Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Mustafa Cilasun

* Mustafa Cilasun Şiirleri *

Recommended Posts

Haklısın anlatamıyorum!

 

 

 

Evet, sen melülleştikçe

Sessizliğin örtüsüne bürünerek geri çekildikçe

Yüzüne mahzunluk tebarüz ettikçe, halime yönelip utanıyorum

Ve geçen yılları, akan zamanı hatırladıkça hayıflanıyorum, seni öyle anıyorum

 

Ne yazdığın mektubun

Serencamında demlediğin hicranın kar etmiyordu

Her ne dense hükümran olmak farklı geliyordu ve sevgi öteleniyordu

Ne kadar sancılar çekmiştin, hiç birinden söz etmeden hizmeti esirgememiştin

 

Teslim olmak ve susmak

Hakların talan edildiğini edep içinde yudumlamak

Metaneti kuşanarak sabrı koklamak ve hakkın huzurunda yaş akıtmak

Kalbin hicranını gale almadan, ruhunla hesaplaşmadan ölümle mutabık kalmak

 

Ey yar ne söylerim ben

Benliğin girdaplarında irademden zafiyetlerim dem

Hani nerde kaldı vicdan, hani şimdilerde anıla gelen mizan aşkla yıkanan

Artık sukutunun çığlığı gönülleri dağlıyor, nisa kimliğin mukadderat için akıyor

 

Her ne söylesen haklısın

Sen atim için serdedilen zamanın farkında ilk adımsın

Zira sen bir anasın, gözyaşlarınla anılansın, hasrettiğin aşkla ülfet tadısın

Seni anlamamak ve halinden zuhur eden nefesi haz ile koklamamak bir ihanettir

 

Ne kadar kuşkulansan da

Ve hatta burukluğunu haykırarak baksan da haklısın

Çünkü sen asırların töhmet altında bıraktığı hüzünlü bir şarkının hazzısın

Mütemadiyen sabırla derlenen ve halin ikliminde ibretle örülen nakışın sanatısın

 

Sen ne kadar hamiyet etsen

Varlığını koşulsuz teslim ederek fedakârlığı seçsen

Yine de hakkıyla anılan ve bu manada anlamlaşan sürur neden olamazsın

Kime ne söylerim, sefilliğin kol gezdiği sokaklarda soluyan hicranım seni anarım

 

Nazar edemem çiçeği gülü

Resmettiği renklerinden tebarüz eden elemli hüznü

Nasıl yâd ederim, hangi yüzle edebin ziyadesini beklerim ötenin nurundan

Çıkacağım azıksız yolculuğumdan, şimdilerde tutunmaya çalıştığım korkulardan

 

Artık seni anarken ağlıyor

Anıların hüzün sayfalarında hazanı koşulsuz yaşıyorum

Sensizlikte kör kuyuların karanlığına ulaşıyorum ve hazin sesi duyuyorum

Yeşertemediğim sevgi filizlerini sacıyla sayıklıyorum ve kalbinde hesaplaşıyorum

 

Giden gidiyor bir ses yok

Ölüm mukadderken neden kalplerden uzaklarda bir ok

Aşk niçin hicran içinde bir kök, hüznü yürekler muvazenesinden kaldır sök

Ey yar, kalbin bu denli letafetliyken neden anlatamadım melali halimi artık söyle

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Artık vakit gelmişti!

 

 

 

Oysa neler anlatılıyordu

Nefeslerin umudu solgunluğun kadrinde soluyordu

Zaman hala muştuyu önceleyerek, kalbi sessizce teskin ediyordu

Lakin sistemler ve ona teslim olan nefisler dur durak bilmeden vuruyordu

 

Hınç pik yaparak akıyor

Mahzun nefesler imdat nidalarıyla kimleri arıyor

Ar ibret sahnesinden kaçıyor, talan kimlikleri topluyor ve şakıyor

Ne aç kurdun ve nede kanatsız kuşun meramı anlaşılıyor, aşk başkalaşıyor

 

Kâinat artık küçülüyor

Kişilikler evrim geçirerek tuğyan ediyor, siliniyor

Mefkûre varlık karşısında eriyerek, muttakiliği belirginsizleştiriyor

Hikâyeler ibretin sahnesinde kahkahalarla işgali seslendirerek gaspı eliyor

 

Nedir bunca dramlar

Ey yar ne kadar arkamda samimiyetli aşkın var

Hani yüreğimden tebarüz eden şiddetli har, yağıyor gönlüme kar

Ne yolcunun ve ne de hüzün koklayan hancının efkârı hakkıyla yudumlanıyor

 

Suya düşen bir yaprak

Ah aşk, kaldır artık şu gönlü şevkinle hazzı anlat

Bak artık işte kime bakarsan bak, insan sadakatten uzaklaşıyor hak

Anlatmak kelimelerin bilinmesine ve nitelik edebin fevkinde anlamlı bir ortak

 

Bir cehtim kalmadı anla

Halimin solgunluğunda bari sen ol nefesini kokutma

Dinlediğin vuslat şarkısını unutma, azimetin gerekçelerinden korkma

Ne kadar dirensen de uyanmayacağın bir uykunun yolculuğunda kefilsin sorma

 

Gün doğarken sancı yaşar

Gecenin müdavimleri seherlere kadar umutla ağlar

Masum nefesler niye hicranla arkadaşlık yapar ve gözyaşları akar

Kim ecrin ikliminde ceht ederse ihsanın toprağında kalbi inşirahları hep yaşar

 

Ah kutlu can mağdursun

Lakin duyulamayan sesinle ne kadar yorgun savaşçısın

Kimlere bel bağlarsın, neyin arkasında bir esin ararsın ve korkarsın

Ne kadar anlatsan da dilini bilmiyorum, kaybettiğim merakımla solgun yolcuyum

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yalan değil yanlıştır!

 

 

Sen kızdıkça höykürüyorsun

Ve işte o zaman neyi söyleyeceğini hesaplamıyorsun

Ve hatta ne sukutu tanıyorsun ve ne de vicdanın sesine kulak veriyorsun

Sanıyorsun ki her şey düzelecek ve dilediğin biçimde hissiyatın şekillenecek

 

Hayır, yazık ki yanılıyorsun

Ne bir hal bırakıyorsun ve ne de izandan kalan hazzı

Muhabbet adına anılanı, kalbin hüzün içinde mağduriyeti yaşamasını

Şayet kızmak ve hırçınlık içinde konuşmak, nitelik olsaydı cehalet anılmazdı

 

Bir bak etrafına ve eşkâline

Sanki bir gaspiyersin, gönlün sesinden azade bir nefsin

Hani kızgınlık şey tadandı, sükûnet tefekkür için bir sanattı ne kaldı

Ayrılık tohumları her yanımdaydı o an senden ve nefesinden kurtulmak vardı

 

Şimdi nereye baksam hüzün

Heveslerim ve şevkim dalından hoyratça kopartılmış üzüm

Ey karagözlüm, edebin yozluğunda nefes alan sözlüm, hani ağlayan göz

Hani ahde vefa, hani cefalar üzerine kavilleştiğimiz sabırda tutkun sevdamız

 

Yalan dersen hükmediyorsun

Şayet yanlış dersen, tefekkür ve savunma bağışlıyorsun

Çünkü sen rahmetin ikliminde nefesinle tevdi edilen müddeti yaşıyorsun

Ve ne kadar biliyorsun, şahadeti niçin tehir ediyorsun ve bir yargıç oluyorsun

 

Ne zaman zanlar aşkla anıldı

Söyler misin sevgiden hangi nefesler horlanarak dışlandı

Düşünmek kime kaldı, işte o an ve unutulan zaman vuslatla anlamlıydı

Ölümün tınısı, mezarın sırrı, aşkın harı ve kalbin sevdasında koklanan narı anla

 

Şimdi yaşarken öldüren sensin

Gülmeye hasret bırakan densizliğin sanki cehennem azabı

Ey sessizliğimde gönderdiğim niyaz, ha ne olur umutlarım için yaşat

Hasretin bedeli bu kadar elim olmamalı, bilmem ki şevk neden halden uzaklaşmalı

 

Gelin artık sessiz çığlık duyulsun

Ve bir nida olarak muhabbetli kalplere akarak sorgulasın

Hamiyetin letafetiyle, suhuletin ebediliğiyle kalbi hicranımı aşkla ansın

Ve geriye ne kalmışsa, musalla taşı anlatsın ve iki satırlık sürur Böyle anlamlaşsın

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Belki çekip gitmeliydim!

