Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
nedmanün

" Fıkralar - Mizahî Olaylar " Bu Başlık Altında

Recommended Posts

karadenizlilerle kayserililer savaş açmışlar birbirlerine.kayserililer demişki bu karadenizlilerin yarısı temel yarısı dursundur en iyisi dursun neresun diyelim dursunlar başlarını kaldırır hepsini vururuz sonrada temel neresun diyelim bu sefer temeller kaldırır onlarıda vururuz demişler.dursun neresun demişler dursunları vurmuşlar temel neresun demişler temelleri vurmuşlar.bizim karadenizlilerde demişki ya demiş bu kayserililer çok cimridir.yere para atalum bu para kimundur diyelim hepsi kalkar parayı almaya hepsini birden vururuz demişler öyle yapmışlar ve kayserilileri vurmuşlar :) :)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kasiyere Fiyat Dersi...

Abimiz deri, yarım bot ve koyu kahverengi ayakkabıyı alıp kasaya yanaşıyor...

 

Kasadaki bayan botları poşete koyarken, sayın abimizde soruyor:

 

"43 lira değil mi?..."

 

Kız, "Ne münasebet" der gibi bakıyor ve "Bunlar orijinal deri...İndirimli fiyatı 180 lira!..."

 

Abimizin bitiş cümleleri, kızcağızın kopuş anına denk geliyor;

 

"-Olur mu hanımefendi, altında "Size 43" yazıyor..." :) :) :lol:

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir medresede öğrenciler daire biçiminde oturmuşlar edebiyat dersi alıyorlarmış. Hava da soğuk olduğu için ortaya bir mangal koyarak ısınıyorlarmış. Hoca güzel konuşma dersi verirken, bir ara durmuş ve: "Çocuklar, her zaman konuşmalarınıza çok dikkat etmelisiniz, siz ilim, irfan öğreniyorsunuz, dirsek çürütüyorsunuz. Dolayısıyla, köylü Mehmet Ağa gibi konuşamazsınız. Lügat paralayarak, edebi bir dille konuşmalısınız” demiş ve bir örnek vermiş. "Halk bir bardak su içse, ben bir bardak su içtim, der. Siz böyle demeyip, şöyle diyeceksiniz:"Bir kadeh-i lebriz-i âb-ı hoşgûvâr nuş ile dilfikâr-ı ferahı bişumâr eyledim"(yani bir bardak soğuk suyu içmekle yanan gönül ateşimi söndürdüm ve bahtiyar oldum) Talebeler: Peki hocam, siz nasıl derseniz biz öyle konuşuruz.”demişler.

 

Ders devam ederken tam bu sırada mangaldan bir kıvılcım sıçramış ve hocanın kovuğunun üstüne düşüp yanmaya başlamış. Ama hoca tepesinde kavuğunun tutuştuğunu görmüyormuş. Hemen öğrencilerden biri söz isteyip konuşmaya başlamış: "Ey hâce-i bîmisal ve üstâd-ı zîkemal, bi hikmeti müteâl, nâr-ı mangaldan sıçrayan bir şerâre-i cevval pertap ile ser-i âlinizdeki kavuğu iş'âl eylemiştir."demiş. Fakat bu edebi sözler söyleninceye kadar hocanın kavuğu yanmış, saç ve sakalı da tutuşmuş. Hocada bir taraftan can havliyle havaya zıplarken, bir yandan da:"Ulan eşek herif! Niye lafı uzatıyorsun. Hocam kavuğun yanıyor, desene!"diye talebeyi azarlayınca, bunun üzerine talebeler hep bir ağızdan: "Eee hocam, sen demedin mi bize, lügat paralayarak konuşacaksınız, diye. Arkadaşımız da sizin isteğinize göre hareket etti.” demişler.

 

Öğrenci burada hocaya diyor ki: Ey benim benzersiz hocam ve erdem sahibi üstadım! Yüce bir hikmetle mangal ateşinden bir kıvılcım sıçradı. Yüce başınızdaki kavuğu tutuşturdu. Kavuğunuz yanıyor, haberiniz olsun.”

Share this post


Link to post
Share on other sites

soför bey inecek var..

-müsait yerde mi?

-ee...evet

 

 

-abi durakta salla bizi..

 

 

-söfor bey muhteşem bir yerde indirir misin (gerçektir yaşanmıştır)

söfor de size layık de il ama teyze der ve indirir...

