Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Beylerbeyi

Selahattin Eyyubi,abidevi Sahsiyetler

Recommended Posts

Selahaddin Eyyubi'nin liderlik sırları

 

 

Rahmetli Akif'in abidevi Çanakkale şiirinde, "Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini / Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin'i" dediği gibi Selahaddin Eyyubi bütün Müslümanların gönlünde taht kurmuş bir kumandan ve devlet adamıdır.

Onu yakından tanımak, yetişen nesillere örnek göstermek hepimizin görevi olmasına rağmen, kimimiz sadece adını biliyoruz, kimimiz de ders kitaplarında anlatıldığı kadar hakkında bilgi sahibiyiz. Büyük insanların yaptıkları işlerle şahsiyetlerini birbirinden ayırmak mümkün değildir; onun karakterini, yeteneklerini meziyetlerini anlatan kitaplardan yoksunduk. İşte bu boşluğu doldurmak için Sayın Cemal Toksoy ile eşi Fatma Toksoy Hanımefendi, güzel, muhtevalı bir çalışma yapmışlar.

 

Selahaddin'in kumandan, devlet adamı olmak, cihana ün salmak gibi bir niyeti yoktu; kendisini ilme vermek istiyordu. Çünkü kitabımız rengi, dili ne olursa olsun bütün insanlığı eşit kabul ettiği halde; "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?" diye buyuruyor, Peygamber Efendimiz de çeşitli hadislerinde alimleri övüyordu. Fakat vaziyetten vazife doğar düsturu gereğince, amcası Sirbuk'un ve babasının zorlamasıyla kendisini savaş alanlarında buldu. Üstün görev şuuru ve ahlakıyla dikkatleri çeken Selahaddin, Nureddin Zengi'nin ordu komutanı oldu. Zengi ölünce çocukları birbirleriyle savaşa tutuştular. Oysa yaşadıkları dönemde birlik önemliydi. Bu boğuşma sadece Zengi'nin çocuklarını yok etmeyecek, ülkeyi de perişan edecekti. İş orada da kalmayacak, İslam âleminin buhranlı dönemi daha feci hale gelecekti. Onların anlaşmaları için Selahaddin elinden gelen her şeyi yaptı; ne yazık ki başarılı olamadı. Bunun üzerine o da Zengi'nin dul eşiyle evlenip onun mirasçısı olduğunu iddia etmek zorunda kaldı. Böylece devlet başkanlığının yolu açıldı ve tarihte Eyyubiler adıyla anılan devleti kurdu.

 

Hıristiyanlar çeşitli İslam bölgelerini işgal etmişler, Kudüs Krallığı'nı kurmuşlar, ona bağlı olarak değişik mıntıkalarda üç tane kontluk teessüs ettirmişlerdi. Selahaddin'in ülkesi her taraftan kuşatılmıştı; sadece Beyrut'tan denize açılıyor, donanması olmadığı için de ondan yararlanamıyordu. Haçlılar silindir gibi çiğneyerek geldiklerinden Anadolu Selçukluları'nın yardım etmek için gücü kalmamıştı. Gerek Irak'taki Abbasiler, gerekse Mısır'daki Fatımiler bu feci durumu umursamıyorlardı. Endülüs de çok uzaktaydı. Selahaddin, Nureddin Zengi'nin politikasını izleyerek önce Fatımiler'in üzerine yürüdü. Nüfuz alanını Endülüs ve Yemen'e kadar genişletti. Ayağını toprağa sağlam bastıktan sonra kuzeye, Haçlılara döndü. Mümkün olduğu kadar ikmal yollarını kesti; kale ve kontlukları bir bir düşürdü; nihayet Hıttin'de Haçlıları ağır bir yenilgiye uğratınca, onların derlenip toparlanmalarına fırsat vermeden Kudüs'ü fethetti.

