Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
BDG

Müspet Bilgiler

Recommended Posts

Müspet Bilgiler

 

· Mücerret keyfiyet olarak müspet bilgiler, İslâmın malıdır.

 

· Halbuki müşahhas vâkıa olarak müspet bilgiler, Garbın, Şark dünyasına ve onun merkezinde İslâm âlemine karşı öldürücü silâhı, uyuşturucu zehri ve kıstırıcı tuzağı olmuştur.

 

· Batı, Doğuyu tam dört asır, vahşi hayvan avlamaya mahsus bir tertip ve üslûpla, bu tuzağın içinde hapsetti; ve Doğu bu işin sırrını halâ kavrayamadı.

 

· İslâmın temsil kadrosunun bütün ferini kaybettiği ve Hıristiyanî iş sahasının boyuna cila kazandığı son dört asrın hazin hikâyesi şudur; Batı, sadece müspet bilgilere bağlı kaba marifet imtiyaziyle Doğuyu apıştırmış, sindirmiş, yıldırmış, yumruk altında sersemletilen bir hasım gibi gittikçe aksülâmel kabiliyetinden düşürmüş ve onun perişan kalbine ölümden beter bir felç illetini, «kendini aşağı görme ukdesi»ni yerleştirmiştir. Böylece Batı, Doğuyu, kendi kendisiyle en acıklı ihtilâfa düşürmüş, kendi kendisini yıkmaya ve hiçbir şey olmamaya mahkûm kılmıştır.

 

· İlk hüküm; İslâmî temsil kadrosu, tam dört asırdan beri İslâmın amelî hayat plânına hâkimiyet emreden başlıca düsturundan öksüz, yani gerçek Müslümanlığa uzak yaşamakta; ve yine tam dört asırdır, bu inceler incesi nükteyi çözecek büyük inkılâpçı, murakabeci ve fikirci şahsiyeti yetiştirememektedir. Bu zavallı akıbetin sebepleri pek girifttir.

 

· Hâlâ (Holivut) aptallarının hayalini bezeyen Bağdat halifeleri devrinde Batı adamı domuz hayatı yaşarken, büyük (metropolis) adamlarına mahsus en medenî eşya ile çevrili Müslümanlar kadrosu nerde, son dört asırlık muhtaç ve sefil sürüler nerede? Ve Garbın (Rönesans) şahlanışı, Arapların eliyle Batıya intikal etmiş eski Yunan metinlerine dayandığı halde, İslâmî temsil kadrosu adına, bu şahlanışın, belirttiği mânayı anlıyamamak ve ona göre davranmamak ne demek? Bu da en girift meselelerden bir tanesi... Müspet bilgilerin tarifi kolaydır; eşya ve hâdiseleri bütün dış kanunlariyle, amelî fayda bakımından teftiş, tefahhus ve insan iradesine bağlamak yolunda aklın istismar hakkı... Bu hak o kadar İslâmın malıdır ki, her şeyden evvel mü'minlere Allah tarafından ve Kur'ân'la emredilmiştir; «Rabbiniz sizi yeryüzünde halifeler etti; sizi Arzın teshir ve tasarrufuna memur eyledi ve öbür mahlûklara hâkim kıldı.» Ayrıca ve hep o gayeye bağlı binbir muazzam hadîs içinde hep aynı düstur.. Bu düstur, eğer başkalarının malı olsaydı, onların bunu haber alıp kavramalariyle, içlerinden ve derhal muhteşem bir medeniyetin fışkırması aynı zaman ve mekâna tesadüf ederdi.

 

· Ne garip cilvedir ki, bu derece berrak ve o nisbette derin Allah ve Peygamber ölçülerine rağmen, dört asırdan beri Şark dünyası, kendisini ayılar gibi, Garbın müspet bilgiler halkasına burnundan kaptırmış bulunuyor. Halkayı zincirle elinde tutanların çaldığı tefe göre hareket ediyor; ve bütün suçun nefsinde ve bu nefsin ne aşağılık şey olduğunu anlamaya yanaşmıyor, yanaşmaya da niyetli ve istidatlı görünmüyor!

