Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Mustafa Cilasun

* Mustafa Cilasun Şiirleri *

Recommended Posts

Ah kalbim yine hazandasın!

 

 

Ne kadar hazin ki

Sende vefasız bir yolcusun,

Solgun kalbim feryat ederken, nefesim tükenirken.

 

Bir evlada demeden,

Gitmelerin seyrinde demlenirken,

Tükenmeyen hıçkırıkların sağanağında geçip gidersin.

 

Ne halin muvazenesinden,

Ver nede vefanın kadrinden nasiplenmeden,

Heveslerinin renklerinde sırnaşık halinle ve giderken!

 

Her ne dense, ne söylense,

Senin için kifayet etmeyecektir bilirim,

Hüznün anlamsızlığında sefilim, kalbim yılgın böyleyim.

 

Sevmek adına her ne varsa,

Dalgaların hicranı mütemadiyen anlatsa,

Gök kubbeden yıldırımlar sarksa, mahzun kalbim uğraşta.

 

Sormak adına her ne varsa,

Şayet maksat ram olmak için şartsa,

Muhabbet karşılıklı olmayınca neyleyim sen var git yoluna.

 

Nihayetinde kalan ömrüm

Hazanlaşacaksa ve şevk kalamayacaksa da,

Sürur bulunmayacaksa ve heyecan çok uzaklardan bakınca!

 

Şarkılar ne kadar anlatsa da,

Kemani yüreğimi dağlayıp bayıltsa da,

Aşk, kalbin inşirahında anlamlaşacaksa, maksut için olunca!

 

Feveranlar çıkıyor karşıma,

Sinem her ne kadar darlığa mahkûm kalsa da,

Gözyaşlarım nedameti ansa da ruhum hicranını yaşıyor işte!

 

Solgun çiçekleri andım,

Kanatsız kuşlarla yaşamaya alıştım,

Yapraksız dallara ve hırçın kayalıklara nedense seni anlattım!

 

Orada hüznü yudumladım,

Sancılarımla baş başa sukutu hali yaşadım,

Uzaktan da olsa sana yılmadan sevdamı hicran içinde anlattım!

 

Ve takatsiz ağladım,

Aşk için çileyi derleyip teneffüs ettim,

Ve niyaz ettim mağdur olmamanı diledim nasip böyleymiş dedim!

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vasıl olamadığım sevdasıyla!

 

 

Yıllar geçip giderken,

Ne idrakle yoğruldum ve nede kalbi soludum,

Halimde ki yegâne korkum, gül kokusundan uzaklığımdır.

 

Olmuyor işte onsuz,

Hiçbir letafetin ne tadı ve nede tuzu,

Vuzuha ermeyince, hal gülün bendinde demlenmeyince.

 

Aşk ikliminde nefeslenmeyince,

Sevda kendi hilkatinden yol vermeyince,

Ömür şevksizleşince ve anlamakta fevkalade güçleşince!

 

Özlemeyi nefeslenmek,

Lakin bilmeden enginliği dilemek kolay mı?

Halini hasretmeden, bir niteliğe erişmeden aşk kokar mı?

 

Onu andığım yalnızlığımda,

Düşlerimde dahi vasıl olamadığım sevdasıyla,

O an çıkıyor acımasızca karşıma ve ömür anlamlı olacaksa!

 

Kalbim şayet süruru bulacaksa,

Ruhum hilkatiyle nazarın vakarını yaşayacaksa,

Umut şahlanacaksa, hal fütuhatı anacaksa, şayet aşk varsa!

 

Kelamı serdetmeden,

Halin insicamında demlenmeden nefeslenmek,

Her canın müsaviliğinde yaşamak ne acı, kalbimde bir sancı!

 

Tahkik bu kadar mı yabancı,

Hanif olmak mazide mi kaldı sen söyle ey hancı,

Acıyı ve sancıyı hakkiyle idrak etmeden nefeslenmek ne acı!

 

Vakifiyet bana mı kaldı,

Kemaliyet sandalına binen kim ey yolcu,

Selamı sabah etmeden, himmetini hasretmeden hüzün kaldı!

 

Neyleyim terk eden anı,

Ve yüreğimden sudur eden hıçkırıkları,

Hamiyetsiz ham halimi, suhuletsiz kederimi al götür yabancı!

 

Ne olacaksa olsun artık,

Kalbim solgunluğuyla baş başa kalsın,

Kimde halimde anlam bulmasın ve bir boşluğun kadrini yaşasın!

 

Bırak kızan kızsın,

Ve arkamdan hiç ağlamasın an’ı yaşasın,

Neslimden kalan nefesler ibreti hakikatin ne olduğunu anlasın!

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Seninle enginliğe uzanmak!