 

 

 

Tükenmişti bir kere işte sabır

Ne kadar dirensem de ve hatta nefesi kesemde

Olmuyordu, sıktığım yumruklar neden duruyordu, göz alıklaşıyordu

Dişler gıcırdıyor, bir hal kalmıyor ve huzur öyle çağırıyordu ki hiç anlatamam

 

Oysa ne münakaşalara girmiştim

Sabrın zaferiyle şevki kıvançla nefeslenmiştim

Çünkü ben kanaatin dilencisi, hakikatin gözcüsü bir insanı hevestim

Ne hınç için vardım ve ne de zevkim için serdardım, ancak sade bir adamdım

 

Varlık adına âdemle savaşmadım

Ne kadar takatim varsa edep toprağını kokladım

Hak ve hukuk namına ne varsa gasp için vaat edilenleri dışlamıştım

Çünkü nihayetinde bir insandım, hatalarla yüzleşen noksandım hiç ayıplamadım

 

Suçlamak mama fiğ kalbi unutmak

Hoşgörüyü bir tafra bırakarak hala sevgi ummak

Bizzat rahmetin içinde nefeslenirken, yargıçlığa soyunarak haykırmak

Halime çok ağır gelirdi, nihayetinde mühletin yegâne sahibi belliydi ve kimindi

 

Yağmur şimdi başlamıştı anlatmaya

Ar duvarı sıyrılan ve kepazelik içinde nefes alana

Şerrin kıskacında inleyen zadelere, nisa naifliğinden çıkan o çılgınlığa

Ölüm dahi ibret için kifayet etmiyordu ve hala sahnenin perdesini bırakmıyordu

 

Zapt etmek ve kalbi es geçmek işi

Kalan nefeslerde resmediliyor rengârenk rezilliği

Afişe edilen densizliği ve insan kimliğinden azade olan edepsiz halini

Gördükçe ellerimi açıyor ve ağlıyorum, kudretin yegâne sahibinden haz diliyorum

 

Gökyüzüne uzanan nefesi tazeliyorum

Ve nefes nefese halimin sefilliğini aşkla anıyorum

Kalbin sahibinde ne kadar kalıyorum ve onu hakkıyla anlıyor muyum

Ne gül kokusu ne de lalenin busesi kesmiyor halimi, yoksa aşktan habersiz miyim

 

Dil şad olsa da artık ben çok acizim

Ne haddimi bilirim ve ne de melalin dirliğindeyim

Yorgun ve solgun ahvalimle adeta bir yaşayan ölüyüm şimdi neyleyim

Gönlün sayfalarında hüzünle güneşlenir ve hicranla baharı sürur içinde nefeslenirim

 

Hazana bir söz söyleyemem resmim

Ne kadar sukutu yaşasam da artık diniyor direncim

Ben şimdi ölümle içselliği yaşayan fakirim, umut için sadece dua ederim

Ne zaman vaki olacağını elbette ki bilemem ve onun için ibret sahnesini söyleyemem

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ah kalbim aşkla iç içesin!

 

 

 

Hala akan gözler anıyor

Bir bir sayfaları aralarken ufukları hüzünle tarıyor

Düşen yaprağın melalini anlıyor, feryat eden kuşa öyle bakıyor

Şimdi kim, kalbin sesinde buluşuyor ve ruhun serencamında aşkı kokluyor

 

Ne söylesem kim duyacak

Kalbi fakirliğimle mütemadiyen yüreğim dağlanacak

Eller yine boş kalacak, hasret yumağı artık gönlümde aklanacak

Sala okunacak ve teneşir sukutu yaşatacak, yine hicran ruhumda kalacak

 

Ne hakkıyla hazanı anarım

Ne de mezarın dirliğinde maverayı hakkıyla yaşarım

Hiç sorma ben yaşarken hazandım, kalbi solgunluğumla hicrandım

Ne şevki tanıdım ve ne de çocukluğumda dahi sürurla tanıştım, bir faktım

 

Annem yaşarken hüzünlüydü

Babam zaten kederinde seyreden bir kul olarak demdi

Bahar halimde anlamsızdı, çiçekler renkleriyle duygumda solgundu

Ne kokusunu ve ne de çilenin korkusunu unuttum, çünkü hal hazza vurgundu

 

Dinlediğim name anlatıyordu

Boş kumsallarda umudun izlerini tarayarak yaş akıyordu

Her nedense çığlığım duyulmuyordu, yüreğim umudun tadını unuttu

Şimdi gecenin kuşatan meramı, akıl ve izanımın felahı kalbime aşkı hatırlattı

 

Ey kuş sen bari kanatla uç

Umutlarım ne kadar kanatlansa da kalbim hala çok mahcup

Ey nefes sen olsun niyetin mutlakıyetinde sadakat keyfiyetinde oruç

Artık rahmetin ikliminde haşyet yok ve ruhum vicdanla hesaplaştı kalmadı suç

 

Ne cehennemin korkusu

Ve nede suç ve cezada belirginleşen yortusu kalbi burkmuyor

Bizarlık ancak aşla anlamlaşınca umut sevdalaşıyor ve akıl pik yapıyor

Ne kadar korku varsa, azat oluyor ve ruhi hürriyet kalbin ikliminde buluşuyor

 

İşte o zaman Mürvet

Ve şahadet içinde harlaşan kuvvet kelimelerde mısralaşıyor

Yazmak amaca ulaşmak için tutku yaşatıyor, merak kimde ise aşklaşıyor

Korkma ve bir şekli yete bulaşmadan yaz, sen yaz ki fikrin ve zikrin anlaşılsın

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey kalbim niçin ağlarsın!

 

 

Yine sessizlik hüküm sürüyordu

Ne gelen bir şey söylüyor ve ne de giden umut veriyordu

Etrafımı hüznün tınısı kuşatmıştı, çalmayan suskun şarkı zihnimde meramdı

Ne garipliğin hüznünde ki han ve ne de hasretin solgunluğunda nefes alan can aşktı

 

Zihnimde dalgalanma başladı

Kim karşıma çıktıysa yüzü fevkalade asıktı, niye umut vardı

Hani metanet kul için bir azıktı, sabır hasredilen sanattı, aşk nerede kaldı

Eğer her meşakkat hazan için net adımsa, muhabbet ve vahdet bereketi tadımlık mı

 

Niçin sual etmek sakıncalı

Cemaat içinde tanzim edilen saltanat, kalbi olmaktan uzak mı

Neden nefesleri kuşatıyor anlamsız korku, dışlanmak bir aşksız umut mu

Günah işlemek veya yönelmek kul olmaktan uzak mı, yargıçlık şimdi sizinle ne anlamlı

 

Bir ömrü kim verir, yargılar

Müddeti nefesin mağfiret kapısını kim aralar ve umuda bağlar

Neden hala parçalanmışlık hazin manzaraları aralar ve dışlamak neye yarar

Niçin Mevlana asırlardır aşkla bir bahar ve neden gül kalbin sayfalarında aşkla kokar

 

Şimdi derin düşünce aşkla var

Her bahar insan ömründe renkleri ve hevesleriyle umuda akar

Kim gerekçesiz bir korku yaşar, o vakit söyler misin nitelik niye aşkla yaşar

Ey ölüm, ne kahredenin canı ve nede umudu kaybedenin kanı anlamlı, umutlar solmamalı

 

Demek ki koptuk mazimizden

Hazanının solgunluğunda resmedilen ve derlenen hazin atiden

İbretin hikmetinden, irfanın zenginliğinden ve tefekkürün vaat ettiği şevkten

Ah okumak, öylesine okumak, lakin anlamın feyzinden irşat olmadan solumak ne hezeyan

 

Nefesin şahadetinde niyetim

Şimdilerde şayet kalmışsa ruhumda keyfiyetim umutlar benim

Mahcubiyetimle açtığım ellerim ve nefeslendiğim kalbi lekelerim umudun arzında

Her kim hıncıyla ve hırsıyla, nefesleri tahakkümü altına alarak maksatlı uyuyor ne deyim

 

Efradın parçalanmışlığı kermes

Bahanelerle açılan panayırlar ve bir hiç uğruna kandırılan canlar

Teslimiyet noktasında ve sadakatin bazında nöbet tutan kanlar, tahkik konusunda

Niçin duyarsızlar, aklı sadece zevk ve çıkarları için kullanırlar, hakir görmeyi ne sayarlar

 

Biliyorum ki şimdi kızacaksın

Ve hatta kalbin sesinden uzaklaşarak maslahatla yarış yapacaksın

Ne azimete ve ne de senin söz ettiğin lakin sadece vah dediğin ibrete kanacaksın

Nüfus için dur durak bilmeden koştururken, etrafını kuşatandan dersler çıkartmayacaksın

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey kalbim niçin ağlarsın!

