Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
daüssıla

Peygamberimize Yazılan En Güzel şiirler...

Recommended Posts

Su Kasidesi

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su

Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

 

(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan

su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda

vermez.)

 

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem

Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su

 

(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa

gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök

kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)

 

Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk

Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su

 

(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden

benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim

akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana

getirir.)

 

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin

İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su

 

(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim

yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen

kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.)

 

Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su

 

(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile

mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine

su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)

 

Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna

Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su

 

(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi,

gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar

uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki

tüylere benzetemez. )

 

Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola

Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su

 

(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim

ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek

dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.)

 

Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ

Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su

 

(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan

bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su

vermek hayırlı bir iştir.)

 

İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it

Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su

 

(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste

ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır,

söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.)

 

Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi

Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su

 

(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su

içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum,

sofular da kevser istiyorlar.)

 

Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr

Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su

 

(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin

bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş

salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.)

 

Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek

Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su

 

(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden

kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere

bırakamam.)

 

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar

Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su

 

(Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem,

öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla

sevgiliye su sunun.)

 

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger

Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su

 

(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık

ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi

(yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından)

kurtarabilir.)

 

İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile

Gül budağınun mizâcına gire kurtara su

 

(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül

efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek

istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül

dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını

değiştirmesi gerekir.)

 

Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme

İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su

 

(Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli

ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça

göstermiştir.)

 

Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ

Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su

 

(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz.

Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su

serpmiştir.)

 

Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın

Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su

 

(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını

tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su

meydana çıkarmıştır.)

 

Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim

Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su

 

(Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz

bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o

mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce

mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)

 

Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ

Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su

 

(Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir

mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse

hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.)

 

Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât

Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su

 

(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-

ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su,

düşmanına) elbette yılan zehrine döner.)

 

Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz

El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su

 

(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan)

yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su

damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.)

 

Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl

Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su

 

(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan

taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)

 

Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr

Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su

 

(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık

salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da

olsa o eşikten dönmez.)

 

Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ

Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su

 

(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek

için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının

zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine)

derman bilirler.)

 

Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam

Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su

 

(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı!

Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp

dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)

 

Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da

Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su

 

(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin

çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.)

 

Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner

Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su

 

(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa,

güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel

su iner.)

 

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma

Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su

 

(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış,

(ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden

ümitliyim.)

 

Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri

Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su

 

(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde)

sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su

(damlası) gibi birer inci olmuştur.)

 

Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr

Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su

 

(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan

düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su

(gözyaşı) döktüğü zaman,)

 

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam

Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su

 

(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat

çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını

ummaktayım.)

Şair Fuzuli

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şair Nabi'nin meşhur şiiri olmadan bu başlık eksik kalır;

 

 

 

Sakın terk-i edebten kuy-ı Mahbub-i Huda'dır bu
Nazargah-i ilahidir, Makam-ı Mustafadır bu

Felekde mah-i nev, Babüsselem'ın sine çakıdır
Bunun kandili Cevza, matla-i ziyadır

Habib-i Kibriya'nın habgahıdır fazilette
Teveffuk-i kerde-i Arş-ı Cenab-ı Kibriyadır bu.

Bu hakin pertevinden oldu deycur-i adem zail
Amadan açdı mevcudat düş çeşmin tutiyadır bu.

Muraat-ı edep şartıyla gir Nabi bu dergaha
Metaf-ı Kudsiyandır cilvegah-ı enbiyadır bu

 

 

bu videoda serdar Tuncer söylememiş ben ilave edeyim. “Resûl-i ekrem bu gece Mescid-i Nebî’deki bütün müezzinlerin rüyâsını şereflendirerek buyurdu ki: “Ümmetimden Nâbî isimli biri beni ziyârete geliyor. Bana olan aşkı her şeyin üstündedir. Bugün sabah ezânından önce, onun benim için söylediği bu şiiri okuyarak, Medîne’ye girişini kutlayın.” Biz de Resûlullah efendimizin emirlerini yerine getirdik.” Nâbî ağlayarak; “Sâhiden Nâbî mi dedi? O iki cihânın Peygamberi, Nâbî gibi bir zavallıyı ve günahkârı, ümmetinden saymak lütfunu gösterdi mi?” dedi. “Evet” cevâbını alınca da, sevincinden kendinden geçti.

 

 

 

Osmanlı,Osmanlı,Osmanlı...nerdesin ey Osmanlı...nerede senin inceliklerin,hassasiyetlerin...


