*Karanfil 0 Report post Posted April 5, 2009 TEBRİKLER KALEMİNİZE SES VEREN MISRALARA Quote Share this post Link to post Share on other sites
*Karanfil 0 Report post Posted April 5, 2009 BİR TEK TEK OLANI TANIYANLAR ÜMİT EDEBİLİRLER BU SİİR BANA ÜSTADI HATIRLATTI EMEGİNİZE SAGLIK Quote Share this post Link to post Share on other sites
beyaban 1 Report post Posted April 8, 2009 :( Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted April 30, 2009 Söz Geceler, indirin şu peçenizi! Kaçmayın, biliriz biz içinizi!... Kalbimiz kesilse akmaz kanımız, Yakındır bir söze (En Yakın)ımız; Gelin, anlaşalım; gelin diz dize!... Dilimize on bir mühür vurulsun, Ötede bir yerde sofra kurulsun. Başlar verelim de sonra gidelim, Esrarın vaktinde düğün edelim; Gelin, sevişelim; gelin biz bize!... Hayret etsin gökten misafir yıldız, Biz yakınız, yakın; biz hep yakınız. Gülmekten ölenler uyusun kalsın, Siz dökülün; gönül bir murad alsın; Gelin, ağlaşalım; mahremiz size!... Ankara, Haziran 2011 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted April 30, 2009 ''O'nun İşleri'' O güzel yüreğine sağlık... Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted May 5, 2009 Ocak Manzarası İsmine zıttır resmi... Bu ocak, başka ocak, Ordan, burdan insanlar, tek ses, tek tip ve tek renk. Ne garip bir hâldedir, her köşe ve her bucak, Ve orkestra halinde, dilde küfür pelesenk. Aynı anda kalkar kol ve eşlik eder bacak, Görüntüden ibâret, büyüleyici ahenk. 'Su uyur' der ve ekler 'düşman uyumaz ancak', Uyanık olmasa da kimse çekilmez kepenk. Bıraksalar Türk'ü bir kaşık suda boğacak, Manzarayı görenler zanneder ki; bu Frenk. Yine de dalgalanır elbette şanlı sancak, Ama çözemediğim şu hâl, bilmem neye denk. Hüsran içindeyse genç, ararken sıcak kucak, Ne dersin, kazanılır mı çıkıverse bir cenk? Gaziantep, 2008 Ocak Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted May 8, 2009 Rahmet Çekilsem bir kuytuya, Kuş uçmaz, kervan geçmez. Sonra dalsam uykuya, Öncekine benzemez. Ve uyansam aniden, Kalbime sarılarak. İman etsem yeniden, Utanca karılarak. Evvelimi düşünsem, Düşse başım toprağa. Bir başıma dövünsem, Bölünsem bin yaprağa. Gelmese hiç kimseler, Hatrıma ki; bir anlık. Sağır olsa hasseler, Duyulmasa bir çığlık. Gözbebeğim kararsa, Kurusa pınarlarım. Bilmem, ne kadar varsa, Yıkılsa duvarlarım. Ve unutsam herşeyi, Hatta kendimi bile. Sonra yırtsam perdeyi, Kan rengi yaşlar ile. Tamam, tamam deseler, Karışsam yedilere. Dünyaları verseler, Uzatsam kedilere. Gelse altı üstüne, Dönüp bakmasam, yerin. Saplansam diplerine, Boğulsam, şu kederin. Ne feryat etsem orda, Ne de imdat beklesem. Seslenseler ardarda, İhtiyacım yok, desem. Ağlasam, ben ağlasam, Herkes gülüp dururken. Karaları bağlasam, Köpeğim kudururken. Anlasam, ağladıkça, Anlaşılmaz olanı, Rûhumu dağladıkça, Yalnızca Vârolan’ı. Bir dost görsem ağlasam, Benzi biraz sararmış. Arayanlar tastamam, Ağlayarak ararmış. Hıçkırsam korka korka, Hiçbir şey istemeden. Bir âsa ve bir hırka, Lütfetse kereminden. Ama evvel erise, Taşa dönen servetim. Eğer O dilemezse, Neye yarar halvetim. Peygamber hatırası; Gözyaşı, nerdesiniz? Âh ile aşk arası, Uzak yerde misiniz? Gelin, ağlatın beni, Ben kendime ağlayım. Düşünüp ölmeyeni, Sular gibi çağlayım. Ankara, Mayıs 2009 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted May 8, 2009 Rahmet... Rahmet olmasa ne yaparız? Gönlüne sağlık... Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted May 12, 2009 Perdeler Rengârenk ışıklar, pencerelerde, Evlerin içinde, hayatlar; renk renk. Yırtılsa âniden bembeyaz perde, Görsem de şaşırmam, siyah bir çelenk. Düşünürüm bâzen, çok uzakları, Tahta ocakları, damsız evleri. Bir çocuk düşlerim; benzi sapsarı, Bir anne; kederli, titrek elleri. Hayâlden ziyâde, düşündüğümü, Orada burada, er-geç görürsün. Perdeler ardında, bir kördüğümü, Yorganın altında düşünür müsün? İncecik bir örtü, neleri saklar; Cinâyet, hıyânet, öfke ve çile. Ne güzel baksana, derken ışıklar, Kan ağlar evinde, belki aile. Alt katta bir bebek, oyun oynarken, Üst katta ihtiyar, en sonundadır, Habersiz, bir yanda, kazan kaynarken, Dışardaki sesler, evi çınlatır. Takılır gözlerim, gördüğü şeye, Aklımsa kurcalar, ötelerini. Acaba ilerde, ne var ki diye, Gezinir zihnimim, köşelerini. Ve gün gelir düşer, bütün perdeler, Sıyrılır idrâkim, sanki kınından. Hakîkat; ok gibi, rûhumu deler. Şahidim olurum, en yakınından. Ankara, Şubat 2009 Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted May 19, 2009 Bayram Öldüğüm gün bayram ilan edilsin, O’nun kapısında ölürsem eğer. Ne tâziye ne de salâ verilsin, Yürüsün bir kortej benle beraber. Sevinsin görenler benim ölümü, Bandolar çalınsın hep benim için. Bilmeyenler duysun ne gördüğümü, Kutlansın her sene bayramı hiçin. Her neşesi fâni, burada varın, Her bayramı kısa, bir ömür kadar. Hakîki sevinç ki; o işte yarın, Sevinsin yokluğu burda bulanlar, Sevinsin ölümü bayram olanlar... Ankara, Mayıs 2009 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted May 19, 2009 Bayram Öldüğüm gün bayram ilan edilsin, O’nun kapısında ölürsem eğer. Ne tâziye ne de salâ verilsin, Yürüsün bir kortej benle beraber. Sevinsin görenler benim ölümü, Bandolar çalınsın hep benim için. Bilmeyenler duysun ne gördüğümü, Kutlansın her sene bayramı hiçin. Her neşesi fâni, burada varın, Her bayramı kısa, bir ömür kadar. Hakîki sevinç ki; o işte yarın, Sevinsin yokluğu burda bulanlar, Sevinsin ölümü bayram olanlar... Ankara, Mayıs 2009 Ben ne anladım, bu şiir ne anlatıyor? Bayram, hangi bayram? Şiirin ilk iki mısrası var ya, ah o iki mısraının başlığı bende saklı... Yüreğine sağlık kardeşim. Beni aldın nerelere götürdün. Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted May 20, 2009 Yokluk Kapısı Yokluğun peşisıra, sıra sıra insanlar; Dizildiler kapıya, ne fazla ne noksanlar. Kapılar bilinmeden, yazıları yazıldı, Ölmeden mezarları, bir gönüle kazıldı. Varlığıyla tek olan, vârolsunlar istedi, Varlığı isteyenler, yoku bulsunlar, dedi. Yokluk kapısı; O’na varmak için bir durak, Bu kapıdan girenler, varlığına varacak. Kimler gelip geçmedi, bu yokluk kapısından, Kimler, kimler içmedi; o görünmez