 

 

Yine sessizlik hüküm sürüyordu

Ne gelen bir şey söylüyor ve ne de giden umut veriyordu

Etrafımı hüznün tınısı kuşatmıştı, çalmayan suskun şarkı zihnimde meramdı

Ne garipliğin hüznünde ki han ve ne de hasretin solgunluğunda nefes alan can aşktı

 

Zihnimde dalgalanma başladı

Kim karşıma çıktıysa yüzü fevkalade asıktı, niye umut vardı

Hani metanet kul için bir azıktı, sabır hasredilen sanattı, aşk nerede kaldı

Eğer her meşakkat hazan için net adımsa, muhabbet ve vahdet bereketi tadımlık mı

 

Niçin sual etmek sakıncalı

Cemaat içinde tanzim edilen saltanat, kalbi olmaktan uzak mı

Neden nefesleri kuşatıyor anlamsız korku, dışlanmak bir aşksız umut mu

Günah işlemek veya yönelmek kul olmaktan uzak mı, yargıçlık şimdi sizinle ne anlamlı

 

Bir ömrü kim verir, yargılar

Müddeti nefesin mağfiret kapısını kim aralar ve umuda bağlar

Neden hala parçalanmışlık hazin manzaraları aralar ve dışlamak neye yarar

Niçin Mevlana asırlardır aşkla bir bahar ve neden gül kalbin sayfalarında aşkla kokar

 

Şimdi derin düşünce aşkla var

Her bahar insan ömründe renkleri ve hevesleriyle umuda akar

Kim gerekçesiz bir korku yaşar, o vakit söyler misin nitelik niye aşkla yaşar

Ey ölüm, ne kahredenin canı ve nede umudu kaybedenin kanı anlamlı, umutlar solmamalı

 

Demek ki koptuk mazimizden

Hazanının solgunluğunda resmedilen ve derlenen hazin atiden

İbretin hikmetinden, irfanın zenginliğinden ve tefekkürün vaat ettiği şevkten

Ah okumak, öylesine okumak, lakin anlamın feyzinden irşat olmadan solumak ne hezeyan

 

Nefesin şahadetinde niyetim

Şimdilerde şayet kalmışsa ruhumda keyfiyetim umutlar benim

Mahcubiyetimle açtığım ellerim ve nefeslendiğim kalbi lekelerim umudun arzında

Her kim hıncıyla ve hırsıyla, nefesleri tahakkümü altına alarak maksatlı uyuyor ne deyim

 

Efradın parçalanmışlığı kermes

Bahanelerle açılan panayırlar ve bir hiç uğruna kandırılan canlar

Teslimiyet noktasında ve sadakatin bazında nöbet tutan kanlar, tahkik konusunda

Niçin duyarsızlar, aklı sadece zevk ve çıkarları için kullanırlar, hakir görmeyi ne sayarlar

 

Biliyorum ki şimdi kızacaksın

Ve hatta kalbin sesinden uzaklaşarak maslahatla yarış yapacaksın

Ne azimete ve ne de senin söz ettiğin lakin sadece vah dediğin ibrete kanacaksın

Nüfus için dur durak bilmeden koştururken, etrafını kuşatandan dersler çıkartmayacaksın

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hayat yine yalan söyledi!

 

 

 

Nerden bilirdim ki gerçeği

Nasıl bilebilirdim, gerçeğin çilede nefes aldığını

Gülün dikenle var olduğunu, kalbin hicranla yaşadığını, aşkın uzaklığını

Ne okuduğum kitapların, ne temaşa ettiğim ve hüzünlü nefeslerin yanlış yapacağını

 

Vicdanı mı dağlayacağını

Ruhumu hicran içinde bırakarak haince şakıyacağını

Kalbi ağıtlarımın çare olmayacağını, aklımın duygularımla bedelleşeceğini

Sinemin sessizliğe çekilerek şevki terk edeceğini, muhabbet için hasret çekeceğini

 

Artık susmak ağır geliyor

Kalplerin yürekleştiğini, insanın sadakatsizliğini görmek

Onca dile gelen ve hakikat için resmedilen ibret sahneleri dile gelirken

Felsefe düşünmek için ve kelam hukukun tasnifinde ufkum olmuyor diye üzülüyorum

 

Şöyle demek geliyor içimden

İnsanlar ikiye ayrılıyor ve hukukunu bilen, bilmeyen diye

Ve hatta bilmeyenler için kandırılmak ve hakka tecavüzle barışık olmak

İşte o zaman insan olmanın farkında lığından uzaklaşarak bahanelere sığınıp kalmak

 

Ey aklım, kalbimle bir hisset

Nefesin azizliğine hükmederek haklı bir aşka tevessül et

Halin kutsiyetinden tevdi edileni hasret ve ruhun iklimine avdeti azmet

Kalbim nefesin sesisin, sessizliğinle sen yegâne sahibini bilirsin, hakikat için fersin

 

Boş ver aldırma artık sende

Her ne kadar ihanet içinde nefeslenenleri yakın bilsen de

Sen yine de hakir görme, nefsin şerrinde ikamet edenlere sakın ilişme

Nefes candır, ikram edilen akılla sanattır, kalp yürekten farklıdır, insan için vardır

 

Nereye baksam haykıran var

Edep ancak insanın kalbinde filizlenen gülbahar, iyi ki var

Yoksa yaşamaktan kim hakkıyla anlar, hazan neden anlamında aşk kokar

Hasret niye var, kim özlemiyle yanar ve sevda umutların harıyla niyazla hakkını arar

 

Ey yar sende şimdi bizarsın

Her ne kadar sabretsen de, talihin türabında kanatsın

Sen sessizliğinle yanarsın, ne suyun ve ne de buğuzun hazzında okunansın

Sen sadakatinle bir farksın, bunun için adavetten uzaksın ve metanetle aşkı koklarsın

 

Ne yapalım ki talan katlı

Ne vicdanı tanıyor ve ne de bir hesabı, o eşkâliyle kanlı

Ancak insan, Hakka kul olabilmek için zamanla anlaşmalı ve heyecanla şanlı

Sende murat et, ufuklarda seyret, kalbinin sahibinde ikamet et ve aşkınla atsın yürek

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Melalim ne vakit şevke kanacaksın!

 

 

Artık çok ağır geliyor susmak

Melül nazarlarla kalbi umutlarda baharlaşmak

Hiç değilse hasretin aşkında uyumak ve yanmanın serabına dalmak

Ve öylece sevdanın harıyla buharlaşmak, ne gama ve ne de cana yaslanmak

 

Ey haz, niçin kayıpların adısın

Halimde derlenen sezginin tadısın ve anlamlısın

Bak hicran sinemde, elem kalbimin serinliğinde, özlem aşk vehminde

Gel artık nerdeysen çık ta gel, ne lalede kal ve ne de gül ile ruhumda har

 

Sürura dalmak istiyorum öyle

Şayet yaşamak huzur içinde anlamlaşmak idiyse

Hissiyatın niçin hazanın hapsinde, umut tohumu toprakta bereketse

Açtım ellerimi kalbimin sahibine, her ne kadar mahcubiyetim var şevkimde

 

Ey hüzün biliyorum ki umutsun

Sen sessizliğinde kalbin suhuletinde aşkı sukutsun

Bazen nutuksun ve bazen de idrak içinde anlamlaşan esinle kokusun

Korkunun değil vuslatın bahtısın, sen namı hesabına mahzunlukta bir şahsın

 

Hani gözyaşlarıyla yazılır name

İşte o vakit hüzün kalple bedelleşerek haz verince

O yar bilse de ve hatta bilmese de, sürur daima kalbimin köşesinde

Dert anlatılmaz, adresi bellidir, lakin meşveret etmek kalbin inşirah feridir

 

Deva vesileler bereketinde gizlidir

Ancak ihsan sahibi arifliğiyle ve feragatiyle sevgidir

Niçin gönüller aşk ile sevdaya hasredilir, ecir hakkın huzurunda erktir

Her kim ezayı ve aşkı manayı terennüm ederek şikayetlenmezse bir takvadır

 

Lakin bir etrafa bak ihlâs uzakta

Hani bir zamanlar vahdet umut için mefkûre olunca

Yaşamak hazzın toprağında ölümle müşterekliği bulunsa da aşk vakarda

Sen hiç korkma, sabırdan usanarak vehimlere kapılma, umut başaklaşmayınca

 

Gitmek, yol emniyetini kestirmektir

Şayet bir yol kaldıysa sıratı müstakim nefesindir

Kalp sahibini yakinen bilir, ruh derinliğin tefekküründe umut için senindir

Kim hikmeti hakkıyla bilir, niçin ölüm diriliş için rehberdir, aşk kim için meşktir

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ah kalbim aklımla avareyim!