Share this post


Link to post
Share on other sites

Hazreti Muhammed Hakk'ın sesidir

Her iki dünyanın efendisidir

Arap-Acem onun bir bendesidir

Zaman o Gül gibi gül görmüş değil

Sen de o Güzelin önünde eğil...

 

(İmam Busiri)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest neyfel

Allah razı olsun insallah daha sık goruruz insallah sısırları

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönül hun oldu şevkinden boyandım ya resulallah,
Nasıl bilmem bu nirana dayandım ya resulallah,
Ezel bezminde bir dinmez figandım ya resulallah,
Cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah....

Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen,
Muazzam bir sehasın sen, dilersen rehnumasın sen,
Habib-i kibriyasın sen, Muhammed Mustafa'sın sen,
Cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah....

Gül açmaz çağlayan akmaz ilahi nurun olmazsa,
Söner alem, nefes kalmaz felek manzurun olmazsa,
Firak ağlar, visal ağlar ezel mesturun olmazsa,
Cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah.....

Susuz kalsam yanan çöllerde can versem elem duymam,
Yanar dağlar yanar bağrımda ummanlardan nem duymam,
Alevler yağsa göklerden, ve ben messeylesem duymam,
Cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah....

Erir canlar o gül buy-i revan bahşın hevasında,
Güneş titrer yanar didarının bak ihtirasında,
Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasında,
Cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah........

Ne devlettir yumup aşkınla göz rahında can vermek,
Nasip olmazmı sultanım haremgahında can vermek,
Sönerken gözlerim, asan olur ahında can vermek,
Cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah....

Boyun büktüm perşanım bu derdin sende tedbiri,
Lebim kavruldu ateşten döner payinde tezkiri,
Ne dem gönlün murad eylerse, taltif eyle kıtmiri,
Cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah...
Yaman Dede
  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest aleyna bilgi

hepsi mütiş özellikle ensondaki

 

 

ÖLÜM GÜZEL ŞEY BUDUR PERDE ARDINDAN HABER

 

HİÇ GÜZEL OLMASAYDI ÖLÜRMÜYDÜ PEYGAMBER

:shiny: :shiny: :shiny: :shiny: :shiny:

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Büşra Betül Karataş

 

Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi,

Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi;

Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi...

Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi.

 

Keşke her an aşkınla oturup aşkınla kalksam,

Ruhlar gibi yükselip de ufkunda dolaşsam;

Bir yolunu bulup gönlünden içeri aksam...

Keşke her an aşkınla oturup aşkınla kalksam.

 

Anladım vaslına ermek için artık çok geç,

Hicranla yanan gönlüm durmadan inleyecek;

İnleyip en taze hislerle hep bekleyecek...

Anladım vaslına ermek için artık çok geç...

 

Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken adından,

Ne olur Sana ulaşmam için kanadından;

Bana bir tüy ver pervaz edeyim hep ardından...

Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken adından.

 

Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül;

Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül!

Vaktidir ağlayan gözlerimin içine gül!.

Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül!

 

Mecnûn gibi arkanda koşan kulun olayım,

Bir kor saç içime ocaklar gibi yanayım;

Sensiz geçen bu acı rüyadan kurtulayım...

Mecnûn gibi arkanda koşan kulun olayım...

 

Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta,

Ruhuma sisli-dumanlı bir kasvet yaymakta;

Göster çehreni ki güneş gurûba kaymakta...

Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta...

 

Son demde hiç olmazsa gurûbum tulû olsun,

Gönlüm ufkunun en taze renkleriyle dolsun;

Her yanda tamburlar çalınsın; neyler duyulsun...

Ne olur hiç olmazsa gurûbum tulû olsun..!

 

m.fethullah Gülen

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sâyesi düşmez yere bir böyle nahl-i Tûrsun
Mihr-i âlem-girsin başdan ayağa nûrsun

Târik-i gülzâr-ı âlem mâlik-i mülk-i adem
Münkirîne mahz-ı mâtem müminîne sûrsun

Sensin ol şâh kim Süleymanlar kapında mûrdur
On sekiz bin âleme hükmetmeğe memûrsun

El benim dûmen senin ey rahmeten lil-âlemin
Şöhretim isyan benim sen afv ile meşhûrsun


Padişah-ı evvelîn ü kıblegâh-ı âhirîn
Evvel ü âhir imâmul-enbiya mezkursun

Ya Resûlallah umarım diyesin rûz-ı cezâ
Gerçi cürmüm çoktur ammâ, Itrîya mağfûrsun!

