI DUŞUNDUĞUNU SANMIYORUM . USTADIN SİTEİNDE NAZIMA YERVERMEK NAZIMA SEMPATİ DUYMAK MANASINA GELDİĞİNİ DUŞUNMUYORUM KALDIKİ ÖYLE DAHİ OLSA BU CEHTİ ACANDA VE AYNI CEHT UZERİNDE SUÇ İSNAD EDENDE SİZ OLUYORSUNUZ BU YOLLA DUŞUNURSEK . YANİ KONUNUN FAİLİYLE KONUNUN FİLLİ AYNI ZATI MUHTEREM OLMUŞ OLUYOR. ACİZANE BİR TAVSİYEM DE OLUCAK BANA DUŞEN BENZETMELERİNİZİN ÇOK HOŞ OLMADIĞINI SÖYLEMEM LAZM GELMEKTEDİR. YANİ BENZETMELER KUL HAKKINA GİRER BU HAKKIN İSTEYCEK KİŞİ NAZIMDIR DİVAN- I ERKANDA BU KUL HAKKININ HESABI CETİN GELMEKTEDİR.DAHDA İLERİYE GİDİYORUM BU ALLAH(C.C.) MUHAFAZA İTİKADİ BİR SIKINTIYA DAHİ SEBEP OLABİLECEK MUHİM BİR MEVZU. BİRAZ DAHA ACARSAK SARARMIŞ OT MİSALİNDEN YILAN BENZETMESİNE NOKTA KONULMAZSA DAHA İLERİ BİR CİHETE VARMA OLASIĞI YUKSEK BU MANADA YANLIŞ BİR İNTİBAYA MEİL VERME İSTEĞİ OLMADAN ACİZANE UYARMAK İSTEDİM. İNŞALLAH ANLATMAK İSTEDİĞİMİ ANALATABİLMİŞİMDİR. SELAM SAYGI VE MUHABETLEİRMLE SELAMETLE CANSMMM Quote Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted October 9, 2007 Bir önceki yazınızdaki "nazımı sadece sosyalist yönunu alıpta manevi yönunu kuçumser bir tavırda eleştirisek doğruyu ıskalamış oluruz ." ibraresi ve daha önce de Nazım'a atfettiğimiz sararmış ot teşbihine vermiş olduğunuz tepkiler, sizin Nazım'ın manevi cihetine istinaden kendisine sempati duymamız, hadi bu tabir sizi rahatsız ediyor, o halde tersinden söyleyelim; kendisine düşmanlık duymamamız gerektiği yönündeydi.Kurmuş olduğunuz cümlelerde tam olarak geçmese bile düşünceniz genel itibariyle bu temayül üzerine kuruluydu. Kimse burada sizin bana karşı Nazım'ı savunma makamında olduğunuz kanısını taşımaz, çünkü aynı payda altındayız, sorun sadece sizin oyunuzu birtakım nünaslara takılarak hep menfi cihete kullanmanız ve böylece meseleyi yok yere karşılıklı atışma şekline dönüştürüp sadece aynı şeyleri daha teferruatlı anlatmama neden olmanız.. 'Zehri boşaltılıp kavanoza bırakılmış yılan' teşbihinde şairin sanatını ve bunun cemiyet üzerindeki etkisini göz önünde bulundurursak hiçte hakkını yiyecek bir hata etmediğimizi rahatlıkla teyit ederiz. Hem orada şahsı hedef alan bir karalama yok ki...Ben zehri boşaltılmış yılan derim, siz pençeleriyle dişleri işlevsiz bırakılmış arslan deyin. Aynı şey... Kastım, Üstad üzerine açılmış bir sitede kendisine yer verdiğimiz, fakat kendisinin cemiyet için zehirden farksız düşüncelerinin bu platformda itibar görmesinin kesinlikle mümkün olmadığı şeklindeydi.. Bu yanlış anlaşılmayı düzelterek meseleyi noktalıyor, artık daha fazla uzamamasını ümit ediyorum. saygı ve selamlarımla.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
cansmmm 0 Report post Posted October 10, 2007 aynı duşuncelerde olmadığımı ifade ederek konuyu noktalama konusunda sizi haklı göruyorum . selam ve muhabbetlerimle cansmmm Quote Share this post Link to post Share on other sites
Ali NFK 8 Report post Posted February 15, 2009 28 Kanunisani'yi Unutma! -ta ata aa ta ta ha ta tta ta tarih sınıf-ların mücadelesidir 1921 kanunisani 28 karadeniz burjuvazi biz on beş kassap çengelinde sallanan on beş kesik baş yoldaş bunların sen isimlerini aklında tutma fakat 28 kanunisaniyi unutma! "siyah gece "beyaz kar "rüzgar "rüzgar". trabzondan bir motor açılıyor sa-hil-de-ka-la-ba-lık! motoru taşlıyorlar son perdeye başlıyorlar! burjuva kemal'in omuzuna binmiş kemal kumandanın kordonuna kumandan kahyanın cebine inmiş kahya adamlarının donuna uluyorlar hav hav hak tu yoldaş unutma bunu burjuvazi ne zaman aldatsa bizi böyle haykırır: - hav hav hak tu - gördün mü ikinci motörü? - içinde kim var? - arkalarından