 

 

 

Evet, yine sessiz yürüyüş başladı

Arkamda kim vardı, hüzün yine bambaşkaydı

Hicran ruhumu sardı, işte o an bizarlık halsizlikte zamandı

Tutunduğun dal ve kal kalbimde niçin hazandı, gittiğim yol öte için kalandı

 

Ey aklım neden ihsandan azatsın

Hani ihlâs içinde sanatlaşan hardın ve anılandın

İbret sayfasına not düşülen savdın, şimdi niye izanımda uzaktın

Bak resmediliyor zulmün karanlığı ve insan kimliğinde ki farklı nefsin karı

 

Ölüm dirilişle anlaşmalı kim anladı

Hani ati için tefekkür şarttı, mefkûreler vuslattı

Peki, geriye ne kaldı, hani medeniyet insan için erdemlilik için vardı

Gözlerim boşalıyor, ruhum sızlıyor ve kalbim kan ağlayarak idrake sığınıyor

 

Ah ölüm sen iyi ki varsın ve aşksın

Senin için derlenen şarkıda ve anılarda yaşayansın

Aklanmak için, görülmemiş davalara bakmak için kalplerde bir umutsun

Hakikatin adeta nutuksun, aşk konusunda her dem sunuşun ve hatta nursun

 

Sen vaktin mübelliği olan sancaksın

Nice ağıtların yanıklığında hicransın, hüzne yakışansın

Aşk sensiz olur mu, diriliş bir anlam bulur mu, umut seninle tohumdu

Hak niyetin, ak kalbi cenahın, fark ise yaşamak için sevgi ve fedayı bekler

 

Eza ve zulüm kıtaları kuşatırken ben

Ekranların kepazeliğinde vah çeken ölümü seyreden dem

Hani kalp inayet için ihsandı, insan fedakârlığı nispetinde anlamlaşandı

Senden geriye ne kaldı, deliksiz bir uyku ve günün telaşında varlığın yalandı

 

Şimdi susmak geliyor epeydir içimden

Lakin özüm tezat yaşıyor nefsi kepazeliğimden, hevesten

Yaşadığım kafesin hapsinden ve temaşa eğlediğim fakir halimde ölümden

Ne çıkacak ve neye yarayacak ruhi azap korkularla halime refakat ederken

 

Ne ağlayan bir çocuğu ve ne korkuyu

Anlamak ve kalbin yarenliğinde vicdanla aklamak kalmıştı

Koşturmacalar sadece varlık için anlaşmalı zamandı, peki, hak nerde kaldı

Ve insanlık utanmayı unutan perişandı, talan her bir yanı kuşattı, kim anladı

 

Onun için ağlamak kifayet etmez bil

Hissiyat nağmelerin nezdinde okunmamalı, kalbi olmalı

Ruhun yitikliğin izlerinde işaret taşlarını bulmalı, maksat hakikati koklamalı

Şayet aşk haline yabancıysa, bedevilik kalbinden uzaklaşarak sevgiyle yanmalı

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sessiz bekleyiş!

 

 

 

Nice gönlün umutları tohumken

Nefesin müddetinde tevdi edilenle bizzat sorumluyken

Hak ve hakikat adına gerekçeli ve vadeli mühletken aldırmazlık niye

Şayet utanmak edepse, ar aşkın ikliminde umutları yıkayan sadelikse ölüm bize

 

Vakıadır sabırla direniş letafeti

Kul ruhi serencamında bunun suhuletiyle aşkı dilemeli

Bir hedefin mükellefiyeti yıldırmamalı ve asla hali solgunlaştırmamalı

Bahtın toprağına ekilen niyetler muhabbetle aşkın umudu olmalı vuslatı anlamalı

 

Şayet o ezalar bir lanet içinse

Derdi halk eden bilinmedikçe ve hatta akıl ötelendikçe

Kalp insanın sıratı müstakimi bulmasına kifayet etmez bile, ecir nafile

Hesap akıl içindedir, vuslat idrakin güzelliğinde erktir, lakin edep ihsanla güzeldir

 

Beklemek ve aşkı nefeslenmek

Vaktin insicamında gerekçedir, kudret sahibiyle ahenktir

Her muvazenesiz nefes şirrettir zira hesabi olmak azamet içinde şevktir

Nitelik niye zevkle örtüşendir, kültür bir örfü ananedir ve etiktir insan için haslettir

 

La derken neyi reddediyorsun

İlla’yı nefeslenirken kalbin sahibini aşkla tasdik ediyorsun

Ve illaki gülü anıyorsun ve ötelerin serinliğinde umutlarla buluşuyorsun

Dirilmek için ruhun tevdi edildiğini biliyorsun, bizzat nefsinle bedelleşip gidiyorsun

 

Peki, neyi bekliyorsun vakitte

Edebin rengârenk güzelliğinde ve resmedilen urba bedende

Ölüm vuslat için neyin tınısında anlamlaşan hakikatse sen imtina etme

Yaşa ki hayatı hakkıyla anla, mavera hedefinden asla sapma, korkuyu da hiç anma

 

Nice aşklar zevkin idrakindedir

Bu anlamda kalbi soluklar sessizliğin meşkinde bir umuttur

Sevdalanmak yanmanın ilk tadımı ve hasret muhabbetin yegâne tanımıdır

Hani “haydan geldi, huya gitti” tabiri vardır ve fakat ne kadar anlaşıldığı muğlâktır

 

Oysa o idrak adına bir şahittir

Geldiğin yer belliyse, göçeceğin erdemde illaki bir keyfiyettir

Neden göçmeler bir hicranı demdir ve hüzünle iç içedir muhabbet nerdedir

Ve teslimiyet bu zaman lâfzîdir, ruh zaten kendi âleminde bir hazinedir, öyle bilinir

 

Beklemek hırstan arî sabırdır

Kalbin sesiyle nefeslenmek, hikmetin baharında illa umuttur

Nedamet aklı durdurur, asabiyet arızilik olur işte bu vakit aşk nefsi tanımlanır

Ölüm o zaman gerçek anlamından soyutlanır ve bir kahır olarak ruha azabı hatırlatır

 

Peki, öyleyse kim kimi kandırır

Hani hesabi olmak ve aklı vicdanın sultasında aklamak sanattı

Marifet niye vardı, vasıf insan için kul olabilmekte ancak hakiki aşkla bir farktı

Ve vuslatı bu anlamda anmak, mukadderat için sadakati kuşanmak fazilete sığınaktı

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşk, ruhun esini kalbinde şevkidir!

