Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
mukarrabin

Üstad'a...

Recommended Posts

necip-fazil.jpg

 

 

Üstâd'a

 

Keskin, keskin bir akıl, kılıçlardan da ince,

Bir ölçü hayatında, ölçü; Onu görünce.

 

Onunla bilindi yol, perde gözden silindi,

Çöplük sayıldı mazi ve gölgeler delindi.

 

Hakikat anlaşıldı, haykırıldı her yana,

Korku çok uzaklarda, uzaktan uzak Ona.

 

Öyle sıradan biri, olamazdı O elbet,

Ki; bir kartal misali bakışlarında heybet.

 

Harf, hece ve kelime elinde bir oyuncak,

Ve hayat! Onun için sadece bir salıncak.

 

Sesler, zindanda sesler: Artık değilsin hür!...`

Üstâd kör kuyularda tutsak olsa da özgür.

 

Yaşadıkça öldü O ve ölünce dirildi.

Daha henüz ölmeden, büyük müjde verildi...

 

 

 

Ankara, Mayıs 2008

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

 

Üstat Fazıl

 

 

 

 

 

 

 

Aman üstat! Bu ne dünya, ne dünya?

 

Hayat dediği zanla insan güya,

 

Gülüp oynar, sanki mesut bir rüya;

 

Ruhlar dipsiz kuyuya, beşer aya…

 

 

 

Kandillere katrandır gece çile;

 

Beyin zarında çatlak, büyük hile…

 

Ense köküne balyoz darbesiyle,

 

Beyninin yırtıkları ve nafile…

 

 

 

Zamanın pençesinde üstat asi,

 

Çivi çaktı, bakışıyla Arvasi;

 

Öksüz kalmış davaya eşsiz vasi,

 

Çatlasın Babıâli ve hamasi!

 

 

Mukaddes yüke hamal üstat Fazıl;

 

Kahpe düşman: Artık çizil ve yazıl!

 

Yekûnu tırmaladı onda akıl;

 

Kaba softa çekemez asla tek kıl!

 

 

 

Aman efendim aman, sana bendim;

 

Sana bağlı, sana mıhlı kemendim!

 

Ejderha gecelerde, mühürlendim;

 

Fikriyat cümbüşünde nur yüklendim!

 

 

Bu şiir, Forumun gerçekleştirdiği yarışmada üçüncü oldu. Dereceye girebilen tek şiir... 'Üstad'a ' şiirinin de dereceye gireceğine eminim lakin, o yarışma böyle bir şiirden mahrum kaldı. İç dünyanızdan esen bu satırlar için teşekkürler.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başlıktaki diğer şiir çalışmaları:

 

Rakipsiz Sanat

Geçelim

Gelenler

Ölünce

Rüzgarlı'da Bir Kadın

Bir Var

Başa Dönmek

Dua

Geçersin

Kimse Görmesin

Ruh Depremi

Yâr Gülmesi

Mâverâ

Kür Pınar

Sac Ayağı

Kaldırımdaki Adam

Sonsuzluk

Lânetli Nesil

Vicdansızlar

İhtiyar

Şems'in Âh'ı

Dâvet

Ateşten Gömlek

Kapı Aralık

Tezat

Zaman

Vedâ

Ten Kafesi

O'nun İşleri

Aşkın Şârabı

Ocak Manzarası

Rahmet

Perdeler

Bayram

Yokluk Kapısı

Bekleyiş

Güya

Namaz!

Günbatımı

Konuk

Nazar

Tatlı Zehir

Eskiler

İç içe

Devir

Meçhul Kelime

Bir Adam

İbâre

Anne ve Ölümü

Hüner

Korkusuz Korkak

Çağır

Bekliyoruz

Kadın

Anla

Gölge

Müjde

Varılmaz

Beklerim

Share this post


Link to post
Share on other sites

Rakipsiz Sanat

 

Ve perde... diye bir ses,

Ve on karış bir surat.

Ey gerçekten de gerçek,

Huzurlarda hakikat.

Ötesi olmayan köy,

Geri dönüşsüz firkat.

Yankılanan çığlıklar,

Delicesine feryat.

Bozulmayan gelenek,

Ve yıpratılmış hilkat.

Şaşkınlığa tek sebeb,

Paramparça bir fıtrat.

Gereksiz gerekçeler,

Şey, ama ve de fakat.

Külahın kulak asmaz,

İstersen ona anlat.