tasından. Mevlânâ’sı, Yûnus’u, hep bu kapıdan geçti, Nesîmi’si, Hallac’ı, nûrdan suyundan içti. Varlığını silenler, geçtiler akın akın, İşte varlık, dediler, gelin, görün ve bakın. Gelmek ama ayaksız ve görmek ama gözsüz, Ve işte varlık demek, sessiz, harfsiz ve sözsüz. Yokluk kapısı; varmak isteyenlere Burak, Ben varım, diyenlere, yokluklar kadar uzak. Diri geldi gelenler, bir gölgede öldüler, Siyahları giyinip, içten içe güldüler. Varlığını öldürmek, işte en büyük zafer, Ve savaşın galibi, yok olan bir muzaffer. Ölenler anladılar, her şeyin içyüzünü, Yokluğun kapısında, vâroluşun özünü. Bu kapıda; vardılar vârolmanın sırrına, Çekince nefisleri, hakîkatin dârına. Ve dediler: Doğru ya!... O’ndan önce kim vardı? Sonrasıyla beraber, dilediği kadardı. Ne önce ne de sonra, yok O’ndan bir başkası, Yalnız, yalnız Allah var!... İşin perde arkası. Ankara, Mayıs 2009 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted May 20, 2009 İşin perde arkası... Ruhuma serinlik verdin, ruhuna sağlık... Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted May 20, 2009 Bekleyiş Yükselir anbean sükûtun sesi, Çatlatırcasına kafatasını. Kuşatır korkusu ve endişesi, Gitgide rûhunun her noktasını. Cevapsız sorular, sorulur durur; Beklenen nerede ve ne hâldedir? Bilmemek; karanlık, bir dipsiz çukur, Bekleyen, bilmez ki; o nerededir? Bağlanır insanın eli ve kolu, Resmidir bu hâli çaresizliğin. Bekler bilmediği, bir meçhul yolu, Kaygısı içinde belirsizliğin. Bekleyiş; habersiz, sessiz sedâsız, Çıldırası gelir, insanın bir ân. Bir belâ, öyle ki; dertsiz devâsız, Artar sancıları, geçtikçe zaman. Unutulur derdin, mutlak ilacı, Bir ağaç; meyvesi şifa kaynağı, Kökleri zehirden daha da acı, Sabır… Bekleyenlerin tek dayanağı. Alt-üst olur akıl, her şey karışır. Merak, öfke, sabır, sükût ve çığlık. Bir bilinmezlikte, hisler yarışır, Bu bilinmezlikte, bitmez karanlık. Bekleyenler bilir ızdırâbını, Beklemek ne demek, yalnız beklemek, Rûhun bitmek bilmez o azâbını, Tâ ki beklenenler dönünceye dek. Ankara, Mayıs 2009 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Sadabad 0 Report post Posted May 20, 2009 Vallahi çok güzel şiirler yazmışssınız hepsini okuma fırsatım olmadı henüz ama hepsi de birbirinden güzel :) Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted May 23, 2009 Güya Bir uykudayım ki ben, sabahında ölüm var, Gecesi gündüzünde, bitmek bilmeyen rüya. Uyansam çözülecek, bir incecik düğüm var, Güya yaşamak için, dalıyorum uykuya. Ankara, Haziran 2008 Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted May 25, 2009 Namaz! Yat ve kalk, kalk ve yat, Arkada atlılar; (Kaçınız, kaçınız!...) Allah, Allah, Allah!... Her türlü fikriyat, Sehven ispatlılar. (Şaşınız, şaşınız!...) Allah, Allah, Allah!... Musalli ve heyhat!... Sanki azatlılar. (Açınız, açınız!...) Allah, Allah, Allah!... Ankara, Mayıs 2009 Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted June 1, 2009 Günbatımı Gözlerim takılıp öylece kaldı, Uzun uzun baktı, battığı yere. Ufuktaki renkler, içime daldı, İçime, kalbimin attığı yere. Bin yıllık uykudan uyanmış gibi, O gün uzun uzun gerileceğim. Renklerin içinde o yanmış gibi, Ben de bir gün ölüp dirileceğim. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Hâcegân 226 Report post Posted June 1, 2009 Günbatımı Gözlerim takılıp öylece kaldı, Uzun uzun baktı, battığı yere. Ufuktaki renkler, içime daldı, İçime, kalbimin attığı yere. Bin yıllık uykudan uyanmış gibi, O gün uzun uzun gerileceğim. Renklerin içinde o yanmış gibi, Ben de bir gün ölüp dirileceğim. Üstad gibi oldu, efendim... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Murat Aydın 9 Report post Posted June 6, 2009 Maşallah, kıskandım bu güzelliği. Zeval görmesin kaleminiz. Muhammedli Kelamlarla... Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted June 16, 2009 Dilerse Allah dilerse; zorlar, kolayca kolaylaşır, Yüküyle bir dünyayı karıncacıklar taşır... Quote Share this post Link to post Share on other sites
f.yurduseven 0 Report post Posted June 16, 2009 Cidden çok güzel... Şiir yazmak ayrı bir yetenek..... Devamını bekliyoruz.. Başarılar.. Quote Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted June 16, 2009 Üstat Fazıl Aman üstat! Bu ne dünya, ne dünya? Hayat dediği zanla insan güya, Gülüp oynar, sanki mesut bir rüya; Ruhlar dipsiz kuyuya, beşer aya… Kandillere katrandır gece çile; Beyin zarında çatlak, büyük hile… Ense köküne balyoz darbesiyle, Beyninin yırtıkları ve nafile… Zamanın pençesinde üstat asi, Çivi çaktı, bakışıyla Arvasi; Öksüz kalmış davaya eşsiz vasi, Çatlasın Babıâli ve hamasi! Mukaddes yüke hamal üstat Fazıl; Kahpe düşman: Artık çizil ve yazıl! Yekûnu tırmaladı onda akıl; Kaba softa çekemez asla tek kıl! Aman efendim aman, sana bendim; Sana bağlı, sana mıhlı kemendim! Ejderha gecelerde, mühürlendim; Fikriyat cümbüşünde nur yüklendim! Bu şiir, Forumun gerçekleştirdiği yarışmada üçüncü oldu. Dereceye girebilen tek şiir... 'Üstad'a ' şiirinin de dereceye gireceğine eminim lakin, o yarışma böyle bir şiirden mahrum kaldı. İç dünyanızdan esen bu satırlar için teşekkürler. üstadın şiirlerini tamamen özetleyen ve üstadla ilgili okuduğum en güzel şiirdir nerdeyse her şiirden her şirden olmasa çilenin her bölüm başlığından bir kelime bir bağlaç bir harf var dereceye girmeyi de fazlasıyla haketmiş Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted June 17, 2009 Nazar Bir bakış ve bir dua ve ebedî kurtuluş, Dost nazarında azat ve nefesinde doyuş. Geçmiş koyu karanlık ve günahlar hesapsız, Bir bakışa mukâbil, sonsuz hayat; azapsız. Nimet bu olsa gerek, sahibi olunacak, Köşe bucak aranıp, muhakkak bulunacak. Yalnızca bir bakışla, alt-üst olurmuş hayat, Ölüyü diriltirmiş, yaşayanlara inat. Bakandan öte biri, bir baktıran var elbet, Bakılmaz gözlerine, ne ilâhî bir heybet. Başka kim sevdiğinin, gören gözleri olur, Böyle bir göz sahibi, nerelerde bulunur? Arananlar bulurmuş, belki adı günahkar, O’nun göz attığı kul, nasıl olur da yanar. Ankara, Ekim 2008 Quote Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted June 17, 2009 çok güzel bi şiir olmuş yüreğinize sağlık Quote Share this post Link to post Share on other sites