 

 

Varlığın her zerresinde,

İklimlerin ötesinde ki o suhuletli güzelliğe,

Emin adımlarla gidebilmek bir mefkûreyse o zaman niye?

 

Gerekçeler gözler önünde,

Düşünmek insan için ilelebet bir hedefte,

Nefeslenmek, bahşedilen müstesna bir güzellikse, aşk ile!

 

Hilkatte donmak,

Hevesler için coşkunlukta boğulmak,

Dareyn saadetini unutarak an’ı yudumlamak ne kadar acı!

 

Sancılardan da sancı,

Ey akşamcı, nafakası uğruna koşturan sabahçı,

Uyanmak için gün bugün işte, akşamdan sabaha olmayacak!

 

Yıllarca derlediğin gerekçe,

Nefes şayet müddetin sancısıyla verilense,

Kalk git yoluna, tercihlerinin umuduyla ve solgun soluğunla!

 

Anlaşılmaz bir hal nasıl olsa,

Kim kimden ne soracak, idrakinde yoksa!

Ruhun yalnızsa, kalbin boşluk içinde adımlıyorsa hüzün orda!

 

Yollar, yıllara çok direndi,

Bir düşün zaman içinde kimler vardı,

Göçüp gidenlerden geriye ne kaldı, yaşamak bir zamanı andı!

 

Hesap niye vardı,

Ömür içindeki sahifeler seninle anlamlıydı,

Arzı cihanda anılan nefesler, seni kul yapacak latif devrandı!

 

An çekip gittikçe,

Keşkeler ne kadar anlam bulan bir kelamdı,

Kalbin sahibi için atandı, ruhun bahşedilen sevdanın aşkıydı!

 

Sen anlamayınca,

Kelam her ne kadar durmadan yazılsa da,

Bir yaprak dökümü, bağ bozumu iklimi sudur ediyor melalime!

 

Her ne kadar niyaz etsem de,

Sen bizzat talep etmeyince sabırda nafile,

İraden seninle hesabın dürülünce kabrin serinliğinde nefsinle!

 

O vakit hicran kuşatıyor işte,

Sevgi, hak adına serdedilen bir hakikatse,

Muhabbet, bunun için nefeslenilecek bir meşk ise haydi söyle!

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ayılmak!

 

 

Zihnim abluka altında inlerken,

Kalbim dirliğe hasret çekerken,

Ruhum hicran içine nazar iken,

Uyanmak, kalbi olmak ve ne zor!

 

Canın, canana tevessülü olunca,

Aşk kendi ikliminde anılmayınca,

Hilkat yozluğunda solumak varsa,

Hüznü hıçkırıklar, şimdi yanımda!

 

Beşer nefesi tedaviye muhtaçken,

Âdemlikten maksat, adamlık iken,

Âdeme mahkûmiyet konuşulurken,

Kimlik sekülerliğe şimdi aşikârken!

 

Sevda tohumlarına ne oldu kurudu,

Hizmet, mazi sahifesinden okunda,

Nur kayıp mı oldu, feyz kimi sordu,

Ecir hiç aranmaz oldu kalp yoruldu!

 

Artık ne âdemden ve ne de demden,

Hiç ayılmayacağım mı ben badireden,

Bir yorgunluk zuhur ediyor yürekten,

Anlamaz oldum, ne hazin dertlerden!

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhun seninle yoğrulacaktır!

 

 

Sen sen ol, sıcaktan gocunma

Serinlik için, hiçbir yer arama

Kalbi itminanlığın şayet yoksa

O vakit dayan, başın ağrıyınca

 

Sancılar, senin için hakkı afaktır

Bilinmez ki o an vakti sunacaktır

Kara aktandır kan senin namındır

Haysiyet niye vardır, onur haktır

 

Cihan, insan için müddeti hazdır

Nefesin idrakinle anlamlaşacaktır

Hesap, kime vuslatı hak olacaktır

Mizan kurulacak ruh yoğrulacaktır

 

Vakit senin için şahlanacak kırattır

Nal, arpa olmazsa, nasıl anılacaktır

Seyis mahir olmalıdır aklı hakikattir

Nazar bir vaktin zuhur eden halidir

 

Kul, hali dem ile aşkını soluyacaktır

Nazarlarından kınamayı unutacaktır

Suç sahibinindir, kalp kimin eseridir

Hakkı tespit batılı ret insan elzemdir

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir ömrün baharı anılınca!