 

 

 

Yine sessiz bir ağıt geliyor yüreğimden

Ve derinliğin kuşattığı hüznün dilinden

Kar eylemiyor keder ve gam yar elinden

Sinemin meşkinden, düşünmek aşk iken

 

Neyleyim, hangi iklimin hazan resmiyim

Boynumu büker nefesi müddeti beklerim

Kime ne derim, derdimle yarenim bilirim

Aşk için şükrederim, öteyle ne serinlerim

 

Ey ney deşme sen yaramı fakirliği bilirim

Ne yar için yanarım ve ne de ikbal tanırım

Şimdi bahtın halatından tutanım, ağlarım

Ne derde yanarım ne şevki aşkla tadanım

 

Bir ses duyarım ve nidasında ibret ararım

Ruhumun serencamında kalbimi yoklarım

Kim ne söylerse zihnimde tararım yanarım

Nefesin azizliğinde aşkı sorgularım ağlarım

 

Yâd eller hasretin bağıdır ve özlemle tanınır

Şayet aşk olmasaydı, insan olmak bühtandır

Sevda niye vardır, muhabbet aşkın sanatıdır

Evet, yaşamak ve ömrü nurlandırmak farktır

 

Arzın efsunu aşkla yudumlanır ve haz yaşanır

Her kim hakka kul olmayı kuşanırsa, şahlanır

Hayat niye süruru nazdır, elemle insan duadır

Selam kalbin anahtarı, sevda aşkın yumağıdır

 

Ne kadar kalbinle barışıksan, ruhuna tanıksın

Sen şahitliğin kefaretiyle anlamlaşan insansın

Çileyle sabrı kuşanırsın, inayet içinde yanıksın

Ve sen yazılanlar içinde kazaya dönüşen aşksın

 

Üzüm asmayla, gül dikeniyle, söz kalbinle aşkta

Başkalaşmak ise insan kimliğinde ağır bir hasta

Yas ne ağıtın ve ne kaybolan canın halinde başka

Meşk erdemin yangınlığında ve kalbi adımlar arda

 

Korkma ölümden ve acizliğin kederindeki demden

Mukadderat vasfın birliğinde senin için azimetken

Mavera dirliğinden, hesabın netliğinde aşk ver iken

Gül kokusu benliğinde, sevda kalbin ikliminde serde

 

Ey edip durma sen yaz, yaz ki suskunluk kalbi niyaz

Gönüller ebet içinde sabrı kuşanan ayaz, durma yaz

Aşk için her söz maslahatın derinliğinde edebiyle naz

Sen yaz ki sukutumun çığlığı ve aşk farklılığı yaşansın

 

 

 

Mustafa CİLSUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şayet aşk yaşanmazsa umudun kurur!

 

 

 

Başlamıştı yine yüreğime karlar yağmaya

Umutlarım ki sırılsıklam olarak hastalansa

Sessizliğin hüznü halimi burksa da aldırma

Bakalım ne çıkacaktı, durağın yalnızlığında

 

Hani bazen, unutulan bir hicran kuşatır ya

Nereye baksan hazan sinende azap olunca

Hal efkârın salıncağında ağlayarak bakınca

Yinede aldırma nasıl olsa umut aşk tadında

 

Dinlediğim hüzzam eser nedense bir başka

Saz ağlıyor, şair içimi okuyor, şevkte sızıysa

Şayet sancılar ruhumda anlamlaşan umutsa

Sen hiç korkma, o aşk kalbimin sağanağında

 

Şöyle geriye yaslanınca işte atim bambaşka

Hani mazinin sayfaları aşkla taranınca aşkla

Mavera heyecanı vuslat olarak aşk bahtında

İnsan ihsanla anlam bulunca, aşkı anlayınca

 

Nedense canlar koşturuyor bir avcı hazında

Aşk insan kimliğinde hakkıyla anlaşılmazsa

Kalp bizzat sahibine yabancılaşınca unutma

Zevk başka, idrak aklın pervazında solunca

 

Hani bir “ölü ölmüş” derler duyarsın ya anla

Lakin o insan ki, tefekkür ülfetinden uzaksa

Sen yinede halin fakirliğinde uyuklama yaşa

Vakit şahittir, aşk letafettir, ölüm aşka eriştir

 

Artık hiç üzülme, umutlar berekete vesileyse

Azimet hikmetin sevdasındaki aşkın etkisiyse

Sabrın dirliğinde asla üşüme filiz aşk şevkinde

Toprak o gün refakat ederek aşkı kabul edince

 

Yinede ağlamayı ihmal etme zira aşk seyrinde

Vahdet ihlâsın fevkinde ruhunla bütünleşince

Kalbin inayet için illaki nöbette ve sürur içinde

Muhabbet selamın güzelliğinde aşk ateşi sende

 

Ne kadar feda olursan ecirle sabrı yudumlarsan

Umudunu aşk yolunda harmanlayıp nur olursan

Arifin ihsanında yarensin ve veli ilminde nefessin

Arızı sancılar korkutmaz, kalbine hicranı koymaz

 

Nefesinde mahzunluk bulunmaz aşk hali yormaz

Kim ne derse desin sadece akılla sırat bulunmaz

Aşk vicdanı kuşatır aklı olgunlaştırır nefsi anlatır

Kim yaren olmak isterse, aşkın sızısıyla manalaşır

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Asa kalbi ufkumdan katreyle örtüşüyor!

 

 

 

Sanki anlatacağım bir esrarlı masalın izlerinden

İşte kalbi fakirliğim aşikârken sinem aşk elinden

Dilim suskunluğun kadrinde serinlenirken birden

Ruhum ahirinde, aşkın esininse süruru beklerken

 

Şimdi nasıl başlayayım, edebi sinemde haşlayayım

Tefekkür ikliminde yol alırken neleri hatırlayayım

Sevdanın bağrına nefesimi sunayım, aşka kanayım

Hicran güftesinde, hayata bir başka hazla bakayım

 

Nefesim kifayetsiz, kalbim şevksiz, gözlerim fersiz

Hasretin toprağında manaya ulaşmak n zahmetsiz

İnsan özlemsiz, ihsandan nasipsiz olunca vah deriz

Halin çilelerini kime şikâyet ederiz, dertler sahipsiz

 

Nefsim gemsiz, iradem aklımdan habersiz ve sessiz

Dünyam efsun içinde kalbim lekeleriyle işte şevksiz

Ne kadar vakit varsa, açılan davalarda kalp edepsiz

Ruhum haşyetin elinde, ürperttiler idrakte ahenksiz

 

Ey dermanın payesi, mananın ziyadesi asa gel susma

Şimdilerde çok uzaklarda mazi insanlardan kopunca

Ati suskunlukta, ağlamak gönlün dermanı olmadıkça

Evvel farkı şimdinin saklanmacı insanı kuşatmayınca

 

Nihayetinde sular içinde ve kendi halinde bir kamıştı

İnsan, ancak evveli ve ahiri için anlaşırsa sır inşirahtı

Kul olmak, ihlâsı yudumlamak, şirkten uzaklaşmaktı

Cehdin bir gayesi olmalıydı ve azimet ecir içinde aşktı

 

Dinlediğim nağmeler yüreğimden kopmaları yaşatıyor

Neyin tınısı aşkla buluşturuyor o an hüzün sesi şakıyor

Ölüm fevkalade anlamlaşıyor, dirilişin gayesine akıyor

Düşünmek hazlaşıyor, ruhum nazarında aşkı heceliyor

 

Halimin sayfasında karakalem çizdiğim resimler neydi

Sabır, vaktin değirmeninde ve kanaat meşkiyle kederdi

Aklım henüz yeni yetmeydi irfanın adımlarını ne bilirdi

İradem ahenksiz, izanım belirsiz, nefesim o an şevksizdi

 

Ne vakit bir naaşı görsem ellerim asasız kalbim hazsızdı

Ömürden geriye ne kaldı suali nedense ruhuma sancıydı

İşte o an kalbim fevkalade bizardı, aşk muhabbete vardı

Yar ufkumun serinliğinde sanki bir seraptı aşkım onaydı

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üzmek bu kadar kolay!

