Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Vakıf Ahmet

Peygamberimizden 101 Hatıra

Recommended Posts

Elimde, Peygamberimizden 101 Hatıra, diye kitap var, Yozgat Ahmet Şevki Ergin Vakfı tarafından ücretsiz dağıtılmış, Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir'in kitabı... (Ahmet Şevki Ergin, Yozgatta yaşamış herkes tarafından sevilen bu mübarek zat 2002 yılın Rabbine kavuştu. Eserin sayfa kemiyeti az da olsa Allah Resulunun keyfiyette emsalsiz hatıralarını, hadiselerini, kelamlarını fırsat buldukça sayfa sayfa yazacağım. Arayla yazacağım için çok az vaktinizi alacaktır, istirhamım emeğimin karşılığını okuyarak vermeniz.

 

Yozgatlı Ahmet Efendi'nin hayatını anlatan güzel ve kısa bir video: http://www.stv.com.tr/Archive.aspx

.........

 

Ey insanlar! Size kendi içinizden bir Peygamber geldi. Sıkıntıya uğrmanız onu çok üzer; o size pek düşkündür; müminlere daha da şefkatli ve merhametlidir. (et-Tevbe 9/128)

 

1 / En Değerli Müslüman

 

Abdullah İbni Şeddad radıyallahu anh anlatıyor:

 

Beni Uzre kabilesinden üç kişi(1) Resul-i Ekrem sallallahu alyehi ve sellem'in huzuruna gelip Müslüman oldu. Peygamber Efendimiz, ''Benim adıma, bunların geçimini kim üzerine almak ister?'' diye sordu.

Talha bin Ubeydullah, ''Ben alırım'' dedi. Onlar da Talha'nın yanında kalmaya başladılar. Bunlardan biri, Hz. Peygamberin gönderdiği askeri birliğe katıldı ve şehid oldu. İkinci Sahabi, Hz. Peygamberin gönderdiği bir başka askeri birliğe katıldı, o da şehid oldu. Üçüncü Sahabi ise savaşta değil, daha sonraları rahat döşeğinde öldü.

Talha bin Ubeydullah sözüne şöyle devam etti: ''Rüyamda, bu üç kişinin cennete gittiğini gördüm. Arkadaşlarından sonra rahat döşeğinde ölen adam en öndeydi. Onun arkasında şehid olan ikinci adam duruyordu. İlk şehid olan ise en arkadaydı. Gördüğüm bu hal zihnimi meşgul etti; ben de Resul-i Ekrem'e giderek rüyamı anlattım.

 

Allah'ın Elçisi bana şunları söyledi: ''Bunun nesini anlamadın, Talha? Allah katında en faziletli kimse, Müslüman olarak uzun bir hayat süren, ve sübhanallah, Allahüekber, lailahe illallah diye Allah'ı çok zikredendir.''

......

 

Ahmed b. Hanbel, Müsned, Kahire 1313, I, 163; Elbani, Silsiletü'l-ehadisi's-sahiha, Riyad 1415/1995, II, 254, nr. 654.

 

(1) Bazı rivayetlerde bunların iki kişi olduğu, birinin ötekinden bir yıl sonra öldüğü, Peygamber Efendimizin de sonradan vefat edenin, bir yıl içinde kıldığı namazlar ve tuttuğu Ramazan orucu sebebiyle üstün bir dereceyi kazandığını, hatta ikisi arasında yer ile gök arasındaki uzaklık kadar büyük bir derece farkı bulunduğunu belirttiği zikredilmektedir (İbni Mace, Ta'bir 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 161-162,163).

Share this post


Link to post
Share on other sites

2 / '' İKİ DEFA MI ÖLDÜRMEK İSTİYORSUN? ''

 

Abdullah ibni Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor:

 

Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, koyunu yere yatırıp ayağıyla yüzüne basan, hayvancağız kendine bakarken bıçağını bileyip duran bir adamın yanından geçti.