 

Parlak zaferlerinden dolayı, o bölgede yaşayan Araplar, Türkler, Kürtler Selahaddin'i kendi milletlerine ait saymaktadırlar. Söz konusu bölgedeki dillerin tamamını konuşan Selahaddin'i bir millete mal etmek yanlıştır. O dönemde asıl olan din olduğu için evliliklerle hepsi birbirine karışmıştı. Onun kendisini İslam'a vermiş bir Müslüman olarak bilinmesi yeterlidir; gerisi uzmanlık gerektiren bir husustur; tartışmaları da beraberinde getirir. Ondan bütün Hıristiyan tarihçileri sitayişle bahsetmekle yetinmediler, bazıları da onu Hıristiyan yapmanın lüzumunu duydular; ona dair yalanlar uydurdular. Güya o bir kontesin oğluymuş; deniz yolculuğunda fırtınaya tutulmuşlar; bulundukları gemi batmış; annesi boğulmuş, bir Müslüman kundaktaki Selahaddin'i kurtarıp Müslüman olarak büyütmüş, ölüm döşeğinde doğuştan Hıristiyan olduğunu öğrenince, tekrar asli dinine dönmüş.

 

4 Mart 1193'te elli beş yaşında vefat etti. Öldüğü zaman hazinesinde bir keten elbise, bir Suri dinar ve 40 Nasiri dirhemden başka bir şey çıkmaması onun yüceliğini göstermektedir. Önce Mansare Kalesi'ndeki evine defnedildi. Daha sonra oğlu El-Efdal, babasının naşını Emeviye Camii'nin yanına yaptırdığı türbeye nakletti. İbn Şeddat onun için şöyle der: "Tarih bilgisi kuvvetli, umumi kuvveti genişti. Meclisinde bulunanlar başkasından duymadıkları şeyleri ondan duyarlardı." Laene Poole'den Sir Hamilton Gibb'e kadar pek çok Batılı tarihçi onu övmek mecburiyetini hissetti. Poole'nin onun hakkını teslim etmek zorunda kaldığını şu cümlesinden de anlıyoruz: "Kudüs'ü alması ona dair bilinen tek şey olsaydı bile, bu onun kendi zamanının, belki de bütün zamanların en yiğit ve en geniş yürekli fatihi ilan etmek için yeterliydi." Gibb ise ahlakını öne çıkarmaktadır: "Selahaddin gerçekten de üstün askerî meziyetlere sahipti; fakat onun zaferleri diğer büyük sultanlarda çok az bulunan ahlaki niteliklerinin bir sonucuydu."

 

Alman Kayzeri II. Wilhelm bu bölgeye yaptığı gezi sırasında Şam'daki Emeviye Camii'nde bulunan Selahaddin'in kabrini de ziyaret eder. Onun adına bir ziyaret plaketi bastırarak; "Burada bütün zamanların en kahraman askeri Sultan Selahaddin'in mezarı önündeyim." diyerek ona hayranlığını ifade eder. Bilgili, yiğit, merhametli, adil ve üstün ahlaklı bir devlet adamı, düşmanı olabileceklere bile kendini övdürür. İyi bir kütüphaneci olan Cemal Toksoy Bey'i ve eşi Fatma Hanımefendi'yi kutluyor, çalışmalarının burada noktalanmamasını ümit ediyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

abidevi sahsiyetler.

 

Değişik kitaplarından tanıdığımız Can Alpgüvenç'in "Abidevi Şahsiyetler" adı ile yeni bir eseri Kaynak Yayınları'ndan çıktı. Maalesef diplomalılarımızın pek çoğu tarihi ciddiye almıyor; sırası gelince de "Mezar taşlarıyla övünmeyi bırakın" diyorlar. İlgilenenler de konuları yüzeysel ele alıyor, olayları mekanikleştiriyorlar.

Nahit Sırrı Örik'in "Abdülhamid Düşerken" eseri teknik ve üslup olarak güzel yazılmış. Filmini bir süre önce televizyonda seyrettik. Hareket Ordusu Selanik'ten geliyor; İçişleri Bakanı Şefik Bey mevki kapmak için yer değiştiriyor, atlar geliyor, gidiyor, birlikler hareket ediyor, Abdülhamid Han devriliyor. Tarih böyle ele alınırsa, bilinmesiyle bilinmemesi arasında pek fark kalmaz. Hele maziye ideolojik yaklaşmak ayrı bir felakettir; bugünkü idrakle geçmişi değerlendirmek, geçmişi bugüne mahkum etmektir.