 

 

Sessizliğimde seyrediyorum

Zihnimin sokaklarında ilerleyerek ibretle bakıyorum

Bazen hayıflanıyorum, bazen çok şaşırıyorum ve nedense utanıyorum

Vekil olduğu için milleti düşünüyorum, hekimliğini ekliyorum lakin içinden çıkamıyorum

 

Nihayetinde bir gensoruydu

Hakkını kullanmak için söz aldı, edepsizliğiyle şaşırttı

Ve bir kural tanıdı ve ne de halinde adaptan izler vardı, nefsi hardı

Kime sataşıyordu, hınç içinde nefesleniyordu velâkin söz aldığı konu hiç ortada yoktu

 

Rivayetten hareket ediyordu

Delilleri cebinden çıkartarak hiddetle çalım satıyordu

Peki, ne diyordu ve kime sesleniyordu, neyin acısıyla hıncını kusuyordu

Ve hakkı gasp edilen, nezaketi önceleyen, hasta ziyaretini vefa bilen insan susuyordu

 

Nidasını gözyaşları anlatıyordu

Uğradığı haksızlığı kime anlatmalıydı, hak azap mıydı

Rabbine kul olmak, emrinden kaçınmamak, maslahatlara sığınmamak ardı

Nihayetinde hesabı önceleyen bir insandı, kul olabilmenin sancıları hiç eksik olmamıştı

 

Üç yıl aradan sonra bir oturumda

Sualler karşısında ve bir de başbakan olunca sabırla

Hissiyatı dile geliyor, hikâye acıyla işleniyor, mahkûmiyetini itiraf ediyor

Dile getirdiği vakti bekliyor, nefer kimliğinde kurmayın ekâbirliğini afişe ediyor üzüyor

 

İşte o vakitte sinem sendeliyor

Kalbi hicranım depreşiyor, ruhum hüzne gark oluyor

Bin bir çeşit bahaneleri ve önüne gerilen setleri azimle çözüyor, seçiliyor

Seçimlerde milletinden vekâlet bekliyor, hitabetiyle serinlik veriyor, hakkıyla seçiliyor

 

Ve bir başbakan olarak ekliyor

Hizmet için varız ve istikrar için buradayız diyor

Ve zaman geçiyor yeniden güven tazeliyor ülkenin insanlarını haz kuşatıyor

Dünyanın sayılı devletleri arasına giriyor, bahanelere sığınmıyor ve umudunu da koruyor

 

Meclis oturumunda vekil çıkıyor

Nezaketi, edebi bırakıyor anlamsız naralar atıyor

Ve hatta tahrik ederek milletvekillerini kaosa sürüklüyor, herkesi de üzüyor

Genel başkanı bir seyirci misali istifini hiç bozmuyor, mukaddesatı hiçlemeyerek bakıyor

 

Başbakan ve millet çok ayıplıyor

Bir oy uğruna düşülen kepazeliği her yerde konuşuyor

Güya bir doktor ve hatta evvel zamanda bakanlık yapmıştı geriye neler kaldı

Rekabetin acımasızlığı, kulluğun unutulduğu, insan azmanlığını sahnelerde bir bir yaşandı

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sinem hicrana gark oluyor!

 

 

Ne kadar sabretsem sızısı dinmiyor

Kalbim hüzün içinde, ruhumun hazzını kelepçeliyor eza veriyor

Aklım hürriyet bu olmasa gerek diyerek hayıflanıyor, etrafım nahoşlaşıyor

Atim ne kadar mücerretse, mazi hazin içinde meramını efkârıyla şimdi bana anlatıyor

 

Hani bir zamanlar edep hazla anılırdı

Bilemiyorum neden sessizliğiyle sinelerden uzaklaştı, oysa aşktı

Edip ancak onun letafetiyle yazardı, zira o muhterem bir sevda vuslatıydı

Gönül onunla muhabbet sürurunun aşkını koklarlardı ruhum için bulunmaz izzeti ikramdı

 

Şimdilerde geriye ne kaldı, aşk nazdı

Zariflik onun ikliminde müstesna bir zanaattı, hattat onu yazdı

Ebru toprağı suya düşen bir aşktı, melal ancak bu kadar sessizliğine aktı

Gözlerim temaşadan çok uzaklaştı, nazarım ise halimde bir başka sağanaktı öyle baktı

 

Ne salaca ve ne de musalla farkı ardı

Zevki sefa insanı hiddetle kuşattı, ruhum garipliğe elemle uzandı

Yaşamak bu kadar bağnazlığı barındırmamalıydı, tefekkür kalbimde yastı

Ne muhabbetin tadı kaldı ve ne de insan kimliğinde aşkın, hakikati yazılan bir romandı

 

Ey zaman sen göçüp giderken hali an

Şöyle bir bak aşksız geçmiyor zaman, hicran sinemde vakitsiz gam

Heveslerim kelepçeli, hülyam netameli, rüyam bozulan saat misali engelli

Hesap kalbi sayfamda hiddetli, zihnim aklım için çok dertli, vicdanım kiminle bedelleşti

 

Ey aziz dost sen ol nefesinle hale dol

Artık fakirliğime bir şevki koy, muhakemeyi sor, nerde meşkûk yol

Ne hamiyet kaldı ve nede melal umudu bıraktı, gönlüm huzurun sağanağını andı

Ruhum rahmetin iklimine uzandı, yeisler bir bir azaldı, aşk azimle kalbin sahibine vardı

 

Neyleyim, gücüm nispetinde avareyim

Kime ne söylerim, sefilliğime kefilim, aklım kıt bilirim, sukuta erdim

Hakkıyla ne edebi bilirim ve ne de nitelikli bir gönül eriyim nefsinde serserisiyim

İrademle takatsiz bedelleşirim, aklımı nasıl teslim ederim, tahkik kalbin harıdır bilirim

 

Sabilere imrenirim, saflığında eririm

Sadakati takva babında öncelerim, ön yargılarda neden nefret ederim

Aşk halin demidir der fakirlik ilminde kanaat ederim, tevazuu niteliğini hissederim

Hukukun gerekçelerinde nefeslenirim, akaidim için meşveret zaruretini ariften öğrenirim

 

Ziyaretin hülasasında şuan kabirdeyim

Duyduğum seda salanın mücerretliğinde ruhumu kuşatıp davet ediyor

Kalbim nidasını sessizliğinde gönderiyor, umutlarım atime için sesleniyor

Ömür göçüp giderken kimden ne bekliyor ve ekilen tohumların sancıları aşka gebe kalıyor

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vurgunum ey yar!

 

 

Feryadımı duyuyor musun

Hasretin bağrında halimin sefilliğine erişiyor musun

Sensizlik eleminin çilesini biliyor musun, gecelerin sürgünlüğünde üşüyor musun

Zulmün abat olduğu, ruhun hicrana gark olduğunu, kalbimin ise solgunluğunu görüyor musun

 

Ne dağların efkârındayım

Ve çalınan kapılar ardında umudun uykusunda harım

Kalbimin vurgunluğunda sancıları kime sormalıyım, sine¬i süruru artık bırakmalıyım

Umman için yol bulmalıyım, aşk acısını kuşanmalıyım, acizliğimi derdin banisine anlatmalıyım

 

Ah yar geçtiğin yollar naz

Ruhun feryadı sahibine eğliyor niyaz, yok artık haz

Ey suskun şair, çilenin, elemli nefesin, hüzünlü bekleyişin mısralarını durma yaz

Mezarcı sende durma kaz, toprağın kahirinde saklanıyor niyaz, ruhum hasret eşiğinde ayaz

 

Duymazsın sesimi yar bilirim

Nefesim takatsizleşti artık acıyla kime ne söylerim

Kuytu köşelere çekilirim, ıssız sokaklarda gezerim, düşen yapraktan ne beklerim

Çilemi nefeslenirim, kalbi sevdama esirim, muhakkak ki bahtıma boyun büker çeker giderim

 

Ey yar sana ne söyleyebilirim

Kalbi umutların için niyazı hak bilirim, sürur dilerim

Artık hicranı anlatır hevesim, anılar durağında çektiğim resimlerin, uzaktan esin

Ah ömür defterim, sadık edebim, çilenin bağrında fersizleşir nefesim, hali anlatmak şevkim

 

Olur ya bir gün duyulur yeisim

İbreti âlem olsun kederim, suskun çığlığım kaderim

Ah kalbim şimdi kime hissiyatımın sancısını ayan ederim, dinmez ki gönül defterim

Sabrın vadisinde kanata yönelelim, kalbin sahibini bilelim ve ruhumuzu da öyle teslim edelim

 

Ah ben şimdi neyin derdindeyim

Aşk bendinde biçareyim, sevdayı ne bilir söylenirim

Bahtımın zamanında nöbetçiyim, gönül hapishanesinde esirim, ey hak sen bilirsin derim

Yazmakta olduğum melallerim, ruhumun hicran damlalarında sancıları heceleyerek serinlerim

 

Artık göçüp gidiyor ömür zevkim

Hem dağlara dargınım ve hem de yollarda solgunum

Ah kalbi yorgunluğum, umut içinde neden durgunum, şimdi sürgünlüğümde esir yolcuyum

Şimdi aşk nağmelerin şevkinde, sazların telinde, hasretin beldesinde, umudun güzelliklerinde

 

Ne kadar hasretsem dem içindeyim

Ve gönlümü yâre ne kadar hasretsem fedada şevkim

Yar duymasa da ve hatta gelmese de şerefim, işte ne kaldıysa halsiz nefesim seninleyim

Yeter ki sen bizar olma, bir yeis içinde soluma, aşk sancılarıyla solma, bahtın hazzıyla yaşa

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

İçime hep hüzün doluyor!