 

Ve ona şöyle çıkıştı:

 

'' Bıçağını daha önce bilesen olmaz mıydı? Hayvanı iki defa mı öldürmek istiyorsun? ''

 

( Alt kısımda 10'dan fazla kaynak vermiş, kaynakları yazmayacağım. )

Share this post


Link to post
Share on other sites

3 / İMTİHANI AĞIR OLANLAR

 

Sa'd ibni Ebu Vakkas radıyallahu anh anlatıyor:

 

Birgün Resul-i Ekrem sallahu aleyhi ve sellem'e, '' Ey Allah'ın elçisi! En büyük sıkıntılar kimlerin başına gelir? '' diye sordum.

 

Şöyle buyurdu:

 

'' Belaların en ağırı peygamberlere gelir; sonra onlara en yakın olanlardan başlayarak derece derece aşağı doğru iner. İnsan, dindarlığı derecesinde sıkıntıya uğrar. Çok dindarsa, sıkıntısı da çok olur. Dindarlığı gevşekse, sıkıntısı hafif olur. Bir kul günahlarıdan arınmış olarak yürüyüp gidene kadar sıkıntılar onun peşini bırakmaz. ''

Share this post


Link to post
Share on other sites

4 / ''KALBİNİ Mİ YARIP DA BAKTIN?''

 

Üsame ibni Zeyd radıyallahu anhüma anlatıyor:

 

Resul-i Ekrem sallalhu aleyhi ve sellem bizi Cüheyne kabilesinin Huraka kolu üzerine göndermişti. Sabahleyin erkenden onlara saldırdık ve yendik. Yanımdaki Medineli Müslümanla, bir Cüheynelinin peşine düştük. Biz üzerine yürüyünce adam ''La ilahe ilallah'' dedi. Bunun üzerine arkadaşım ona dokunmadı, ben ise mızrağımı saplayıp adamı öldürdüm. Medineye döndüğümüzde bu olay Hz. Peygamber'in kulağına gitti.

 

Allah'ın elçisi bana, ''Adam 'la ilahe ilallah' dediği halde onu öldürdü, öyle mi?'' diye sordu.

 

Ben, ''Ey Allah'ın Elçİsi!'' dedim. ''O adam canını kurtarmak için öyle söyledi.''

 

Resul-i Ekrem, ''Kalbini yarıp baktın da, canını kurtarmak için söylediğini anladın? La ilahe ilallah sözü kıyamet günü karşına geldiğinde ne yapacaksın, söyle?''

 

''Ey Allah'ın Elçisi'' dedim. ''Cenab-ı Hak'tan beni bağışlamasını dile.''

 

Ama o durmadan, ''La ilahe illallah sözü kıyamet günü karşına geldiğinde ne yapacaksın, söyle?'' diyor, başka bir şey demiyordu.

 

Bu sözü o kadar çok tekrarladı ki, ''Keşke ilk defa o gün Müslüman olsaydım'' dedim.

........

 

Eyvallah, pürneşe.

Share this post


Link to post
Share on other sites

5 / BİR YAĞMUR DUASI

 

Enes ibni Malik radıyallahu anh anlatıyor:

 

Resul-i Ekrem sallahu aleyhi ve sellem zamanında bir kıtlık olmuştu. Allah'ın elçisi bir Cuma günü hutbe okurken, minberin karşısındaki kapıdan bir bedevi girdi, ve Hz. Peygamber'in karşısında durup şunları söyledi:

 

''Ey Allah'ın Elçisi! At sürüleri helak oldu, çoluk çocuk aç kaldı. Ne olur Allah'a dua et de bize yağmur yağdırsın!''

 

Resul-i Ekrem ellerini kaldırp ''Allahım bize yağmur ver!'' diye dua etmeye başladı. Halk da onunla birlikte ellerini kaldırıp dua etti. O sırada gökyüzü ayna gibi parlaktı, bir tane bile bulut yoktu. Derken Resul-i Ekrem'in arka tarafından, kalkan şeklinde bir bulut parçası belirdi; bulut gökyüzünün ortasına varınca etrafa yayıldı.

 

Canımı kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim, bulutlar gökyüzünü dağlar gibi kaplamadıkça Resulullah ellerini indirmedi, ve yağmur başlamadan kendisi de minberden inmedi. Hz. Peygamber minberden inerken, sakalına doğru yağmur tanelerinin yuvarlandığını gördüm.(1)

 

Evleri mescide yakın olan gençler bile evlerine nasıl döneceklerini düşünmeye başladılar.