 

 

-müdür bizi sağda tükürüver

 

 

-hadi artık inek

+ne ineği lan ne diyon sen?

-artık İnek diyom İnek

+....

-kıtmısın yaw!?! ne laf anlamaz şeysin inek...

-sensin lan inek.!

 

 

-abi ışıklarda indirir misin?

-neden karanlıktan korkuyor musun?

 

 

-hacı amca:mübarek bi yerde inebilirmiyim ***m?

-şöför amca:ilerde cami var hacım orda indirieyim mi seni?

 

-şöfööörr sağda silkele bizi

-buyur abi?

-indir laaan.

 

sigorta hastanesinin önünden geçerken

 

-abi beni sigortada bırak

 

 

-sağda inebilir miyim?

-soldan inilmiyor zaten kardeş...

:)

Share this post


Link to post
Share on other sites

-Kaptan munasip bir yerde silkele

-Ne diyon lan

-Sallasana be gectik isiklari

-Fesuphanallah al sana munasip bir yer

Yolcular dumur olmustur olay Kadikoy Pendik dolmusunda gecmistir

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şişli'deki bir dürümcünün reklam broşüründen harfi harfine aktarılmıştır...

Diyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir. Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını; kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir.

İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden bir züppe haline getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi?

İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolestrol yaptığı palavradır. Kolestrol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur. Sakın bu oyuna düşmeyin.

Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir.

Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb. Lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir.

Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye birşey yoktur. Bu sözde mutfak, acaip zerzevat ile acaip mahlukatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır. Sakın kanmayın, sakın yemeyin. Helal değildir!

Unutmayın su uyur, düşman uyumaz!

Share this post


Link to post
Share on other sites

alo ahmet bey?

+ buyrun benim...

- ben mit'ten arıyorum, sizi işe kabul etmek için aradık. lütfen pazartesi müsteşarlığa gelin de orientationa alalım sizi.

+ ama ben başvurmadım ki..

- biliyoruz, ama iki gün sonra saat 1545te başvuracaktınız. siz bize gelmeden biz size döndük....

+ ama ben..

- biliyoruz, sorun değil eski işyerinizle görüştük.

+ peki ancak pazartesi kuzenimin düğü...

- kuzeninizle görüştük düğün bi sonraki pazartesiye ertelendi..

+ ....

- vazo için üzülmeyin...

+ hangi vaz?!? (çangır)

Share this post


Link to post
Share on other sites

:) Sevgili HAKKI…

Mektubunu aldım. gelmesi ne denli sevindiriciyse de okuduklarım o denli üzücüydü.. Demek asker gittiğinden beri çavuşun size özellikle de sana yapmadığı kalmamış.. "suçum olsa yanmam" diyorsun. sana inanıyorum dostum.olur olmaz seni dövdüğüne göre, yazdığın gibi o herif asker ocağına yakışmayan sadistin teki...

Sen sivilken ağzına kötü söz almazdın. Adamın beşiğinden mezarına kadar nesi varsa içinden sövdüğüne göre gerçekten çok sinirlenmişsin. Haklısın. Ben de olsam ondan nefret ederdim. Oysa hepiniz aynı vatanın evladısınız. Neden ayırım yapıp en ağır işleri sana yaptırıyor ki?.. Senin gibi aklı başında, sorumluluklarının bilincinde olan insana böyle davranmak için çok adi birisi olmalı.

Zaten "adinin teki “ demişsin. Neyse HAKKI, vatan borcu bu.. Her şeye, insanlıktan uzak olan çavuşuna bile, katlanıp vazifeni yerine getirmelisin. Sen yine elinden geldiğince iyi asker olmaya çalış.beni de mektupsuz bırakma. Mektupları dışardan yollamakla iyi ediyorsun. Çavuş iti okursa bir de mektuplar için dayak yersin sonra.

Özlemle gözlerinden öperim…

DOSTUN RECAİ

 

ULAN RECAİ İTİ

Ben sana ne zaman mektup yazdım da o Allahın belası mektubu gönderdin?? Mektuplarımızın okunduğunu bildiğin için bu adiliği yaptın dimi köpek? Senin yüzünden gül gibi çavuşumun bana yapmadığı kalmadı. Tonla dayak. Bir hafta da hapis cezası yedim. Çavuş beni bölüğün önüne çıkarıp "KARŞINIZDA ORDUMUZUN EN ŞEREFSİZ ASKERİ DURUYOR." dedi.