 

 

Ne gecelerin çığlığında

Ve ne de sabahın kuşatan ayazında

Şayet hürriyet bir ömrün baharında en anlamlı olansa

 

Ufuklar kararsa da

Tüm yıldızlar semadan hor baksa da

Şayet nazar haksa nasibin mutlak hakikati solunacaksa

 

Kuşlar kanadını çırpacaksa

Çocuklar mütemadiyen çığlık atacaksa

Nisa kimliği asırlarca horlanacaksa bakmam kim çıkarsa

 

Hayatın her safhasına

Mazlum gönüller sürekli mağdur olacaksa

Hamiyet sahipleri sukutu hayali soluyacaksa hiç aldırma

 

Kanayan yaraları sarma

Akan gözyaşlarının serencamında kalma

Kulağınla duyduğun, gözlerinle gördüğün haksızlığı anma

 

Ne geçip giden yıllara

Ne dur durak bilmeyen boş boğaz olanlara

Hissetmek adına kalbi olmayanlara ve hakk tanımayanlara

 

Umudun Ummanlara uzansa

Düşlerinde sürekli baharlar seni kuşatsa

Şayet ortalıkta ulu orta bir haksızlık yaşanıyorsa horlanma

 

Haşyetin adımları uzak sanma

Aynada ki haline mütemadiyen bakıp aldanma

Bir anda olsa nefesin sahibinde yorulma, kalbi de soldurma

 

Ruhunun hakikatine uzansana

Mazlum nefeslerin dertleriyle kavrulsan aşkla

İşaret taşlarının zindeliğinde saadet yakınsa ve asla usanma

 

Halini kuşatan tüm anların

Kendi seyrinde durmadan akacak o kanın

Şahadet sağanağında sabahın, ebette vuslatı koklayacak aşkın

 

Buğurda çekilecek sancının

Sevdasıyla yaşanacaktır muhabbet hazzında arın

Gelmiş geçmiş o sevdaların suhuletinde gizlenen her muradın

 

Yaşamakta anlam bulan kelamın

Sanat bendinde zikredilen her harika cefanın

Aşkla semadan inen sağanağın bereketiyle anlamlaşan toprağın

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne garipti!

 

 

Bir hayli uzaktan

Ve balkon serinliğini anarken

Üç beş heybetli soluyan ve durmadan vuranlardı

 

Zorda kalanı

Ve avazı çıktığı kadar bağıranı

Kimseler duymuyor baktıkları halde görmüyorlardı

 

Nefes alanlardı

Lakin kalbi hissedişten uzaklardı

Altta kalan, hastane aciline yığılan ve takatsiz kalan

 

Ortalıkta perişandı

Ne arayan ve ne de soran vardı

Adeta bir leş misali ortada kalan talihsiz bir ızdırapdı

 

Dayanamadım

Apar topar merdivenleri atladım

Zavallının yanına yaklaşırken, bir uyarıyla karşılaştım

 

Sakın ha yaklaşma

Tehdidini duyunca afalladım karşısında

Galiz bir kelimeyle layıktı o hergele diyerek hayıflandı

 

Zoraki hayırdır dedim

Bu pislik günlerce ev ahalisini kandırıyor

Hanım ve kızıma ağza alınmadık küfürler ediyor deyince

 

Doğrusu biraz durakladım

Ve yeniden zanlıya dönerek cüssesine baktım

Çok bakımsızdı, bazı yerlerinden kan lekeleri beliriyordu

 

Nazar edenlere seslenerek

Suçluysa bile siz yargılamayın canlanın dedim

Benim kati sözlerim karşısında ne de olsa birkaç kişi geldi

 

Hastane yakını da olması bile

Ne polisinin ve ne de sağlık görevlilerinin

Dikkatini çekmemişti, her zaman olduğun veçhile doluydu

 

Zor gücün bir sedye bulduk

Zavallı soluyanı bir çırpıda kaldırdık,

Hastane doktorlarına durumu anlattık ama polis nezaretinde

 

Görgü şahidi var mı deyince

Elbette ki faillerde kapı önünde bekliyorlar dedim

Fakat çıktığımızda hiç kimseyi göremedim, bildiğimi zikrettim

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Beklerken dile gelen!

 

 

Kaç zaman geçti

Zorlayan anlar kalbimi çok titretti

Ruhum hicranla sendelendi umudum hiç tükenmedi

 

Demek ki yaşanacaktı

Duygularım ancak seninle anlamlaşacaktı

Belki ömrüm hiç dayanmayacak, aşk hep kokacaktı

 

Nice canlar görürüm

Yıllardır hasretim hazzı nereden bilirim

Demek ki çileli bir nefesim sabır ile şevk hissederim

 

Bir gün olsa da dileğim

Seherde perişanlığıma andığım yenilgim

Gecenin serencamında ve anı yalnızlığımla demlerim

 

Artık ne yar bilirim

Ve ne de sevda harını neyleyim

Ben ayazların nöbetinde bir nefesim aşkı neyle işitirim

 

Hicran içinde her an

Karanfilin kokusunda saklanan

Umut sağanağında mütemadiyen hıçkırıklar kuşanan can

 

