BDG 76 Report post Posted October 18, 2008 YOLUMUZ • Rabbim, bize ne güzel bir yol nasib ettin! Şöyle bir yol: Efsanevî bir levha halinde, sislere batmış bir dağbaşına doğru ilerleyen kıvrım kıvrım bir patika örgüsü… Bu patika vaktiyle dünyanın en muazzam caddesiymis; sonra gelen bozmuş, giden harab etmiş, en son gelenler ve gidenler de onu büsbütün tıkayıp üstünden geçilmesin diye sivriliğine cam kırıklariyle döşemiş… Sislere batmış dağ başında, insanoğluna yekpare ebedîlik ânını ve gerçek oluş saadetini tekeffül eden bir saray var… Fakat bizim gözümüze böyle görünen saray, yolu cam kırıklariyle döşeyenlerin gözünde, dünya saadet ve nimetine, eseklik hürriyet ve meziyetine mâni bir zindandır. Onlar, biz dünyaya bu zindanı musallat etmiyelim diye yolumuzu keserken, biz de dünyayı bu felâketten kurtarmak için yolu o saraya doğru açmaya çalışıyoruz. Bu “yeni”lerin en yenisine, ezel noktasını ebed noktasına iliştiren mutlak ve nihaî “yeni” ye malik olduğumuz halde, bu “yeni”nin mâziye ait bayat ve yanlış tatbikatından, eski olmakla suçlandırılıyor ve bu yüzden tek kelimesi dinlenmez “kokmus kafalar” ve vahşi yobazlar telâkki ediliyoruz. Halbuki bizi böyle telâkki edenler, sahte kemiyet yeniliklerinin aldatıcı kabukları içinde donmuş, mutlak ve şifasız küfür yobazları… Donmuş kafa asıl onlarınkidir; ve o kadar kokmuşlardır ki, kokmuşluğu bile dondurmuşlar ve tefehssühlerini konserve kutusunda ebedîleştirmişlerdir. Bunların, gerçekten, ebedîleştirebildiği tek sey, bizzat ve binnefs kokmuşluktur. • İste bu yüzden, kimsenin anlamadığı, kuş diline benzer bir muamma lisanı konuşuyoruz. Bizi, ne bizden olduğunu sananlar, ne de bizden olmayanlar anlayabiliyor. Bizi anlayabilmek istidadı, ancak Allah ve Resûlünün sırları yolunda kafasını berhava etmis yüksek çile ehli müslümanlardadır. Onların da bu devirde sayısını tesbit edebilmek çok zor… Korkarız ki, “kaç kişisiniz?” diye sorulsa “milyonları aşkınız!” diye cevab verildikten sonra “öyleyse buyurun zehirle pismis ası yemeye!.” Der demez, tıpkı Hacı Bayram-ı Velî’nin müritleri gibi birbuçuk kişiye inmesinler!.. • İşte arkamızdaki bu birbuçuk kişi, sivriliğine cam kırıklariyle döşeli yolda, topuklarımızdan saçlarımıza kadar kan içinde, ilerlemeye çalışıyoruz biz!. Yürünmez yolda, anlaşılmaz dille, asılmaz mânialara rağmen mesafe aldığımızı görenler, bununla da kalmıyorlar! Dağların ve kırların, köpek, çakal, sırtlan, karga, fare, domuz, ne kadar mundar hayvanı varsa üzerimize musallat ediyorlar! Ayrıca kanunî yol bekçileri, ellerinde ceza makbuzları, memnu mıntıkalara girmiş olmanın suçunu ha bire kaydedip duruyorlar. Bu kadariyle de dolmuyor çile… Arkamızdaki bir buçuk kişinin çeyreği, bizden aldığı tefekkür dersini, davaya en zıt yollara saparak, bir nevi istiklâl ilânına kadar gidiyor ve İslâm cephesine âdetâ “Tavâif-i Mülûk” manzarası veriyor ve küfür ejderhası tarafından kolayca yutulmamıza çalısıyor, asıl bu manzara karsısında cam kırıkları topuğumuzdan ciğerimize kadar batıyor, köpekler havlıyor, mukayyitler yazıyor, dönekler çark ediyor; ve şu âna kadar bahsettiğimiz en korkunç zümre, bugün belki bütün cihana hâkim Yahudiler ve Yahudilik müessiseleri, bütün şubeleriyle perde arkasından bu vaziyete bakıyor. Cam kırıklarını onlar dösetiyor, köpekleri onlar besliyor, mukayyitlere onlar talimat veriyor ve dönekleri vasıtalı vasıtasız, onlar idare ediyor. • Ve biz her seye rağmen yüzbinleri asan kadromuzla yürüyoruz; her seye rağmen yürüyoruz, yürüyeceğiz ve güzel isimleri arasında “Galip” isminin sahibi Allah adına ve aşkına yürümekten vazgeçmeyeceğiz! •Rabbim, Rabbim; bize ne güzel bir yol nasib ettin! Sırlarının ve nimetlerinin hazinesi olan saraya, elbette ki, bundan daha kolay şartlarla gidilemezdi. Mademki zorluk bu kadar müthiş, o halde tam yolun üzerindeyiz; ve mademki tam yolun üzerindeyiz, o halde yürüyeceğiz ve erişeceğiz! Çünkü biz, herhangi bedavacılık ve lüpçülükten uzak, senden, nimetinle mütenasip ebedî devleti istiyoruz; o halde her çileyi çekeceğiz ve sonunda –yalnız senin dilemen şartıyla- bu devleti kazanacağız! Mademki ıstırap bu kadar büyük, mazhariyet ve devlet de o nisbette azîm olacaktır. Quote Share this post Link to post Share on other sites
onüç 89 Report post Posted October 27, 2008 "evet malesef yolumuz uzun çileli ve çetin bir yerde kendini gül bahçesinde sananları saplanmış oldukları bataklıktan çıkarmanın çıkarırken hem onlarla hemde asıl o bataklığı kardeşlerimiz batsın diye oraya kuran ve ona gül bahçesi görünümünü veren sözde demokrasi ve özgürlükçülerle onların tüm haksızlıklarına rağmen haklı olduklarına inandırdıkları dünya ile mücadelenin yolu yorucu kırıcı aşındırıcı önemlisi ZOR bir yol ZOR ve MÜBAREK... üstadın dediği gibi "KOLAYMI KAF DAĞINI ÇEVİRMEK DOLAY DOLAY! VAROL EY ULVİ ZORLUK YERE BAY SEFİL KOLAY" RABBİM bu yolda yar ve yardımcımız olsun Quote Share this post Link to post Share on other sites