Yıkılır dünya başa,

Yıkılır gökler kat kat.

Sağır olunan çağrı,

"Kurtarın beni, imdat!"

Uykusundan uyanır,

Ve horlayanlar; tezat.

Sırası gelen gider,

Bu iş böyledir, dikkat.

Boynu büyük gerçeklik,

Demek bitermiş hayat.

İnanmak istemeyen,

Kabristana bir göz at.

Kimisi için korkunç,

Afat üstüne afat.

Kimisine bir müjde,

Azat, ebedi azat!"

O bir kapıdır, kapı,

Hemen ardında necat.

Çıkışı olmayan yol,

Girene saklı fırsat.

Anahtarsız bir kilit,

Bir kördüğümdür memat.

Uğraşanlar habersiz,

Sayfa dürüldü, heyhat!

Öğüt almak istersen,

İşte sana nasihat.

Aldanılan bir nimet,

Haber verilen sıhhat.

Sanatkârdan habersiz,

Sanatçı(!) kimi zevat.

Binbir farklı çeşitle,

İşte rakipsiz sanat.

Arasalar bulunmaz,

Asla onsuz bir lügat.

Gerçi bir lügat var ya,

Yaşayanlara inat.

Bir de ebedî olmak,

İstemeyene ispat.

Ebedîlik tâcı ki,

Sorana yasak sıfat.

Konuşur içinden genç;

Söylenenler ne bayat.

Göz kırpar bir ihtiyar;

Kapat, perdeyi kapat.

 

 

Ankara, 2008

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ötesi olmayan köy,

Geri dönüşsüz firkat.

 

Kardeşim şiirin çok güzel olmuş. ilhamına sağlık... Şu yukarıdaki mısrayı biraz açarmısın? Ben bir şeyler anlatım da, senin hisslerini de bilmek isterim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Ötesi olmayan köy"den kasıt; ölümdür...(Dünya hayatını ruhsuz olarak yaşamış ve bu hayata bütünü ile maddî pencereden bakmış ve hayatını böylece noktalamış olan bedbahtlar için kabir de ayrıldıkları dünya itibari 'ötesi olmayan köy'dür... Dünyaperestler için dünyadaki son durak...)

 

Ve "Geri dönüşsüz firkat" da yine ölümdür... (Ruhsuz(!) zevatın ölümü ile başlayacakları hakîki hayattan bir bölüm olan (kabir hayatı) artık maddî hayata bir daha asla (O dilemedikçe) açılamaz bir kilit vurmaktadır. Bu cihetle ölüm; nasibsizler için bir daha dünya hayatına dönemeyecekleri kesin bir ayrılık ve kat'i bir vedâdır...)

Share this post


Link to post
Share on other sites
"Ötesi olmayan köy"den kasıt; ölümdür...(Dünya hayatını ruhsuz olarak yaşamış ve bu hayata bütünü ile maddî pencereden bakmış ve hayatını böylece noktalamış olan bedbahtlar için kabir de ayrıldıkları dünya itibari 'ötesi olmayan köy'dür... Dünyaperestler için dünyadaki son durak...)

 

Ve "Geri dönüşsüz firkat" da yine ölümdür... (Ruhsuz(!) zevatın ölümü ile başlayacakları hakîki hayattan bir bölüm olan (kabir hayatı) artık maddî hayata bir daha asla (O dilemedikçe) açılamaz bir kilit vurmaktadır. Bu cihetle ölüm; nasibsizler için bir daha dünya hayatına dönemeyecekleri kesin bir ayrılık ve kat'i bir vedâdır...)

 

Ötenin ötesi cehennem. Tabi ki inanmayanlar penceresinden bakınca, onlara dünyanın ötesi yok. Ne var ki, bu dünyadan ayrıldıklarında da, onlara hakikat gösterilir. Bir daha dünyaya dönmek isterler ama, nafile...

İnamayanları yine onların penceresinden bakarak rezil etmenin güzel bir örneğini sunmuşunuz. Teşekkürler...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Geçelim

 

Karanlık geceden haydi geçelim,

Kim bilir geçilmez belki bir daha.

Ererken, siyaha kefen biçelim,

Göz alan, aydınlık bir hoş sabaha.

 

Göçelim, çelenler aklı çelmeden,

Bir defa ölelim vakit gelmeden,

Ezelden gözsüzler yolu delmeden,

Gidelim, varalım güzel Allaha...