 

 

 

Sende git sende unut

Şu perişan kalbimde neden soluyor tüm umut

Ruhumun sızısını sen hiç duyma ve artık ağlatma haydi unut

Ne sevginle korkut ve ne de aşkınla şaşkınlığıma somurt, haydi gel yahut

 

Mekânsızım sızımla

Gecelerin ıssız kollarında, prangalar ruhumda

Solgun nefesim ne kadar bizar umut korkuluklarında sokakta

Düştüğüm bu hali asla unutma ve bir ibreti âlem için anılarından çıkartma

 

Artık ne söylesem boş

Haydi, gel sancılar girdabındayım nazar için koş

Bak heveslerim sarhoş, ufuklarım nahoş, yaşamak buysa loş

Kalbim sanki avare, aklım kimlere havale, ruhum ise seyyare halinde coş

 

Bak ne haldeyim acıma

Terki mekân edersem de kimseleri hiç suçlama

Lakin meramımı bir an olsun anla ve ön yargılarında boğulma

Evet, bu halinle çıkma karşıma, aşk bir hülyadır diye hayıflanma onu yaşa

 

Ne kadar umudum varsa

Şayet sanat hakka kul olabilmek için vuslatsa

Sen asla hissiyatınla yakarma, öncelikle aşka kalpten baksana

Muhabbet ve merhamet insan içindir unutma, şehvet, hiddet hayvani anla

 

Seni ne vakitte ansam

Ve hatta anılarla mütemadi yende yaşasam

Sakın şaşırma, sevda ancak hal ikliminde sürurdur yabana atma

Bir nisa olarak yeise kapılma, hissiyatına asla sarılma, idrakinle aşkı yaşa

 

Kim çıkarsa çıksın karşına

Her hangi bir korkuya abanma, öncelikle anla

Ziyadesiyle zanlara uzanma, aklını yokla, tahkiki unutma sorgula

Nihayetinde bir insan olduğunu unutma, şayet bahtında kaza varsa kaçma

 

Sen zarifliğinle suhuletsin

Sanki bizatihi taltif edilen hazlardan bir demsin

İllaki ruhumda eşitsin, gücümde nispetsin, sen nefesinle şevksin

Aşk letafetinde izzetsin, kul olabilmem de eşiksin, sen işvenle kalbimdesin

 

Ah gönlüm yine durmazsın

Sanki resmettiğin denizler ikliminden dalgasın

Niye sabrı yudumlamazsın, kanaati kuşanmazsın, aşkla farklısın

Sen ziyadesiyle meşki anlatan su misalisin, nereye baksan rabbini anarsın

 

Nihayetinde aşkı zamansın

Müddeti nefeste merakı melalsin, sen bir hazzın

Ne aşka kanarsın ve ne de hali ondan yoksun bırakırsın, nazsın

Gönüller kuşağında fevkalade bahtsın, sancılarla hicranı hakkıyla anlatırsın

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne bir ses var ve nede heves yar!

 

 

 

Bir ehli dil olmaktır muradım

Lakin senin naifliğinden fevkalade uzaklardayım

Kalbi arzu halim, aşkadır figanım, sevdanla yanan sancıyım

Ruhumun serencamındandır niyazım, şimdi sensiz ne kadar bizarım

 

Artık şafaklar bir kar etmiyor

Seherin buğusunda içim gidiyor, hissiyatım titriyor

Mavera mefkûresi kalbime neler söylüyor, ah hasret acı veriyor

Göçen gönüller halime çörekleniyor, şimdi düşünmek çok zor geliyor

 

Ah hicran yine mi sızı hicran

Hüzün kalbi sayfalarımda şimdi ne müşkül bir nizam

Aşk halime derman, ruhumda sürurlu zaman, muvazenem elan

Ve ne kalmışsa nefesimde zaman, hicranım nidamla anlaşılır sussam

 

Anlatma artık vakit çok geç

Sen durma artık kalan anılarından neyi diliyorsan seç

Halimde bıraktığın sancıları hissetmeden sessizliğin acısıyla geç

Aklım aşk için iradeden vazgeç ve kalbim dalgalar halinde hercümerç

 

Sessizliğimde hasretin aşktır

Ne kadar muradım varsa, bahtım için sancılarda acıdır

Kalbim sürurun için duacıdır, ama aşk acısı ruhuma davacıdır

Neyi söylesem veya efkârımla meyletsem, içim sızılar kadrinde aşktır

 

Ey yar yeter ki sancı yaşama

Halini merakın harıyla buğulama, aşkı kalbinde yaşa

Sevdanın türabında bizarlaşma, yeter ki sen aşkı hakkıyla anla

Ve ardımdan hiç ağlama, kalbinde elemi bulundurma, kaderdir yaşa

 

Bilirim ki sözüm kifayetsizdir

Lakin kalbinin sesi senin için hüccettir, ölüm diriliştir

Hevesler hakikat için şevktir, vicdan vuslata amade aşk iledir

Pişmanlık ibret için eşiktir, irfan hakka kul olabilmek için aklı şerhtir

 

İnsan bizatihi taltif edilmiştir

Gül niçin kulluk dirliğinde fevkalade naif bir ahenktir

Latif kokusu farktır, çiçekler su misali aktır, renkleri kalbidir

İşte aşk, letaifler babından zamandır, tefekkür ruhunda aşkı ahlaktır

 

Ne kadar hayıflansan kayıptır

Baht insan için kaydedilmiş cereyandır, iraden farktır

Aklın selamet için cenahtır, istişare farkı fark ettiren maslahattır

Kâinatta ne kadar nedamet varsa ve keşkeler kalbin sefilliğinde kimle

 

İşte vakit insan için fevkaladeyse

Ve kul olabilmek idrakinle seninse, aşk esrarıyla kalpte

Zahirde resmettiğin meşkûk halinle, hani hukuk kimlerin derdinde

Gasplar sergileniyor kepazelikle ve bizzat yargıçların şevki marifetiyle

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhumu mest eden ayetler!

 

 

İşittikçe irkiliyordum

Dinledikçe varlığımdan vazgeçiyordum

Aşinalığımı biliyordum, velâkin uzaklaştığımı bilmiyordum

Meğer nelerden vazgeçiyordum, neden hissetmeden göçüyor eriyordum

 

Niçin bu hale dönüştüm

Oysa fevkalade bakir bir nefesin eriydim

Kime ne ettim, kalbi şikâyetim desiseler içinde feda ettiklerim

İşte aldatılmaktır edepsizliğim tak iyeler derdindeydi halim fark ettim

 

Ah tevdi edilen vaktim

Kalbin derinliğinden gelen nidayı bilirim

Şimdi ruhuma ne derim, vaktiyle teslim edilen emanetti derdim

Göçüp giden ömrüm, hissiyatımda renklenen hevesim, aklım nerdeydin

 

Evet, irade zafiyetim

Kimseye seslenmem halime boyun bükerim

Lakin sinemi dağlayan sancıları neylerim, secdede yaş dökerim

Basirettir hasretim, inşirahtır keyfiyetim, ah sefilliğimle aşkı neyleyim

 

Arifin zikrinde elemim

Şimdi keş keleri kime havale ederim kalbim

Farkı fark edemeden onca geçirdiğim vaktim, hesabidir ahvalim

Ne cana vekilim ve ne de canana kefaletim, ben kalbin sesine yönelirim

 

Okunan ayetler haberdir

Kim ne kadar ibreti hisse alırsa bir servettir

Gönlüm onun kutsiyetine hasredilen kilimdir, aşk derviş zikridir

Onun uğrunda feda olmak ruha illettir, şahadet özlemi kalbimde erktir

 

Ne Arapça bilirim ne Farsça

Neden bu sefil halim, kalbimde paramparça

Ne vakit okursam yalnızlığımda mesneviden gözyaşları vurdukça

İzanım durdukça, ayetler deşifreleriyle ruhumda adımlamaksa aşk orda

 

Evet, unuttuğum ne varsa

Ve hatta umursamadıklarım kaşıma çıkınca

Utancım her anımda sancıyla varlığımda, yaşamak kulluğumda aşksa

Halimi arz etmek maksadım olunca, kalbi niyaz beklentim kimden hakça

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey sevgili!

