Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Muvazene

Rüya

Recommended Posts

RÜYA

 

Adını taşıdığı Hazret-i Fatımâ'ya âşık... Bu ismin «ateşle alâkası kesilmiş» mânasına geldiğini öğrenmiştir. «Betûl» lâkabının ise «kendisini Allah veren» demek olduğunu biliyor. Hele Hazret-i Ali ile belirttiği eşlik ahengine öylesine hayran ki, bu duygusunu hiçbir kelimeye emanet edemez. Bir Ramazan günü kapılarından geçen ve Allah için bir şey isteyen bir dilenciye nasıl bütün iftarlıklarını verdiklerini ve suyla iftar ettiklerini hiç unutamaz.

 

Bütün merakı, kadın evliyaların menkıbelerini okumak... Bunlar arasında da, Hazret-i Fatımâ'nın soyundan gelen ve Mısır'da ölen «Seyyide-tün - Nefise» Hazretlerine tutkun... O'nun, sokağa çıkmak zorunda kalan bir hıristiyan aile tarafından, doğuştan kötürüm çocuklarını bekletmek üzere çağrıldığı, büyük kadının bu nur yüzlü, yatalak çocuğa bakıp ağladığı ve «Rabbim, onu ayağa kaldır!» diye dua ettiği, hıristiyan ailenin de sokaktan dönünce çocuklarını ayakta gördükleri ve dehşetler içinde kalıp hemen müslüman oldukları, gözlerinin önünde ebedî levha...

 

Öğretmen okulunu bitirdikten sonra onu bir köye tayin ettiler... Mektepteyken, boyuna dinî menkıbeler anlattığı için ona «Fatma Hoca» lâkabını takmışlardı arkadaşları... Saçını başını örttüğü için de onu kınayanlar çoktu. Bu yüzden, arada bir başını açıyor, derken yine örtünüyor, yine kapanıyor ve bu arada iffet akan yüzü, başının her açılışında acı çizgilerle doluyordu. Nihayet köye geldi ve kurtuldu. Sımsıkı örtündü ve kendisini masum çocuklara ve Allaha verdi.

 

Bir gün okula gelen bir ilk öğretim müfettişinin kendisini istediğini haber verdiler.

Müfettiş, genç, top enseli ve favorili biri:

- Namazdaymışsınız, öyle mi?

- Evet...

- Sizin gibi, genç, güzel, aydın bir öğretmen namaz kılar mı?

- Niçin kılmasın?..

- Geri kafalı olmadığı için...

- Ben kafamdan memnunum!

 

Müfettişin, keskin gözleriyle onu soymak, elbiselerini parçalamak istercesine bakışını görmemezlikten geldi; ve büyük şehirlere tayin edilmeyi isteyip istemediğine dair suâlini aynı tarzda cevaplandırdı:

- Köyümden de memnunum!

 

Bir gece, rüyasında «Seyyide-tün - Nefise»yi gördü: Ulvî kadın, kalabalık bir yerde, yüksekçe bir noktada duruyor... Topuklarına kadar inen beyaz bir harmânî içinde başı yine bembeyaz bir tülbentle sarılı, bir vakar ve heybet âbidesi... Yüzü, insanı bir anda yıldırımla vuracak kadar güzel.. Bir uçtan öbür uca, türlü açık-saçık kadınlar arasında, sağ elini uzatmış, onu gösteriyor:

 

- Sen bu topluluk içinde kendini koruyamazsın!.. Yanıma gelmeye bak!..

Fatma'nın ciğerine kurşun gibi işleyen bu sözlerden sonra dört kelime:

- Ali, Ali, Ali!... Unutma!...

 

Fatma ilk sözlerin, onu, daha yirmi yaşına basmadan öbür dünyaya davet olduğunu anladı; fakat son kelimeleri bir türlü izah edemedi:

- Ali, Ali, Ali!.. Unutma!..

 

Hazret-i Ali mi, yoksa, günün adamlarından biri mi kasdediliyordu.

Birkaç gün geçmemişti ki, köye gelen, namazında, niyazında bir üniversite talebesi, ona annesini gönderdi:

- Seni oğluma almak istiyoruz. Varır mısın?

Fatma'nın sorduğu tek suâl şu oldu:

- İsmi?...

-ALİ...

Ve Fatma, hemen cevabını verdi:

- Evet...

Evlendiler...

Evliliklerinin ikinci ayında, mes'ut çift beraberce İstanbul'a gelirken otobüslerinin devrildiği ve yalnız onların öldüğü haberi köye geldi.

Cesetler yoldayken Fatma'nın sandığını karıştıranlar, orada, kıza ait gelinliğin yanında, onun öz eliyle hazırladığı kefenini buldular...

 

(1971)

 

Hikâyelerim'den

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ali-Fâtıma eşleşmesi hem maddi, hem manevi aşkı gözler önüne serer. Bununla ilgili bi yaşanmışlık geldi de aklıma, onu payalaşacağım;

Arkadaşlar birgün hocaya sorarlar,

-Hocam, bizler İslam'ı tam manasıyla yaşayan bir eş istemekle(ki, günümüzde zor) çok mu şey istiyoruz?

Hoca aynen,

-Hz. Aliler olduğu sürece, Hz. Fâtımalar da olacaktır. der :pc:

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun kardeş paylaşımın için.. bu tür yazıları üstadın hangi eserlerinde bulabilirim?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cümlemizden kardeşim.

Bu yazı, Üstadın "Hikayelerim" isimli eserinden iktibas edilmiştir. Üstadın dini/tasavvufi nitelik taşıyan eserlerinde bu tür yazılar bulabilirsiniz. Bir Aynadaki Yalan romanında da konuya örgülenmiş evliya menkıbeleri görebileceğiniz gibi, Yunus Emre ve İbrahim Ethem isimli piyeslerinde de direkt tasavvuf ehli insanların etrafında gelişen gerçek hayattan alınmış hadiseleri okuyabilirsiniz. Bunların dışında aşağıdaki eserlerin kumaşı da dini menkıbe örgüsünden ziyadesiyle nasiplenmiştir.

 

Veliler Ordusundan 333 (Tıklayınız)

Başbuğ Velilerden 33 (Tıklayınız)

Bir Pırıltı Binbir Işık (Tıklayınız)

Hazreti Ali (Tıklayınız)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...