 

Yunanistan bizden koptu; başına bir Alman kral geldi; Romanya kralı da Alman'dı, Bulgar Kralı Ferdinand da. Bu kuklalarıyla Almanya bizi Batı'dan çevirmişti. Rusya'nın tarihî emellerini de herkes biliyordu. Napolyon; "Dünya tek bir devletin idaresi altında olsa, merkezinin İstanbul olması gerekir. Şunu unutmamalı ki İstanbul'a hakim olan cihana hakim olabilir." dediğine göre diğer güçlü devletlerin olup bitenlere bigane kalması düşünülemez. Sevelim veya sevmeyelim; Abdülhamid Han'ın siyasi dehâsında şüphe yoktur; Batı'da yazılmış çeşitli kitaplarda "Politikanın yıldızı" olarak nitelendirilmektedir. Dünya bir savaşa doğru sürükleniyor; bilhassa toprak altı zenginliklerinin iştahlarını kabarttığı milletler Osmanlı Devleti'nin başında Abdülhamid Han'ı görmek istemiyorlardı. Dolayısıyla onun devrilmesinde hangi devletin nasıl rol oynadığı gün ışığına çıkarılmazsa, yazılanlar mezar taşı edebiyatından öteye geçmez. Birlikler hareket eder, Mahmut Şevket Paşa hürriyetin teminatı gösterilir. Gerçekler biraz daha örtülmüş olur. Tarih milletin tecrübesidir; yanlışı tecrübenin esası kabul edenleri nasıl bir dramın beklediğini hiç düşünüyor muyuz?

 

Alpgüvenç, tarihimizdeki önemli olayları, unutulmaması gereken şahsiyetleri seçmiş, olayları ve kişileri sadece tarihî bakımdan ele almamış; çünkü yazdıkları kuru olur, güç okunurdu. Hayali şeyler de yazmamış. Verdiği kesitleri, anlattığı şahısları tarihten koparmamış; ama onlara edebiyatın tadını ilave ederek sunmuş, yani zoru başarmış. Okuyuculara adeta portakal takdim etmiş. Hiç kimse şeker ihtiyacını gidermek için portakal yemez ama portakal yiyince şeker ihtiyacını da gidermiş olur. Alpgüvenç'in yazdıklarını okuyunca, edebiyatın lezzetini damağımızda duyarken, tarihimizi de öğreniyoruz.

 

On dört bölümden oluşan kitabında Alpgüvenç'in ızdırabına şahit oluyoruz. Belli ki dünyadaki bugünkü durumumuz onu rahatsız ediyor. Sosyal konuların esası insandır; insanı değiştirmeden tarihin akışını değiştirmeyi düşünmek beyhudedir. Alpgüvenç de olayları anlatırken örnek alınması için kahramanları öne çıkarıyor. Mesela kitabında şöyle bir olay nakleder: "Manisa valisi on bir yaşındaki II. Mehmed diz çöküp Akşemseddin'le ders okumaktayken içeriye giren haberci, bir haçlı ordusunun, İslam beldeleri olan Akka, Sayda ve Beyrut kalelerini işgal ettiğini, binlerce Müslüman kadını kendi ülkelerine götürdüğünü duyurdu. Akşeyh'in öğrencisi, Memluk'a ait olmasına rağmen adı geçen şehirlerin düşmesine çok üzüldü; gecenin sessizliğinde uzun uzun ağladı. Akşemseddin talebesini nasıl teselli edeceğini biliyordu; "Elem çekme beyim, günün birinde sen de İstanbul'u alacaksın; ama zafer gününde herkese adaletle davran." dedi. İstanbul'u fethettiğinde Fatih'in, hocasının sözünü tuttuğunu biliyoruz.

 

Olaylar ne kadar canlı anlatılırsa anlatılsın, ayrıntıları, karakterleri kavramak için yine de okuyucuya iş düşer. Halbuki kahramanların resimleri çizilirse, bilhassa yetişmekte olanlar için güzel bir örnek olurlar. Mimar Sinan, Gazi Osman Paşa, Zenci Musa öyle bir resmedilmişler ki, bunları okuyan çocuğumuzun etkilenmemesi mümkün değil.

 

Gümbürtüleri çok olsa da siyasi olaylar gelip geçicidir. Gazete koleksiyonlarını karıştırınca, milletçe neler yaşadığımızı görüyoruz, pek iz bırakmadan silinip gitmişler. Kültür çalışmaları insanı etkiler; insan da kendine göre bir dünya kurar. Bu gerçeği yakalamış olan Alpgüvenç günlerini kütüphanede geçirmektedir. Milletimizin gelecekteki şekillenmesinde mutlaka çalışmalarının etkisi görülecek, yeni nesiller de onu şükranla anacaktır.

 

mehmed niyazi.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...