 

ITRî

 

 

 

GAZEL AÇIKLAMASI
Gölgesi yere düşmez böyle bir nahl-i Tûr'sun
Âlemi tutan güneşsin baştan ayağa nûrsun

Dünyanın gül bahçesini terkeden, yokluk mülkünün sahibi
Seni inkâr eden azabı hakeder; sana îman edene şefaat edensin

O şâh sensin ki Süleymanlar kapında karıncadır
On sekiz bin âleme hükmetmek için vazifelendirilmişsin

Ey Âlemlere Rahmet, el benimse etek senin
İsyânıyla bilinen benim ama sen affetmek ile meşhûrsun

Sen önce gelenlerin sultanı ve sonra gelenlerin de yöneldiği kıblesin
Ezelden gelmiş geçmiş bütün nebilerin imâmı olarak yazılmışsın

Yâ Resûlallah gerçi suçum çoktur ama
Umarım mahşer gününde, "Ey Itrî affedildin" diyesin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

YAĞMUR

 

 

 

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur

 

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

 

Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur

 

Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından

 

Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat

 

En müstesna doğuşa hamiledir kainat

 

 

 

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım

 

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

 

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

 

 

 

Hasretin alev alev içime bir an düştü

 

Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü

 

Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde

 

Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

 

 

 

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin

 

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

 

Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin

 

Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla

 

Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak

 

Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

 

 

 

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım

 

Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı

 

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

 

 

 

Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü

 

Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü

 

Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe

 

Her sayfada talihsiz binlerce kurban düştü

 

nurullah Genç

Şiirin tamamı bu değil.Şiir eksik paylaşımınızda .

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ol cihanın fahrinin sırrına kurban olayım


Sûre-i Levlâk inen şânına kurban olayım.


Gâbe gavseyni ev edna’sına kurban olayım.


Ben onun ilmine irfânına kurban olayım,


Ben onun esrâr-ı mi’racına kurban olayım.



Ol Ebû Bekr-ü Ömer-i Osman-ı Ali dört yârıdır.


Ol risalet bağının gülü gülzârıdır.


Cümle ashab bağının rahının envârıdır.


Ben onun âline Eshabına kurban olayım.


Ben onun Ashab-u ahbabına kurban olayım.



Ol Hasan hazretlerine zehir içirdi eşkıya,


Hem Hüseyin oldu susuz şehid-i Kerbelâ,


İkisi de aslı nesli cümle âli Mustafâ.


Ben onun evlâd-ı ensabına kurban olayım.


Ben onun evlâd-ı ashabına kurban olayım.



Cümle ümmet’den hayırlıdır O Şahın ümmeti,


Ümmetine cümleden evvel eder Hakk rahmeti,


Evliya onunla buldu bunca lütf-ü izzeti,


Ben onun lütfüna ihsanına kurban olayım.


Ben onun envâr-ı eltafına kurban olayhım.



Her ne denlü Enbiyâ-i Mürselîn kim geldiler.


Ümmeti olmaklığı Hakk’tan temenni ettiler.


Evliyâ ona Niyâzî kul-u kurban oldular.


Ben onun ayağının tozuna kurban olayım.


Yoluna gidenlerin izine kurban olayım.



Niyâzî MISRÎ


  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nûr-ı âlemsin bugün hem dahi mahbûb-ı Hudâ

Eyleme âşıkların bir lahza kapından cüdâ

Gitmesin nâm-ı şerîfîn bu dilimden dem-be-dem

Dertli gönlüme devâdır cân bulur ondan safâ

Umaram her bir adın başka şefâat eyleye

Ahmed ü Mahmûd Ebu'l-Kâsım Muhammed Mustafâ

Çünkü denildi ona "Ve'ş-Şems" dahi "Ve'd-Duhâ"

Rûyuna alnına mihr ü mâhı benzetsem nola

Bu libâs u hây hûy u tantana nedir dilâ

Eğnine hil'at yeterken bir palâs u bir abâ

Cürm ü isyanım bir birundur gerçi hadden serverâ

Sen şefaat kânısın geldim sana şefkat uma

Bu MUHIBBÎ tövbe eyler tövbesin eyle kabûl

Fitne-i şeytândan sakla onu yâ Rabbenâ

 

(Kanuni Sultan Süleyman)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Derdimendim

Derdimendim yâ Rasûlallah, devâ ol derdime,
Destgir ol, yâ Habiballah, bu asî mücrime! ..
Sen şefâat kânı varken, yalvarayım ben kime? ..
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..