Anladım ki aşk acı

Lakin umutlar içinde baş tacı

Kalbin sürekli ilacı, müstesna bir sancı ve şevkinde harı

 

Solgun koridorlar

Hastanede ne kadar var perişanlar

Neme lazımcı soluyanlar, dert ve ızdırabı anlamayanlar

 

Buna rağmen doktorlar

Hastadan daha ziyade tedaviye ihtiyaçlılar

Aziz olan nefsleri bir çırpıda azarlarlar sonrada bakarlar

 

Ne acı ve ne de çekilen sancı

Sıkıntı vermiyor bu kadar kalbe ey yabancı

Hemşire kimliğinde dolaşan, doktordan da beter olan bacı

 

Kaldım yine takatsiz

Varlık içinde hissiz ve kalbi nefessiz

Her yanımı kuştan densiz ve ahenksiz kulağı çınlatır fersiz

 

Ağzında sakız edepten nakız

Cadde ortasında, sokak arasında salınan arsız

Hayâdan muratsız, edepten maksatsız, kanı ile de ahlaksız

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yaşamak bir hak olacaksa!

 

 

Hiç bilmediğim

Ve şahit olmadığım hıçkırık sesleri

Beni alıp uzaklara, hazanın solgunluğuna davet diyordu

 

Öyle bir sağanak ki

Gök kubbeden sudur eden aşkın

Sinelerde mahzun kalan hissiyatın, haksız soluk almanın

 

Meramı anlatamamanın

Hakkı tespit, yanlışı ret hakkının tanınmadığı

Hilkatin gereği olan edebin hiçlendiği bir yozluğa doğru

 

Adım adım yaklaşırken

Ulu orta kan gölü her yanda görülürken

İnsan, manasından soyutlanan can, adamlıktan anlamayan

 

İhata ettiği savlarıyla

Mütemadiyen kustuğu salyasıyla

Şayet yaşamak bir hak olarak anlam bulacaksa ama anlaşılsa

 

Varlığım hak adına solsa

Hissiyatım hakkı teslim nefesiyle donsa da

Ayazlar kaftanım, geceler çarığım, halim toprağımla koksa da

 

Nur zifiri karanlığa yıllarca

Sorgusuz ve sualsiz mahkûm kalacaksa

Tahakküm adına, soysuz nefesler ne kadar yasalar çıkartsa da

 

Çile bu uğurda

Aşkla koklanacaksa hayırlar ola

Ne kadar safahat göz önünde iştahı kabartsa da, nur olmayınca

 

Ecir maksadı haksa

Rıza için aranmak vuslat olacaksa

Rahatlık kimin umurunda, geceler hasret uykusuz nazarlarına

 

Kitabı celil bu uğurda

Hissedilerek okunan evrensel beyansa

Ayetler mütemadiyen hakkı aydınlatınca, kalp sancısı karşımda

 

Kuşatan itminanlık yanımda

Nefesim, her zerresinde titreyen hissim

Başucumda, nöbet tutuyor ayakta, seher anlamlı bir an olunca

 

Ezanlar kulağa gelince

Ruhum kendi ikliminde şevklenince

İşte o vakit kalbim sahibiyle, emin olmak benimle aşk dilenince

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne dert ve ne de

Nefeslerden sâri olan kasvet

Umuma tebelleş olan zillet, en hazin olan bir dert

 

Ne gariplik

Ve ne de yetim olan keyifsizlik

İnsan kalbinde en büyük eksiklik zail olan sevgisizlik

 

Ne hoca ne hacı

Ve ne de bacalardan tütmeyen sancı

Ey sokakların sakini olan garip akşamcı ne büyük acı

 

Hey mahzun olan bacı

Haklısın lakin kim şimdi her kez yabancı

Ne erdemli can kaldı, ne vuslat için yaşanan kan vardı

 

Oysaki

Hakikat tüm çıplaklığıyla aşikârdı

Kim kime yabancı, yaralar niye kaşındı hancı dahi kaçtı

 

Millet evet ulus devlet

Bir düşün kim kiminle husumeti illet

Mana nerede kaldı, ey idrak ile sabrı yudumlayan şükret

 

Medeniyet adına ar dışlandı

Etrafıma soruyorum edep kiminle barışıktı

Alınmadık ne kaldı, delinmedik kulak sanki tatsız şakaydı

 

Anam karşımda zandı

Babam uykusunda perişan olan candı

Şimdi onlardan arta kalan ne vardı, hasletler hep dışlandı

 

Milli eğerler

Örfü olan adabı muaşeretler

Mazi sayfalarında, tozlu raflarda ve ekranın tuzağında şaştı

 

Kız anasına değil

Ana kızından medet uman ardı

Vefa nerde kaldı, zaman niçin hakkıyla okunmadı ne vardı

 

Er adamdan sayılmadı

Komutan protokol için konuşandı

İhdas edilen eğitim kimden alındı ve neden erat zayiattaydı

 

Anaların gözünde yaş mı kaldı

Yetim çocuklar kim bilir ne kadar perişandı

Ekâbirler toplantı üzerine toplantı yaptı lâin acı kime kaldı

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

masallah gercekten bunları yazabilmek icin. yanmıs bir gönül gerek bir de kabiliyet :)

masallah hayrn kaldm gercektn.bu konuda yeteneğim hiç yok ta....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çok teşekkürler ediyorum kardeşim,

o güzel haliniz için huzur ve sürur diliyorum... Eyvallah...:)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yıllarda anlatamaz oldu!