 

Ne dediysem, senin nasıl adi bir yaratık, mektubunun da o eşek şakalarından biri olduğuna inandıramadım. Bir daha mektup falan yazma.. Zaten, ilk izne gelişimde ellerini un ufak edeceğim. Birkaç yıl eline kalem alamayacaksın. En kısa zamanda başına bir kaza gelmesini, sürüm sürüm sürünmeni dilerim...

HAKKI

MERHABA HAKKI,

Yanında olamadığım, sorunlarını ve acılarını paylaşamadığım için kahroluyorum. Mektuplarını okudukça içim kan ağlıyor. manyak çavuş iyice azdı ha. Vay sadist vay...bir de adam bilip çavuş yapmışlar.Böylelerinin eline hiç yetki vermemeli. Sonra ne oldum delisi oluyorlar.

“Sivil olsam yapacağımı bilirdim" diyorsun. Ama haklısın HAKKI.Sinirlerine hakim ol.. Askerlikte üste saygısızlık olmaz. Adama askerliği bitirtmezler vallahi.. Uyma o hayvana dostum. Zor ama sayılı günler gelir geçer. Buralar bildiğin gibi eksikliğini hep hissediyoruz. En güzel günler seninle olsun..

KARDEŞİN RECAİ

RECAİ DENEN HAYVAN

Lan sana hayvan demek iltifat, hayvanlara hakaret olur, Oğlum sen çıldırdın mı? Çavuş fıttırdı. "yazmadım komutanım." diyorum, yemin billah ediyorum dinlediği yok. Ah ulan eşşoğlu eşşek yaktın beni..

Askerliğim şimdiden bir ay uzadı. her gece tuttuğum 8-5 nöbetleri, günde yalnız başıma tam teçhizat 20km koşu, iki çuval ıspanak ayıklamak imanımı gevretiyor. Yeter artık recai!. Şakanın çıkacak suyu muyu kalmadı. Cımcılık oldu. Bu gidişle biraz zor ya, izne gelirsem kendine kaçacak delik ara. Tüm kemiklerini kıracağım. allah belanı versin…

HAKKI

HAKKI

Yooo, yazdıklarına inanamıyorum. Bu kadarı da olmaz ama... Artık o şerefsiz çavuşun sana yaptıklarını insan yapmaz. Nedir bu eşşoğlu eşşeğin sana çektirdiği? Yani afedersin ama insan sokaktaki uyuz ite bile daha iyi daha merhametli davranır.

Bak HAKKI sakın benden gerçekleri saklama, yoksa görevden mi kaytarıyorsun? Eninde sonunda ikiniz de bu vatanın evladısınız. Böyle yapması için ya kafadan sakat ya da soysuz olmalı.. Ne diyeyim HAKKI?sabredeceksin. Allah sevdiği kuluna çektirirmiş. Seni de seviyor olmalı ki çavuş gibi bir namussuzu başına bela diye salmış

CAN DOSTUN RECAİ

RECAİ SOYSUZU stop!

Sayende askerliğim bitmeyecek stop!.. Firar ettim stop!.. Seni parçalamaya geliyorum stop!..

 

 

Düzenleyen YILMAZ - 29/Temmuz/2007 Saat 15:18

Deniz gibi olmali insan bazen dalgali bazen durgun.Bazen derin, tehlikeli, ama güzel, icinde neler gizledigi bilinmeyen,ve dalgasına kapılanı öldürmeyen...

Share this post


Link to post
Share on other sites

cok komıktıler yaa,gozumden yas geldı gulmekten... sagol paylastıgın ıcın

Share this post


Link to post
Share on other sites

:rolleyes: --------------------------------------------------------------------------------

ÜÇ YAHUDİ

 

Üç yahudi genç kardeş kendi işlerini kurup zengin olmuş ve yaşgününde

annelerine aldiklari hediyeleri birbirine anlatarak böbürleniyorlarmiş.

Birincisi demiş ki: 'Ben anneme kocaman bir ev aldim'

ikincisi : 'Ben bir Mercedes aldim ve bir de şöför tuttum'

Üçüncüsü: 'Benim hediyem hepinizden güzel. Annemin tevrati okumayı nekadar

çok sevdiğini ve artik gözleri iyi görmediği için artik okuyamadiğini biliyorsunuz.