gidiyorlar. - ikinci motör birinciye yetişti - bordoları bitişti - motörler sarsılıyor - dalgalar sallıyor sallıyor dalgalar. - hayır iki motörde iki sınıf çarpışıyor - biz onlar! - biz silahsiz onlar kamali - tırnaklanmız - kavga son nefese kadar - kavga - dişlerimiz ellerini kemiriyor kamanın ucu giriyor - girdi... - yoldaşlar, ey! artık lüzum yok fazla söze: bakın göz göze - karadeniz on beş kere açtı göğsünü, on beş kere örtüldü. onbeşlerin hepsi bir komünist gibi öldü 1923 – Moskova / Nazım Hikmet Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted February 24, 2009 Nazım Hikmet yukarıdaki şiirini, kendisi gibi kızıl komunist olan ve yoldaşlarıyla birlikte Trabzon açıklarında -onların tabiriyle- katledilen, Türkiye Komünist Partisinin kurucusu ve ilk başkanı (Nazım da partiye girmişti) Mustafa Suphi için yazmıştır. (ki komünistler için M. Suphi ve yoldaşları komunist hareketin ilk şehitleridir, İslama düşmanlar ama İslama ait bir mefhumu kullanmaktan çekinmiyorlar, Üstadın dediği gibi "sen kendi kelimeni bul da kullan, ne diye benim kelimemi kullanıyorsun" ) Şiirde ele alındığı ve birçok komunistin hükmettiği gibi, Suphi ve yoldaşlarını Ankara hükümetinin katlettiği işaret edilmiştir. Nazım'ın kendi tabiatına uygun olan Mustafa Suphi sevgisini aşağıdaki fikirlerinden görmek mümkündür: "Halkımın yetiştirdiği en akıllı adamlardandılar. Yalnız en akıllı değil, en yiğit, en Türk. Topraklarımızı, yarı aç, yarı tok ve sıtmadan kırılan ve trahomdan kör olan ve çaputlar içinde dolaşan ve ufacık öküzleriyle taşlı tarlaları süren ve dört yıl, cephede, bit içinde kanını döktükten sonra yeni cephelerde dövüşen halkımı kim sevdi onlar kadar? (*) (*) Nazım Hikmet , Bütün Eserler, Sofya Baskısı, 7. cilt, sf. 410-411 (Hikmet Akgül / Nazım Hikmet - Siyasi Biyografi) Ne kadar komik ve zavallı bir komunist edebiyatı. Bu adamlar tek bir şeyi seviyorlardı, nefslerini. Nefs ki Allaha başkaldırır, Allahı reddeder ve 'din afyondur' telakkisini Marx'a söyletir. O nefsin peşinden sürüklenmeyi tercih edenler de helak olup giderler. Sevmek şöyle dursun, elbette halka onlar kadar zarar veren olmamıştır. Halkın içinde bulunduğu bütün menfilikler, bâtıl sistemlerin insanları hâk yoldan uzaklaştırması neticesinde müşahhasta ve mücerrette ortaya çıkan neticelerdir. Üstadın tahlilleri ve tespitleri bütün bunları görmek için çok önemli birer pusuladır. Nazım'ın Mustafa Suphi ve arkadaşları için yazdığı küfür içinde debelenen iki şiirini de aşağıya ekleyelim, düşmanımızı daha iyi tanıyalım: ONBEŞLER İÇİN Yangınlara fazla bakan gözler yaşarmaz, Alnı kızıl yıldızlı baş secdeye varmaz, Döğüşenler ölenlerin tutmaz yasını. Yine fakat bir yıldırım zulmeti yırtsa, Sağır gökün koynundaki çanı haykırtsa, Anıyoruz göğsünüzün son sayhasını. Eski cihan, yeni cihan önünde eğil! Aramızdan birkaç yoldaş ayırmak değil, Her ne yapsan varacağız emelimize! Karadeniz…bunu duysun derinliklerin: O ateşli göğüsleri delen hançerin Kabzasını alacağız biz elimize! (Batum, 1922) KALBİM Göğsümde 15 yara var!.. Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!.. Kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!!! Göğsümde 15 yara var! Sarıldı 15 yarama kara kaygan yılanlar gibi karanlık sular! Karadeniz boğmak istiyor beni, boğmak istiyor beni, kanlı karanlık sular!!! Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak. Kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!... Göğsümde 15 yara var!.. Deldiler göğsümü 15 yerinden, sandılar ki vurmaz artık kalbim kederinden! Kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!!! Yandı 15 yaramdan 15 alev, kırıldı göğsümde 15 kara saplı bıçak.. Kalbim kanlı bir bayrak gibi çarpıyor, ÇAR-PA-CAK!! Quote Share this post Link to post Share on other sites