 

 

Neydi uzayıp giden

Kalbi dirliğe hiç geçit vermeyen

Kendi serencamında bir irade iken lakin sefilleşen

 

İnsan kimliğinde nefes

Zaman içinde an’a gebe olan heves

Kalbi muvazene için murakabede mümbit olan ses

 

Gel git ve medceziri

Ummanlara uzanan hazin tefekkürü

Sancılar içinde nefes alan beşeri kimliği ve hederliği

 

Boynumun hicran zadeliği

Başımın dik olmaktan hicap ettiği elemi

Kan revan içinde yetim kalan çaresizliği ve öksüzlüğü

 

Gelirler parsellenmiş

Üçte ikisi azınlık için taksim edilmiş

Kalan bir ise insanlık için kifayet eder diye emredilmiş

 

Tahakküm çok renklenmiş

Medeniyet! Asrında gönüllü kölelik türemiş

Mazlum için hak reva görülürken, hain için hadsizleşmiş

 

Yıllarda anlatamaz oldu

Takiyyeler içinde fazilet hazindir kayboldu

İnsan hilkatinde bahşedilen sevgi horlandı acı pompalandı

 

Izdırap her yanı sardı

Analar şimdi gözyaşlarıyla baş başa kaldı

Emin olmak adına ne kaldı, nefesler suçlular için harcandı

 

Aşk hakkıyla anlaşılmayınca

Nefisler zevkleri için zilleti tercih edince

Mukallit kimliği sökün edince, mefkûreyi saadet ötelenince

 

Liyakat erbabı bilinmeyince

Vasviyetler hatır içinde kazanılan sönükse

Nesiller işsizlikten şikâyet ederek inleyince keyifleri halinde

 

Emekli zavallı sıra bekleyince

Hakiyetsiz olan nefesler hatırla çöreklenince

Gelin kaynana mütemadiyen çekiştikçe dirlik için hak getire

 

Nizam için hakikat nerede

Yolsuzluklar ihaleler içinde haysiyete amade

Hani adamlık nerede, hakkaniyet kimin ekseninde erdemliyse

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gülerken ağlayan!

 

 

Bilmiyor ki

Gül koklamanın ne kadar zor olduğunu

O suhuletli aşk sancısının ancak edeple saklandığını

 

Hasreti hazla anmayı

Manayı kuşanmak için kalbi devranı

Ruhi serencamın ikliminde ve kanaatle nefes almayı

 

Anlatmak için yanmayı

Hazanın güzelliğini halde yaşamayı

Vakifiyet için sabırla kök salmayı mısralarda kokmayı

 

Gelen ve göçüp gidenden

Gereksiz merakla nefesi tüketmeyenden

An için aşkı, hal için sabrı yol içinde kanaati azık bilen

 

Gülerken ağlayan

İçindeki korların serinliğinde coşan

Konuşmak için hiç zorlanmayan ve vakti saati ayarlayan

 

Zihni kaybolma yaşamayan

Kalbi vesayette hiç daralmadan soluyan

Sevda ile kuşanan, tevazuda anlamlaşan, yâri için solan

 

Varlığın hengâmesinde

Yokluğun katresinde fakirliği makam bilen

Nefesin sahibinde filizlenen, aşk ile kelam etmeyi seçen

 

Haysiyet ve onur için

Kul olmakla iktifa eden hüsnü aşk kemaliyeti

Fedakârlıkta hassasiyet taşıyan cevvaliyeti ve muhabbeti

 

Her türlü dikenin zarafeti

İçinde saklanan hikmetin asudeliğini görmek

Nedametin kurutan ikliminde ve nefeslenmeden yücelmek

 

Secdede dirilmek

Kalbin ritminde hakikate ermek

Meşk içinde, salik nefeslerin sohbetlerinden istifade etmek

 

Adam olmak için sabretmek

Gayeye muttasıl olmak içinde Hakkı öğrenmek

Kul hakkına meyletmeden, şirkin içinde gezinmeden girmek

 

Birlik için dirliği davet ederek

Hamasi kaygıları azade ederek huzurla nefeslenmek

İnsan için zaruretken, bu gerçeği fark etmeden kelam etmek

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne

Annem rahat,

Ve nede

Dirliğimde bulunur

Şevki hayat…

 

 

Birlik için

Düşünmek,

Lüzumu halinde

Feragati seçmek şart!