Ona bütün Tevrati ezbere bilen büyük kahve rengi bir papağan gönderdim

Onu eğitmek için 12 haham 12 yil boyunca uğraşıp. Bu papağan için havraya

20 yil boyunca her yıl 1 milyon dolar bağişlayacağim ama buna değer.

Annem sadece bölümün adini söyleyecek ve papağan ona ezbere okuyacak'

Kisa bir süre sonra annneleri üçünede birer teşekkür mektubu yazmiş:

Birinciye:

'Milton, bu ev çok büyük. Bana birtek odasi yetiyor ama hepsini temizlemek zorunda kaliyorum.'

ikinciye:

'Marvin, yolculuk etmek için çok yaşliyim, arabayi hiç kullanmiyorum ve şöför çok kaba.'

Üçüncüye:

'Canim Melvin'im, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladim sensin.

Tavuk çok lezzetliydi, teşekkür ederim.

 

(Bir kardeşim yazmış hoşuma gitti sizlerinde hoşuna gideceğine eminim)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hehe çok Komik Buyrun Bakin............................

- I run each teen me?

- A wet each team.

- I run each make is tea your sun each.

- Higher them in each team.

- Catch bar duck each teen?

- On bar duck each team.

- Why high one why!

 

 

 

TÜRKÇE MEALİ

 

 

-ayran içtin mi?

-evet içtim

-ayran içmek istiyorsan iç

-hayır demin içtim

-kaç bardak içtin?

-on bardak içtim

-vay hayvan vay

DİALOGUN İNGİLİZCE KISMINI YÜKSEK SESLE OKUYUN GÜLMEKTEN KOPACAKSINIZ

Share this post


Link to post
Share on other sites

:D temele sormuşlar;

"aptal mı olmak istersin, güzel mi?"

"aptal" demiş temel "güzellik geçicidur :(

 

büyük ikramiye çıkan temel'i üç ay sonra bakkal, kasap

ve borçlu olduğu diğer esnaf yolda çevirmiş;

 

"ula temel, sana ikramiye çıktuğu halde üç aydır niye

borcunu ödemiysun?"

temel;

"zencun oldi, değiştu demesunlar diye..."

 

idama mahkum olan temel'e son arzusunu sormuslar;

"benu oğlumın yanuna gömin" demiş.

oğlunun yaşadığı ortaya çıkınca; "ben beklerum" demiş

 

temel ölmüş , cehenneme gitmiş.

kapıda sille tokat

karşılamışlar.

"pöyle yaparsanuz hiç çimse celmez" demiş

 

 

öğretmen telefonda;

"demek temel hasta, okula

gelmeyecek. peki ben şimdi kiminle konuşuyorum?"

"pabamla

 

 

temel savaşta büyük çatışmadan sonra, gece sessizlik

sırasında bir sigara çıkarıyor , kibritle yakıyor.

arkadaşı hemen atılıyor;

"heyy ! deli misin? bu çok tehlikeli!"

temel;

"yok canum, içime çekmeyrum :( :rolleyes: :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

Temel işte... :rolleyes:

 

 

Temel secimlerde aday olmus, buyuk kalabaliga karsi konusma yapacak, hazirlanmis, kursuye cikmis. Cebindeki kagidi aramis bulamamis. Bunun uzerine secmenlere seyle seslenmis:

- Sevgili hemsehrularim, puraya celirkeen neler soyleyecegimu pir Allah pir de pen pileydum, simdi ise sadece Allah piliy.

 

 

 

Temel yeni yaptığı ahırına hayvanları yerleştiriyormuş. Fakat sıra develere geldiğinde, develerin kapıdan geçemediğini anlamış. Başlamış kapının üst kısmını parçalamaya. Ordan geçen biri.

adam -Birader napıyon sen?

temel:

-Ula devenin boyni çok uzun , kapıyu uzatayrum

adam:

-Ulan salak kapının girişindeki toprağı biraz kazsana..

temel:

-Salak sensin da, devenin boynu uzun ayakları değul !!! :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

Temel birgün doktora gitmiş..

Doktor bey,bizum Fadine sağır herhal..Sorularima cevap vermeyi...demiş.Doktor:

''Karınızın sağırlık derecesini ölçelim.Gidin,siz bir soru sorun,duymaz ise beş adım yaklaşıp soruyu tekrarlayın.