Ali NFK 8 Report post Posted February 24, 2009 Teşükkürler Reyhan Hanım. Gene kıymetli bilgiler paylaştınız. Ben şiiri, hem kemalist hem solcu yahut komünist geçinen aptalların ne halde olduklarını ve nasıl ters köşeye yatırıldıklarını öğrenmek için eklemiştim. İşte buyurunuz ki Kemal Atatürke neler diyen nazım... Vesselam... Quote Share this post Link to post Share on other sites
nfk321 7 Report post Posted March 1, 2010 Havsalam almıyordu bu hazin hali önce Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allah'ımın ismini daha çok candan andım. Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! Böyle sokaklarda ki, anası can verirken, Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var... Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar, En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini, Üstünde orospular yükseltiyor sesini. Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor, Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor. Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu, Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen! Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla, Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla! Nazım Hikmet; inanışına tamamen zıt bu şiiri herhalde manevi bir buhran halindeyken yazmıştı.Bana biraz Üstad'dan ilham almış gibi geldi ilk, okuduğum zaman Üstad'ı hatırlattı çünkü bana. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Eşref Bey 58 Report post Posted March 2, 2010 MAVİ GÖZLÜ DEV O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin. O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve. Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliiiii hanımeli açan ev.. Nazım HİKMET Arkadaşlar boyle bi sayfa olusmusken bende bu siiri yayınlamak istedim.Nazım her ne kadar gençlik çağları da dahil Üstaddan edebi ve fikri alanda geri kalsada,ideoloji olarak ona ne kadar zıt olsada değinmeden geçilmez.Reyhan kardeşimize paylaştığı bütün değerli bilgilerden dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.Onların sitesinde üstada yer verilmeyeceğini,verilmemesinin nedenlerinide açıkladığı yazısıda çok anlamlı tabi.Böyle bi sitede Nazıma yer verilmesi burdakilerle karşıtların arasındaki en büyük farkı açıklamaya yeter zaten.Fazla söze gerek yok.Saygılarımla... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Rönesans 2 Report post Posted March 5, 2010 Bu şiir mi Allah aşkına şiir paçavrası bir de bu adamın sanatını -tabi sanatsa-Üstadımızlar karşılaştırmıyorlar mı? Ağa Camii şiirini daha önce de görmüştüm demek nazım gibi adamlarında içinde birşeyler varmış Sonsöz:Üstadımın yanında bu adamın esamisi okunmaz Bu şiir değil.Evet bir paçavra.Ancak inandığı fikri yapının acı manzarasını gösteren bir paçavra.Ondan önem arzediyor Quote Share this post Link to post Share on other sites
benser 6 Report post Posted March 5, 2010 Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Sheaksper' a gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur: - Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın... Nazım, sen tokatlık enseni büyüt, daha da büyüt, sadece büyüt... Quote Share this post Link to post Share on other sites