 

 

Kaç zaman oldu kim bilir

Sinemin yaşadığı elim sancılara ne derim

Kalbimi hasretin sızısıyla demlediğim kederim ah çekerim

Kime ne söylerim, sukutumla seyirdeyim, evet hala nefesinle beklemekteyim

 

Ha ne olur bir ses ver hale

Mütemadiyen hicran için derlediğim melale

Halime garipçe bakan kimselere, özlemim yar ellerde avare

Ne yazsam ve her ne yapsam boynum büküktür her hale aşk ruhuma pervane

 

Ah yar, gelmesen neyleyim

Kalbi fakirliğimle Rabbime yönelir arz ederim

İtminanlık dilerim, sabrın süruruyla eririm, boyun bükerim

Hazanı nefeslenirim, şevksiz idraki neyleyim, şimdiki kıt aklımla ne sefilim

 

Kime gitsem hal elvermiyor

Ah rabbin neden bu yangınlığım sukuta ermiyor

Kalbi sancılar peşimi bırakmıyor, ömrümde tükenip gidiyor

Ne hazzım var ve ne de halimde açan baharlara sessizce yağıyor tipiyle kar

 

Şimdi arkamda kim var yar

Sensiz terennüm ettiğim nefesler hüzünle akar

Zihnimde ne harman var ve ne de hasattan arta kalan har

Ey yar denizlerde dalga var, gönlümde ki hasretin ziyadesiyle dirliğime kar

 

Şimdi ufuklara hasretle nazar

Derlediğim anılar, mısralar hüzün veriyor ey yar

Dinlediğim nağmelerde, içtiğim özleminle ruhumda yara var

Çık gel artık yar, vaktin müddeti har, vuslat ikram edilen bahar, aşkla var

 

Ne gün ve ne de göçen ömrüm

Gecelerin mateminde sürgünüm, hicranlaştı özüm

Kalmışsa bir çift sözüm, umutlar solmasın, aşk kalple anlaşsın

Mavera bu anlamda manalaşsın, hasret dağlasın, haz edebi varlığa adansın

 

Yar halimin bedbinliğini duymasın

Ne ağlasın ve ne de keş kelere bulansın, aşkı unutmasın

Rabbine niyazla ulaşsın, kulluğun farkıyla masumlaşıp yaşasın

Yazdığım nameler bana kalsın, mısralar hisseden yüreklerle selamlaşıp aksın

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Farkı anlayamıyordum!

 

 

Gün henüz yeni başlıyor

Ruhum sessizliğini koruyor, sukutu kuşanıyor

Kalbim hicranı anıyor, şevk halimi bırakıyor, bekleyen yol ne arıyor

Hasret sinemde başkalaşıyor, umutlarım ne vakit sürurlaşacağını bekliyor

 

Sanki her anım bir hazan

Ey meşkûk bir şekilde sefilliğimi merakla anan

Ey damarlarımda dolaşan anlamlı kan, ey hayatı muştu için saklanan

Nerdesin, hangi iklimin neşesisin, ah o sürurlu nefesin yok, ben kimsesizim

 

Vefayı ben kime sorayım

Kaybolan sadakati nerde bulayım, edebi sızıyım

Kalbi dirliğimde bizarım, ruhumun nazarlarında kaybolan bir insanım

Evet, niyaz için yastayım, hasretin elemiyle sancıları kuşanan bir hastayım

 

Belki demin ayazındayım

Kuşların çırptığı kanatlarda umudu anmaktayım

Lakin niçin yaşamaktayım, aklın tarumarlığında farktayım ne hicranım

Takatsizliğimle kimin yüzüne bakarım, beklentileri nasıl anlatırım, acıyım

 

Unutulmak ne kadar zormuş

Sanki sinemi kor halinde dağlayan ne umutmuş

Hüzün nefesimi solduran korkulukmuş, zaman bu katrede anılan olmuş

Yaşarken dahi ölmek halime mal olmuş, yeis içinde ki heveslerimde solmuş

 

Ne yar var ve ne de harı var

Ah bedbinliğimde dinmeyen bir hicran var yar

Ne yapalım açmadı bir türlü halimde bahar, bahtımda hüzün başka yar

Artık ne sinemin efkârını an ve ne de hasretin bağrında benim gibi yan yar

 

Sen bari şevkin banisinde kal

Ah sukutum, çığlığım kime erişecektir oldu lal

Bak temaşa ediyor halimi sürurlu hilal, ölüm yaklaştı düşünme sen yar

Ne kadar umudun varsa ve ne kadar gayretin harsa, yaşamak senindir yar

 

Aşk halimde şimdi bir demdir

Tefekkür idrakimde bütündür, sevda ardır yar

Ne varlığım kardır ve ne ufuklarım halimde istiklali hakkıyla yaşatır

Farkı fark etmek sanattır ey yar, aşk tahayyülümde bir başka açar ey yar

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çok içten yazıyorsun mustafa abi. Beni benden aldın diyebilirim. Sinei sürurundan kopan yaprakları sunmaktan asla vaz geçme, bizi mahrum etme. Sana 62 değil 162 sayfa bile az gelir. Saygılar... :D

Share this post


Link to post
Share on other sites
Çok içten yazıyorsun mustafa abi. Beni benden aldın diyebilirim. Sinei sürurundan kopan yaprakları sunmaktan asla vaz geçme, bizi mahrum etme. Sana 62 değil 162 sayfa bile az gelir. Saygılar... :D

 

 

 

Ey can kardeşim...

Halimin toprağına şevk bahşettiniz...

Sinemin sancılarını bir nebze de olsa dindirdiniz...

Hamiyetinizle fevkalade naifsiniz ve kalbi kardeşimsiniz...

Sağlık ve afiyettir dileğimiz, kalbi ihsanınız tükenmesin isteğimiz... Müteşekkirim efendim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kalbim aşka adanınca!

 

 

Ne kadar sancılarım varsa

Ruhum hicran içinde sayfalarını aralayınca

Aklım ayazda, niyazım sinemden hüccet bekliyor umutla ve farkla

Her ne kadar vaktim kalmışsa, aşk sızısının hasretini yudumlamaya sevdamla

 

Ey rabbim sen bilirsin

Sen muhakkak ki kalbimin sahibisin, yücesin

Sen vadedensin, hesabı halk edensin, ruhumun ikliminde tek vecdesin

Halimi ziyadesiyle bilensin, niyetime kefilsin, sadakatimden emin olan Rabsin

 

Niye hüzün içindeyim

Hicranın deminde hazzı nazar eden bir fakirim

Sancılarımı kime deşifre ederim, nefeslerden ne bekler, oysa ne sefilim

Yalnızca senin rızana meylederim, tefekkürde mülteciyim zikrimde aciz biriyim

 

Nice vesileler halk ediyorsun

Sabırla bekliyor ve mühleti aşk için veriyorsun

Sevdayı öğütlüyorsun, vecdi önceliyorsun, maksadı netleştiriyorsun

Ayetlerin serencamında kalbimi sürura erdiriyorsun ibretin vaktini söylüyorsun

 

Lakin farkı fark edemiyorum

Ne kadar nazar etsem de, temaşadan yoksunum

Dilim bizar, kelimeler mazi sayfalarından kalan hatıralar, kim anlar

Ah yazılan niyazlar, aşkın feyziyle bekleyen umutlar, ah dalı bırakan yapraklar

 

Kim bilir neler anlatıyorsunuz

İklimlerin sergisini hüzünle içime akıtıyorsunuz

Hicranla ağlıyorsunuz, yüreğimi dağlayan aşkı hep hatırlatıyorsunuz

Neden halimi başkalaştırıyorsunuz, hüzün içinde gözlerimden yaş akıtıyorsunuz

 

Ömrüm nihayete ersede aşksın

Çünkü sen kalbim için ziyadesiyle hazzı farksın

Sinemde dem, ruhumda sen, kalbimde edep içinde harsın, niyazsın, arsın

Ne kadar zikretsem de manaya meftun olan aşksın, insan içinde biçilen kaftansın

 

Sen ruhumda sancı ve sevdasın

Her halinden fark edilen mutlaksın, sen yarsın

Eşiklerde sabrın, beşiklerde kanatın, umutlarda ihsanın tadısın, sen aşksın

Sen vaktin serabı, mananın adağı, halin mutlağı ve ömrün her adımında sevdasın

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...