Ne kadar mesafede duyuyor bilelim.''demiş.

Temel,deneme yapmak için eve gittiğinde Fadime'yi yemek yaparken bulmuş:

-Karicuğum bugün yemekte ne var?diye seslenmiş ama Fadime'den ses seda yok...

Beş adım yaklaşıp bir daha sormuş.Yine çıt yok... Bir beş adım daha yaklaşıp yine sormuş:

-Kiz Fadime saa diyrum,yemekte ne var?

Fadimenin sabrı tükenmiş:

-Bak temel, dördüncü kez söyliyrum ,yemekte hamsili pilav var :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ali gel.

 

- Geldim Oya buyur.

 

- Ali ata bak.

 

- Oya ata baktım.

 

- Ali topu tut.

 

- Oya topu tuttum.

 

- Ali okul açıldı.

 

- Oya okul ne güzel!

 

- Ali okula koş

 

- Oya okula koştum.

 

- Ali bayrak as.

 

- Oya bayrak astım.

 

- Ali ılık süt iç.

 

- Oya ılık süt içtim.

 

- Ali su getir.

 

- Al Oya bu su.

 

- Ali çay demle.

 

- Peki Oya pekiii.

 

- Ali çamaşırları as.

 

- Hıhııı Oya hıhıııı

 

- Ali iki yumurta kır.

 

- Tabii Oya tabiiiiiiii

 

- Ali camları sil.

 

- Ooolduuuu Oya olduuuuuuuuu

 

- Ali bakkala git.kısa samsun al

 

- Yuhhhhhhhh Oya yuhhhhhhhhh.

 

- Ali bana diklenme.

 

- Oya çeneni kapa.

 

- Ali bir dediğimi iki etme

 

- Oya az ye de bir hizmetçi tut.

 

- Ali canımı sıkma.

 

- Oya ayağını denk al.

 

- Ali beni tehdit etme.

 

- Oya canıma yettirme

 

- Ali fişine itaat et.

 

- Oya beni oraya getirtme.

 

- Ali fişten kovuldun.

 

- Sen kovmadın ben istifa ettim beleşçi Oya... yıllardır ne bu senden çektiğim çilem be. Ali koş, Ali düş, Ali amuda kalk.... eeeeeeeeeehhhhhhh yetti canıma artık.

 

- Ali kısa kes.

 

- Yok canım öyle kısa cümleler yok. Çoluk çocuk okuma yazma öğrenecek diye anam ağladı beeeeeee :) :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

I am dadaştan da bir fıkra buyrun:

 

Omuzları tilki kürklü bir hanımefendi Cumhuriyet caddesinde yürürken dadaşım

yanına gelir:

- Baci ,baci dalan gudik dırmanir.

Kadın kendisine laf atıldığını düşünerek:

-Terbiyesiz, der.

Dadaşım bozulur :

- Benene kıtlarsa kıtlasın !

 

 

Tercüman mevcuttur merak ederseniz :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hoş bir fıkra :) Tercüme etmek değil de, gidişata göre kendimce bir şey yazmak istiyorum. Tabi asıl tercümeyi sizden bekliyoruz:

-Bacı, bacı üzerine tilki tırmanıyor.

-Terbiyesiz.

-Banane, ısırırsa ısırsın :) (kıtlama şeker mevzuu olayı bu şekilde değerlendirmemin müessiridir :))

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gayet iyi teşbihler tebrik ederim ama küçük ayrıntıları da atlamamak lazım öyle değil mi? mesela şu kısımlar:

 

- Baci ,baci dalan gudik dırmanir.

1. dal: sırt

dalan: sırtına

2. gudik: köpek (biliyorum siz tilki kürkünden yola çıktınız ama demek ki bizim dadaş tilkiyi uzaktan köpek sanmış)

 

Evet Has Dadaşça sınavını geçtiniz, MEB onaylı sertifika almaya layık oldunuz. Palandöken dağlarından itinayla toplatılmış bir dipfiriz dolusu kar da hediyemiz olsun size, baktıkça bizi hatırlayın emi. Biliyorum sevincinizi tahmin etmemek elde değil Reyhan hanım.. :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

TAVANSIZ

 

Büyüklerden biri, bir vaize taşsız bir yüzük vererek

-Al bunu da bana dua et. deyince vaiz şu karşılığı vermiş:

Allahım sana cennette tavansız bir köşk ihsan eylesin!

