Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
luchesse

Destan

Recommended Posts

DESTAN

 

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!

Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:

Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,

Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,

 

Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;

Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!

Durum diye bir laf var, buyrunuz size durum;

Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum!

 

Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey,

Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey,

Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,

Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

 

Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;

Evde cinayet, tramvay arabasında zina!

Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;

Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!

 

Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu:

Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!

Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,

Çatla Sodom - Gomore, patla Bizans ve Roma!

 

Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!

Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!

Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

 

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;

Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.

 

Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilâç;

Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilâç.

Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;

Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!

 

Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;

Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!

Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;

Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

 

Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;

Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!

 

Necip Fazıl (1947)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Üstad'ın beni en derinden etkileyen şiiridir bu. İçinde bulunduğumuz durum bundan güzel açıklanamazdı. Beni Üstad'a bağlayan eserlerindendir diyebilirim. Zaten, Üstad'ın, ikiliklerini saymazsak ezberlediğim ilk şiiridir. İnsanın içinden, Kolları makas gibi açıp haykırmak getirir.

 

Bence, Sakarya Türküsü ve Zindandan Mehmed'e mektup kadar önemli ve büyük bir şiirdir...

 

,Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

NFK-Fan Kardeşimin dediği gibi DESTAN şiiri Bir SAkarya Türküsü Bir Zİndan'dan Mehmed'e şiileri kadar önemli bir şiirdir. Ben ilk başta kaldırımlar şiirini okumuştum çok hoşuma gitmişti Üstadın hayatını araştırdım ondan sonra adeta beni büyülemişti yaşamı ondan sonra her yönüyle Üstad'ı araştırmaya başladım. Şu içinde olduğumuz dönem içerisinde Üstad Gibi bir Şahsiyet olsaydı da bize yol gösterseydi gençliğimiz doğru yolu bulabilseydi.

 

Allah Onun Mekanını Cennet Etsin

Share this post


Link to post
Share on other sites

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!

Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:

Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,

Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,

 

Üstad şiire başlarken uyarıcı ve lider olduğunu belli ediyor. Hiç bir zaman dünyayı toz pembe görmedi. Bununla beraber çözümlerin olduğuna inandı. Zaten en etkileyici şiirlerini böyle durumlarda ortaya çıkardı. Allah razı olsun...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

 

:) Nasıl ama bu mısralar? Benim en beğendiğim mısralardandır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu şiiri ilk kez 12 yaşında iken dinlemiştim evdeki kasetten . Benim dunyaya bakışımı belirlememde önemli saydığım harikulade mısralar...tekrar tekrar okuyorum ve dinliyorum

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;

Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.

..

Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;

Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

 

 

konuşursam gözyaşlarım beni boğacak biliyorum. konuşamıyorum!

Share this post


Link to post
Share on other sites

ah,küçük hokkabazlık ,sefil aynalı dolap;

bir şapka, bir eldiven ,bir maymun ve inkılap!

 

sahte kahramanların ,sahte inkılapları, sefillikleri bu kadar mükemmel anlatılabilir.Destan şiiri üstada aşık olmama vesile bir şiirdir.Allah razı olsun allah mekanını cennet etsin.Üstad gibisi zor gelir

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tabularımı yıkan, korkularımı defeden, hakiki mümin olma yolumdaki ilk adımı atmama sebep şiir.

Bağıra bağıra sınıfta okudum şiir... Herkesin gözlerini yuvalarından fırlatacak şiir...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Heyt be. Üstad işte. ALLAH razı olsun ondan İNŞALLAH.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey,

Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey,

..................

Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;

Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!

 

benim de en sevdiğim şiirlerinden biri... bir kültürün yok edilişini daha güzel hangi şiir ifade edebilirdi?