Bûy-i vaslındır, muattar eyleyen sünbülleri,
Nur cemâlinden eserdir, bağ-ı aşkın gülleri,
Gül cemâlindir Habîbim, mesteden bülbülleri,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım

Cânını cânâne kurban eyliyor pervâneler,
Bezm-i vaslın neş'esinden, gaşyolur mestâneler,
Aşıkın gözyaşlarından, doldu hep peymâneler,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..

Ermek istersen, O şâh'ın himmet-ü imdâdına,
Cânü dilden âşık ol sen; 'İsm-i zât' evrâdına,
Ses verir (Ulvî) ; melekler âteşin feryâdına,
Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.
Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım.

Ali Ulvi Kurucu

Edited by Kalemdâr

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest ona aşık

onu özlemek, onu beklemek, onu anlatmak, onu anlatamamak...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Muhammed

Diyarların diyarındasın

Ey sevgili !

Kimine göre cok uzak sevene göre pek yakın

Senin uğruna yaratılmışsa bu diyar

Uzak olan kimden kime ne

Senin aşkından gidebilirmiyim ötesine

Senki alemlerin sultanısın

Ey sevgili !

Bizki, bizi biz eden senin aşıkların

Aşkınla kavurdun bizi ey Sultanım

Nerdesin nerde!

Bizide bekle yeşil sancağında

Duymayı nasib et o mübarek sesinle

Allah ın sevdiği kulu hoşgeldin sözlerini

Ey sevgili !

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest beyza

biz kutlu doğumm etkinlikleri için bakıyorum yarışma var brinci olana okutacaklar şiiri en çok arif nihat asyanın kini beğendim ama onu başkası okuyomuş kararsız kaldım

ama yinede güzel şiirler

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim , acizane ben kargo dağıttığım için her yere girip çıkıyorum. Bu gün yaşlıların bakım evine girdim. Allah sizi inandırsın bir emice ellerini kaldırdrmış dua ediyordu öyle ki dağ taş secdeye geliyordu. Kürrei arz zıngır zıngır titriyordu... Böyle şeyleri biz görürüz Allahın izniyle. Ayşe hanım yaşlı bakım evi daha orda git bak orada inanmazsan...

Nurettin emice de çay söyledi , gitmemi istemiyor gibiydi. İsmimi sordu beni öyle sevdi ki ... Öyle dualar etti ki ...
Ama o oturma odasında dua edeni görecektiniz...

 

her nekadar "Çekildik izzeti ikbal ile Babı tarikattan" amma böyle şeyler gözümüze takılıyor yinede

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

11083902_790786540997679_672894670983192YANİ DİYOR Kİ RESULULLAHA SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM "BENİ SEV"

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tövbe estafurullah

Çiçek o , çiçeğil elbisesi o...

Acizane benim bir şiirim var Namazı anlatmaya çalıştığım . Onun en güzel şiir seçildiğini rüyamda görmüştüm. Şiiri silmişler heralde birmısrası aklımda kalmış ; " bir kaç adım daha yaklaş ,gönlüm olsun kipriğin değ"

Yine birincilerden bir kıta var kendi yazdığım;

Sevdirmeye geldik seni
Unutarak bende beni
Aşık hali ne demeli
Meler gelir meler gider

(ayrıca kargo işinden de kovuldum dün. Göz değdi heralde... 50. işimizden de selametle kovulduk yine)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şimdi kendimizi övmüş olmayalım geçen gün de bir hoyrat yazdım kimse beğenmedi , babam bile beğenmedi;
ama edebi değeri var. Bir kelime iki üç anlamda kullanılıyor. Kendi yöremin şivesiyle yazdım yine beğenilmedi.

Share this post


Link to post
Share on other sites

çiçeğin elbisesi değil yani, çiçeğil ölemi. ilginç doğrusu. kargodan paketlenmene :) üzüldüm

Yani şu duygusal yoğunluğu nasıl başarıyorsun da böyle anlamıyorum.

İşten kovulmama üzülmüş müş.

Beni koskoca şeyhim kovdu diyorum kılınızı kıpırdatmıyorsunuz.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

:) e sende mübareğin kızını istemişşin bilader . oda şimdi asmayalımda besleyelimmi hesabı paket etmiş şeni. hem ben onun içinde üzülmüştüm

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üzülme kardeşim hallederiz . Biz ne yapacağımızı iyi biliyoruz hamdolsun. Herşey adam akıllı bir tövbeye bakar...

 

Not: Ayrıca bir kampanyam var bizim şol işi halledene bir tepsi baklava sözüm var (işe girince tabi) kendi ellerimle yapıcam hemde...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...