 

Mescidden çıktık, suya bata çıka evlerimize vardık.

 

O gün, ertesi gün, daha ertesi gün, ta öteki Cumaya kadar durmadan yağmur yağdı.

 

O Cuma günü Resul-i Ekrem yine ayakta konuşurken, minberin karşısındaki kapıdan bir adam içeri girdi ve ''Ey Allah'ın elçisi'' diye söze başladı.''Binalar yıkıldı, yollar geçilmez oldu, hayvanlar suda boğulmaya başladı. Ne olur, bizim için Allah'a dua et de su sağanağı durdursun!''

 

Resul-i Ekrem, insanoğlunun bu kadar çabuk utanmasına tebessüm etti, sonra ellerini kaldırdı:

 

''Allahım! Üzerimize değil etrafımıza yağdır! Dağlara, tepelere, vadilere, ormanlara'' diye dua etti.

 

Allah'ın Elçisi bu sözleri söylerken, eliyle hangi taraftaki buluta işaret ettiyse orası açıldı; bulutlar sağa sola doğru parçalanıp dağıldı, ve kumaş dürülür gibi Medine'nin üstünden dürülüp kayboldu. Mescidden çıkıp güneşe yürüdük. Kanat vadisi bir ay boyunca akıp durdu. Medine'ye hangi yönden kim geldiyse, bol bol yağmur yağdığını söyledi.

.........

 

(1) O zamanlar Mescid-i Nebevi'nin damı hurma dallarıyla örtülü olduğu için, yağan yağmur içeri giriyordu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her işlerinde, sözlerinde, davranışlarında incelik, derinlik, güzellikler timsali Peygamberimizin hayatından kesitler okumak, bizler için gönül ve ruh pasını giderici bir mahiyete sahip. Merhamet, zerafet, topyekun güzel ahlaktan müteşekkil Kainatın Efendisi, ruhumuzun hasret olduğu mâverânın iklimini dünya üzerinde hâl ve davranışlarıyla örnek teşkil ederek işaret ederken, ona dair güzellikleri okuyan bütün beşeriyet için tek yol gösterici. Bu kıymetli paylaşımlar için teşekkür eder ve devamını bekleriz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yazılanları okudukça O'nun ümmetinden olmanın verdiği ferahlığı hissediyorum yüreğimin derinliklerinde,bir yandan da utancın doruk noktasına ulaşıyorum,acaba O'na layık bir ümmet olabilmeyi becerebildik mi sorusu beliriyor kafamda...

 

Belki şimdi değil ama ileride muhakkak,en azından gayret,sarfettiğimiz çabaların sonu gelmesin,şevkimiz sönmesin inşallah...

 

Tekrar teşekkür ederim kardeşim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yaz gelince her sene olduğu gibi babamın yanında çalışacağım, her gün olmasa bile yazım sıklığını gevşetmeden, arası fazla geçmeden yazarım, az sonra 6.yı yazacağım manim olmazsa inşallah 101'e tamamlayacağım. Hadisleri yazarken, zihnime nakşediyorum, siz faydalanıyorsunuz, sevaba giriyorum... Keşke evvelden yazmaya başlasaydım. Kitabın yazım cehdini kemale erdirdikten sonra muhtelif sitelere vereceğim. Teşekkürlerinize kitabı iktibasa devam etmekle mukabele edeceğim :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

6 / RABBİNİZİ GÖRECEKSİNİZ

 

Cerir ibni Abdullah radıyallahu anh anlatıyor:

 

Bir gece Resul-i Ekrem sallalhahu aleyhi ve sellem ile birlikte oturuyorduk.

 

Dolunaya bakarak şunları söyledi:

 

''Şu dolunayı birbirinizi itip kakmadan rahatça nasıl görüyorsanız, Rabbinizi de öyle rahatça göreceksiniz. Artık güneşin doğmasından ve batmasından önceki bütün namazları kılabilmek için elinizden gelen çabayı gösteriniz.''

 

Ardından şu ayeti okudu:

 

''Güneşin doğmasından önce de, batmasından önce de, Rabbinin yüceliğini öve öve an! Gecenin bazı saatlerinde, ve gündüzün belli vakitlerinde ibadet et. Böylece Onun rızasını kazanmış olursun.'' (Taha 20/130)

Share this post


Link to post
Share on other sites

7 / ÇOCUKLARI, KADINLARI ÖLDÜRMEYİNİZ!