 

 

Lakin

Anlatmak,

Anlamak için

Hisleri okşamak…

 

Duyarlılığa

Kapı aralamak

Ve hayatı

Zindan

Etmeden yaşamak!

 

Hak

Nerede

Ona vasıl olmak…

 

Nefesin

Sahibinde hazzı

Muhabbetle ayılmak…

 

Ruhun

Gideceği ikimi

Kurutmadan,

Muvazeneyle buluşmak!

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sahilin

Hülasalı sessizliğinde,

Ve yalnız halimde mehtabı yaşarken;

 

İçtenliğin

Ve zarafetin şevkiyle

Dalgaların hüznünü kuşatmış görüyorum

 

Fakat

Öyle bir duruşun var ki,

Adeta cazibe yumağı olmuşun bilmesen de

 

Ve o an

Aldığım nefeste kokluyor,

Verdiğim solukta sana sessizce konuyorum

 

O zaman

Gördüğüm her yerde,

Seni görüyor ve öylece aşkı yudumluyorum

 

Uyanık iken

Rüyaya, aç iken suya kanıyorum

Issızlığın serinliğinde terennümle anıyorum

 

Hasretinle

Halimi bitap ettin, sinemi dağladın

Kalbimi takatsiz bıraktın ve hicranla yaşattın

 

Hislerimin en

Zirvesinde, anıların gölgesinde,

Bir sürur yaşattın ki, müteşekkir kalıyorum

 

Biliyorum

Dalgalar yüzeyde kasvetli,

Derinler sakin sinemdeki hislerim seninle kaim

 

Kışın güneşi arar

Yazın serinliğine dalarcasına,

Seni hissetmezsem, çok hayıflanıyor kalıyorum

 

Ritmin vurguladığı,

Meşkin sorgulandığı ahenk derinliğinde,

Sinemdeki bakire mertliğimde sana kucak açıyorum…

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her ne

Yapsam da, hicran arkamdaydı

Kalbin derinliğine nüfus eden sancıydı

 

Anlatılmaz

Bir acıydı, her yanımı sardı

Halimi takatsiz bırakıp hüzünle yaşattı

 

Kime baksam,

Meramı halimi anlatsam

Çare bulamayacağımı hazin biliyordum

 

Nefesin

Anına vasıl olmayı bekliyordum

Aşk nerede, kimin halinde ki güzellikte

 

Mütemadiyen

Hep kendime soruyordum

Ne lazımsa diyordum öylece ağlıyordum

 

Gafletin bendine,

Nefeslendiğimi bilerek

Gailelerin nedenlerinde eriyip tükenerek

 

Kimlik

Yozluğunda kişilik sorumluluğunda

Eğer düşünmek ve niteliğe erişmek haksa

 

Vurdumduymazlık,

Şeref acısından acıysa

Onur, kul için lazımsa mukallitlik sancıysa

 

Şayet

Haniflik azimet için aranan sevdaysa

Vuslat bu uğurda nasip olacak süruru aşksa

 

Ölüm

Ne kadarda müddeti nefesle olacaksa

Hakikat kitabın kelamında sarih olan Haksa

 

An zamana,

Can sancıya, kalbin sevdalısıyla

Ruhun insicamında korkuların hoş umuduyla

 

Felah için

Sevdaların hicranı kimin sorusuyla

Ötelerin güzelliğinden akseden aşkın hazzıyla

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aksın

Bu gözyaşların yorulana denk

Kalbi kireçlenmem dirliğe erecek bir gün elbet

 

Tasa

Kimin için zillet, an için davet

Mukadderat sudur edecekse elden ne gelir evet

 

Nedamet

Kurak iklime açılan bir hardır

Ar bulunmayan nazarın serencamında solumaktır

 

Hakikat

Kimler için edebi sayfadır

Hayâda iman vardır kalp sahibiyle ancak vuslattır

 

Bir bak

Nice nefesler tükendi âlemde

Şayet yaşamak an için muvazeneyse düşün öyleyse

 

Hesap

Kimin için hassaten gerekçe

Hani idrak nerede ve nesiller fevkalade kepazelikte

 

Tüketim

Belası başını almış gidiyor işte

Kim kimin derdiyle ihsan için varlığını hasrediyor hiçte

 

Eğer mühlet

Affı mağfiret için bir vesileyse

İhsan ve ihlâs nerede, hangi sahilin silikliğinde beyhude

 

Ömür an içinde

Neticeler mizanın dirliğindeyse

Ruh sessizliğinde hicrana müptela bir zavallı hakikatse

 