Share this post


Link to post
Share on other sites

arkadslar bu konuda fikirlerinizi alabilir miyim?banada bir arkadsım sordu kendimce cvp vermeye calıstım ...

ustad bu siirinde

durun kalabalıklar bu cadde cıkmaz sokak diye baslıyor ya bana söyle bi soru geldi

cadde mi cıkmaz sokak mı?ikisini aynı anda nasl kullanır edebiyata uygun mudr?dediler.bir de

haykırsam kollarımı makas gibi acarak mısrasındada makas tersten acılır nasl bir acıstan bahsediyor?denildi

ben de cadde mi cıkmaz sokak mı konusunda söyle bir yorum getirdim cadde kalabalık olur gösterislidr insanların mutlak uğradıkları yerdir cıkmaz sokağınsa yüzüne bile bakılmaz.simdi ustad burda aslnda bizim cadde olarak gördüüğümüzün cıkmaz sokak olduğunu fark etmemizi istiyor bizi uyarıyor nacizane o an aklıma bu geldi ne kadr doğru bilemiyorum diğer soruyuysa hala düsünmekteyim sizlerinde fikrinii alabilirsem memnun olucam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

 

“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak”

 

İnsanoğlu seçtiği istikamette ilerlerken, gittiği yolun doğruluğundan emindir. Kendisi her ne kadar bâtıl yolda ilerlediğinin farkında olmaksızın yolunun doğruluğuna kanaat getirmiş olsa da, bâtıl yolda ilerleyen insanın ulaşacağı yer, varacağı nokta hiçlikten başka bir şey değildir. Yani yürüdüğü cadde, çıkmaz sokağa varacaktır. Hangi cadde, insanı çıkmaz sokağa götürmektedir? Tabi ki, Üstadın bu şiirinde her yönden tenkidini, tahlilini yaptığı ve ferdden başlayıp cemiyete sirayet eden rezillikler caddesi, insanı çıkmaz bir sokağa götürmektedir. İnsanın hayat yolunda ilerlediği cadde bâtıl bir mahiyete sahipse, dünyanın sonuna yani caddenin sonuna ulaştığı vakit, bir çıkmaz sokakla karşılaşacaktır. Çıkmaz sokak, doğru yolda olup da hakikate ulaşanların aksine, bâtıl yolda olanların varacağı yerdir. İnsan çıkmaz sokakta ne yapabilir? Kim çıkmaz sokağa ulaşmayı kendine hedef olarak seçer? Tabi ki hiç kimse. Lakin, kalabalıkların içinde bulunduğu rezalet ve sefalet caddesinin varacağı yer sadece ve sadece çıkmaz sokaktır ve gaflet içindeki kalabalıklar bunun idrakinden yoksundur. ( Üstad şiirinde “Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey,” demektedir. İnsanları çıkmaz sokağa götüren cadde, işte bu her şeyi tutan, her şeye hakiki manasını veren İslam’dan kopma neticesinde zuhur etmiştir. İnsanın ruh kökü kopup gitmiştir ve ruh kökünden mahrum olan gafil kalabalık, çıkmaz sokağa varan bir cadde üzerinde yol almakta olduklarının farkında değildir)

 

Üstad insanlara, gaflet uykusuna dalmış olan kalabalıklara, yürüdükleri caddenin çıkmaz bir sokağa varacağını ihtar etmek, onları uyandırmak istiyor. Yürüdükleri, içinde bulundukları caddenin pisliklerini bir bir sayıyor şiirin ilerleyen mısralarında. Ki bu mülevvesler bizlerin de görmekten iğrendiği, varlığından rahatsız olduğu ve zuhur ediş sebeplerinin de İslamdan ayrı düşmekten kaynaklandığını bildiği durumlardır.

 