 

Esved ibni Seri' radıyallahu anh anlatıyor:

 

Bir defasında Resul-i Ekrem sallalahu aleyhi ve sellem ile savaşa gitmiş, ganimet olarak bir miktar deve elde etmiştim.

 

Savaşçılar o gün, çocuklara, kadınlara varıcaya kadar bir hayli insanı öldürmüşlerdi.

 

Hz. Peygamber bunu duyunca, ''İnsanlara ne oluyor da, kadınlara ve çocuklara varıncaya kadar öldürmekte aşırı gidiyorlar?'' buyurdu.

 

Orada bulunan biri, ''Ama Ey Allah'ın Elçisi! Öldürülen çocuklar, Allah'tan başkasını tanrı yerine koyanların çocuklarıdır'' dedi.

 

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

 

''Bakınız, sizin en hayırlınız da Allah'tan başkasını tanrı yerine koyanların çocuklarıdır.(1) Çocukları ve kadınları kesinlikle öldürmeyiniz. Çocukları ve kadınları kesinlikle öldürmeyiniz.''

 

Sonra sözüne şöyle devam etti:

 

''Her insan İslamiyeti kabul edecek yetenekte yaratılır; Konuşup derdini anlatmaya başlayıncaya kadar böyledir. Daha sonra ana ve babaları onları Yahudi veya Hristiyan yapar.''

..........

Ahmed b. Hanbel, Müsned,III, 435, IV, 24; Darimi, Siyer25; Elbani, Silsiletü'lehadisi's-sahiha, I,1759, nr. 402

(1)Resul-i Ekrem, ileri gelen Sahabelerin ana ve babaların da putperest olduğuna işaret etmektedir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

8 / PEYGAMBERİN SORDUĞU BİLMECE

 

Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor:

 

Birgün Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında oturuyorduk.

 

Kendisine hurma göbeği(1) ikram edildi.

 

Bunun üzerine, ''Ağaçlar içinde bir ağaç var, yaprağı hiç düşmez; Rabbinin izniyle meyvesini verir; iyi Müslüman gibi de bereketlidir. Söyleyin bakalım, o hangi ağaçtır?'' diye sordu.

 

Herkes kırlardaki ağaçları saymaya başladı.

 

Onun hurma ağacı olduğu benim hatırıma geldi; ama Hz. Ebubekir ve babam Ömer de oradaydı; cemaatin en küçüğü olduğum için bilmecenin cevabını söylemeye utandım.

 

'' Ey Allah'ın elçisi! O ağacın hangisi olduğunu bize söyle!'' dediler.

 

Resul-i Ekrem, ''Hurma ağacı!'' buyurdu.

 

Daha sonra babama, onun hurma ağacı olduğunu bildiğimi söyleyince, ''Eğer bildiğini orada söyleseydin, dünyalara sahip olmaktan daha çok sevinirdim'' dedi.

..........

Buhari, İlim 4,5,14,50, Büyu' 94,Et'ime 42, 46, Edeb 79,89; Müslim, Sıfatü'l-münafıkın 63,64; Tırmizi, Emsal 799

(1)Hurma göbeği, hurma ağacının üst taraflarında yetişen, tadı ve kıvamı süte benzeyen hurma özü.

Share this post


Link to post
Share on other sites

9 / ABDEST SUYU

 

Enes ibni Malik radıyallahu anh şöyle diyor:

 

Birgün çarşıda Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'i gördüm.

 

İkindi namazı yaklaşmıştı.

 

Herkes abdest suyu aramış fakat bulamamıştı.

 

Hz. Peygambere bir kap içinde azıcık abdest suyu getirdiler.

 

Mübarek elini kabının içine soktu ve oradan abdest alınmasını emretti.

 

İşte o zaman, herkes abdestini alıp bitirinceye kadar, Resul-i Ekrem'in parmakları arasından suyun kaynadığını gördüm.

 

Orada tahminen yetmiş, seksen kişi vardı.

 

Enes, bir başka zaman, üç yüz kadar insanın aynı şekilde abdest aldığı bir olayı anlatmıştır.

.........