 

· Garbın (Rönesans) hamlesine kadar, İslâmî temsil kadrosu, eğer sadece mazisindeki izlere sadık yürümekte devam etse, hattâ yalnız (Rönesans)ın ne demek olduğunu ve ne yapmak istediğini kavrasaydı, bugün Amerika’nın, kutupların, buhar makinesinin, trenin, mikrobun, elektriğin, motorun, radyonun, tayyarenin, bütün silâhların, ve nihayet atom bombasının ve feza yolunun kâşifi ve efendisi biz olacak; ve şimdi Amerika’ya meselâ on bin kişilik bir din talim ve telkin heyetiyle tonlarca filân ve falan malzemeden göndermek mevkiinde bulunacaktık.

 

· Garp ve ardından fışkıran dolandırıcı ve sömürücü dünya, bizim bildiğimizi sanıp da anlıyamadığımız şeye karşılık, hiçbir şey bilmeden bir şey anlamış olmanın nasipsiz imtiyaziyle neler becerileceğinin Allah tarafından ihtar ve ifadesi olmuş; Allah bizi, papağanlık seviyesinde tuttuğumuz ve yalnız kuru isimden ibaret kaldığımız Hak Dinin İzzet ve haysiyeti adına, Garbın kölesi derekesine indirmiş, üstelik Garbın içimizden devşirdiği kölelere yağma ettirmiştir.

 

· Müsbet bilgiler Müslümanlık dairesinin selâmeti ve hâkimiyeti bakımından, ibadet borcuna uygun bir vecd içinde tahsil ve temsil, sonra kendi kendisine ve kendi içinden ıtrah ve ifraz edeceği hususî zümreye, teknolocya kadrosuna mal edilecektir. Bizim inkılâbımızda bunlara gerçek Müslüman göziyle bakılacak, zıtlarına ise hayat hakkı bile verilmiyecektir.

 

· Bir memlekette makineyi yapan makine yapılmadıkça, nasıl bir makine ihya âleti değil, bir imha âleti rolünü oynarsa, sırlarına varılamamış mahsuller ve mamullerin dış plânda ve taklit sahasında ithalciliği de, bizim anladığımız müspet bilgiler ve gerçek inkılâp ruhunun tam zıddı ve hainidir. Bu zamana kadar gördüğümüz bütün sahte ve zararlı hamaratlıkların da iç yüzü ve kıymet ölçüsü işte bu noktadadır.

 

· Garbın kuvveti nereden gelir? Aslında ve hakikatte çocuk oyuncağı kadar basit olsa da, madde plânını kolayca zabt ve teshir, binaenaleyh tecellisiz kalmış ruh plânını açıkgözce haps ve iptal kabiliyetindeki mahut âletler çantasından ve bu işin amelî dehasından!!! İslâmın büyük, gerçek ve tarihî fedâileri de, işte bu çantayı, onu kullanan amelî şartlariyle beraber çalıp, hâkim ruhun emrine verecek olanlardır.

 

· İslâm inkılâbının müsbet bilgiler hamlesi programında, bir milleti gece ve gündüz hiç uyutmayıp, gece gündüz durmadan okutup, icabında zümre zümre çıldırtacak veya öldürecek derecede haşin bir mânevî cendere içinde sıka sıka, sütten yağ çıkarırcasına, nihayet muhtaç olduğumuz aslî ve hakikî madde akrobatlarını içimizden süzebilecek hale gelmenin, böylece sahici inkılâbı göstermenin usul ve prensipleri saklıdır.

İdeolocya Örgüsü/Beklediğimiz İnkılabın Yönleri

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bugün her zamanki gibi bekleye durduğumuz bir kurtarıcı ve kurtuluş reçetesini gökten ilahi bir emirle şimşek aracılığıyla geleceğine mi inanıyoruz ki bizim izmihlalimizi hazırlayan "müspet kafamızın" müspet ilimleri bile idrak edemeyecek derecesine inen irticai hareketini esef bile duymadan karşılıyoruz?..