 

Ankara, Mayıs 2011

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gelenler

 

Ne zaman aynada kendimi görsem,

Gözümün önüne bir resim gelir.

Bir adam, tutuşan resimde sersem,

O sersem adamı yeresim gelir.

 

Çare değil tuz buz olsa aynalar,

Üstümden üstüme gelir binalar,

Bir cam kırığında, taşta manalar,

Manadan maddeyi deresim gelir.

 

Akıl, derdi olan için vesile,

Mesele, aynada saklı mesele,

Saklı da aşikar bir nur silsile

Halkaya gönlümü veresim gelir.

 

Bir masum bebeğin sırrı ifade,

Şu cömert çocuklar gibi azade,

Ne varsa, gönülden bile ziyade,

Ruhumu yoluna seresim gelir.

 

Ecel, diriye gam, ölüye düğün,

Dün soldu, açmamış yarınlar ölgün,

Bugün, olmasa da mutlaka bir gün,

Erilmez olana eresim gelir.

 

Bilmek yetmiyor ki bilinmez hali,

Anlamak, anlamak lazım ahali,

Yükseklerden uçan kartal misali,

Alnımı, göğsümü geresim gelir.

 

Göresim, göresim gelir bulanı,

Yoktan bir yere bir yoku alanı,

Her şeyin zatına bir el olanı,

Aynasız ve gözsüz göresim gelir.

 

Ankara, Mayıs 2011

Share this post


Link to post
Share on other sites

Geçersin

 

Geçersin a gönül, geçersin bir gün,

Bir bakarsın bir an olur geçersin.

Geçilmez sandığın dağdan bir külün,

Üstünden bir duman olur geçersin.

 

Hissin, bir muhâlin olmaz muhâli,

Ve halin; kararsız bir suyun hâli.

Bir kaza bekleyen emir misâli,

Ansızın bir tufan olur geçersin.

 

Neden geçilmez ki, neden ve nasıl?

Nihayet delirir çıkmazda akıl.

Bir cinnet anında gelir son fasıl,

Ve yer ile yeksan olur geçersin.

 

Bir seraba doymuş gibi kanarak,

Bir vehme bir ömür vardım sanarak,

Bir hayal peşinden yalnız yanarak,

Herkese bir nişan olur geçersin.

 

Ankara, Temmuz 2010

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ölüm bir kalım değil, demir almak limandan,

Ölünce başlar hayat, ölüm ölür nihayet.

Perdeler aralanır, kurtulunca zamandan,

Akrepler yokolunca, sona erer esaret.

 

ESARETİMİZİN MUTLU BİTMESİ DİLEĞİYLE...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Rüzgarlı'da Bir Kadın

 

El açmış kadın,

Yaşlı mı yaşlı?

Sorulsa: "Adın?"

Kaçar telaşlı.

Kadın son demde,

Boğulmuş derde.

 

Ağlıyor kadın,

Bir iç çekerek.

Hâline bakın,

Öyle bakın tek.

Kadın efkârlı,

Yüreği hârlı.

 

Çekingen kadın,

Gözleri yerde.

Sorulsa: "Barkın?"

Ev, ocak nerde!

Kadın kimsesiz,

Bağırır sessiz.

 

Bekliyor kadın,

Bir şey bekliyor.

Birkaç paranın,

Yolun gözlüyor.

Kadın sabreder,

"Allah, Allah" der.

 

Bir garip kadın,

Bilmezler ki; kim?

Sorulsa: "Yarın?"

Der: "Allah kerim."

Kadın ümitvar.

Yarına çok var.

 

Zavallı kadın,

Hâli perişan.

Ölüme yakın,

Yaşamak bir zan.

Kadın diri mi?

Ölse yeri mi?

 

Ve yorgun kadın,

Derin yarası.

Sorulsa: "Varın?

Kefen parası.

Kadın ölecek,

Öyle giyecek.

 

 

Ankara, Ekim 2008

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstâd'ın geçenlerde Esselâm isimli eserinde "Annenin Ölümü" adındaki şiirini okuyunca (daha doğrusu görünce) sevindim...

Şeklen dahi benzemek güzeldi...

Elbette marifet ruhi benzerlik...

 

 

Bir Var

 

Bir.

Elde var.

Her şey çift, O bir.

Gör, O'ndan başka ne var.

Var tek ve bir tek diye tek(bir).

O bir yerde yok ve O her yerde var.

Yalnız var, bir, Bir'i îzahtan âciz ce(bir).