Buhari,Vudu'32, 46, Menakıb 25; Müslim, Fezail 4-6; Tirmizi, Menakıb 6, Nesai, Taharet 61.

Share this post


Link to post
Share on other sites

10 / YERİNİZDE KALINIZ

 

Cabir ibni Abdullah radıyallahu anhüma anlatıyor:

 

Benim kabilem olan Selime oğulları mahallesi mescide bir hayli uzaktı.

 

Mescid-i Nebevi'nin etrafında ise boş yerler vardı.

 

Evlerimizi satıp mescidin yakınına taşınmak istedik.

 

O sırada şu ayet indi:

 

''Şu bir gerçektir: Biz ölüleri yeniden dirilteceğiz. Onların yaptıkları iyi-kötü her işi, geride bıraktıkları iyi-kötü her izi kayda geçireceğiz'' (Yasin 36/12)

 

Niyetimizi öğrenen Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, Selime oğullarına, ''Duyduğuma göre mescidin yakınına taşınmak istiyormuşsunuz, öyle mi?'' diye sordu.

 

Onlar da, ''Evet, ey Allah'ın Resulu! Bunu gerçekten istiyoruz'' dediler.

 

O zaman Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

 

''Selime oğulları! Yerinizde kalınız da, böylece mescide gelirken attığınız her adıma sevap yazılsın. Evet yerinizde kalınız; mescide gelirken attığınız her adıma sevap yazılsın.''

.........

Müslim, Mesacid 280, 281; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'an 36/1

Share this post


Link to post
Share on other sites

11 / RÜYA GÖREN VAR MI?

 

Semüre ibni Cündeb radıyallahu anh anlatıyor:

 

Resul-i Ekrem sallahu aleyhi ve sellem sabah namazını kılınca yüzünü bize döner, ''Bu gece hanginiz rüya gördü?'' diye sorardı.

 

Eğer birimiz rüya görmüşse anlatırdı.

 

Resul-i Ekrem de onun rüyasını yorumlardı.

 

Yine birgün, ''İçinizden rüya gören oldu mu?'' diye sordu.

 

''Hayır, yok'' dedik.

 

''Bu gece ben bir rüya gördüm'' buyurdu ve rüyasını anlattı.(1)

........

Buhari, Cenaiz 93; Müslim, Rü'ya 23; Tirmizi, Rü'ya 10

 

(1) Peygamber Efendimiz rüyasında iki adamın kendisini önce Cehenneme, sonra Cennete götürdüklerini, Cehennemde çeşitli suçları yüzünden azab gören insanları, Cennette hem kendisi, hem mü'minler için hazırlanmış nimetleri gösterdiklerini anlatmıştır (Oldukça uzun bu rüya için bk. Kandemir, Çakan, Küçük, Rüyazü's-salihin Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, VI, 504-513, nr. 1549

Share this post


Link to post
Share on other sites
6 / RABBİNİZİ GÖRECEKSİNİZ

 

Cerir ibni Abdullah radıyallahu anh anlatıyor:

 

Bir gece Resul-i Ekrem sallalhahu aleyhi ve sellem ile birlikte oturuyorduk.

 

Dolunaya bakarak şunları söyledi:

 

''Şu dolunayı birbirinizi itip kakmadan rahatça nasıl görüyorsanız, Rabbinizi de öyle rahatça göreceksiniz. Artık güneşin doğmasından ve batmasından önceki bütün namazları kılabilmek için elinizden gelen çabayı gösteriniz.''

 

Ardından şu ayeti okudu:

 

''Güneşin doğmasından önce de, batmasından önce de, Rabbinin yüceliğini öve öve an! Gecenin bazı saatlerinde, ve gündüzün belli vakitlerinde ibadet et. Böylece Onun rızasını kazanmış olursun.'' (Taha 20/130)

 

 

Allahu Ekber !.. Bütün kahramanların toplandığı o cennet cumalarında, biz de üstadın hemen ardındaki topluluk olarak beraberce cemali müşahede ederiz inşallah...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Paylaşımlar için Allah razı olsun..Sözler efendimize şahit olunca,güzelliklerde kaybolmamak elde değil..Allah bizlere böyle şahit olamadığımız güzellikleri her zaman hatırlamayı ve onları el ayak gibi vücudumuzda bütün kılmayı nasip etsin..Ve efendimizden kalan en güzel şeylerden biri: ''S.A.V''..