Yani hem cadde hem çıkmaz sokak mefhumlarının aynı anda kullanılmasında edebi zaviyeden hiçbir mahzur olmadığı gibi, durumu tasvir etmek için seçilen çok isabetli bir teşbih tablosu da karşımıza çıkmaktadır. Yaşadığımız şehirde her caddenin bir çok sokağa bağlı olduğu ve insanın ulaşmak istediği yere bir caddede ilerleyip ilgili sokağa saptıktan sonra ulaştığı gerçeği ile birlikte, sadece müşahhas âlemde değil, mücerret zeminde de insanoğlu doğru veya yanlış bir cadde üzerindedir ve o cadde üzerinden ya çıkmaz bir sokağa ulaşır yahut her güzelliğin yer aldığı bir varış noktasına erişir. Üstadın müşahhastan aldığı ve mücerreti betimlemek için seçtiği cadde-sokak ilişkisini bir harita üzerinde de görerek teşbihi daha iyi anlayabiliriz. Aşağıda görüldüğü gibi bir harita üzerinde de cadde ve sokak bir arada bulunmaktadır ve cadde, kendisine bağlı olan bir çıkmaz sokağa da götürmektedir insanları. Üstad, "Bu cadde çıkmaz sokak" derken, caddenin çıkmaz sokak olduğunu değil, bu caddenin insanları çıkmaz bir sokağa götürdüğünü söylemektedir. 'Bu caddenin sonu çıkmaz sokaktır', manasında bir cümledir o.

 

caddesokakln2.jpg

 

 

 

“Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:”

 

Bu mısradaki 'kolları makas gibi açma' teşbihi ise, makasın açılma şeklini değil, açıldıktan sonra makasın aldığı hâli benzetme unsuru olarak ele alıyor. Makası açtığımız zaman ortaya nasıl bir görüntü çıkar? Çaprazımsı ve dur ihtarı veren kolların görünümüne sahiptir makas. Yürüdüğü yolun çirkefliklerle dolu halini göremeyen şuursuz kalabalıklar karşısında Üstad, makasın çaprazvari kolları gibi kollarını açmak ve insanlara durun! diye haykırmak istiyor. Bir topluluk karşısında böyle bir ihtarda bulunacaksanız, eliniz kolunuz bağlı, asker duruşu gibi hazırol komutuna geçmiş bir şekilde değil, beden dilinizi de kullanarak insanlara tesir etmenin yolunu arasınız. Aymazlık denizinde yüzen kalabalıklara hem durun! diye haykırmak, hem de bu haykırışı beden dili ile destekleyici bir pozisyona getirmek lazımdır ki, kolları makas gibi açmak tam da duruma uygun olan pozisyondur. Aşağıda bir insan kollarını makas gibi açmakta ve durdurmak istediği kalabalığın önünde sadece lafını değil, beden dilini de kullanmaktadır. Kolların bu duruşunu 'makas gibi açmak' ifadesi kadar güzel anlatan, ve insanın bu pozisyondaki kollarını bir nesne üzerinden anlatmak için makas dışında seçilebilen bir başka müşahhas nesne var mıdır? Bir düşünelim..

(Not: Aşağıdaki fotoğraf, kol ve makas teşbihini görsel olarak da destekleyerek anlatmak için eklenmiştir, aşağıdaki insanın kollarını neden makas gibi açtığını bilmemekteyiz.)

 

destantw6.jpg

 

 

makasscheretw6.jpg

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun cok gzel ifade etmissiniz cok acıklayıcı oldu zamanınızı ayrıdğınz icin tesekkr ediyorum yüreğinize vede klavyenize sağlık :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın beni en çok heycanlandıran şiirlerinden biri...

"Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;

Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

 

Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;

Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!"

Share this post


Link to post
Share on other sites
Durum diye bir laf var, buyrunuz size durum;

Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum!

 

Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey,

Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey,

Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,

Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

 

sık sık farkındalığımın dışında dilime takılan en sevdiğim şiirinin en sevdiğim bölümleri..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;

Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!

 

 

Ruhun Şad olsun Üstad...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

 

Şu iki satırda bile çok şey anlatılıyo yani şahsen ilk önce insanın aklına adaletsizlik haksızlık geliyo ama bi yandan ne biliym bi sınava giriyorsunuz aldığınız sonuçta bu sözle anlatılamazmı?Benim aklıma bu da geldi.Gerçi bunun yüzünden üstad deniyo üstada ya neyse

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstadın bir fikir neferi olduğunu ve bir fikrin şiire nasıl yerleştirelebileceğini gayet açıkça görmekteyiz bu şiirde.. Ayrıca tariz nasıl olur, gönderme nasıl olur öğretmiş bize üstad..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;

Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...