Birde bir, varda var, varda bir O ve bir de O var.

Sayısız sayı, varla yok hep O'nu muh(bir).

Her şey döner başa, en başta O var.

O'na bir başka adım ka(bir)

Sonra, yine hep O var.

Döneriz bir bir.

Elde var.

Bir.

 

Ankara, Ekim 2008

 

 

-------

 

 

 

Başa Dönmek

 

...

Yâr.

En başta.

Yalnızca O var.

O başlar en baştan tâ.

Yazılmadan bütün yazılar.

O'ndan önce ve de sonra, üç nokta.

O, başsız ve başlangıçsız var, yokken varlar.

Zaman ve mekan ki, O'na yokluk kadar uzakta.

Gözler O'nu buralarda hem görür, hem boşuna arar.

Her kim arar, o bulur ve de bulan arar, belki bir solukta.

O'nsuz olsa er ve şâh olsa ne olur, düşün O'nsuz ne, neye yarar.

O, her işin başında ve dâhi sonunda, O'nsuz her şey yokluk ve boşlukta.

Zamânın ve mekânın yâni her şeyin başında, sonunda ve ortasında O, Yâr.

Ve bir vakit sonra başa döner, zerreden kürreye her ne varsa varlıkta.

Ve döner yıldız, döner gök, ve döner bir bir bütün eşya ve insanlar.

Her şey aslına döner, aslolan O, O'nsuz asıl bile yokta.

Ve her şey su misali akar ve su dâhi durmaz, akar.

Durmaz âlemler bile, zîra dönmek var fıtratta.

İsterse "varmam" desin, nâfiledir inkar.

Varılacak en başa posta posta.

Her şey ancak bi yere kadar.

Sonra herşey yoklukta.

Sonra bir O var.

Ve nokta.

Yâr.

...

 

Ankara, Ekim 2008

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dua

 

Bir kuşun ilminden, bir hâl ver bana,

Ver bana Allahım ver bir nebzecik.

Bildiğim ne varsa hepsi bir yana,

Nur bana Allahım nur bir zerrecik.

 

Bir nefeslik yolum varken uzağa,

Su gibi akarken bir an toprağa,

Sarmadan kefenim, baştan ayağa,

Sar beni Allahım sar bir kerrecik.

 

Ankara, Haziran 2010

Share this post


Link to post
Share on other sites

Olur

 

Dünya kölesi olur,

Allaha kul olanın.

Varmak çilesi olur,

Ona bir yol bulanın.

 

Karanlıktır yolları,

Adım adım hep ihtar,

Diken diken kolları,

Kucak etse hep batar.

 

Sahibinin gözünde,

Sivrisinek kanadı.

Kervancının sözünde,

O, bir lânetin adı.

 

Haydi yüz çevirelim,

Ki; maskesi yüzünden;

Düşsün de evirelim,

Gecesi, gündüzünden.

 

Altından ve üstünden,

Girerken, donsun zaman.

Geçenler var şu dünden,

Ve gidenler bir zaman.

 

Arayalım beraber,

Kayıp tahtı ve tacı.

Kurulanlardan haber;

Baldan tatlı bu acı.

 

Ona bir yol bulanın,

Varmak, çilesi olur.

Allaha kul olanın,

Dünya kölesi olur.

 

Ankara, Mayıs 2011

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her işi zarar-ziyan,

Hiç düşünmez sonunu.

Hakkı etseler beyan,

Bulamaz ki yolunu.

 

 

Çok hoş... Ama yine de 'İbrahim Ethem' daha iyi...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eyvallah...

Bir itiraf yapacak olur isem, bir matematik hatası yapmışım "İbrahim Ethem" şiirinde...

Belki bir düzenleme yapabiliriz...

Teşekkür ettik efendim...

Hissiyatınız için...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kimse Görmesin

 

Bir gece vakti gel, gözler görmeden,

Kimseler görmesin, sakın sevdiğim.

Aman ha vakitler tana ermeden,

Dikkat et!... Güneşten sakın sevdiğim.

 

Tahammül edemem, görmesem bile,

Ölüm değil inan, sensizlik çile,

Özledim hadi bul, beni acele,

Taşımda ismine bakın sevdiğim.

 

Ya bugün ya yarın kavuşacağım,

Seninle burada buluşacağım,

Sonsuza değin hep konuşacağım,

Biliyorum o gün, yakın sevdiğim.

 

 

Ankara, Ekim 2008

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...