Share this post


Link to post
Share on other sites

RASULÜLLAH ŞİRKİ BİLDİRİYOR

Reislere, efendilere, ileri gelenlere, yöneticilere, emirlere, alimlere, helali haram, haramı helal kıldıklarında ve Allah-u Teâlâ'nın şeriatine muhalefet ederek kanunlar koyduklarında onlara itaat etmek onlara ibadet etmektir.

 

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

 

 

"Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini (yani din adamlarını) ve Meryem oğlu Mesihi rab edindiler. Oysa tek olan Allah’ tan başkasına ibadet etmemekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. Allah koştukları eşlerden münezzehtir." (Tevbe: 31)

 

Bir gün Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu ayeti kerimeyi okuduğu sırada daha önce hristiyan iken sonradan İslam’la şereflenen Adiyy İbn Hatem Radıyallahu Anhu (boynunda haç olduğu halde) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanına girdiğinde bu ayeti kerimeyi duyunca Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e:

 

"Onlara ibadet etmiyorlar ki" dedi.

 

Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Onlar Allah-u Teâlâ'nın helal kıldığı birşeyi haram, haram kıldığı bir şeyi helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?" diye sorunca Adiyy İbn Hatem:

 

"Evet" dedi.

 

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"İşte böylece onlara ibadet ediyorlar" buyurdu.

 

(Cem'ul-Fevaid: Tefsir bah.) (Tirmizi Hadis No:3095 Bu hadisi Tirmizi 3095, El-Hüseyin b. Yezid an Abdisselam an Zeyd b. Sellam an Ebi sellam ani'n Nu'man asl-l senedi ile tahriç etti. Ahmed de rivayet etti Tirmizi de hasen

Share this post


Link to post
Share on other sites

12 / GIYBET NEDİR?

 

Ebu Hüreyye radıyallahu anh şöyle diyor:

 

Birgün Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem arkadaşlarına, '' Gıybet nedir, bilir misiniz?'' diye sordu.

 

Onlar da, '' Allah ve Resulü daha iyi bilir'' dediler.

 

Hz. Peygamber, ''Gıybet, din kardeşini, hoşlanmadığı birşey ile anmandır'' buyurdu.

 

Sahabilerden biri, ''Ya söylediğim kusur o kardeşimde varsa?'' deyince şöyle buyurdu:

 

''Eğer söylediğin kusur onda varsa gıybet etmiş olursun; eğer o kusur onda yoksa, o zaman iftira etmiş olursun.''

...

Müslim, Birr 70; Ebu Davud, Edeb 35; Tirmizi, Birr 23.

Share this post


Link to post
Share on other sites

13 / GÖRÜNÜŞE ALDANMA!

Sehl ibni Sa'd radıyallahu anh şöyle diyor:

 

Birgün Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in bulunduğu yerden bir adam geçti.

 

Allah'ın Elçisi, yanında oturana, ''Şu adam hakkında ne dersin?'' diye sordu.

 

O da, '' Bu adam, toplumun ileri gelenlerinden hatırlı bir kişidir. Vallahi o bir kızla evlenmek istese isteği yerine getirilir; birine aracılık etse ricası kabul edilir; konuşmaya kalksa, sözü dinlenir'' diye cevap verdi.

 

Hz. Peygamber birşey söylemedi.

 

Sonra oradan biri daha geçti.

 

Resul-i Ekrem yine yanında oturana, ''Ya bu adam hakkında ne dersin?'' diye sordu.

 

Bu defa o Sahabi, ''Ey Allah'ın Elçisi' Bu adam fakir müslümanlardan biridir. Bir kızla evlenmek istese, ona istediği kız verilmez. Birine aracılık etse, ricası kabul edilmez. Konuşmaya kalksa sözü dinlenmez'' dedi.

 

Bunun üzerine Resul-i Ekrem şöyle buyurdu:

 

''Bu fakir adam var ya, öteki gibi bir dünya dolusu adamdan daha hayırlıdır.''

......

Buhari, Nikah 15, Rikak 16; İbni Mace, Zühd 5.