 

 

NEREYE

 

Bir köylü fukahadan birine,

-Abdest almak için soyunup, göle girdiğim zaman yüzümü ne tarafa döneyim? diye sorar. Fakih şu cevabı verir:

-Ne tarafa soyunduysan o tarafa döndür de, elbiselerini çalmasınlar.

 

 

İSLAM'IN ŞARTI KAÇ?

 

İki köylü konuşuyorlar:

-Recep, seni ağlamış görüyorum yanakların da kızarmış dayak mı yedin ne?

-Ah kardeş sorma... Köyün imamı demin kahvede ''İslam'ın şartı kaç?'' diye sordu.

-Ee sen de ''İslam'ın şartı dokuzdur'' diyemedin mi?

-Ne diyorsun be, Allah'ı seversen! On ikiye kadar çıktım da yine razı olmadı. (Külliyat-ı Letaif)

 

 

KURTUN VADİSİ

 

 

Koyun dereden su içiyormuş. Başında bir kurt bitmiş.

-Seni yiyeceğim çünkü suyumu bulandırıyorsun.

-Nasıl olur kurt kardeş? Ben suyun aşağısından içiyorum, sense suyun başındasın. Kaynağın orada... Ben senin suyunu bulandıramam ki...

-Olsun, seni yiyeceğim. Çünkü bir gün suyun başına geçersen, suyu bulandırma ihtimalin var!

 

 

CAFCAF DERGİSİ'nden alıntıdır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

hadi tanısana .

Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar, kopyalıklar havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar.

Hoca;

- "Bu mikroskop lam'larında bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak"

Tabii hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hocanın dediği dedik. Ögrenciler mikroskoplarına geçmiş ama tanıyamıyorlar... En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş;

- "Kimsin sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?"

Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış.

- "Tanısana hadi tanısana kim olduğumu..."

 

 

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip üniversite profesörünün oturduğu masaya oturmuş.Profesör kaşlarını çatarak: -Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!"

Öğrenci:

-O zaman ben uçuyorum... der.

Profesör cevaba çok sinirlenmiş, sınavda öğrenciye takmış ve sınavını başarısız geçmesi için elinden geleni yapmış.Yalnız sınavda öğrenci tüm soruları mükemmel bir şekilde cevaplamış.Profesör öğrenciye:

-Sana son bir soru soracağım , demiş.

-Yolda yürürken iki torba bulduğunu hayalet, birinde akil var, diğerinde ise para var. Hangi çuvalı alırsın?

Öğrenci:

-Para olan çuvalı seçerdim...

Profesör:

-Ben akil olan çuvalı seçerdim...

Öğrenci:

-Normal ! Kimde ne eksikse onu seçer...

Profesör çok sinirlenmiş, öğrencinin not defterini alıp içine ‘’Öküz" yazmış. Öğrenci nota bakmadan odadan çıkmış.

Bir dakika sonra öğrenci kapıyı aralamış :

-Sayın profesör, imzanızı atmışsınız, fakat notumu yazmayı unutmuşsunuz."

 

--------------------

 

Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi.

Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı çocuklardan biri şoföre parayı uzattı

- Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın?

 

--------------------

 

Rumeli-Hisarüstü otobüsüyle taksim'e dogru gidiyoruz. Adamın biri

Besiktas dolaylarında gayet aceleci bir tavirla

- Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim?? Bizim soför olaya hakim:

-Tabi abi ayıp ettin.al götür. senden kıymetli mi

 

-------------------

 

Yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surçer;

- Musait bi yerde iner misiniz? Şöför :

- Niye sen mi kullancan

 

-------------------

 

 

Mükemmel bir yerde inebilir miyim? (yolcunun kafası karşık sanırım,kendisi de dolmuştakilerle güler söyledigine) Şöför kadını indirirken:

- Buyrun size layık değil ama!

 

 

:) :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

çocuk: anne, muallimlerimiz sürekli ALLAH'tan bahsediyor...

 

annesi: oğlum siz muallimleri değil dersleri dinleyin..

 

Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "Bize Hâlıkımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar" dediler. Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah'tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.

(Şualar'dan)

 

Bununla birlikte okuyunca komecik geldi bana :rolleyes:

Share this post


Link to post
Share on other sites

×
×
  • Create New...