nameless 53 Report post Posted March 18, 2010 ÇEKİLMEZ BİR ADAM (142708 Hit) Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi Azgın bir hayvan döver gibi O gün çalışıyorum Sonra birde bakıyorsun ki Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Yine her seferki gibi haksızım Sebep yok olması da imkansız Bu yaptığım iş ayıp rezalet Fakat elimde değil Seni kıskanıyorum. NAZIM HİKMET (Çekilmez bir kadın oldum yine...) Quote Share this post Link to post Share on other sites
nameless 53 Report post Posted March 18, 2010 KARIMA MEKTUP (111121 Hit) 11-11-1933 Bursa Hapishanesi Bir tanem! Son mektubunda: 'Başım sızlıyor yüreğim sersem! ' diyorsun. 'Seni asarlarsa seni kaybedersem; diyorsun; 'yaşıyamam! ' Yaşarsın karıcığım, kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın kalbimin kızıl saçlı bacısı en fazla bir yıl sürer yirminci asırlılarda ölüm acısı. Ölüm bir ipte sallanan bir ölü. Bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm. Fakat emin ol ki sevgilim; zavallı bir çingenenin kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli geçirecekse eğer ipi boğazıma, mavi gözlerimde korkuyu görmek için boşuna bakacaklar Nazıma! Ben, alaca karanlığında son sabahımın dostlarımı ve seni göreceğim, ve yalnız yarı kalmış bir şarkının acısını toprağa götüreceğim... Karım benim! İyi yürekli altın renkli, gözleri baldan tatlı arım benim: ne diye yazdım sana istendiğini idamımın, daha dava ilk adımında ve bir şalgam gibi koparmıyorlar kellesini adamın. Haydi bunlara boş ver. Bunlar uzak bir ihtimal. Paran varsa eğer bana fanila bir don al, tuttu bacağımın siyatik ağrısı, Ve unutma ki daima iyi şeyler düşünmeli bir mahpusun karısı. NAZIM HİKMET Quote Share this post Link to post Share on other sites
kurşunkalem 56 Report post Posted March 18, 2010 Nazım elbette ki bizim ; aslen,"biz, siz " ayrımı hiç bir zaman hoş bir kelime gelmemiş olmasına rağmen kulağıma,yine de arada ki farkı anlamak için her zaman, belki kendimizi iyi hissetmemiz açısından kullanımı kolay olan bir kelime gibi geldiğinden kullanıyoruzdur,meçhul... Nazım Hİkmet fikriyat olarak tamamen zıt kutuplarda olsa da bizler için,nazımın şiirdeki iç dünya psikolojisinin kullanımının herkese hitap etmeside az bir şey değildir.Tabiki istisnalar olacak,nazım bu,"beni stalin yarattı" diyen bir ebleh. Belki hayatta olsa idi şimdi bende Üstad gibi "Nazım benim rejimim olsa seni asardım "kelimesini kullanmaktan çekinmezdim, ama şiirlerdeki hassasiyet o dur ki, zaman verdiriyor kendisine... Öylesine işte... Karşımdasın işte... Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni. Ah benim sevdasında be...ncil, yüreğinde sağlam sevdiğim. Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim. Tıkandığım o an, Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte, Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim. Ellerim boşlukta, ben darda kaldım. Ellerim buz gibi, ben harda kaldım. Bir senfoni vardi kulağımda çalınan, bitti artık hepsi... Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme. Bakış açım belli oldu yine. Geride kalan, ardından bakar gidenlerin. Bir meltem olacak rüzgarim dahi kalmadı benim. Dağlara çarptım her esişimde. Yollara küfrettim her gidişinde. Demiştim sana hatırlarsan: "Önemli olan ''zamana birakmak'' değil, ''zamanla bırakmamak''tır.." Simdi bana, geçen o zamanın Unutulmaz sancısı kalır Gittigim eğer bensem, söyle bana kimden gittim? Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim... Nazım Hikmet Ran Quote Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted August 22, 2010 Bu şiiri beni hep güldürmüştür. VERAYA Gelsene dedi bana Kalsana dedi bana Gülsene dedi bana Ölsene dedi bana Geldim Kaldım Güldüm Öldum Quote Share this post Link to post Share on other sites