Share this post


Link to post
Share on other sites

14 / DÜNYA DA NASIL YAŞAMALI?

 

Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor:

 

Birgün Resul-i Ekrem salllahu aleyhi ve sellem iki omzunu birden tuttu ve bana şunları söyledi:

 

''Allah'ı görüyormuşçasına ibadet et! Dünyada bir garip gibi yaşa, veya bir yolcu gibi. Hatta kendini ölmüş bil! Abdullah! Yarın sana iyi mi, kötü mü deneceğini bilmezsin.''

 

Abdullah ibni Ömer de buna ilaveten şu öğütleri verirdi:

 

''Akşamı ettiğinde sabahı bekleme! Sabaha çıktığında akşamı bekleme! Sağlıklı günlerinde, hastalanacağın vakit için, hayatın boyunca da öleceğin zaman için tedbir al!''

......

Buhari, Rikak 3; Tirmizi, Zühd 25; İbni Mace, Zühd 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 132

Share this post


Link to post
Share on other sites

15 / SEVAP KAZANMAK İSTİYOR MUSUN?

Abdullah ibni Amr radıyallahu anhüma şöyle diyor:

 

Bir adam Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına geldi, ve ondan Allah yolunda savaşmak için izin istedi.

 

Hz. Peygamber,

 

''Ana ve babandan hayatta olan var mı?'' diye sordu.

 

''Evet, her ikisi de hayatta.''

 

''Allah'tan sevap kazanmak istiyorsun, değil mi?''

 

''Evet, istiyorum.''

 

''Öyleyse ana ve babanın yanına dön; onlara hizmet etmeye çalış!''

.......

Buhari,Cihad 138, Edeb 3, Müslim, Birr 5, 6; Ebu Davud, Cihad 31; Tirmizi, Cihad 2; Nesai, Cihad 5.

Share this post


Link to post
Share on other sites

16 / İHLAS SÜRESİ

 

Aişe radıyallahu anha anlatıyor:

 

Resul-i Ekrem sallalhu aleyhi ve sellem bir zatı askeri birliğe komutan tayin edip savaşa göndermişti.

 

Bu zat askerlere her namaz kıldırışında, ikinci rekatta İhlas Suresini okumayı adet edinmişti.

 

Savaştan dönünce, onun bu adetini Resul-i Ekrem'e haber verdiler. ,

 

Allah'ın elçisi, ''Ona niçin böyle yaptığını sorun, bakalım!'' buyurdu.

 

Sordular, o da, ''İhlas Suresinde Rahman olan Allah'ın sıfatları anlatılıyor. Bu sebeple onu okumayı seviyorum'' dedi.

 

Bunun üzerine Hz. Peygamber, ''Allah Teala'nın da onu sevdiğini kendisine müjdeleyiniz!'' buyurdu.

.......

Buhari, Tevhid 1; Müslim, Salatü'l-müsafirin 263; Nesai, İftitah 69.

Share this post


Link to post
Share on other sites

17 / ERZAK TÜKENİNCE

 

Seleme ibni Ekva' radıyallahu anh anlatıyor:

 

Huneyn Savaşında askerin yiyeceği iyice azalmış, zor duruma düşmüşlerdi.

 

Bunun üzerine Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e başvurup develerini kesmek için izin istediler.

 

O da izin verdi.

 

Hz. Ömer ile karşılaşınca bu durumu ona anlattılar.

 

O zaman Hz. Ömer, ''Develeriniz olmayınca, bu uzun yolculukta ölüp giderler'' dedi.

 

O zaman Hz. Peygamber, ''Öyleyse orduya ilan ediniz, herkes elinde kalan erzakı getirsin'' buyurdu.

 

Yere bir meşin yaygı serildi. Getirilen erzak onu içine konuldu.

 

Allah'ın Elçisi ayağa kalkıp erzakın bereketlenmesi için dua etti.

 

Sonra herkesin erzak kabını alıp gelmesini söyledi.

 

Askerler yiyecekleri erzak kaplarına doldurdular.

 

İşte o zaman Resul-i Ekrem şöyle buyurdu:

 

''Bütün benliğimle şunu söylerim: Allah'tan başka tanrı yoktur; ben de Allah'ın Elçisiyim.''

......

Buhari, Şirket 1, Cihad 123.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...