 

Her meslek sahibinin hakim olduğu ilim, ana hattıyla "merkez fikir bünyesi"ne bağlıyken bunu idrakten yoksun dimağlar fikrin fikirsizliğinden ötürü kafalarındaki saçı bile hamule kabilinden saymaktalar...

 

Mühendisinden öğretmenine, çalışanından çalışmayanına kadar herkes kendi ilmine ve mesleğine ince ve girift noktalara kadar hakim olmalıyken ve bunu da "merkez fikir bünyesi"ne bağlamalıyken acaba bizler, okuyan insanlar olarak kendimizi, uğraştığımız ilmimizi veya mesleğimizi fikri buudu açısından nereye ulaştırabildik. Örnek verilmesi gerekirse, bir eczacı için eczacılık fikri şu minvalde olmalıdır, "hayatı kuşatıcı maddi ölçülerin en üstünü olan sağlığın muhafaza ve ircasını gaye edinen fikrin ilmi fiili..." doktor içinse eczacılık anlayışını diğer noktalarıyla kuşatıcı bir anlayış bünyesi... Hele ki muallimlerimiz, yani öğretmenlerimiz ve onun sahip olması gereken mana ve bizi ulaştırması gereken ufuklar...

 

Hakikatte bizim olan ilim ve bunun yolu olan bilim nasıl olur da çukur aynada kendimize bakarcasına gerçeklerin tersini gösteriyor. Ya hakikat diye bilinen gerçekten "hakikat" değil. Ya da gerçekte bizim olması gereken bu gerçekler asırlardan bu yana bizim tam zıttımız olan cenahta olmasından dolayı bizler "hakikatin" yalancı nesliyiz. Müspet kafa yoksunu nesiller... Peygamberinin sözünü 3-4 asırdan beri ispat ettiremeyecek derekedeki zürriyetler...

 

Mistik dünyasının büyüsünde kendisini kaybetmiş olan Doğu'nun üzerine şimşek çakarsa bu, ona gelen mistik bir haber değil, başına gelecek olan musibetin, fırtınanın alametidir. "Aklınızı bu kadar zamandır nasıl kullanamıyorsunuz"un tokadıdır. O yüzden yediğimiz o kadar maddi tokattan sonra ilahi bir tokadın bize gelmesini beklemeden fikri ve ilmi en ahenkli ölçüleriyle kullanmaya başlamalıyız. Batının ürettiği makinenin nasıl kullanıldığını öğrenen değil, o makinenin nasıl üretildiğini öğrenen olmalıyız...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Az bi aklımızı kullanıp dost-düşman, iyi-kötü ayrımı yapabilsek öncelikle. Muhakeme kabiliyetimiz biraz normalleşse ve kıstaslarımız Allahın kuralları olsa inş. dünyalıkta gelecek.Yoksa bazı meseleler karşısındaki çıldırtan aptallığımız da tersinden muhteşemdir.

Sanırım sorun sadece cahilliğimiz değil.Doğru yol işimize gelmiyor.Mayamız bozuldu.

Ülkeyi talan eden siyasetçiye vatandaşın tepkisi; kendi benzer bir fırsattan yoksun olduğundan, desteği; bu talandan dökülen kırıntılardan kendisinede hisse düşme ihtimali olduğundan oluyor genelde.Hakikat, adelet milletinde işine gelmiyor artık.Az ucu dokununca da sitem ediyor işte. Bütün islam alemi(bir iki küçük grup hariç) aynı halde.

E ne diyelim layık olduğumuz halde yönetiliyoruz.

Hiç düşündünüz mü: Bugün küfrün yapabileceği saldırılardan hangisi için "Kesinlikle buna cesaret edemezler yahut müslümanlar dünyayı hoplatır." diyebilirsiniz(Kabeye saldırı hariç ki oda Allahın buna müsade etmeyeceğini biiznillah bilmemizdendir.)?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...