abdülkâdir sacîd OSMANLI 2 Report post Posted August 22, 2010 VATAN HAİNİ "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla : Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. 28.7.1962 Bu ülkenin gençliğine,çocuklarına: ''ÇOCUKLARIMIZA NASİHAT Hakkındır yaramazlık. Dik duvarlara tırman yüksek ağaçlara çık. Usta bir kaplan gibi kullansın elin yerde yıldırım gibi giden bisikletini.. Ve din dersleri hocasının resmini yapan kurşunkaleminle yık Mızraklı İlmihalin yeşil sarıklı iskeletini.. Sen kendi cennetini kara toprağın üstünde kur. Coğrafya kitabıyla sustur, seni «Hilkati Âdem»le aldatanı.. Sen sade toprağı tanı toprağa inan. Ayırdetme öz anandan toprak ananı. Toprağı sev anan kadar... '' diyerek,kendi öz mukaddesatını güya ruh planında bertaraf edip,madde planına sokarak,ne denli bir yoksunluğa düştüğünün kanıtıdır.Yıllarca Nazım Usta nidaları ile her kademe talebe çeşidinin çantasında,ceketinin arasında sakladığı şiirleri,aslında o talebelerin ruhunu çalmaktan ve karısına yazdığı şiirler ile gençliğin şehvetini okşayarak,buna ''şiir''demenin uçuruma düşen Nazım Hikmet,gençliğin ve insanların mukaddesatını çalarak aslında hakikaten''vatan haini''dir.Peki ya biz bu insanlara ''karşı'' şiiri ne olarak gördük:''Biz şiiri iman için bilmişiz;ve bu mihrak bilgiyi,her bilginin geçtiği binbir yol ağzı biliyoruz.''diyen Üstad Necip Fazıl'ın birkaç söz ile yerine oturttuğu bu şiir kavramı,bizde hala asli ile yerine oturmamış bir kavramdır.Bunun içindir ki-sözüm meclisten dışarı-Nazım Hikmet'in yazdığı''tek bir söze','içinde hangi duyguyu barındırırsa barındırsın,itibar eden,ruhunun bir yerinde bir iman sızıntısının olduğunu bilsin. Abdülkâdir Sacîd. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted August 22, 2010 Nazım Hikmet'in Ahmet Emin Yalman'a yazdığı şiir. Üstad'ın dediği gibi: "Dünyada bâtıl adına ne varsa, hepsi de birbirine söverken haklıdır." Ahmet Emin Yalman Selanikli Osman Efendi keskin muhasebecilerdendi ama o da yanıldı ömründe bir kere yanlış bir tohum atıp rahm-i madere. Bu tohum dünyaya çıkıp insan biçimini aldıysa da, boyu bir karış kaldıysa da, öyle haltlar yedi, öyle işler karıştırdı ki sövdüler kabrinde bile babası Osman Efendiye. Osman Efendi, Ahmet Emin adını takmıştı tohumuna, Ahmet Emin, Yalman'lığı kattı buna ve Ahmet Emin Yalman önce Alaman oldu sonra Amerikan. Ona göre her devirde, her zaman satılacak bir gazeteydi "Vatan" ve hazret sattı vatanı. Hapse atacaklarmış Ahmet Emin Yalman'ı Amerikana yaranmaktaki rekabet yüzünden. Hapisteki hırsızlara acıyorum ben, ahlâkları bozulacak Emin Beyle aynı damda yaşayarak... 1959 -- Tıklayınız: Üstad'dan Ahmet Emin Yalman'a Cevap! Ahmet Emin Yalman Quote Share this post Link to post Share on other sites
Eşref Bey 58 Report post Posted August 22, 2010 Bu şiiri beni hep güldürmüştür. VERAYA Gelsene dedi bana Kalsana dedi bana Gülsene dedi bana Ölsene dedi bana Geldim Kaldım Güldüm Öldum Artık bende gülüyorum. Sağol kardeş canımın sıkıntısı gitti bir nebze :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
Eşref Bey 58 Report post Posted August 22, 2010 Nazım Hikmet'in Ahmet Emin Yalman'a yazdığı şiir. Üstad'ın dediği gibi: "Dünyada bâtıl adına ne varsa, hepsi de birbirine söverken haklıdır." Ahmet Emin Yalman Selanikli Osman Efendi keskin muhasebecilerdendi ama o da yanıldı ömründe bir kere yanlış bir tohum atıp rahm-i madere. Bu tohum dünyaya çıkıp insan biçimini aldıysa da, boyu bir karış kaldıysa da, öyle haltlar yedi, öyle işler karıştırdı ki sövdüler kabrinde bile babası Osman Efendiye. Osman Efendi, Ahmet Emin adını takmıştı tohumuna, Ahmet Emin, Yalman'lığı kattı buna ve Ahmet Emin Yalman önce Alaman oldu sonra Amerikan. Ona göre her devirde, her zaman satılacak bir gazeteydi "Vatan" ve hazret sattı vatanı. Hapse atacaklarmış Ahmet Emin Yalman'ı Amerikana yaranmaktaki rekabet yüzünden. Hapisteki hırsızlara acıyorum ben, ahlâkları bozulacak Emin Beyle aynı damda yaşayarak... 