Düşünmek

Erdemli olmak için zaruretse

Kalbim kendi ritminde, solgunluk zuhur ediyor şu halime

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Milletin ferdi

Mahkûm ediliyor darboğaz nafakaya,

Hani ölüm herkesin elinde olsa parlayacak yangına,

 

Neme lazımcı

Sırnaşığa, aşk kolsun aşkı anlayan ana,

Kalmadı şevki bahar canın hasret kaldığı akşamlara…

 

Zaman aynı,

Mekânlar farklı, insan anlamda kalmalı,

Mütemadiyen o heveslerinin zindanında yaşamamalı,

 

Ruhunu anlamalı,

Kalbin letafetinde uzlete ulaşmalı,

Hakkın sofrasında, halin muhabbetini aşkla solumalı…

 

Ne derviş

Ve nede ermiş telakkilerinden vazgeçilmeli,

İnsan iklimine öncelikle azimet mükellefiyeti dikilmeli,

 

Toprağın

Bereketinde idrak gayretinle çok filizlenmeli,

Ölümün serinliğinde tefekkür rüknü hiç ihmal edilmemeli…

 

İnsan bu bazen

Yanılacak ve şaşacak ancak hali anlayacak,

Dost ikliminde yargıçlık bireyin tekelinde asla olmayacak,

 

Müşavere yapacak,

Ürkütmeden şefkatini kalbe akıtacak,

Rızayı bari için külfetin güzelliğinde o aşkla kucaklaşacak…

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hepimiz

Gelmiştik bir şekliyle

Nasip olunacak dirliğin alınacak nefesleriyle

 

Hilkatin

Takip edilecek izlerinden giderken

özlemi çekilen, yüreği ısıtan, sevgiye kavuşmak

 

 

Bu sayede

Aşılmayacak bir engel çıkar mı

Katlanılmayacak çile ve çıkarılmayacak bir varlık

 

Mefkûreleşen,

Umutlar yumağı olarak sineleri coşturan

Aşk ve sevdayla vakfedilen canla inzivayla gidilir

 

 

Yoksa

Asırlarca onca çileler niye çekilir

Yaratan eza etmek için mi bizleri halk etmiştir

 

Niçin

Tebliğ eden mübelliği göndermiştir,

Neden kızgın çöller ikliminde gülü işaret etmiştir

 

Kalpleri

Neden iman hakikatine erdirmiştir,

Hiç esirgemediği tebessümü hoşgörüyü öğretmiştir

 

 

Onu yaratan,

Aynı anda tuğyana sabırla bakandır

Mühleti anlamlandıran ve hikâyelerle uyaran haktır

 

Sadece

Ve yalnızca mürebbiyelerle,

Vesilelerle aklı, izanı gerçeğe davet eden zarafetti

 

İnsan

Fıtratına uygun olmayan,

Edebi ve zihni tarumar eden zilleti haberdar ederek…

 

 

Azabın

Nihayetinde temizlenecek

Ona duçar olmayanlar, sabrı bir erdem sayan canlar

 

Efendiler

Efendisinin sancağı altında nefeslenerek

Dirilişin, ölümde süzülüşün itminanlığıyla göçüp gitmek

 

O an ve

Zaman kavramının anlamının manalaştığı

Batın içinde zahire kapı aralayan ummanın denkliğinde

 

Vuslatın işaretleri,

Faziletin hikmeti ve çilenin keyfiyeti

Aşkla işliği anlaşılacak ve bahar gün gibi açığa çıkacak

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gecenin

Matemiyle seni anıyorum

Yokluğunda sokakları arşınlıyorum

 

Kuşlara

Soruyor medetle anlıyorum

Onlara bakıyor, halimi anlatıyorum

 

Aşk bu mu?

Diye soruyor çileyi anıyorum

Yârin serencamında aciz kalıyorum

 

Halin

Devranıyla, öteleri yaşıyorum

Aşkla kalb dirliğinde sürur arıyorum

 

Yapraklar

Bir bir dalları bırakıyorlar

Kelebekler bir vakte kadar uçuyorlar

 

Güneş

Çekiliyor mahın hali yaşanıyor

Zaman durmak bilmiyor aşkla yaşıyor

 

Ne sen,

Ne de senin halinde olan ben

Bahşedenin hükmüyle, nefesleri bilen

 

Nihayetin

Dirliğinde olacak aşkı seven

Tenlerden geçen, teriyle bezenmeyen

 

Bin bir

Eza ile geçiyor, şu çileli ömrüm

Nasibin kadriyle nefeslenip şükrederim

 

Ben aşkı

Ne bilirim, kalpten habersizim

Muhabbet hasretiyle gönlümü demlerim

 

 

Mustafa CİALSUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhuma

Nakşeden bir arsın

Kalbime korlaşan tükenmez harsın

 

Aşk

Tadında hoş bir kıvamsın

Sen iyi ki varsın, olmasan sancıydın

 

Hasretin

Tahtında bulunan cansın

Sevda adına namsın, sen bir başkasın

 

Düşlerimde

Sürurla yastığım olacaksın

Günümde neşem, gecemde hazzımsın

 

Geçte olsa

Seninle güldü şu bahtım

Şimdilerde sürurumla haz ile yolcuyum

 

Tasadan

Çok uzaklarda baharım

Rengârenk çiçekler arasında şakıyanım

 

Bülbülün

Figanında mı çağlarım

Kelebeğin kanatlarında suhuletle uçanım

 

Bahtın

Kıvamında anlamlaşanım

Hazanlaşanlara olsun, tüm bu niyazlarım

 

Severek

Yaşamak aşkı koklamak

Vesilelerde tefekkürle barışarak yaşamak

 

Neticeye

Bakmak sabırda kalmak

Muradın hüviyetinde vuslat için yarışmak

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bazen

Can çıkmadan huy çıkmaz derler ya

Ruhun daralmalarında ayazlar kuşatır anla

 

Kalp

Sahibinden azade olunca nahoş umutla,

Sevda kuraklığında aşk derin acılar tadında

 

Senin

Huyuna, umut için solgunluğuna aşığım

Halinde taşıdığın o mefkûrenin sancısındayım

 

Teninin

Naifliğinde ben soluksuz devrancıyım

Ben tenimde kiracıyım, ancak seninle hancıyım

 

Bizi

Muhabbete gark eden ziyadesiyle manadır

Aşk, nur ikliminde taliplisini arayan kervancıdır

 

Gülün

Kokusunda, ötenin sultasında aranacaktır

Şayet murattan bahsedilecekse şaşılmayacaktır

 

Renklerin

Envai çeşitleriyle heveslerini destele

Zevklerin azamisinde düşün nefeslerini tüketme

 

Nihayet

Ömrün takip edileceği zaman hanesinde

Ruhun ilk adresin kayıplarında gidiyor adımlarla

 

Ben

Seninle bahtiyarım ancak sol yanım ağrısa da

Hicran şarkıları beyhudeliğime bir selam salsa da

 

Hasret

Damarlarımda kuruyan kanın tek ahı olsa da

Ruhum kendi sarhoşluğunda, kalbim Hakkın yolunda…

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bırakın

İç sızım bir an durmasın

O yârin yoluna yürek kanasın

 

Sinede

Bahar açmasın, solsun

Aşk demini alsın heder olmasın

 

Lisan,

Sukutun erdemiyle ansın

Hal tefekkürün içinde kuşansın

 

Mana

Buharlaşmasın ruh kansın

Kalbim muhabbetle aşkı yaşasın

 

Ne sel

Ne de esen yelden korkma

Korkuların girdabına, sen soluma

 

Kalbini

Bir yokla ruhunla barışık yaşa

Aşkın naifliğini zevkine hasretme

 

Aşk,

Asıl olan korkunun dergâhıdır

Ruhuyla nefeslenmeyeni kim anlar

 

Geçip

Giden zamanlar ne anlatırlar

Aşk gök kubbeden insana bakarlar

 

Her

Geçen gün o arz darlık yaşıyor

İnsan denen varlık zevkine koşuyor

 

O mahşer

Adına kıyamda duruluyor

Hâkimi mutlak hazin ki anlaşılmıyor

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nefes an içinse idrak kim için!

 

 

Neyi

Seversek kimleri öncelersek sanki

Her hareketin kuvvetini idrak eden saki

 

Hedefsiz

Bir merakın için zekâ elzem mi?

Halin sebebi niyetin bedeli çok mu afakî

 

Bilmelisin

Zorunda olan badiresin nefessin

Sen güzelliğin içinde tercih edilen zarifsin

 

Nerdesin

Nelerin demindesin sarf edilensin

Ne bilmecesin ne hecesin nasıl gideceksin

 

Derlerin

Vehmiyle hedefsizliğinde fevkinde

Sarih olamayan bir kaderin muhayyilesiyle

 

İradenin

Zafiyet kifayet edecek denkliğinde

Bilincin yetersizliğinde aktiflerin esenliğinde

 

Hissiyat

Muamelat maksat ayrışan denktir

Terbiye sebebi en elzem olan bir hakikattir

 

Lüzumsuz

Sarfiyat kime ne yarardır zarardır

Edep bunun için idraki mutlak olan sanattır

 

Kimde

Ne kadar vardır hal esenliğe doyacaktır

Tefekkür mesnetsizlik girdabında nasıl olacaktır

 

Mana

Kaybolacak anlamsızlık galebe çalacaktır

Asliyet unutulacak mukallitlik paye kazanacaktır

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...