1959 -- Tıklayınız: Üstad'dan Ahmet Emin Yalman'a Cevap! Ahmet Emin Yalman Üstad ne kadar güzel söylemiş. "Dünyada bâtıl adına ne varsa, hepsi de birbirine söverken haklıdır." derken. İşte onun bir gerçeği daha. Bunu Namık Kemal'in Ali ve Fuad paşalara yazdığı şiirlerde de gördük. Onları da Namık Kemal hicvediyordu. İşte Sahte Kahramanlar'da geçen bir şiir: "Ali, bu devleti sana muhtaç gösterip, İkbal mesnedinde bakaadan ümidi kes. Bilmem nedir lüzumu vücud-u habisinin, Dünyayı boynuzun mu tutar hey öküz teres!" Quote Share this post Link to post Share on other sites
Nesli Han 1 Report post Posted April 7, 2011 Fatih Altaylı : ''Siyasi görüşlerimiz zıt olsada Necip Fazıl'ın şiirleri Nazım'ınkinden daha çok beğeniyorum.'' Quote Share this post Link to post Share on other sites
kurşunkalem 56 Report post Posted April 7, 2011 ŞAŞIP KALMAK Sevebilirim, hem de nasıl, dile benden ne dilersen, canımı, gözlerimi ... Kızabilirim, ağzım köpürmez, ama devenin öfkesi haltetmiş benimkinin yanında, devenin öfkesi, kinciliği değil. Anlayabilirim çoğu kere burnumla, yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak ve döğüşebilirim, doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum herşey için, herkes için, yaşım başım buna engel değil, ama gel gör ki çoktan unuttum şaşıp kalmayı. Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak açık ve alabildiğine genç gözleriyle bırakıp gitti beni. Yazık. Quote Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted June 2, 2011 Nazım Hikmet Stalin hakkında ne düşünüyordu? Özellikle milliyetçi-muhafazakar kesim Nazım Hikmet’in “beni Stalin yarattı.” sözünü sıkça hatırlatır. Nazım bir dönem için Stalin’i sevdiği de doğrudur. Ama.. Kazın ayağı görüldüğü gibi değildir. 1961 yılında Nazım Hikmet Sovyet Komünist Partisi’nin yayın organı olan Pravda’da Stalin hakkında oldukça sert bir şiir yayımlar. Pravda (Rusça, “gerçek”.) Sovyetlerin iki büyük gazetesinden biridir. Sovyetlerdeki diğer bir büyük gazete Kızılordu’nun çıkardığı İzvestiya’dır (Haber.) Hatta halk arasında “İzvestiya’da (haberde) Pravda(gerçek) yok, Pravda’da İzvestiya(haber) yok.” şeklinde bir söylence bile oluşur zamanla. Nazım Hikmet, bu şiirinde Stalin’in diktatörlüğünü sert bir şekilde eleştirir. Aynı zamanda Nazım Hikmet’in şiirleri diğer bir sosyalist ülke olan Çin’de tıpkı Pablo Neruda’nın şiirleri gibi kültür devrimi sırasında yakılır! Nazım Hikmet’in bu şiiri başına dert açar. 1963 yılında Sovyetlerin Nobel ödülüne rakip olarak verdiği Lenin Barış Ödülü’nü bu şiiri nedeniyle alamadığı söylenir. Nazım’ın Pravda gazetesinde yayımladığı şiiri ise şöyledir; taştandı, tunçtandı, alçıdandı, kâattandı iki santimden yedi metreye kadar. taştan, tunçtan, alçıdan ve kâattan çizmeleri dibindeydik, şehrin bütün meydanlarında. parklarda ağaçlarımızın üstündeydi; taştan, tunçtan, alçıdan ve kâattan gölgesi, taştan, tunçtan, alçıdan ve kâattan bıyıkları lokantalarda içindeydi çorbamızın odalarımızda taştan, tunçtan, alçıdan ve kâattan gözleri önündeydik. yok oldu bir sabah! yok oldu çizmesi meydanlardan, gölgesi ağaçlarımızın üstünden, çorbamızdan bıyığı, odalarımızdan gözleri, ve kalktı göğsümüzden baskısı binlerce ton taşın tuncun alçının ve kâadın” Nazım Hikmet kaynak Quote Share this post Link to post Share on other sites